Taşınır veya taşınmaz bir mal üzerinde mülkiyet veya diğer bir aynî hak iddiasında bulunmayı konu alan davadır.

Muvazaalı (danışıklı) sözleşmelerde tarafların esasen arzu etmedikleri bir sözleşmeyi yapmış gibi görünmeleri söz konusudur. İki tür muvazaalı işlemin varlığı kabul edilmektedir. Taraflar görünürde bir sözleşme yapmalarına karşın, aralarında bu sözleşmenin hiçbir hüküm doğurmayacağı hususunda anlaşıyorlarsa mutlak muvazaa ile karşılaşılır.

Zarar ile fiil arasındaki nedensellik ilişkisine illiyet bağı denir.

Saikte yanılma, iradenin oluşumunda etken olan olgularda yanılmadır. Buna göre, saikte yanılmada irade ile beyan arasında uyumsuzluk bulunmamaktadır. Saikte yanılma, bir kimsenin iradesinin oluşumunda dikkate aldığı hususlarda yanılması hâlinde ortaya çıkar.

Kişilerin mal ve şahıs varlıklarını koruma amacı taşıyan yazılı veya yazılı olmayan davranış kurallarının ihlaline hukuka aykırılık denir.

A, B, C, ve D şıklarında yer verilen hâller kesin hükümsüzlük hâllerindendir. Ancak, E’de belirtilen Hukuki işlem yeteneğinin varlığı değil yokluğu sözleşmenin kesin hükümsüzlüğü sonucunu doğuran hallerden biridir.

Zarar, bir kimsenin malvarlığında rızası dışında meydana gelen azalmaya verilen addır.

B, C, D ve E şıklarında yer alan ifadeler doğru değildir. B’deki ifadenin aksine temsil yetkisinin sona ermesi taraflar arası hukuki ilişkinin sona ermesi sonucunu doğurmaz. C’de belirtilenin aksine temsil yetkisi, her zaman temsil olunan tarafından geri alınabilir. D’deki ifadenin aksine temsil yetkisi aksi kararlaştırılmadıkça temsil olunanın ya da temsilcinin ölümü ve iflas etmesi halinde kendiliğinden sona erer. E’de ifadenin aksine temsil yetkisi verilmesi temsilciyi borç altına sokmaz. Halbuki A şıkkında yer aldığı gibi, temsil yetkisi sona erdiği takdirde temsilci tarafından yapılan işlem her ne şekilde olursa olsun temsil olunanı bağlamaz.

Zorunluluk halinde verilen zarardan sorumluluk, yapı malikinin sorumluluğu, ve tehlike sorumluluğu Borçlar Kanunu’nda düzenlenen kusursuz sorumluluk hâllerindendir. Çevreyi kirletenlerin sorumluluğu, Özel Kanunlarda düzenlenmiş kusursuz sorumluluk hâllerinden biridir. Ev başkanının sorumluluğu ise Medenî Kanun’da düzenlenen kusursuz sorumluluk hâllerinden biridir.

Ergin olmayan küçüklerin yaptıkları sözleşmelerin eksik borçlar kavramı ile ilgisi yoktur.