TÜRK DIŞ POLİTİKASI I Dersi KURTULUŞ SAVAŞI DÖNEMİ TÜRK DIŞ POLİTİKASI soru cevapları:

Toplam 20 Soru & Cevap
PAYLAŞ:

#1

SORU:

18 Ocak 1919’da Paris’te 32 devletin katılımıyla başlatılan barış konferansında hangi liderler ön plana çıkmıştır? 


CEVAP:

18 Ocak 1919’da Paris’te 32 devletin katılımıyla bir barış konferansı başlatıldı. Ancak Paris Barış Konferansı olarak bilinen bu girişimde ABD, İngiltere, Fransa, İtalya ve Japonya etkiliydi. Bu ülkelerin devlet/hükümet başkanlarından ve dışişleri bakanlarından “On’lar Konseyi” adıyla bir organ oluşturuldu. Bununla birlikte konferansta karar alan, politika belirleyen ve bu politikayı uygulayan beş ülkenin devlet/hükümet başkanlarıydı. “Beşler Konseyi” olarak anılan konferansın en yetkili organı, ABD Başkanı Woodrow Wilson, İngiltere Başbakanı Lloyd George, Fransa Başbakanı Georges Clémenceau, İtalya Başbakanı Vittorio Emanuele Orlando ve Japonya Prensi Saionji’nden oluşmuştu. Ancak Japon Prensi Saionji etkisizdi, çoğu zaman ortalarda gözükmemişti. Bu nedenle bu konsey “Dörtler Konseyi” olarak anılmıştır. 


#2

SORU:

1917 Bolşevik Devrimi I. Dünya Savaşından sonra Avrupa'yı nasıl etkiledi?


CEVAP:

Bolşeviklerin silahlı gücü Kızıl Ordu’nun İtilaf Devletleri tarafından desteklenen Denikin, Wrangel, Kolçak ve Yudeniç komutasındaki Çar yanlısı Beyaz Ordu’yu yenilgiye uğratarak iç savaşı sonlandırması uluslararası ortamı etkileyen diğer bir faktördü. Sovyetler Birliği’nin kuruluşu aşama aşama gerçekleşti. Bu devrim başta Almanya olmak üzere 1919-1920’de Avrupa’yı etkisi altına aldı. Giderek Batılı ülkelerin sömürgesi durumunda bulunan toplumların umut kaynağı oldu. Hiç kuşkusuz Avrupa’da endişelenen sınıf­lar da vardı. Bolşevik Devrimi, Anadolu’daki bazı aydınları da etkiledi ve kurtuluş umudu olarak görüldü.


#3

SORU:

Mondros Ateşkes Antlaşmasının imzalanması Anadolu'da nasıl karşılandı?


CEVAP:

Osmanlı Devleti’nin Birinci Dünya Savaşı’nda yenilmesi, ağır şartlar içeren Mondros Ateşkes Antlaşmasını imzalaması ve geride kalan Doğu Trakya’nın ve Anadolu’nun işgallere uğraması yeni bir mücadelenin başlangıcını oluşturdu. Buna ilk tepki, bazı İttihatçı subayların, aydınların, yerel eşrafın, toprak ağasının ve din adamının öncülüğünde müdafaa-ı hukuk, redd-i ilhak gibi adlarla direniş örgütlerinin kurulmasıyla verildi.


#4

SORU:

Mustafa Kemal Paşa, Mondros Ateşkes Antlaşması’ndan sonra ne yapmıştır?


CEVAP:

Çanakkale Savaşı’nda yıldızı parlayan ve kamuoyu tarafından da tanınmaya başlayan Mustafa Kemal Paşa, Ateşkes Antlaşması’ndan sonra Adana’da bulunan Yıldırım Orduları Grup Komutanlığı’nın lağv edilmesi üzerine 13 Kasım 1918’de İstanbul’a dönmek zorunda kalmıştı. Bu tarihten Anadolu’ya geçtiği ana kadar, İstanbul’da çeşitli siyasi çalışmalarda bulunarak ülkenin kurtuluşu için çözümler üretmeye başladı. Yakın arkadaşlarıyla toplantılar yaparak Anadolu’da bir direniş örgütlenmesi üzerine çalışmalar yaptı. Anadolu’ya geçmek için uygun bir zemin yokladı. Bu fırsat, 1919 yılının İlkbahar’ında yakaladı.


