XVIII. YÜZYIL TÜRK EDEBİYATI Dersi HİNT ÜSLUBUNUN SON BÜYÜK ŞAİRİ ŞEYH GALİP soru cevapları:
Toplam 76 Soru & Cevap#1
SORU: Şeyh Galip Hüsnü Aşk adlı eserini yazmaya nasıl karar vermiştir?
CEVAP: Şeyh Galip, eserinin Sebeb-i Teilîf başlıklı bölümünde, günün birinde bir dostlar meclisinde bulunduğunu, oradaki şairlerle yaşadığı bir tartışma neticesinde Hüsn ü Aşk’ı yazmaya karar verdiğini okuyucusuyla paylaşmıştır. Şeyh Galip, dostları karşısında geliştirdiği söylemlerle yükümlülük altına girdiğini düşünmüş ve söylediklerinin kanıtı olacak bir eser ortaya koymaya karar vermiştir.
#2
SORU: Hüsn ü Aşk’ta anlatım tekniklerinden hangisi kullanılmıştır?
CEVAP: Anlatım tekniklerinden tahkiye ve tasvirin kullanıldığı eserde, klasik mesnevilerdeki mukaddime, hikâye ve hatime bölümlerine yer verilmiştir.
#3
SORU: Hüsn ü Aşk’ın hikaye bölümü nasıl başlamıştır?
CEVAP: Hüsn ü Aşk’ta, Âğâz-ı Dâstân-ı Benî Mahabbet başlığıyla eserin hikâye bölümü başlatılmıştır. Sonra Benî Muhabbet kabilesinin meclisleri, avları ve baharları sırasıyla tasvir edilmiştir.
#4
SORU: Hüsn ü Aşk’ta hikaye bölümünden sonra neler anlatılır?
CEVAP: Hikâyenin ardından Şeyh Galip, Fahriye-i Şairane başlığı altında şairliğini övmüş, şiir anlayışından söz etmiş, sonra hatime bölümüyle mesnevisini bitirmiştir. Şair, eserini tamamlamasına, Kuran-ı Kerim’den yaptığı “hitâmuhu’l-misk” alıntısıyla tarih düşürmüştür.
#6
SORU: Üslubunda “Şevket tarzı” ve “taze zemini” yerleştirmesi nasıl olmuştur? Açıklayınız.
CEVAP: Başlangıçta kendinden önceki büyük divan şairlerinin yolunda giden Şeyh Galip, daha sonra Hoca Neşet’in yönlendirmesiyle Şevket-i Buharî’yi okumaya başlayınca onun üslubunda edebî şahsiyetini bulmuştur. Bu dönem, şairin kendi ifadeleriyle söyle-yecek olursak “kudema tavrı” yerine “Şevketane tavır” yani “Şevket tarzı”nı, “köhne zemin” yerine “taze zemin”i yerleştirdiği dönemdir. Onun Şevketane tavır, Şevket tarzı veya taze zemin, nev-zemin olarak adlandırdığı şey, bugünden bakıldığında tam olarak Sebk-i Hindî’ye karşılık gelmektedir.
#7
SORU: Şeyh Galip’in yabancı kelimeleri kullanması ile nasıl bir durum ortaya çıkmıştır? Açıklayınız.
CEVAP: Yabancı kelimelerin, yalın hâlleriyle değil, daha ziyade birleşik sıfatların da içinde yer aldığı zincirleme tamlamalar biçiminde kullanılmaları, metinlerin anlaşılmasını zorlaştırmıştır. Zincirleme tamlamaların kolay anlaşılamaması da uzunluklarından değil, çok farklı yapıların aynı tamlamada yer almasından kaynaklanmaktadır. Birleşik isimlerin, birleşik sıfatların, soyut kavramları somutlaştıran alışılmamış bağdaştırmaların içinde yer aldığı tamlamalarda, anlam girift ve ulaşılması güç bir hâl almıştır.
#8
SORU: Şeyh Galip şiirlerinde çoklu duyulamayı nasıl kullanmıştır?
CEVAP: O, göze konuşma ve susma, gamzeye gammazlık özellikleri vermiş; ayrıca sözün sıcak veya soğuk, acı veya tatlı olmasından, hatta sözü saça benzeterek onun kokusundan, bir başka yerde ise renkli kokudan söz etmiştir. Bunların her biri birer çoklu duyulamadır.
#9
SORU: Şeyh Galip edebiyat dünyasındaki şöhretini hangi eserle elde etmiştir? Açıklayınız.
CEVAP: Hüsn ü Aşk adlı eseri elde etmiştir. Şeyh Galip, bu eserini 1782-1783 yıllarına karşılık gelen altı aylık bir süre de yazmıştır. Birçok defa yeni harflerle de basılan eser, son olarak Muhammet Nur Doğan tarafından yayımlanmıştır.
#10
SORU: Şeyh Galip’e mesnevihan atama yetkisi kim tarafından verilmiştir?
CEVAP: Mevlevihanede haftada iki gün Mesnevi dersleri veren Galip, bir süre sonra Sultan Selim tarafından mesnevihan atama yetkisiyle yetkilendirilince, bütün Mevlevi şeyhlerinin üstünde bir makama yükselmiştir.
#11
SORU: Şeyh Galip şiirlerinde mazmun kullanmış mıdır? Nasıl? Açıklayınız.
CEVAP: Galip’in şiirinde hem eski hem de kendisinin “tâze mazmûn” dediği yeni mazmunlar yer almıştır. Fakat onun mazmunlarını anlayabilmesi için okuyucunun da donanım sahibi olması gerekmektedir.
#12
SORU: “Çeşm-i hâb-âlûde-i baht-ı siyâh” cümlesi ile yazar ne demek istemiştir?
CEVAP: Galip’in “çeşm-i hâb-âlûde-i baht-ı siyâh” tamlamasına, “kara bahtın uykulu gözü” biçiminde bir anlam verilebilir.
#13
SORU: Modern Türk şiirinde Şeyh Galip’in şiirlerinden hangi şairler yararlanmıştır?
