XIX. YÜZYIL TÜRK EDEBİYATI Dersi ENDERUNLU ŞAİRLER soru cevapları:

Toplam 48 Soru & Cevap
PAYLAŞ:

#1

SORU:

Enderun Mektebi nedir?


CEVAP:

Enderun Mektebi, Osmanlı Devleti’nde medreseler dışında en önemli resmî eğitim kurumudur. Mülki ve askerî idarecilerin yetiştiği bu mektep, temelde kapı kulu sınıfını yetiştirmek için kurulmuştur.


#2

SORU:

Enderun Mektebi hangi padişah döneminde biçimlenmiş ve kurumsallaşmıştır?


CEVAP:

Enderun, Sultan II. Murat zamanında Edirne Sarayı’nda biçimlenmiş, Fatih Sultan Mehmet zamanında da kurumsallaşmıştır.


#3

SORU:

Enderun Mektebine kimler kabul edilmektedir?


CEVAP:

Enderuna, devşirme çocuklar alınmıştır.


#4

SORU:

Acemi oğlan kime denir?


CEVAP:

Genellikle Hristiyan ailelerden devşirilen çocuklar önce Müslüman ailelerin yanında İslam adabı ve Türkçe öğrenir daha sonra Edirne, Galata, İbrahim Paşa saraylarında eğitim görürlerdi. Bunlara “acemi oğlanları” denilmekteydi.


#5

SORU:

Acemi oğlanlardan kimler Enderuna gönderilirdi?


CEVAP:

Acemi oğlanları saraylarda eğitim aldıktan sonra, içlerinden çok başarılı olanlar Enderun’a alınır, diğerleri ise “çıkma” adıyla çeşitli askerî birliklere dağıtılırdı.


#6

SORU:

Enderunda eğitim kaç kademeden oluşmaktadır?


CEVAP:

Topkapı Sarayı içinde yer alan Enderundaki eğitim Büyük ve Küçük Odalar, Doğancı Koğuşu, Seferli Koğuşu, Kiler Odası, Hazine Odası ve Has Oda olmak üzere altı kademeden oluşur.


#7

SORU:

Enderunda yer alan Büyük ve Küçük Odalar da hangi eğitim faaliyetleri yapılmaktaydı?


CEVAP:

Enderunun ilk kademesi olan Büyük ve Küçük Odalar, Topkapı Sarayı’nın girişinde yer alırdı. Burada ilkin Türkçe, Arapça, Farsça ve Kur’an öğretilirdi. Büyük ve Küçük Odadakiler sadece okur ve yazarlardı. Bunlar Enderun Mektebinin hazırlık sınıflarıdır. Derslere daha sonra güreş, atlama, koşu, ok atma gibi spor faaliyetleri eklenirdi.Bu odalarda bulunanlar dolama biçiminde bir cübbe giydiklerinden bunlara aynı zamanda “dolamalı” denilmekteydi. Odalardaki gençler yaklaşık on beş yaşlarında olurdu.


#8

SORU:

Doğancı Koğuşu nedir?


CEVAP:

Doğancı Koğuşu, kırk kişiden oluşan kaftanlı denilen Enderunluların beşinci kısmıdır. İşleri padişaha ait şahin, doğan gibi hayvanları besleyip uçmayı öğretmektir. Bu koğuş, ava çıktığı zamanlarda padişaha hizmet etmektedir.


#9

SORU:

Seferli Koğuşu nedir?


CEVAP:

Seferli Koğuşu, IV. Murat zamanında kurulmuştur. Hükümdarın çamaşırlarının yıkanması ve katlanması görevi için kurulan koğuş, daha sonra sanat faaliyetlerine başlamıştır. Koğuştan birçok şair, kemankeş, hanende çıkmıştır. Padişahın çok yakınında görev yapan saray dilsiz ve cüceleri bu koğuşta eğitilmekteydi.


#10

SORU:

Kiler Odasının görevi nedir?


CEVAP:

Kiler Odası, Fatih Sultan Mehmet zamanında kurulmuştur. İç Hazine ile Hazine Odası arasında yer almaktadır. Bu odada bulunan oğlanlar padişaha ait yemekleri pişirmek, sofra kurmak, kahve, çeşitli reçeller yapmakla ve muhafaza etmekle görevliydi. Saray odaları ve mescitlerin mumlarını da bu koğuş sağlamaktadır. Kilerci Koğuşu’nun sayısı otuz ile yetmiş arasında değişmiştir.


