Zihin Felsefesi Final 15. Deneme Sınavı
Toplam 20 Soru1.Soru
Aşağıdakilerden hangisi zihnin kendine özgü niteliklerini Descartes’ın töz düalizmini kabul etmek zorunda kalmadan açıklayan kuramlardan değildir?
epifenomenalizm |
realizm |
işlevselcilik |
paralelizm |
nitelik düalizmi |
Descartes’ın töz düalizmini kabul etmek zorunda kalmadan
açıklayan kuramlar ortaya atılmıştır. Bu kuramlar epifenomenalizm, işlevselcilik, indirgemeci olmayan fizikalizm ile nitelik düalizmi ve paralelizm gibi çeşitli düalist kuramlardır.
2.Soru
Çince odası deneyine karşılık, odadaki kişinin Çince anlamadığını fakat program, oda, sembollerle dolu sepetler, programları bulunduran defterler ve kişiden oluşan bütünün Çince anladığını savunan görüş aşağıdakilerden hangisiyle ifade edilmektedir?
Birçok Bina Cevabı |
Bileşim (Combination) Cevabı |
Beyin Taklitçisi (Brain Simulator) Cevabı |
Diğer Zihinler Cevabı |
Sistem Cevabı |
Sistem cevabına göre odadaki kişi Çince anlamaz ama program, oda, sembollerle dolu sepetler, programları bulunduran defterler ve kişiden oluşan bütün sistem Çince anlar. Bu cevaba karşı Searle, kişinin programı ve bütün aradaki sonuçları ezberleyerek bütün sistemi içselleştirmesini sağlamayı önerir ve bunun gerçekleşebileceğini varsayalım der. Ama bu durumda bile onun Çince anladığından söz edemeyiz; aynı şekilde sistemin de Çince anladığından söz edemeyiz, çünkü zaten sistemdeki her şey onun kafasındadır. “Eğer kişi Çince anlamıyorsa, sistemin anlamasına hiç olanak yoktur, çünkü zaten sistem onun bir parçasıdır.” Ayrıca, Searle’e göre, odadaki kişinin kendisi Çince anlamazken, o kişinin birkaç kağıt parçası ile birleşiminin Çince anladığını iddia etmek son derece komiktir (Searle, 1980: 420).
3.Soru
Aşağıdakilerden hangisi Çince Odası Deneyi'ne göre bilgisayarın anladığı iddia edilen cevaplardan biri değildir?
Sistem cevabı |
Robot cevabı |
Bileşim cevabı |
Beyin taklitçisi cevabı |
İşlevsellik cevabı |
Çince Odası Deneyi'nde bilgisayardan beklenen olası cevaplar sistem cevabı, robot cevabı, bileşim cevabı, beyin taklitçisi cevabı, diğer zihinler cevaı ve birçok bina cevabıdır.
4.Soru
Descartes varlığı zihin ve madde olarak birbirine indirgenemeyen iki töze ayırması aşağıdakilerden hangisi ile ifade edilir?
Nitelik düalizmi |
Töz düalizmi |
Ara nedencilik |
Epifenomenalizm |
Kartezyen düalizm |
Descartes varlığı zihin ve madde olarak birbirine indirgenemeyen iki töze ayırması, töz düalizmi olarak adlandırılır. Descartes, zihin ve beden arasında, karşılıklı olarak nedensellik ilişkisi olduğunu var saydığı için, bu görüş psikofiziksel etkileşimcilik olarak da bilinir.
5.Soru
Bundle (yığın) kuramı olarak bilinen görüşü ortaya atan düşünür aşağıdakilerden hangisidir?
Butler |
Reid |
Locke |
Hume |
Descartes |
17. yüzyıl düşünürü olan Hume, deneyci bir yaklaşımla bundle (yığın) kuramı olarak bilinen görüşü ortaya atmıştır.