#5

SORU:

"Manda" ne demektir?


CEVAP:

Vekâlet anlamına gelmektedir. Wilson’un ilkelerinden biri de devletlerin yeni topraklar almamasıydı. Oysa savaşın galipleri Alman sömürgelerini ve Osmanlı
Devleti’nin bazı bölgelerini elde etmek istiyorlardı. Güney Afrika devlet adamlarından Genaral Smuts, Wilson ile galip devletlerin isteklerini bağdaştırmak için bu fikri ortaya attı. Gelişmiş bir ülkenin Milletler Cemiyeti adına söz konusu geri kalmış bir ülkeyi gelişinceye kadar yönetmesidir.


#6

SORU:

Padişah Vahdettin, Mustafa Kemal Paşa'yı neden Anadolu’da görevlendirmiştir?


CEVAP:

İngilizler, Karadeniz bölgesinde bazı Rum köylerinin saldırıya uğraması ve Türklerle Rumlar arasında gerginliğin artması üzerine 21 Nisan 1919’da İstanbul Hükümeti’ne nota vermişlerdi. Padişah Vahdettin ve Sadrazam Damat Ferit Paşa İngilizlerle gerilimi tırmandırmamak için, bölgeye bir ordu müfettişi gönderme kararı aldılar. İşte bu süreçte, İttihat ve Terakki Partisi’nin politikalarını eleştirmiş, Padişah tarafından iyi tanınan Mustafa Kemal Paşa, 30 Nisan 1919’da 9. Ordu Müfettişliği’ne tayin edildi. Mustafa Kemal Paşa, geniş askerî ve sivil yetkilerle Anadolu’ya geçti.


#7

SORU:

Amasya Genelgesi'nin amacı nedir?


CEVAP:

Mustafa Kemal Paşa’nın liderliğini yaptığı ulusal tam bağımsızlıkçı seçenek, kongreler ve Müdafaa-ı Hukuk Cemiyetlerinin merkezî bir çatı altında toplanmasıyla etkinliğini ve çapını genişletti. İlk adım 21/22 Haziran 1919’da yayımlanan Amasya Genelgesi’yle atıldı. Mustafa Kemal Paşa, bu belgeyle sadece Türk Kurtuluş Savaşı’nın amacını ve stratejini ortaya koymakla kalmadı, aynı zamanda yeni bir devletleşme sürecini de başlattı.


#8

SORU:

Erzurum Kongresi'nde hangi kararlar alınmıştır?


CEVAP:

Vilayat-ı Şarkiye Müdafaa-ı Hukuk-u Milliye Cemiyeti Erzurum Şubesi tarafından organize edilen bölgesel nitelikli Kongre, 23 Temmuz- 7 Ağustos 1919 tarihleri arasında gerçekleştirildi. Kongre sonunda yayımlanan beyannamede, Kurtuluş Savaşı’nda izlenecek dış politika konusunda önemli mesajlar verildi. Öncelikle millî sınırlar içinde bulunan vatan parçalarının bir bütün olduğu ve birbirinden ayrılmayacağı ilan edildi. Her türlü yabancı işgal ve müdahalesine karşı milletin topyekûn kendisini savunacağı ve direneceği açıklandı. Kongre kararlarını yürütmek üzere “Heyet-i Temsiliye” adında bir organ oluşturuldu. Mondros Ateşkes Antlaşması’nın imzalandığı günkü sınırlar içinde bir yurt bölünmezliğine yönelen ve ulusal istenci egemen kılmayı ilke edinen kongre kararları, Misak-ı millî belgesinin temelini oluşturacaktır. Kongre’de alınan kararlar, hem Anadolu’da kamuoyuna duyuruldu hem de İstanbul’daki İtilaf Devletlerinin temsilcilerine gönderildi. ABD Başkanı Wilson’a da kongre sonrası yayımlanan beyanname ile bir muhtıra gönderilerek kendi adını taşıyan ilkeler hatırlatılmış ve Türk halkının işgallere boyun eğmeyeceği belirtildi.