#11

SORU:

Hazine Odası hangi padişah tarafından kurulmuş ve teşkilatlanmıştır?


CEVAP:

Hazine  Odası Fatih Sultan Mehmet tarafından kurulmuştur ve Yavuz Sultan Selim zamanında daha gelişmiş ve teşkilatlanmıştır.


#12

SORU:

Hazine Odasının görevi nedir?


CEVAP:

Oda, mertebe bakımından Kiler Koğuşu ile Has Oda arasında yer alır. Hazine Odasındaki oğlan sayısı kaynaklara göre elli ile yüz elli arasında değişkenlik göstermektedir. Savaş ve barış zamanlarında her zaman padişahın yanında bulunan hazinedarbaşı ve hazine kethüdası tarafından yönetilirdi. Hazinedarbaşı birkaç bin saray görevlisinin aylık ücretini öderdi. Cuma günleri camiye giderken padişaha eşlik eden hazinedarbaşı aynı zamanda Enderun hazinesi ve saraya ait mücevherlerle değerli eşyaları korumakla görevliydi.


#13

SORU:

Has Oda nedir?


CEVAP:

Has Oda, Enderun kademelerinin sonuncusudur. Has Oda’dakiler, Enderun Mektebinin en seçkinleridir. İdarecilik yapmak üzere eğitilmişlerdir. Defalarca seçimden geçerek sistem içinde önemli bir yere sahip olmuşlardı.


#14

SORU:

Has Oda'nın meşhur zabitleri kimlerdir?


CEVAP:

Has Oda’nın dört meşhur zabiti; has odabaşı, silahtar, çuhadar, rikaptar idi.


#15

SORU:

Has Oda'da bulunan oğlanların görevi nedir?


CEVAP:

Bu koğuşta bulunan oğlanlar Hırka-i Saadet Dairesi’ni temizlemek, eşyasının bakımını yapmak, kandil gecelerinde gül suyu dökmek, mukaddes emanetleri korumakla görevliydiler.


#16

SORU:

Silahtar nedir?


CEVAP:

Sarayın ileri gelen erkânından birinin unvanıdır. Yıldırım Bayezit döneminde kurulduğu ve has odabaşılıktan sonra ikinci önemli görev olduğu bilinmektedir. Silahtar padişahın hemen yanında bulunan,merasim ve alaylarda at üstünde padişahın kılıcı sağ omzunda, hükümdarın sağ gerisinde yürüyen kişinin unvanıdır.


#17

SORU:

Çuhadar nedir?


CEVAP:

Eskiden sarayın büyük memurlarından olan ve padişahların hizmetlerinde bulanan Enderunluya verilen addır. Yünden yapılan ve çuha denilen elbise giydikleri için bu ad verilmiştir.


#18

SORU:

Rikaptar nedir?


CEVAP:

Osmanlı Devleti’nde hükümdarın ata binerken üzengisini tutan kişinin unvanıdır.


#19

SORU:

Sırkatibi nedir?


CEVAP:

Babıaliden saraya gönderilen telhislerin (devlet işleri ile ilgili özet bilgi) padişah huzurunda mührünü açarak takdim etmek ve padişah tarafından yazılan emir ve fermanların mühürlenmesi ve telhisçi ile Babıaliye geri gönderilmesiyle görevli memur.


#20

SORU:

Enderun Mektebinden yetişmiş ünlü şairler kimlerdir?


CEVAP:

XVIII. yüzyıl şairlerinden Fazıl, XIX. yüzyıl şairlerinden Vasıf bu kurumdan yetişmiş ünlü şairlerdendir.


#21

SORU:

Enderun Tarihi adlı eser kim tarafından yazılmıştır ve içeriği nedir?


CEVAP:

Enderun Tarihi yazarı Tayyarzade Ata, beş ciltlik eserinin dördüncü cildini şairlere ayırmıştır. İlkin padişah ve şehzadelerin şiirlerinden, daha sonra yaklaşık iki yüz Enderunlu şairden örnekler veren eser, şiir seçkisi niteliği taşımaktadır. Şairlerin yaşam öyküsü veya şiirleri hakkında herhangi bir değerlendirme yapılmamıştır. 


#22

SORU:

Enderunlu şairlerden bahseden eseler hangileridir?


CEVAP:

Ahmet Refi ise yazdığı tezkiresinde Enderun’da yetişen şairler, hattatlar ve musikişinaslardan bahsetmektedir. Bu eserde Enderunlu on şairden bahsedilse bile bunlardan sadece Seyyit Vesim Ahmet Ağa’nın divanı olduğu bilinmektedir. Diğerleri daha çok, bestelenmek için güfte yazan kişilerdir.


