TEMEL VETERİNER MİKROBİYOLOJİ VE İMMÜNOLOJİ Dersi ANTİMİKROBİYAL YAKLAŞIMLAR soru cevapları:

Toplam 48 Soru & Cevap
PAYLAŞ:

#1

SORU: Ortamda bulunan mikroorganizmaların kontrolündeki temel faktörler nelerdir?


CEVAP: Ortamda bulunan mikroorganizmaların kontrolünde temel olarak iki faktör bulunmaktadr. Bunlardan ilki, mikroorganizmalarının sayısının azaltılması/tamamen ortadan kaldırılması diğeri ise üremenin kontrolüdür. Bu işlemlerin etkinliğinin sağlanmasında, ortamın özelliği değerlendirilmelidir. fiöyleki organik madde varlığı ve nem, uygun sıcaklıkla birleştiğinde bakteriyel üremenin hızla şekillendiğini aksi takdirde bu faktörlerin kontrol edildiği/olmadığı durumlarda bakterilerin üremelerinin sınırlandığı görülmektedir. Bakteriyel üremenin sınırlandırılması ve bakterilerin tamamının giderilmesi, özellikle mikroorganzimalarla ilgili çalışma ortamlarında önem taşır. Örneğin bakterileri üretmek için kullanılan besiyerlerinin herhangi bir mikroorganizma içermemesi gerekir. Aynı şekilde hayvansal üretim yapılan işletmelerde patojenlerin ortadan kaldırılması ve toplam mikroorganizma sayısının azaltılması, sağlıklı ve verimli bir üretim için gereklidir. Ayrı durum gıda üretim yerlerinde ve gıdalarda da mikroorganizmaların kontrolü, hem gıda güvenliği hem de raf ömrü açısından önem arz eder.

#2

SORU: Biyogüvenlik nedir?


CEVAP: Hayvansal üretim yapan işletmelerde hastalıkların kontrolü anlamında kullanılan biyogüvenlik ifadesi, mikroorganizmaların kontrolü için yapılan uygulamaları içerir. Hayvansal üretimde ve hayvan sağlığı uygulamalarında, sterilizasyon ve dezenfeksiyon uygulamalarını anlamak ve uygulamaya aktarmak, mikroorganizmaların neden olduğu problemlerin çözümünde gereklidir.

#3

SORU: Sterilizasyon nedir?


CEVAP: Tüm canlı mikroorganizmaları elimine etmek, yıkımlamak anlamındadır. Bu işlemde mikroorganizmaları tüm formları öldürülür. Sterilizasyon işlemi, mikroorganizmaların tüm formlarının tamamıyla giderilmesi işlemidir ve sonucu mutlak olmalıdır. Steril edilen malzeme, ortam bu işlemden sonra kontaminasyonlardan korunmalıdır, aksi takdirde yeniden mikroorganizmalarla bulaştığında sterilizasyondan bahsetmek mümkün değildir.

#4

SORU: Antisepsi ve antiseptik terimlerini açıklayınız.


CEVAP: Antisepsi, hayvanlarda mikroorganizmaların kimyasallarla giderilmesi işlemidir. Bu işlem için kullanılan maddelere antiseptik adı verilir. Sterilizasyon ve dezenfeksiyon uygulamaları, yüzeylerde, ürünlerde, havada, mikroorganizmaların kontrolünde kullanılırken; antisepsi özellikle deri ve mükoz membranlarda mikroroganizmaların azaltılması amaçlanmaktadır.

#5

SORU: Sterilizasyon ve dezenfeksiyon işlemlerinde yayarlanılan yönyemlerden fiziksel yöntemler nelerdir?


CEVAP: Mikroorganizmaların tamamıyla veya kısmı olarak ortamdan giderilmesinde kullanılan fiziksel yöntemler arasında ısı, ışınlama (ultraviyole, radyasyon) ve filtrasyon gibi teknikler bulunmaktadır.

#6

SORU: Nemli ısı ile sterilizasyon nasıl uygulanmaktadır?


