TÜRKİYE'DE FELSEFENİN GELİŞİMİ I Dersi FELSEFECİ OLMAYAN DÜŞÜNÜRLER soru cevapları:

Toplam 65 Soru & Cevap
PAYLAŞ:

#1

SORU: Adıvar ilim sınıflaması üzerine hangi filozoflardan yararlanır?


CEVAP: İlim sınıflaması üzerinde de duran Adıvar, Descartes’in kökünün metafizik, gövdesinin fizik ve dallarının da öteki bilimlerin oluşturduğu ağaç modelini kullanmıştır.

#2

SORU: Alaaddin Şenel’e göre toplumların tarihi kaç devreye ayrılır?


CEVAP: Şenel’e göre toplumların tarihi, ilkel ve tarihi olmak üzere iki devre ayrılır.

#3

SORU: Buisson dini nasıl açıklar?


CEVAP: Buisson, dinin tarifini üç esasa ayırır: 1- Zihni bakımdan gerek tarihi ve gerek nazari bir takım iman ve akidelerden, 2- Hissi bakımdan ibadet, vecit, delilsiz ve ispatsız inanma dua gibi heyecandan, 3- Ameli bakımdan da ferdin, ailenin, toplumun maddi ve manevi yönetimine uygulanabilen birtakım kurallardan ibaret olduğunu söyler.

#4

SORU: Fuat Köprülü, Max Nordau’a dayanarak hangi sonuçlara varmıştır?


CEVAP: Köprülü, Nordau’ya dayanarak şu sonuçlara varmıştır: Tarih felsefesinde en maddi görüş noktasından hareket etmek isteyen düşünürler bile, hakiki insanı, yaşadığı, hissettiği, düşündüğü, aradığı ve aldandığı gibi göremedikleri için, sağlam bir fikir binası kuramamışlardır. Halbuki asıl tarihi yapan, bütün hususiyetleri, ayrılıkları ile insanlar ve insan kitleleridir. İnsanı bir nebat, cemiyeti bir hayvan topluluğu gibi tetkike kalkışmakla, tarihin hakiki kanunları keşf olunamaz.

#5

SORU: Felsefe sadece felsefecilerin uğraştığı bir alan mıdır?


CEVAP: Felsefe sadece felsefeci ve üniversitelerin felsefe bölümlerinde çalışanların uğraştığı bir alan değildir. Dünyada ve Türkiye’de felsefe alanında eğitim almayan birçok kişinin yaptığı araştırmalar, kitaplar felsefi düşünceyi zenginleştirmiş ve güçlendirmiştir.

#6

SORU: Alaaddin Şenel’e göre eşitlik ve eşitsizlik kavramlarını açıklayınız?


CEVAP: Şenel’e göre, eşitlik ve eşitsizlik inanç ve isteği, siyasal düşüncelerin üzerlerine kurulan temel kavramlarıdırlar. Bu yüzden, siyasal teorilere bu kavramlarla yaklaşmak ve onların yapılarını en doğru şekilde kavranılmalarını sağlar.

#7

SORU: Tarih felsefesinin bilgi sorunlarını inceleyen kısmına ne isim verilmiştir?


CEVAP: Analitik tarih felsefesi

#8

SORU: A. Şenel’in İlkel Topluluktan Uygar Topluma (1985) başlıklı kitabını açıklayınız?


CEVAP: A. Şenel’in bu çalışması, siyasal düşünceler tarihi konusunda, bütünlüklü bir bakış sunan, nadir eserlerden biridir. 19. ve 20. yüzyıla kadar öne sürülen insanlığı tarihsel bütünlüğü içinde ele alan, ancak, onu bilimsel verilere değil düşünsel kurgulara dayandıran eski kurmaları ve toplum bilimi düşünceli kurgulardan kurtarıp bilimsel verilere dayandırayım derken onu tarihsel eğiliminden koparma çabasında olanlara karşı eleştirel bir tavrı ortaya koymaktır. Ayrıca, olumsuz yargılardan kurtulup, yeni bir yaklaşımın mümkün olduğunu göstermektir. Bu ise, ekonomi ideoloji etkilemiş örneğinde ve özellikle toplumsal yapı siyasal düşünüş ilişkisi üzerinde durularak yapılmaya çalışılmıştır.

#9

SORU: Adıvar’a göre modern ilim ve tekniği ile uğraşan milletler tarihle ilgilenmeli midir?


CEVAP: Adıvar’a göre, bütün modern ilim ve tekniği hazır bulmuş milletler için, o ilim ve tekniğin tarihini kısaca da olsun bilmek, insanlık tarihinde harp ve siyaset yanında bir de ilim ve medeniyetin yeri olduğunu öğrenmelidir. Bunun yanında bilim alanıyla ilişkin kaygısını düşünce tarihçiliğiyle ilişkilendirmiştir.

#10

SORU: Adnan Adıvar’a göre felsefeni ortaya çıkmasında dinin etkisi nedir?


CEVAP: Adıvar’a göre felsefeyi doğuran nedenlerden biri dindir. Çünkü insanlar dinin ne demek olduğunu, neden ibadete gerek olduğunu anlamak için düşünmeye başlamışlardır. Adıvar, din ifadesiyle, Yahudilik, Hristiyanlık ve İslam’ı içeren dinler birliğini kastetmemiştir. Tanrı fikrinin ortaya çıktığı dönemden itibaren insanın felsefe ile ilgilendiğini belirtmiştir.

#11

SORU: Tarih metafiziği nedir?


CEVAP: Tarihte, anlam, yasa, gaye ve ilerlemenin olup olmadığını tartışan kısmına tarih metafiziği denir.

#12

SORU: Fuad Köprülü’nün tarih felsefesi anlayışını açıklarken Comte’un hangi kanunundan yararlanmıştır?


CEVAP: Köprülü, tarih felsefecilerinin, tarihle ilgili tartışmalarını yakından izlemiştir. Bu bağlamda, tarih felsefesinde temel sorunlardan olan, tarih diğer ilimlerle özellikle doğa bilimleriyle benzerliklerini çeşitli düşünürler bağlamında ele almıştır. Ona göre Comte’un üç hal kanunu çerçevesinde bilimleri sınıflandırması ve tarihi de içeren beşeri bilgileri, dinamik ve statik olarak ayırarak en üste yerleştirmesi tartışmaların kaynağını oluşturmaktadır.

#13

SORU: Fuad Köprülü’nün tarih anlayışını açıklayınız?


