ULUSLARARASI TİCARET HUKUKU Dersi Uyuşmazlıkların Mahkemeler Yoluyla Çözümü soru cevapları:
Toplam 20 Soru & Cevap#1
SORU:
İhkak-ı hak yasağı nedir?
CEVAP:
Toplumsal düzenin, barışın ve huzurun kurulması ve devamlılığı için sadece kurallar yeterli değildir; aynı zamanda, bunların amacı doğrultusunda uygulanması veya bunlara riayet edilmesi de önem arz eder. Gereği yerine getirilmeyen kurallar, dünyanın en ileri ve mükemmel kuralları bile olsa düzen fonksiyonunu gerçekleştiremez. Bu yüzden hukuk kurallarını ihlal edenlere yaptırım/müeyyide uygulanması gündeme gelir. Modern hukuk sistemlerinde, kendi kendine hak alma, yani kişinin ihlal edilen hakkını bizzat elde etmesi –birkaç istisnai hâl dışında– yasaklanmıştır. Buna ihkâk-ı hak yasağı denir. Kişilerin haklarını kendilerinin güç kullanarak elde etmeye çalışması, çoğu zaman güçlüyü koruyan adil olmayan sonuçları doğurduğundan terk edilmiş bir yaptırım biçimidir. Örneğin sözleşmenin tarafı, ödenmesi gerektiğini düşündüğü ücreti/bedeli kendisi zor kullanarak karşı taraftan tahsil etmeye çalışamaz.
#2
SORU:
Modern hukukta yaptırım uygulama görev ve yetkisi kime aittir? Açıklayınız.
CEVAP:
Modern hukukta, genel olarak kuralları koyan ve kurallara riayet etmeyenlere karşı yaptırım uygulayan devlettir. Yaptırım uygulama görev ve yetkisi devletin tekelindedir. Bu nedenle, kendi kendine hak alma dahi, tanınmış istisnai hâller dışında ise veya şartları bulunmuyorsa devlet tarafından cezalandırılır. Kendi kendine hak alma, meşru müdafaa ve zaruret hâli gibi, devlet yardımının hemen sağlanamayacağı olağanüstü ihtimallerde, o an için gerekli ve uygun olduğu ölçüde güç kullanmak kaydıyla mümkündür.
#3
SORU:
Milletlerarası yetki nedir?
CEVAP:
Milletlerarası yetki yabancılık unsuru taşıyan hukuki işlem ve ilişkilerden doğan uyuşmazlıklarda ülke mahkemelerinin yetkisini ifade eder. Yabancı unsur içeren hukuki işlem ve ilişkilerden doğan uyuşmazlıkları bir devlet mahkemesinin görebilmesi için milletlerarası yetkisinin bulunması gerekir. Aksi ile ifade edersek, milletlerarası yetkisi bulunmayan bir mahkemenin önüne gelen uyuşmazlığa bakması mümkün değildir.
#4
SORU:
Mahkemelerin milletlerarası yetkisinin dayanağı nedir? Açıklayınız.
CEVAP:
“Milletlerarası yetki” kavramında geçen “milletlerarası” ifadesi, sanki yetkinin milletlerarası üst bir kuruluş tarafından belirlendiği ve devletlerin de bununla bağlı olduğu gibi bir izlenim doğursa da, aslında mahkemelerinin yabancı unsur içeren dava ve işlerde ne şartlarla yetkili olacağı yine devletler tarafından belirlenir. Bu itibarla, mahkemelerin milletlerarası yetkisinin dayanağı/kaynağı prensipte iç hukuktur. Burada dikkat edilmesi gereken husus, her devletin kendi mahkemelerinin milletlerarası yetkisine ilişkin düzenleme yapabilmeleridir; bir devlet makamı, diğer bir devletin mahkemesinin yetkili olduğuna ilişkin bir düzenleme yapamaz ya da bu yönde karar veremez.
#5
SORU:
Devletler mahkemelerin milletlerarası yetkisini nasıl belirler?