CEVAP: Nemli ısı ile sterilizasyon, mikroorganizmaların giderilmesinde sıklıkla kullanılmaktadır. Bu işlemlerden kaynatma, en yaygın kullanımdır. Genel olarak kaynatma ile bakterilerin vegetatif formları ölürken bazı bakterilerin sporları da ölür. Ancak bu işlem sporların tamamını gidermeye yetmez. Bu nedenle kaynatma tam anlamıyla bir sterilizasyon olarak tanımlanamaz. Nemli ısının sterilizasyon amacıyla kullanımında basınçlı buhar uygulamaları, otoklav denilen cihazlarda gerçekleştirilir. Bu işlemde bir atmosfer basınç altında su buharının sıcaklığı 121 °C’dir ve bu değerlerde 15-45 dakika uygulama tüm mikroorganizmaların giderilmesiyle sterilizasyon gerçekleşir. Otoklav çalışma sonrasında içeride basınç yüksek olduğundan soğuması beklenmelidir. Fazla buharın boşaltılması ve basıncın düşmesi sonrasında kapak açılır. Günümüzde daha yüksek derecelere ulaşabilen (134-135 °C) otaklavlar bulunmaktadır ve bu cihazlarda sterilizasyon kısa sürede (3-4 dakika) gerçekleştirebilmektedir.

#7

SORU: Tindalizasyon nedir işlem nasıl uygulanı?


CEVAP: Yüksek ısıda bozulabilecek maddeleri içeren sıvıları üç gün ardışık olarak günde yaklaşık 1 saat süreyle 56-70 °C’de ısıtma işlemi olarak tanımlanır. Bu işlem sonrasında ilk gün bakterilerin vejetatif şekilleri daha sonraki günlerde spor formalarının açılması sonrasında vejetatif forma dönüşen bakterilerin öldürülmesi amaçlanmaktadır. Bu işlem fazla kontamine olmayan sıvılar için uygulanabilir. Günümüzde bu materyallerin sterilizasyonunda filtrayon gibi daha etkin metodlar kullanılmaktadır.

#8

SORU: Kuru ısı ile sterilizasyon nasıl uygulanmaktadır?


CEVAP: Kuru ısının etkisi ile mikroorganizmalar su kaybeder ve dolayısıyla hızlı bir şekilde kuruma şekillenir. Mikroorganizmaların giderilmesinde, kuru ısı uygulamaları alevde yakmak, alevden geçirmek ve kuru sıcak hava ile sterilizasyon olmak üzere üç şekilde uygulanır. Birincisi, steril edilecek malzeme direkt olarak alevde kızıl dereceye kadar ısıtılmasıdır. Diğeri laboratuvar malzemelerinin (tüp, erlenmayer gibi) ağızları kullanmadan önce ve kullanımdan sonra alevden geçirilerek mikroorganizmalardan arındırılmasıdır. Son olarak kuru hava ile sterilizasyon ise, sıcak hava fırınları (Pastör fırını) kullanılır ve fırın içinde hava 160 °C’ye kadar ulaştırılır. Bu derecelerde 2 saatlik bir bekleme sonrasında sterilizasyon gerçekleştir.

#9

SORU: Dezenfektanların etkin olması için temel bileşenler nelerdir?


CEVAP: Dezenfektanların etkin olması için temel bileşenler vardır. Bunlar, dezenfektanın yoğunluğu, kimyasal yapısı, mikroorganizmaların özelliği, mikroorganizma miktarı, süre, ortam sıcaklığı, ortamın pH, ortamda organik madde varlığı, uygulama tekniği gibi etkili faktörler bulunmaktadır. Dezenfektanlar mikroorganizmaları öldürmesi için mutlaka teması gereklidir. Bu nedenle dezenfektanların mikroorganzmalara temasını önleyen bir durum varsa (organik kirlilik gibi), mikroorganizmaların ölmesi mümkün değildir. Bu durumda özellikle ortamda organik madde varlığı önemli bir engeldir ve dezenfektanların etkinliği ciddi düzeyde azaltmaktadır. Bu engelin ortadan kaldırılması için kuru temizlik aşaması önem kazanmaktadır.

#10

SORU: Dezenfektanların mikroorganizmalar üzerine etki tarzları nelerdir?


CEVAP: Dezenfektanların mikroorganizmalar üzerine etki tarzları değişkendir. Bunlar. - Bakteri membranının fonsiyonunu bozanlar - Proteinleri denatüre edenler - Enzim aktivitisini bozanlar - Nükleik asit üzerine etki olanlar

#11

SORU: Bakteri membranının fonksiyonunu bozan kimyasal maddeler nelerdir ve bakteri yapısını nasıl etkiler?


