UYGARLIK TARİHİ I Dersi ROMA TARİHİ VE UYGARLIĞI soru cevapları:

Toplam 20 Soru & Cevap
PAYLAŞ:

#1

SORU:

Roma kentinin kuruluşu nasıl gerçekleşmiştir?


CEVAP:

Efsanelere göre Roma kenti, Troyalı Aeneas’ın soyundan gelen torunları Romulus ve Remus tarafından İ.Ö. 753 yılında kurulmuştur.
Ancak arkeolojik buluntular şehrin İ.Ö. 1000
yıllarından itibaren iskân edildiğini göstermektedir. Roma kenti halkı ağırlıklı olarak Latinlerden oluşmuşsa da, burası Etrüsk egemenliği altındaydı ve Etrüsk kökenli krallar tarafından yönetilen bir şehir devletiydi. İ.Ö. 509 yılında Latinler, Etrüsk idaresine isyan ederek kraliyet ailesini Roma şehrinden kovmuş ve Roma Cumhuriyeti’ni kurmuşlardır. 


#2

SORU:

Roma Cumhuriyeti İtalya'yı nasıl ele geçirmiştir?


CEVAP:

Roma Cumhuriyeti kurulur kurulmaz Romalılar, hâlen çevrelerinde sürmekte olan Etrüsk egemenliğine karşı, İ.Ö. 5. yy. boyunca yakın komşuları olan Latin kentleriyle ortak askerî ittifaklar yapmaya başladılar. Böylelikle iyice zayıflamaya başlamış olan Etrüsk şehir devletleri birer birer ele geçirilir. Ele geçirilen veya
askerî ittifaklarla sıkı ilişki kurulan kentlerde yaşayanlara vatandaşlık hakları tanıyan Romalılar bölgede millî bir birlik oluşturmaya başladılar. Ayrıca bu bölgelerde Roma koloni kentleri kurularak birlik pekiştirilir. Romalılar, İ.Ö. 275 yıllarına gelindiğinde müttefiklerini ve arazilerini güney İtalya’daki Yunan kentlerine de yaymaya başladılar. Sadece Tarentum kenti bu ittifaka katılmayarak artan Roma baskısına karşı savaştı. Ancak sonuçta Tarentum kenti de Romalılara teslim oldu. Böylece Roma Cumhuriyeti İtalya Yarımadası’nın tamamını ele geçirmiş oldu.


#3

SORU:

Kartaca Devleti nasıl yıkılmıştır?


CEVAP:

Romalıların yayılmacı politikası, Kartacalıları, İ.Ö. 219 yılında başlayan 2. Pön Savaşı (İ.Ö. 219-201) ile tekrar Romalılarla karşı karşıya getirdi. Bu savaşta Kartaca Generali Hannibal, savaş sanatının en ünlü taktik hamlelerinden birini gerçekleştirdi. Filleri de içeren büyük bir orduyla İspanya’dan Fransa’ya geçip, Alp Dağları’nı aşarak İtalya’ya girdi. İ.Ö. 216’da gerçekleşen Cannae Meydan Savaşı’nda, Roma ordusunu yendi. Hannibal bu zaferle İtalya’da Romalılarla ittifak yapan kentlerin teslim olmasını amaçlıyordu. Ancak ikmal yolları kesilen ve iyi savunulan şehirler karşısında başarılı olamayan Hannibal, Güney İtalya üzerinden Kartaca’ya dönmek zorunda kaldı. Bu olağanüstü kriz boyunca diktatör seçilen Roma Generali Scipio İ.Ö. 210 yılında İspanya’daki Kartaca topraklarını ele geçirdi ve Hannibal’in ordusunun arkasından Kuzey Afrika’ya geçerek burada Hannibal’i yendi. İ.Ö. 202’de barış istemek zorunda kalan Kartaca, bütün denizaşırı topraklarını Roma’ya terk ederek, yüklü bir savaş tazminatı ödemiş ve donanmasını feshetmişti. Böylece Kartaca önemli bir güç olmaktan çıktı. Hannibal, Kartaca’dan kaçmak zorunda kalarak, kendisine yeni müttefikler bulmak üzere Anadolu’ya geçti. Bu amacında başarılı olamayan Hannibal, Nikomedia (İzmit) kenti yakınındaki Dakibyza (Gebze) yakınlarında ölmüştür ve mezarı buradadır. İ.Ö. 149’da çıkan 3. Pön Savaşı sonunda Kartaca Devleti tamamen yıkılmıştır ve toprakları Roma Cumhuriyeti’ne Afrika Eyaleti adıyla katılmıştır


#4

SORU:

Makedonya Krallığı nasıl son bulmuştur?