CEVAP: Modern Türk şiirinde Ahmet Haşim, Behçet Necatigil, Asaf Halet Çelebi, Sezai Kara-koç ve Hilmi Yavuz gibi ustalar Şeyh Galip’in şiirlerinden yararlanmışlardır. Öyle ki gelenekten faydalanma sorununun gündeme geldiği her ortamda Şeyh Galip, başköşeye oturtulmuştur. Hüsn ü Aşk kadar modern Türk edebiyatına kaynaklık etmiş başka bir mesnevi yoktur. Ahmet Hamdi Tanpınar, Huzur’da; Orhan Pamuk, Kara Kitap adlı romanın-da Şeyh Galip’e ve Hüsn ü Aşk’a göndermelerde bulunmuştur. Fazıl Hüsnü Dağlarca, Şeyh Galip’e Çiçekler başlığı altında Hüsn ü Aşk vezninde şiirler söylemiştir.
#14
SORU: Şerh-i Cezire-i Mesnevi nasıl oluşmuştur? Açıklayınız.
CEVAP: Galip’in bu eseri, Mevlevi dedelerinden Yusuf Sineçak’ın Cezire-i Mesnevi adlı eserinin şerhidir. Şair, adı geçen eserin her cildinden 100 beyit seçmiş ve bu seçkinin başına 99, sonuna da 5 beyit eklemek suretiyle 704 beyitlik bir eser oluşturmuştur. Eserde, Farsça bilmeyenler için seçilen bazı kelimelerin Türkçe karşılıkları verilmiş ve beyitler açıklanmıştır.
#15
SORU: Şeyh Galip’in Lafızda aradığı en önemli özellik nedir? Neden? Açıklayınız.
CEVAP: : Galip’in lafızda aradığı en önemli özellik aşinalıktır. Çünkü o, güzel anlamın ancak aşina (=tanıdık, bilinen) lafız ile kendini göstereceğini düşünmektedir. Galip’e göre, İrem bahçesinde yabani otlara yer olmadığı gibi, şiirde de bilinmeyen, ilk defa duyulan lafızlara yer yoktur.
#16
SORU: Hüsn ü Aşk mesnevisi kaç beyit ve kaç tardiyyeden oluşur?
CEVAP: Hüsn ü Aşk mesnevisi, 2042 beyit ve her biri altışar bent olan dört tardiyyeden oluşan bir eserdir.
#17
SORU: Şeyh Galip Divanı ne zaman basılmıştır?
CEVAP: Şeyh Galip Divanı’nın Türkiye’deki kütüphanelerde otuzdan fazla yazma nüshası bulunmaktadır. Eser, ilk olarak 1252/1836 yılında Kahire Bulak Matbaası’nda eski harflerle basılmıştır. Bu baskıda, divanın yanı sıra şairin Hüsn ü Aşk mesnevisi de yer almaktadır. Ayrıca 1336/1918 yılında İstanbul’da Şeyh Galip, Divan ve Hüsn ü Aşkından Müntehab Parçalar adıyla eski harfli bir başka baskı daha yapılmıştır. Divan üzerinde Muhsin Kalkışım ve Abdulkadir Gürer ayrı ayrı doktora çalışması yapmış; eser, yeni harflerle 1993’te Naci Okçu ve 1994’te Muhsin Kalkışım tarafından yayımlanmıştır.
#18
SORU: Şeyh Galip’in kendi üslubunu oluşturmada etkili olan kişiler kimlerdir?
CEVAP: Şiirlerinde Ruhî-i Bağdadî ile Nevizade’den bahsetmesi ve Koca Ragıp Paşa’nın Münşeat’ından söz etme-si, onun bu şairleri de okuduğunu göstermektedir. Bütün bu isimler ve onların kişisel üs-luplarındaki farklılıklar, Şeyh Galip’in üslup özellikleri hakkında da fikir vermektedir. Fuzulî’nin âşıkane, Bakî’nin rindane, Nabî’nin hikemî ve Nedim’in mahallî-folklorik söyleyişle öne çıktığı bilinen bir gerçektir. Bu gerçekten hareketle Galip’in bütün bu farklı üs-luplardan beslenerek kendi kişisel üslubunu oluşturduğunu, dolayısıyla bu üsluplardan izler taşıdığını, Nefî’den başlayarak XVII ve XVIII. asır şairlerinin hemen hepsini farklı düzeylerde ve farklı yönleriyle etkileyen Sebk-i Hindî’yi ise onun en büyük temsilcilerinden biri sayılacak kadar çok yansıttığı söylenebilir.
#19
SORU: Tezat sanatının Sebk-i Hindî şiirindeki biçimi nasıldır?
CEVAP: Tezat sanatının Sebk-i Hindî şiirindeki biçimi basit değildir. Çünkü burada asıl olan zıt anlamlı sözcüklerin aynı ifade içinde kullanılması değil, bu sözcüklerin aynı kavram üzerinde birleşmesidir.
#20
SORU: Hazire ne demektir? Açıklayınız.
CEVAP: Cami, tekke ve türbe gibi mekanların mezarlık olarak da kullanılan etrafı duvar veya parmaklıkla çevrilmiş bahçe kısmıdır.
#21
SORU: Şeyh Galip’in Hüsn ü Aşk adlı eserindeki masal unsurları nelerdir?
CEVAP: Bu bağlamda örnek olarak dev, cadı, peri, gulyabani, ateş denizi, mumdan gemi, vahşi hayvanlar; Sühan’ın bülbül, papağan ve sülün kılığında görünmesi gibi unsurlar sayılabilir.
#22
SORU: Şeyh Galip kaç yılında vefat etmiştir?
CEVAP: Esrar Dedenin ölümünden bir yıl sonra Şeyh Galip de hastalanarak yatağa düşmüş ve 3 Ocak 1799’da vefat etmiştir.
#23
SORU: Türk şiirlerindeki Hint üslubunun en önemli temsilcileri kimlerdir? Açıklayınız.