CEVAP: Dezenfektanlarlar, yüzey gerilimini düşürür ve ozmotik basıncın artırmasına neden olur. Bu etkiler nedeniyle mikroorganizmaların hücre membranının yarı geçirgenlik özelliği bozulur ve beslenmede oluşan problemler nedeniyle, metabolizmanın tamamıyla durması ile sonuçlanır. Bu şekilde etki eden dezenfektanlar, mikroorganizmalar için hipertonik bir ortam oluşturarak plazmoliz nedeniyle ölmelerine neden olur. Yüzey geriliminin düşmesine neden olan kimyasal maddeler, bakterilerde geçirgenliğin bozulmasına ve ölümüne katkıda bulunur. Bu şekilde etkileyen dezenfektanlar arasında fenol ve fenol bileşikleri, sentetik deterjanlar (kuarterner amonyum bileşikleri, sabunlar, sodyum lauryl sülfat), organik solventler (metanol, aseton) bulunmaktadır.

#12

SORU: Enzim aktivitesini bozan kimyasallar nelerdir?


CEVAP: Bakterilerde hayati öneme sahip olan enzimlerin yapısının bozulması, mikroorganizmaların ölümüne neden olur. Enzim aktivitesini direkt olan bozan ağır metaller (gümüş, civa, bakır), tuzlar, oksidan maddeler (hidrojen peroksit, ozon, sodyum hipoklorid) bu grupta sayılabilir.

#13

SORU: Nükleik asitleri etkileyen kimyasal maddeler nelerdir ve nasıl etki eder?


CEVAP: Bazı kimyasal maddeler, mikroorganizmaların genetik yapısı ile birleşikler oluşturarak replikasyona ve dolayısıyla protein sentezine mani olurlar. Protein sentezinin durması sonrasında mikroorganizmanın yaşaması söz konusu olamaz. Bu şekilde etki eden boyalar (malaşit yeşili, kristal viyole, akrişavin, metilen mavisi) mikroorganizmaların üremesinin kontrol edilmesi amacıyla kullanılırlar.

#14

SORU: Bakterisporlarının etkili çalıştığı dezefektanlar nelerdir?


CEVAP: Bakteri sporları, vegetatif formlarına göre oldukça dirençlidir ve sadece belirli dezenfektanlar etkili çalışır. Bu dezenfektanlar arasında, halojenler, civa klorid, formalin,etilen oksit bulunmaktadır. Mikobakteriler de diğer bakterilere göre daha dirençlidir ve bu etkenlerin giderilmesi için fenolik ve alkol türevleri kullanılır. Virusların öldürülmesi de bakterilerin vegatatif formlarına göre daha zordur ve bu nedenle halojenler, oksidanlar ve formalin kullanılmaktadır. Dezenfektanların öldürücü etkiye sahip olması istenir. Bu amaçla kullanılan kuarterner amonyum bileşenleri yüksek konsantrasyonları dışında bakteriyostatik etkilidir.

#15

SORU: Halojen grubunda bulunan dezenfektanlar nelerdir ve uygulama alanları nasıldır?


CEVAP: Bu grupta yaygın kullanımda olan iki grup dezenfektan bulunmaktadr. Klor bileşikleri ve iyodinler bulunmaktadır. Klor bileşikleri inorganik ve organik olmak üzere iki şekilde incelenebilir. ‹norganik klor bileşikleri (Hipokloritler), Hipokloritlerin temeli klordur ve inorganik klor bileşikleri olarak tanımlanırlar. Bunlar arasında, sodyum hipoklorit, potasyum hipoklorit, lityum hipoklorit ve kalsiyum hipoklorit bileşikleri sayılabiilir. Genellikle %1-15’lik konsantrasyonları dezenfeksiyon amaçlı kullanılır. Yumurtaların yıkanması, kuluçkada ve kuluçka ekipmanlarının dezenfeksiyonu gibi yerlerde sıklıkla kullanılırlar. Tüm yüzeylerde kullanılabilirler fakat bu yüzeylerde ön temizlik yapılması etkinliğini arttırır. Kumaş ve metallere zarar verir. Hipokloritler genellikle sodyum hipoklorit bileşikleri şeklinde pazara sunulurlar ve suların dezenfeksiyonu amacıyla kullanılırlar. Ancak aşı yapılacak sularda bulunması aşının etkinliğini azaltır. Organik klor bileşikleri (kloraminler), etkileri suda çözündüklerinde veya organik maddelerle temasta yavaş bir şekilde klor salarak gösterirler. Etkileri inorganik klor bileşiklerine göre daha yavaş fakat daha uzun sürelidir. Kloraminler çevre sağlığını korurlar ve bu nedenden dolayı kullanımları daha fazladır. Bu bileşikler arasında kloramin-T, kloroazodin, halozon ve sodyum dikloroizosiyanurat sayılabilir. İyodinler uzun zamandır dezenfektan olarak kullanılmaktadır. Mikroorganizmalar üzerine oldukça etkindir. Ticari preparatlar, iyodun suda eriyebilirliğini artıran ve suyla sulandırıldığında yavaş yavaş serbest iyot salan iyodofor bileşikleri şeklinde hazırlanırlar ve tüm kanatlı yetiştirciliğinde kullanılmaktadır. Iodoforlar ayrıca indikatör sistemi içeren maddelerle pazara sunulduklarında, reng açılmasına göre etkinlikleri takip edilebilmektedir.

