XIX. YÜZYIL TÜRK EDEBİYATI Dersi XIX. YÜZYIL MESNEVİLERİ soru cevapları:
Toplam 28 Soru & Cevap#1
SORU:
Klasik şiirde gazel ile mesnevi nasıl bir rol üstlenmiştir?
CEVAP:
Klasik şiirin dört başı mamur bir edebî gelenek hâline geliş süreci, her ne kadar gazel merkezli bir dikkati zorunlu kılsa da asırlara yayılmış bu uzun serüvende mesnevi nazım şeklinin özel bir yeri vardır.
#2
SORU:
Mesneviler klasik estetik anlayışının yerleşmesinde nasıl pay sahibi olmuşlardır?
CEVAP:
XIV-XV. yüzyıllarda bolca yazılmış ve okunmuş dinî-mistik mesneviler, Türkçenin aruza uyum çabasını güçlü bir biçimde desteklerken, sonraki dönemlerde yazılan ve lirizm bakımından Fars edebiyatındaki benzerlerini aratmayan örnekler, tüm divanları kuşatacak “klasik estetik” anlayışının inşasında pay sahibi olmuşlardır.
#3
SORU:
Mesnevi şairlerinin üslupları nasıl olmuştur?
CEVAP:
Rahat, gösterişsiz ve samimi üslupları sayesinde güçlü sanatkârlar sınıfına dâhil olan kimi mesnevi şairleri, bir yandan klasik kültürle halk irfanını buluşturmuş, diğer yandan da gördükleri geniş kabulle halk anlatılarını besleyen önemli metinlere imza atmışlardır.
#4
SORU:
XVII. yüzyılda mesnevi geleneğinin gelişimi nasıl olmuştur?
CEVAP:
Sosyal ve kültürel hayatın ciddi değişim sancılarına sahne olan XVIII. yüzyıl, mesnevi geleneği için de farklılıkların değer bulduğu bir asra ev sahipliği yapar. Öyle ki çift kahramanlı klasik aşk öykülerinin gördüğü ilgi, özgün kurguları ve mahallî-realist ayrıntılarıyla dikkat çeken eserlere kaymış durumdadır.
#5
SORU:
XIX. yüzyıl mesnevileri hangi konuyu işlemiştir?
CEVAP:
Mesnevi geleneği için “gecikmiş bir milat” kabul edilebilecek olan Hüsn ü Aşk ise son mesnevi çağının sakinlerini güçlü ve romantik bir gün batımı kızıllığıyla baş başa bırakır. Nitekim XIX. yüzyılda yazılan mesnevilerin başlıca temaları alegori ve aşktır. Bunun yanısıra dinî, siyasi ve tarihî konularda mesneviler yazılmıştır. Bu yüzyılda yazılmış bazı mesneviler, gözleme dayalı gerçek sahneler içermesi sebebiyle önceki yüzyıl mesnevilerinden ayrılır.
#6
SORU:
XIX. yüzyılda mesnevinin durumu nasıl olmuştur?
CEVAP:
XIX. yüzyıldaki mesnevi sayısı, diğer yüzyıllara göre daha azdır. Bunun başlıca sebebi, Osmanlı modernleşmesinin Tanzimatla birlikte ivme kazanarak kültür ve sanat hayatını da Batı estetiğine göre biçimlendirmesidir.
#7
SORU:
Mesnevi geleneği XIX. yüzyılda yerini hangi türe bırakmıştır?
CEVAP:
Anlatmaya dayalı geleneksel türler, yerini yavaş yavaş romana bırakmıştır. Mesnevi geleneğini sürdüren şairler bile yeni arayışlara girmişlerdir.
#8
SORU:
XIX. yazılmış mesneviler içeriklerine göre nasıl sınıflandırılır?
CEVAP:
Çoğu XIX. yüzyılın ilk yarısında yazılmış olan mesneviler içeriklerine göre şöyle sınıflandırılabilir:
Temsilî (alegorik) mesneviler: Ateşgede (Yenişehirli Avnî), Gülşen-i Aşk (Keçecizadeİzzet Molla).
Âşıkane mesneviler: Yusuf u Züleyha (Mehmet İzzet Paşa), Naz u Niyaz (Keçecizade İzzet Molla).
