XVI-XIX. YÜZYILLAR TÜRK DİLİ Dersi TÜRKÇEDE SADELEŞME VE DİL TARTIŞMALARI soru cevapları:

Toplam 57 Soru & Cevap
PAYLAŞ:

#1

SORU: Alfabe değişikliği hususundaki tartışmaları genel olarak hangi başlıklar altında toplamak mümkündür?


CEVAP: Alfabe değişikliğini hazırlayan süreç XIX. yüzyılın ikinci yarısında başlamıştır ve yapılan tartışmaları iki başlık altında toplamak mümkündür: ? Batılılaşma ? Yazının yetersizliği

#2

SORU: Türkçenin yenileşme hareketi içerisinde en önemlisi hangisidir?


CEVAP: Türkçenin yenileşme hareketi içinde şüphesiz en önemlisini, Ömer Seyfettin’in öncülüğünde Selanik’te çıkarılan Genç Kalemler dergisinde, 11 Nisan 1911 sayısından itibaren “Yeni Lisan” başlığı altında yayımlanan seri makalelerle sistemleştirilmiş olan yenileşme Türkçeleşme hareketi alır.

#3

SORU: Tanzimat nesli içinde Şinasi, Namık Kemal, Ahmet Mithat ve Ali Suâvi dışındakilerin hangi konular üzerinde durdukları söylenebilir?


CEVAP: Tanzimat nesli içinde Şinasi, Namık Kemal, Ahmet Mithat ve Ali Suâvi dışındakiler, dil konularından çok edebi konular üzerinde durmuşlar; edebiyatın zenginleşmesi, yenileşmesi ve gelişmesi için uğraşmışlardır.

#4

SORU: Şinasinin açtığı yolda Tanzimat sonrası edebi dili asıl hangi yazar şekillendirmiştir?


CEVAP: Şinasinin açtığı yolda Tanzimat sonrası edebî dili asıl işlemeye başlayan Namık Kemal olmuştur. Şinasinin Avrupaya gidişine kadar Tasvîr-i Efkârda onun yanında bulunmuş ve bir nevi Şinasinin çırağı olmuştur.

#5

SORU: Yazı sisteminin ıslah edilmesini ilk defa kim, hangi yönlerden ele almıştır?


CEVAP: Tanzimat sonrasında önemle üzerinde durulan konulardan birisi de eğitim sisteminin elden geçirilmesi, eğitimin yaygınlaştırılması ve okuma yazmanın kolaylaştırılması için yazı sisteminin ıslah edilmesi olmuştur. Bu konuyu ilk defa ele alan Ahmet Cevdet Paşadır. Kavaid-i Osmaniyye (1851) adlı gramer kitabında Türkçede bulunup da mevcut alfabede karşılığı olmayan seslerin belirtilmesi için bir yol bulunması gerektiğini vurgulamıştır.

#6

SORU: Tanzimat devrinin amaçladığı dilde sadeleşme ve yenileşme hedefine en çok yaklaşan isim kimdir?


CEVAP: Tanzimat devrinin amaçladığı dilde sadeleşme ve yenileşme hedefine en çok yaklaşan isim Ahmet Mithat Efendi olmuştur. Onun eseri Tanpınarın deyişiyle "1870 senelerinin okuyucu kitlesinin seviyesinden başlar" ve "bir halk okuma odasıdır".

#7

SORU: Alfabe konusundaki fikirler ne şekilde sınıflandırılabilir?


CEVAP: Alfabe konusundaki fikirler şu şeklide sınıflandırılabilir: ? Mevcut alfabeyi kullanmaya devam etmek ? Arap alfabesini bırakarak başka bir alfabe kullanmak ? Arap ve Latin alfabelerini kullanmayarak tamamen yeni ve modern bir alfabe oluşturmak.

#8

SORU: Tanzimat Fermanı neyi ifade etmektedir?


CEVAP: 1839da Gülhane Hatt-ı Hümâyûnu adıyla ilan edilen Tanzimat Fermanı, bir bakıma, daha II. Mahmutun saltanatı yıllarında hız kazanan değişim hareketinin bir resmi belge halinde duyurulması demekti.

#9

SORU: Abdülhak Hamit Türkçe dili açısından nasıl bir öneme sahiptir?


CEVAP: Abdülhak Hamit de Recâîzâde Mahmut Ekrem gibi manzum ve mensur bütün eserleriyle, Namık Kemal ile başlayan yenilikçi edebiyat anlayışının ulaştığı son noktadır. Onun dil için yaptığını, "kendinden öncekilerin sade ve düzgün Türkçelerine edebi bir çeşni vermiştir" diye özetlemek mümkündür.

#10

SORU: Tanzimat devrinde topluma hangi kuruluşlar öncülük etmiştir?