CEVAP:

2. Pön Savaşı sırasında Makedonya Krallığı da Romalılara karşı savaş açtı. Sürmekte olan savaşa Seleukos Kralı III. Antiokhos Makedonların yanında katıldı. Varlıkları Doğu Akdeniz’deki iki önemli krallığın müttefik olmasıyla tehlikeye düşen Rodos Cumhuriyeti, Pergamon (Bergama) Krallığı gibi küçük devletler Romalıları yardıma çağırdılar. Yunanistan’a geçen Roma orduları İ.Ö. 197’de
Kynoskephalai Savaşı’nda Makedonyalıları yendiler. Makedonya Kralı V. Philippos, Yunanistan ve Ege Denizi ile Anadolu’daki bütün kolonilerini terk ediyor, haklarından vazgeçiyordu. Böylece Makedonya Krallığı da önemli bir devlet olmaktan çıktı. Romalılar bütün Yunanistan’ın şehir devletleri hâlinde bağımsızlığını ilan ettiler, ancak bu kent devletleri bundan böyle kalıcı olarak Roma hegemonyası altına giriyorlardı. İ.Ö. 168 yılında Makedonya Krallığı’nın tekrar savaş hazırlığında olduğunu iddia eden Romalılar bu krallığa tamamen son verdiler. İ.Ö. 147 yılında Makedonya bir Roma eyaleti olarak Roma topraklarına katıldı. Böylece Roma Devleti Balkanlarda büyük bir bölgeye sahip oldu


#5

SORU:

Pergamon Krallığı Roma Devletine nasıl bağlanmıştır?


CEVAP:

İ.Ö. 133 yılında Pergamon Krallığı’nın son kralı III. Attalos öldüğünde, krallığını vasiyet yoluyla Roma Devleti’ne bıraktı. Böylece Batı Anadolu’yu ele geçiren Romalılar burada da Asia (Asya) Eyaletini kurdular. Bütün bu gelişmeler sonucunda İspanya’dan Doğu Akdeniz’e uzanan geniş bir alan Roma Devleti’ne bağlandı, bir kısmı ise gene Roma’nın müttefikleri olan küçük devletlerin kontrolüne geçti.


#6

SORU:

Roma'da devlet yönetimi nasıldır?


CEVAP:

Roma kentinde kraliyet yönetimi yıkıldıktan sonra yeni kurulan devlet yönetim sistemi bir cumhuriyetti. Bu cumhuriyetin en önemli kurumu, üyeleri patriciuslar tarafından oluşturulan Comitia Curiata idi. Bu meclis bütün devlet görevlilerinin atamalarını yapmakta ve kanunlar çıkarmaktaydı. Devlet yönetimi meclis içinden seçilen 2 adet konsüle bırakılmıştı. Bu konsüller imperiuma (en yüksek yetki) sahip olmakla beraber, aslında görevleri paylaşmaktaydılar. İki adet seçilmelerinin
herhangi birinin tek başına güçlenerek bir krala dönüşmesini engelleyeceği düşünülmüştü. Ayrıca meclisin sıkı denetimi altındaydılar. Aldıkları kararları meclisin onaylaması gerekiyordu. Ancak kentin geçirdiği önemli tehlike anlarında bu
konsüllerden bir tanesi meclis tarafından diktatör seçilirdi. Diktatör bütün devlet yönetimini ve ordu yönetimini tek elde toplayan ve meclis kontrolünde olmayan bir makamdı; ama bu olağanüstü yetkiler tehlike geçtikten sonra tekrar meclise devredilirdi. Ayrıca ikinci bir meclis olan Senatus da devlet yönetiminde bulunmaktaydı. Görevi sadece hükümete, yani konsüllere tavsiyeler vermekti, kararları
kanun hükmü taşımıyordu.


#7

SORU:

Roma döneminde kurulan Comitia Tributa meclisi ne amaçla kurulmuş ve neleri gerçekleştirmiştir?


CEVAP:

Roma Cumhuriyeti’nin tarihi patriciuslar ve plepler arasında süren sınıf mücadeleleri ile doludur. Plepler ilk başta devlet memurluklarına alınmadıklarından, devlet yönetiminin herhangi bir kademesinde söz sahibi olamıyorlardı. Bu nedenle kendi meclisleri olan Comitia Tributa’yı kurdular. Bu meclisin ilk görevi plepleri, patricilerin haksız muamelesine karşı korumaktı. Bununla beraber, Roma kanunlarının yazılı hâle gelmesini sağlamakta anahtar rol oynamıştır. İ.Ö. 450 yılında pleplerin baskısıyla 12 levha kanunu çıkartılmış ve Roma hukukunun temel taşı olacak aile, borç, ceza ve miras hukukları düzenlemiştir. 