#23

SORU:

Mirat-ı Şiir adlı eser kimindir ve içeriğinde ne vardır?


CEVAP:

Akif tarafından Enderunlu şairler için yazılan Mirat-ı Şiir adlı eser yirmi üç Enderunlu şairi anlatması yönüyle diğer tezkirelerden ayrılır. Eserde bahsi geçen şairler, yeteneklerine veya adlarına göre değil, Enderun Mektebinde yetiştikleri odalara göre sıralanmıştır.


#24

SORU:

Tüfenkçibaşı kimdir?


CEVAP:

Hazine, Kiler ve Seferli ağalarının seçkinlerinden alınarak oluşturulan “tüfenkçi yamağı” adı verilen teşekkülün başı idi. Sarayda bulunan ateşli silahlar tüfenkçibaşı nezaretinde yamaklar tarafından ayda bir temizlenirdi.


#25

SORU:

Anahtar Ağası kimdir?


CEVAP:

Has odalıları saraya yerleştirme, hasta olanları hastaneye, evleri olanlara evlerine gitme izni verme, ağaları sabah namazına kaldırıp camiye gönderme gibi görevler beklerdi.


#26

SORU:

Hazine Kethudalığı nedir?


CEVAP:

Osmanlı sarayında hazine bölümünde görevli yüksek vazife sahiplerinden birinin unvanı.


#27

SORU:

Tüfenkçibaşı Mehmet Arif kimdir?


CEVAP:

1757 senesinde İzmit’te dünyaya geldi. Ankaralı Şeyh Mustafa Efendi’nin oğludur. Babasının ölümü üzerine Enderun Mektebine alınmıştır. III. Ahmet zamanında tüfenkçibaşı ve anahtar ağası olmuştur. Selanik, Edirne ve Mekke’de kadılık yaptıktan sonra 1826 senesinde İstanbul kadılığına atanmıştır. 1831 yılında yetmiş altı yaşında ölmüştür.


#28

SORU:

Hasan Yaver kimdir?


CEVAP:

Enderunlu şairler içinde divanı olanlardandır. Asıl adı Hasan olan şair, 1765 yılında doğmuştur. Babası Silahtar Abdurrahman Ağa da Enderunda yetişmiştir. Beş yaşında yetim kalan Hasan, Enderunda Kiler Odası’na alınmış daha sonra Has Oda’ya kadar yükselmiştir. 1795 yılından sonra ölmüştür. Tezkire yazarı Akif, sanatkârane bir dil ve üslupla kaleme aldığı tezkiresinde tüm Enderunlu şairlerde olduğu gibi Yaver hakkında da övgü dolu nitelemelerde bulunmuştur. Yaver Divanı’nda 8 kaside, 203 gazel, bir terkib-bend, 3 tahmis, bir murabba ve iki kıta bulunmaktadır. Şair israf, kanaatsizlik, rüşvet ve insanlar arasındaki güvensizliğin yayılması gibi sosyal konuları şiirlerinde işlemiştir.


#29

SORU:

Naşit Kimdir?


CEVAP:

Enderunda yetişmiş şairlerin güçlü isimlerinden biri olan Naşit, devlet adamı ve şair olan Ahmet Ratip Paşa’nın oğludur. Mora’da doğan şair (1749), babasının ölümü üzerine Enderuna alınmıştır. Naşit, şairliğinin yanı sıra musikişinaslığı ve hattatlığı ile tanınmıştır. Derviş yaradılışlı ve nüktedan bir kişiliğe sahip olan şair, yetenekleriyle padişahların nedimi ve musahibi olmuştur. Onun bu yükselişi kıskançlıklara neden olmuş ve saraydan uzaklaştırılmıştır. Şiirlerinde bu olaydan duyduğu üzüntü, çektiği sıkıntılar dile getirilmiştir. III. Selim zamanında tekrar saraya dönen şair, çok genç yaşta 1791-92 tarihinde kırk beş yaşında ölmüştür. Sünbülzade Vehbi’yi üstad kabul eden şair daha çok hikemî şiirler yazmıştır. Nedim’i hatırlatan gazellerine de rastlamak mümkün. Kolay, akıcı, pürüzsüz şiirler söyleyen, nazım tekniği güçlü bir şair olan Naşit, ikilemeler ve söz tekrarlarıyla örülü gazeller söylemiştir.


#30

SORU:

Kilk ü Dil mesnevisi kimindir?