CEVAP: 1852de açılan Dârulfünûn, bu üniversitede okutulacak eserleri hazırlamak için aynı yıl kurulmuş olan Encümen-i Dâniş ve 1860ta kurulmuş olan Cemiyyet-i İlmiyye-i Osmaniyye olmak üzere üç temel kuruluş bu dönemde topluma öncülük etmiştir. Bu kuruluşlar, gerek bilimsel tartışmalara mekan olarak gerekse gazete ve kitaplar yayımlayarak yenileşme hareketlerine ve Türkçenin sadeleşmesine öncülük etmişlerdir.

#11

SORU: Namık Kemal’in mevcut yapıdan ve durumdan Türkçeye geçmek için hangi önerileri ileri sürmüştür?


CEVAP: Namık Kemal’in mevcut yapıdan ve durumdan Türkçeye geçmek için ileri sürdüğü beş öneri öz olarak şunlardır: ? Mevcut gramer kitapları düzeltilmeli, eksikleri tamamlanmalı ve herkesin faydalanacağı bir yaygınlığa kavuşturulmalı. ? Türkçeye mahsus mükemmel bir sözlük hazırlanmalı. ? Galat-ı meşhur denilen yaygın kullanılan kelimeler ve ibareler asli şekillerine tercih edilmelidir. ? Mevcut eserlerin doğal anlatıma sahip olan makalelerinden tertip edilen ve karşılaştırmalı bir antoloji hazırlanmalı, bunlar okullarda okutulmalıdır. ? Dilimize ait bir belâgat kitabı hazırlanmalıdır.

#12

SORU: 3 Kasım 1928 günü Resmi Gazetede yayımlanarak resmen yürürlüğe giren Yeni Türk Alfabesi, kanundaki ilk maddesinde nasıl tanımlanmaktadır?


CEVAP: Yeni Türk Alfabesinin ilk maddesi şöyledir: Şimdiye kadar yazmak için kullanılan Arap harfleri yerine Latin esasından alınan ve merbut cetvelde şekilleri gösterilen harfler (Türk Harfleri) unvan ve hukuku ile kabul edilmiştir.

#13

SORU: Yeni Türk Alfabesi ne zaman kabul edilmiştir?


CEVAP: Dil Encümeni tarafından tespit edilmiş olan ve Dolmabahçe toplantılarında uygulamaları yapılan, 29 harfli Yeni Türk Alfabesi bir kanun tasarısı halinde üç milletvekilinin imzasıyla 31 Ekim 1928de meclis başkanlığına verilmiş, 1 Kasım 1928 tarihinde kabul edilmiştir.

#14

SORU: Tanzimat devri dil hareketinin önemli isimleri kimlerdir?


CEVAP: Pertev Paşa, Münif Paşa, Kâmil Paşa ve Akif Paşa Tanzimat devri dil hareketinin önemli isimleridir ve bu aydın devlet adamları sade dil hareketinin temelini atmışlardır. Onlardan sonra Şinasi, Namık Kemal ve Ziya Paşa gibi yazarlar da dili yeniden inşa etme çabasında olmuşlar, bu amaca bağlı olarak eserler yazmışlardır.

#15

SORU: Ahmet Mithat Efendi Tanzimat devrinin amaçladığı dilde sadeleşme ve yenileşme hedefine hangi yönleri aracılığıyla yaklaşmıştır?


CEVAP: Eserlerinin çeşitliliği ve okuyucu kitlesi olarak halk kesimini hedeflemesi ona dilin bütün ifade renklerini kullanma fırsatı vermiştir. Onun dilin sadeleşmesi noktasında hedeflediği merhaleye varmasında elbette ki seçtiği konuların ve şahısların halk kitlesinden olmasının da büyük rolü olmuştur. Ancak daha önemlisi, Ahmet Mithat Efendinin bunu bilinçli olarak yapmasıdır.

#16

SORU: Mustafa Kemal Atatürk’ün yeni bir alfabe geliştirme fikri ve Latin alfabesine ilgisi nasıl şekillenmiştir?


CEVAP: Mustafa Kemal Atatürkün, daha gençlik yıllarında ülkesinin ve mensubu bulunduğu cemiyetin kültürel geleceği ile ilgili de planlar yapmakta olduğu anlaşılmaktadır. Batı toplumlarının Doğu toplumları karşısında göz kamaştırıcı gelişmişliği, Atatürkün, diğer alanlarda olduğu gibi Latin alfabesine ilgisinin artırmasında da önemli rol oynamıştır.

#17

SORU: Başlangıcından Tanzimat devrine kadar olan süreçte Türkçe birbirine paralel hangi kollarda gelişme göstermiştir?


