ULUSLARARASI TİCARET Dersi ULUSLARARASI TİCARET TEORİSİ ANALİZLERİ soru cevapları:

Toplam 41 Soru & Cevap
PAYLAŞ:

#1

SORU:

Uluslararası Ticaret Teorisi’nin başlıca amacı nedir?


CEVAP:

Uluslararası Ticaret Teorisi’nin başlıca amacı da ülkeler arasındaki mal ve hizmet alım satımlarının nedenlerini açıklamaktır. Başka bir deyişle, bu alanda yürütülen bilimsel çalışmalar asıl olarak söz konusu amaç doğrultusunda teoriler geliştirme çabasına yöneliktir.


#2

SORU:

Uluslararası ticaret teorisinde hangi varsayımlar vardır?


CEVAP:

Analizlerde iki ülkeli ve iki mallı modeller kullanılır. Hükümet kesiminin var olmadığı, dolayısıyla gümrük tarifelerinin ve ticaret üzerinde öteki kısıtlamaların yer almadığı, mal ve faktör piyasalarında tam rekabet koşullarının geçerli olduğu, uluslararası taşıma giderlerinin bulunmadığı varsayımlardan hareket edilir.


#3

SORU:

Uluslararası ticaretin incelenmesi ne zaman başlamıştır?


CEVAP:

Uluslararası ticaretin ilk kez bilimsel bir yöntemle incelenmesi Adam Smith’in 1776’da yayımlanan ünlü eseri “Ulusların Zenginliği” ile başlar. Bu çalışma aynı zamanda Klasik İktisat Ekolü’nün de temeli olarak kabul edilir.


#4

SORU:

Merkantilizm düşünce akımının temel özellikleri nelerdir?


CEVAP:

Merkantilist dönemden önce dünyada yaygın bir dış ticaret olayından söz etmek güçtür. Bunun belki tek istisnası Orta Çağ’da Uzak Doğu ile Avrupa arasında yapılan ve Türkiye’yi bir köprü durumuna getiren İpek Yolu ticaretidir. Merkantilizm, aslında feodalitenin yerine ulusal devletlerin kurulmakta olduğu bir dönemin görüşlerini yansıtır. Daha açık bir deyişle İngiltere, Fransa, İspanya, Hollanda, İsveç, Norveç ve Danimarka gibi ülkelerin ulusal birliği, sözü edilen bu dönemde sağlanmıştır. Merkantilizm, yoğun devlet müdahaleciliğine dayanan bir doktrindir. Dış ödeme fazlası oluşturup altın stoklarını artırabilmek üzere, iç ve dış ekonomik faaliyetler üzerine yoğun devlet müdahaleciliğini zorunlu görürler. İhracatın artırılmasına birinci derecede önem verirler. Mamul mal ithalinin ise sıkı biçimde kısıtlanması öngörülür. Buna karşın, ham maddelerin ithali serbesttir. Doğal olarak bunun ifade ettiği anlam, ülkenin dışarıdan ham madde ithalinin özendirilmesi ve bunların ülkede işlenerek dışarıya mamûl mal biçiminde ihraç edilmesidir. Merkantilistler altın girişlerini artırmak için ticaret filosunun geliştirilmesine de büyük ağırlık vermişlerdir. Altın ve gümüş deniz aşırı ticaret yoluyla elde edilir. Bu da güçlü bir ticaret filosunu gerektirir. Deniz aşırı ticaret yapma yetkisi de kral veya hükümdarlar tarafından özel imtiyazlı bazı firmalara verilmişti. Merkantilist doktrine göre dünya serveti (altınMerkantilist dönemden önce dünyada yaygın bir dış ticaret olayından söz etmek güçtür. Bunun belki tek istisnası Orta Çağ’da Uzak Doğu ile Avrupa arasında yapılan ve Türkiye’yi bir köprü durumuna getiren İpek Yolu ticaretidir. Merkantilizm, aslında feodalitenin yerine ulusal devletlerin kurulmakta olduğu bir dönemin görüşlerini yansıtır. Daha açık bir deyişle İngiltere, Fransa, İspanya, Hollanda, İsveç, Norveç ve Danimarka gibi ülkelerin ulusal birliği, sözü edilen bu dönemde sağlanmıştır. Merkantilizm, yoğun devlet müdahaleciliğine dayanan bir doktrindir. Dış ödeme fazlası oluşturup altın stoklarını artırabilmek üzere, iç ve dış ekonomik faaliyetler üzerine yoğun devlet müdahaleciliğini zorunlu görürler. İhracatın artırılmasına birinci derecede önem verirler. Mamul mal ithalinin ise sıkı biçimde kısıtlanması öngörülür. Buna karşın, ham maddelerin ithali serbesttir. Doğal olarak bunun ifade ettiği anlam, ülkenin dışarıdan ham madde ithalinin özendirilmesi ve bunların ülkede işlenerek dışarıya mamûl mal biçiminde ihraç edilmesidir. Merkantilistler altın girişlerini artırmak için ticaret filosunun geliştirilmesine de büyük ağırlık vermişlerdir. Altın ve gümüş deniz aşırı ticaret yoluyla elde edilir. Bu da güçlü bir ticaret filosunu gerektirir. Deniz aşırı ticaret yapma yetkisi de kral veya hükümdarlar tarafından özel imtiyazlı bazı firmalara verilmişti. Merkantilist doktrine göre dünya serveti (altın ve değerli maden stoku) sabittir. Bu nedenle ticaretten bir taraf kazançlı çıkarken, diğer taraf aynı ölçüde bir zarara uğrar.