#9

SORU:

Sivas Kongresi bitiminde yayımlanan bildirinin önemi nedir?


CEVAP:

Erzurum’da alınan kararlar, 4-11 Eylül 1919 tarihlerinde toplanan Sivas Kongresi’nde gözden geçirilmiş ve tüm ulusu kapsayıcı bir niteliğe büründürülmüştü. Kongre bitiminde yayımlanan bildirinin ilk maddesinde, “Osmanlı İmparatorluğu ile İtilaf Devletleri arasında yapılan ateşkes antlaşmasının imzalandığı, 30 Ekim 1918 tarihindeki sınırlarımız içinde kalan ve her noktasında ezici İslam çoğunluğun yaşadığı Osmanlı ülkesinin bölgeleri, birbirinden ve Osmanlı toplumundan ayrılmasına olanak bulunmayan ve hiçbir nedenle bölünemez olan bir bütün oluşturur” denilerek millî sınırlar tayin edilmişti. Müdafaa-ı Hukuk Cemiyetlerinin tek bir çatı altında toplanmasıyla merkezileşme sağlandı. Heyet-i Temsiliye, kongre kararlarının uygulanması ve savaşın sürdürülmesinde yürütme organı olarak işlev gördü. Türk Kurtuluş Savaşı’nın dış dünya ile olan ilişkilerini yürüttü.


#10

SORU:

Erzurum ve Sivas Kongrelerinde yapılan tartışmalar ve alınan kararlar analiz edildiğinde ne gibi sonuçlara ulaşırız?


CEVAP:

Erzurum ve Sivas Kongrelerinde yapılan tartışmalar ve alınan kararlar analiz edildiğinde Kurtuluş Savaşı’nın başarıya ulaştırılması için “diplomasi ve savaş” metotlarının kullanılacağı ortaya çıkmaktadır. Bu bağlamda 23 Nisan 1920’de TBMM açılıncaya kadar, Anadolu’da fiili (de facto) hükümet gibi çalışan Heyet-i Temsiliye, ulusal akımın etkisini yaymak ve ulusal emelleri gerçekleştirmek amacıyla yabancı devlet temsilcileriyle ilişki kurdu.


#11

SORU:

Heyet-i Temsiliye, hangi yabancı devlet temsilcileriyle ilişki kurmuştur?


CEVAP:

Heyet-i Temsiliye Başkanı Mustafa Kemal Paşa, ABD’nin Ermeniler üzerinde manda rejimi kurma olanaklarını araştırmak üzere Başkan Wilson’un isteğiyle Anadolu’da bir inceleme gezisine çıkan General James G. Harbord’la görüştü. Mustafa Kemal, ABD’li askerî heyete, Kurtuluş Savaşı’nın amaçlarını, ulusal bütünlüğün sağlanmasını ve Türklerle Müslüman olmayan unsurlar arasındaki ilişkinin çerçevesinin belirlenmesini açıkladı. İngiliz Dışişleri Bakanlığı, Türk Kurtuluş Savaşı’na tüm düşmanlığına rağmen, bazı İngiliz subaylarının aracılığıyla gayriresmî ve dolayla bir biçimde Mustafa Kemal’le ilişki kurmaya çalıştı. Erzurum Kongresi sırasında Yarbay Rawlinson, Mustafa Kemal’le görüşerek izlenimlerini Londra’ya iletti.


#12

SORU:

Misak-ı millî belgesinde hangi kararlar açıklanmıştır?


CEVAP:

Erzurum ve Sivas Kongrelerinde ortaya konan perspektif ışığında hazırlanan Misak-ı millî belgesi, Meclis-i Mebusan’ın 28 Ocak 1920 tarihli gizli toplantısında kabul edildi ve 17 Şubat’ta kamuoyuna duyuruldu. Başlıca altı maddeden oluşan bu belgede; “Mondros Mütarekesi çizgisi içinde ve dışında din, ırk ve emel yönlerinden birleşik ve birbirine karşılıklı saygı ve özveri duyguları ile dolu ve etnik ve toplumsal hakları ile bölgelerinin koşullarına tümüyle uyum gösteren Osmanlı-İslam çoğunluğun oturduğu
kısımların tümü, gerçekten veya hüküm yoluyla hiçbir nedenle birbirinden ayrılık kabul etmez bir bütündür” denilerek millî sınırlar çizilmişti. Ateşkes Antlaşması çerçevesinde işgal altında bulunan Arap çoğunluğun oturduğu yerlerin ve Kars, Ardahan ve Batum livalarının geleceğinin belirlenmesi ile Batı Trakya’nın hukuksal durumunun saptanması için halk oylaması yapılması gerektiği belirtilmişti. Ayrıca İstanbul ve Boğazlar bölgesinin güvenliği çerçevesinde Boğazlardan geçiş serbestisinin kabul edilebileceği, ülke sınırları içinde kalacak azınlıkların hukuku, komşu ülkelerin sınırları içinde kalan Müslümanların da benzer haklardan yararlanmaları koşuluyla antlaşmalar çerçevesinde güvence altına alınacağı ve ülkenin her alanda gelişebilmesinin önünde engel oluşturan sınırlamaların, kapitülasyonlara karşı olunacağı ilan edilmişti.


#13

SORU:

Mustafa Kemal Paşa'nın dış politikaya yönelik tespitleri nelerdir?


CEVAP:

Mustafa Kemal Paşa aynı gün Meclis’te yaptığı uzun konuşmada, sadece iç politikayla ilgili bir perspektif belirlemedi, aynı zamanda dış politikaya yönelik olarak da önemli tespitler de bulundu. Pan-Turanist ve Pan-İslamist bir politika izlemeyeceğini, millî hudutlar dâhilinde milletin refahına çalışılacağını belirtti. Suriye’yle, Irak’la, Sovyetlerle, Kaf­kas Cumhuriyetleriyle (Gürcistan, Azerbaycan, Ermenistan) hangi düzeyde ilişki kurulacağını açıkladı. Türk ve Müslüman unsurlarla ilgilenmekle birlikte, ulusal hak ve çıkarlara dayalı, ulusların eşitlik ilkesine saygılı bir dış politika yürütüleceğini ilan etti. TBMM Hükümeti, ulusal direnişi kendi gücüne dayanarak gerçekleştirmeyi temel ilke edinmekle birlikte yardımcı ve dost olabilecek ülkelerle de iyi ilişkiler kurmanın yollarını aradı.


#14

SORU:

TBMM Hükümeti ile Sovyet Rusya’nın yakınlaşmasında hangi etkenler rol oynamıştır?


CEVAP:

İki gücün birlikte hareket etmek istemesinin en önemli nedenleri arasında düşmanın ortak olması ve her ikisinin emperyalizme karşı mücadele etmesiydi. TBMM Hükümeti, İtilaf Devletlerine karşı Sovyet Rusya’yı bir denge unsuru olarak kullanmak istedi. Bu ülkeye yaklaşarak askerî ve mali yardım sağlama yoluna giderek, Batılıları endişelendirmek ve onları Anadolu Hareketi’ne karşı daha ılımlı davranmaya yönlendirmek amacını güttü. Sovyet Rusya’nın Türkiye’nin bağımsızlığını ve toprak bütünlüğünü kabul etmesi, Misak-ı millî hedefine sıcak yaklaşması da Ankara’nın Moskova’ya yönelmesinde etkili oldu. Sovyet Rusya’nın da TBMM Hükümeti’yle yakınlaşmasındaki en önemli etmen de bu ülkenin Batı’yla kendi arasında bir tampon bölge kurarak güney cephesini güvence altına almak istemesiydi. İstanbul ve Çanakkale boğazlarının bağımsız bir Türkiye’nin denetimi altında olmasını, güvenliği açısından daha yararlı buldu. Ayrıca Bolşevizmi Orta Asya’daki Türk ve diğer Müslüman kitleler arasında yaymak isteyen Moskova, Ankara’ya dostça yakınlaşarak bu unsurların sempatisini kazanmak istedi. 


#15

SORU:

Karakol Cemiyeti ne gibi faaliyetler yürütmüştür?