#16

SORU: Aldehidler nelerdir ve dezenfektan etkileri nasıl olmakatadır?


CEVAP: Kanatlı sektöründe aldehidler geniş kullanım alanı bulmuşlardır. En çok kullanılan aldehidler, formaldehid ve gluteraldehiddir. Formaldehid bir gazdır ve dezenfektan olarak daha çok formaldehidin suyla %40’lık konsantrasyonu kullanılır ve formalin olarak isimlendirilir. Ayrıca paraformaldehid olarak da bilinen ve ısıtılınca farmoldehid gazı salan toz formları da bulunmaktadır. Formaldehid genellikle potasyum permanganat ile birlikte kullanılır. iki bileşik karıştırıldığında oluşan kimyasal reaksiyon sonrasında oluşan gaz ile fümigasyon işlemi yapılır. Genel kullanımı 1 birim potasyum permangata 2 birim formalindir. Bazı kaynaklarda 2’ye 3 oranında bildirilmektedir. Formaldehidin bazı dezavantajları bulunmaktadır. ‹rritan oluşu, deri ve mukozaları tahriş etmesi, kokusu ve insanlar için toksik olması önemli dezavantajlarıdır. Fumigasyon yapan kişinin mutlaka gaz maskesi kullanması ve karışımın kab dışına taşmayacak şekilde hazırlanması dikkat edilecek konular arasında bulunmaktadır. Bu dezavantajlarına karşın özellikle kuluçkalık yumurtaların dezenfeksiyonunda yoğun olarak kullanılmaya devam etmektedir. Formalin, su ile püskürte şeklinde dezenfeksiyon işleminde kullanılmasına karşın, çoğunlukla potasyum permanganat ile birlikte veya paraformaldehid olarak fumigasyon şeklinde kullanılmaktadır. Fümigasyon işlemi, kümeslerde, kuluçka makinelerinde ve embriyolu yumurtaların dezenfeksiyonunda kullanılmaktadır. Fümigasyon ile dezenfeksiyonun etkin olması için iki temel bileşen sağlanmalıdır. Bunlardan birisi ortam sıcaklığının 21 °C’den fazla nemin de %70 olması önemlidir. Gluteraldehid, formaldehide göre daha etkili ve etki spektrumu oldukça geniştir. Virus ve bakteri sporları dahil tüm mikroorganizmalar üzerine etkilidir. Alkali ortamlarda etkinlikleri artar.

#17

SORU: Hem insan hemde hayvan sağlığında kullanılan antibyotikler ve kullanım amaçları nelerdir?


CEVAP: Antibiyotik kullanımı, hem insan sağlığı hem de hayvan sağlığında oldukça yaygındır. Modern kemoterapi Ehrlich tarafından doğru şekilde tanımlanmasından sonra hızla gelişmiştir. Ancak bu gelişimden önceki yıllarda da mikroorganizmalar üzerine etkin bazı kimyasallar tedavi amaçlı kullanılmıştır. Bunlar arasında, civa, arsenik bileşikleri ve boyalar sayılabilir. Antibiyotiklerin antimikrobiyal etkinlerinin belirlenmesi ve özellikle Şeming tarafından mantar kültürünün (Penicillium notatum; 1929) stafilokokların besiyerinde üremesini inhibe ettiğinin belirlenmesinden sonra önemli gelişmeler sağlanmıştır. Penisilinin, insan ve hayvanlarda düşük toksisitesinin yanında yüksek antibakteriyel etki göstermesi, bu alanda gelişmeleri hızlandırmıştır. Günümüzde doğal ve sentetik antibiyotikler antimikrobiyal tedavide ve hayvansal üretimde performans arttırmak amacıyla kullanılmaktadır.

#18

SORU: Günümüzde antibiyotiklerin kullanım amaçları, oranları ve sakıncaları nelerdir?