CEVAP: Hemen her şair üzerinde farklı düzeylerde ve farklı özellikleriyle etkili olan Hint üslubu; Şeyh Galip, Arpaeminizade Samî ve Halepli Edip dışında önemli bir temsilci yetiştirememiştir.
#24
SORU: Şeyh Galip nerede ve kaç yılında dünyaya gelmiştir? Açıklayınız
CEVAP: Asıl adı Muhammet Esat olan Şeyh Galip, 1757 yılında İstanbul’da Yenikapı Mevlevihane-si civarındaki bir evde dünyaya gelmiştir. Onun doğumuna, “eser-i aşk” terkibiyle tarih düşürülmüştür.
#25
SORU: Mevlevilere göre çile neyi ifade eder? Açıklayınız.
CEVAP: Mevlevilerin manevi eğitim süreçlerinden biridir. Tekkenin farklı yerlerinde hizmetle geçirilen bu sürecin toplam süresi 1001 gündür.
#26
SORU: Şeyh Galip Hüsn ü Aşk adlı eserini kaleme alırken kimlerden etkilenmiştir?
CEVAP: Eserin-de, Fuzulî’nin Leyla vü Mecnun ve Sıhhat ü Maraz adlı eserleriyle benzerlikler görülür. Attar’ın Mantıku’t-Tayr, Sühreverdî’nin Munisü’l-Uşşak ve Mevlana’nın Mesnevi adlı eserlerinin de bu eser üzerindeki etkileri gözle görülür düzeydedir. Şeyh Galip, bütün bu etkileri kendi sanat kudretiyle birleştirerek bir şaheser ortaya koymuştur.
#27
SORU: Şeyh Galip’in şiir dili nasıldır? Açıklayınız
CEVAP: Dilde sadeliği çok az sayıdaki şiirlerinde gözettiği ileri sürülmüştür. Nedim’le karşılaştırıldığında Galip’in şiir dili daha ağır ve süslü bir dildir. Fakat XVIII. asırdaki diğer Sebk-i Hindî şairleriyle karşılaştırıldığında Galip’in şiir dilinin iddia edildiği kadar da ağır olmadığı görülmektedir. Buna rağmen her Sebk-i Hindî şairi gibi o da yeni şiir dilini kullanmaktadır ve bu dil birçok bakımdan klasik üslubunkinden farklı ve ağırdır.
#28
SORU: Mevlevilere göre asitane neyi ifade eder? Açıklayınız
CEVAP: Mevlevilerin 1001 gün süren ve adına çile dedikleri manevi eğitim süreçlerini tamamladıkları Mevlevihanedir.
#29
SORU: Şeyh Galip’in sanat hayatında büyük kırılmaların olduğu dönemde ne yaşanmıştır? Açıklayınız.
CEVAP: Gençlik yıllarında Neşet, Pertev ve Nesip Dede’ye; önceki devirlerde yaşamış büyük şahsiyetlere nazireler yazan Şeyh Galip, bu dönemde Fuzulî, Hayalî, Nefî, Nabî ve Nedim gibi şairlerin yolundadır. Ancak bu yolda kendi kişiliğini bulamayacağını görmüş ve Hoca Neşet’in de tavsiyesiyle Sebk-i Hindî’nin Fars şiirindeki en önemli temsilcilerinden Şevket-i Buharî’yi okumaya başlamıştır. Bu dönem, onun sanat hayatında büyük kırılmaların olduğu bir dönemdir. O, daha önce yazdığı şiirleri beğenmemeye başlamış, hatta onlardan kurtulmak veya aynı mahlası kullanan diğer şairlerle karıştırılmamak için, belki de kendisindeki bu büyük değişimi göstersin diye mahlasını değiştirme düşüncesi içine girmiştir. ‘Galip’ mahlasını benimsemesi de bu dönemde olmuştur. Bir süre her iki mahlasını beraber kullanan şair, daha sonra eski mahlasını terk etmiş ve sadece Galip mahlasını kullanmıştır.
#30
SORU: Şeyh Galip’in şiirlerine nazire veya tahmis yazdığı şahsiyetler kimlerdir?
CEVAP: Şiirlerine nazire veya tahmis yazdığı şahsiyetler arasında Fuzulî, Hayalî, Nefî, Sabit, Nabî, Nedim, Nahifî ve Münif gibi şairler öne çıkmaktadır.
#31
SORU: es-Sohbetü’s-Safiyye nasıl bir eserdir? Açıklayınız.
CEVAP: Bu eser, Mevlevi şeyhlerinden Köseç Ahmet Dede’nin er-Risaletü’l- Bahriyye fî-Tarikati’l-Mevleviyye adlı Arapça eserine yazılmış Arapça bir talikattır.
#32
SORU: Şeyh Galip’in babası kimdir? Açıklayınız.
CEVAP: Tezkirelerin verdiği bilgiye göre, Galip’in babası Mustafa Reşit Efendi, Melamiliğe bağlı bir Mevlevi’dir.
#33
SORU: Şeyh Galip nereye defnedilmiştir?
CEVAP: Galip’in cenaze törenine büyük bir katılım olmuş ve görev yaptığı Galata Mevlevihanesi haziresine defnedilmiştir. Şairin annesi ile babası da aynı hazirede medfundur.
#34
SORU: Hüsn ü Aşk’ın hikaye kısmından önce yer alan bölümler nelerdir?
CEVAP: Şeyh Galip, eserinin mukaddime bölümüne Allah’a hamd etmekle başlamış, ardından Hz. Muhammet’in övgüsünü, sıfatlarını, miracını ve mucizelerini içine alan bir naat söylemiş, sonra Mevlana ve kendi babası hakkında övgüde bulunmuştur. Şair, hikâye bölümüne geçmeden önce, bu eseri niçin kaleme aldığını Sebeb-i Telîf başlığı altında anlatmış; burada Nabî’nin Hayrabad adlı eseri hakkında edebî eleştiride bulunmuş, aynı zamanda kendi şiir anlayışını da açıklamıştır.