#8

SORU:

Roma'da yaşayan köylülerin şehre göç etmesiyle oluşan proletaria ile optimatlar arasında sorunlar çıkmıştır.  Gracchus kardeşler bir toprak reformu getirerek bu sorunu çözmeye çalışmışlardır. Bu reformu açıklayınız.


CEVAP:

İ.Ö. 133’te politikada aktif olan Gracchus kardeşlerin yeni toprak reformu bu
sorunu çözmek için kabul edildi. Buna göre aşırı toprak sahibi olan zenginler bu toprakları devlete iade edecek ve elde edilen araziler küçük meblağlar karşılığı, köylülere, tekrar satılamayacak eşit parseller şeklinde dağıtılacaktı. Uygulama bir anlamda başarılsa da, Gracchus kardeşlerin optimatlar tarafından siyasi suikastlarla öldürülmesi sonrası, dağıtılan bu toprakların tekrar satılamaması kaidesi kaldırıldı. Böylece bu araziler yeniden büyük toprak sahiplerinin eline geçmeye başladı.


#9

SORU:

Triumvirlik ne demektir?


CEVAP:

Pompeius, Roma’ya döndükten sonra, artan iç savaş tehlikesine karşı, kendisini kral ilan etmesinden korkan rakiplerini yatıştırmak için, ordusunu terhis etti ve yetkilerini senatoya devretti. Ancak askerlerine verdiği ücretsiz toprak dağıtma sözü ve Anadolu’da kurduğu yeni eyalet sistemi, çoğunluğu aristokratlardan oluşan senato tarafından onaylanmadı. Bu arada Marius’un yeğeni olan Julius Caesar,
Halkçı Partinin başına geçmişti. Preoleteria temsilcisi Crassus, Caesar ve Pompeius güçlerini birleştirerek devlet yönetimini ele geçirdiler. Bu kurulan ittifaka triumvirlik adını verdiler. Triumvirler senatoya kendi taraftarlarını yerleştirerek Cicero gibi aristokratları sürgüne gönderdiler. 

Triumvirlik: Devlet yönetimin üç kişi arasında
paylaşılması.


#10

SORU:

II. Triümvirlik ne zaman ve nasıl kurulmuştur?


CEVAP:

Suikastçiler ve destekçileri, yeni bir cumhuriyet kurmak için hazırlık yapmış olsalar da, Caesar’ın yardımcısı ve o sırada konsül makamında bulunan Marcus Antonius ordu desteği ile Roma’da yönetimi ele geçirdi. Julius Caesar’ın yeğeni Octavianus ve Caesar’ın diğer bir yardımcısı General Lepidus güçlerini birleştirerek İ.Ö. 43’te II. Triumvirliği kurdular. Caesar suikastine karışmış kişilerden başlayarak, cumhuriyet yönetimini savunan bütün senatörlerin ve atlı sınıfının yasal haklarını ve mülklerini ele geçirdiler. 


#11

SORU:

Roma İmparatorluğu nasıl başlamıştır?


CEVAP:

Octavianus’a, İ.Ö. 27 yılında senato tarafından Augustus (yüce) unvanı verildi ve bu tarihten itibaren bu unvanla anılmaya başladı. Aynı yıl kendisine gene senato tarafından prokonsül yetkilerinin en geniş şekli (imperium) ve Roma ordularının başkumandanlığı verildi. Bundan böyle bu yetkilerini de ifade etmek için imparator unvanını da kullanmaya başladı.
Roma İmparatorluğu, Augustus’un imparator
unvanını kullanması ile İ.Ö. 27 yılından itibaren
başlatılır.


#12

SORU:

Roma İmparatorluğu'nda Julius-Claudiuslar Dönemi'nde yaşanan gelişmeler nelerdir? 


CEVAP:

Julius-Claudiuslar Dönemi, olumsuz bazı olaylara karşın, Roma imparatorluk tarihi ve uygarlığı için altın bir çağdır. Roma edebiyatından, mimarisine pek çok konuda önemli gelişmeler kaydedilmiştir. Özellikle eyaletler, örneğin Anadolu’da bulunan bölgeler ve kentler, barış ortamı sayesinde artan bir refah seviyesine kavuşmuşlardır. Özellikle şehirlerde yaşayan zengin kesim, Roma
ordusundan terhis olan eyalet kökenli askerler kanun yolu ile Roma vatandaşlık hakları kazanmaya başlamış ve daha üst seviyelerde görevlere gelerek Roma devletinin idaresinde rol oynamışlardır. Gerek artan refah, gerekse Roma İmparatorluğu’nda yükselen eyalet kökenlilerin geldikleri şehirlere yaptıkları yardımlar Ephesus (Efes), Aphrodisias (Geyre), Perge (Aksu) gibi Anadolu kentlerinde ve diğer yerlerde gözlemlenebilecek M.S. 1. yy. ile artan mimari faaliyetlerde kendisini göstermektedir.


