TÜRK DÜŞÜNCE TARİHİ Dersi Doğu İslâm Filozofları soru cevapları:

Toplam 50 Soru & Cevap
PAYLAŞ:

#1

SORU: İslam Felsefesi geleneğinin oluştuğu coğrafya kabaca kaça ayrılabilir?


CEVAP: ? Abbasi Devleti’nin kuruluşu ile ivme kazanan ve Bağdat merkezli olarak gelişerek İslâm dünyasının doğu kesiminde yaygınlık kazanan felsefî geleneğe mensup düşünürlerin temsil ettiği Doğu İslâm Filozofları grubu. ? Sekizinci yüzyıldan itibaren İberia yarımadasının İslâm hâkimiyetine girmesi ile meydana çıkan ve 14. Yüzyıl sonlarına kadar bu yarımadada ve Kuzey Afrika’da medeniyet alanında birçok önemli başarıya imza atan Endülüs Uygarlığı’ nı temsil eden filozoflarını da Batı İslâm Filozofları grubu.

#2

SORU: Kindi’nin eğitim hayatını açıklayınız?


CEVAP: Kindî Bağdat’a gittikten sonra da bilim ve felsefe alanında kendisini geliştirmiştir. Çünkü kısa zamanda halife Me’mun’un takdirini kazanmış, sarayda mûtad olarak düzenlenen dinî, ilmî, felsefî ve edebî toplantılara katılarak ilim ve felsefe alanlarındaki başarı ve yetkinliğini kanıtladığı gibi Me’mun’un 215/830’da kurduğu Beytü’lhikme’deki bilgin, kâşif ve mütercimler kadrosu içinde yer almayı da başarmıştır. Abbasi halifeleri Memun, Mutasım Billah ve Vasık Billah’ın ilgisini çeken ve desteklerini alan Kindî, özellikle halife Mutasım’ın oğlu veliahd Ahmet’e özel hocalık yapmış, bazı kitaplarını da ona ithaf etmiştir. Daha sonra gelen halife Mütevekkil felsefi faaliyete fazla sıcak bakmayınca gözden düşmüş, Kindî’nin şahsi kütüphanesine el konulmuş, hayatının son yirmi yılını saraydan uzak geçirmiştir.

#3

SORU: Kindi’nin felsefe alanındaki kitapları nelerdir?


CEVAP: ? Kitâb fi’l-felsefeti’l-ûlâ: Felsefe alanında yazdığı en hacimli eserdir. Dört bölümlük kitabın elimizde sadece birinci bölümü bulunmaktadır. Kitabın günümüzde Arapça olarak tenkitli neşri yapılmıştır. İngilizce’ye tercümesi de yapılan kitabın Türkçe’ye tercümesini Prof. Dr. Mahmut Kaya İlk Felsefe Üzerine ismi altında yaparak, Kindî’nin diğer bazı eserlerinin tercümesiyle birlikte Felsefi Risaleler içinde yayınlanmıştır. ? Risale fî hudûdi’l-eşyâ ve rusûmihâ: Felsefi bazı terimlerin açıklamasını içeren bu risaleyi, Mahmut Kaya Türkçe’ye Tarifler Üzerine başlğı altında tercüme etmiştir. ? Akıl Üzerine: Hacmi itibariyle küçük, İslâm filozofları ve Latin skolastikleri üzerindeki etkisi bakımından önemli olan bu risâleyi Kindî, bir öğrencisinin eski Yunan filozoflarının akıl hakkında ne düşündükleri yönündeki sorusuna cevap olarak kaleme almıştır.

#4

SORU: Kindi’nin fizik alanındaki eseri nelerdir?


CEVAP: Kitabu’l-ibane, kitabı Mahmut Kaya Oluş ve Bozuluşun Yakın Etkin Sebebi adıyla neşretmiştir.

#5

SORU: Kindi’nin psikoloji alanındaki eserleri nelerdir?


CEVAP: Kindi’nin psikoloji alanındaki eserleri şunlardır; ? El-Kavl fi’n-nefs: Başka dillere de tercüme edilen bu risale Mahmut Kaya tarafından Nefis Üzerine adı altında Türkçe’ye çevrilerek yayınlanmıştır. ? Kelam fi’n-nefs muhtasar veciz: Bu kısa risaleyi Mahmut Kaya Nefis Üzerine Kısa Birkaç Söz adıyla Türkçe’ye çevirerek Felsefi Risaleler içinde yayınlamıştır.

#6

SORU: Kindi’nin ahlak ve siyaset alanındaki eseri nedir?


CEVAP: Risale fi’l-hile li def’il-ahzân: İtalyanca’ya da çevrilen bu eseri Mustafa Çağrıcı Üzüntüden Kurtulma Yolları adıyla Mahmut Kaya da Üzüntüden Kurtulmanın Çareleri başlığı altında tercüme ederek yayınlamışlardır.

#7

SORU: Kindi’nin bilimler tasnifini açıklayınız?