#35
SORU: Şeyh Galip’in kaç çocuğu vardır ve çocuklarının isimleri nedir? Belirtiniz.
CEVAP: Çok genç sayılabilecek bir yaşta iken vefat eden Şeyh Galip’in hiç evlenmediği ileri sürülmüşse de evlendiğini, biri kız olmak üzere toplam üç çocuğunun dünyaya geldiğini, bu çocukların adlarının Zübeyde, Ahmet ve Mehmet olduğu kaynaklardan bilinmektedir.
#36
SORU: Şeyh Galip şiirlerinde sözü uzatmayı mı kısaltmayı mı tercih etmiştir? Buna göre hangi sanatı kullanmıştır?
CEVAP: Sözü kısaltmak, diğer Sebk-i Hindî şairleri gibi, Şeyh Galip’in de bir üslup özelliğidir. Bu nedenle şair, sözü uzatan birtakım söz sanatlarından uzak durmuş, onun yerine teşbih, istiare, kinaye, telmih, hüsn-i talil ve mecaz- ı mürsel gibi sözü kısaltma özelliği bulunan anlam sanatlarına ağırlık vermiştir.
#37
SORU: Hüsn ü Aşk’ın konusu nedir? Kısaca açıklayınız.
CEVAP: Hüsn ü Aşk’ın konusu, tasavvuf ve aşk, daha yerinde bir ifade ile tasavvufi aşktır. Ese-rin Sebeb-i Telîf başlıklı bölümünde şair, çok açık biçimde, söz mücevherini aşk dışında bir yere harcamanın doğru olmayacağını ifade etmiştir. Aşk, eserin sadece konusu değil, aynı zamanda eserde anlatılan aşk hikâyesinin başkahramanlarından birinin de adıdır. Hikâyenin başkahramanlarından biri Aşk, diğeri ise Hüsn’dür.
#38
SORU: Şeyh Galip’in dedesi kimdir? Açıklayınız.
CEVAP: Dedesi söz konusu mevlevihanenin on ikinci şeyhi Kûçek Muhammet Dede olup, bazı kaynakların belirttiğine göre Kırım asıllıdır. Galip’e Muhammet Esat adı, şairin doğumundan yıllar önce bizzat büyük babası tarafından verilmiştir.
#39
SORU: Şeyh Galip, “Galip Dede” unvanını nasıl almıştır?
CEVAP: Ailesi de Mevlevi olan ve böylece bir Mevlevi muhitinde büyüyen Şeyh Galip, aynı tarikatın şeyhlerinden dersler alarak yetişmiş ve sonunda bir Mevlevi dervişi olmuştur. Şair, 1784 yılında ailesinden izin almadan çileye girmek için Konya’ya gitmiştir. Fakat onun yokluğuna dayanamayan babası, çilesini İstanbul’da tamamlayabilmesi için başvuruda bulunmuş ve gerekli izin alındıktan sonra Galip, İstanbul’a dönmüştür. Galip, 10 Temmuz 1784’te girdiği 1001 günlük çileyi 11 Temmuz 1787’de doldurarak dede olmuştur. Bu tarihten sonra o, artık Galip Dede’dir.
#40
SORU: Şeyh Galip’in eserleri nelerdir? Sıralayınız.
CEVAP: ? Divan ? Hüsn ü Aşk ? Şerh-i Cezire-i Mesnevi ? es-Sohbetü’s-Safiyye
#41
SORU: Şeyh Galip şiirlerinde bercesteli beyiti nasıl kullanmıştır?
CEVAP: Şeyh Galip, örneklendirmeye dayalı bercesteli beyit yapısı içinde, atasözü gibi işlevsel mısralar söylemiştir. Bu özellik, Saib-i Tebrizî, Nabî, Edip, Raşit gibi Sebk-i Hindî şairleri için ayırt edici bir üslup özelliğidir.
#42
SORU: Şeyh Galip şiirlerinde tezat sanatını nasıl kullanmıştır?
CEVAP: Şeyh Galip, tezat sanatından çok fazla yararlanmıştır. Onun şiirlerinde tezat sanatı, bazen zıt anlamlı sözcükleri aynı tamlamada bir araya getirmek bazen de paradoksal imajlar biçiminde karşımıza çıkar. Şeyh Galip, son derece orijinal ve bir o kadar da başarılı paradoksal imajlarıyla verili dünyadaki zıtlıkları, imajlar dünyasında uyumlu birlikteliğe kavuşturarak kesretin arkasında yatan vahdeti açığa çıkarmış; tasavvuf düşüncesindeki vahdet-i vücudu hiç zorlanmadan anlatmanın yolunu göstermiştir.
#43
SORU: Şeyh Galip kelime seçiminde nasıl bir yol izlemiştir? Açıklayınız.
CEVAP: Galip’in kullandığı kelimelerin şiir dilinde daha önce de kullanılmış, asırlar boyu kullanılarak bir incelik, bir zarafet kazanmış kelimeler olduğunu belirtmekte yarar vardır. Bilinen kelimelerle yeni anlam ve hayalleri anlatmanınsa ne kadar güç olduğu açıktır. Bu güçlüğü aşmanın iki yolu vardır: Şair yeni anlam ve hayalleri anlatabilmek için ya birtakım yeni kelimeler ve bu kelimelerin de içinde yer aldığı yeni tamlamalar bulacak ya da eski kelimelerin anlam çerçevelerini aynı kelimelerle yaptığı yeni tamlamalarla genişletecek, hatta değiştirecektir. Şeyh Galip, Nailî-i Kadîm’e uyarak ikinci yolu tercih etmiştir.
#44
SORU: Şeyh Galip’in Divan’ı genişletmesi ne şekilde olmuştur?
CEVAP: İlk defa, şair henüz 24 yaşında iken, yakın arkadaşı Pertev tarafından 1195/1781 yılında tertip edilmiştir. Ancak bu tertip, divanın son hali değildir. Çünkü Galip’in bu tarihten sonra yazdığı şiirlerle divanın hacmi genişlemiştir.