#5

SORU:

Klâsik liberalizmin temel dayanağı olarak kabul edilen ve Adam Smith tarafından ortaya atılan ilkeler nelerdir?


CEVAP:

Bütün bireyler ekonomik çıkarlarına göre hareket ederler, yani kişiler homo economicusdur (ekonomik insan). Devlet kişilerin bireysel girişim haklarını kısıtlamamalıdır (“laissez faire, laissez passer-bırakınız yapsınlar, bırakınız geçsinler”). Çünkü, bireyler kendi çıkarları peşinde koşmakla aynı zamanda toplumsal çıkarlara da hizmet etmiş olurlar. Nihayet, ekonomik hayatta düzen sağlayan bir görünmez el (invisible hand) vardır. Bu görünmez el de fiyat mekanizmasıdır. Ekonomik hayatta düzen, fiyat mekanizmasının işleyişi ile kendiliğinden sağlandığına göre, devletin bu amaçla ekonomiye müdahale etmesine gerek yoktur.


#6

SORU:

Merkantilizm ile Klâsik Ekol arasındaki temel görüş ayrılıkları nelerdir?


CEVAP:

Merkantilizme göre ekonomik zenginliğin ve siyasal gücün kaynağı altın ve gümüştür. Hükümetin dış ticaret politikasının amacı da hazinenin kıymetli maden stokunu artırmak olmalıdır. Bu amaçla müdahaleci bir politika öngörürler. Buna göre de yurt dışından ancak hammadde ithal edilebilir, bu ham maddeler ülkede işlenip dışarıya mamul madde olarak ihraç edilir. Yurt dışından mamul madde ithal edilmemelidir. Ayrıca ticaret yapan tarafların çıkarları birbiriyle çelişkilidir, biri kazanırken diğeri kaybeder. Bunlardan başka dünya servetleri (altın ve gümüş stoku) sabittir, ticaret bu serveti büyütmez. Oysa Klâsiklere göre müdahaleci değil, serbest ticarete ve uluslararası uzmanlaşmaya dayalı bir dış ticaret politikası izlenmelidir. Servetin kaynağını üretim faktörleri ve yapılan üretim oluşturur. Dış ticaretten yalnız bir taraf değil, her iki taraf da kazançlı çıkar. Dolayısıyla uluslararası ticaret dünya servetlerini artıran bir kaynaktır.


#7

SORU:

Uluslararası ticaret modellerindeki analizlerde kullanılan standart varsayımlar nelerdir?


CEVAP:

#8

SORU:

Emek-değer teorisini açıklayınız.


CEVAP:

Emek-değer teorisine göre bir malın maliyeti (ve talep koşullarının bulunmaması durumunda o malın fiyatı) onun üretimi için harcanan emek miktarı ile ölçülür. Diğer yandan da emek, homojen (türdeş) bir üretim faktörü olarak kabul edilmiştir. Buna göre, üretimde göreceli olarak fazla emek kullanılmışsa malın maliyeti (fiyatı) yüksek, az miktarda emek kullanılmışsa düşük olur. Sermaye ise, biriktirilmiş ve üretim aracı biçiminde somutlaştırılmış emekten başka bir şey değildir. Başka bir deyişle, sermayeyi yaratan emektir, dolayısıyla sermaye mallarının değeri de onların üretiminde kullanılan emekle ölçülür.


#9

SORU:

Mutlak üstünlükler teorisini açıklayınız.


