VIII-XIII. YÜZYILLAR TÜRK EDEBİYATI Dersi XII-XIII. Yüzyıllarda Anadolu’da Kültür ve Edebiyat soru cevapları:

Toplam 20 Soru & Cevap
PAYLAŞ:

#1

SORU:

Anadolu Selçuklu sultanlarının ilme ve sanata önem verip desteklemeleri, ilim adamı ve sanatkârları himaye edip korumaları ne tür gelişmelere olanak sağlamıştır?

 


CEVAP:

Anadolu Selçuklu sultanlarının, tıpkı ataları Karahanlı, Gazneli ve Selçuklu sultanları gibi, ilme ve sanata önem verip desteklemeleri, ilim adamı ve sanatkârları himaye edip korumaları ve onlara lâyık oldukları ikram ve ihsanda bulunmalarından dolayı, Anadolu’ya Türkistan, Suriye, Irak ve İran taraflarından birçok âlim ve sanatkâr da gelmiştir.


#2

SORU:

Alaaddin Keykubad’ın hükümdarlığı sırasında Türklere karşı tutumu nasıl olmuştur?


CEVAP:

I. Alaaddin Keykubad, hükümdarlığı sırasında Anadolu’da Türklük mefkûresini hâkim kılmaya çalışmış, bürokrasiye Türk asıllı kimseleri atamıştır. Hatta bu dönemde, Türkmen şeyhler ile ilim ve fikir adamları himaye edilmiş, Ahi teşkilatı bütün Anadolu’ya yayılmış, şehirlerdeki belediye hizmetleri Ahilere verdirilmiştir.


#3

SORU:

I. Gıyaseddin Keyhüsrev’in hükümdarlığı sırasında Türklere karşı tutumu nasıl olmuştur?


CEVAP:

İran tesiri altında olan II. Gıyaseddin Keyhüsrev, iktidara gelişinden itibaren Türkmenlere karşı olumsuz bir davranış sergilemiştir. Hatta bu dönemde atabek olan Sadeddin Köpek, Türkmen ve Ahileri devlet kademelerinden uzaklaştırırken İran asıllı kişileri yüksek mevkilere getirmiştir. Sultana karşı ayaklanan Türkmen beyleri ile devlet adamlarını ise ya öldürtmüş ya da tutuklatmıştır.


#4

SORU:

Mutezile ne tür bir harekettir ve ne zaman ortaya çıkmıştır?


CEVAP:

İslâm’ın doğuşundan yaklaşık bir asır sonra ortaya çıkmış, İslâm dinini akıl ölçü ve kurallarına göre yorumlayan dinî ve felsefî bir hareket.


#5

SORU:

Anadolu’da yazılan ilk eserin adı nedir ve ne tür konularla ilgilidir?


CEVAP:

Anadolu’da yazılan ilk eser olan Keşfü’l-akabe, Farsça olup astronomi ve felsefeyle ilgilidir.


#6

SORU:

Moğol istilasının pozitif bilimler üzerinde ne tür tesirleri olmuştur?


CEVAP:

I. Alaaddin Keykubad’ın tahta çıkışından (616/1220) sonraki dönemde fikrî ve ilmî inkişaf, özellikle Moğollar’ın 640/1243 yılında Anadolu Selçuklu Devleti’ni hâkimiyetleri altına almalarından dolayı zayıflarken, dinî-tasavvufî düşünce ön plana çıkıp gelişme göstermiştir. Nitekim XIII. asrın ilk çeyreğinden itibaren Moğol istilâsından kaçıp huzur ve rahatın mekânı olarak gördükleri Anadolu’ya gelen mutasavvıfların yaptıkları faaliyetler, Anadolu’daki fikrî dengenin tasavvufa kaymasını sağlamıştır. Bunda Moğolların, Anadolu’da oluşturduğu şiddetli baskı ile gerçekleştirdiği acımasız katliamların, çaresizlik ve umutsuzluk içerisindeki halkı, huzurun kaynağı olarak görülen tekke ve zaviyelere yöneltmesi de etkili olmuştur. Böylece Anadolu halkı mistikleşirken pozitif ilimlere karşı olan ilgi azalmıştır. Ayrıca Moğolların Anadolu’da gerçekleştirdikleri bu katliam ve yaptıkları zulümlerden dolayı birçok âlim ve bilge ya öldürülmüş ya da Anadolu’yu terk etmiştir. Bu durum, Anadolu’daki ilmî ve fikrî faaliyetleri olumsuz yönde etkilerken, doğal olarak yazılan eserlerin konusuna da tesir etmiştir.