#45
SORU: Tuhfe-i Şahid’î nedir? Tanımlayınız
CEVAP: Şeyh Galip’in şair olarak yetişmesinde ilk olarak etkili olan ailesi dışındaki kişiler kimlerdir?
#46
SORU: Şeyh Galip’in kişisel özellikleri nelerdir? Açıklayınız.
CEVAP: Galip’in hayatını anlatan çalışmalarda, kişisel özellikleri üzerinde durulmuş; onun oldukça hassas, ince ve nazik bir mizaca sahip olduğu, neşeli ve şakacı bir insan olarak bilindiği belirtilmiştir.
#47
SORU: Melamilik nedir? Tanımlayınız
CEVAP: Tarikat bağlısının, kendi manevi gelişmişlik düzeyini gizlemek, böylece nefsini kibir ve gösterişten uzak tutmak amacıyla gerek giyim kuşam gerekse söz ve davranışlarıyla halkın ayıplamasına neden olacak bir görüntü vermesine Melamilik denir.
#48
SORU: Eserde âşık ile sevgilinin yer değiştirmesinin nedeni nedir?
CEVAP: Gerek isim gerekse naz-niyaz ilişkisi bağlamında âşık ile sevgilinin yer değiştirmesi, aradaki ikiliği kaldırmak ve birliğe ulaşmak içindir. Bu da tasavvufun en önemli konusu olan vahdet-i vücut (=varlığın birliği) felsefesini gündeme getirmektedir. Çünkü bu felsefe, görünen âlemdeki kesretin (=çokluğun) arkasında görünmeyen bir vahdetin (=birliğin) bulunduğunu kabul etmekte ve onu açığa çıkarmayı hedeflemektedir. Galip’in de yaptığı budur. Hüsn ile Aşk, hikâyenin iki ayrı kahramanı oldukları hâlde, bazen birbirinin yerini alabiliyorlar. Şair, ikisi arasındaki birliğe bu yolla vurgu yaptığı gibi, onların okulda tanışıp kaynaşmalarını anlatırken de aynı birliği açığa çıkarma çabası içindedir.
#49
SORU: Türk şiirinin en son ve en iyi şairi kimdir? Açıklayınız.
CEVAP: Şeyh Galip, Sebk-i Hindî’nin Türk şiirindeki son büyük temsilcisi olmanın yanı sıra aynı zamanda bu üslubu şiirlerinde en iyi ve en fazla yansıtan şair olarak da kabul edilmektedir.
#50
SORU: Şiirde sevgilinin güzellik unsurlarından hangisini ilk olarak Şeyh Galip kullanmıştır?
CEVAP: Daha önce Nabî, Nedim ve Edip gibi birkaç şairde görülen sevgilinin güzellik unsurlarından mavi göz (çeşm-i kebûd), Şeyh Galip tarafından da kullanılmış, hatta bir gazeline redif olacak kadar şiir dilinin asli unsuru haline gelmiştir.
#51
SORU: Şeyh Galip şiirlerinde tasavvuf ve hayal konularını nasıl işlemiştir?
CEVAP: Şeyh Galip, büyük oranda soyut kavramlara yönelmiştir. Çünkü o, sözü yücelten şeyin anlamdaki soyutluk olduğuna inanmaktadır. Şair, soyut kavramları anlatabilmek için hayal unsuruna ağırlık vermiş ve o kavramları hayal aracılığıyla okuyucu zihninde canlandırmaya çalışmıştır. Galip’in şiirlerinde tasavvuf da önemli bir yer işgal etmiştir. Onun Hüsn ü Aşk adlı mesnevisi bütünüyle tasavvufu konu aldığı gibi, divanında da tasavvufî düşünceler şiirin en önemli muhteva unsurlarından biridir.
#52
SORU: Talikat ne demektir? Tanımlayınız.
CEVAP: Bir eserin kenar kısımlarına açıklayıcı notlar düşmek veya aynı amaçla ayrı bir eser yazmaktır.
#53
SORU: Mevlevilere göre harem neyi ifade eder? Açıklayınız.
CEVAP: Mevlevihanelerdeki on bölümden biri olup, şeyhin evi olarak kullanılmaktadır.
#54
SORU: Hüsn ü Aşk’ın mesnevi geleneğinde farklı bir yerinin olma sebebi nedir?
CEVAP: Sebk-i Hindî’nin en önemli yapıtlarından biri olan Hüsn ü Aşk’ın mesnevi geleneğinde farklı bir yeri vardır. Şeyh Galip, bu farklılığı, kendinden önceki şairleri aşarak “bir başka lügat” (şiir dili) kullandığını ve bir “özge macera” (hikâye) anlattığını söylemek suretiyle ifade etmiştir. Gerek Fars gerekse Türk edebiyatında şairler, mesnevide genellikle Nizamî-i Gencevî’nin yolunda gitmişlerdir. Eserinin Fahriyye-i Şairane başlıklı bölümünde bu gerçeğe vurgu yapan ve Emir Hüsrev-i Dihlevî gibi bir şairin bile onun yolunda gittiğini anlatan Şeyh Galip, kendin-den önceki mesnevi şairlerine uymadığını ve mesnevisinde yeni bir yol gözettiğini söylemiştir. Şair, gerek kullandığı şiir dili gerekse anlattığı hikâye bakımından öncekilerden farklı özellikler gösteren yeni ve özgün bir mesnevi yazmıştır.
#55
SORU: Hikayedeki kişiler nasıl soyutlaştırılmış ve teşhis sanatıyla somutlaştırılmıştır?