Dinî mesneviler: Mevlid (İrşadî Baba), Mevlid (Selamî).
Siyasi hiciv içeren mesneviler: Mihnetkeşan (Keçecizade İzzet Molla), Sergüzeştname (Bayburtlu Zihnî).
Tarihî mesneviler: Zafername (Hayrî), Manzume-i Sivastopol (Rızayî).
İşret hayatıyla ilgili mesneviler: Sakiname (Antepli Aynî).
#9
SORU:
Mehmet İzzet Paşa’nın mesnevisinin adı ve özelliği nedir?
CEVAP:
Mehmet İzzet Paşa’nın Yusuf u Züleyha’sı, geleneğin etkisiyle yazılmış aşk mesnevilerinin son örnekleri arasındadır.
#10
SORU:
Siyasi hiciv niteliğindeki eserler hangileridir?
CEVAP:
Keçecizadeİzzet Molla’nın Mihnetkeşan’ı ve Bayburtlu Zihnî’nin Sergüzeştname’si ise bozulan siyasi otorite ve taşra yapısını mizahi bir dille eleştiren siyasi hiciv niteliğindeki eserlerdir.
#11
SORU:
"Hüsn ü Aşk" meslevi geleneğini nasıl etkilemiştir?
CEVAP:
XVIII. yüzyılın sonunda Şeyh Galip’in Hüsn ü Aşk ile mesnevi geleneğine kazandırdığı itibar XIX. yüzyıl şairlerini etkilemiştir. İzzet Molla’nın Gülşen-i Aşk’ında ve Yenişehirli Avnî’nin Ateşgede’sinde Hüsn ü Aşk etkisi belirgin bir biçimde hissedilir. Hüsn ü Aşk’ın yenilik vurgusu kadar, orijinal hayalleri de takipçilerine cazip gelmiştir. Modern Türk şairlerinin de ilgisini çeken “ateş” imajı, Yenişehirli Avnî’nin Ateşgede mesnevisini baştan sona kaplamıştır.
#12
SORU:
Tardiye nedir?
CEVAP:
Mesnevi geleneği içinde ilk defa Hüsn ü Aşk’ta kullanılan “tardiye” nazım şekli, Keçecizade İzzet Molla’nın Gülşen-i Aşk’ında da görülür.
#13
SORU:
Keçecizade İzzet Molla kimdir?
CEVAP:
Keçecizade İzzet Molla, 1786’da İstanbul’da doğdu. Aslen Konyalı bir aileye mensuptur. Tanzimat döneminin ünlü sadrazamı Keçecizade Fuat Paşa’nın babasıdır. II. Mahmut döneminde sarayla yakın ilişkiler kurmuş, dönemin önemli ismi Halet Efendi’nin gözdeleri arasında yer almıştır. 1822’de Keşan ve 1829’da Sivas olmak üzere iki kez sürgüne gönderilmiştir. Sivas’ta sürgündeyken vefat etmiştir (1829).
#14
SORU:
Keçecizade İzzet Molla’nın kaç divanı kaç divançesi vardır?
CEVAP:
Keçecizade İzzet Molla’nın Divan-ı Bahar-ı Efkâr adlı bir divanı, Divan-ı Hazan-ı Âsar adlı bir de divançesi vardır. Divanlara özel adlar vermenin yaygınlaştığı dönemde İzzet Molla iki divan tertip ederek genel eğilime uygun davranmıştır.
#15
SORU:
Keçecizade İzzet Molla kaç tane mesnevi yazmıştır?
CEVAP:
Keçecizade İzzet Molla Mihnetkeşan, Gülşen-i Aşk ve yarım kalmış Naz u Niyaz adlı üç mesnevi yazmıştır.
#16
SORU:
Keçecizade İzzet Molla’nın Mihnetkeşan adlı eseri neyi konu edinmiştir?
CEVAP:
Mihnetkeşan Keçecizade İzzet Molla’nın, 1823’te Keşan’a sürgün edilme hikâyesini mizahi bir dille anlattığı, siyasi hiciv niteliğindeki mesnevisidir. Mihnetkeşan, İzzet Molla’nın yaklaşık bir yıllık Keşan sürgününü hikâye eder. Eser, tür itibarıyla bir sergüzeştnamedir.