#7

SORU:

Anadolu Selçuklu Devleti’nde astrolojiye olan ilgi nasıl açıklanabilir?


CEVAP:

Anadolu Selçuklu Devleti’nde aklî ilimlerde önemli gelişmeler ve değişmeler olmuştur. Bu ilimlerin, sosyal hayattaki teknik uygulamaları geliştirilirken teorik çerçeveleri zenginleştirilmiştir. Bu ilimlerden ilk göze çarpan ve özellikle istihbarat için oldukça önemli olan astrolojidir. Çünkü astronomi ile matematiğin birleşimine dayanan astroloji, temelinde yer alan kozmolojik ilkelerden hareketle, geleceğe dair olması mümkün ya da muhtemel olayların tespiti konusunda önemlidir. Daima yeni yeni yerler fethetmeyi amaç edinen sultanların sık sık müracaat ettikleri bir ilim olan astroloji, Anadolu Selçuklu sultanları tarafından hem desteklenmiş hem de bu ilimle uğraşan kimseler himaye edilmişlerdir. II. Kılıç Arslan döneminde yaşayan Tiflisli Hubeyş b. İbrahim, Alaaddin Keykubad devrinde yetişen ve tarihçi İbn Bibi’nin annesi olan Bibi Müneccime, Esirüddin ve Bahaaddin Şang-ı Müneccim astroloji ile uğraşan ilim adamlarındandır.


#8

SORU:

Anadolu Selçuklu Devleti’nde astronomiye olan ilgi nasıl açıklanabilir?


CEVAP:

Astronomi de Anadolu Selçukluları’nın üzerinde durduğu ve önemli saydıkları bilim dallarındandır. Nitekim Anadolu’da yazılan ilk eser olan Keşfü’l-akabe’nin, bir astronomi kitabı olması bunu göstermektedir. Genelde İslâm âleminde, özelde Anadolu’da, astronomiye olan ilginin sebebi, bu ilmin her zaman insana yeni ufuklar vermesi, kişiyi daima gizemini koruyan gökyüzüne, uzaya ve evrene yöneltip her olayı araştırmaya sevk etmesidir. Dinî, iktisadî hatta siyasî yönden önemli bir ilim olarak görülen astronominin, hem pratik hem de teorik yönüyle ilgili çeşitli çalışmalar yapılmıştır. Kutbeddin-i Şirazî, Esireddin-i Ebherî, İlyas b. Ahmed, Hubeyş b. İbrahim-i Tiflisî, Ebu Ali b. Ebi’l-hasan el-Sufî ile Muvaffak-ı Kayserî bu dönemde astronomi alanında eser veren kişilerdir.


#9

SORU:

Anadolu Selçuklu Devleti’nde matematiğe olan ilgi nasıl açıklanabilir?


CEVAP:

Anadolu Selçukluları döneminde matematik, günlük hayat ve maliye teşkilatı için önemli bir ilimdir. Özellikle bu alanda ondalık konumsal sayı sistemine dayalı olan “hisâb-ı hindî” kullanılmıştır. Hatta ilk defa ondalık kesirlerden günlük hayatta yararlanılmıştır. Diğer taraftan astronomi ve trigonometri için gerekli olan “hisâb-i sittîn” yani varsayıma dayalı olup gerçek olmayan sayıların hesabı da öğrenilmeye devam edilmiştir. Bu dönemde, hukukçular da matematik kullanmışlardır.


#10

SORU:

Anadolu Selçuklu Devleti’nde kimya ve simya’ya  olan ilgi nasıl açıklanabilir?


CEVAP:

Astroloji gibi hem askerî hem de içtimaî karşılığı bulunan diğer bir disiplin de kimya ile onun batınî tarafını temsil eden simyadır. Kimya ve simya, ucuz ve değersiz metallerin altın ve gümüşe dönüştürülmesine imkân verdiği için, özellikle sultanlara maddi katkı sağlamıştır. Hatta ayna, kâğıt, boya gibi madde ve eşyaların üretildiği atölyelerde teknik üretime destek olmuştur. Bu dönemde, Cabir b. Hayyan ve Ebu Bekir Zekeriya Razî çizgisinde olan eski kimya-simya kitapları kullanıldığı gibi, birçok yeni eser de telif edilmiştir. Daha çok simya ve diğer gizli ilimlere dair çalışmalarıyla tanınan Cevberî, Kitâbü’lmuhtârfî-Keşfi’l-esrâr isimli eserinde, simya ilminin tarihi hakkında bilgi vermiştir.