CEVAP: Bu mesnevi-de Aşk, çileye giren müridi; Hüsn, mutlak güzeli; Benî Muhabbet, müridin içinde yer aldığı Mevlevi cemaatini; Mekteb-i Edeb, Mevlevi tekkesini; Mollâ-yı Cünûn, Mevlevi şeyhini; Sühan, Mevlana’yı veya onun Mesnevi-i Manevî adlı eserini; Nüzhetgâh-ı Ma’nâ, müridin içinde yaşadığı ortamın onun ruhundaki yansımalarını; Havz-ı Feyz, ilahî nurların müridin ruhundaki tecellilerini; Hisâr-ı Kalb, müridin gönlünü temsil etmektedir. Müridin manevi yolculuğunda karşılaşacağı zorluklar ve yaşayacağı ruh hâlleri ise Kuyu, Câdû, Dîv, Ateş Denizi, Kış, Karanlık, Hoşrübâ, Zâtü’sSuver Kalesi gibi semboller aracılığıyla anlatılmıştır.
#56
SORU: Şeyh Galip’in şair olarak yetişmesinde ilk olarak etkili olan ailesi dışındaki kişiler kimlerdir?
CEVAP: Onun yetişmesinde daha çok Galata Mevlevihanesi şeyhlerinden Aşçıbaşı Hüseyin Dede’nin ve ileri düzeydeki Farsçası ve Fars şiirine dair bilgisiyle tanınan devrin üstat şahsiyetlerinden Hoca Neşet tarafından oluşturulan edebî ortamın büyük katkısı olmuştur. Özellikle Hoca Neşet, çok genç yaşta şiir söylemeye başlayan Galip’le yakından ilgilenmiş ve yazdığı bir mahlasname ile onun önceden beri kullandığı Esat mahlasını kutlamıştır.
#57
SORU:
XVIII. yüzyıl Divan şiirinde Şeyh Galib'in yeri nedir ve Şeyh Galib'ten başka aynı üsluba sahip şairler kimlerdir?
CEVAP:
Türk şiirini derinden etkileyen Sebk-i Hindî’nin bu asırdaki en büyük ve en başarılı temsilcisi tartışmasız Şeyh Galip’tir. Bu yüzyılda Şeyh Galip’ten başka bu üsluba sahip olan Arpaeminizade Sâmî ve Halepli Edip dışında önemli bir temsilci yetişmemiştir.
#58
SORU:
Şeyh Galib ilk eğitimini kimden almıştır?
CEVAP:
Asıl adı Muhammet Esat olan Şeyh Galip, 1757 yılında İstanbul’da Yenikapı Mevlevihanesi civarındaki bir evde dünyaya gelmişti. Babasının da şiir yazdığı ve Galip’in şair olarak yetişmesinde önemli roller üstlendiği bilinmektedir. Şeyh Galik ilk eğitimini babasından almıştır. Ondan Tuhfe-i Şahidî’yi okumuş, Arapça ve Farsça dersler almıştır. Kaynakların verdiği bilgilerden şairin düzenli bir medrese eğitiminden geçmediği, ailesinden ve dönemin bazı büyük hocalarından aldığı özel derslerle kendini geliştirdiği anlaşılmaktadır. Yetişmesinde daha çok Galata Mevlevihanesi şeyhlerinden Aşçıbaşı Hüseyin Dede’nin ve ileri düzeydeki Farsçası ve Fars şiirine dair bilgisiyle tanınan devrin üstat şahsiyetlerinden Hoca Neşet tarafından oluşturulan edebî ortamın büyük katkısı olmuştur.
#59
SORU:
Şeyh Galib'in gençlik yıllarındaki şairliği nasıldır?
CEVAP:
Gençlik yıllarında Neşet, Pertev ve Nesip Dede’ye; önceki devirlerde yaşamış büyük şahsiyetlere nazireler yazan Şeyh Galip, bu dönemde Fuzulî, Hayalî, Nefî, Nabî ve Nedim gibi şairlerin yolundadır. Ancak Hoca Neşet’in de tavsiyesiyle Sebk-i Hindî’nin Fars şiirindeki en önemli temsilcilerinden Şevket-i Buharî’yi okumaya başlamıştır. Bu dönem, onun sanat hayatında büyük kırılmaların olduğu bir dönemdir. ‘Galip’ mahlasını benimsemesi de bu dönemde olmuştur.
#60
SORU:
Şeyh Galib'in Mevlevilik ile münasebeti nasıldır?
CEVAP:
Ailesi de Mevlevi olan ve bir Mevlevi muhitinde büyüyen Şeyh Galip, aynı tarikatın şeyhlerinden dersler alarak yetişmiş ve sonunda bir Mevlevi dervişi olmuştur. Galip, 10 Temmuz 1784’te girdiği 1001 günlük çileyi 11 Temmuz 1787’de doldurarak dede olmuştur. Çileden sonra Galip Dede mahlasını kullanmaya başlamıştır. Hem Mevlevi muhitinde hem de edebiyat çevrelerinde sevilen ve kabul gören şairin saray ile ilişkileri de ileri düzeydedir. Galip, bir süre sonra Sultan Selim tarafından mesnevihan atama yetkisiyle yetkilendirilince, bütün Mevlevi şeyhlerinin üstünde bir makama yükselmiştir.
#61
SORU:
Şeyh Galib ne zaman vefat etmiştir?
CEVAP:
Şeyh Galip 3 Ocak 1799’da vefat etmiştir. Galip’in cenaze törenine büyük bir katılım olmuş ve görev yaptığı Galata Mevlevihanesi haziresine defnedilmiştir. Şairin annesi ile babası da aynı hazirede medfundur.
#62
SORU:
Şeyh Galib'in eserleri nelerdir?
CEVAP:
Divan, Hüsn ü Aşk, Şerh-i Cezire-i Mesnevi, Es-Sohbetü's-Safiyye
#63
SORU:
Şeyh Galib Divan'ını kaç yaşında yazmıştır?
CEVAP:
İlk defa, şair henüz 24 yaşında iken, yakın arkadaşı Pertev tarafından 1195/1781 yılında tertip edilmiştir. Ancak bu tertip, divanın son hâli değildir. Çünkü Galip’in bu tarihten sonra yazdığı şiirlerle divanın hacmi genişlemiştir. Eser, ilk olarak 1252/1836 yılında Kahire Bulak Matbaası’nda eski harflerle basılmıştır.