#17
SORU:
Mihnetkeşan adlı eserinde Keçecizade İzzet Molla nasıl bir anlatım tekniği kullanmıştır?
CEVAP:
Güncel detayları klasik kültür birikimiyle harmanlayan İzzet Molla, mesnevi boyunca metni hareketlendiren çok sayıda anlatım tekniğine başvurur. Dostluk kurduğu bir şairle yaptığı Farsça manzum yazışmaları, İstanbul’dan gelen mektupları, yerel tipleri, çıktığı kısa seyahatleri ve daha pek çok reel ayrıntıyı; göndermeler, alıntılar, diyaloglar, iç ses konuşmaları vb. anlatım teknikleriyle şiirleştirir. Klasik tahkiye geleneğini gerçek anlamda bir dönüşüme uğratan Mihnetkeşan, Anadolu Türk ediplerinin bir süre sonra tanışacağı Batı kaynaklı anlatı türlerine yapılmış ilk ciddi hazırlık kabul edilebilir.
#18
SORU:
Mihnetkeşan adlı eserde hangi nazım şekilleri kullanılmıştır?
CEVAP:
Mihnetkeşan’da 109’u başka şairlerden alıntı olmak üzere 4166 beyit ve 6 tahmis bendi bulunur. Eser aruzun, Şehname vezni diye bilinen fe‘ûlün fe‘ûlün fe‘ûlün fe‘ûl kalıbıyla yazılmıştır. Olay örgüsüne uygun olarak kaside, kıta, tahmis, rubai gibi farklı nazım şekilleriyle yazılmış mersiye, şitaiye ve kudumiyye gibi şiir örnekleriyle konuya akıcılık kazandırılmıştır. Bu yönüyle Mihnetkeşan, benzer mesnevilerde rastlanmayan ölçüde değişik nazım şekilleri içerir.
#19
SORU:
İzzet Molla'nın Mihnetkeşan adlı eserinin içerdiği konular nelerdir?
CEVAP:
Eser, alışılagelen mesnevi anlayışına uygun biçimde tasarlanmıştır. Başta; geleneğe uygun olarak münacat, naat, dört halife övgüsü yer alır. Bunları dönemin padişahı II. Mahmut’un övgüsü takip eder. Klasik mesnevi geleneğindeki gibi “Âgâz-ı Dâstân ve Şikâyet ez-Cihân (Hikâyenin Başlangıcı ve Dünyadan Şikâyet)” başlığıyla asıl hikâyeye geçilir. Şair, sürgüne gönderilme gerekçesini kısaca anlatır. “Ahvâl-i Menâzil” başlığı altında Keşan yolculuğu sırasında gördüğü yerlerden bahseder. Topkapı’da başlayan yolculuk Küçükçekmece, Büyükçekmece, Bigados Köyü, Silivri, Türkmenli, Tekirdağ, İnecik, Kalivra Köyü üzerinden Keşan’da son bulur. Başından geçen bir dizi olaydan sonra İzzet Molla affedildiği haberini alır. Ergene’de başlayan geri dönüş yolculuğu, şairin Edirne, Havsa, Babaeski, Burgaz, Çorlu, Silivri, Küçükçekmece yolunu takip ederek Yenikapı’dan İstanbul’a girmesiyle son bulur.
#20
SORU:
Gülşen-i Aşk kimin eseridir?
CEVAP:
Keçecizade İzzet Molla’nın oldukça genç yaşta kaleme aldığı ilk eseri Gülşen-i Aşk, 300 beyitten oluşan küçük bir mesnevidir. Eser aruzun fe‘ilâtün mefâ‘ilün fe‘ilün (fâ’lün) kalıbıyla yazılmıştır. İzzet Molla bu mesnevisinde, Şeyh Galip’in Hüsn ü Aşk’la zirveye taşıdığı alegorik anlatıma dayalı mesnevi geleneğini takip eder.
#21
SORU:
Gülşen-i Aşk'ı benzerlerinden ayıran fark nedir?
CEVAP:
Gülşen-i Aşk’ı benzerlerinden ayıran en önemli yönü, şairin başkahraman olmasıdır. Şairlerin kendi aşkını ve âşıklığını en üstün gösterme anlayışı, İzzet Molla’nın Gülşen-i Aşk’ında belirgin bir biçimde görülür.