#11

SORU:

Anadolu Selçuklu Devleti’nde klinik ve teorik tıbba olan ilgi nasıl açıklanabilir?


CEVAP:

Sağlık hizmetlerine çok önem verilen Anadolu Selçukluları dönemi tıbbı, genel tıp tarihi içerisinde önemli bir konuma sahiptir. Bu dönemde, yaygınlaştırılan sağlık kurumlarıyla tıp topluma mal edilmiş, Ebu Bekir Zekeriya Razî’nin klinik tıp yöntemi ile İbn Sina’nın teorik tıp anlayışı birleştirilerek kullanılmıştır. Her yönüyle geliştirilip donatılan hastanelerde, klinik tıbbın bütün gerekleri yerine getirilmiş, hekim yetiştirilmesine ise özel bir önem verilmiştir. Ayrıca Anadolu’nun hemen her şehir ve kasabasına Dârü’ş-şifâ, Dârü’l-âfiye, Dâru’s-sıhha veya Bîmâristân adlarıyla hastaneler inşa edilmiştir. Anadolu Selçukluları, yaptırdıkları bu hastaneleri destekleyen kaplıca, hamam, içme ve ılıca da tesis edip çeşitli hastalıkların tedavisinde kullanmışlardır. Ayrıca hastanelerde, tedavinin yanında tıp eğitimi de verilmiştir.


#12

SORU:

Anadolu Selçuklu Devleti’nde medreselerin inşasına kimler katkıda bulunmuş ve hangi yapıları örnek almışlardır?


CEVAP:

Türk hâkimiyetine giren Anadolu’da, çeşitli medreseler tesis edilmiştir. Bunların bir kısmı Anadolu Selçukluları bir kısmı da Anadolu’nun çeşitli yerlerinde kurulan Türkmen beyliklerinde inşa edilmiştir. Kuruluş aşamasında, yapılanma ve örgütlenme yönünden Büyük Selçuklu medreselerinin örnek alındığı bu medreselerde, eğitim ve öğretim faaliyetleri iyi bir şekilde organize edilmiş ve eğitimin devletin kontrolüne girmesi sağlanmıştır. Hatta eğitim ve öğretim, oluşturulan fiziki mekân ve alt yapı, eğitim ve öğretim kadrosu ve öğretim programı standart bir yapıya kavuşturulmuştur.


#13

SORU:

Maturidilik nasıl açıklanabilir?


CEVAP:

İmam Maturidî’nin prensiplerini belirleyip ortaya koyduğu akaid/kelam ekolü. Türklerin büyük çoğunluğu aklı esas alan bu itikadi mezhebe mensuptur.


#14

SORU:

Eş’arilik nasıl açıklanabilir?


CEVAP:

Ebü’l-Hasan el-Eş’arî tarafından kurulan akaid/kelam ekolü. Aklın hiçbir zaman gerçeğe ulaşamayacağı ileri sürülen bu ekolde, kulların mutluluğu, ancak kayıtsız şartsız inanmakla bulabilecekleri belirtilmektedir.


#15

SORU:

XIII. yüzyılda Anadolu’ya gelen göçebe Türkmenler ne tür inanışlara sahiptir?


CEVAP:

XIII. yüzyılda Anadolu’ya gelen göçebe Türkmenler ne tür inanışlara sahiptir?

 

Anadolu’da, az da olsa Sünnîlik dışı bazı dinî akım ve mezhepler bulunmaktaydı. Özellikle XIII. asırda göçlerle Anadolu’ya gelen göçebe Türkmenlerin belli bir kısmı, Sünnîlik inancıyla pek uyuşmayan bir İslâm anlayışına sahipti. Bunların belli bir bölümü, siyasî ve sosyal hareketler ile dinî ve tasavvufî cereyanlarda etkili olmuşladır. Nitekim Anadolu’ya gelen Türkmenler, Müslüman olmadan önceki atalar kültü, Gök tanrı kültü, çeşitli tabiat kültleri, Şamanizm ve Budizm, Maniheizm, Mazdeizm gibi çeşitli Asya kökenli dinlerin kalıntılarını Müslüman olduktan sonra da kuvvetle muhafaza etmişlerdir. Hatta bunların bugün bile yansımaları görülmektedir.