CEVAP: Kindi İslâm Düşünce tarihinde ilk bilim tasnifi yapanlardandır. Kindi ilimleri öncelikle dini ve insani olmak üzere ikiye ayırır. Dini (ilahî) ilimlerin kaynağı vahiydir. Vahiy, istek ve iradeye gerek kalmadan, çaba harcamadan, mantık ve matematik yöntemlere başvurmadan Allahın peygamberlerin temiz ruhlarını aydınlatmasıyla oluşan bir bilgidir. İnsanî ilimler felsefenin çatısı altında toplanmış olup biri doğrudan ilim, diğeri başka ilimler için bir alet ve bir başlangıç sayılmak üzere başlıca İkiye ayrılır. Doğrudan ilim olanlar da teorik ve TAR406U-İSLÂM DÜŞÜNCE TARİHİ Ünite 4: Doğu İslam Filozofları 2 pratik diye iki grupta ele alınır. Teorik sayılanlarda altta fizik, ortada psikoloji, üstte metafizik bulunmaktadır. Psikoloji bir yönüyle fizyolojiye bağlı, bir yönüyle de metafiziğe açık olduğundan fizikten metafiziğe geçişe bir aracı ve bir eşik durumundadır. Filozofa göre Allah nefsi, latif olmayan madde ile latif olan metafizik arasında bir mertebeye koymuştur. Böylece fizikten metafizik bilgiye geçmek mümkün olmaktadır. Pratik ilimler ise ahlak ve siyasetten oluşur. Başka ilimlere giriş için kullanılan alet ilimleri de mantık ve matematik olmak üzere iki kısma ayrılır. Mantık, Aristo’nun organon külliyatında yer alan Kategoriler, Önermeler, I. Analitikler, II. Analitikler, Topikler, Sofistik Delillerin Çürütülmesi, Hitabet ve Şiirden oluşur. Matematik ise başlıca aritmetik, geometri, astronomi ve müzik olmak üzere dört disiplini içerir.

#8

SORU: Kindi felsefesinin genel yönelimini açıklayınız?


CEVAP: Kindî’nin felsefi sisteminin genel yönelimini tespit etmek felsefesinin bazı özellikleri dolayısıyla zor bir hedeftir. Kindî, kelamla ilgili yoğun tartışmalar sonrasında gelerek ciddi felsefe yazımının ilk örneklerini vermek durumunda kalmıştı, fakat onun döneminde bir çok felsefe eseri henüz Arapça ya çevrilmiş, felsefi kavramlar oturmuş değildi. Bir taraftan Mutezile kelamcıları ile yakın ilişkide olan Kindî, diğer taraftan da felsefi bir dil geliştirmeye çalışıyordu. Bir taraftan Abbâsî devletinin bir takım Gnostik akımlara karşı yürüttüğü politikalarına ilmi destek verirken, diğer taraftan da bazı Hermetik metinlerle ilişki içindeydi. Felsefi düşünceyi bütün bir sistem olarak benimseme eğilimindeydi, ama aynı zamanda İslâm akidesine bağlı kalmaya da gayret ediyordu. Dolayısıyla, bu kadar farklı eğilim ve etki altındaki bir felsefenin genel yöneliminin tespitinde bir takım çelişkiler yaşanması doğaldır.

#9

SORU: Kindi’nin felsefe tanımı nedir?


CEVAP: Kindi’ye göre felsefe insanın gücü ölçüsünde varlığın hakikatini bilmesidir

#10

SORU: Kindi metafiziği nasıl ele almıştır?


CEVAP: Metafizik bize varlığın değişmeyen ilk sebebinin ve en son gayesinin bilgisini verir. O halde varlık hakkında bize küllî bilgi sunan ve oradan da ilk sebebin bilgisine yani Tanrı bilgisine götüren metafiziktir.

#11

SORU: Kindi, bilginin kaynaklarından duygu algılarını nasıl ele almıştır?


CEVAP: Kindi kabaca duyu algılarının bize tikel nesneler hakkında bilgi verdiğini, buna karşılık aklın bizi tümel kavramlara ulaştırdığını söyler. Duyu bilgisinin kaynağı, alemi sürekli bir değişim içinde olan maddi varlık alanı olduğu ve bu maddi alanı algılayan duyu algıları da sürekli değişim içinde olduğu için, değişken özne ile değişken nesnenin ilişkisi sonucunda elde edilen duyu bilgileri, duyu organlarına bağımlı ferdi ve tikel bilgidedir. Bundan dolayı duyu algıları bize varlığın mahiyeti ve hakikati hakkında tam bir bilgi veremezler. Bilgilerimizin tam olabilmesi için akıl tarafından da onaylanmaları gerekir.

#12

SORU: Kindi bilginin kaynaklarından akılı nasıl ele alır?


CEVAP: Kindî’ye göre akıl tümel kavramları oluşturmamızı sağlar. Ayrıca akılla maddi olmayan varlıklar alanına ait bilgileri aracısız ve zorunlu olarak elde edebiliriz. Kindî buradan hareketle, bir yandan aklın tikelden tümele yükselmek sûretiyle metafizik varlıkların, tümelden tikellere inerek fizikî nesnelerin bilgisini edinme güç ve yeteneğini vurgularken, diğer yandan ise aklî bilginin duyu bilgisi gibi sübjektif değil, objektif olduğunu göstermek istemektedir.Aklın soyutlama yapması ve bilginin aşamaları: Kindi kendisinden önce de yoğun tartışma konusu yapılan soyutlama işlevi ve tam bağımsız bilginin ortaya çıkışı ilgili tartışmalara aklı dörde ayırarak çözüm getirmeye çalışmıştır: ? Sürekli Fiil Halindeki Akıl (el-aklü’llezî bi’l-fi‘l ebeden) ? Güç Halindeki Akıl (el-akl bi’l-kuvve) ? Fiil Alanına Çıkan Müstefâd Akıl (el-aklü’llezî harece mine’lkuvve ile’l-fi‘l) ? Beyânî veya Zâhir Akıl (el-aklü’l-beyânî evi’zzâhir)

#13

SORU: Kindi’ye göre sürekli fiil halindeki akıl (el-aklü’llezî bi’l-fi‘l ebeden) nedir?