6.Soru
“Merkezi ve bütünlüklü bir kendilik fikrini reddeden, buna karşın hikaye kuramı adı verilen bir görüş geliştiren ………………., tam da bu anlamda kendiliği, kendimize ilişkin hikayelerimizin odaklandığı merkez (center of gravity) olarak tanımlamaktadır.”
Yukarıda boş bırakılan yerde hangi felsefeciden bahsetmektedir?
Larry Weiskrantz |
David Hume |
John Locke |
David Chalmers |
Daniel Clement Dennett |
Merkezi ve bütünlüklü bir kendilik fikrini reddeden, buna karşın hikaye kuramı adı verilen bir görüş geliştiren Dennett, tam da bu anlamda kendiliği, kendimize ilişkin hikayelerimizin odaklandığı merkez (center of gravity) olarak tanımlamaktadır.
7.Soru
Aşağıdakilerden hangisi beynin bilincin nedensel temeli olduğunu kabul eden, ama bu bağlantının doğasının, bizler için bir giz olduğunu iddia eden araştırmacılara verilen isimdir?
Tüm ruhçular |
Yeni gizemciler |
Evrimselciler |
Davranışçılar |
Fzikalizmciler |
Bir bilinç kuramının, hangi tür olgular üzerinde yoğunlaşması gerektiği konusun-da tam bir uzlaşım olmaması, Colin McGinn (1991) gibi bazı düşünürleri de Nagel gibi, bilincin, henüz çözmekten uzak olduğumuz bir mit olduğu düşüncesine itmiştir. McGinn gibi beynin, bilincin nedensel temeli olduğunu kabul eden, ama bu bağlantının doğasının, bizler için bir giz olduğunu iddia eden araştırmacılar yeni gizemciler olarak bilinir.
8.Soru
“Hume’un …………….. kuramına göre, kendilik, zihnin içinde bilinçli olarak olan bitenlerden varlıksal olarak ayrı değildir, aksine eğer var olduğu söylenebilirse zihinde olup bitenler serisinden başka bir şey değildir.”
Yukarıda Hume’un hangi kuramından bahsetmektedir?
Bilinç |
Yığın (bundle) |
Hukuk |
Kör görü |
Bilgi |
Hume’un “yığın” (bundle) kuramına göre, kendilik, zihnin içinde bilinçli olarak olan bitenlerden varlıksal olarak ayrı değildir, aksine eğer var olduğu söylenebilirse zihinde olup bitenler serisinden başka bir şey değildir.
9.Soru
Ali’nin beynini Veli’nin bedenine aktardığımızda, Ali’nin beynini Veli’nin bedeninde taşıyan kişi kimdir? Geneleksel ola- rak söyleyecek olursak, esas olarak kişisel özdeşliği sağlayan şey nedir?
Yukarıda verilen örnek durumda aşağıda verilen özdeşlik durumlarından hangisi vurgulanmış olabilir?
Ali’nin beynini Veli’nin bedenine aktardığımızda, Ali’nin beynini Veli’nin bedeninde taşıyan kişi kimdir? Geneleksel ola- rak söyleyecek olursak, esas olarak kişisel özdeşliği sağlayan şey nedir?
Yukarıda verilen örnek durumda aşağıda verilen özdeşlik durumlarından hangisi vurgulanmış olabilir?
Kimlik sorunu |
Bütünlük sorunu |
Kişisel özdeşlik ve bellek ölçütü |
Bedensel süreklilik ölçütü |
Psikolojik süreklilik ölçütü |
Biz karşımızdaki insanı çeşitli şekillerde tanırız, ama en yaygın olarak karşımızdaki insanı fiziksel görünüşünden hareketle tanırız. Telefonda çoğunlukla karşımızdaki kişiyi sadece bir “alo” dediğinde sesinden tanırız. Polis teşkilatı, parmak izi ya da DNA testleri gibi, daha da gelişmiş özel tekniklere sahiptir. Ancak; bedensel özellikleri karşımızdaki kişinin kim olduğu konusunda bize yeterince doğru sonuçlar verse de bir takım sorunsal durumları tasarımlayabiliriz. O¨rneğin; Ali’nin beynini Veli’nin bedenine aktardığımızda, Ali’nin beynini Veli’nin bedeninde taşıyan kişi kimdir? Geneleksel olarak söyleyecek olursak, esas olarak kişisel özdeşliği sağlayan şey nedir?
