Mal sahibi, kiracı, yarıcı veya ortakçı olarak devamlı veya en az bir üretim dönemi veya yetiştirme devresi tarımsal üretim yapan gerçek ve tüzel kişilere çiftçi adı verilir.

Tarım ürünleri piyasasında, Örümcek Ağı Teoremi genellikle geçerlidir.

Türkiyede, 1927 yılında 13,6 milyon olan toplam nüfus, 2016 yılında 79,8 milyona ulaşmıştır. Nüfusun gelişim sürecinde, kırsal alandan kentlere akış görülmektedir. 1927 yılında toplam nüfusun %75,8’i kırsalda, %24,2’si kentlerde yaşamaktadır?

Tarımsal işletme ekonomisi, neyin, nerede, ne zaman, ne kadar ve nasıl üretileceği sorularının cevabını aramaktadır.

Tarımsal işletme ekonomisi şu dört temel soruya cevap bulmalıdır:
1. Ne üretilecektir? Tarım işletmesinde hangi bitkisel ve hayvansal üretim faaliyetlerine veya üretim faaliyetleri bileşimlerine yer verilmelidir.
2. Nasıl üretilecektir? Ürünler hangi üretim girdileri ve bunların hangi kombinasyonları kullanılarak üretilmelidir. Karı en yüksek yapacak en uygun girdi kulanım miktarı ne olmalıdır.
3. Ne kadar üretilecektir? Ürünler ve üretim yöntemi saptandıktan sonra, kullanılacak üretim girdilerine karşılık elde edilecek en karlı üretim düzeyi belirlenir.
4. Nerede ve ne zaman üretilecektir? Ekonomik olarak, hangi ürünlerin nerede ve ne zaman üretileceği kararlaştırılır. Ekonomik olmayan faaliyetler, işletmede yer bulamazlar.

2018 yılında işgücüne katılım oranı %54,3, işsizlik oranı da %11,1 olarak belirlenmiştir.

Tarım işletmesinde tutulan kayıtlar genellikle ikiye ayrılmaktadır.
1. Fiziki kayıtlar
2. Parasal (mali, finansal) kayıtlar.
Genel olarak bir tarım işletmesinde tutulacak fiziki kayıtları şu şekilde sıralamak mümkündür:
• Çiftlik haritası
• Üretim kayıtları(bitkisel ve hayvansal)
• İşgücü kayıtları
• Yem kullanım kayıtları
• Diğer kayıtlar (süt kayıtları, ıslah kayıtları vb.)

Tarım makinelerinin kullanımı, mevsime, arazi yapısına, işletme büyüklüğüne, işgücü varlığına, yetiştirilen ürünlerin çeşitliliğine göre değişebilir.

Türkiye’de 2000 yılında en yüksek göç alan il, yaklaşık %50 ile İstanbul olmuştur. Göç veren bölgeler arasında %50,3 ile Batı Karadeniz ve %49,8 ile Kuzeydoğu Anadolu Bölgeleri yer almıştır (TUİK, 2010).

Hasıla Oranı (HO)= Üretilen ürün değeri/ Tüketilen yem değeri x 100(HO) = 12000/8000 x100= 150 olup, 100 TL’lik yeme karşılık, 150 TL gelir söz konusudur ve 50 TL’lik kar vardır.

Yeryüzündeki kara parçalarının %27’sinde tarım yapılmaktadır. Tarım her ülkenin önem vermesi gereken, gıda maddelerinin temini gibi stratejik görevi bulunan vazgeçilmez bir sektördür.

Tarım Ekonomisinin Türkiye’deki ilk temelleri 1933 yılında eğitimine Ankara’da başlayan Yüksek Ziraat Enstitüsü’nde Alman Profesör Falke tarafında atılmıştır.

Yeryüzünün tarım yapılan kara parçası oranı %27 olarak belirtilmektedir.

İlk çalışma bir köyün sosyo-ekonomik yapısını ortaya koyan monografidir. Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi içinde yer alan Ziraat Ekonomisi ve İşletmecilik Kürsüsü’nde 1950’li yıllarda bilimsel araştırmalar yapılmıştır.

Genellikle, tarımsal üretim ekonomisinde ürünlere çıktı, kaynaklara girdi denilmektedir. Girdi çıktı ilişkileri: a. Geometrik b. Cebirsel c. Çizelge şeklinde gösterilebilir. Doğru yanıt D'dir.

Ürünlerin maddi faydasını artırmak: ürünlerin şeklini ya da bünyesini
değiştirerek faydasını artırmaktır. Örneğin, Buğday tanesinden bulgur
yapmak bir tarımsal üretimdir. Ancak bu işletme bazında değil de daha
fazla miktarlarda sanayide yapılıyorsa o zaman bu ürünün faydalılığı
sanayide sağlanmaktadır ve buna sanayi ürünü denir. Doğru yanıt A'dır.

Müşterek maliyetler bir üretim faaliyetinde bütün teşebbüsleri ilgilendiren maliyetlerdir. Bu maliyetlere, endirekt maliyetlerde denilir. Örneğin traktörün hem arpa üretiminde hemde buğday üretiminde kullanılması ve amortismanının terk bir arpa üretimine tamamen yüklenmemesi.

Saf Hasıla (SH) şu şekilde formüle edilmektedir. SH= Gayrisafi Hâsıla(GSH)- İşletme Masrafları(İM).

Şekil 2.2 Bazı Sebzelerde
Yeterlilik Dereceleri (%) (TÜİK )

Biyolojik çeşitlilik, canlıların farklılığını ve değişkenliğini, içinde bulundukları karmaşık ekolojik yapılarla, birbirleriyle ve çevreleriyle karşılıklı etkileşimlerini ifade etmektedir. Çeşitlilik üç şekilde tanımlanmıştır: a. Genetik çeşitlilik, b. Tür çeşitliliği ve c.Ekosistem çeşitliliği.