CEVAP: Aristo’nun aktif akıl dediği bu akıl, Kindî’nin adı geçen eserinden anlaşıldığına göre, insana dışardan etki eden bir güç olmayıp, nefsin fonsiyonu olan tümel kavramlardan ibarettir. Şöyle ki, nefis maddeden bağımsız, soyut bir cevher olduğundan varlığın tür ve cinslerine ait tümel kavramları algılayıp onlarla özdeşleşir. Sonra insan aklı güç halinden fiil alanına çıkarken bu tümeller aktif akıl (bilfiil akıl) rolü oynarlar.

#14

SORU: Kindi’ye göre güç halindeki akıl nedir?


CEVAP: İnsanda doğuştan var olan bu akıl, özne-nesne ilişkisi gerçekleşmediği, daha doğrusu sürekli fiil halindeki akıl ona etki etmediği sürece pasif bir güç sayılmaktadır.

#15

SORU: Kindi’ye göre fiil alanına çıkan müstefâd akıl nedir?


CEVAP: Sürekli fiil halindeki aklın güç durumunda bulunan akla etki etmesiyle özne-nesne ilişkisinde akıl işlemeye yani nesnelerden soyutlama yaparak bilgi üretmeye başlar. Bu aşamada akıl ile kavram (akıl ve ma‘kûl) birleşip özdeşleşir. İstediği her an bilgi üretebilen bu aklın en belirgin özelliği, önsel bilgileri, tümelleri yani varlığa ait tür ve cinsleri algılamasıdır.

#16

SORU: Kindi’ye göre beyânî veya zâhir akıl nedir?


CEVAP: Bu akıl bir önceki müstefâd aklın aktif durumudur yani bilgiyle özdeşleşen aklın, sahip olduğu bu bilgileri ortaya koymasıdır. Herhangi bir alanda bilgi edinmiş olan birinin, mesela yazı yazmayı bilen kimsenin bizzat yazarak bildiğini göstermesi durumudur.

#17

SORU: Kindi bilginin kaynaklarından sezgiyi nasıl ele alır?


CEVAP: Kindî’ye göre duyular ve akla ek olarak diğer bir bilgi kaynağı da sezgidir. İnsan nefsi arınma ve ruhi temizlenme ile öyle bir hale ulaşır ki, O’nda varlığa ait tüm bilgi formları kendiliğinden belirmeye başlar. Nefs ne kadar arınıp temizlenirse o derecede daha berrak bilgiler elde eder. Fakat Kindî’nin burada kastettiği arınma mistik olmaktan çok nefsin bilgi ve güzel eylemlerle arınmadır. Böylece nefs sezgiye hazır hale gelecektir. Bu açıdan bakıldığında bunun rasyonel sezgi olduğu söylenebilir. Filozofa göre ruhları ve zihinleri böylesine arınan kişilerin gördüğü rüyalar da gerçek çıkar.

#18

SORU: Kindi bilginin kaynaklarından vahiyi nasıl ele alır?


CEVAP: Müslüman bir filozof olarak Kindî vahyin güvenilir bir bilgi kaynağı olduğunu söyler. Onun mâhiyetine ilişkin farklı bir teori geliştirmese de vahyin istek ve irade dışı bir olay olduğunu, beşerî bilginin aksine, hiçbir çaba harcamadan, mantıkî ve matematik yöntemlere başvurmadan Allah’ın, peygamberlerin tertemiz ruhlarını aydınlatması sonucunda zaman faktörü olmaksızın ortaya çıkan bir bilgi olduğunu belirtir. Dolayısı ile vahiy bilgisi mahiyeti gereği akli bilgiden farklı elde edilen, fakat kaynağı Tanrı olduğu için mutlak anlamda gerçekliği ifade eden, yanılması olmayan saf bilgidir ve sadece peygamberlere hastır.

#19

SORU: Kindi’ye göre nefis nedir?


CEVAP: Kindî’ye göre nefis, bedenden önce vardır; bedenden sonra da varlığını sürdürecektir. Bu anlayışıyla Kindî hem dinî telakkîyi hem de Eflâtun’un görüşlerini paylaşırken, öte yandan nefsin bedenle birlikte ortaya çıktığını söyleyen Aristo ile Fârâbî ve İbn Sînâ gibi meşşâîlerden de ayrılmış olmaktadır.

#20

SORU: Farabi’nin şahsiyetini açıklayınız?