10.Soru
Descartes’in şüphe yöntemini kullanarak, kendi varlığını, yani “ben varım” inancının doğru olduğunu kanıtladıktan sonra “ben neyim?” sorusunu sorarak varlığa ilişkin sorudan, öze ilişkin soruya geçiş yaptığı eseri aşağıdakilerden hangisidir?
Yöntem Üzerine Konuşma |
Felsefenin İlkeleri |
Meditasyonlar |
Ruhun İhtirasları |
Aklın Yönetimi için Kurallar |
Descartes Meditasyonlar’da şüphe yöntemini kullanarak, kendi varlığını, yani “ben varım” inancının doğru olduğunu kanıtladıktan sonra yeni bir soru sorar; ben neyim? Descartes burada, varlığa ilişkin sorudan, öze ilişkin soruya geçiş yapmıştır. Varlık soruları “o var mıdır?” “ben var mıyım?” ve benzeri formdadır. Öz sorularıysa bir şeyin ne olduğunu soran sorulardır, örneğin “ben nedir?”, “bilgi nedir?” gibi.
11.Soru
Epifenomenalizm, özellikle kimler tarafından kabul gören bir görüştür?
Fizik bilimciler |
Sinir bilimciler |
Dil bilimciler |
Psikoloji bilimciler |
Yaşam bilimciler |
Epifenomenalizm, özellikle sinir bilimciler tarafından kabul gören bir görüştür.
12.Soru
“Yeşil duyumu” öznenin yeşil olarak gördüğü, nesnenin kendisinde uyandır- dığı deneyimi tanımlar. Bunun dışında ne tür bir deneyin, tam olarak, bunun gibi bir deneyim olduğuna dair bir şey söylemez.
Yukarda verilen örnek olay kendilik bilgisine ilişkin hangi kavrama vurgu yapmaktadır?
“Yeşil duyumu” öznenin yeşil olarak gördüğü, nesnenin kendisinde uyandır- dığı deneyimi tanımlar. Bunun dışında ne tür bir deneyin, tam olarak, bunun gibi bir deneyim olduğuna dair bir şey söylemez.
Yukarda verilen örnek olay kendilik bilgisine ilişkin hangi kavrama vurgu yapmaktadır?
Öznel bilinç |
İçe bakış |
Kendilik tasarımı |
Düzenleyici ide |
Kategori hatası |
İngiliz deneycilerine göre, bizim yanılmaz bir şekilde bildiğimiz içsel ya da zihinsel durumlarımız psikolojik kelimelerin anlamları olarak vardır. Ancak; daha sonra davranışçıların gösterdiği gibi, zihinsel durumlarımız daha ziyade davranışlarımızla ve özellikle de sözel davranışlarımızla tanımlanırlar. O¨rneğin; “yeşil duyumu” öznenin yeşil olarak gördüğü, nesnenin kendisinde uyandır- dığı deneyimi tanımlar. Bunun dışında ne tür bir deneyin, tam olarak, bunun gibi bir deneyim olduğuna dair bir şey söylemez. Dolayısıyla biz, içebakışla zihinsel terimlerin anlamını bilemeyiz.
13.Soru
"Kişisel özdeşlik, aynı bedende yaşanan düşünceler, duyumlar gibi, zihinsel olayların ve durumların, zincirleme şekilde birbirine nedensellik bağıyla bağlanmasına dayanır."
Bu tanım kime aittir?
