ULUSLARARASI KAMU MALİYESİ Dersi Uluslararası Vergi Rekabeti soru cevapları:

Toplam 20 Soru & Cevap
PAYLAŞ:

#1

SORU:

Vergi arbitrajının tanımı nedir?


CEVAP:

Vergi arbitrajı, ülkelerin vergi sistemlerindeki farklılıklar sonucunda ortaya çıkan ve vergi yükümlüsü ya da yükümlülerinin bu farklılıklardan faydalanarak hiç vergi ödemedikleri ya da daha az vergi ödedikleri durumdur.


#2

SORU:

Uluslararası vergi rekabetinin tanımını yazınız.


CEVAP:

Uluslararası vergi rekabeti,devletlerin önemli ölçüde vergi oranlarını düşürme ve avantajlar sağlama yoluyla yatırımları ve işletme faaliyetlerini ülkelerine çekmek için birbirleriyle yaptıkları yarıştır.


#3

SORU:

Yatay vergi rekabeti nedir? Açıklayınız.


CEVAP:

Yatay vergi rekabeti iki durum için söz konusudur. Bunlardan birincisi bir ülke içinde eşit yönetsel yetkiye sahip yerel idareler arasında mobil vergi matrahları için gerçekleşen vergi rekabetidir. İkinci durumda ise yatay vergi rekabeti, farklı devletlerin uluslararası alanda rekabetidir. Her iki rekabet türünde yerel idareler ya da mali egemenliğe sahip bağımsız devletler, eşit konumdadırlar ve aralarında hiyerarşiye dayanan bir ilişki söz konusu değildir. Yatay rekabette, bir devletin vergi oranını artırması, diğer devletin vergi matrahını artırmaktadır.


#4

SORU:

Simetrik ve asimetrik vergi rekabeti nedir? Açıklayınız.


CEVAP:

Vergi rekabeti, eşit büyüklükte ülkeler arasında gerçekleşiyorsa her iki ülke vergi indirimini uygulamak için benzer gerekçelere sahipse ve düşük vergi oranı uyguladıklarında eşit bir refah kaybına uğruyorlarsa simetrik vergi rekabeti söz konusudur. Buna karşılık rekabet eden ülkeler farklı büyüklükteyseler küçük ülke vergi indirimi için daha fazla harekete geçirici güdüye sahipse ve vergi indirimi dolayısıyla gerçekleşen yeni denge noktasından büyük ülkeye göre daha az olumsuz etkileniyorsa asimetrik vergi rekabeti söz konusudur.


#5

SORU:

Vergi cennetlerinde bilgi gizliliği ilkesi nedir? Açıklayınız.


CEVAP:

Vergi cennetlerinin önemli özelliklerinden birisi bilgi gizliliği uygulamasıdır. Bu özellikleri, vergi cennetlerini çekici yapan önemli unsurlardan birisidir. Bu ülkelerde kurulan ve/veya faaliyette bulunan firmalarla ya da sermayelerini bu ülkelerdeki bankalara aktaran bireylerle ilgili ayrıntılı kayıtların tutulmaması, tutulsa bile yabancı vergi idarelerine bu bilgilerin verilmemesi, vergi yükümlülerine yerleşik oldukları ülkelerde daha az vergi ödemeleri konusunda avantaj sağlamıştır. Bilgi gizliliği uygulamaları, vergi cennetlerinde gerçekleştirilen finansal faaliyetlerin vergi idareleri tarafından öğrenilmemesi için uygun bir ortam sağlamaktadır. Özellikle bu ülkelerde mevcut kıyı bankaları, bireylere daha az vergi ödemeleri ve servetlerini gizlemeleri konusunda yardımcı olmaktadırlar. Ancak ileride bahsedileceği üzere zarar verici vergi rekabetini önleme çalışmaları, vergi cennetlerinin bu özelliklerini sınırlandırmaya başlamıştır.


#6

SORU:

Vergi cennetleri nelerdir? Açıklayınız.