CEVAP:

Karakol Cemiyeti, Enver ve Talat Paşalar Mondros Ateşkes Antlaşması’ndan sonra yurt dışına çıkmadan önce İttihatçıları bir arada tutmak ve direniş grubu oluşturmak amacıyla bir örgüt kurulmasını istemişlerdi. Onlar yurt dışına çıktıktan sonra Kara Kemal ve Albay Vasıf 1918 yılının Kasım ayı başlarında bu cemiyeti kurmuşlardır. Bu cemiyet Anadolu’daki Millî Mücadele’yi destekledi. İstanbul’dan Anadolu’ya silah kaçırdı, istihbarat topladı.


#16

SORU:

Kafkas Seddinin amacı nedir?


CEVAP:

İngiliz askerî birlikleri Mondros Ateşkes Antlaşması’ndan sonra Batum ve Bakü’de kurdukları karargâhlar sayesinde hem Bakü-Batum demir yolunu hem de Karadeniz’den Hazar’a uzanan bir koridoru denetimleri altına aldılar. İngilizler bu sedle Türk Ordusu’nun ilerlemesini ve Bolşeviklerin yayılmasını önlemeyi planladılar.


#17

SORU:

Ankara’da ilk büyükelçiliği hangi devlet açmıştır?


CEVAP:

Sovyet Rusya, devrimin üçüncü yıl dönümü olan 9 Kasım 1920’de Ankara’da büyükelçilik açtı. Bu Ankara’da açılan ilk büyükelçilikti.


#18

SORU:

1921 Türkiye-Sovyet Rusya Dostluk ve Kardeşlik Antlaşmasında hangi konularda mutabakata varılmıştır?


CEVAP:

Moskova’nın önerisiyle Türkiye-Sovyet Rusya Dostluk ve Kardeşlik Antlaşması, İstanbul’un işgal yıl dönümü olan 16 Mart 1921’de imzalandı. Antlaşmanın 1. maddesine göre taraf­lar herhangi birine zorla kabul ettirilmek istenilen bir barış antlaşması ya da başka bir uluslararası bağıtı tanımayacaklardı, böylelikle Sovyet Rusya Sevr’i tanımadığını ilan etmiş oldu. Ayrıca Misak-ı Milli’yi ve TBMM Hükümeti’ni tanıdığını belirtti. Türkiye’nin kuzey-doğu sınırı çizilerek Kars, Ardahan ve Artvin’in Türkiye’de kalması kabul edildi. Antlaşmanın 2. maddesinde de Batum, Gürcistan’a bırakıldı. Ancak buradaki halkların kültürel ve dinsel haklarının sağlanması ve geniş bir yönetimsel özerkliğin kurulması koşulları konuldu. Antlaşmanın diğer hükümlerinde, doğmakta olan Yeni Türkiye Devleti’nin hükümranlık hakları ve ekonomik bağımsızlığı tanındı.


#19

SORU:

TBMM Hükümeti ilk elçisini nereye atamıştır?


CEVAP:

TBMM Hükümeti, Afganistan’la birlikte İngilizlere karşı ortak mücadele etmenin olanaklarını artırmak için 18 Ağustos 1920’de orduda görev yapan Afgan kökenli Abdurrahman Bey’i elçi olarak atadı. Böylece TBMM Hükümeti ilk elçisini atamış oldu.


#20

SORU:

TBMM Hükümeti’nin yabancı bir devletle imzaladığı ilk antlaşma hangisidir?


CEVAP:

Kazım Karabekir Paşa’nın komuta ettiği Türk Ordusu 28 Eylül 1920’de askerî harekâta girişmiş ve Ermenileri ateşkes istemeye mecbur kılmıştı. İki taraf temsilcileri arasında gerçekleştirilen görüşmeler sonucunda 2/3 Aralık 1920’de Türkiye-Ermenistan Barış Antlaşması imzalandı. Gümrü Antlaşması olarak da anılan bu belge, TBMM Hükümeti’nin yabancı bir devletle imzaladığı ilk antlaşmadır. Bu antlaşmayla Kars, Sarıkamış, Kağızman, Kulp ve Iğdır gibi daha önce elden çıkmış yerler yeniden Türkiye’ye katıldı.