#16

SORU:

Ahilik ne tür bir kurumdur ve nasıl bir coğrafyada yayılmıştır?


CEVAP:

Selçuklu dönemi Anadolusu’nda, özellikle XIII. asırdan itibaren gelişen siyasî hareketlerde ve oluşumlarda önemli rol üstlenmiş kurumlardan bir tanesi de ahilik ve ahi ocaklarıdır. Tarikatlerden farklı olan tarafları, benzerliklerinden çok daha fazla olan ahilik, Türk esnafının hayat anlayışına ve dünya görüşüne uygun olması sebebiyle daha çok esnaf arasında gelişmiş olmakla birlikte, esnaf dışında da çeşitli meslek erbabını bünyesinde barındıran, Ahi Evren önderliğinde Anadolu’dan başlayarak Balkanlar, Orta Doğu ve Kafkaslar’a kadar yayılan sivil bir yapılanmadır.


#17

SORU:

Samanoğulları, Karahanlı, Gazneli ve Selçuklu saraylarında sultanların isimlerinin baki kalabilmesine yönelik yaygın görüş nasıldır?


CEVAP:

Samanoğulları, Karahanlı, Gazneli ve Selçuklu saraylarında sultanların isimlerinin baki kalabilmesinin şiirle mümkün olduğuna inanıldığı için, şairlere büyük önem verilmiştir. Râhatu’ssudûr ve Âyetü’s-sürûr’da şöyle denilmektedir: “Her devirde iyi ad ve şöhret adalet yapan, iyi adamlarla düşüp kalkarak onlarla anlaşmayı tercih eden, şâirler ve fâzıl nedimlerle oturmuş kimseden kalır. Çünkü nam ve yayılmış şöhret, onlar sayesinde ebedileşir.”


#18

SORU:

Anadolu Selçuklu Devleti döneminde şiirin dili nedir?


CEVAP:

Eldeki verilere göre Anadolu Selçuklu Devleti döneminde şiirin dili başta Farsça olmak üzere Türkçe ve Arapçadır. Nadiren Rumca ile de şiirler söylenmiştir.


#19

SORU:

Hangi Anadolu Selçuklu sultanları şiir yazma ve değerlendirme birikimlerine sahiptir?


CEVAP:

Anadolu Selçuklu sultanlarından I. Alaaddin Keykubad, I. Gıyaseddin Keyhusrev, İzzeddin Keykavus ve II. Rükneddin Süleyman Farsça şiir söylemişlerdir. Bu sultanlar, şiir söylemenin yanında yazılan şiirleri değerlendirip Arapça ve Farsça yazılan eserlerin üslûbu hakkında düşüncelerini ifade etme bilgi ve yeteneğine de sahiptiler.


#20

SORU:

Anadolu’da telif edilen ilk eser kim tarafından yazılmıştır ve nasıl bir içeriğe sahiptir?


CEVAP:

Anadolu’da telif edilen ilk eser ise, Malazgirt Zaferi’nden 30 sene kadar sonra, Danişmendliler’in Kayseri Dizdarı olan İbnü’l-Kemal İlyas b. Ahmed’in Kayseri’de Farsça yazıp Danişmendliler’in kurucusu Gümüş-Tigin Ahmed Gazi’ye sunduğu Keşfü’lakabe’dir. Astronomiye dair olan eserin, “giriş” bölümünden anlaşıldığına göre, asıl konusu felsefedir. Ancak yazar, bazı metafizik düşünce ve görüşlerini astronomik gerçeklermiş gibi göstermek amacıyla, konuya giriş mahiyetinde coğrafî ve astronomik bilgiler de vermiştir. Mikail Bayram tarafından yayımlanan eser, dört “makale/bölüm”den oluşmaktadır. Birinci bölüm, madde âleminin şekli ve yer kürenin hareketsiz olduğu ve dört ana unsurun yani toprak, hava, su ve ateşin varlıklarının ispatı hakkındadır. İkinci bölüm, cennet ve cehennemin hüviyetiyle ilgilidir. Üçüncü bölüm, insan ruhunun mahiyeti; dördüncü bölüm ise, insan ruhunun saadeti ve hikayetiyle alakalıdır.