CEVAP:

Vergi cennetleri genel olarak iki grupta sınıflandırılmaktadırlar. Bu sınıflandırma, üretici vergi cennetleri ve geleneksel vergi cennetleri ayrımına dayanmaktadır. Üretici vergi cennetlerinde üretim faaliyetlerinden elde edilen gelirlere daha düşük oranda vergi uygulanmaktadır. Ancak vergi rekabeti tartışmaları, üretici vergi cennetlerinden ziyade geleneksel vergi cennetleri ile daha yakından ilgilidir. Geleneksel vergi cennetlerinde vergi oranları genel olarak düşüktür ya da hiç vergi alınmamaktadır. Bu durum, yasal ikametgâhları bu ülkede olan firmaların yurt dışı faaliyetlerinden elde ettiği gelirler için geçerlidir. Geleneksel vergi cennetleri olarak da tanımlanan bu gruptaki ülkeler, vergiden kaçınma ve/veya vergi kaçırma amacı olan birey ve kurumlara vergi almak yerine ücreti karşılığında bir hizmet sunmaktadırlar. Geleneksel vergi cennetleri, çoğunlukla fiziksel yatırımlar için elverişsiz, küçük yüz ölçümleri ve az nüfusu olan ada ülkelerdir.


#7

SORU:

Tiebout Modeli nedir? Açıklayınız.


CEVAP:

Tiebout Modeli, seçmenlerin tamamen mobil oldukları ve bir yerleşim yerinden diğer yerleşim yerine serbestçe taşınabildikleri, yerel idarelerin hizmetleri ve vergileri konusunda tam bilgi sahibi oldukları, tüketicilerin tercihte bulunabilecekleri çok sayıda yerel yerleşim yerine olduğu, istihdam olanaklarının göz ardı edildiği ve bireylerin yaşamalarına sürdürmelerine yetecek kadar gelirleri oluğu ve yerel idarelerin sundukları hizmetlerin negatif ya da pozitif dışsallığını olmadığı, yerel idarelerin en uygun büyüklüğe sahip oldukları eğer değillerse bireyleri bölgelerine yerleşmeleri için teşvik ettikleri ve en uygun büyüklüğe sahip yerel idarelerin bu durumlarını sürdürmeye çalıştıkları varsayımlarına dayanmaktadır.


#8

SORU:

Vergi rekabet için Zodrow ve Mieszkowski (1986) tarafından geliştirilen standart bir model nedir? Açıklayınız.


CEVAP:

Vergi rekabet için daha sonra standart bir model Zodrow ve Mieszkowski (1986) tarafından geliştirilmiştir. Modelde iki üretim faktörü vardır. Bunlar mobil faktör olan sermaye ve sabit faktör olan arazidir. Yerel idare, bölgesinde yerleşik bireylerin faydalarını maksimize etmeye çalışmaktadır. Bireyler benzer tercihlere sahiptirler. Yerel idare gereğinden az ya da fazla vergi almamaktadır. Yerel idarenin vergi almasının amacı kamu hizmetlerinin finansmanının sağlanmasıdır. Kapalı bir ekonomide birinci en iyi durumda yerel idare optimal vergi oranını, sunulan hizmetlerin sağladığı son birim yararının vergi oranını artırmanın getireceği son birim maliyete eşitlendiği noktada belirlemektedir. Ancak açık bir ekonomide sermaye üzerine uygulanacak bir vergi, onun yurt dışına gitmesi sonucunu doğuracaktır.


#9

SORU:

Uluslararası vergi rekabetinin gelişimini açıklayınız.