Parfit |
Locke |
Shoemaker |
Hume |
Wiggins |
Parfit’e göre, bu bölünme esnasında iki yeni insanın varlığa geldiğini söylemek tamamen saçmadır. Burada söylenebilecek şey, kişinin geçici olarak birbiriyle ilişkisi olamayan iki farklı bilinç alanına sahip olduğudur. Buradan çıkarılacak
sonuç, kişinin sadece deneyimlerin öznesi olmadığı, bilincin bütünlüğünü, kişisözdeşliği açıklamakta yetersiz kaldığıdır. Kişisel özdeşlik, aynı bedende yaşanan düşünceler, duyumlar gibi, zihinsel olayların ve durumların, zincirleme şekilde birbirine nedensellik bağıyla bağlanmasına dayanır.
14.Soru
Doğal, fiziksel dünyada düşünme ve duygunun, nasıl yer aldığını anlamak aşağıdakilerden hangisinin temel görevidir?
Politika |
Coğrafya |
Fizik |
Felsefe |
Antropoloji |
Doğal, fiziksel dünyada, düşünce ve duygunun yerini anlamak hem doğanın genel
olarak anlaşılmasında, hem de kişinin kendini anlamasında merkezi bir öneme sahiptir. Bilim ve felsefenin de ana hedefi, tamamen doğal, fiziksel dünyada düşünme
ve duygunun, nasıl yer aldığını anlamaktır.
15.Soru
Aşağıdakilerden hangisi Parfit’in kişisel özdeşliğe ilişkin görüşünü yansıtmaktadır?
Birbirine bağlı zihinsel olaylar ve durumların temel tek bir sebebi vardır. |
Kişisel özdeşlik tasarımı kişilere dayanır. |
Psikolojik sürekliliğin de bölündüğü durumlarda, kişisel özdeşliğin korunması söz konusu olamaz. |
Kişisel özdeşlik tasarımı izlenimler arasında oluşturulan bir tasarımdır. |
kişiden bağımsız bir kendilik mevcuttur. |
Parfit’e göre, kişisel özdeşlik teke tek bir ilişkidir. Yukarıdaki düşünce deneyinde olduğu gibi, beynin bölünerek, psikolojik sürekliliğin de bölündüğü durumlarda, kişisel özdeşliğin korunması söz konusu olamaz.
16.Soru
Aşağıdakilerden hangisi kişinin hiç bir nitel zihin halinin, yani algılanmış niteliğin bilincinde olmadığının varsayıldığı bir düşünce deneyidir?
Aşağıdakilerden hangisi kişinin hiç bir nitel zihin halinin, yani algılanmış niteliğin bilincinde olmadığının varsayıldığı bir düşünce deneyidir?
Dolaysız farkındalık |
Ayrıcalıklı erişim |
Yoksun nite |
Amnezi |
Kör görü |
Weiskrantz’ın “kör görü” hastalarıyla yaptığı deneylerdeki bütün nitel zihin halleri, yani algılanmış niteliklerin tamamı, hastanın bilincinin dışında olursa ne olur, sorusunu akla getirmiştir. Bu konuda geliştirilen düşünce deneyi, zihin felse- fesi literatüründe yoksun nite (absent qualia) olarak geçer. Bu düşünce deneyinde, hastanın bütün duyularının mükemmel işlediği, ama görme, işitme, koklama, tat alma gibi duyularının hiçbirinin nitel bir algısı olmadığı varsayılır. Literatürdezombi adı verilen böyle bir hasta, koklar ama kokladığını bilmez, görür ama gör- düğünü bilmez, tat alır ama tat aldığını bilmez, yani dışarıdan bakılınca normal bir insandan ayırt edilemeyecak şekilde çok çeşitli zihin hallerine sahipmiş gibi görünür, ama bilinçten yoksundur.
17.Soru
Hangisi/leri Herakleitos’un logos’a yüklediği anlamlardandır?