CEVAP: Köprülü, tarih felsefesi bağlamında tarihin bir bilim olarak nasıl ele alındığı üzerinde durmuştur. Ona göre, Vico ve Montesquieu ile başlayan tarihin ilmi telakkisi, bir yandan tarihçilerin müşahede usulünün tatbiki, diğer yandan tarih felsefesi nazariyecilerinin içtimai tetkikleri sayesinde 19.yüzyılda ciddi terakki etmiştir. Bu gelişmelerin ışığında bugünkü tarih, toplumların devamlı inkişaflarını, şimdiye kadar olduğu gibi, yalnız büyük adamların -hükümdarların, vezirlerin, kumandanların, âlim ve mütefekkirlerin, mucitlerinşahsiyetlerinde değil, müşterek izleri geçmişin kalıntıları üzerinde henüz hissedilen ve görülen halk kitlesinde de aramaktadır. Böylelikle asırlardır süren bir hatadan kurtulmuştur. Köprülü, hem tarihin büyük adamlar bağlamında alınmasına hem de onları tamamen dışarıda tutarak incelenmesine karşıdır. Ona göre, çok uzun süredir devam eden birinci anlayışı, halkı sürü yerine koyduğu gibi, insanlığın ilerlemesini de sadece seçkin bir öbeğe bağlanması saçmadır.

#14

SORU: Köprülü tarihin büyük adamlar bağlamında ele alınması hakkında ne düşünmüştür?


CEVAP: Köprülü, hem tarihin büyük adamlar bağlamında alınmasına hem de onları tamamen dışarıda tutarak incelenmesine karşıdır. Ona göre, çok uzun süredir devam eden, halkın sürü yerine konması, insanlığın ilerlemesinin sadece seçkin bir öbeğe bağlanması saçmadır.

#15

SORU: Adıvar çalışmalarında derleme yöntemini neden tercih etmiştir?


CEVAP: Derleme ve orijinal eser ayrımı düşünce üretiminde önemlidir. Derleme, belli bir konu hakkında başkalarının görüşlerini toplayıp düzenlemektir. Orijinal eser ise, bir konuda kendi düşüncelerini oluşturmaktır. Adıvar, ayrıca düşünce tarihinin bu önemli sorununun çeşitli yönlerini Türkiye’de tanıtmak için ya ünlü bir düşünürün kitabının tercüme etmek ya da konuyla ilgili derleme yapması gerektiğini düşündüğünü bu nedenle derlemeyi tercih ettiğini belirtmiştir.

#16

SORU: Köprülü’nün tarih felsefesine karşı çıkışının nedenini açıklayınız?


CEVAP: Köprülü’nün tarih felsefesine karşı çıkışının iki nedeni olduğu akla gelmektedir. İlki, kendisinin ip uçlarını verdiği, tarih metafiziği (spekülatif tarih felsefesi) yapanların tutumlarıdır. Bu konuda belli ölçüde haklı olduğunu kabul etmek gerekir. İkincisi, 19. yüzyılın ikinci yarısında ağırlık kazanan ve 20 yüzyılın ilk çeyreğinde de büyük ölçüde devam eden, bilimlerin yöntemleri, sınıflandırılması tartışmaları çerçevesinde ortaya çıkan felsefe temelli yaklaşımdır.

#17

SORU: 1939 yılında Adnan Adıvar’ın Paris’te Fransızca yazdığı eserinin adı nedir?


CEVAP: Osmanlı Türklerinde İlim adlı kitaptır.

#18

SORU: Türk Edebiyatında İlk Mutasavvuflar, Bizans Müesseselerinin Osmanlı Müesseselerine Tesiri gibi eserleriyle tanınan Türk tarihçisi kimdir?


CEVAP: Fuad Köprülü

#19

SORU: Felsefe yayınları yapan ama felsefeci olmayan Türk araştırmacılar hakkında bilgi veriniz?


CEVAP: Felsefe yayınları yapan yada yayınlarında felsefi bir tutum sergileyen bazı düşünürler ve ilgilendikleri konular şöyle sıralanabilir: Zeki Velidi Togan’ın Tarihte Usul adlı çalışması; Z. Fahri Fındıkoğlu’nun İçitmaiat: Metodoloji Nazariyeleri, Sadri Maksudi Arsal ve Yavuz Abadan hukuk ve devlet felsefeleri hakkındaki yayınları, Ali Fuat Başgil’in demokrasi ve laiklik konularındaki çalışmaları, Ömer Lütfi Barkan’ın iktisat alanındaki çalışmaları ve Ziya Gökalp’ın yayınları sayılabilir.

#20

SORU: Adıvar’a göre dini irade üzerinden tanımlayanların dayanakları nedir açıklayınız?


CEVAP: Dinin irade üzerinden açıklamak isteyenlerin dayanakları ahlaktır.

#21

SORU: Kemirgenlerden Sömürgenlere İnsanlık Tarihi (2006) kitabıyla tanınan tarihçi kimdir?


CEVAP: Kemirgenlerden Sömürgenlere İnsanlık Tarihi (2006) kitabının yazarı Alâeddin Şenel’dir. Meslekten tarihçi olmayan Şenel’in elinden çıkan bu kitap ile dünya tarihi yazılmıştır.

#22

SORU: İnsanlık tarihi ya da dünya tarihi başlıklı çalışmaların içeriği hakkında bilgi veriniz?


CEVAP: İnsanlık tarihi ya da dünya tarihi başlıklı çalışmalar, insanlığın bir bütünlük olarak ortaya koyduğu ürünleri esas alıp anlatmak amacındadırlar. Her toplumun evren tasavvurunda bir insanlık tarihi içkindir, bununla birlikte, günümüzde baskın olan insanlık tarihi, Batı Avrupa merkezli bir yapı sergilemektedir.

#23

SORU: Köprülü, tarihin doğa bilimleri gibi araştırılması hakkında ne düşünür açıklayınız?


CEVAP: Köprülü, tarihin doğa bilimleri gibi araştırılmasına da pek sıcak bakmamıştır. Ona göre, yeni müverrihlerin, mazi hakkında tetkiklerini her şeyden evvel ilmi bir mahiyete haiz olduğunu düşünerek, tecrübi ilimler kullanılan usullere müracaat lüzumunu iddia etmeleri doğru değildir. Tarih malzemesinden, doğa bilimlerinin doğadan elde ettikleri yasalar gibi, tarih yasaları çıkartılmaz. Ona göre, tarihi fizik bilimine benzetmek, tarihe faydadan çok zara verir. Maziyi olduğu gibi yaşatma vazifesini üstlenen tarihçi, bu gibi yanlış yollardan işe başlarsa, tarihi hakikatleri kendi muhayyelesinin oyuncağı eder ve ilim rengi altında bir hayal mahsulü meydana getirmiş olur.

#24

SORU: Tarihte Usul isimli çalışmasıyla bilinen ünlü düşünür kimdir?