CEVAP: Fârâbî maddî servete değer vermeyen, şöhret ve gösterişten nefret eden, ruh ve ahlâk temizliğini her şeyin üstünde tutan bir zâhid idi. İlim ve sanat adamlarına büyük değer vermesiyle tanınan Seyfüddevle filozofa ikram ve ihsanda bulunmak istemişse de Fârâbî günlük ihtiyacını karşılayacak 4 dirhem gümüş paradan başkasını kabul etmemiştir. Genellikle münzevi bir hayat yaşamayı seven Fârâbî hiç evlenmemiş ve mal mülk edinmemiştir. Fırsat buldukça su kıyılarında ve bağlık bahçelik yerlerde gezinir, öğrencileriyle buralarda buluşurdu. Tahsîlüs-saade adlı eserinde kâmil bir filozofun niteliklerinden, Öğrenim sırasında karşılaştığı güçlüklere katlanmalı, üstün bir zekâ ve kavrayışa sahip bulunmalı, doğruluğu vedoğruları, adaleti ve âdil olanları seven, onurlu bir şahsiyet olmalı, altın, gümüş ve benzeri şeylere değer vermemeli, yeme içme konusunda aç gözlü ve nefsanî arzularına düşkün olmamalı, doğruya ulaşmak için azim ve iradesi güçlü bulunmalıdır şeklinde söz ederken âdeta kendisini anlatmaktadır.

#21

SORU: Farabi’nin eserleri kaç başlık altında toplanabilir?


CEVAP: ? Popüler nitelikli olanlar; ? Bilimsel incelemelerden elde edilen sonuçların derlemelerinden oluşanlar; ? Sistematik çalışmalar.

#22

SORU: Farabi’nin ilimler tasnifini açıklayınız?


CEVAP: Fârâbî Aristo ve Kindî’den daha kapsamlı bir tasnif yapmış, İhsâu’l-ulum isimli eserinde her bir ilimin teorik ve pratik açıdan değerini belirterek eğitim ve öğretimdeki önemine işaret etmiştir. Fârâbî önce ilimleri beş ana başlık altında sınıflandırır, sonra da aşağıda görüldüğü gibi her ilmin kapsamındaki diğer ilimleri sıralar; ? Dil: Sarf, nahiv, ? Mantık: Organondaki sekiz kitap. ? Matematik: Aritmetik, geometri, optik, astronomi, müzik, mekanik. ? Fizik ve Metafizik: Fizikten maksat Aristo’nun tabiat ilimleri alanındaki sekiz kitaptır. ? Medeni İlimler: Ahlak, siyaset, fıkıh, kelam.

#23

SORU: Farabi’ye göre faziletler kaça ayrılır?


CEVAP: ? Nazari faziletler: bütün teorik ilim dalları ve en yüce varlık olan Allah’la ilgili bilgi. ? Fikrî faziletler: düşünme gücünün fert ve millet için en yararlı olanı araştırma çabasıdır. Bu faziletin ahlakçılarla, kanun koyucularda bulunması gerekir. ? Ahlaki faziletler: İnsanın iradeli davranışlarında her türlü aşırılıktan uzak olarak iyiyi, doğruyu ve güzeli amaç edinmesidir. ? Ameli faziletler: insanın çeşitli sanat ve mesleklere karşı eğilimlerini geliştirerek o alanda iyi yetişmesi anlamına gelir.

#24

SORU: Farabi insan topluluklarını kaça ayırır?


CEVAP: Fârâbî ayrıca insan topluluklarını da tam gelişmiş ve az gelişmiş olarak ikiye ayırır. Tam gelişmiş topluluklar küçük (şehir), orta (devlet) ve büyük (birleşik) olarak üçe ayrılır. Az gelişmiş topluluklar da aile, sokak, mahalle ve köy olmak üzere dörde ayrılır. Küçük şehir devletini en ideal devlet olarak gören Yunan düşüncesine karşılık Fârâbî’nin öne sürdüğü birleşik devlet şeklindeki model Fârâbî’nin yaşadığı İslâm toplumunun evrensel yaklaşımını yansıtması açısından önemlidir.

#25

SORU: İbn Sina’nın eş-Şifâ adlı eserinin konusu nedir?


CEVAP: Felsefeye dair en önemli eseridir. Ansiklopedik bir tarzda yazılmış olup mantık, tabîiyyât, riyâziyyât ve ilâhiyyât bölümlerinden meydana gelmektedir. İlk defa İbrahim Medkûr başkanlığındaki bir heyet tarafından yirmi iki cilt halinde yayımlanmış ardından bu neşir on cilt olarak yeniden gerçekleştirilmiştir.

#26

SORU: İbn Sina’nın Dânişname-i Alaî adlı eserinin konusu nedir?


CEVAP: Felsefe alanında Farsça olarak yazılmış ilk ansiklopedik eserdir. Alâüddevle Muhammed b. Rüsteme ithafen kaleme alınan kitap mantık, tabîiyyât ve ilâhiyyât olmak üzere üç bölüm halinde yazılmış olup riyâziyyât bölümü, daha sonra Cûzcânî tarafından İbn Sînânın eserlerinden faydalanılarak meydana getirilmiştir. Gerek üslûbu gerekse muhtevası açısından ei-İşârât vet-tenbîhât ile en-Necâttan farklıdır ve Farsçadaki felsefe terminolojisinin gelişmesine büyük katkı sağlamıştır.