CEVAP:
Devletler, mahkemelerinin milletlerarası yetkisini, davalının yerleşim yeri, mutad meskeni, sakin olduğu yer, sözleşmenin kuruluş yeri, sözleşmeden doğan edimlerin ifa yeri, sözleşme konusu şeyin bulunduğu yer, haksız fiilin işlendiği yer gibi uyuşmazlığa konu hukuki ilişkinin, işlemin veya olayın maddi veya hukuki irtibat/bağlantı noktalarını dikkate alarak belirleme yaparlar. Ancak, milletlerarası yetkiyi belirleme konusunda devletlerin münhasır yetkileri bulunduğundan, yaygın olmayan, diğer devletlerin anlayışına göre farklı ve hatta garip kabul edilen irtibat noktalarına göre mahkemelerinin milletlerarası yetkisini düzenleyen devletler de söz konusu olabilir. Burada dikkat edilmesi gereken husus, bir davayla ilgili birden fazla devletin mahkemesinin milletlerarası yetkiye sahip olabilmesidir. Bu durumda, davacı, kendisinin daha çok yararına olduğunu düşündüğü ülke mahkemesinde davasını açmayı tercih edebilir.
#6
SORU:
Türk mahkemelerinin milletlerarası yetkisi genel olarak hangi kanunda düzenlenmiştir? Genel hatlarıyla açıklayınız.
CEVAP:
Türk mahkemelerinin milletlerarası yetkisi genel olarak 5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanunda (MÖHUK) düzenlenmiştir. MÖHUK’un 1. maddesinde, kapsama giren diğer hususların yanında, yabancılık unsuru taşıyan hukuki işlem ve ilişkilerde Türk mahkemelerinin milletlerarası yetkisinin de düzenlendiği belirtilmiştir. Konu, MÖHUK’un “Milletlerarası Usul Hukuku” başlıklı ikinci kısmının birinci bölümü içindeki maddelerde hükme bağlanmıştır. Söz konusu kanun maddelerine baktığımızda, genel bir düzenlemenin yanında özel hükümlere yer verildiği görülmektedir.
#7
SORU:
Sözleşmeden doğan davalarla ilgili kabul edilen özel yetki kuralı hakkında bilgi veriniz.
CEVAP:
Sözleşmeden doğan davalarla ilgili, HMK m. 10(1)’de özel bir yetki kuralı kabul edilmiştir. Buna göre, sözleşmeden doğan davalar, sözleşmenin ifa edileceği yer mahkemesinde de açılabilir. Yani sözleşmeden kaynaklanan bir uyuşmazlıkla ilgili dava için, genel mahkeme olan davalının yerleşim yeri mahkemesi ve sözleşme konusu borcun ifa edileceği yer mahkemesinden biri tercih edilebilir.
#8
SORU:
İflas davalarında yetkili Türk mahkemesi hangisidir?
CEVAP:
İflâs davalarında yetkili Türk mahkemesi İİK m. 154’te belirtilmiştir. Buna göre, iflas davalarında yetkili mahkeme borçlunun muamele merkezinin bulunduğu yer mahkemesidir. Muamele merkezi yurt dışında bulunan şirketler hakkındaki iflas davalarında, bunların Türkiye’de şubesinin bulunduğu yer, birden fazla şube varsa merkez şubenin bulunduğu yer ticaret mahkemesi yetkilidir.
#9
SORU:
Yetki anlaşması nedir?
CEVAP:
Modern hukuk düzenleri borçlar hukuku sözleşmelerinde taraflara geniş bir irade serbestisi tanımaktadırlar. Buna göre taraflar, sözleşmenin türünü, şartlarını serbestçe belirleyebilirler. Tarafların aralarında yaptıkları sözleşmenin, mevcut, bilinen ve hukuken düzenlenmiş sözleşmelerden olması zorunluluğu da yoktur. Yani taraflar, ihtiyaçlarına uygun türde ve şartlarda sözleşme yapabilirler.
Milletlerarası usul hukukunda da, taraflara aralarındaki uyuşmazlıkları çözecek makamı seçme/belirleme konusunda irade serbestisi tanınmaktadır. Buna göre, taraflar, örneğin aralarındaki sözleşmede veya daha sonra, sözleşmeyle ilgili doğrudan veya dolaylı olarak çıkacak uyuşmazlıkların ne şekilde çözüleceği veya çözüm için hangi merciiye başvurulacağı hususunda anlaşabilirler; bu bağlamda, çıkmış veya çıkacak uyuşmazlığın hangi devlet mahkemesinde görüleceği hususunda da anlaşma yapılabilir.Şu hâlde, tarafların aralarındaki uyuşmazlığın belli bir mahkeme tarafından çözülmesi hususunu kararlaştırabilmeleri mümkündür. Yapılan bu anlaşmaya yetki anlaşması veya yetki sözleşmesi denmektedir.