CEVAP: Zeki Velidi Togan tarafından yazılan Tarihte Usul adlı kitap yöntem ve genel olarak tarih felsefesi, özel olarak analitik tarih felsefesi açısından değerli bir çalışmadır.

#25

SORU: Köprülü sosyologların hangi düşüncelerine karşı çıkmıştır?


CEVAP: Köprülü, toplumu araştıran sosyolojinin, statik ve dinamik ayrımına karşı çıkmıştır. Hem dinamiklerin hem de statik unsurların birlikte ele alınması gerektiğini ve biri olmadan diğerinin anlaşılamayacağını belirtmiştir.

#26

SORU: Adıvar’a göre Doğu’da ilim nasıl tanımlanmıştır?


CEVAP: Adıvar’a göre Doğu’da ilim kelimesi, bütün beşeri bilgileri, hiç ayırt etmeksizin içine alan çok geniş bir anlam taşır. İlim terimi, kelamdan rüya tabirine kadar geniş bir kullanım alanına sahiptir. İlme verilen bu geniş anlam, 19.yüzyıla kadar baki kalmıştır. Adıvar, ilim anlayışın, içerik ve yöntem açısından Yunan düşüncesinin kazandığı niteliklerin farklılaşarak Doğu’da kavranışını yansıttığının ve Türklerin de ilim terimini eksik bazen de yanlış anladıklarını belirtmektedir.

#27

SORU: A. Şenel’in Siyasal Düşünceler Tarihi (1986) adlı çalışmasını açıklayınız?


CEVAP: Siyasal Düşünceler Tarihi (1986) adlı çalışmada, A. Şenel, ilkel topluluklardan başlayarak tarihsel süreçte temel insan teşkilatlanmasını ve medeniyetlere dönüşümlerini, temel kurumlar ve değerler üzerinden ele almaktadır. Temele aldığı ilkel toplumların yaşayış tarzları, inançları, beslenme tarzlarını incelemiş ve düşünce tarzları üzerinde durmuştur. İlkel toplumdan medeni topluma geçiş, tarıma bağlı olarak yerleşik hayata geçiş ve iş bölümü olmak üzere iki temel çerçevede ele alınmıştır. Uygarlığın yayılma şartları, ticaret, savaş teknikleri ile üretim tekniklerin üzerinden açıklanmıştır. Yunan öncesi var olan Sümer, Mısır, Babil, Akad, Hitit gibi medeniyetlerin toplumsal, siyasal, dinsel yapılarını incelemiştir. Yunan dönemine denk gelen İran, Hint, Çin, İbraniler ağırlıklı olarak toplumsal yapı, düşünür ve siyasi yapıları açılarından konu edinilmişlerdir. Eski Yunan ve Roma medeniyetlerini malzeme bolluğu nedeniyle daha ayrıntılı incelenmiştir. Hem toplumsal, siyasal, dinsel yapılar incelenirken hem de söz konusu medeniyetlerin yetiştirdiği düşünürlerin ele alınan konular hakkındaki görüşleri detaylı bir şekilde verilmiştir. Ortaçağda baskın karakter olan feodal yapı üzerinde durulmuş, Hıristiyanlığın Latin dünyasında ortaya çıkardığı siyasal düşünüş çeşitli yönleriyle tartışılmıştır. Ayrıca Bizans düşüncesindeki gelişmeler üzerinde de durulmuştur. Yeniçağın ortaya çıkışında belirleyici kurum ve değerlerin açıklanması, siyasal yapıların neler oldukları, incelenmiştir. Machievelli, Bodin, Hobbes, Locke, Montesquieu, Rousseau gibi dönemin önde gelen düşünürlerinin siyasal görüşleri değerlendirilmiştir.

#28

SORU: Alaaddin Şenel’e göre ilkel devir nedir?


CEVAP: İlkel devir, iş bölümünün olmadığından her iş herkes tarafından yapılmaktadır. Bu aşama eşitlikçi bir yapıya sahiptir. Sınıflar oluşmadığından sınıflar arası bir eşitsizlik söz konusu değildir. Uygarlık aşamasında, iş bölümü oluşmuş, bireyler birbirlerinden farklılaşmış, sınıflar ortaya çıkmıştır.

#29

SORU: Alaaddin Şenel, Kemirgenlerden Sömürgenlere İnsanlık Tarihi isimli kitabında ne anlatmıştır?


CEVAP: Kemirgenlerden Sömürgenlere İnsanlık Tarihi adlı çalışmasının Giriş bölümünde, çalışmasının taşıyıcı kavramları olan insan ve tarihten ne anladığını çeşitli yönleriyle açıklayarak, nasıl bir yol izlediğini belirtmiştir. Bu bağlamda insanlık tarihi başlığını neden seçtiğini, hangi sorunları dışarıda bırakmak istediğini, çeşitli tarih anlayışlarının yetersizliklerini gerekçeleriyle birlikte ortaya koymuştur. Kitap 10 kesim 30 bölümden oluşmaktadır. Kesimler ve kesimlerde yer alan çeşitli bölümlerle insanlık Tarihi’nin nasıl bir plan üzerine kurulduğunu anlatır. Evrenin oluşumundan başlayarak, insanın evrimi ve insanın yaratıp sürdürdüğü kültürel yapının önemli aşamaları, ortaya çıkan temel kurumlar ile kurumlar çerçevesinde oluşturulan medeniyetler çeşitli yönleriyle incelenmiş sistematik bir biçimde ortaya konmuştur. Türk tarihçiliği, meslekten tarihçi olmayan Alâeddin Şenel’in elinden model teşkil edecek bir dünya tarihi kazanmıştır.

#30

SORU: Alaaddin Şenel’e göre siyasal teoriler ne amaçla kurulmuştur?


CEVAP: Şenel’e göre, siyasi teoriler, teori aşkına kurulmuş fanteziler değil, devrin siyasal olaylarını kavramak ve devrin siyasal olaylarını etkilemek ve onlara yön vermek için kurulurlar. Her iki durumda da teoriler olaylarla ilgilidirler. Eşitlik ve eşitsizlik olayları sağlıklı kavramak için uygun kavramlardır. Bu anlayış çerçevesinde kitap biçimlendirilmiştir. Eski Yunan toplumu, özellikle Atina, kapitalist bir yapının sahip olduğu aşamaları geçermiş sömürgeci siyasi yapı olarak gelişmiştir; düşüncesi, çalışmada ileri sürülen tezdir. Bu tezin güçlü bir şekilde temellendirilmesi, Yeniçağda ortaya çıkan Kapitalizmin anlaşılmasına yardım edecektir.

#31

SORU: Alaaddin Şenel’e göre uygar toplum nasıl ortaya çıkmıştır?