CEVAP:

Adam Smith serbest ticaret ve uluslararası uzmanlaşmanın yararlarını Mutlak Üstünlük Teorisi (Theory of Absolute Advantages) ile açıklar. Buna göre, bir ülke karşı ülkeye göre hangi malları daha düşük maliyetle üretiyorsa, o malların üretiminde uzmanlaşmalı ve bunları ihraç ederek pahalıya üretebildiklerini dış ülkeden ithal etmelidir. Burada maliyet kavramının yalnızca homojen bir faktör olan emeği içerir.


#10

SORU:

Ricardo’nun karşılaştırmalı üstünlük teorisinin özelliklerini açıklayınız.


CEVAP:

Ricardo’ya göre uluslararası ticareti mutlak üstünlüklere dayandırmaya gerek yoktur. Böyle bir yaklaşım teorinin kapsamını da oldukça daraltır. Çünkü mutlak üstünlükler, karşılaştırmalı üstünlüklerin özel bir durumu gibidir. Mutlak üstünlüklerin gerçekleştiği durumlarda karşılaştırmalı üstünlük de vardır, ama bunun tersi geçerli değildir; yani, karşılaştırmalı üstünlük elde edilen her durumda mutlak üstünlük bulunmayabilir. Ricardo’ya göre önemli olan üretimdeki üstünlüklerin derecesidir. Bir ülke, diğerine göre hangi malların üretiminde göreceli bir üstünlük sahibi ise o mallarda uzmanlaşmalıdır. Başka bir deyişle, Ricardo’ya göre uluslararası ticaretin temelini mutlak değil, karşılaştırmalı üstünlükler oluşturur.


#11

SORU:

Mutlak Üstünlük Teorisi ile Karşılaştırmalı Üstünlük Teorisi arasında ne gibi benzerlikler ve farklılıklar vardır?


CEVAP:

Her iki teori de uluslararası uzmanlaşma ve işbölümünün yararlarını açıklamaktadır. Mutlak üstünlük teorisi, Adam Smith tarafından geliştirilen ilk teori olma ayrıcalığına sahiptir. Ancak Ricardo’nun karşılaştırmalı üstünlük teorisi daha genel bir teoridir. Başka bir deyişle, karşılaştırmalı üstünlük teorisi mutlak üstünlük teorisinin alanını kapsar, ancak mutlak üstünlük teorisi diğerinin alanını tümüyle açıklayamaz. Mutlak üstünlük teorisinde, farklı ülkeler tarafından üretilen aynı malların maliyet düzeylerine bakılarak hangisinin daha etkin bir üretici olduğu belirlenmeye çalışılır. Oysa karşılaştırmalı üstünlük teorisinde yalnızca ülkenin hangi mallarda üstün olduğuna değil, bununla birlikte üstünlüğünün derecesine de bakılır. Üstünlük derecesi en yüksek (en verimli) olan mallar ihraç edilmeye, üstünlüğe sahip olunmayan veya üstünlük derecesi az (göreceli olarak maliyeti yüksek) mallar da ithal edilmeye adaydırlar.


#12

SORU:

Ricardo modelinin önemli aksaklıkları nelerdir?