CEVAP: Günümüzde doğal ve sentetik antibiyotikler antimikrobiyal tedavide ve hayvansal üretimde performans arttırmak amacıyla kullanılmaktadır. Günümüzde antibiyotik kullanımının ulaştığı durumu sayılarla özetelemek gerekirse; Avrupa Birliği ülkelerinde 1997 yılında insan sağlığı için 5.460.000 kg, hayvan sağlığında tedavi amaçlı 3.465.000 kg ve büyütme faktörü olarak 1.575.000 kg antibiyotik kullanılmıştır. Hayvansal üretimde kullanılan antibiyotiklerin toplam canlı ağırlığa oranlaması sonrasında ortalama 54 mg/kg antibiyotik kullanıldığı ve bu rakamın ülkeler arasında 6 ile 148 mg/kg arasında değiştiği hesaplanmıştır. Hayvansal üretimde kullanılan antibiyotiklerin, özellikle gıda kaynaklı patojenlerin ve enterik bakterilerin çevreye saçılması, insan sağlığı açısından potansiyel bir risk oluşturmaktadır. ‹nsanların antibiyotikli veya dirençli bakteri içeren hayvansal ürünleri ve bunlarla bulaşık sebzelerin tüketmesi ile direnç profili önemli bir boyut kazanmaktadır. Hayvanlarda koruyucu ve/veya tedavi amaçlı antibiyotik kullanımının belirli prensipler çerçevesinde yapılması, antibiyotiklerin etkinliği arttıracağı gibi özellikle de antibiyotik direncinin kontrolünde önemli bir katkı sağlayacaktır. Hayvansal üretimde mikroorganizmaların antibiyotik direncinin kontrolü, indirekt olarak insanlardan izole edilen bakterilerdeki direnç profilinin çözümünü de katkı sağlayacaktır. Hayvansal kaynaklarda antibiyotik kullaımının bir diğer önemli boyutu, gıdalarda antibiyotik kalıntı problemidir ve gıda güvenliği açısından önem arz eder.

#19

SORU: Antibiyotiklerin bakteriler üzerindeki etki mekanizmaları nelerdir?


CEVAP: Antibiyotiklerin bakteriler üzerinde etkileri farklı mekanizmalar ile ortaya çıkar. Bu mekanizmalar aşağıda sıralanmıştır. - Hücre duvarı sentezine mani olanlar - Sitoplazmik membran üzerine etkili olanlar - Protein sentezine mani olanlar - Nükleik asit üzerine etkili olanlar

#20

SORU: Hücre duvarı sentezine mani olan antibiyotikler hangileridir?


CEVAP: Hücre duvarı sentezine mani olan antibiyotikler, bakterilerin pepdidoglikan sentezinin polisakkarit zincirleri arasındaki bağlantının oluşmasını engelleyerek hücre duvarı sentezini engellerler. Bu ilaçlar, daha önceden hücre duvarı oluşmuş bakteriler üzerine etki etmezler. Bu grup antibiyotikler arasında penisilinler, yarı sentetik penisilinler, basitrasin, sikloserin, ampisilin, karbesilin, metislin, sefalosporin ve vankomisin gibi ilaçlar sayılabilir.

#21

SORU: Protein sentezine mani olan antibiyotikler nelerdir ve nasıl etkiler?


CEVAP: Protein sentezine mani olan antibiyotikler, bakterilerde protein sentezinin farklı aşamalarını olumsuz etkileyerek etki gösterirler. Protein sentezi bir bakteride oldukça önemlidir ve bu sentezin durması bakterilerin ölmesi ile sonuçlanır. Genel olarak antibiyotikler, bakterilerde transkripsiyonu engelleyerek ve translasyon aşamasında etki ederek etkilerini gösterirler. Transkripsiyonu engelleyerek etki eden antibiyotijler arasında aktinomisin, mitomisin, rifampisin sayılabilir. Translasyon aşamasında etki eden antibiyotikler ise ribosimal alt ünitelerden 30S ve 50S ribozomal alt ünitelere etki edererek protein sentezine engel olurlar. 30S ribozomal alt üniteyi etkileyen antibiyotikler arasında tetrasiklinler, streptomisin, kanamisin, neomisin, gentamisin ve spektinomisin sayılabilir. 50S’lik alt üniteye etkili olanlar arasında, kloramfenikol ve makrolidler (eritromisin, linkomisin, puromisin) sayılabilir.

#22

SORU: Antibiyotiklerin belirlenmesinde kullanılan disk difüzyon tekniğinin önemi ve mekanizması nasıldır?