#27

SORU: İbn Sina’nın el-İşârât ve’t-tenbîhât adlı eserinin konusu nedir?


CEVAP: Felsefenin mantık, tabîiyyât, ilâhiyyât ve ahlâk konularında yazılmış olup eş-Şifâ’daki ilgili bölümlerin özeti niteliğinde ise de gerek üslûbu gerekse kullanılan kavramların farklılığı ve ortaya konulan görüşlerin yeni bir sistematik içerisinde sunulması bakımından özgün bir eserdir. İlk defa Jacques Forget tarafından yayımlanan kitabın son İlmî neşri, Na-sîrüddîn-i Tûsî şerhiyle birlikte Süleyman Dünyâ tarafından gerçekleştirilmiştir. Daha sonra da bu neşre dayanılarak birçok baskısı yapılmış ve Farsça, Fransızca, İngilizce, Rusça ve İspanyolca gibi dillere çevrilmiştir. Ayrıca esere pek çok şerh ve telhis yazılmıştır.

#28

SORU: İbn Sina nefsi nasıl ele alır?


CEVAP: İbn Sînâ, Aristo geleneğine uyarak psikolojiye tabiat felsefesi içinde yer vermekle birlikte nefsin bağımsız ve gerçek bir varlık (cevher) olduğu ve Ölümsüzlüğü gibi nefisle ilgili bazı önemli görüşleriyle ondan ayrılır. Bitkilerde görülen beslenme, büyüme ve üremenin ilkesidir. Hayvanî nefis, söz konusu fiillerin yanı sıra hayvanlarda görülen duyusal İdrak ve iradenin de ilkesidir. İnsan nefsi ise bitki ve hayvan nefsinin sahip olduğu bütün güç ve fiillerden başka aklî idrak ve irade gücüne sahiptir. Nefis aynı zamanda bedene de yetkinlik kazandırır. Nitekim duyu organları nefis sayesinde anlamlı işlev görebilmektedir.

#29

SORU: İbn Sina’ya göre nefsin hakikati nedir?


CEVAP: İbn Sînâ’ya göre nefs her insanın ben sözüyle kastettiği şeydir. İbn Sînâ bu lafızla işaret edilen şeyin bir çok insanın ve kelâmcıların çoğunun zannettiği gibi beden olmadığını, bu zannın yanlış olduğunu, aksine burada işaret edilenin nefs (ruh) olduğunu vurgular: Nefs,Bu kalıba feyz ederek ona can veren, onu bilgileri ve ilimleri kazanmak için bir alet olarak kullanan, böylece cevherini mükemmelleştirerek Rabbini tanıyan, onun verdiği malumatın hakikatlerini kavrayan, bunun sonucunda da onun huzuruna dönmeye hazır hâle gelerek onun meleklerinden bir melek olup sonsuz mutluluğu elde eden ruhanî cevhere denir.

#30

SORU: İbn Sina’nın uçan adam delilini açıklayınız?


CEVAP: ? Şöyle farz edelim: Bir kişi bir defada ve yetişkin olarak yaratılmış olsun. Fakat bu insan dış dünyada olup bitenleri de göremez durumda olsun. Bu insan havada veya boşlukta yüzer durumda olsun, ve böylece hiç bir duyu algısı olmasın. Organları da hiçbir şekilde temas etmeyecek şekilde birbirinden ayrı ve bağlantısız olsun. Önce kendi benliğinin var olup olmadığını düşünür ve kendi benliğinin var olduğundan şüphe etmez, bununla beraber hiç dış veya iç organını göremez. Kendi benliğinin farkındadır ama onun uzunluğu, genişliği veya derinliği var mıdır bilemez. Bu hâldeyken bir el veya başka bir organı hayal etme imkânı olsa, bunları kendi benliğinin bir parçası veya kendi varlığı için gerekli bir şey olarak algılamaz. Bilindiği üzere idrak eden etmeyenden, tasdik eden etmeyenden farklıdır. Böylece kişi kendine özgü ve idrak etmediği cisminden ve organlarından farklı bir varlığı olduğunu bilir.

#31

SORU:

Kindi’nin felsefe alanında yazdığı kitaplardan üç tanesini ve konusunu kısaca belirtiniz?


CEVAP:

Kindi’nin Felsefe alanındaki kitapları: 1. Kitâb fi’l-felsefeti’l-ûlâ: Felsefe alanında yazdığı en hacimli eserdir. Dört bölümlük kitabın elimizde sadece birinci bölümü bulunmaktadır. Kitabın günümüzde Arapça olarak tenkitli neşri yapılmıştır. İngilizce’ye tercümesi de yapılan kitabın Türkçe’ye tercümesini Prof. Dr. Mahmut Kaya “İlk Felsefe Üzerine” ismi altında yaparak, Kindî’nin diğer bazı eserlerinin tercümesiyle birlikte “Felsefi Risaleler” içinde yayınlanmıştır. 2. Risale fî hudûdi’l-eşyâ ve rusûmihâ: Felsefi bazı terimlerin açıklamasını içeren bu risaleyi, Mahmut Kaya türkçe’ye “Tarifler Üzerine” başlğı altında tercüme etmiştir. 3. Akıl Üzerine: Hacmi itibariyle küçük,İslâm filozofları ve Latin skolastikleri üzerindeki etkisi bakımından önemli  olan bu risâleyi Kindî, bir öğrencisinin eski Yunan filozoflarının akıl hakkında ne düşündükleri yönündeki sorusuna cevap olarak kaleme almıştır. O, bu konuda Aristo ile hocası Eflâtun’un görüşlerine dayanacağını söylüyorsa da akılla ilgili olarak Eflâtun’da ayrıntılı bir bilgi bulunmadığının farkında olacak ki: “Zaten bu konuda Eflâtun’un görüşünün özü, talebesi Aristoteles’in görüşüdür” (s. 149) diyerek bu kavramın yorumunda Aristo’yu esas alacağını ima etmektedir.