#64
SORU:
Şeyh Galib Hüsn ü Aşk mesnevisini ne kadarlık sürede yazmıştır?
CEVAP:
Şeyh Galip, bu eserini 1782-1783 yıllarına karşılık gelen altı aylık bir sürede yazmıştır.
#65
SORU:
Şeyh Galib'in Şerh-i Cezire-i Mesnevi adlı eseri nedir?
CEVAP:
Galip’in bu eseri, Mevlevi dedelerinden Yusuf Sineçak’ın Cezire-i Mesnevi adlı eserinin şerhidir. Şair, adı geçen eserin her cildinden 100 beyit seçmiş ve bu seçkinin başına 99, sonuna da 5 beyit eklemek suretiyle 704 beyitlik bir eser oluşturmuştur. Eserde, Farsça bilmeyenler için seçilen bazı kelimelerin Türkçe karşılıkları verilmiş ve beyitler açıklanmıştır.
#66
SORU:
Şeyh Galib'in Es-Sohbetü’s-Safiyye adlı eseri nedir?
CEVAP:
Bu eser, Mevlevi şeyhlerinden Köseç Ahmet Dede’nin er-Risaletü’l-Bahriyye fî-Tarikati’l-Mevleviyye adlı Arapça eserine yazılmış Arapça bir talikattır.
#67
SORU:
Şeyh Galib'in üslup özellikleri nelerdir?
CEVAP:
Şeyh Galip’in başta etkilendiği büyük şair Mevlana’dır. Şiirlerine nazire veya tahmis yazdığı şahsiyetler arasında Fuzulî, Hayalî, Nefî, Sabit, Nabî, Nedim, Nahifî ve Münif gibi şairler öne çıkmaktadır. Şiirlerinde Ruhî-i Bağdadî ile Nevizade’den bahsetmesi ve Koca Ragıp Paşa’nın Münşeat’ından söz etmesi, onun bu şairleri de okuduğunu göstermektedir. Galip’in bütün bu farklı üsluplardan beslenerek kendi kişisel üslubunu oluşturduğunu, dolayısıyla bu üsluplardan izler taşıdığını, Nefî’den başlayarak XVII ve XVIII. asır şairlerinin hemen hepsini farklı düzeylerde ve farklı yönleriyle etkileyen Sebk-i Hindî’yi ise onun en büyük temsilcilerinden biri sayılacak kadar çok yansıttığını rahatlıkla söyleyebiliriz. Başlangıçta kendinden önceki büyük divan şairlerinin yolunda giden Şeyh Galip, daha sonra Hoca Neşet’in yönlendirmesiyle Şevket-i Buharî’yi okumaya başlayınca onun üslubunda edebî şahsiyetini bulmuştur.
#68
SORU:
Şeyh Galib'in şiir dili nasıldır?
CEVAP:
Şeyh Galip, şiir ve şair üzerine düşünen ve bu düşüncelerini çeşitli vesilelerle ifade eden bir şairdir. O’na göre nesirde metni süsleyen ve ona değer katan tamlamalar, şiirde kullanıldıkları zaman sözü ağırlaştırmakta, okuyucuya yük olmaktadır. Şairin bu değerlendirmesinden, kendisinin şiirde sade bir dil kullanmaktan yana olduğu anlaşılmaktadır. Ancak yazdığı metinlere bakıldığında aslında şairin buna pek de riayet etmediği, dilde sadeliği çok az sayıdaki şiirlerinde gözettiği görülebilmektedir. Nedim’le karşılaştırıldığında Galip’in şiir dili daha ağır ve süslü bir dildir. Fakat XVIII. asırdaki diğer Sebk-i Hindî şairleriyle karşılaştırıldığında Galip’in şiir dilinin iddia edildiği kadar da ağır olmadığı görülmektedir. Buna rağmen her Sebk-i Hindî şairi gibi o da yeni şiir dilini kullanmaktadır ve bu dil birçok bakımdan klasik üslubunkinden farklı ve ağırdır. Galip, eski kelimelerin anlam çerçevelerini aynı kelimelerle yaptığı yeni tamlamalarla genişletip bazen de değiştirerek bilinen kelimelerle yeni anlam ve hayaller kurmanın güçlüğünü aşmaya çalışmıştır. Her Sebk-i Hindî şairi gibi Şeyh Galip de yabancı kelimelere, özellikle de Farsça kelimelere ağırlık vermiştir. Sözü kısaltmak, diğer Sebk-i Hindî şairleri gibi, Şeyh Galip’in de bir üslup özelliğidir. Bu nedenle şair, sözü uzatan birtakım söz sanatlarından uzak durmuştur. Şeyh Galip, şiirlerinin genelinde ağır ve süslü bir dil kullandığı hâlde, bazı şiirlerinde, özellikle de şarkılarında sade bir Türkçe kullanmıştır. Galip’in şiirinde, Türkçe deyimlerin çokluğu dikkati çeker.
#69
SORU:
Şeyh Galib'in lafız-anlam ilişkisi hakkındaki fikirleri nelerdir?
CEVAP:
Lafız-anlam ilişkisi üzerinde düşünen Şeyh Galip, “Lafzdan zîrâ ki ma‘nâdır garaz” diyerek, şiirde asıl olanın lafız değil, o lafzın taşıdığı anlam olduğunu açıkça ifade etmiştir. Galip’e göre şairler lafzı, anlamın hizmetine vermelidir. Anlamı muma, lafzı da o mumun etrafında dönen pervaneye benzeten Galip, lafzı mana mumuna pervane yapmayan şairleri eleştirmekten geri durmamıştır.
#70
SORU:
Şeyh Galib'in şiirde sözün kısalığı hakkındaki fikirleri nelerdir?