#13

SORU:

Roma İmparatorluğu'nda Antoninuslar devrinin özelliklerini açıklayınız.


CEVAP:

Antoninuslar devri imparatorlarının büyük
kısmı eyaletlerden gelen ve Roma vatandaşlık
hakkını sonradan elde etmiş ailelerden gelmekteydi. Belki de bu dönemde Romalı olma fikri, Latin kökenli eski ailelerin soyundan gelmekten öte, köken önemsenmeden bir devlete ait vatandaş olmaya doğru dönüşmüş; artan sayılarda halk kitleleri Roma vatandaşlık hakkı kazanmışlardır. Özellikle
memuriyetlerde yükselen ve çoğu yoksul veya eyalet kökenli ailelerden gelen bu yeni zümre sayesinde yetenekli olanlar üst makamlara ulaşabilmiştir. Bu sayede Roma İmparatorluğu edebiyat, hukuk, bilim, mimari, sanat gibi dallarda da en üst seviyesine ulaşmıştır.


#14

SORU:

Limes nedir?


CEVAP:

Limes: Sınır boyunda kurulan kaleler ve surlardan oluşan savunma sistemi.


#15

SORU:

Asker İmparatorlar Dönemi tarım ve ticareti nasıl etkilemiştir?


CEVAP:

Savaş ve saldırılar özellikle korunmasız köylere zarar vermiştir. Bu dönemde tarımsal üretimin düşmesi nedeniyle sürekli kıtlıklar yaşanmaya başlanmıştır. Ticaretin durma noktasına gelmesi, şehirlerin ihtiyaçlarını karşılayamaz hâle gelmesine neden olmuştur. Vergi toplanmasının zaman zaman imkânsız hâle gelmesi nedeniyle, merkezî hazine boşalmış, parada maden ayarlarının azaltılması zorunlu bir hâle gelmiştir. Bu da yüksek bir enflasyona neden olmuş, meta fiyatları hızla yükselişe geçmiştir


#16

SORU:

Roma İmparatorluğu'nda tetrarşi nasıl kurulmuştur?


CEVAP:

İmparator Diocletianus (İ.S. 284-305) yönetimi ele aldıktan sonra temelleri kendisinden önce atılmaya başlanmış yapısal reformlara önem vermiştir. Diocletianus artık doğal sınırlarına ulaşmış ve çok geniş bir coğrafyaya yayılmış olan Roma İmparatorluğu’nun tek bir kişi tarafından, tek bir merkezden idare edilemeyeceğini kavramış durumdaydı. Bu nedenle Antoninuslar devrindeki gibi, yetenekli bir kumandan olan Maximianus’u Caesar ilan ederek kendisine veliaht yaptı. Sonra
Augustus payesi vererek kendisi ile ortak imparator ilan etti. Böylece Maximianus
kuzey sınırına müdahale edebileceği Mediolanum (Milano, İtalya)’dan Batı Roma
topraklarını, Diocletianus ise Balkanlar ve Doğu Anadolu’ya rahatça ulaşabileceği Nikomedia (İzmit)’dan Doğu Roma topraklarını yönetecekti. Böylece Roma İmparatorluğu resmî olarak ikiye bölünmese de, idari anlamda Doğu ve Batı olarak bölünmüş oluyordu. İ.S. 293 yılında sınır güvenliği için bu yönetim tarzı biraz daha geliştirilerek iki yeni Caesar tayin edilmiştir. Konstantius, Galya ve Britanya’yı, Galerius ise Suriye ve Mısır’ı idare etmekle görevlendirildiler. Böylece 4’lü
yönetim tarzı, yani tetrarşi kurulmuş oldu.


#17

SORU:

Romalıların dini nedir?


CEVAP:

Romalılar çok tanrılı yani paganistikti. Romalıların ilk kültleri Etrüsk etkileri taşımayan Latium bölgesinin yerel tanrılarıydı. Her aile kendi koruyucu kültüne özel önem vermekle beraber diğer tanrılara da tapıyordu. Latin tanrıları görünüşleriyle Yunan tanrılarını andırmaktaydılar. Fakat Yunan mitlerinin Roma mitlerine dönüşmesi ancak İmparatorluk Dönemi’ne doğru gerçekleşecektir. Erken Roma
dininin bir özelliği, savaş veya diğer resmîi işlerde mutlaka öncesinde tanrılar tarafından bu işin kutsanıp kutsanmadığını ölçmek için kehanetlerde bulunulmasıdır. Bu amaçla kesilen kurban hayvanlarının iç organları incelenmekte, gökyüzündeki kuşların uçuşları yorumlanmaktaydı. 