CEVAP: Eski metin örnekleri topluca göz önünde bulundurulduğunda başlangıcından Tanzimat devrine kadar olan süreçte Türkçenin birbirine paralel üç ana kolda gelişmiş olduğu görülür: ? Halkın konuştuğu dili esas alan sade dilli metinlerin Türkçesi. ? Temel cümle kuruluşu Türkçe olduğu hâlde Arapça ve Farsça kelime, tamlama ve diğer gramer unsurlarının fazlaca kullanıldığı, söz sanatlarına da yer veren süslü (müzeyyen) dilli metinlerin Türkçesi. ? Arapça ve Farsça gramer unsurlarına yer vermekle beraber sanat kaygısı güdülmeksizin telif edilmiş olan ve kısmen sade nesrin özelliklerini de taşıyan orta sadelikte metinlerin Türkçesi.

#18

SORU: Başlangıcından Tanzimat devrine kadar olan süreçte Türkçenin birbirine paralel geliştiği kollar Türk Edebiyatı üzerinde ne şekilde etkinlik göstermiştir?


CEVAP: Osmanlı Türkçesi devresinin ana gövdesini teşkil eden orta dilli eserlerin Türkçesi, Eski Anadolu Türkçesi devresinin sonlarından itibaren farklılaşmış ve bir bakıma imparatorluğun kültür dili (yazı dili) hâlini almıştır. Bu ana gövdeden ayrı, bir yandan eski özelliğini sürdüren bir kol ile Arapça ve Farsça dil unsurlarının fazlaca yer aldığı süslü ve ağdalı bir başka kol da varlığını devam ettirir. Klasik dönemde Türkçe genel anlamda bu üç kol şeklinde akıp gelir. Bu açıdan nesir dili ile şiir dili arasında bir farklılık bulunmamaktadır.

#19

SORU: Dilde sadeleşme hareketi basında ilk olarak nasıl ortaya çıkmıştır?


CEVAP: Türk gazeteciliğinin kurucusu olan Şinasi Bey Agâh Efendi ile birlikte çıkardıkları Tercüman-ı Ahvâl gazetesinin ilk sayısına yazdığı mukaddimede yazılarının herkesin anlayacağı şekilde sade bir dille yazılacağını ifade etmiştir. Şinasi Bey gerek Tercüman-ı Ahvâl ve gerekse daha sonra çıkardığı Tasvîr-i Efkâr gazetelerine yazdığı yazılarında oldukça açık ve sade bir dil kullanmış ve Türk nesir dili içinde bir de "gazete dili" anlayışının doğmasına vesile olmuştur.

#20

SORU: Şinasi yenilik hareketi içinde özellikle hangi yönüyle öne çıkmaktadır?


CEVAP: Şinasinin yenilik hareketi içindeki önemi, onun büyük edebi eserler yazmış ya da yeni bir edebi dil oluşturmuş olmasından değil, özellikle gazetelerinde yazdığı yazılarında küçük ve kısa haberleri çok düzgün biçimde anlaşılır ve sade bir dil ile yazmış olmasından gelir. Bu yazılarında edebi olmak gibi bir kaygı gütmemiş, her zaman halkın konuştuğu dili dikkate almış ve hedefi daima halk tarafından anlaşılırlık olmuştur.

#21

SORU: Osmanlı Türkçesini konu alan dil bilgisi kitaplarının ilki hangisidir?


CEVAP: Osmanlı Türkçesini konu alan dil bilgisi kitaplarının ilki Bergamalı Kadrinin 1530da yazdığı Müyessiretül-Ulûm adlı eseridir.

#22

SORU: Türk gramerciliğinde hangi kitap önemli bir aşama olmuştur?


CEVAP: 1847 yılında hazırlanıp Maarif Nezaretince kabul edildiği hâlde yazarı Abdurrahman Fevzi Efendinin ölümünden sonra 1882de basılmış olan Mikyâsul-Lisân Kıstâsul-Beyân adlı gramer kitabı kısmen Batılı gramer anlayışını Türkçe için uygulamış olması sebebiyle Türk gramerciliğinde bir merhaledir.

#23

SORU: Batı Türkçesinin, diğer bir ifadeyle Anadolu Türkçesinin gelişme sürecinin ikinci devresi nasıl bir ortam içerisinde ortaya çıkmış ve gelişmiştir?


CEVAP: Sanat kudretini göstererek edebiyat çevrelerinde söz sahibi olmak maksadıyla eserler ortaya konmaya çalışıldığı bu dönemde bu türlü eserlerin dilinde tabiilikten ve sadelikten uzaklaşma görülmeye başlar. İmparatorluğun siyasi gelişmesine paralel biçimde Türkçe de siyasi yapının unsurlarının çeşitliliğini barındırmaya başlamıştır.

#24

SORU: İkinci devrenin Türk Edebiyatı üzerinde öncelikle ne tür etkileri görülmeye başlanmıştır?


CEVAP: Özellikle XV. yüzyılın sonlarından itibaren edebî maksatla kaleme alınan eserlerin dilinde Arapça ve Farsça gramer unsurlarının artmasıyla değişmeye, eserlerin cümle kurgusu sade yapılı cümle görüntüsünden uzaklaşmaya başlamıştır.