CEVAP:

Hazine-i Hümayun şairlerinden Şakir'indir.


#31

SORU:

Hafız mahlasını kullanan Enderun şairi kimdir?


CEVAP:

İbadî  Mevlevi Ahmet Efendi’nin oğludur. Farsça, Türkçe gazeller yazmıştır. Farsça şiirlerinde kimi zaman Hafız mahlasını kullanmıştır.


#32

SORU:

İbrahim Ferit kimdir?


CEVAP:

İstanbulludur. Divan hocalarından İsmail Efendi’nin oğludur. 1788 tarihinde Enderunun Hazine-i Hümayun bölümüne dahil olmuştur. Sultan Mahmut Han’ın eşi için yaptırdığı caminin tevliyeti hizmetinde bulunduktan sonra 1842 yılında surre emini olarak Hicaz’a gitmek üzere yola çıkmış ancak Şam’da vefat etmiştir. Şairin kendi hattıyla oluşturduğu divanında iki kaside, müseddes, muhammesler, tahmisler ve gazeller vardır.


#33

SORU:

Hamid-i Diger kimdir?


CEVAP:

1738 yılında İstanbul’da doğmuştur. Asıl adı Mehmet’tir. Babası Abddullah Kâmil Efendi’dir. Babasının ölümünden sonra Sultan Mustafa’nın isteğiyle Enderuna alındı. Divanı bulunan şair aynı zamanda musiki üstadıdır. Besteleri bulunan şairin ünü Irak’tan Hicaz’a Acem’den İsfahan’a kadar ulaşmıştır. Hamit Divanı ölümünden sonra Cavit Ahmet Bey tarafından toplanmıştır. Eserde iki kaside, bir tahmis, bir tarih, on kıta,yüz elli altı gazel, dokuz nazm ve sekiz beyit bulunmaktadır. Naşit ile aynı dönemde yaşamış olan Hamit, onun gibi yeni bir tarz yaratma peşindedir. Nüktedan bir kişiliğe sahip olan Hamit, mahallîleşme cereyanının temsilcisi olmanın ötesine gidememiştir.


#34

SORU:

Hane-i Seferli şairler kimlerdir?


CEVAP:

Rasih ve Kamil Hane-i Seferli şairlerdir.


#35

SORU:

Enderunlu Vasıf Kimdir?


CEVAP:

Enderunda yetiştiği için Enderunlu Vasıf diye tanınan şairin asıl adı Osman’dır. İstanbul’da doğmuştur. Doğum tarihi bilinmiyor.Vasıf 1824 yılında ölmüştür. Mezarı Üsküdar’da Karacaahmet Türbesi yakınlarındadır. Mezar taşında yakın dostu İzzet Molla’nın yedi beyitlik bir şiiri yazılıdır. Bu beyitlerden birinde İzzet Molla, Vasıf’ın hayatının sonlarında şiirlerinin bir kısmını yaktığını söylemektedir. 


#36

SORU:

Enderunlu Vasıf hangi padişahların hizmetinde bulunmuştur?


CEVAP:

I. Abdülhamit devri sonlarında Enderunun Kiler-i Hassa koğuşuna alınmış, III. Selim’in on sekiz yıllık saltanatı zamanında hep sarayda bulunmuştur. Belki bu nedenle Sultan Selim’e yedi kaside sunmuştur. IV. Mustafa zamanında Enderun görevlerinin en yüksek derecesi olan, padişahın yakın hizmetlerini görmek için Has Oda’ya alınmıştır. Sultan II. Mahmut’un saltanatı zamanında hünkâr baş lalası, peşkir ağası, anahtar ağası ve 1817’de kiler kethüdası olmuştur. Hayatının en rahat dönemini II. Mahmut zamanında yaşayan Vasıf, sultana dört kaside sunmuş ve değişik olaylar nedeniyle altmış iki tarih söylemiştir. Otuz yıldan fazla sarayda görev yaptıktan sonra kendi isteğiyle 1818 yılında ayrılmıştır.


#37

SORU:

Vasıf Divanında ne tür şiir örnekleri vardır?


CEVAP:

Divan şiirinin hemen tüm nazım biçimleriyle şiir yazan Vasıf, aynı zamanda en çok şarkı yazan kişidir. Vasıf Divanı’nda 28 kaside, 140 gazel, bir müstezat, 227 musammat, 87 tarih kıtası 78 muhtelif kıta bir mesnevi ve beyitler bulunmaktadır. Görüldüğü gibi şair en çok musammat yazmıştır. Bu musammatlardan 187 tanesi murabbadır. Genelde 4-5 bendli olan bu murabbaların büyük bölümü devrinde çok beğenilmiş ve bestelenmiştir.