#18

SORU:

Roma İmparatorluğu döneminde diğer dinlere olan yaklaşım nasıldır?


CEVAP:

Romalılar, kendi inançlarıyla çelişkiye düşmediği ve toplumsal sorunlara yol açmadığı sürece ele geçirdikleri yeni bölgelerdeki yerel dinlere karşı toleranslı davranmışlardır. Dolayısıyla eyaletlerdeki mevcut kültler gelişerek ve başkent Roma veya diğer metropollere de yayılarak varlıklarını sürdürmüşlerdir. Örneğin Anadolu’da Tunç Çağı’ndaki kökenlerini hâlen koruyan pek çok yerel kült Roma Dönemi’nde mevcut olmayı sürdürüyordu. Ancak örneğin Galya’da Romalılara karşı politik örgütlenmeyi sağlayan Kelt dinleri sert bir biçimde yok edilmiştir.
Aynı şekilde tek tanrı inancını savunan, dolayısıyla Roma’nın kendi kültlerini tanımayan Yahudilik ve daha sonrasında Hristiyanlık şiddetli bir biçimde cezalandırılmaya ve bastırılmaya çalışılmıştır. Örneğin Kudüs kenti, Hz. Süleyman tarafından inşa ettirilen Yahudilerin kutsal tapınağının bir sebasteiona dönüştürülmesini, içine tapınılmak üzere bir Roma imparator heykeli yerleştirilmesini Yahudilerin kabul etmemesi üzerine çıkan isyan sonrasında (İ.S. 70) Romalılar tarafından yıkılmıştır. Yağmalanan ve yıkılan yapılardan bir tanesi tapınağın kendisidir. Bugün bu yapıdan geriye kalan tek parça Ağlama Duvarıdır ve bu
geleneğin de doğma sebebi bu olaydır.


#19

SORU:

Roma İmparatorluğu'nda anıtsal yapıların mimari özellikleri nasıldır?


CEVAP:

Anıtsal yapılarda Romalılar özellikle yüksek yapı formlarını uygulamışlardır. Dolayısıyla Yunan veya Etrüsk tarzı yekpare taştan yapılar hâlâ yapılmakla beraber, tuğla ve çimento gibi malzemeler daha yoğun kullanılmış, kemer, tonoz ve kubbe gibi mimari formlar yaygınlaşmıştır. Pergamon (Bergama)’daki Kızıl Avlu tamamı tuğladan yapılan bir Roma tapınağıdır. Tuğlaların üzerleri ince mermer
levhalarla kaplanarak, taştan anıtsal mimari izlenimi verilmiştir. Roma’daki Pantheon yapısının kubbesi, inşa edilmiş ilk kubbeler arasındadır ve çimento kullanılarak inşa edilmiştir.


#20

SORU:

Roma İmparatorluğu döneminde ticaret nasıl gerçekleştirilmiştir?


CEVAP:

Roma İmparatorluğu’nun tüccarları, ağırlıklı olarak Akdeniz ve Batı Avrupa’daki Roma topraklarında oluşan barış ortamından faydalanarak uzun mesafeli ticaret yapar duruma gelmişlerdir. Arkeolojik kazılarda aynı üretimhanelerde üretilmiş benzer metaların birbirlerinden binlerce kilometre uzaklıktaki noktalarda ele geçmeleri hiç şaşırtıcı değildir. Ancak ticaretin diğer bir yönü sınırlar dışına uzanmaktadır. Baltık Denizi kıyısında üretilen amber ve kürkler imparatorluğa taşınmış, bunlar karşılığında cam, metal ve para ödenmiştir. Aynı şekilde kervan yolları yardımı ile doğunun ipeği ve baharatı batıya taşınmıştır. Bugün bu ticaretin izlerini Çin gibi yerlerde ele geçen Roma sikkelerinde görebilmekteyiz. Asya ticareti Kızıldeniz’den başlayarak deniz üzerinden de sürdürülmüştür. Hindistan kıyılarında Romalıların kurduğu pek çok ticaret istasyonu saptanmıştır. Mısır üzerinden ve kıyılardan köle, egzotik hayvan ve değerli eşya ticareti için Afrika içlerine kadar uzanan ticaret rotaları kurulmuştur.