#25

SORU: Türkî-i Basît akımı (mahallileşme) ne gibi özellikler taşımaktadır?


CEVAP: Batı Türkçesinin gelişme tarihi içinde önemli bir yeri olan Türkî-i Basît akımı, kelime anlamı itibariyle "Basit Türkçe" demektir. Özellikle XV. yüzyıldan itibaren nesir ve nazım dilinde Arapça ve Farsça kelime ve terkiplerin yoğun olarak kullanılmaya başlandığı dikkat çekmektedir. Yazar ve şairlerin dil kullanmadaki becerilerini ve sanat güçlerini göstermek için başvurdukları bu yol, bazı yazar ve şairler tarafından benimsenmemiş, hatta içlerinden bazıları bu gidişe karşı bir tepki olarak anlaşılacak tarzda şiirler yazmışlardır. Bunların içinde XV. yüzyılda Tatavlalı Mahremî, Aydınlı Visalî ve Edirneli Nazmî en çok bilinenleridir.

#26

SORU: Türkî-i Basît akımı başlıca hangi amaçları gütmektedir?


CEVAP: Yazarlar daima "sanat" ve "yarar" olmak üzere iki temel amaç gütmüşler; ustalık göstermek istedikleri zaman sanat diliyle, halkı eğitmek ve yararlı olmak istedikleri zaman sade ve anlaşılır Türkçeyle yazmışlardır. Münâzarai Bahâr u Şitâ adlı eserini sanat kudretini göstermek için, Nefehâtul-Üns çevirisini ise halka yararlı olmak için yazmış olan XVI. yüzyıl müellifi Lâmiî Çelebi bu duruma güzel bir örnek teşkil etmektedir.

#27

SORU: XIX. yüzyılın sonlarına doğru dilde yenileşme hareketi hangi temel noktalar esas alınarak gelişmeye devam etmiştir?


CEVAP: XIX. yüzyılın sonlarına doğru dilde yenileşme hareketi iç temel dil anlayışı aracılığıyla gelişmiştir: ? Türk dilinden yabancı kurallarla birlikte yabancı kelimeleri de atmak düşüncesinde olanlar; siyasi düşünce bakımından Türkçüler denen bu grup "Tasfiyeciler" olarak anılmışlardır. ? Hiçbir müdahaleyi kabul etmeyerek dili olduğu gibi bırakmak düşüncesinde olanlar. ? Dilden yabancı kuralları atmak ama kelimelere dokunmamak düşüncesinde olanlar. Bu gruptakiler de "Yeni Lisancılar" olarak anılmışlardır.

#28

SORU: Şinasi’nin en önemli eserleri nelerdir?


CEVAP: Tercüme-i Manzume (ilk baskı 1859) adıyla Fransız şairlerinin şiirlerinden yaptığı tercümeler, Şair Evlenmesi (ilk baskı 1860) adlı yenileşme dönemi edebiyatının da önemli temsilcisi olan tiyatro eseri, kendi şiirlerini topladığı Müntahabât-ı Eşâr (ilk baskı 12 Ağustos 1862), bilinçli bir şekilde Türk atasözlerini ilk defa bir araya toplayan Durûb-ı Emsâl-i Osmâniyye (1863) ve Tercüman-ı Ahvâl ile Tasvîr-i Efkârda çıkan dil ve edebiyat konularında yazdığı makaleleri Şinasinin bilinen eserleridir.

#29

SORU: Şinasi Türk edebiyatı ve basını açısından nasıl bir öneme sahiptir?


CEVAP: Şinasi Bey "gazete dili"ni kurmuş olması yanında Tanzimat döneminin dilini nazım ve nesir alanında ilk temsil eden kişidir. Muhteva olarak Tanzimat fikri etrafında geleneksel düşünüşün kalıplarını aşan ve Batılı anlayışın örneklerini Osmanlı Türk toplumuna sunan Şinasinin eserlerinde kullandığı dil asrına göre oldukça yenidir.

#30

SORU: Servet-i Fünûncular Tanzimat edebiyatı içerisinde hangi noktada durmaktadır?


CEVAP: Tanzimatın ilk yıllarından beri yenileşme anlayışı etrafında oluşturulmaya çalışılan sade lisan fikri, 1895- 1901 yılları arasında Recâîzâdenin öncülüğünde kurulmuş Servet-i Fünûn dergisinde yazılarını neşreden ve edebiyat tarihimiz içinde Servetifünuncular (Edebiyat-ı Cedîde sanatçıları) olarak adlandırılan topluluğun mensuplarınca farklı şekillerde karşılanmıştır. Çoğunun Batı ile fikri bağlılığı bulunan bu sanatçılar, Tanzimat neslinin oluşturduğu yeni ortamda kendilerine yeni bir sanat dili kurma gayreti içine düşmüşlerdir.