I-İlke veya miktar
II-Yasa veya kural
III-Söz ve söylem
I ve II |
II ve III |
I, II ve III |
I ve III |
Yalnız III |
Herakleitos, sadece duyularına güvenen ve görünüşe aldanan insanlar için,
“uzlaşmaz şeylerin kendi aralarında nasıl uzlaştığını anlamazlar. Karşıt dönüşlerin uyumu; yay ve lirdeki gibi” der (Herakleitos, Fr. 51). Kiriş ve ok tam olarak
birbirlerine karşıttır ve ok bakan kişiye hareketsizmiş gibi görünür. Dolayısıyla
Herakleitos’a göre doğadaki ve görünüşler alemindeki durağanlık, denk ve zıt güçler arasındaki çatışmanın bir sonucudur. Esas gerçeklik aleminin uyumlu niteliği
duyularla değil, sadece “logos” aracılığıyla anlaşılabilir. Herakleitos’un “logos”u
duyular üstüdür, her şeye yön veren, her şeyi kuşatan evrensel akıldır. Bu evrensel
akıl, evrensel yasanın, insanın kaderinin, doğanın ve tanrı kavramının kendisidir.
Her şeyin kuralı ve yasası olarak düşünülen “logos” her şeyde bulunan, her şeye
ortak olan bir şey olarak değerlendirilir. Hakikatin bilgisi bu nesnel ve her şeye ortak olan “logos”a dayanmakla elde edilir. Düşünmenin (phrónêsis) herkese ortak
olduğunu söyleyen Herakleitos (Herakleitos, Fr. 113), bundan her insanın doğru düşüneceği ve hakikate uygun davranacağı sonucunun çıkarılamayacağını da
belirtir: “Logos her şeye ortak olmasına karşın, çoğunluk sanki kendilerine özel
düşünceleri varmış gibi yaşarlar” (Herakleitos, Fr. 2).
Herakleitos, doğa filozofları içinde, insana akılcı bir varlık olarak akışın içinde anlam yükleyen ilk düşünürdür. İnsanı evrensel ilke (logos) ile akılcı bir ilişki
içinde düşünen, insan aklını araştırma nesnesi yapan düşünür de O’dur. Bu nedenle insanı, evrene organik olarak katmaya çalışır. İnsan ve logos hakkındaki
düşüncelerini temellendirirken etikle ilgili görüşlerini de bu merkeze oturtmuştur. O, ahlaklı olmayı ya da olmamayı, insanın kendi mikrokozmosunda var olan
karşıtlıkların sürekli çatışması içinde, kendi “ben”ini işlemesi ve karşıtların mücadelesi içinde tutumunu belirlemesi (seçimi) olarak görmüştür. Fizik, metafizik ve
etikle ilgili felsefi düşüncelerinin hepsi, temel bir kaynaktan doğ
18.Soru
"Çeşitli zihinsel durumların doğası nedir?" ve "farklı zihinsel durumlar birlikte var olmak, yani aynı ve tek kişiye ait olmak için birbirine nedensel olarak nasıl bağlanmalıdır?” sorularını sorarak bellek ölçütüne farklı bir yaklaşım getiren düşünür aşağıdakilerden hangisidir?
John Perry |
Guy Fawkes |
Derek Parfit |
Sydney Shoemaker |
David Wiggins |
Döngüsellik eleştirisini bertaraf etmek üzere, Locke’un bellek ölçütünü ilk düzeltme girişimi Sydney Shoemaker’dan (1975) gelmiştir. Shoemaker, kişisel özdeşliği, iki soruyu birbiriyle bağlantılı bir şekilde cevaplamayı amaçlayan işlevselci bir yaklaşımla ele almıştır. Bu sorular “çeşitli zihinsel durumların doğası nedir?” ve “farklı zihinsel durumlar birlikte var olmak, yani aynı ve tek kişiye ait olmak için birbirine nedensel olarak nasıl bağlanmalıdır?” sorularıdır.