CEVAP: Şenel’e göre, eşitsizlik temeline oturan uygar toplumun nasıl ortaya çıktığı temel sorunlardan biridir. Bu sorunun cevabı, Yunan toplumunun geçirdiği tarihi süreçte saklıdır. Yunan uygarlığı, eşitsizlik temeline oturmuş üç bin yıllık uygarlık geleneğinin mirasını devralmış, onu geliştirmiştir.

#32

SORU: Adıvar’a göre felsefeyi doğuran etmenlerden birini açıklayınız?


CEVAP: Adıvar’a göre, felsefeyi doğuran nedenlerden biri de, dinin ne demek olduğunu, neden ibadet ihtiyacı duydukları üzerine insanların düşünmeye başlamalarıdır. Felsefe, daha doğrusu Metafiziğin (felsefe) ortaya çıkmasıyla birlikte hemen tabiatüstü bir kuvvetin, Tanrı fikrinin eleştirel bir şekilde düşünülmesi yolu açılmıştır. Bu düşünüş eski Yunan felsefesinin insan beynini karıştırmaya başladığı zamandan beri, insanoğlunun hayatı üzerindeki etkiden bir an geri kalmamıştır. İnsanlığın tarihi hakkında bilgilerimiz genişledikçe, insanların çeşitli iman, itikat ve dini kuruluşları mukayeseli bir yolla incelendikçe dinin -şekli, ismi, düzeni ne olursa olsun aslında bir bütün, tümel bir kavram olduğu açıkça meydana çıkmıştır.

#33

SORU: Mesleğe bir tarihçi olarak mesleğe başlamasa da siyasal tarih üzerine yaptığı çalışmalarıyla ön plana çıkan İlkel Topluluktan Uygar Topluma, Siyasal Düşünceler Tarihi, Irk ve Irkçılık Düşüncesi, Kemirgenlerden Sömürgenlere İnsanlık Tarihi adlı çalışmalarıyla tanınan araştırmacı kimdir?


CEVAP: Alaadin Şenel

#34

SORU: Adıvar, “Ben bu eseri insanların fizyolojik görevleri yanında bir de düşünmekten ibaret ruhi görevleri olduğuna inanacak kadar tahsil görenlerin anlayabileceği tarzda yazmak istedim” diyerek hangi kitabının önsözünü yazmıştır?


CEVAP: Tarih Boyunca İlim ve Din isimli kitabının önsözünde bu düşüncelerini belirtmiştir.

#35

SORU: İstanbul’da Mektebi Tıbbiye mezunudur. Almanya’da eğitimine devam etmiş ve deneyimlerini İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesinde sürdürmüştür. Doktorluk, gazetecilik, dernek ve siyasi faaliyetleriyle dönemin entelektüellerinden biri olan düşünür kimdir?


CEVAP: Adnan Adıvar

#36

SORU: Adnan Adıvar’a göre Osmanlı’da ilim hangi medresede başlamıştır?


CEVAP: Adıvar’a göre, bir millette ilmin başlangıç tarihini tespit etmek hemen hemen imkânsız olduğunu belirtmekle birlikte, Osmanlı’da ilmin başlangıcı olarak İznik Medresesinin kuruluşunu (1330) kabul edilmiştir.

#37

SORU: Köprülü, tarih felsefesi bağlamında tarihin bir bilim olarak ilk kez kim tarafından ele alındığını düşünür?


CEVAP: Köprülü, tarih felsefesi bağlamında tarihin ilk kez Vico ve Montesquieu tarafından ele alındığını düşünür.

#38

SORU: Monet’e göre tarihçinin amacı ne olmalıdır?


CEVAP: Monet’e göre tarihçinin amacı kaybolmuş medeniyetleri umumi görünüşüyle, tabii hayat şekliyle, münferit ve müstesna vakaların ehemmiyetini hakiki derecesine indirerek yaşatmaktır. Bu görüş noktasından, beşeri ve beşlerin maddi ve manevi faaliyetini mevzu alan bütün manevi ve beşeri ilimlerde en mühim yeri tarih işgal etmektedir.

#39

SORU: Tarih felsefesi nedir?


CEVAP: Tarih felsefesi tarih sorunlarını felsefi bağlamda incelenmesidir. Tarih bilgisinin güvenilirliğini artırmak için ne türden yöntemler geliştirilebilir sorunlarıyla ilgili olarak gerçekleşmiştir.

#40

SORU: Adıvar’a göre Osmanlı Türklerinde felsefe ve ilmi düşünüş hangi dönemde gelişmeye başlamıştır?


CEVAP: Adnan Adıvar’a göre Fatih dönemiyle birlikte felsefi ve ilmi düşünüş Osmanlı Türklerinde gelişmeye başlamıştır.

#41

SORU: Osmanlı Türklerinde İlim adlı kitap hakkında bilgi veriniz?


CEVAP: Kitabın yazarı Adnan Adıvar’dır. 1939 yılında basılan kitabın amacı Türklerin beşyüz yıl boyunca ilim üzerine yaptığı çalışmaları belirlemektir. Kitap Osmanlı Türkleriyle sınırlanmıştır. İlim kelimesiyle de matematik, doğa ilimleri ve tıp kast edilmiştir.

#42

SORU: Alaeddin Şenel’in tarihçilik anlayışında siyaset etkili midir?


CEVAP: Alaeddin Şenel, tarihçiliğin siyaset kolunu temsil etmektedir. Siyaset bilimi çalışmalarının temeline siyaset felsefesini koyması siyasi tarihi yorumlayışı tarzını önemli ölçüde etkilemiştir.

#43

SORU: Köprülü tarihin doğa bilimleriyle karıştırılması hakkında ne demektedir?


CEVAP: Köprülü, tarihin doğa bilimleriyle karıştırılmamasını ve tarihin kendine özel bir yapısının olduğunu kabul ederek, tarihçinin kendi alanının şartları ve vazifesine uygun olarak görevini yapması gerektiğini belirtmiştir.

#44

SORU: Köprülü ve Max Nordau arasındaki benzer görüşler hakkında bilgi veriniz?


CEVAP: Köprülü, Nordau’ya dayanarak şu sonuçlara varmıştır: Tarih felsefesinde en maddi görüş noktasından hareket etmek isteyen düşünürler bile, hakiki insanı, yaşadığı, hissettiği, düşündüğü, aradığı ve aldandığı gibi göremedikleri için, sağlam bir fikir binası kuramamışlardır. Halbuki asıl tarihi yapan, bütün hususiyetleri, ayrılıkları ile insanlar ve insan kitleleridir. İnsanı bir nebat, cemiyeti bir hayvan topluluğu gibi tetkike kalkışmakla, tarihin hakiki kanunları keşf olunamaz.