CEVAP: Bu teknik, izole edilen bakterilerin dirençli oldukları antibiyotiklerin belirlenmesinde yarar sağlayan ve pratik açıdan oldukça etkin bir yöntemdir. Katı besiyerinde standart olarak sağlanabilen antibiyotik içeren diskler ile yapılır ve bu teknik hastalık teşhis laboratuvarlarında sıklıkla kullanılmaktadır. Kirby-Bauer yöntemi olarak tanımlanan bu testte, antibiyotiklere duyarlılığı belirlenecek mikroorganizmanın sıvı kültüründen Müller Hinton agara 0.1-0.2 ml yayma ekim yapılır. Kurumayı takiben test edilecek antibiyotiklerin diskleri (elle veya özel dispenser ile) yerleştirilir ve inkübasyona bırakılır. Bu süre sonunda diskin etrafında oluşan bakteriyel üremenin inhibe edildiği zonların çapı ölçülerek sonuçlar değerendirilir (fiekil 4.1). Bu çaplara göre duyarlı, intermedier (az duyarlı) ve dirençli olmak üzere değerlendirilir yapılır. Bu yöntem rutin laboratuarlarda aerobik mikroorganizmaların antibiyotik duyarlılığı belirlemek için yaygın olarak kullanılmaktadır. Bu bakteriler dışında, zor üreyen bakteriler ve anaeroblar içinde özel koşullar sağlandığında uygulanabilir. Aynı besiyerinde 6-8 adet antibiyotik duyarlılığı belirlemek için kullanıldığından oldukça ekonomiktir. Antibiyotik duyarlılık test sonuçları, in vitro bakterilerin antibiyotiklere duyarlıkları belirlemek için yaygın kullanımdadır. Tedavi için belirleyicidir ancak tedavi için kullanılacak antibiyotiğin hedef dokuda uygun yoğunluğa ulaşması önem taşır.

#23

SORU: Antibiyotik kullanımındaki temel ilkeler nelerdir?


CEVAP: Antibiyotikler, hayvanlarda klinik tabloların önlenmesinde ve bazı durumlarda koruyucu programlar şeklinde kullanılmaktadır. Antibiyotiklere bağlı problemlerin önlenmesi ve özellikle tedavide başarı için bazı temel kurallara uyulması yararlı olacaktır. Bu nedenle öncelikle hastalığın doğru teşhisini takiben, aşağıdaki hususlar göz önünde bulundurulmalıdır. - Uygun antibiyotik seçimi - Uygun doz - Uygun tedavi yolu - Uygun süre Antibiyotik kullanımından sonra başarı, hastalıkla ilgili klinik tablonun ortadan kalkması ve iyileşmenin şekillenmesiyle değerlendirilir. Ancak her zaman başarılı sonuçlar ortaya çıkmaz. Başarısızlığın nedenleri arasında, uygun olmayan ilaç seçimi, yetersiz doz, yanlış uygulama ve kötü sindirim (emilme problemi) ve ilacın infeksiyon bölgesine geçişinin az olması sayılabilir.

#24

SORU: Antibiyotiklerin kullanımında önemli noktalar nelerdir?


CEVAP: - Tedavide kullanılacak ilacın uygun dozda, uygun miktarda, uygun yolla ve uygun süreyle verilmeli tedavi şansını arttırır. - Antibiyotiklerin kombine edilmesinde, bu antibiyotikler arasında sinerjizm olmalıdır, aksi takdirde beklenen etki gözlenmediği gi

#25

SORU:

Kemoterapi nedir?


CEVAP:

Kemoterapi: Paul Ehrlich tarafından infeksiyon hastalıkların ilaçlarla tedavisi anlamında kullanılan bir terimdir. Bu amaçla kullanılan ilaçlar, konakçıya toksik etki göstermeden mikororganizmalar üzerine etkili olmalıdır.


#26

SORU:

Ortamda bulunan mikroorganizmaların kontrolünde ne gibi faktörler vardır?


CEVAP:

Ortamda bulunan mikroorganizmaların kontrolünde temel olarak iki faktör bulunmaktadır. Bunlardan ilki, mikroorganizmalarının sayısının azaltılması/tamamen ortadan kaldırılması diğeri ise üremenin kontrolüdür.


#27

SORU:

Biyogüvenlik nedir?


CEVAP:

Biyogüvenlik: Hayvansal üretimde mikrorognazma hareketlerinin kontrolü anlamına gelir. Bu işlemin başarılı olması için yapılan tüm uygulamalar, biyogüvenlik önlemleri kapsamında değerlendirilir.