19.Soru
Bilinci, ayrıcalıklı erişim, yani birinci şahıs bilgisiyle değil, aksine üçüncü şahıs bilgisiyle erişilen bir şey olarak açıklamaya çalışan yaklaşım aşağıdakilerden hangisidir?
Panpsişizm |
Yeni gizemciler |
Fenomenoloji |
Heterofenomenoloji |
İndirgemeci Olmayan Fizikalizm |
Heterofenomenoloji, Daniel C. Dennett’in bilincin öznel bir deneyim olduğunu ve bir başkası tarafından nesnel bir olguymuş gibi tanımlanamayacağını öne süren Kartezyen teze karşı geliştirdiği bir yöntemdir. Heterofenomenolojiye göre, içsel yaşantıları doğabilimi çerçevesinde incelemenin tek yolu, bu iç yaşantıları kişinin davranışına, konuşmasına yansıyan yönüyle ele almaktır. Heterofenomenoloji kendi bilincini değil, başkasının iç yaşantısıyla ilgili olarak söylediklerini, tanımlarını ciddiye alıp, bunlar hakkında bilgi sahibi olmaya çalışma esasına dayanır. Dennett, Descartes’ın kişinin kendi zihninin içeriklerini şüpheye düşmeyecek bir şekilde ve dolaysız olarak bildiğini, beyinle süngersi bez (pineal gland) adını verdiği bir yerde etkileştiği fikrini, Kartezyen Tiyatro olarak isimlendirir ve reddeder (Dennett, 1991: 107). Buna karşın, Dennett, insan bilincini, beynin değişik bölgelerinin aynı anda değişik işler yaptığı, olayları kendine göre yorumladığı, bir çeşit yaratıcı kargaşa olarak görür.
20.Soru
"Bir kaplan gördüğünüzü varsayın, yapılacak en akıllıca şey, algılama süreci üzerinde düşünmeden hemen kaçmaktır. Ama kaplanı görme sürecimizin farkında olsaydık o zaman, gördüğümüzün gerçekten bir kaplan mı, yoksa zihnimizdeki bir kaplan imgesi mi olduğunu anlamaya çalışmak bize vakit kaybettirirdi."
Yukarıda verilen örnek olayda farkındalığa ilişkin hangi kavram vurgulanmaktadır?
Öz bilinç |
İç görü |
Dolaysız farkındalık |
Kör görü |
Yoksun nite |
“Dolaysız farkındalık” ya da “ayrıcalıklı erişim” terimleriyle ifade edilen farkındalık, yalnızca dışarıdaki herhangi bir nesnenin farkına varmamız anlamın- da değil, ama zihnimizde ve genel olarak bedenimizde olup biten şeylerin farkına varmamız anlamında kullanılır. Bazı şeyler, bilincimize he- men girdiği halde, bazı şeylerinse bilincinde olamayız. O¨rneğin; bu sayfadaki ke- limeleri okuduğunuzun bilincindesiniz, ama algı sürecinin, gözün retinasını be- yindeki görme merkezine bağlayan sürecin farkında olamazsınız. Belki de bunun evrimsel bir sebebi vardır; bir kaplan gördüğünüzü varsayın, yapılacak en akıllıca şey, algılama süreci üzerinde düşünmeden hemen kaçmaktır. Ama kaplanı görme sürecimizin farkında olsaydık o zaman, gördüğümüzün gerçekten bir kaplan mı, yoksa zihnimizdeki bir kaplan imgesi mi olduğunu anlamaya çalışmak bize vakit kaybettirirdi.
-
- 1.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 2.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 3.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 4.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 5.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 6.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 7.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 8.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 9.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 10.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 11.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 12.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 13.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 14.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 15.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 16.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 17.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 18.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 19.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 20.SORU ÇÖZÜLMEDİ