CEVAP:
  • Ricardo modeli emek-değer teorisine dayanır: Modelde maliyeti oluşturan tek etken olarak emek kabul edilmiştir. Oysa sermaye, doğal kaynaklar ve girişimcilik faktörlerinin maliyetin dışında bırakılması, gerçekte kıt kaynakların etkin kullanımını engelleyecek çok önemli bir nedendir. Bununla birlikte aşağıda göreceğimiz gibi karşılaştırmalı üstünlük teorisinin geçerli olabilmesi için emek-değer teorisi zorunlu değildir. Teori örneğin fırsat maliyetleri ile de açıklanabilir.
  • Ricardo ülkeler arasında işgücü verimindeki farklılığın nedenlerini de açıklamış değildir: Gerçekte ise emek verimliliği eğitim ve öğretim, toplumsal yapı, üretim yönetiminde etkinlik, vs. gibi bir dizi etkene bağlanabilir ve bunlar da zaman içinde sürekli değişebilir. Oysa Ricardo, analizlerinde bu ana nedenlerle ilgilenmiş olmadığı gibi, dış ticaretin örneğin uluslararası emek getiri oranlarını nasıl etkileyeceğini de açıklamış değildir. Bu eksikliği gidermek üzere ilerideki bölümlerde göreceğimiz gibi, Faktör Donatımı Teorisi adı verilen bir yaklaşım geliştirilmiştir.
  • Ricardo’ya göre, işgücü ülke içinde tam hareketli, ülkeler arasında ise tam hareketsizdir: Fakat gerçekte ne işçilerin ülke içi hareketliliği tam, ne de ülkelerarası hareketliliği sıfırdır. Özellikle Ricardo’nun yaşadığı devirlerde Batı Avrupa’dan Amerika kıtasına doğru yoğun biçimde işgücü hareketleri oluşmaktaydı.
  • Ricardo teorisi bir arz teorisidir: Bu modelde maliyet ve fiyat gibi kavramlar yalnızca arz ya da üretim koşulları tarafından belirlenir. Talep koşulları dikkate alınmış değildir. Oysa en temel bir İktisat kuralına göre fiyat arzla talep tarafından birlikte belirlenir.
  • Ricardo modeli sabit maliyetlere ve tam uzmanlaşmaya dayanır: Modelde yalnızca sabit maliyetler durumu göz önüne alınmıştır. Bunun sonucu ise üretimde tam uzmanlaşmaya gidilmesi, yani kaynakların yalnızca ihraç malının üretiminde kullanılması, ithal edilebilir mallar üretiminin ise sıfıra düşürülmesidir. Oysa gerçek hayatta ülkelerin ihraç malları ile birlikte, bir miktar da ithalâta rakip mal ürettiklerini görüyoruz. Yani ithalâta rakip malların üretimi genellikle sıfır olmamaktadır.
  • Ricardo modeli statik bir modeldir: Bu modelde zaman ve değişme faktörlerinin yeri yoktur. Gerçek hayatın en temel özelliği ise sürekli bir değişim içinde olmasıdır. Modeldeki bu eksiklik özellikle kalkınma süreci içinde olan az gelişmiş ülkeleri ilgilendirir. Bu ülkeler için önemli olan bugün sahip oldukları karşılaştırmalı üstünlükler (tarım) yönünde bir uzmanlaşmaya gitmek değil, bu yapıyı sanayi ürünleri lehine  değiştirmektir. Bu ise karşılaştırmalı üstünlüklerin statik değil, geleceğe dönük olarak, yani dinamik bir biçimde ele alınmasını gerektirir.
  • Üretim aşamalarına göre uzmanlaşma: Ricardo modelinde bir malın üretiminin farklı aşamalara ayrılması ve maliyeti minimuma indirmek  için her aşamanın, değişik ülkelerde yapılması üzerinde durulmuş değildir. Günün üretim teknolojisinin de bir sonucu olarak bir malın üretimindeki tüm ara aşamaların aynı ülke ve  aynı üretim tesisinde gerçekleştirilmesi söz konusudur. Başka bir deyişle, günümüzde özellikle sanayi mallarının üretiminde, karşılaştırmalı üstünlükler yalnız nihai mal aşamasında değil, ara üretim aşamalarında da gerçekleştirilmeye çalışılmakta, bunun için de farklı üretim aşamalarının uluslararası alana kaydırıldığı görülmektedir.

#13

SORU:

Fırsat maliyeti kavramını açıklayınız.


CEVAP:

Bir malın fırsat maliyeti, o malın üretimini bir birim artırmak için gereken tüm kaynakları serbest bırakmak üzere, başka bir malın üretiminden vazgeçilmesi gereken miktara eşittir. Üretim artışı boş duran kaynaklarla gerçekleştirileceği için başka malların üretimini kısmak gerekmez, dolayısıyla üretimi artırılan malın fırsat maliyeti sıfır olur. Fırsat maliyeti, bu özellikleriyle muhasebedeki gerçek parasal ödemeleri içeren maliyet kavramından farklıdır.


#14

SORU:

Emek maliyetleri yerine fırsat maliyetleri tanımının kullanılması Karşılaştırmalı Üstünlük Teorisi analizlerinde ne gibi değişiklikler yaratır?


CEVAP:

Emek maliyetleri yerine fırsat maliyetlerinin kullanılması, üretimde kullanılan tüm faktörlerin ve bu faktörlerin değişik türlerinin maliyet hesaba katılmasına neden olarak teoriye daha gerçekçi bir nitelik kazandırmıştır. Bununla birlikte, Karşılaştırmalı Üstünlük Teorisinin ana düşünce yapısı değişmemiştir. Bu maliyet tanımına dayalı olarak her ülke yine karşılaştırmalı olarak ucuza ürettiği mallarda uzmanlaşır ve bu malları ihraç eder.


