Yeni Luddizm insanlık için sürdürülebilir bir geleceğin yöntemlerini sorgulamaktadır. Biyolojik yöntemler bu grupta yer almaz. 

Napolyon Savaşları ile uluslararası ticaret durma noktasına gelmiş, bu durum kömür madenciliği, dokumacılık ve çorapçılık gibi tekstil dallarını etkilemeye başlamıştır. Savaşın etkilerinin azalmaya başladığı 1812’lere kadar düşük ücretlere ve işsizliğe bağlı yoksulluk, temel ihtiyaç maddelerinin fiyatlarının yükselmesi ve ekonomik durgunluk görülmektedir. Çitleme hareketiyle (yaklaşık 12 bin km2lik bir alan) ortak mülkiyete ait tarım toprakları özel mülkiyete dönüştürülerek dokuma sektörünün ihtiyaç duyduğu koyun yetiştiriciliğine ve böylece tarımdan şehirlere doğru bir göçün ortaya çıkmasına neden olmuştur. Böylece tarımsal etkinliklerin hareket alanını daralmış, kırsal kesimde hayat standartlarını düşürmüştür.

1970’lerden sonra ikinci Sanayi Devrimi niteliğindeki teknolojik gelişmeler, üretimin şeklini ve yapısını değiştirmiş olup, kitlesel üretim ile iş bölümünü ve tam günlü standart istihdam şeklini benimseyen “Fordist Üretim Yapısı” yerine, “Esnek Üretim” ve “Esnek Çalışma Şekillerinin” kolaylıkla uygulanabilmesini ve yaygınlaşmasını sağlamıştır. 

Esnek örgüt modeli, örgütlerin çekirdek işgücünü azaltırken, çevre işgücü ihtiyacını da çeşitli dışsal esneklik yöntemleri ile temin ettiklerini ifade etmektedir. Çekirdek işgücü, belirsiz süreli hizmet sözleşmesine dayanarak tam süreli istihdam edilen, yüksek ücretli, iş güvencesine sahip, örgütün sürekli işgücünü ifade etmektedir. Çevre işgücünde bulunan çalışanların çoğunlukla düşük vasıf düzeyine sahip oldukları bilinmektedir. Bu çalışan türünün, sahip oldukları vasıfların üretimin devamlılığı açısından önemi söz konusu değildir. Ayrıca, bu işçilerin varlığı, çekirdek işgücünün varlığını ve imtiyazlı statüsünü garanti etmektedir. 

İngiltere’de 19. yüzyılın  başında dokumacılıkta kendini gösteren makine kullanımı en çok zanaatkârların toplumsal konumunu tehdit etmiştir. 

Singh ve Joshi’nin modeline göre mekatroniğin 6 bileşeni vardır. Bunlar: Mekanik sistemler, elektrik sistemler, bilgisayar sistemleri, elektronik sistemler, enformasyon sistemleri ve kontroldür. Fonksiyonel sistemler mekatroniğin bileşenleri arasında yer almaz. 

Teknolojinin ilerlemesi ile birlikte makinelerin işgücünün
yerini alabilmekte ve daha verimli üretim yöntemleri elde edilmektedir
(Unay, 1996). Yeni üretim yöntemleri eskisine oranla daha az işgücüne talebini
beraberinde getirmekte böylece işsizlik artmaktadır. Teknolojik gelişmenin önceden
çalışmakta olan işgücünü açık işsiz hâline getirdiği ortaya atılmaktadır

Yeni-Luddizm, denetimden çıkan ve dünya üzerindeki yaşamı kırılganlaştıran bir teknolojik ilerlemenin karşıtlığıdır. 

Gençler, kadınlar, engelliler ve göçmen işçiler işgücü piyasasında ayrımcılığa maruz kalan gruplardır. Doğru cevap A'dır.

Yalın üretimin bir parçası olan tam zamanında üretim stoksuz üretim demektir. Stoklama maliyetini azaltmak için geliştirilen bu sistemde sürekli öğrenme amacı söz konusu değildir. 

Bilgi işçisi ile geleneksel işçinin işe yönelik yaklaşımlarında da önemli farklılıklar söz konusudur. Geleneksel işçi; yoğunlukla, iş güvencesi, işe bağlılık, gelir garantisi gibi kavramlara odaklanırken, bilgi işçisi; kariyer, kendini geliştirme ve mesleğe bağlılık kavramlarına odaklanır. Buna göre geleneksel işçinin temel özellikleri aşağıdaki gibidir;

- İş güvencesi talep eder

- Kariyerinde işverenlerin sorumlu oluğuna inanır.

- İş değiştirzmeyi kariyer açısından olumlu görmez.

- İşe bağlılık işyeri ile özdeşleşme anlamı taşır.

- İşe gelir için bir fırsat olarak görür.

Doğru cevap A’dır.  

Dünyanın ilk bilgisayarı olarak kabul edilen Babbage’in fark makinesi, astronomik hesaplama tablolarının yüksek bir kesinlikle elde edilmesini ve basılabilmesini sağlıyordu.

Bu kişileri prekarya denilmektedir. Bu modern dönemde çalışan kesimleri bekleyen veya bu kesimlerin içine sürüklendiği koşullar kapitalizmin ilk kurumsallaşma dönemlerini hatırlatmaktadır.