#38

SORU:

Enderunlu Vasıf hangi şairin etkisi altında kalmıştır?


CEVAP:

Başta Nedim olmak üzere XVIII. yüzyılda mahallîleşme akımına bağlı şairlerin etkisinde kalmıştır. Şarkıları ve gazelleriyle şöhret bulan Vasıf, daima bir yönüyle Nedim’e bağlıdır. Nefî’ye nazire olarak yazdığı kasidelerinde bile Nedim etkisi görülür. Gazellerinin birçoğu ve şarkıları Nedim’in getirdiği yeniliklerin kendi mizacına ve yetişme tarzına göre yeniden yorumlanmasından ibarettir.


#39

SORU:

Nedimle Vasıf arasındaki benzerliğin nedeni nedir?


CEVAP:

Nedim ile Vasıf arasındaki bu yakınlık tesadüfi değildir. İkisi de İstanbulludur. Vasıf da Nedim gibi zekâsı, neşesi, konuştuğu dile kadar şehir çocuğudur. Divanında İstanbul ağzı, giyim kuşamı, mesire yerleri ve Boğaziçi önemli bir yer tutar.


#40

SORU:

Nedim ile Vasıf arasındaki farklar nedir?


CEVAP:

Nedim ile Vasıf arasında önemli farklar da bulunmaktadır. Nedim, klasik medrese öğrenimi görmüş, aruzu bütün incelikleriyle bilen, divan şiirinin kaynaklarına vâkıf, sanatını, yaşayan halktan ve dilden olduğu kadar bu kültürün kaynaklarından da besleyen bir şairdir. Vasıf’ta bu kültür zenginliği ve şiir zevki yoktur. O Enderunda, bu kurumun da Osmanlı Develeti’nin diğer kurumları gibi zayıfladığı bir dönemde yetişmiştir.
Öğrenimi hakkında çok fazla bilgimiz olmamasına rağmen, büyük kaynaklara kadar gitmediği, divanındaki şiirlere bakıldığında yerli kaynaklarla yetindiği anlaşılıyor. Vasıf eski şiirin sanatına ve lügatine ancak dış tarafından hâkimdir. Derinlik yoktur. Onda kendinden önceki şairlerde yer alan mazmunlara çok rastlanmaz. Diğer yandan Enderunda almış olduğu eğitim sonucu güzel yazı ve musiki ile meşgul olduğunu, cirit ve ok atma gibi sporları iyi bildiğini divanından anlamaktayız. O, eski terbiye sisteminin yetiştirdiği orta seviye bir insandır.


#41

SORU:

Vasıf şiirlerinde nasıl bir tavır sergilemiştir?


CEVAP:

Vasıf’ın şiirleri eski şiir açısından bakıldığında bir zevk çöküşünün habercisidir. Realist tavrı, bayağılıktan dahi çekinmeyen mizacı, gerçek aşkı anlatan gazelleri ve şarkıları bizde geleneği devam ettirmekten çok, yıkmayı düşündüğü hissini uyandırır. Sevimliliği de buradan gelir. O yeni bir şairdir. Yeniliği, doğrudan doğruya şiire getirdiği yenilik değildir. Vasıf’ın gerçek aşkı, halk ifadesine ve halk hayatına merakı, halk tiplerini yakalamaya çalışması, gündelik hayat ve duygular üzerine ısrarla durması çok da geleneksel değildir.


#42

SORU:

Vasıf günlük yaşamı şiirine nasıl yerleştirmiştir?


CEVAP:

Vasıf, hayatın kendisine mahsus sözcüklerini şiire sokmaya çalışan adamdır. Devrinin binicilik, cirit, ok atma gibi tabirlerini onun kadar kullanan yoktur. Ancak asıl merakı halk ifadesi üzerinedir. Kadın ve erkek giyimleri de ilgisini çeker. Osmanlı şiiri açısından bakıldığında çok az şiir günlük hayata bu kadar bakabilir. Bunun en güzel örneği bir anne-kız arasında geçen diyaloğun şiirleştirilmesidir. Anne-kız anlaşmazlığı etrafında dönen şiir, Vasıf’ın keskin bir gözlemci olduğunun ispatıdır. Annenin kızına öğütleri ve kızın anneye cevabı biçiminde gelişen şiirin bir mahalle ve bir kesime ait bütün bir terbiye ve hayat unsurlarını içerdiği gözlenir. Hemen tüm şarkılarında, gazellerinde halk söyleyişine yaklaşma gayretleri görülür.