#28

SORU:

Sterilizasyon nedir?


CEVAP:

Sterilizasyon, tüm canlı mikroorganizmaları elimine etmek, yıkımlamak anlamındadır. Bu işlemde mikroorganizmaları tüm formları öldürülür. Sterilizasyon işlemi, mikroorganizmaların tüm formlarının tamamıyla giderilmesi işlemidir ve sonucu mutlak olmalıdır.


#29

SORU:

Hayvanlarda mikroorganizmaların kimyasallarla giderilmesi işlemine ad verilir?


CEVAP:

Antisepsi, hayvanlarda mikroorganizmaların kimyasallarla giderilmesi işlemidir.


#30

SORU:

Isı ile sterilizasyonun mikroorganizmalar üzerine etkisi mekanızması nasıldır?


CEVAP:

Mikroorganizmaların sitoplazmalarında ısı işleminin etkisiyle koagule olan proteinler bulunmaktadır. Bu nedenle yüksek derecelere çıkan ısıtma işlemi, mikroorganizmaların ölmesine neden olur.


#31

SORU:

Otoklav ne için kullanılır?


CEVAP:

Otoklav: Sterilizasyon amacıyla yaygın kullanılan buhar basıncı ve yüksek ısı ile çalışan cihazdır. Nemli ısının sterilizasyon amacıyla kullanımında basınçlı buhar uygulamaları, otoklav denilen cihazlarda gerçekleştirilir. 


#32

SORU:

Tindalizasyon nasıl uygulanır?


CEVAP:

Tindalizasyon, yüksek ısıda bozulabilecek maddeleri içeren sıvıları üç gün ardışık olarak günde yaklaşık 1 saat süreyle 56-70 °C’de ısıtma işlemi olarak tanımlanır. Bu işlem sonrasında ilk gün bakterilerin vejetatif şekilleri daha sonraki günlerde spor formalarının açılması sonrasında vejetatif forma dönüşen bakterilerin öldürülmesi amaçlanmaktadır. Bu işlem fazla kontamine olmayan sıvılar için uygulanabilir.


#33

SORU:

Pastörizasyon nasıl yapılır?


CEVAP:

Pastörizasyon işlemi, başta süt olmak üzere insan gıdalarında bulunan insan patojenlerinin ısıtma ile büyük oranda öldürülmesini amaçlamaktadır. Bu işlemin yavaş metodunda ısıl işlem 63 °C’de 30 dakika ve hızlı metodunda ise 72 °C’de 15 saniye olmak üzere uygulanır ve bu işlemden sonra süt hızlı bir şekilde soğutularak bakteri üremesinin önüne geçilir.


#34

SORU:

Yüksek sıcaklık (UHT) ne için ve nasıl uygulanır?


CEVAP:

Yüksek sıcaklık (UHT), özellikle insan gıdası olarak tüketilen ve mikroorganizmaların kolaylıkla üreyebileceği besinlerin sterilizasyonunda uygulanmaktadır. Bu işlem 135 °C’nin üzerindeki sıcaklığın kısa sürede 3-4 saniye gibi uygulanması ve hızla soğutma işlemini içerir.


#35

SORU:

Sterilizasyon amacıyla kullanılan ışınlama metodları nelerdir?


CEVAP:

Sterilizasyon amacıyla kullanılan ışınlama metodları aşağıda başlıklar halinde sunulmuştur.
1. İyonizan olmayan ışınlama
a. Ultraviyole ışınları
b. İnfrared ışınları
c. Ultrasonik dalgalar
2. İyonizan ışınlama
a. Elektromanyetik radyasyonlar (iks ve gama ışınları)
b. Partiküler radyasyonlar (alfa, beta ve katod ışınları)


#36

SORU:

Ultraviyole (UV) ışınlarının hangi mikro organizmalar üzerine öldürücü etkisi vardır?


CEVAP:

Ultraviyole (UV) Işınları: Bakteri, mantar, virus ve hücreler üzerine öldürücü etkisi olan ve yüzey dezenfeksiyonunda kullanılan dalga boyları 10-380 nm olan ışınlardır.


#37

SORU:

Ortam temizliğinde kullanılan filtreler genellikle hangi filtreler olarak tanımlanmaktadır?


CEVAP:

Ortam temizliğinde kullanılan filtreler genellikle HEPA filtreler olarak tanımlanmaktadır.


#38

SORU:

Dezenfektanların mikroorganizmalar üzerine etki mekanizmaları nasıldır?