CEVAP:

Uluslararası vergi rekabeti bugün, gelişmiş ülkelerin karşı karşıya kaldıkları önemli mali sorunlardan birisidir. 20. yüzyılın başlarında devletlerin sahip oldukları vergi sistemleri sade ve uyguladıkları vergi oranları düşüktür. Ancak II. Dünya Savaşı’ndan sonra savaşın yaralarının sarılması, ülkelerin tekrar imarı ve sosyal devlet anlayışında meydana gelen değişimin sonucunda gelir ve kurumlar vergileri oranları önemli ölçüde artış göstermiştir. Vergi oranlarının artması, bireyler ve firmalar üzerindeki vergi yükünün artması sonucunu doğurmuştur. Bu dönemde ayrıca Fransa’da 1954 yılında katma değer vergisinin ilk kez uygulamaya konulması örneğinde olduğu gibi mal ve hizmet teslimleri üzerinden alınan satış vergileri önem kazanmaya başlamış ve bu vergilerin toplam vergi gelirleri içerisindeki payı artmıştır. Sonuç olarak değişen devlet anlayışıyla beraber vergi gelirleri farklı kaynaklara yönelirken hem GSYH’ya olan oranı hem de GSYH artışı dolayısıyla mutlak büyüklüğü birçok ülkede artış göstermiştir.


#10

SORU:

II. Dünya Savaşı’ndan hemen sonraki dönemin koruyucu iktisat politikaları nelerdir?


CEVAP:

Yüksek gümrük tarifeleri, sıkı sermaye kontrolleri, sınırlı para konvertibilitesi


#11

SORU:

Çok uluslu şirketlerin vergi cennetlerindeki faaliyetlerini yazınız.


CEVAP:

Çok uluslu şirketler, uluslararası arenada faaliyette bulunmalarının doğal sonucu olarak dünya genelinde vergi yüklerini azaltmak için vergi cennetlerini kullanmaya başlamışlardır. Şirketler; bu amaçla transfer fiyatlandırma, vergi cennetlerinde yerleşik bağlı şirketlerden borç alarak faizini gider yazma, bağlı şirket gelirlerinin ana şirketin bulunduğu ülke yerine vergi cennetlerine aktarılması böylece ana ülkede vergi ödenmemesi, patent, logo gibi gayri maddi hakların bu ülkelerde yerleşik bağlı işletmelerin aktifine kaydedilerek vergi oranı yüksek ülkelerde bunlar için ödenen giderlerin vergi matrahından indirilmesi gibi yöntemler kullanmışlardır.


#12

SORU:

Bireylerin vergi cennetlerini kullanma nedenleri nelerdir?


CEVAP:

Gelir vergisi oranlarının, ölüm hâlinde alınan veraset vergileri oranlarının ve diğer mali yükümlülüklerin artmasıyla vergi cennetleri bireylerin  ilgi alanına girmeye başlamıştır. Bireyler daha az vergi ödeme yanında boşanma durumunda eşlerinden ya da alacaklılarından mal varlıklarını gizlemek ve kara para aklamak gibi nedenlerle de vergi cennetlerini kullanmışlardır.


#13

SORU:

OECD zarar verici vergi rekabetini nasıl tanımlamaktadır?


CEVAP:

OECD zarar verici vergi rekabetini, saldırgan bir yaklaşımla sermaye ve finansal yatırımların yön değiştirmesinin sağlanarak diğer ülkelerin vergi matrahlarının erozyona uğratılması olarak tanımlanmaktadır.


#14

SORU:

Devletlerin aralarında yaptıkları vergi rekabeti ve sonuçları nelerdir?


CEVAP:

Doğal olarak bu soruya verilecek ilk yanıt, devletlerin kâr elde etme gibi bir amaçlarının bulunmadığı, kamusal mal ürettikleri ve gelir dağılımının sağlanması gibi fonksiyonlarının bulunduğu, mali egemenliğe sahip bir devletin kendi ülke sınırları içerisinde vergi oranlarını ve kurallarını dilediği gibi belirleme yetkisine sahip olduğu yönündedir. Devletler, anayasal sistem içerisinde kendilerine tanımlanan görevleri yerine getirmeleri için vergi toplamalıdırlar. Dolayısıyla, her devletin üstlendiği kamu hizmeti ile sosyal devlet rolü farklılık gösterdiği için her ülkede uygulanmakta olan vergilerin oranı, vergi yükümlüleri ile matrahlarının belirlenmesi ile kuralları ve vergilerin GSYH’ya olan oranı birbirinden farklılık göstermektedir. Bazı devletler farklı koşullar nedeniyle vergi gelirine diğer devletlerden daha fazla gereksinim duyabilmektedir. Örneğin, dış tehdit dolayısıyla bazı devletler, diğerlerine göre daha fazla askerî harcama yapmak zorundadır.