#15

SORU:

Sabit fırsat maliyetinin ortaya çıkma koşulları nelerdir?


CEVAP:

Sabit fırsat maliyetleri şu iki durumda ortaya çıkabilir:

  • Üretim faktörlerinin birbiri yerine tam ikame edilebilir (perfect substitutes) olmaları, ya da iki malın üretiminde sabit oranda kullanılmaları,
  • Bir faktörün bütün birimlerinin homojen veya aynı kalitede olması. Bu koşullar altında kaynaklar iki malın üretiminde de aynı derecede etkindirler, yani bir malın üretiminden çekilip öteki malın üretiminde kullanıldıklarında verimde herhangi bir düşüş ortaya çıkmaz.

#16

SORU:

Üretim hacmindeki değişme ile üretim maliyetleri arasındaki ilişkileri açıklayınız.


CEVAP:

Üretim hacmindeki değişme ile üretim maliyetleri arasındaki ilişkilerin niteliği üç ayrı şekilde olabilir. Birincisi, üretimin değişmesine karşın maliyetlerin sabit kalmasıdır. Buna üretimde “sabit maliyetler” koşulu adı verilir. İkincisi, üretim hacmi genişlerken maliyetlerin artmasıdır. Buna da artan maliyet ilişkisi denir. Nihayet üçüncüsü, üretim artarken maliyetlerin azalması durumudur ki buna da azalan maliyet koşulu adı verilir.


#17

SORU:

Üretim hacminin gelişmesinin faydaları nelerdir?


CEVAP:

Üretim hacminin gelişmesi, işçilerin işi yaparak öğrenmelerine ve uzmanlık kazanmalarına neden olur. İşletmenin büyümesi yönetimde de etkinliği artırıcı bir faktördür. Böylece mesleki yöneticiler kullanmak ve en gelişmiş yönetim bilgilerini işletmeye uygulamak olanağı doğar.


#18

SORU:

Dönüşüm eğrisi ekonomide ne ifade eder?


CEVAP:

Üretim-maliyet analizlerini şekille göstermek için iki ülkeden birinin Türkiye, diğerinin Amerika olduğunu ve bu ülkelerin tarım ve sanayi ürünü diye iki mal ürettiklerini varsayalım. Böyle bir ayırım tamamen öğretici amaçlar için yapılmıştır. Başka ülkeler ve başka mallar ele alınabileceği gibi, gerçeklerinin yerine semboller de kullanılabilir. Bir ülkenin, veri teknoloji ve tam çalışma koşulları altında sınırlı kaynaklarıyla üretebileceği mal bileşimlerini gösteren eğriye dönüşüm eğrisi (transformation curve) veya “üretim olanakları eğrisi” (production possibilities curve) adı verilir. Uluslararası ticaret teorisinde bu eğrilerin önemli bir yeri vardır. Fırsat maliyetleri geometrik olarak en açık biçimde dönüşüm eğrileriyle gösterilebilirler.


#19

SORU:

Çoğalan fırsat maliyetleri hangi koşullar altında ortaya çıkar?


CEVAP:

Çoğalan fırsat maliyetleri şu gibi nedenlerden ortaya çıkmış olabilir:

  • Üretim faktörleri homojen değildir (bir faktörün tüm birimlerinin özdeş veya aynı kalitede olmaması).
  • Üretim faktörleri tüm malların üretiminde aynı oranda ya da aynı yoğunlukta kullanılmamaktadır.

#20

SORU:

Çoğalan maliyet koşulları altında neden uzmanlaşma büyük olasılıkla tam değil, eksik olacaktır?


CEVAP:

Çoğalan maliyet (azalan verim) koşulları altında üretimdeki uzmanlaşma eksik olur. Çünkü ülke dünya fiyatlarına göre düşük maliyetle ürettiği malın üretimini artırırken üretim maliyetleri sabit kalmayıp artmaktadır. Bir noktada iç üretim maliyetleri uluslararası fiyat düzeyine ulaşabilir. O noktada uzmanlaşmayı daha ileri götürmemek gerekir. Çünkü daha ileri gitmek pahalıya üretip daha düşük maliyetle ihraç etmek demektir ki bu da rasyonel bir davranış olmaz.


#21

SORU:

Sabit ve azalan maliyet koşulları altında dış ticarete açılan bir ülke neden üretimde tam uzmanlaşmaya gider?