CEVAP:

Dezenfektanların mikroorganizmalar üzerine etki tarzları değişkendir. Bunlar;
1. Bakteri membranının fonsiyonunu bozanlar
2. Proteinleri denatüre edenler
3. Enzim aktivitisini bozanlar
4. Nükleik asit üzerine etki olanlar


#39

SORU:

Dezenfeksiyon nedir?


CEVAP:

Dezenfeksiyon: Hastalık oluşturan mikroorganizmaların öldürülmesi işlemidir.


#40

SORU:

Bakteri sporları üzerine etkili dezenfektanlar hangileridir?


CEVAP:

Bakteri sporları, vegetatif formlarına göre oldukça dirençlidir ve sadece belirli dezenfektanlar etkili çalışır. Bu dezenfektanlar arasında, halojenler, civa klorid, formalin, etilen oksit bulunmaktadır.


#41

SORU:

alkollerin mikroorganizmalar üzerine avantajlı ve dezavantajlı yönleri nelerdir?


CEVAP:

Alkoller, hızlı etkili, geniş spektrumlu bakterisidal ve mikobakterisidal aktivite gösterirler. Mantar ve viruslar üzerine etkileri daha yavaştır ve bakteri sporları üzerine genellikle etkisizdirler. Kalıntı bırakmamaları önemli bir avantajdır.


#42

SORU:

Genellikle mazot ve su ile karıştırılarak kümes dezenfeksiyonunda kullanılan dezenfektan hangisidir?


CEVAP:

Bisfenol bileşikleri olarak oldukça etkin bir dezenfektan olup genellikle mazot ve su ile karıştırılarak kümes dezenfeksiyonunda kullanılırlar. Ayrıca bu karışım kırmızı kenelere de etki eder.


#43

SORU:

Halojenlerin yaygın kullanımda olan dezenfektan gurupları hangileridir?


CEVAP:

Halojenlerin yaygın kullanımda olan iki grup dezenfektan bulunmaktadr. Klor bileşikleri ve iyodinler bulunmaktadır.


#44

SORU:

Fenol indeksi nedir?


CEVAP:

Fenol indeksi: Dezenfektanların etkinleri belirlemede kullanılan ve fenol ile karşılaştırmaya yarayan bir parametredir.


#45

SORU:

Antibiyotiklerin bakteriler üzerine etki makanızmaları nelerdir?


CEVAP:

Antibiyotiklerin bakteriler üzerinde etkileri farklı mekanizmalar ile ortaya çıkar. Bu mekanizmalar aşağıda sıralanmıştır.
1. Hücre duvarı sentezine mani olanlar
2. Sitoplazmik membran üzerine etkili olanlar
3. Protein sentezine mani olanlar
4. Nükleik asit üzerine etkili olanlar


#46

SORU:

İzole edilen bakterilerin dirençli oldukları antibiyotiklerin belirlenmesinde hangi teknik kullanılır?


CEVAP:

Disk Difüzyon Tekniği; izole edilen bakterilerin dirençli oldukları antibiyotiklerin belirlenmesinde yarar sağlayan ve pratik açıdan oldukça etkin bir yöntemdir.


#47

SORU:

Antibiyotik kullanımında temel ilkeler nelerdir?


CEVAP:

Antibiyotikler, hayvanlarda klinik tabloların önlenmesinde ve bazı durumlarda koruyucu programlar şeklinde kullanılmaktadır. Antibiyotiklere bağlı problemlerin önlenmesi ve özellikle tedavide başarı için bazı temel kurallara uyulması yararlı olacaktır. Bu nedenle öncelikle hastalığın doğru teşhisini takiben, aşağıdaki hususlar göz önünde bulundurulmalıdır.
• Uygun antibiyotik seçimi
• Uygun doz
• Uygun tedavi yolu
• Uygun süre


#48

SORU:

İlaçla tedavinin başarıya ulaşması için neler gerklidir?


CEVAP:

Tedavinin başarıya ulaşması için ilk şart doğru ilaç(lar)ın seçimidir. Bu amaçla duyarlılık, ilacın aktivite spekturumu, ilacın farmakokinetik özellikleri, ilacın dozu, ilacın verilme yolu ve ilacın yan etkileri iyi bilinmelidir. Sürü tedavilerinde, problemin doğru teşhisi, tedavi seçeneklerinin gözden geçirilmesi, tedaviye başlanması ve uygulama sonrası değerlendirme yapılması kullnanılan tedavinin başarıya ulaşması için önemli aşamalardır.