#31

SORU: Tanzimat devrinde ilk olarak hangi dil bilgisi kitabı yayımlanmıştır?


CEVAP: Cevdet Paşa ve Fuad Paşanın birlikte yeni dil anlayışıyla önce Medhal-i Kavâid adıyla hazırladıkları (1850) ve sonra Kavâid-i Osmâniyye adıyla Encümen-i Danişin açılışı sırasında Abdülmecide sundukları (1865) kitap neşredilen ilk dil bilgisi kitabıdır ki eser 1875te Kavâid-i Türkiyye adıyla yeniden basılmıştır. Bu eserin 1895 yılında "tertîb-i cedîd" üzere yeni bir baskısı daha yapılmıştır.

#32

SORU: Tanzimat devrinde dilde yenileşme çalışmaları hangi alanlarda görülmüştür?


CEVAP: Tanzimat devrinde dilde yenileşme çalışmaları sadece edebî, ilmî, resmî vb. bir veya birkaç alana münhasır kalmamış, Tanzimat anlayışının her alanda toplumsal bir yenileşme hareketi olması hasebiyle dilin vasıta olarak kullanıldığı bütün alanlarda yürütülmüştür.

#33

SORU: Türkî-i Basît akımı ile divan şiiri arasında ne tür farklılıklar bulunmaktadır?


CEVAP: Türkî-i Basît akımı içerisinde XV. yüzyılda Tatavlalı Mahremî, Aydınlı Visalî ve Edirneli Nazmî en çok bilinen şairlerdir. Bu üç şair, şiirlerinde özellikle Türkçe kelimeler kullanmışlar, Arapça ve Farsça kelime ve terkipler kullanmaktan kaçınmışlardır. Ancak bu şekilde yazılan manzumeler Yunus Emre, Hoca Dehhani, Necati Bey, Zati, Baki ve Fuzuli gibi şairlerin kurduğu divan şiiri diline yabancı kalmış, dolayısıyla sanat çevrelerinde pek itibar görmemiştir.

#34

SORU: Eski Anadolu Türkçesi dönemi diye adlandırılan Batı Türkçesinin kuruluş dönemi hangi özellikleri taşımaktadır?


CEVAP: Eski Anadolu Türkçesi dönemi diye adlandırılan Batı Türkçesinin kuruluş döneminde, Anadoluda bir bakıma Türk siyasi teşekkülünün de başlangıç dönemi olduğundan dil ile siyasi yapı arasındaki mesafe henüz birbirine çok uzak değildir. Arapça ve Farsça eserler de bulunmakla beraber, Beylikler sınırları içinde yazılan dinî, edebî ve bilim konulu Türkçe eserler hep bu özelliği taşırlar. Özellikle mensur eserlerde, giriş cümlelerinde (sebeb-i telif) ifade edildiği üzere, eserin daha geniş kitlelere faydalı olmasını sağlamak, halkı eğitmek maksadı gözetildiğinden dil muhatap kitlenin özelliğine göre sade ve anlaşılır olmuştur.

#35

SORU: Tanzimat neslinin dil anlayışındaki yenilikleri nasıl sıralamak mümkündür?


CEVAP: Tanzimat neslinin dil anlayışındaki yenilikleri şu şekilde sıralanabilir: ? Kelime ve tamlamalarda ? Cümle ve ifade biçimlerinde ? Nesirde seci anlayışında ç. Edatların kullanımında ? Nesirde yazıya başlamadan önce ağır ve bazen Arapça giriş yapma alışkanlığında ? Konuşma üslûbunun yazıda kullanılmasında ? İmlayla ilgili olarak noktalama işaretlerinin kullanılmasında

#36

SORU: Ziya Gökalp dildeki yenileşme hareketi içerisinde nasıl bir yere ve öneme sahiptir?


CEVAP: Gerek Ömer Seyfettin ile birlikte Genç Kalemlerdeki edebî ve bilimsel yazılarıyla, gerekse başka gazete ve mecmualardaki yazılarıyla, müstakil kitaplarıyla Ziya Gökalp, Türkçülük idealini benimsemiş, onu bir programa ve bir sisteme bağlamış, sözü ve fiiliyle öncü düşünürlerden birisi olmuştur. Fikirleriyle kendinden sonraki nesilleri etkilemiş olması bu sebepledir. Ömer Seyfettinden farklı olarak, sadece dil konularıyla ilgilenmekle yetinmemiş, Türkçülüğü bütün düşünce sistemiyle her alanda, bütün programlarıyla ortaya atmak lazım geldiğini savunmuş ve bu yolda yürümüştür.

#37

SORU: Alfabe değişikliklerinin gerekçeleri hangi maddeler altında toplanabilir?