#45

SORU:

Felsefe yayınları yapan ya da yayınlarında felsefi bir tutum sergileyen bazı düşünürler ve ilgilendikleri konulara örnek veriniz.


CEVAP:

Felsefe yayınları yapan ya da yayınlarında felsefi bir tutum sergileyen bazı düşünürler ve ilgilendikleri konular şöyle sıralanabilir: Zeki Velidi Togan’ın (1890-1970) Tarihte Usul adlı çalışması yöntem, genel olarak tarih felsefesi, özel olarak analitik tarih felsefesi açısından değerli bir çalışmadır. Z. Fahri Fındıkoğlu’nun (1901-1974) İçitmaiat: Metodoloji Nazariyeleri, Felsefede yöntem üzerine çalışan önde gelen filozofları tanıtmaktadır. Sadri Maksudi Arsal (1879-1957), hukuk tarihi ve hukuk felsefe çalışmalarıyla dikkati çekmiştir. Yavuz Abadan (1905-1967) hukuk ve devlet felsefeleri hakkındaki yayınlarıyla bu alanda önde gelen düşünürleri tanıtmış ve tartışmıştır. Ali Fuat Başgil (1893-1967) demokrasi ve laiklik konularındaki çalışmalarla siyaset felsefe alanında kaynak eser bırakmıştır. Ömer Lütfi Barkan (1902-1979) iktisat alanında özellikle iktisat tarihinde önemli başarılar kaydetmiştir.


#46

SORU:

Adnan Adıvar'ın temel iki eseri hakkında kısaca bilgi veriniz.


CEVAP:

Adnan Adıvar, Osmanlı Türklerinde iİim ve Tarih Boyunca İlim ve Din olmak
üzere iki temel eser ortaya koymuştur.Osmanlı Türklerinde İlim adlı eser, ilkin 1939 yılında Paris’te Fransızca olarak (Adıvar 1970, 204), sonra da 1943 yılında kendisi tarafından Türkçeye çevrilmiş ve basılmıştır (Adıvar 1970, 7). Kitabın amacı olarak, ilim denilen ilmin mirasçı olan Türklerin beşyüz yıl bu konuda ne yaptıklarını kısaca belirlemek olduğunu (Adıvar 1970, 5) bildirmiştir. Konulan amaç ve ele alınan konu, Türklerin düşünce yapısıyla bir hesaplaşmayı içermektedir. Kitabın adını ve konusunu Osmanlı Türkleriyle sınırlaması, bilimsel çalışma anlayışı çerçevesinde temkinlilik ve nesnellik
göstergesidir.Tarih Boyunca ilim ve Din adlı çalışma ilkin 1944 yılında yayınlanmıştır. Din ve ilme ilişkin sorunların çok eski ve aynı zamanda güncel olduğu vurgulanmıştır (Adıvar 1969, 29). Özellikle 18. yüzyılda yoğunlaşan ve 19 yüzyılda derinleşip genişleyen ve 20. yüzyılda da netleşmeye başlayan bilim - din ilişkileri 19. yüzyılın ikinci yarısından itibaren Türkiye’de de yoğun olarak tartışılmıştır. Adnan Adıvar, söz konusu tartışmanın Türkiye’de daha iyi yapılması için ilkçağlardan başlayarak, felsefe, bilim ve dini merkeze alan Türkiye’de hala aşılamayan, dünya çapında bir düşünce tarihi ortaya koymuştur.


#47

SORU:

Adnan Adıvar'ın Tarih Boyunca İlim ve Din eseri hangi bölüm başlıklarını içermektedir?


CEVAP:

Tarih Boyunca İlim ve Din şu bölüm başlıklarını içermektedir: Yunandan Önce, İlk Yunan İlmine Bir Bakış, Sokrates,Eflatun ve Aristo, Aristoteles’ten Sonra, Hıristiyanlıktan Önce ve Sonra İlim, Hıristiyanlık ve Karanlık Devir, İslam ve Ortaçağ, İslam Dini İlim ve Felsefe, Batıda Ortaçağ, Tıp ve Dallarıyla Din, Rönesans’ta İlim ve Din İlişkileri, İlim Rönesans’ı, Büyük Yüzyıl: Galile, Büyük Yüzyıl: Descarets, Pascal, Spinoza, Büyük Yüzyıl: Newton, Büyük Yüzyıla Kadar Tabiat Araştırmaları, Dil ve Din, Dinin Tabiyesi, 18. Yüzyıla Girerken, 18. Yüzyılda İlim, İngiltere’de 18. Yüzyıl, Fransa’da 18. Yüzyıl, Almanya’da 18. Yüzyıl, 19. Yüzyılın İlim Noktasından Genel Nitelikleri, 19. Yüzyılda Fizik ve Kimyaya Genel Bir Bakış, 19. Yüzyılda Biyolojiye Kısa Bir Bakış, Darwinden Önce, Darwin ve Evrim Teorisi: Evolution, Psikoloji Tarihine Kısa Bir Bakış, Almanya’da 19. Yüzyılda İlmi Düşünce, 19. Yüzyılda Fransa’da Düşünce: Pozitivizm, Fransa’da Düşünce Akımları, Comte’tan Sonra, İngiltere’de Düşünce Hareketleri, 19. Yüzyılda Din ve Evrim Teorisi, 19.Yüzyılda Din ve Öteki İlimler, Dinde Eleştirme Usulü ve Değişmeler, Türkiye’deki Tartışmalar Afgani, 20. Yüzyıl Modern Fizik: Bağıntılılık Teorisi, Genel Görelilik Teorisi, Atom, Quanta ve Dalgalar Mekaniği, Yeni Fizikte Nedensellik Prensibi ve Belirsizlik, Yeni Fiziğin Düşünce Alanındaki Etkileri, Yeni Atom Fiziği ve Determinizm, İlim ve Din.


#48

SORU:

Adnan Adıvar'ın din ve bilim anlayışı hakkında kısaca bilgi veriniz.


CEVAP:

Adıvar’a göre, felsefeyi doğuran nedenlerden biri de, dinin ne demek olduğunu, neden ibadet ihtiyacı duydukları üzerine insanların düşünmeye başlamalarıdır (Adıvar 1969, 29). Felsefe, daha doğrusu Metafiziğin (felsefe) ortaya çıkmasıyla birlikte hemen tabiatüstü bir kuvvetin, Tanrı fikrinin eleştirel bir şekilde düşünülmesi yolu açılmıştır. Bu düşünüş eski Yunan felsefesinin insan beynini karıştırmaya başladığı zamandan beri, insanoğlunun hayatı üzerindeki etkiden bir an geri kalmamıştır. İnsanlığın tarihi hakkında bilgilerimiz genişledikçe, insanların çeşitli iman, itikat ve dini kuruluşları mukayeseli bir yolla incelendikçe dinin -şekli, ismi, düzeni ne olursa olsun- aslında bir bütün, tümel bir kavram olduğu açıkça meydana çıkmıştır. Din adı altında varolan bu tümel kavram, her halde teker teker dinlerin itikat, ibadet ve muamelata dair meselelerinden daha muazzam bir sorun teşkil eder (Adıvar 1969, 29-30).


