Başka birine zarar vermek amacı ile ödeme emri düzenlenmesi ödeme emrini amaç unsuru yönünden hukuka aykırı hale getirir.

6183 sayılı Kanun’un 61 ’inci maddesine göre, malı olmadığını veya borcu karşılayacak miktarda malı olmadığını beyan eden kamu borçlusu, daha sonra edindiği mallar ile gelirlerindeki artışları edinme ve artış tarihinden itibaren 15 gün içinde tahsil dairesine bildirmekle yükümlüdür. Bu yükümlülüğe uymamanın yaptırımı ise Kanun’un 112. maddesinde, “Usulü dairesinde mal bildiriminde bulunduktan sonra, edinilen mallarla, her türlü mallarında, kazanç ve gelirlerinde olan artmaları 61 ’inci madde hükümleri gereğince zamanında bildirmemek suretiyle amme alacağının tahsilini engellemiş veya zorlaştırmış olanlar bir seneye kadar hapis cezası ile cezalandırılır.” şeklinde gösterilmiştir.

İhale yoluyla satılan taşınmaz ise, arttırmalara katılma yasağının ihlali sebebiyle ihalenin feshine karar vermeye yetkili olan vergi mahkemesidir.

Borçlarını ödemekten aciz olduğu mahkeme kararı ile tespit ve ilan olunan borçlunun hâline iflas adı verilir.

Haczedilen malların satışı aşamasında, ilk artırımda satışa esas alınacak değer, malın tespit edilen değerin asgari % 75’dir.

Ceza davası kamu alacağını güvence altına alan önlemlerden biri değildir.

6183 sayılı Kanun’un uygulamasında görevli bulunan kimselere, bu kanun gereğince paraya çevrilecek malların artırmasına ne kendi adlarına, ne de diğer kimseler ad ve hesabına iştirak etmeleri yasaklanmış ve bu artırmalardan mal satın alamayacakları, bu malları üçüncü şahıslar aracılığıyla veya üçüncü şahıslara satın aldırıp onlardan beş sene müddetle teferruğ suretiyle dahi satın alamayacakları düzenlenmiştir. Bu yasağın, 6183 sayılı Kanun’un uygulamasında görevli bulunan kimselerin eşlerini ve üçüncü dereceye kadar (bu derece dahil) kan ve sıhri hısımlarını kapsadığı da hükme bağlanmıştır.

Ödeme emri usulüne uygun şekilde tebliğ edildiği hâlde 7 gün içinde borcunu ödemeyen ve mal bildiriminde de bulunmayan borçlular hakkında, 618 sayılı Kanun’un 60. Maddesi uyarınca hapsen zorlama yoluna gidilir. Hapisle zorlama kararı, mal beyanında bulundurtma amacını taşıdığından, azami had üzerinden verilir. Bu bir ceza değildir. Borçlu mal beyanında bulunduğu an, infaza son verilir. Borçlunun kararın infazına başlanılmadan önce mal beyanında bulunması hâlinde, zorlama hiç uygulanmaz. Zorlama kararı ceza olmadığından, seçenek yaptırımlara çevrilemez, ertelenemez, tekerrüre ve adli sicil kaydına sebebiyet vermez, şartlı tahliye hükümlerine de konu olmaz. Süre sonunda borçlu mal bildiriminde bulunmasa dahi, zorlamaya son verilmesi gerekir.

Vergi uyuşmazlıklarında dava açılması kural olarak tahsilat işlemlerini durdurur; fakat bunun bir istisnası vardır. Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkındaki Kanun’a göre ödeme emirlerine karşı açılacak davalar tek başlarına işlemin yürütmesini durduramazlar. Ödeme emirlerinin herhangi bir sebeple iptali durumunda iptal hükmü ödeme emrinin düzenlendiği tarihten itibaren hüküm doğurur; yani ödeme emri hiç düzenlenmemiş sayılır. Ödeme emirlerine karşı açılacak davalar borcun tamamına karşı olabileceği gibi, açıkça belirtilmek koşuluyla borcun belirli bir kısmına ilişkin de olabilecektir. Borçlunun üst makamlara itirazı 7 günlük hak düşürücü süreyi durdurmayacak ve yine ödeme emrinde ödeme için 7 günden fazla bir süre verilmesi dava açmak için gerekli olan hak düşürücü süreyi değiştirmeyecektir.

VUK kapsamında yer alan kamu alacakları için terkin yetkisi Maliye Bakanlığına ait iken bunlar dışındaki kamu alacakları için terkin yetkisi Bakanlar Kuruluna aittir.

Özel hukukta hukuki durumları yaratan, değiştiren ve kaldıran irade beyanları iki taraflı, bir başka ifade ile akit şeklinde oluştuğu halde, kamu hukukunda esas, tek taraflı irade beyanları, yani tek taraflı hukuki tasarruflardır.

Vergi hukukundaki zamanaşımı hak düşürücü süreye benzer etkiler yaratır. Vergi hukukundaki zamanaşımına özel hukuktaki hükümler aynen uygulanmaz. Vergi hukukuna tarh zamanaşımı ve tahsil zamanaşımı olmak üzere iki ayrı zamanaşımı vardır. Tahsil zamanaşımı 5 yıldır. Kamu alacağının teminata bağlanması zamanaşımını keser.

Adli para cezasının alt sınırı kanunda belirtilmediğinden, Türk Ceza Kanunu uyarınca en az beş günlük olabilir.

Vergi sorumlusu ise verginin ödenmesi bakımından alacaklı vergi dairesine karşı sorumlu olan kişidir.

 Pişmanlık zammı ;gecikme zammı, gecikme faizi, zam,gibi asıl alacaklar 
üzerinden hesaplanan fer’i alacaklardandır.Doğru yanıt D'dir.

Haczedilen menkul malların ikinci satışı, ilk artırım tarihinden başlayarak on beş gün içinde yapılır. Doğru cevap C'dir.

Ödeme emri ile kamu borçlusundan, 7 gün içinde borcunu ödemesi veya mal bildiriminde bulunması istenir.

6183 sayılı Kanun’un 108. maddesinde; 6183 sayılı Kanun’un uygulamasında görevli bulunan kimselere, bu kanun gereğince paraya çevrilecek malların artırmasına ne kendi adlarına, ne de diğer kimseler ad ve hesabına iştirak etmelerini yasaklamış ve bu artırmalardan mal satın alamayacaklarını, bu malları üçüncü şahıslar aracılığıyla veya üçüncü şahıslara satın aldırıp onlardan beş sene müddetle teferruğ suretiyle dahi satın almalarını yasaklamıştır. Doğru cevap E'dir.

Sermaye şirketlerinin vergisiz birleşmesinde, birleşme nedeniyle kişiliği son bulan kurumun vergi borçları da gerçek kişilerin ölümünde olduğu gibi külli halefiyet nedeniyle birleşen kuruma geçer. Burada vergi borcunun son bulması söz konusu değildir.

6183 sayılı Kanun’un 61 ’inci maddesine göre, malı olmadığını veya borcu karşılayacak miktarda malı olmadığını beyan eden kamu borçlusu, daha sonra edindiği mallar ile gelirlerindeki artışları edinme ve artış tarihinden itibaren 15 gün içinde tahsil dairesine bildirmekle yükümlüdür.