CEVAP:

Üretimde sabit ve azalan maliyet koşullarının geçerli olduğu bir durumda, iki ülkeli ve iki mallı standart dış ticaret modellerinde tam uzmanlaşma ortaya çıkar. Çünkü ülke içerideki düşük maliyetten üretimini artırdıkça (kaynakları diğer maldan aktardıkça) sabit maliyetler durumunda maliyetler değişmez; böyle olması ülkenin bu avantajdan sonuna kadar yararlanmaması için bir neden bulunmaz. Bu da tüm kaynakların karşılaştırmalı üstünlüğe sahip olunan malın üretimine yığılması demektir. Azalan maliyetler durumunda bu yönde daha büyük bir itici güç vardır. Çünkü her yeni üretilen birimin maliyeti bir öncekine göre daha da düşük olmaktadır.


#22

SORU:

Bilimde, neden-sonuç ilişkilerinin keşfedilmesi neden önemlidir?


CEVAP:

Bilimde, neden-sonuç ilişkilerinin keşfedilmesi,bilimsel olmanın temel özelliği ve  aynı zamanda olayların önceden tahmin edilebilmesine (prediction), dolayısıyla da olayların denetim altına alınmasına olanak sağlar.


#23

SORU:

Uluslararası Ticaret Teorisi’nin başlıca amacı nedir?


CEVAP:

Uluslararası Ticaret Teorisi’nin başlıca amacı, ülkeler arasındaki mal ve hizmet alım satımlarının nedenlerini açıklamaktır. Başka bir deyişle, bu alanda yürütülen bilimsel çalışmalar asıl olarak söz konusu amaç doğrultusunda teoriler geliştirme çabasına yöneliktir.


#24

SORU:

Uluslararası Ticaret Teorisi’nin yanıtlamak zorunda olduğu üç ana soruyu belirtiniz. 


CEVAP:

Uluslararası Ticaret Teorisi’nin yanıtlamak zorunda olduğu üç ana soru şunlardan oluşmaktadır:
1. Ülkeler neden dış ticaret yaparlar, yani dış ticaretin kapalı ekonomiye göre ülkelere sağladığı
yararlar nelerdir?
2. Bir ülke dış ticaretinin bileşimi nasıl açıklanabilir; başka bir deyişle bir ülkenin hangi malları
ihraç, hangilerini ithal edeceği neye göre belirlenir?
3. Dış ticarette göreceli fiyatlar, ya da dış ticaret hadleri nasıl oluşmaktadır?


#25

SORU:

Uluslararası Ticaret Politikasına yönelik analizler, hangi konular kapsamaktadır?


CEVAP:

Uluslararası Ticaret Politikası’na da değinmekte yarar vardır. Politikaya yönelik bu analizlerde, teorinin tersine, hükümetin ülkenin uluslararası ticari ilişkileri
üzerine koymuş olduğu kısıtlamalar ve yapmış olduğu dolaysız ve dolaylı müdahalelerin incelenmesi konu edilir.


#26

SORU:

Merkantilist felsefeye göre, dış ticaret politikasının temel amacını açıklayınız. 


CEVAP:

Merkantilist felsefeye göre, dış ticaret politikasının temel amacı, hazinenin altın stokunu artırmaktır. Bunun için de ödemeler dengesinde fazlalıklar oluşturmak gerekir. Merkantilistler altın ve değerli madenleri servetin kaynağı olarak görmüşlerdir. Onlara göre, hazinenin altın stoku aynı zamanda ekonomik ve siyasal gücün de temelini oluşturur. O dönemler uzun süren savaşların doğurduğu büyük finansman ihtiyacı, bu düşüncelerin benimsenmesinde etkili olmuştur.


#27

SORU:

Klâsik liberalizmin temel dayanağı olarak kabul edilen ve Adam Smith tarafından ortaya atılan ilkeler nelerdir?


CEVAP:

Smith’e göre, toplam dünya serveti sabit değildir. Dış ticaret, uluslararası uzmanlaşma ve işbölümü doğurarak dünya kaynaklarının verimliliğini artırır, böylece dünya üretimi ve refahının yükselmesine yol açar. Bu görüş açısından karşılıklı ticaret yapan iki ülke uzmanlaşma ve serbest uluslararası değişim sonucunda daha yüksek üretim ve tüketim düzeylerine ulaşarak yaşam standartlarını birlikte artırırlar. 


#28

SORU:

Emek-Değer Teorisi nedir?


CEVAP:

Klâsik Ekol’e bağlı iktisatçıların değer konusundaki görüşleri emek-değer teorisi (labor theory of value) olarak bilinir. Bu yaklaşıma göre, bir malın maliyeti (ve talep koşullarının bulunmaması durumunda o malın fiyatı) onun üretimi için harcanan emek miktarı ile ölçülür. Diğer yandan da emek, homojen (türdeş) bir üretim faktörü olarak kabul edilmiştir.