#10
SORU:
Yetki anlaşması hangi şekillerde yapılabilir? Açıklayınız.
CEVAP:
Yetki anlaşmasının iki şekilde yapılması mümkündür. Ya taraflar aralarında sözleşme yaparken, sözleşmenin bir maddesinde yetkili mahkemeyi belirleyebilirler ki bu takdirde yetki şartı/kaydı/klozu söz konusudur. Yahut sözleşmenin akdedilmesinden sonra taraflar ayrıca bir anlaşmayla yetkili mahkemeyi belirleyebilirler ki bu takdirde yetki sözleşmesinden bahsedilir. Belirtilenlerden ilki, sözleşmede yer alan bir kayıt şeklinde iken, ikincisinde anlaşmanın bizatihi konusu yetkili mahkemenin belirlenmesidir. İki türdeki bu anlaşmaların sonuçları arasında bir fark bulunmamaktadır.
#11
SORU:
Yabancı unsur içeren bir uyuşmazlıkta Türk mahkemelerini yetkili kılan bir anlaşmanın geçerli olabilmesi için aranan şartlar nelerdir?
CEVAP:
HMK m. 17 ve 18’e göre, yabancı unsur içeren bir uyuşmazlıkta Türk mahkemelerini yetkili kılan bir anlaşmanın geçerli olabilmesi için aranan şartları maddeler hâlinde şu şekilde belirtebiliriz:
1. Yetki anlaşması tacirler veya kamu tüzel kişileri arasında yapılmalıdır.
2. Uyuşmazlık, tarafların üzerinde serbestçe tasarrufta bulanabilecekleri bir konuda olmalıdır.
3. Uyuşmazlıkla ilgili kesin yetkiye sahip bir başka Türk mahkemesi bulunmamalıdır.
4. Uyuşmazlık konusu hukuki ilişki, belirli veya belirlenebilir olmalıdır.
5. Yetki anlaşmasında yetkili kılınan mahkeme veya mahkemeler belirli olmalıdır.
6. Yetki anlaşması yazılı şekilde yapılmalıdır.
#12
SORU:
Geçerli bir yetki anlaşmasının sonuçları nelerdir?
CEVAP:
Yetki anlaşmasının geçerli olmasının en önemli sonucu, üzerinde anlaşma sağlanan mahkemenin yetkili hâle gelmesidir. Artık davanın, taraflar arasında aksine hüküm yoksa sadece söz konusu mahkemede açılması gerekir. Yani taraflar, yetki anlaşmasında bir mahkemeyi belirtmekle yetinmişler ise bu davaya mevcut olsa bile Türkiye’deki başka bir yer itibarıyla yetkili mahkemenin bakabilmesi mümkün değildir.
#13
SORU:
Devletin, yasama, yürütme ve yargı yetkilerine diğer devletlerce müdahale edilebilir mi? Açıklayınız.
CEVAP:
Devletin, yasama, yürütme ve yargı fonksiyonlarını yerine getirmesi için üç çeşit yetkisi söz konusudur. Bunlar yasama, yürütme ve yargı yetkileridir. Münhasır nitelikte olan ve devletin egemenliğinden kaynaklanan bu yetkilere başka devletlerce müdahale edilemez; hiçbir devlet, başka bir devletin organlarının, kendi organlarının bu faaliyetlerine karışmasına müsaade etmez. Paralel olarak, devletin bu yetkilerini kullanırken, başka devletlerin bu yetkilerine saygı göstermesi gerekir. Dolayısıyla, bu yetkiler etkilerini ulusal alanda, yani yetkiyi kullanan devletin siyasi sınırları içinde gösterir.
#14
SORU:
Bir devlet mahkemesinin verdiği karar, başka bir ülkede mahkeme kararı olarak etki doğurur mu? Açıklayınız.