CEVAP: Alfabe değişikliklerinin gerekçeleri üç maddede toplanabilir: ? Din değiştirme ? Sosyal ve siyasal durum değişikliği ? Farklı kültür ve medeniyet ortamına geçme

#38

SORU:

Anadolu Türkçesinin gelişme sürecini hangi devrelere ayırmak mümkündür? Bu devrelerin özellikleri nelerdir?


CEVAP:

Batı Türkçesinin, diğer bir ifadeyle Anadolu Türkçesinin gelişme sürecini esas olarak iki devre halinde değerlendirmek mümkündür: İlk devre, ikinci devre.

İlk Devre: Eski Anadolu Türkçesi dönemi diye adlandırılan Batı Türkçesinin kuruluş döneminde, Anadolu’da bir bakıma Türk siyasi teşekkülünün de başlangıç dönemi olduğundan dil ile siyasi yapı arasındaki mesafe henüz birbirine çok uzak değildir. Arapça ve Farsça eserler de bulunmakla beraber, Beylikler sınırları içinde yazılan dinî, edebî ve bilim konulu Türkçe eserler hep bu özelliği taşırlar. Özellikle mensur eserlerde, giriş cümlelerinde (sebeb-i telif) ifade edildiği üzere, eserin daha geniş kitlelere faydalı olmasını sağlamak, halkı eğitmek maksadı gözetildiğinden dil muhatap kitlenin özelliğine göre sade ve anlaşılır olmuştur.

İkinci Devre: Sanat kudretini göstererek edebiyat çevrelerinde söz sahibi olmak maksadıyla eserler ortaya konmaya çalışıldığı bu dönemde bu türlü eserlerin dilinde tabiilikten ve sadelikten uzaklaşma görülmeye başlar. İmparatorluğun siyasi gelişmesine paralel biçimde Türkçe de siyasi yapının unsurlarının çeşitliliğini barındırmaya başlamıştır


#39

SORU:

Türkî-i Basît akımı ne zaman ve ne sebeple ortaya çıkmıştır?


CEVAP:

“Türkî-i Basît” akımı XVI. yüzyılda Arapça ve Farsça kelime ve tamlamaları aşırı şekilde kullanıp dili anlaşılmaz hâle getirenlere bir tepki olarak ortaya çıkmıştır.


#40

SORU:

Eski metin örnekleri topluca göz önünde bulundurulduğunda başlangıcından Tanzimat devrine kadar olan süreçte Türkçenin hangi kollarda gelişmiş olduğu söylenebilir?


CEVAP:

Eski metin örnekleri topluca göz önünde bulundurulduğunda başlangıcından Tanzimat devrine kadar olan süreçte Türkçenin birbirine paralel üç ana kolda gelişmiş olduğu
görülür:

a. Halkın konuştuğu dili esas alan sade dilli metinlerin Türkçesi.
b. Temel cümle kuruluşu Türkçe olduğu hâlde Arapça ve Farsça kelime, tamlama ve diğer gramer unsurlarının fazlaca kullanıldığı, söz sanatlarına da yer veren süslü (müzeyyen) dilli metinlerin Türkçesi.
c. Arapça ve Farsça gramer unsurlarına yer vermekle beraber sanat kaygısı güdülmeksizin telif edilmiş olan ve kısmen sade nesrin özelliklerini de taşıyan orta sadelikte metinlerin Türkçesi.


#41

SORU:

Tanzimat devrinde dilde yenileşme çalışmalarında nasıl değişiklikler gözlenmiştir?


CEVAP:

Tanzimat devrinde dilde yenileşme çalışmaları sadece edebî, ilmî, resmî vb. bir veya birkaç alana münhasır kalmamış, Tanzimat anlayışının her alanda toplumsal bir yenileşme hareketi olması hasebiyle dilin vasıta olarak kullanıldığı bütün alanlarda yürütülmüştür.


#42

SORU:

İlk dilbilgisi kitabı olarak neşredilen Türkçe kitap hangisidir?


CEVAP:

Cevdet Paşa ve Fuad Paşa’nın birlikte yeni dil anlayışıyla önce Medhal-i Kavâ’id adıyla hazırladıkları (1850) ve sonra Kavâid-i Osmâniyye adıyla Encümen-i Daniş’in açılışı sırasında Abdülmecid’e sundukları (1865) kitap neşredilen ilk dilbilgisi kitabıdır ki eser 1875’te Kavâ’id-i Türkiyye adıyla yeniden basılmıştır. Bu eserin 1895 yılında “tertîb-i cedîd” üzere yeni bir baskısı daha yapılmıştır. Abdullah Ramiz Paşa’nın Emsile-i Türkiyye’si (1866), Ali Nazîmâ’nın Muhtasar Lisân-ı Osmânî adlı dilbilgisi kitabı (1884) bu alanda yapılmış önemli çalışmalardandır.


#43

SORU:

Şinasi'nin yenilik hareketleri için önemi nedir?