#29

SORU:

Mutlak Üstünlük Teorisini açıklayınız.


CEVAP:

Adam Smith serbest ticaret ve uluslararası uzmanlaşmanın yararlarını Mutlak Üstünlük Teorisi (Theory of Absolute Advantages) ile açıklar. Buna göre, bir ülke karşı ülkeye göre hangi malları daha düşük maliyetle üretiyorsa, o malların üretiminde uzmanlaşmalı ve bunları ihraç ederek pahalıya üretebildiklerini dış ülkeden ithal etmelidir.


#30

SORU:

A ve B ülkelerinin Bir işgünü ile üretilebilen mal miktarları şu şekildedir;

A Ülkesi'nde ; Kumaş: 80 metre,  Şarap: 40 litre

B Ülkesi'nde ; Kumaş: 10 metre,  Şarap: 20 litre

Bu verilere göre A ve B ülkeleri için Karşılaştırmalı Üstünlük Teorisi'ne göre nasıl bir strateji izlemeleri doğru olacaktır?


CEVAP:

Örneğe göre A ülkesi  her iki malda da mutlak üstünlüğe sahiptir. A ülkesi iki malda da mutlak bir üstünlüğe sahip olmakla birlikte, acaba bu mallardaki üstünlüklerinin derecesi aynı mıdır? Hayır. Tablodaki rakamların dikey yönde karşılaştırılmasından anlaşılacağı gibi, kumaş üretimindeki üstünlük 8 kat, buna karşılık şarap üretimindeki üstünlük 2 kattır.
Bu bakımdan A ülkesi kumaş üretmeli, şarabı ise B ülkesinden ithal etmelidir. Başka bir deyişle A ülkesi kumaş üretiminde karşılaştırmalı (göreceli) üstünlüğe sahiptir.
B ülkesinin durumu ise bu anlatılanların tersidir. Bu ülke iki malda da A ülkesi'ne göre daha elverişsiz bir durumdadır. Fakat göreceli maliyet kumaşta 8 kat yüksek iken, şarapta yalnız 2 mislidir. O halde B ülkesinin her iki malı birden üretmektense, şarap üretimine yönelmesi bu ülkenin yararınadır.


#31

SORU:

Karşılaştırmalı Üstünlük Teorisi’ne göre ülkeler arasında kârlı dış ticaret için zorunlu koşul nedir?


CEVAP:

Karşılaştırmalı Üstünlük Teorisi’ne göre ülkeler arasında kârlı dış ticaret için zorunlu koşul, bu ülkelerde iç üretim maliyetlerinin (yurtiçi fiyatların) birbirinden farklı olmasıdır.


#32

SORU:

Ricardo modelindeki önemli aksaklıklar nelerdir?


CEVAP:

Ricardo modelindeki bazı önemli aksaklıklar şunlardır;

a. Ricardo modeli emek-değer teorisine dayanır

b. Ricardo ülkeler arasında işgücü verimindeki farklılığın nedenlerini de açıklamış değildir

c. Ricardo’ya göre, işgücü ülke içinde tam hareketli, ülkeler arasında ise tam hareketsizdir

d. Ricardo teorisi bir arz teorisidir

e. Ricardo modeli sabit maliyetlere ve tam uzmanlaşmaya dayanır

f. Ricardo modeli statik bir modeldir

g. Üretim aşamalarına göre uzmanlaşma


#33

SORU:

Emek maliyetleri yerine fırsat maliyetleri tanımının kullanılması Karşılaştırmalı Üstünlük Teorisi analizlerinde ne gibi değişiklikler yaratır?


CEVAP:

Analizlerde emek maliyetlerini çıkartıp yerine fırsat maliyetleri kavramını koyduğumuzda, karşılaştırmalı üstünlüklerin yorumunda bir değişiklik olmamaktadır. Tüm değişiklik maliyetlerin nasıl ölçüleceği ile ilgilidir ki bu da hiçbir şekilde teorinin özünü etkilemez.


#34

SORU:

Üretim hacmindeki değişme ile üretim maliyetleri arasındaki ilişkilerin niteliği hangi şekillerde olmaktadır?