#43

SORU:

Vasıf açık saçık şiir söylemiş midir?


CEVAP:

Vasıf kendinden önce yetişen Sünbülzade Vehbî, Enderunlu Fazıl ve Sürurî gibi tanınmış şairlerin yaygınlaştırdığı açık saçık şiir söyleme modasına uymuştur. Bu tür şiirlerinde ve sıradan insanın günlük konuşmalarını şiire sokmaya çalıştığı beyit ve mısralarında  bayağılığa düştüğü görülmektedir.


#44

SORU:

Divan şiirinde aşığın hedefi nedir?


CEVAP:

Divan şiirinde âşığın hedefi vuslattır. Sevgili kavuşma vaadinde bulunsa da hiç sözünde durmaz. Sevgilinin vaad eder gibi görünmesi âşığı ümitle ümitsizlik arasında bocalatır. Âşık bu bocalamadan keyif alır. Sevgili karşısında kendini mahkûm hisseden âşığın arzularını tam olarak söylemesi mümkün değildir. Çünkü sevgilinin, kendisini sevene karşı sevgi ve şefkat duyguları beslemesi, kısaca onun duygularına karşılık vermesi görülmeyen bir durumdur. Sevgili naz ve cilve ederken seven sadece boyun eğer ve yalvarır.


#45

SORU:

Tenhâda bulsam ol perî-zâdı telâşdan
Lüknet gelip zebâna kelâm söylenilmiyor

beyitinde peri neyin yerine kullanılmaktadır?


CEVAP:

Cinlerin dişisine peri denir. Periler, insandan kaçar, göze görünmez; çeşme, hamam gibi yerlerde bulunurlar. Perilerin çok çekici ve güzel olduğu düşünülerek sevgili yerine açık istiareyle peri kullanılır.


#46

SORU:

Vâsıf bezimde böyle gazel dest-i yârdan
Nûş itmedikçe bir iki câm söylenilmiyor

beyitinde en mühin figür neden sakidir?


CEVAP:

Bezm’in en mühim figürlerinden biri içki sunan sakidir. Âşığın nazarında sevgili, saki konumundadır. Aslında âşığı sarhoş eden sevgilinin sunduğu şaraptan ziyade onun güzelliğidir. Sevgilinin sunduğu birkaç kadeh, şairin dilinin açılmasını sağlıyor. Böyle bir gazelin söylenmesine vesile oluyor.


#47

SORU:

Âşık-ı firkat-nişânı görmeyen görsün beni
Külhan-ı âteş-feşânı görmeyen görsün beni

beyitinde ayrılık nasıl tanımlanmıştır?


CEVAP:

Âşığın en belirgin özelliklerinden biri ayrılığı ( firkat/fürkat ) en olmaz biçimde yaşamasıdır. Âşık, firkat yüzünden sabahlara kadar yanar yakılır. Âşık için ayrılık, bazen  bir cehennem bazen de bir külhan olur. Külhan’ın kelime anlamı ateş evi, ateş yanan evdir. Ayrılık ıstırabı ateştir, daima âşığı yakar. Âşığın gözünde tutuşup gönlünde alevlenen bu ateş sönmez. Hatta çekilen ahlarla ateş körüklenir. Bu ateşin odağı gönül adeta bir külhandır, ateş evidir.


#48

SORU:

Tâ o rütbe bî-mecâl oldum ki sarınca belin
Ol nihâl-i mû-miyânı görmeyen görsün beni

beyitinde Vasıf'ın getirdiği yenilik nedir?


CEVAP:

Sevgilinin beli kıl kadar incedir. Divan şiirindeki yaygın anlayışa göre âşık, sevgilinin belini sarma arzusuyla kıl gibi zayıflar, hatta beli saran kemeri kıskanarak ömür tüketir. Vasıf ise beli sarmanın coşkusuyla mecalsiz kalmış, kıl gibi incelmiştir. Nedim’e kadar görülmeyen âşık ve maşûk yakınlaşması, arada statü farkının kalmaması (geda-sultan),âşığın kâm alması gibi unsurlar geleneğe sımsıkı bağlı divan şiiri için yenilik sayılabilir. Ancak geleneğin kalıpları dışına çıkmayı şiirin seviyesini düşürmek olarak değerlendirenler için bu hayal, pespaye (bayağı) bulunabilir.