#15

SORU:

Devletlerin vergi rekabetine tek taraflı uyguladıkları yöntemler nelerdir?


CEVAP:

Devletlerin vergi rekabetine ilk tepkileri, genellikle ülke sınırları içerisinde uyguladıkları vergi oranlarında indirime gitmek olmuştur.Devletlerin tek taraflı olarak aldıkları diğer önlemler “ikili gelir vergisi sistemi”, “kontrol edilen yabancı kurum (KEYK)” ve “transfer fiyatlandırma (TF)” gibi düzenlemeleri uygulamaya başlamaları olmuştur. 


#16

SORU:

Devletlerin vergi rekabetinde uyguladıkları tek taraflı uygulamalarındaki kontrol edilen yabancı kurum(KEYK) nedir? Açıklayınız.


CEVAP:

KEYK’de devletler, kendi ülkelerinde ikamet eden ana işletmelerin yurt dışında faaliyette bulunan bağlı işletmelerinin yine yurt dışında elde ettikleri karlarını kendi ülkelerine getirmeye zorlamaktadırlar.


#17

SORU:

Devletlerin vergi rekabetinde uyguladıkları tek taraflı uygulamalarındaki transfer fiyatlandırma (TF) nedir? Açıklayınız.


CEVAP:

TF’de ise devletler, kendi ülkelerinde faaliyette bulunan bir işletmenin yurt dışında faaliyette bulunan ilgili işletmelerine (ana işletme/bağlı işletme/iştirak) yaptıkları mal ve hizmet satışlarında belirlenen fiyata müdahale ederek kâr transferi yoluyla kendi ülkelerinde vergilendirilebilir matrahların yurt dışına çıkmasına engel olmaya çalışmaktadırlar.


#18

SORU:

Devletlerin vergi rekabetinde uyguladıkları tek taraflı uygulamalarındaki ikili gelir vergisi sistemi nedir? Açıklayınız.


CEVAP:

İkili gelir vergisi sisteminde sermaye kazançları tek oranlı olarak vergilendirilirken emek gelirleri artan oranlı vergi tarifesine tabi olmaktadır.


#19

SORU:

Zarar verici vergi uygulamaları konusunda yapılan uluslararası iş birliği çalışmaları nelerdir?


CEVAP:

Zarar verici vergi uygulamaları konusunda 1990’lı yıllarda iki uluslararası iş birliği çalışması başlatılmıştır. Bu çalışmalardan biri OECD’nin yürüttüğü zarar verici vergi rekabeti çalışmasıdır. OECD’nin bu çalışmaları daha sonra IMF ve Dünya Bankası gibi kuruluşlar tarafından da desteklenmiştir. Diğeri de yine aynı tarihlerde AB tarafından üye devletlerde zarar verici vergi rekabetiyle mücadele amacıyla başlatılan (code of conduct) çalışmadır.


#20

SORU:

Türkiye’de yapılan yasal düzenlemelerde vergi cenneti ülkelere karşı devletlerin tek taraflı olarak uyguladıkları yöntemler nelerdir?


CEVAP:

Türkiye’de son dönemlerde yapılan yasal düzenlemelerde vergi cenneti ülkelere karşı devletlerin tek taraflı olarak uyguladıkları yöntemler yer almaya başlamıştır. Bu uygulamalardan en önemlisi, Türkiye’de gelir vergisi tarifesi ve kurumlar vergisi oranlarında yapılan önemli indirimlerdir.Diğer yöntemler ise 1/1/2006 tarihinde uygulamaya giren yeni Kurumlar Vergisi Kanunu’nda yer alan daha sonra Gelir Vergisi Kanunu’nda eklenen “kontrol edilen yabancı kurum” ve “transfer fiyatlandırma “ düzenlemeleridir.