CEVAP:

Üretim hacmindeki değişme ile üretim maliyetleri arasındaki ilişkilerin niteliği üç ayrı şekilde olabilir. Birincisi, üretimin değişmesine karşın maliyetlerin sabit kalmasıdır. Buna üretimde “sabit maliyetler” koşulu adı verilir. İkincisi, üretim hacmi genişlerken maliyetlerin artmasıdır. Buna da artan maliyet ilişkisi denir. Nihayet üçüncüsü, üretim artarken maliyetlerin azalması durumudur ki buna da azalan maliyet koşulu adı verilir.


#35

SORU:

Artan maliyet varsayımının sonucu nedir?


CEVAP:

Artan maliyet varsayımının sonucu genellikle eksik uzmanlaşmadır (incomplete specialization). Üretimdeki uzmanlaşmanın eksik kalmasının nedeni üretimdeki artış dolayısıyla içerdeki üretim maliyetlerinin (iç fiyatların) giderek artması ve bir noktada dünya fiyatlarına eşitlenmesidir.


#36

SORU:

Dönüşüm eğrisi neyi ifade eder?


CEVAP:

Bir ülkenin, veri teknoloji ve tam çalışma koşulları altında sınırlı kaynaklarıyla üretebileceği mal bileşimlerini gösteren eğriye dönüşüm eğrisi (transformation curve) veya “üretim olanakları eğrisi” (production possibilities curve) adı verilir.


#37

SORU:

Çoğalan maliyet (azalan verim) koşulları altında üretimdeki uzmanlaşmanın yüksek olasılıkla “eksik” olmasının nedenini açıklayınız. 


CEVAP:

Çoğalan maliyet (azalan verim) koşulları altında üretimdeki uzmanlaşmanın yüksek olasılıkla “eksik” olacağına dikkat ediniz. Çünkü, ülke dünya fiyatlarına göre düşük maliyetle ürettiği malın üretimini artırırken üretim maliyetleri sabit kalmayıp artmaktadır. Bir noktada iç üretim maliyetleri uluslararası fiyat düzeyine ulaşabilir. O noktada uzmanlaşmayı daha ileri götürmemek gerekir. Çünkü, daha ileri gitmek pahalıya üretip daha düşük maliyetle ihraç etmek demektir, ki bu da rasyonel bir davranış olmaz.


#38

SORU:

Dönüşüm Eğrisinin Uluslararası Ticaret Teorisindeki önemi nedir?


CEVAP:

Bir ülkenin, veri teknoloji ve tam çalışma koşulları altında sınırlı kaynaklarıyla üretebileceği mal bileşimlerini gösteren eğriye dönüşüm eğrisi (transformation curve) veya “üretim olanakları eğrisi” (production possibilities curve) adı verilir. Uluslararası ticaret teorisinde bu eğrilerin önemli bir yeri vardır. Fırsat maliyetleri geometrik olarak en açık biçimde dönüşüm eğrileriyle gösterilebilirler.


#39

SORU:

Üretimde sabit maliyetler neyi ifade eder?


CEVAP:

Üretimde sabit maliyetler, bir endüstriden başka birine aktarılan kaynakların her iki kesimde de aynı derecede verimli olmalarını ifade eder. 


#40

SORU:

Sabit fırsat maliyetleri hangi durumlarda ortaya çıkar?


CEVAP:

Sabit fırsat maliyetleri şu iki durumda ortaya çıkabilir: (a) Üretim faktörlerinin birbiri yerine tam ikame edilebilir (perfect substitutes) olmaları, ya da iki malın üretiminde
sabit oranda kullanılmaları, (b) bir faktörün bütün birimlerinin homojen veya aynı kalitede olması.


#41

SORU:

Sabit ve azalan maliyet koşulları altında dış ticarete açılan bir ülkenin üretimde tam uzmanlaşmaya gitmesinin nedenini açıklayınız. 


CEVAP:

Üretimde sabit ve azalan maliyet koşullarının geçerli olduğu bir durumda, iki ülkeli ve iki mallı standart dış ticaret modellerinde tam uzmanlaşma ortaya çıkar. Çünkü, ülke içerideki düşük maliyetten üretimini artırdıkça (kaynakları diğer maldan aktardıkça) sabit maliyetler durumunda maliyetler değişmez; böyle olması ülkenin bu avantajdan sonuna kadar yararlanmaması için bir neden bulunmaz. Bu da tüm kaynakların karşılaştırmalı üstünlüğe sahip olunan malın üretimine yığılması demektir. Azalan maliyetler
durumunda bu yönde daha büyük bir itici güç vardır. Çünkü, her yeni üretilen birimin maliyeti bir öncekine göre daha da düşük olmaktadır.