Vergilemede yatay adalet, aynı ekonomik koşullara sahip kişilerin vergisel açıdan aynı muameleye tabi tutulmalarını ifade etmektedir. Doğru cevap "C" şıkkıdır.

Vergi yansıması adı verilir.

İyi bir vergi sistemi esnek olmalıdır. Vergiler ekonomik gelişme ve makro ekonomik istikrarı sağlamak için yeterince esnek olmalıdır. Vergi sistemi ekonomik koşullardaki değişmelere hızlı karşılık vermelidir. Ekonomik koşullar değiştikçe vergiler ve vergi oranları ayarlanmalıdır. Doğru cevap "E" şıkkıdır.

Dolaysız vergiler her zaman daha yüksek gelir grupları tarafından ödenir ve tam olarak yansıtılır. Doğru cevap C seçeneğidir.

Kişisel harcama vergi önerisini N. Kaldor öne sürmüştür.

Vergi oranları ile vergi hasılatı arasındaki ilişki Laffer eğrisi yardımı ile açıklanabilir. Laffer eğrisine göre vergi oranı 0 iken vergi hasılatı 0’dır. Vergi oranı %100 iken vergi hasılatı yine 0’dır. Laffer eğrisi vergi oranı ile vergi gelirleri arasındaki ilişkinin belli bir noktadan sonra ters yönlü olduğunu göstermektedir. Vergi oranları ile vergi hasılatı arasında doğrusal bir ilişki yoktur.

İyi bir vergi sistemi adil, esnek ekonomik ve idari esnekliği olmalıdır. Devamlılık ve fayda iyi bir verginin temel özellikleri arasında sayılmamaktadır.

Yasal açıdan baktığımızda vergiden kaçınma, mükellefin vergi yükünü yasal yollarla düşürmesidir. Vergiden kaçınma yasal boşluklardan yararlanmak suretiyle olabileceği gibi, mükellefin vergiden muaf olan veya daha az vergilendirilen ekonomik aktivitelere yönelmesi şeklinde de olabilir. Vergiden kaçınma tamamen yasal ve risksiz bir davranıştır. Cevabımız E seçeneğidir.

Yapılan ampirik çalışmaların sonuçlarına göre vergi kaçırmayı etkileyen çeşitli faktörler bulunmuştur. Mükellefin vergi ödevlerini yerine getirip getirmemesini etkileyen çok çeşitli faktörler olduğunu biliyoruz. Bu değişik faktörlerin vergi kaçırmayı etkileme yönü ve derecesini araştırmak amacıyla birçok ampirik çalışma yapılmıştır. Bu çalışmaların ortaya koyduğu sonuçlar ilgili değişkene göre aşağıda özetlenmiştir.

• Vergi oranları
• Gelir
• Gelir kaynağı
• Algılanan adalet
• Beklenen ceza
• Sosyal normlar
• Referans grubu etkisi
• Suçluluk duygusu

Vergi kaçırmayı etkileyen faktörler arasında vergi arbitrajı yer almamaktadır?

Çapraz yansımadır.

Verilen öncüllere göre III. ve IV. öncüler doğrudur.

Vergi yansıması analizi, vergi yükünü gerçekte kimin yüklendiğini ortaya koyar. Yansıma ile ilgili üç temel kural vardır:

1. Yasal Yükümlülük Vergi Yükünü Gerçekte Kimin Yüklendiğini Belirlemez.

2. Vergi Yükü Dağılımında Verginin Tüketiciden mi Üreticiden mi Alındığı Önemsizdir.

3. Vergi Yükü Arz veya Talebin Fiyat Esnekliklerine Göre Paylaşılır.

Vergi ne üretici ne de tüketici tarafından ödenmez.

Bir ülkenin en az geçim seviyesinin üstünde kalan GSYH’sine o ülkenin vergi kapasitesi denir. Vergi gayreti oranı ise toplanan verginin vergi kapasitesine oranıdır. Dolayısıyla doğru cevap A'dır.

Kişisel gelir dağılımı, gelirin toplumu meydana getiren bireyler, haneler ve gelir grupları arasındaki paylaşımını ele alır. Kişisel gelir dağılımı en çok kullanılan gelir dağılımı türüdür.

Vergi konusunun büyüklük ya da ağırlık miktarına dayandığı vergilere spesifik vergiler denir. Motorlu taşıtlar vergisi spesifik vergilere örnek olarak verilebilir.

8000 dir ve artan oranlılık güçlenir.

Algılanan vergi adaletsizliği ile vergi uyumu arasında negatif ilişki bulunmuştur. Yani vergi adaleti ile vergi kaçırma arasında negatif bir ilişki çıkar. Denetim oranı ve ceza oranı arttıkça vergi kaçırma azalır. Vergi kaçırmanın yüz kızartıcı bir suç olarak algılanmadığı toplum ve gruplarda vergi uyumu düşük olacaktır. Yapılan araştırmalarda genellikle artan gelirin kaçırılan vergi miktarını artırdığı bulunmuştur.

Modern refah teorisi bir kişinin yaşamını sürdürecek derecede gelire ulaşana kadar vergi ödeme gücünün olamayacağı ve bu asgari miktara kadar ulaşıncaya kadar vergilendirilmemesi gerektiğini savunmaktadır. Bu yaklaşımın kabul görmesi halinde ödeme gücü; asgari miktarın üzerinde ve aşan kısma göre ölçülecektir. Ayrıca gelire göre artan oranlı bir vergileme yapılacaktır.

Tarihsel süreç içinde vergi konusu olarak gelir yerine harcamanın kullanılması gerektiği savunulmuştur. Bunların başında N. Kaldor gelmektedir. Kaldor’a göre harcama gelire göre daha uygun bir vergi konusudur. Zira harcama (tüketim) kişinin şahsi kullanımı için ekonomiden çektiği değerleri ifade etmektedir. Bu bakımdan kişilerin ekonomiye kazandırdıklarına göre değil (tasarrufları üzerinden değil), ekonomiden aldıklarına göre vergilendirilmelerinin daha adil olacağı düşünülmektedir.

Harcama vergisinin üstün tarafı tasarrufların (faiz, kar payı ve sermaye kazancı) vergi dışında tutulacak olmasıdır. Mevcut gelir vergisi sistemlerinde; aynı gelire sahip olan ancak biri tasarruf eden diğeri savurgan olan iki kişiden birincisi çok daha yüksek oranda vergilendirilmektedir. Çünkü tasarruf eden bunun getirisi (faiz) üzerinden vergi ödenmek zorundadır. Tam tersine harcama vergisi modelinde tasarruf edilen gelir, matrahın dışında tutmak suretiyle ödüllendirilmektedir. Cevabımız E seçeneğidir.