CEVAP:

Şinasi’nin yenilik hareketi içindeki önemi, onun büyük edebî eserler yazmış ya da yeni bir edebî dil oluşturmuş olmasından değil, özellikle gazetelerinde yazdığı yazılarında küçük ve kısa haberleri çok düzgün biçimde anlaşılır ve sade bir dil ile yazmış olmasından gelir. Bu yazılarında edebî olmak gibi bir kaygı gütmemiş, her zaman halkın konuştuğu dili dikkate almış ve hedefi daima halk tarafından anlaşılırlık olmuştur. 


#44

SORU:

Şinasi'nin en büyük özelliği nedir?


CEVAP:

Şinasi’nin en büyük özelliği Namık Kemal ve Ziya Paşa gibi kendisinden sonra gelen aydınları  etkilemesi ve dildeki yenileşme bakımından bir çığır açmasıdır.


#45

SORU:

Namık Kemal'in mevcut yapıdan ve durumdan Türkçeye geçmek için ileri sürdüğü beş öneri nedir?


CEVAP:

Mevcut yapıdan ve durumdan Türkçeye geçmek için ileri sürdüğü beş öneri, öz olarak şunlardır:
1. Mevcut gramer kitapları düzeltilmeli, eksikleri tamamlanmalı ve herkesin faydalanacağı bir yaygınlığa kavuşturulmalı.
2. Türkçeye mahsus mükemmel bir sözlük hazırlanmalı.
3. Galat-ı meşhur denilen yaygın kullanılan kelimeler ve ibareler asli şekillerine tercih edilmelidir.
4. Mevcut eserlerin doğal anlatıma sahip olan makalelerinden tertip edilen ve karşılaştırmalı bir antoloji hazırlanmalı, bunlar okullarda okutulmalıdır.
5. Dilimize ait bir belâgat kitabı hazırlanmalıdır


#46

SORU:

Ahmet Mithat Efendi'nin Türk edebiyatı için önemi nedir?


CEVAP:

Ahmet Mithat Efendi dil ve Türkçe konusundaki fikirlerini etraflı bir şekilde anlattığı yazılar yazmıştır. Dil konusundaki görüşlerini kendi çıkardığı Tecüman-ı Hakîkat gazetesine yazdığı yazılarda da sürdürmüştür. Burada ilköğretim için yazdığı ve imla konuları üzerinde durduğu yazılarını Medrese-i Süleymaniyye Rehnümâ-yı Muallimîn adlı eserinde bir araya getirmiştir. Bu yazılarında imla konusunu ele almış ve burada Türkçe kelimeleri söylenişe göre yazmak gerektiği, bunun için alfabeye yeni harflere ihtiyaç duyulduğu üzerinde durmuştur. Düzeltmelerin ise Türkçe kelimelerin imlasıyla sınırlı kalmasını, Arapça ve Farsça kelimelerin asli yazılışlarıyla muhafaza edilmelerini savunmuştur.


#47

SORU:

Tanzimat neslinin dil anlayışındaki yenilikleri sıralayınız.


CEVAP:

Tanzimat neslinin dil anlayışındaki yenilikleri şu şekilde sıralanabilir:
a. Kelime ve tamlamalarda
b. Cümle ve ifade biçimlerinde
c. Nesirde seci anlayışında
ç. Edatların kullanımında
d. Nesirde yazıya başlamadan önce ağır ve bazen Arapça giriş yapma alışkanlığında
e. Konuşma üslûbunun yazıda kullanılmasında
f. İmlayla ilgili olarak noktalama işaretlerinin kullanılmasında


#48

SORU:

XIX. yüzyılın sonlarına hakim olan üç temel dil anlayışı hangileridir?


CEVAP:

Bu üç temel dil anlayışı şunlardır:
1. Türk dilinden yabancı kurallarla birlikte yabancı kelimeleri de atmak düşüncesinde olanlar; siyasi düşünce bakımından Türkçüler denen bu grup “Tasfiyeciler” olarak anılmışlardır.
2. Hiçbir müdahaleyi kabul etmeyerek dili olduğu gibi bırakmak düşüncesinde olanlar.
3. Dilden yabancı kuralları atmak ama kelimelere dokunmamak düşüncesinde olanlar. Bu gruptakiler de “Yeni Lisancılar” olarak anılmışlardır.


#49

SORU:

Ahmet Vefik Paşa kimdir hangi akımın öncülüğünü yapmıştır?


CEVAP:

Ahmet Vefik Paşa Türk toplumunun kalkınabilmesi için yenileşmeyi Batı medeniyetinden alınan değerlerin milli değerlerle kaynaştırılmasında gören, devrinde “Osmanlıcılık”, “İslâmcılık” gibi çeşitli fikir akımlarına karşı “milliyetçilik” akımını benimsemiş ve “Türkçülük” diye adlandırılan bu akımın öncülüğünü yapmıştır. Kendisi ilk hocası olduğu Darülfünun’da Hikmet-i Tarih (Tarih Felsefesi) müderrisliği sırasında Şecere-i Türkî’yi Doğu Türkçesinden Batı (İstanbul) Türkçesine aktardı. Batı Türkçesinin genel Türkçenin bir lehçesi olduğunu ve bundan başka Türk lehçelerinin de bulunduğunu ortaya koymuş; bunun için yazdığı önemli sözlüğünü Lehçe-i Osmanî adıyla neşretmiştir.