#49

SORU:

Buisson dinin tarifini üç esasa ayırmıştır. Bunlar nelerdir?


CEVAP:

Buisson, dinin tarifini üç esasa ayırır: 1- Zihni bakımdan gerek tarihi ve gerek nazari bir takım iman ve akidelerden, 2- Hissi bakımdan ibadet, vecit, delilsiz ve ispatsız inanma dua gibi heyecandan, 3- Ameli bakımdan da ferdin, ailenin, toplumun maddi ve manevi yönetimine uygulanabilen birtakım kurallardan ibaret olduğunu söylüyor (Adıvar 1969, 33). Buisson’un, din, sonsuzluğa karşı açılmış bir pencere, gerçi bizi sonsuzluğa sahip kılamaz; fakat ne de olsa, bizi sonlunun hapsinden kurtarır, görüşünü benimsemektedir.


#50

SORU:

Adnan Adıvar'a göre Doğu'da ilim kelimesi ne tür anlamlar taşımaktadır?


CEVAP:

Adıvar’a göre Doğu’da ilim kelimesi, bütün beşeri bilgileri, hiç ayırt etmeksizin içine alan çok geniş bir anlam taşır (Adıvar 1970, 5). İlim terimi, kelamdan rüya tabirine kadar geniş bir kullanım alanına sahiptir (Adıvar 1970, 5-6). İlme verilen bu geniş anlam, Türkiye’nin karanlık kalan fikir göklerini modern ilmin ilk ışıkları aydınlatıncaya kadar, yani 19.yüzyıla kadar baki kalmıştır. Bütün bu ilimler medreselerde okutulurlardı. (Adıvar 1970, 6). Adıvar, ilim anlayışın, içerik ve yöntem açısından Yunan düşüncesinin kazandığı niteliklerin farklılaşarak Doğu’da kavranışını yansıttığını ve Türklerin de ilim terimini eksik bazen de yanlış anladıklarını belirtmektedir (Adıvar 1970, 7). Bu düşüncesiyle bilim anlayışının Yunan kökenli olduğu ve yapısının değiştirildiğine işaret etmektedir.


#51

SORU:

Adnan Adıvar ilim kelimesini kısaca nasıl tanımlamıştır?


CEVAP:

Adıvar, ilmi, en basit manasıyla, olayların birbiri arkası sıra tekrarlanışına dikkat edilerek çıkarılacak bir takım kavramların tümü gibi telakki edilmesi olarak görür. Ona göre bu sürecin kaostan kozmos haline geçiş şeklinde açıklanması ve olayların tekrarlanmasından dolayı, tekrarlanan olayların gelecekteki hallerini bilebilme çıkarımı, bilimin temelini oluşturmaktadır. Başka bir deyişle, olayların önceden biliniş tarzlarına ve olaylar hakkındaki görüşlere ilim dendiğini belirtmiştir.


#52

SORU:

Fuad Köprülü'nün hayatı hakkında kısaca bilgi veriniz.


CEVAP:

Fuat Köprülü, (1890-1976), İstanbul’da doğmuştur. Mercan İdadisini bitirmiş, 1907- 1910 yılları arasında Mekteb-i Hukuk’a (hukuk fakültesi) devam etmiştir. Hocalarını beğenmediği için okulu bırakıp lise öğretmenliği yapmıştır. 1913 yılında Halit Ziya Uşaklıgil’den boşalan İstanbul Darülfünunu (Üniversitesi) Türk Edebiyatı Tarihi kürsüsüne 23 yaşında müderris (profesör) tayin edilmiştir. 1924 yılında sekiz ay Milli Eğitim Bakanlığı müsteşarlığı yapmıştır. 1925 yılında Türkiyat Enstitüsü müdürlüğüne atanmıştır. 1934 yılında İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi dekanlığı yaparken Atatürk’ün isteği doğrultusunda Kars’tan milletvekili seçilmiştir. Ankara Üniversitesi DTCF’de Orta Zaman Türk Tarihi ve Müesseseler Tarihi dersleri vermiştir. 1941 yılından itibaren hocalık görevlerini bırakmış milletvekili olarak siyasi işlerle uğraşmıştır. 1950 yılında iktidara gelen Demokrat Parti hükümetinde Dışişleri bakanlığı yapmıştır (Orhan Köprülü 2006, 1-6).


#53

SORU:

Fuad Köprülü'nün eserleri nelerdir?


CEVAP:

Türk Edebiyatında İlk Mutasavvuşar, Bizans Müesseselerinin Osmanlı Müesseselerine Tesiri, Osmanlı Devleti’nin Kuruluşu, Osmanlı’nın Etnik Kökeni. Ayrıca, Türk Edebiyatı Tarihi, Divan Edebiyatı Antolojisi, Saz Şairleri önden kalan kitap çalışmalarıdır. Ayrıca Türk tarihçiliğinde çığır açan çok sayıda makale yayınlamıştır. Kitap, makale, bildiriler de dahil olmak üzere toplam yayının 1500 civarındadır.


#54

SORU:

Tarih felsefesi nedir?


CEVAP:

Tarih felsefesi, tarih sorunlarını felsefi bağlamda incelenmesidir. Esas gelişme seyri, tarih bilgisinin güvenilirliğini artırmak için ne türden yöntemler geliştirilebilir sorunlarıyla ilgili olarak gerçekleşmiştir. Tarih felsefesinin bilgi sorunlarını inceleyen kısmına analitik tarih felsefesi, tarihte, anlam, yasa, gaye ve ilerlemenin olup olmadığın tartışan kısmına da tarih metafiziği denmektedir.


#55

SORU:

Fuad Köprülü'nün dönemin bilim anlayışını yakından takip etmesinin sebepleri nelerdir?


CEVAP:

Köprülü, döneminin bilim anlayışını yakından takip etmesinin iki nedeni vardır: İlki, Osmanlı Devleti’nin son döneminde kurtuluşun en iyi yolunun bilim olduğu anlayışı eğitimli çevrelerde baskın hale gelmesi. İkincisi, kişisel kaygıları ve meraklarıdır. Adı geçen metindeki asıl kaygısı, edebiyat tarihi araştırmalarında takip edilecek yöntemi ortaya koymak olduğundan, ağırlıklı olarak bu konu üzerinde durmuştur.


#56

SORU:

Fuad Köprülü tarih felsefesi sorunlarını nasıl ele almıştır?