#32

SORU:

Kindi, Hristiyanlıktaki teslis inancına reddiye amacıyla hangi eseri kaleme almıştır?


CEVAP:

“Makale fi’r-red ale’n-nasâra” Kindi’nin Hristiyanlıktaki teslis akidesini eleştiren bir risalesidir.


#33

SORU:

Kindi’nin bilim tasnifinde matematiğin yeri ve konumu nedir?


CEVAP:

Kindi’ye göre matematik; aritmetik, geometri, astronomi ve müzik olmak üzere dört disiplini içerir. Kindî,  matematik bilimleri bilmeyen kimsenin ömür boyu felsefe okursa da bir şey anlayamayacağını, sadece yazılanları tekrarlamış olacağını düşünüyor.


#34

SORU:

Kindi’nin metafiziğe bakış açısı nasıldır?


CEVAP:

Metafiziğin en çok ele aldığı konulardan olan Varlık problemi Kindiyi de çok meşgul etmiştir. Bir İslâm filozofu olarak Kindî, metafiziğin en temel problemlerinden biri olan Allah-âlem ilişkisinin yorumunda Aristocu doktrinden tamamen ayrılarak, bu meseleyi İslâm ilkeleri doğrultusunda temellendirmeye çalışmıştır. O, kendi döneminde, âlemin ezelî olduğunu savunan materyalistlere (dehrîler) karşı, onun, Allah’ın hür ve mutlak iradesinin bir sonucu olarak yoktan (‘an leys) yaratıldığını, birçok eserinde matematik ve mantıksal delillerle ispatlamaya çalışmıştır.


#35

SORU:

Bir felsefe ekolü olan Meşşai okulunun İslam dünyasındaki kurucusu olarak kabul edilen ismi kimdir?


CEVAP:

Felsefe bilginin elde edilme süreçleri ve akıl denilen mekanizmanın nasıl işlediği konusunu ilgisinin merkezine yerleştirmiştir. Meşşai okulun İslâm Dünyasındaki kurucusu kabul edilen Kindi de bilgi teorisinin klasik konuları olan bilginin kaynağı, bilginin değeri gibi meselelerle uğraşmış, duyu algıları, akıl, sezgi ve vahiy gibi meseleleri bilgi teorisi ile ilişkisi bağlamında ele almaya çalışmıştır.


#36

SORU:

Kindi’ye göre bilginin kaynakları nelerdir?


CEVAP:

Kindi, bilginin kaynaklarını dört başlıkta ele alır: Duyu algılar, akıl, sezgi ve vahiy.


#37

SORU:

Kindi, bilgi kaynaklarından biri olarak aklı kaça ayırır?


CEVAP:

Kindi kendisinden önce de yoğun tartışma konusu yapılan soyutlama işlevi ve tam bağımsız bilginin ortaya çıkışı ilgili tartışmalara aklı dörde ayırarak çözüm getirmeye çalışmıştır: Sürekli fiil halindeki akıl, güç halindeki akıl, fiil alanına çıkan müstefâd akıl ve beyânî veya zâhir akıl.


#38

SORU:

Kindi’nin nefis ile ilgili düşüncesini kısaca açıklayınız?


CEVAP:

İslâm düşünce tarihinde nefsin mâhiyet ve işlevlerini, arınmasının yol ve yöntemlerini, ölümden sonraki durumunu felsefî açıdan irdeleyip temellendiren ilk filozof Kindî’dir. Onun bu konuda yazdığı beş eserden üçü bugün elimizdedir. Bunlar; Nefis Üzerine, Nefis Üzerine Kısa Birkaç Söz ile Uyku ve Rüyanın Mâhiyeti Üzerine adlı eserlerdir. Kindi kendisinden önce gelen filozofların nefsle ilgili çeşitli tanımlarını inceledikten sonra kendisi bir tanım geliştirmiştir. Buna göre nefis madde gibi eni, boyu ve derinliği olan bir şey değlidir; o basit, şerefli, değeri büyük ve yetkindir. Güneş ışınlarının güneşten geldiği gibi onun cevheri de yüce Yaratan’dan gelmektedir. Kindî’ye göre nefis, bedenden önce vardır; bedenden sonra da varlığını sürdürecektir. Bu anlayışıyla Kindî hem dinî telakkîyi hem de Eflâtun’un görüşlerini paylaşırken, öte yandan nefsin bedenle birlikte ortaya çıktığını söyleyen Aristo ile Fârâbî ve İbn Sînâ gibi meşşâîlerden de ayrılmış olmaktadır.