CEVAP:
Sebk-i Hindî şairleri, az sözle çok şey anlatmaya önem verdikleri için, şiirde sözü kısaltmışlardır. Soyut kavramlar, somutlaştırılarak anlatılmıştır. Anlam sanatlarının fazla kullanılması, diğer Sebk-i Hindî şairlerinde olduğu gibi, Şeyh Galip’te de sözün kısalmasının hem sebebi hem de sonucudur. Ayrıca o, sözü uzatmanın okuyucuları usandıracağından endişe etmiş; bu endişesini de açıkça belirtmiştir.
#71
SORU:
Şeyh Galib'in şiirde mazmun kullanımı hakkındaki düşünceleri nelerdir?
CEVAP:
Klasik üslubun kullandığı mazmunların zamanla klişeleşerek sıradanlaşması, Sebk-i Hindî şairlerini yeni mazmunlar bulma arayışına sokmuştur. Onlar, dikkatlerini kendilerini çevreleyen tabiata, sosyal hayata, araç gereçlere, örf ve adetlere, herkes tarafından kabul gören birtakım inançlara ve bilgilere çevirmişlerdir. Mana semtine giderken mazmunun kılavuzluğuna tabi olan Galip, “Aldım tamâm kişver-i mazmûnu söz budur” mısrasında, mazmun ülkesini bütünüyle ele geçirdiğini söyleyerek mazmunlara ne kadar hâkim olduğunu göstermek istemiştir.
#72
SORU:
Şeyh Galib'in şiirde hayal konusundaki düşünceleri nelerdir?
CEVAP:
Lafız-anlam ilişkisinde anlama öncelik veren, anlamda da güzel, renkli ve ilk defa söyleniyor olma gibi birtakım özellikler arayan Şeyh Galip, Hüsn ü Aşk’ta bütünüyle, divanında ise büyük oranda soyut kavramlara yönelmiştir. Çünkü o, sözü yücelten şeyin anlamdaki soyutluk olduğuna inanmaktadır. Bu inanış da O’nu hayale yöneltmiştir.
#73
SORU:
Şeyh Galib'in şiirlerinde paradoksal imajların durumu nedir?
CEVAP:
Tezat sanatı, genellikle zıt anlamlı iki sözcüğün aynı ifadede kullanılması biçimidir. Ancak tezat sanatını Sebk-i Hindî şiirleri bu basit tanıma göre şekillenmemiştir. Burada asıl olan zıt anlamlı sözcüklerin aynı ifade içinde kullanılması değil, bu sözcüklerin aynı kavram üzerinde birleşmesidir. Şeyh Galip de bu sanattan çok fazla yararlanmış ve paradoksal imajlar yaratmadaki başarısıyla benzerleri arasında öne çıkmıştır. Şeyh Galip’te tezat sanatı, bazen zıt anlamlı sözcüklerin aynı tamlamada bir araya gelmesi bazen de paradoksal imajlar biçiminde karşımıza çıkar.
#74
SORU:
Şeyh Galib'in şiirlerinde çoklu duyulamanın durumu nedir?
CEVAP:
Çoklu duyulama, herhangi bir duyu organının, kendi eyleminin yanı sıra, başka duyu eylemlerini de gerçekleştirebilmesi biçiminde tanımlanabilir. Galip de şiirlerinde özellikle kulak aracılığıyla duyulanan ses ve söz kavramlarına, başka duyu organlarını ilgilendiren özellikler vererek çoklu duyulamalar yapmıştır.
#75
SORU:
Şeyh Galib'in kendinden sonra gelen şairler üzerinde etkisi nasıldır?
CEVAP:
Galip’in şiirdeki başarısı ve gücü birçok şairi derinden etkilemiştir. Kendisi daha hayattayken bile, Esrar Dede ve Neyyir Dede gibi şahsiyetler, onun etkisinde kalarak şiir söylemişlerdir. Etkisi ölümünden sonra da devam etmiş; hatta Keçecizade İzzet Molla, Hüsn ü Aşk’tan ilham alarak Gülşen-i Aşk adında bir mesnevi yazmıştır. Modern Türk şiirinde Ahmet Haşim, Behçet Necatigil, Asaf Halet Çelebi, Sezai Karakoç ve Hilmi Yavuz gibi ustalar Şeyh Galip’in şiirlerinden yararlanmışlardır.
#76
SORU:
Şeyh Galib'in mesnevinin son büyük halkası sayılan eseri hangisidir?
CEVAP:
Divan edebiyatının son büyük şairinin Şeyh Galip olduğu gibi, mesnevi geleneğinin de son büyük halkası onun Hüsn ü Aşk adlı eseridir. Galip’in henüz 26 yaşındayken yazdığı Hüsn ü Aşk mesnevisi, 2042 beyit ve her biri altışar bent olan dört tardiyyeden oluşan bir eserdir. Eserde aruzun mef ‘ûlü mefâ‘ilün fe‘ûlün kalıbı kullanılmıştır. Anlatım tekniklerinden tahkiye ve tasvirin kullanıldığı eserde, klasik mesnevilerdeki mukaddime, hikâye ve hatime bölümlerine yer verilmiştir. Şeyh Galip, eserinin mukaddime bölümüne Allah’a hamd etmekle başlamış, ardından Hz. Muhammet’in övgüsünü, sıfatlarını, miracını ve mucizelerini içine alan bir naat söylemiş, sonra Mevlana ve kendi babası hakkında övgüde bulunmuştur. Şair, hikâye bölümüne geçmeden önce, bu eseri niçin kaleme aldığını Sebeb-i Telîf başlığı altında anlatmış; burada Nabî’nin Hayrabad adlı eseri hakkında edebî eleştiride bulunmuş, aynı zamanda kendi şiir anlayışını da açıklamıştır. Hüsn ü Aşk’ta, Âğâz-ı Dâstân-ı Benî Mahabbet başlığıyla eserin hikâye bölümü başlatılmıştır. Sonra Benî Muhabbet kabilesinin meclisleri, avları ve baharları sırasıyla tasvir edilmiştir. Hikâyenin ardından Şeyh Galip, Fahriye-i Şairane başlığı altında şairliğini övmüş, şiir anlayışından söz etmiştir. Son olarak da hatime bölümüyle mesnevisini bitirmiştir.