CEVAP:

Köprülü, ilkin, tarih felsefesi bağlamında tarihin bir bilim olarak nasıl ele alındığı üzerinde durmuştur. Ona göre, Vico ve Montesquieu ile başlayan tarihin ilmi telakkisi, bir yandan tarihçilerin müşahede usulünün tatbiki, diğer yandan tarih felsefesi nazariyecilerinin içtimai tetkikleri sayesinde 19.yüzyılda ciddi terakki etmiştir (Köprülü 1986/1, 6). Bu gelişmelerin ışığında bugünkü tarih, toplumların devamlı inkişaflarını, şimdiye kadar olduğu gibi, yalnız büyük adamların -hükümdarların, vezirlerin, kumandanların, alim ve mütefekkirlerin, mucitlerin-şahsiyetlerinde değil, müşterek izleri geçmişin kalıntıları üzerinde henüz hissedilen ve görülen halk kitlesinde de aramaktadır. Böylelikle asırlardır süren bir hatadan kurtulmuştur (Köprülü 1986/1, 6). Köprülü, hem tarihin büyük adamlar bağlamında alınmasına hem de onları tamamen dışarıda tutarak incelenmesine karşıdır. Ona göre, çok uzun süredir devam eden birinci anlayış, halkı sürü yerine koyduğu gibi, insanlığın ilerlemesini de sadece seçkin bir öbeğe bağlanması saçmadır


#57

SORU:

Stuart Mill’e göre kanun nedir?


CEVAP:

Stuart Mill’e göre kanun, hadiseleri birbirine bağlayan daimi benzerlikler ve hepsini tevhit eden teâkublardan (birbirini takip eden) ibarettir. Tarihin kanunlarını ilmi bir surette zapt ve tespit için eski tasvir usulü yerine istatistiğe dayanan bir usul konması gerekmiştir.


#58

SORU:

Doğa bilimleri bilgisi ve kültür bilimleri bilgisi arasındaki fark nedir?


CEVAP:

Doğa bilimleri ortaya çıktıktan sonra bilgi türleri esas olarak doğa bilimleri bilgisi ve kültür bilimleri bilgisi şeklinde ayrılmıştır. Doğa bilimleri bilgisi kesinlik ve güvenilirlik açısından yüksek değerlere sahipken, kültür bilimlerinde ne kesinlik ne de güvenilirlik olmadığı genel bir tartışma konusudur.


#59

SORU:

Fuad Köprülü Osmanlı Devleti'nin Kuruluşu adlı kitabının önsözünde tarih felsefesine ilişkin ne demiştir?


CEVAP:

Görülen o ki, Köprülü, tarih felsefesini tarih araştırmalarında pek faydalı bulmamıştır. Osmanlı Devleti’nin Kuruluşu adlı kitabının önsözünde tarih felsefesine ilişkin olumsuz görüşünü ortaya koymuştur. Ona göre, tarih hadiselerini sosyolojik bir anlayışla çalıştıklarını zannederek, tek taraflı basit izahlarla her şeyi hallettiklerine inananlar, hakiki bir tarih anlayışına ne kadar yabancı iseler, Tarih Felsefesi ismi altında insanlık hayatının umumi tekamülünü tasvir ve izah ettikleri hayaline kapılan küçük bir filozof zümresi de, hiçbir zaman tarihçi sayılmazlar ve insanlık tarihi hakkındaki bilgilerimizi zenginleştirecek, onu ilerletecek yerde, tamamıyla öznel ve hayali hükümler vermek, indi tasnifler ve mukayeseler yapmak suretiyle, birtakım mütefekkirleri ve araştırıcıları yanlış, hatta ters yollara sevk ederler. Toynbee gibi kıymetli mütefekkirlere tesadüf edilse bile, bunları hakiki tarihçilerle asla karıştırmamak lazımdır. L.Febvre’nin tarih felsefecileri hakkında muhtelif vesilelerle yaptığı ve kuvvetli tenkitlere tamamen iştirak ettiğini de belirtmiştir


#60

SORU:

Fuad Köprülü'nün tarih felsefesine karşı çıkmasının nedenleri nelerdir?


CEVAP:

Köprülü’nün tarih felsefesine karşı çıkışının iki nedeni olduğu akla gelmektedir. İlki, kendisinin ip uçlarını verdiği, tarih metafiziği (spekülatif tarih felsefesi) yapanların tutumlarıdır. Bu konuda belli ölçüde haklı olduğunu kabul etmek gerekir. İkincisi, 19.yüzyılın ikinci yarısında ağırlık kazanan ve 20 yüzyılın ilk çeyreğinde de büyük ölçüde devam eden, bilimlerin yöntemleri, sınıflandırılması tartışmaları çerçevesinde ortaya çıkan felsefe temelli yaklaşımdır. Söz konusu tartışmalar çerçevesinde tarihçiliğin nasıl yapılması gerektiği hakkında çeşitli görüşler ileri sürülmüş, tarihin (kültür ya da sosyal bilimlerin) doğa bilimleri türünden bilim olup olmadığı, tarihte öndeyinin yeri türünden sorunlar ele alınmıştır.


#61

SORU:

Alaeddin Şenel'in çalışmalarına örnekler veriniz.


CEVAP:

İlkel Topluluktan Uygar Topluma, Siyasal Düşünceler Tarihi, Irk ve Irkçılık Düşüncesi, Kemirgenlerden Sömürgenlere İnsanlık Tarihi adlı çalışmaları vardır.


#62

SORU:

Alaeddin Şenel eşitlik ve eşitsizlik kavramlarını nasıl ele almıştır?


CEVAP:

Eski Yunanda Eşitlik ve Eşitsizlik Üstüne (1970) adlı çalışmayı Şenel’e göre, çağımızın siyasal kavramlarının içerikleri iyi kavrayabilmek için, kavramların ilk kullanılıp açıklandığı kaynaklara geri gitmek ve oradaki anlamlarını bilmek gerekir (Şenel 1970, V). Çağımızda da çok etkili olan eşitlik ve eşitsizlik de köklerinin tarihte aranması gereken kavramlardır. Şenel’e göre, eşitlik ve eşitsizlik inanç ve isteği, siyasal düşüncelerin üzerlerine kurulan temel kavramlarıdırlar. Bu yüzden, siyasal teorilere bu kavramlarla yaklaşmak ve onların yapılarını en doğru şekilde kavranılmalarını sağlayacaktır. Çalışmada amaç, bu varsayımın geçerliliğini, Eski Yunan’da ortaya çıkan siyasal teorileri alanında test etmektir.


#63

SORU:

Alaeddin Şenel'in İlkel Toplumdan Uygar Topluma adlı çalışmasının amacı nedir?