#50

SORU:

Şemseddin Sami kimdir?


CEVAP:

Şemseddin Sami yeni dönemde Türkçenin sadeleşmesi konusunda Taaşşuk-ı Talat ve Fıtnat başta olmak üzere edebî eserler, tercüme eserler, çıkardığı mecmualar, dilbilgisi, lügat ve ansiklopedi eserleriyle Türkçe ve Türk kültür hayatına devrinde oldukça önemli hizmetlerde bulunmuştur.


#51

SORU:

II. Meşrutiyet’ten sonra sade dil ve Türkçecilik hareketi için hangi girişimlerde bulunulmuştur?


CEVAP:

II. Meşrutiyet’ten sonra sade dil ve Türkçecilik hareketi için amaç ve tüzüğünde önemli/
programlı hedefleri olan esaslı girişimleri şöyle özetlemek mümkündür:
• Türk Derneği kurularak kendi adında bir dergi ile dil ve folklor tarihi bakımından
önemli kimi faaliyetler
• Ömer Seyfettin’in önderliğinde Genç Kalemler dergisi ve Yeni Lisan
• Ziya Gökalp ve faaliyetleri
• Türk Yurdu dergisinin faaliyetleri


#52

SORU:

Ömer Seyfettin'in Türk edebiyatı için önemi nedir?


CEVAP:

Ömer Seyfettin, Genç Kalemler dergisinde “Yeni Lisan” makalesi ile sade Türkçenin sistemleştirilmesi konusunda çok önemli bir yere sahiptir.


#53

SORU:

İkinci Meşrutiyet sonrası dönemde Yeni Türkçe devri adı altında hangi görüşler bulunmaktadır?


CEVAP:

Yeni Türkçe olarak da nitelendirilen bu devrede üç farklı görüş bulunmaktadır:
a “Fesahatçılar” olarak da bilinen Süleyman Nazif gibi eski ve süslü üslûba bağlı
ediplerin yazmakta ısrar ettikleri “Osmanlıca”
b. Türkçülerin temsil ettiği ve Ziya Gökalp’in sistemleştirdiği “Türkçeleşmiş Türkçe”
anlayışını esas alan “sade lisan”
c. Fuat Köseraif ’in öncülüğünü ettiği “Türkçede yabancı unsur bırakmayacağız, her
şeyi Türkçeleştireceğiz” diyen “tasfiyecilik” akımı


#54

SORU:

Alfabe değişikliklerinin gerekçeleri nelerdir?


CEVAP:

Alfabe değişikliklerinin gerekçeleri üç maddede toplanabilir:
1. Din değiştirme
2. Sosyal ve siyasal durum değişikliği
3. Farklı kültür ve medeniyet ortamına geçme


#55

SORU:

Alfabe değişikliği için yapılan tartışmalar hangi başlıklar altında toplanabilir?


CEVAP:

Alfabe değişikliğini hazırlayan süreç XIX. yüzyılın ikinci yarısında başlamıştır ve yapılan tartışmaları iki başlık altında toplamak mümkündür:
a. Batılılaşma
b. Yazının yetersizliği


#56

SORU:

Mevcut alfabeyi kullanmaya devam edelim diyenler hangi farklı fikirlere sahiplerdi?


CEVAP:

Mevcut alfabeyi kullanmaya devam edelim diyenler de fikir birliği içinde değildirler:
1. Harfleri olduğu gibi yazmaya devam etmek gerektiğini söyleyenler.
2. Islah etmek gerektiğini söyleyenler. Bu da bir kaç türlü gerçekleştirilmelidir:
a. İşaret ve imla harfleri eklemek, harf almak veya atmak yoluyla düzeltmek
b. Harfleri birleştirmeden ayrı yazmak
c. Avrupalılar gibi soldan sağa yazmak
ç. Harflerin karakterini değiştirmek


#57

SORU:

Esas alfabenin hangisi olacağı konusundaki farklı fikirler nelerdi?


CEVAP:

Esas alınacak Latin harflerinin hangi alfabe olması hususunda da çeşitli görüşler ortaya çıkmıştı:
1. Fransız alfabesini esas almak
2. Bugün çeşitli dillerde yazılışları dikkate alınmadan ilk Latin alfabesini esas almak
3. Bütün alfabeleri bir araya getirerek Türkçenin ihtiyaçlarına cevap verecek harfleri hepsinden seçmek
4. Azerbaycan alfabesini dikkate almak