CEVAP:
Prensipte, bir devlet mahkemesinin verdiği karar, başka bir ülkede mahkeme kararı olarak etki doğurmaz. Başka bir ifadeyde, bir devletin mahkemesinin verdiği karar, bir mahkeme kararı olarak mahkeme devletinin siyasi sınırları içerisinde etkilidir. Bunu, kesin ve değiştirilemez mutlak kural olarak kabul ettiğimizde, özel hukuka ilişkin hususlarda istenmeyen birtakım sonuçlar ortaya çıkacaktır. Kuralın istisnasız uygulanmasının, tarafların tekrardan masraf, zaman ve emek harcamalarına neden olacağı açıktır. Ayrıca, uluslararası toplum ilişkileri ve ticaret de bundan olumsuz etkilenecektir. Zira uzun uğraşılar sonucu alınan karar, herhangi bir anlam ifade etmeyecektir. Devletler bu ve bunun gibi olumsuz durumları engelleyebilmek için, yabancı mahkeme kararlarının kendi ülkelerinde etki doğurmasını sağlayacak çeşitli hukuki mekanizmalar kabul etmişlerdir. Yapılan bu düzenlemeler, kazanılmış haklara saygı, uluslararası nezaket gereği gibi çeşitli teorilere dayandırılmaktadır.
Yabancı bir mahkeme kararının, başka bir ülkede etki doğurması iki şekilde olur: Tanıma ve tenfiz.
#15
SORU:
Tanıma nedir?
CEVAP:
Tanıma yabancı bir mahkeme kararının taşıdığı kesin hüküm etkisinin yabancı bir ülkeye de teşmili, yabancı bir ülkede de kabulüdür. Eğer bir yabancı mahkeme kararının sadece kesin hüküm ve/veya kesin delil etkisinden yararlanılmak isteniyorsa, bu takdirde mahkeme kararının tanınması gerekli ve yeterlidir.
#16
SORU:
MÖHUK'n tanıma ve tenfize ilişkin sistematiği ile ilgili olarak bilgi veriniz.
CEVAP:
MÖHUK’un sistematiği, önce tenfizin, daha sonra tanımanın düzenlenmesi şeklindedir. Tenfize ilişkin hükümler daha ayrıntılı olup; burada, tenfize ilişkin şartlar ve tenfiz usulüne dair hükümler yer almaktadır. Buna karşılık tanıma, genel olarak sadece iki maddede düzenlenmiştir.
#17
SORU:
MÖHUK'a göre tenfizin ön şartları elerdir?
CEVAP:
Tenfizi istenen kararın niteliğiyle ilgili bulunması gereken üç ön şart belirtilmiştir:
1. İlâmın yabancı mahkeme tarafından verilmiş olması
2. Kararın hukuk davalarına ilişkin olması
3. Kararın kesinleşmiş olması
#18
SORU:
Karşılıklılık şartı nedir? Açıklayınız.
CEVAP:
Bir devletin bir hakkın tanınmasını diğer devletin de aynı hakkı tanıması şartına bağlamasıdır. Türk hukukunda da bazı hâller için karşılıklılık esası aranmaktadır ki, tenfiz bu hâllerden birini teşkil eder.
#19
SORU:
Tenfiz şartları nelerdir?
CEVAP:
Tenfiz talebinin hangi hâllerde reddedileceği, MÖHUK m. 54’de sayılmıştır. Bu şartları genel olarak şu şekide belirtebiliriz:
1. Karşılıklılık şartı
2. Karar, Türk mahkemelerinin münhasır yetkisine girmeyen bir konuda verilmemiş olmalıdır.
3. Kararı veren mahkemenin yetkisi aşkın/aşırı yetki olmamalıdır.
#20
SORU:
Tenfiz kararları hakkında görevli ve yetkili mahkeme ile ilgili olarak bilgi veriniz.
CEVAP:
Tenfiz kararları hakkında görevli mahkeme asliye mahkemesidir (MÖHUK m. 51(1)). Aile hukukuna ilişkin yabancı mahkeme kararların tanınması ve tenfizi hususunda aile mahkemeleri görevlendirilmiştir (4787 sayılı Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanun m. 4). Uygulamada bazen, ticari konulardaki yabancı mahkeme kararlarının tenfizi taleplerinin asliye ticaret mahkemelerine yapıldığı da görülmektedir.
Tenfiz kararları kendisine karşı tenfiz istenen kişinin Türkiye’deki yerleşim yeri, yoksa sakin olduğu yer mahkemesinden, Türkiye’de yerleşim yeri veya sakin olduğu bir yer mevcut değilse Ankara, İstanbul veya İzmir mahkemelerinden birinden istenebilir (MÖHUK m. 51(2)). Yetkili mahkemeler basamaklı şekilde belirlenmiş olup; sıraya riayet edilmelidir.