CEVAP:

İlkel Topluluktan Uygar Topluma (1985) başlıklı çalışmanın amacı şöyle açıklanmıştır: 19. ve 20. yy kadar öne sürülen insanlığı tarihsel bütünlüğü içinde ele alan, ancak, onu bilimsel verilere değil düşünsel kurgulara dayandıran eski kurmaları ve toplum bilimi düşüncel kurgulardan kurtarıp bilimsel verilere dayandırayım derken onu tarihsel eğiliminden koparma çabasında olanlara karşı eleştirel bir tavrı ortaya kaymaktır. Ayrıca, olumsuz yargılardan kurtulup, yeni bir yaklaşımın mümkün olduğunu göstermektir. Bu ise, ekonomi ideoloji etkileşimi örneğinde ve özellikle toplumsal yapı - siyasal düşünüş ilişkisi üzerinde durularak yapılmaya çalışılmıştır.


#64

SORU:

Alaeddin Şenel Siyasal Düşünceler Tarihi aslı çalışmasında hangi konulardan bahsetmiştir?


CEVAP:

Siyasal Düşünceler Tarihi (1986) adlı çalışmada, A. Şenel, ilkel topluluklardan başlayarak tarihsel süreçte temel insan teşkilatlanmasını ve medeniyetlere dönüşümlerini, temel kurumlar ve değerler üzerinden ele almaktadır. Temele aldığı İlkel toplumların yaşayış tarzları, inançları, beslenme tarzlarını incelemiş ve düşünce tarzları üzerinde durmuştur. İlkel toplumdan medeni topluma geçiş, tarıma bağ- lı olarak yerleşik hayata geçiş ve iş bölümü olmak üzere iki temel çerçevede ele alınmıştır. Uygarlığın yayılma şartları, ticaret, savaş teknikleri ile üretim tekniklerin üzerinden açıklanmıştır. Yunan öncesi varolan Sümer, Mısır, Babil, Akad, Hitit gibi medeniyetlerin toplumsal, siyasal, dinsel yapılarını incelemiştir. Yunan dönemine denk gelen İran, Hint, Çin, İbraniler ağırlıklı olarak toplumsal yapı, düşünüş ve siyasi yapıları açılarından konu edinilmişlerdir. Eski Yunan ve Roma medeniyetlerini malzeme bolluğu nedeniyle daha ayrıntılı incelenmiştir. Hem toplumsal, siyasal, dinsel yapılar incelenirken hem de söz konusu medeniyetlerin yetiştirdiği düşünürlerin ele alınan konular hakkındaki görüşleri detaylı bir şekilde verilmiştir. Ortaçağda baskın karakter olan feodal yapı üzerinde durulmuş, Hıristiyanlığın Latin dünyasında ortaya çıkardığı siyasal düşünüş çeşitli yönleriyle tartışılmıştır. Ayrıca Bizans düşüncesindeki gelişmeler üzerinde de durulmuştur. Yeniçağın ortaya çıkışında belirleyici kurum ve değerlerin açıklanması, siyasal yapıların neler oldukları, incelenmiştir. Machievelli, Bodin, Hobbes, Locke, Montesquieu, Rousseau gibi dönemin önde gelen düşünürlerinin siyasal görüşleri değerlendirilmiştir.


#65

SORU:

Alaeddin Şenel'in 10 kesim ve 30 bölümden oluşan Kemirgenlerden Sömürgenlere İnsanlık Tarihi adlı eserindeki kesimler nelerdir?


CEVAP:

Kitap 10 kesim 30 bölümden oluşmaktadır. Kesimler ve kesimlerde yer alan çeşitli bölümlerin adını bildirerek, İnsanlık Tarihi’nin nasıl bir plan üzerine kurulduğunun bir örneğini tanıtmak istiyorum. I. Kesim: Antropogenesis: İnsanın Oluşumu, Cansız Maddenin Evrimi, Büyük Patlamadan Büyük Sıçramaya, Canlıların Evrimi, İnsanın Evrimi, Organik ve Kültürel Evrimler. II. Kesim: İlkel Topluluklar, İlkel Toplulukların Yapısı, İnsan-İnsan ve İnsan-Doğa İlişkileri, İlkel Topluluğun Evreleri, İlkel Topluluğun Durağan Yapısı, Paleolitik Kültürler, İlkel Düşünüşün Rekonstrüksiyonu. III. Kesim: İlkel Topluluktan Uygar Topluluğa Geçiş. Mezolitik Kültür, Maddesel Kültürde Gelişmeler, Tinsel Kültürde Gerileme Savları, Mezolitikte Geçim Biçimleri, Neolitik Devrim, Neolitik Devrim Olgusu, Tarım Biçimleri, Toprağa Yerleşme, Neolitik Zanaatlar, Neolitiğin Eski Dünyaya Yayılışı, Yeni Dünya Neolitiği. IV. Kesim: Uygar Toplum. Uygarlığa ve Devlete Geçiş Kuramları, İlk Uygar Topluma Geçişin on Koşulu, Sümer’de Uygarlığa Geçiş, Kültürel Evrimde Devrimci Gelişmeler, Mezopotamya Örneğinde Uygar Toplumun Yapısı, Uygar Toplumun Kurumlarının Gelişmesi, Mezopotamya Uygar Toplumunun Katmanları, Tarımcı Uygar Toplumun Dinsel Düşünüş Biçimi, Mitoslarda Yansıtılan Dinsel İdeoloji, Uygarlığın Batı Asya’dan Eski Dünyaya Yayılası, Uygarlığın Yayılmacı Güçleri, Yayılmanın Getirdiği Düşünsel Gelişmeler, V. Kesim: Eski Dünya Eskiçağ Uygarlıkları. Mısır Uygarlığı, Hint Uygarlığı, Çin Uygarlığı. VI. Kesim: Uygar Toplum-Barbar Topluluk Etkileşimi. Uygar Dünyaya Barbar Akınları, Kara Uygarlıklarından Deniz Uygarlıklarına, Uygarlığın Anadolu’ya Girişi, Anadolu Uygarlığı Örneği Hititler, Deniz uygarlığı Örneği Girit, Kent Devletlerinden Eski Dünya İmparatorluğuna, Kenttanrıcılıktan Tektanrıcılığa, Zoroastercilik (Zerdüştlü), Musacılık. VII. Kesim: Eski Dünya Klasik Uygarlıkları: Yunan, Roma, Bizans.VIII. Kesim: Ortaçağ Hıristiyan ve İslam Uygarlıkları. IX. Kesim: Yeni Dünya (Amerika Kıtaları) Uygarlıkları. X. Kesim: Eski Dünya’da Endüstri Uygarlığına Geçiş ve Yeni Dünya’da Dünyanın Sonu.