#22
SORU:
Gülşen-i Aşk'ta İzzet Molla hangi şekilsel özellikleri kullanmıştır?
CEVAP:
Mesnevi geleneğine uygun olarak Farsça ara başlıklar kullanır. Tıpkı Hüsn ü Aşk’taki gibi araya beş bentlik bir tardiye yerleştiren Molla, bu yönüyle geleneğe bağlıdır. Ancak gerçekçi tutumuyla yeni arayışlara yöneldiğini de sezdirir. Geleneğe damgasını vuran âşıklardan Ferhat ile Mecnun’u kendisine nispetle ham âşıklar olarak görür. Bu yüzden her ikisini de yardımcı tip olarak kullanılır.
#23
SORU:
Yenişehirli Avni Bey kimdir?
CEVAP:
Avnî Bey, bugün Yunanistan sınırlarında kalmış Yenişehir (Larissa)’de doğdu. Babası Yenişehir eşrafından Sıdkı Ebubekir Paşa’dır. 1854 yılında Abdurrahman Sami Paşa Vidin valisiyken onun yanında kâtip olarak çalıştı. İstanbul’a döndükten sonra Beşiktaş Mevlevihanesi şeyhi Nazif Dede’nin kızı Emine Hanım’la evlendi. Bağdat valiliğine atanan Mustafa Nuri Paşa’nın divan kâtipliğini yaptı (1859-60). Daha sonra bir süre memuriyet sebebiyle Gelibolu’da çalıştı. Hayatının son zamanlarında Üsküdar’da memurluk yaptı. 1883 yılında vefat etti.
#24
SORU:
Avni Bey'in eserleri nelerdir?
CEVAP:
Eserleri söyle sıralanabilir: Divan, Abname, Mir'at-ı Cünun, Ateşgede.
#25
SORU:
Yenişehirli Avni Bey'in Divanı kim tarafından bastırılmıştır?
CEVAP:
Damadı Şevki Bey tarafından bastırılmıştır. Avnî’nin 3000 beyitten fazla şiirini içermektedir.
#26
SORU:
Avbi Bey hangi eserinde davranışları normal olmayan insanları anlatmıştır?
CEVAP:
Mir’at-ı Cünun: Davranışları normal olmayan insanları anlatan mesnevi nazım şekliyle kaleme alınmış ancak yarım kalmış bir eserdir. Aruzun fe‘ilâtün/fe‘ilâtün/fe‘ilün kalıbıyla yazılmıştır.
#27
SORU:
Yenişehirli Avni Bey'in Ateşgede eserinin içeriği ve özelliği nedir?
CEVAP:
Farsça “ateşlik/ateşli yer” anlamına gelen Ateşgede, Şeyh Galip’in Hüsn ü Aşk’ından esinlenilerek kaleme alınmış bir mesnevidir. Bu mesnevi, 249 beyit ve dokuz kısa fasıldan meydana gelen yarım kalmış bir eserdir. Aruzun mef‘ûlü mefâ‘ilün fe‘ûlün kalıbıyla yazılmıştır. Eserde, baştan sona ateş ve ateşi çağrıştıran kelimelerin yan yana getirildiği görülür. “Ateş, volkan, şule (kıvılcım), kül, şem (mum), nâr (ateş), niran (cehennem)” gibi ateşle ilgili kelimeler; “kırmızı, lal (kırmızı renkli değerli bir taş), yakut (kırmızı renkli değerli bir taş), bade (şarap), hurşit (güneş) vb.” kırmızı ve kızıllıkla ilgili kavramlar bir aradadır. Yenişehirli Avnî, mesnevisine ateşi öven, ateşin önemini bildiren, bu yüzden ateşle ilgili kavramlara yer veren beyitlerle başlar. Giriş niteliğindeki bu bölümü mesnevinin adını verdiği beyitle bitirir. “Ahvâl-i Nâr-ı Mecâz (Mecazi Ateşin Özellikleri)” başlıklı bölümde ateşin özelliklerini sayar. Ardından “Âgâz-ı Dâstân (Hikâyenin Başlangıcı)” başlıklı bölüme geçer.
#28
SORU:
Çin divan şiirinde hangi anlamda kullanılır?
CEVAP:
Divan şiirinde hem ülke hem de saçın kıvrımı anlamında kullanılır.