#39

SORU:

Fârâbî’ye “ikinci muallim” lakabının verilmesinin nedeni nedir?


CEVAP:

Fârâbî’nin Mısır, Suriye, Irak ve Harran bölgesi gibi antik bilim ve düşüncenin bütün merkezlerine gidip eğitim almış olması, onun felsefesinde yansımasını gösterir. Fârâbî geçmiş kültürlerin hem rasyonel hem de mistik unsurlarını dikkate alarak kendine has bir felsefe sistemi geliştirmeye çalışmış ve bunda da başarılı olmuştur. Gerçekleştirmeye çalıştığı felsefi sistem o kadar başarılı bir model oluşturmuştur ki, kendisine antik felsefenin en büyük otoritesi kabul edilip “birinci muallim” adıyla anılan Aristoteles’e ilaveten “ikinci muallim” lakabı verilmiştir.


#40

SORU:

Fârâbî’nin eserlerini hangi başlıklar altında toplamak mümkün?


CEVAP:

Fârâbî’nin eserleri üç kabaca üç başlık altında toplanabilir: 1. Popüler nitelikli olanlar; 2. Bilimsel incelemelerden elde edilen sonuçların derlemelerinden oluşanlar; 3. Sistematik çalışmalar.


#41

SORU:

Fârâbî, ilimleri kaç ana başlık altında tasnif eder, kısaca açıklayınız?


CEVAP:

Fârâbî Aristo ve Kindî’den daha kapsamlı bir tasnif yapmış, İhsâu’l-ulum isimli eserinde her bir ilimin teorik ve pratik açıdan değerini belirterek eğitim ve öğretimdeki önemine işaret etmiştir. Fârâbî ilimleri beş ana başlık altında sınıflandırır: 1. Dil: Sarf, nahiv, 2. Mantık: Organondaki sekiz kitap. 3. Matematik: Aritmetik, geometri, optik, astronomi, müzik, mekanik. 4. Fizik ve Metafizik: Fizikten maksat Aristo’nun tabiat ilimleri alanındaki sekiz kitaptır. 5. Medeni İlimler: Ahlak, siyaset, fıkıh, kelam.


#42

SORU:

Fârâbî, fazileti kaç kategoride ele alır, kısaca açıklayınız?


CEVAP:

Fârâbî fazileti dört kategoriye ayırır:

  1. Nazari faziletler: bütün teorik ilim dalları ve en yüce varlık olan Allah’la ilgili bilgi.
  2. Fikrî faziletler: düşünme gücünün fert ve millet için en yararlı olanı araştırma çabasıdır. Bu faziletin ahlakçılarla, kanun koyucularda bulunması gerekir.
  3. Ahlaki faziletler: İnsanın iradeli davranışlarında her türlü aşırılıktan uzak olarak iyiyi, doğruyu ve güzeli amaç edinmesidir.
  4. Ameli faziletler: insanın çeşitli sanat ve mesleklere karşı eğilimlerini geliştirerek o alanda iyi yetişmesi anlamına gelir.

#43

SORU:

Fârâbî, devletin kaynağını ve devlet yapısı fikrinin insan topluluklarında oluşma biçimini nasıl açıklamaktadır?


CEVAP:

Fârâbî, el-Medinetü’l-fazıla (Erdemli Devlet) isimli meşhur eserinde ve diğer bazı eserlerinde öncelikle devletin menşei meselesi üzerinde durmuş ve devlet yapısı fikrinin insan topluluklarında nasıl oluştuğu meselesinde kafa yormuştur. Bu bağlamda dört anlayışı öne çıkarır:

  1. Ontolojik teori: Varlık planındaki düzen, insan toplulukların böyle bir planlı yapı kurmaya şevketmiş olabilir.
  2. Biyo-organik teori: İnsan kendi vücudundaki organların koordineli çalıştığın tespit ettiğinde, bu düzeni toplum yapısında da gerçekleştirmeyi istemiş olabilir.
  3. Fıtrat Teorisi: Doğuştan topluluk olarak yaşamaya göre yaratılmış olan insan, ihtiyaçlarını karşılamak için dayanışmayı sağlayacak bir örgütlenme ihtiyacı duymuş olabilir.
  4. Adalet Teorisi: insan, kendi mutluluğunu ona temin edecek adalet ortamını sağlayabilmek için, adaleti gerçekleştirecek bir yapıya ihtiyaç duymuş olabilir.

#44

SORU:

Fârâbî’nin nübüvvetle ilgili tezi, kendisinden sonra hangi filozof ve düşünürleri etkilemiştir?


CEVAP:

Fârâbî’nin nübüvvetle ilgili bu orijinal tezi kendisinden sonraki İbn Sînâ, İbn Rüşd, İbn Meymun, Albertus Magnus ve Spinoza gibi düşünürleri de etkilemiştir.


#45

SORU:

Tıp ve felsefe alanında en büyük otorite olarak kabul edilip “eş-Şeyhü’r-Reîs” ünvanlıyla anılan ve Batı’da “Avicenna”  olarak şöhret bulan ünlü Müslüman filozof ve düşünür kimdir?


CEVAP:

Asıl adı Hüseyin olan İbn Sînâ, Ebû Ali künyesiyle anıldığı gibi, tıp ve felsefe alanında en büyük otorite demek olan “eş-Şeyhü’r-Reîs” ünvanlıyla tanınmakta, Batı’da ise “Avicenna” olarak bilinmektedir.


#46

SORU:

İbn Sina’nın eş-Şifâ adlı eserinin konusunu kısaca açıklayınız?


CEVAP:

eş-Şifâ. Felsefeye dair en önemli eseridir. Ansiklopedik bir tarzda yazılmış olup mantık, tabîiyyât, riyâziyyât ve ilâhiyyât bölümlerinden meydana gelmektedir. İlk defa İbrahim Medkûr başkanlığındaki bir heyet tarafından yirmi iki cilt halinde yayımlanmış, ardından bu neşir on cilt olarak yeniden gerçekleştirilmiştir.


#47

SORU:

İbn Sina’nın tıp alanında kaleme aldığı ve yüzyıllar Batı’da tıp fakültelerinde ders kitabı olarak okutulan eseri hangisidir?


CEVAP:

İbn Sina’nın bir tıp şaheseri olarak bilinen el-Kânûn ü't-tıb adlı eseri, ölümünden yüzyıl sonra İspanya'da Latince'ye tercüme edilip XIII. yüzyıldan itibaren Avrupa üniversiteleri tıp fakültelerinde ders kitabı olarak okutulmuştur. XVII. yüzyılda Vallodolid Üniversitesi'nde bir İbn Sînâ (Avicenna) kürsüsünün ihdas edilmesi bunu göstermektedir. Ayrıca el-Kânûn fi’tıbb'ın Latince bir neşrinde (Pavia 1510) yer alan kapak resmi, onun tıp ilmindeki otoritesinin nasıl değerlendirildiğinin bir göstergesidir; zira resim İbn Sînâ'yı ortada bir tahtta, Hipokrat ve Galen'i de onun iki yanında otururken tasvir etmektedir. İslâm dünyasında kendisinden sonra gelen İbnü'n-Nefîs ve Hacı Paşa gibi Müslüman tabipler hakkında "devrin İbn Sinâ’sı" tabirinin kullanılmış olması, bu otoritenin İslâm dünyasında da devam ettiğini göstermektedir.


#48

SORU:

Kindî, Fârâbî ve İbn Sina’nın bilgi teorisi, ahlak ve siyaset düşüncesi ve din felsefesi alanındaki görüşlerinin birbiri ile karşılaştırınız?


CEVAP:

Filozoflarımızdan Kindî İslâm düşüncesi içinde felsefe geleneğinin başlatıcısı olması nedeniyle Arapçada bir felsefe dili oluşturmak, kelam metodolojisinde felsefi yönteme geçmek için gerekli olan bilim ve düşünce altyapısını oluşturmaya gayret ederken, Fârâbî felsefi bilimlerin İslâm kültüründe kökleşmesini sağlamış, Aristo mantığı ve bilim anlayışını, din-felsefe uzlaştırması, Tanrı-Evren ilişkisi gibi konuları izah etmek için kullanma konusunda yoğunlaşmıştır. İbn Sînâ ise bütün bu çabaların zirvesini sembolize eder. O da Fârâbî geleneğini takip etmekle birlikte, hem eser sayısı, hem kullandığı dil ve üslup hem de ele aldığı konuların çeşitliliği açısından önceki iki düşünürü de çok aşmıştır. Felsefeye ilaveten İbn Sînâ’ın Tıp alanında İslâm dünyası ve batıdaki etkisi de çok büyük uzun süreli olmuştur. Ahlak ve Siyaset düşüncesi alanlarında da özellikle Farabi ve İbn Sina Aristo-Eflatun geleneğini İslâm ahlak ve siyaset anlayışı ile uzlaştırma çabası içinde olmuşlardır.


#49

SORU:

Kindî, Fârâbî ve İbn Sînâ’nın evrensel kültüre katkılarını kısaca açıklayınız?


CEVAP:

Kindî, Fârâbî ve İbn Sînâ’nın geliştirdikleri bilim tasnifleri, mantık konusundaki çalışmaları, nefs ile ilgili yorumları ve nefsin varlığına dair geliştirdikleri deliller, yaptıkları akıl tasnifleri ve Fârâbî ve İbn Sînâ’nın varlığın Tanrıdan çıkışını izah eden sudur teorileri ve kozmolojik teorileri yoluyla hem İslâm düşüncesini hem de ortaçağ batı ve Yahudi düşüncesini etkilemişler, Maymonides, Büyük Albert gibi birçok düşünüre etki etmişlerdir.


#50

SORU:

Doğu İslam filozoflarının temel görüşlerini kısaca açıklayınız?


CEVAP:

Doğu İslam filozofları, bilimleri İslâm kültürü ile evrensel düşünceyi uzlaştıracak şekilde yeniden yorumlamışlardır. Ayrıca Tanrı ve Evren hakkında doğru bilgiye ulaşmada insan aklı ile dini vahyin aynı sonuca ulaştığını ama farklı metotlar kullanıldığı görülmektedir. Her bir filozofun farklılıkları ile birlikte İslâm vahyinin rasyonel açıdan temellendirmesi için ortaya koyduğu, sudûr teorisi, semavi akıllar teorisi gibi teorileri söz konusudur.