Yaşamın ilk iki yılı bebeklik dönemi olarak tanımlanmakta ve bu süreç doğum öncesi dönemden sonra bireyin en hızlı gelişim gösterdiği dönem olması açısından önem taşımaktadır. Bebek doğduğunda boyu ortalama 48-53 cm ağırlığı ise 2500-4300 g arasındadır. İlk yılın sonunda normal bir bebeğin boyu, doğum boyunun %50’ si kadar uzar. İki yaşına geldiğinde ise doğum boyundan %75 daha uzundur. Görüldüğü gibi, boyca uzama ilk yıldan sonra giderek azalmaktadır. Ağırlıkça artma da doğumdan sonraki ilk yılda çok hızlıdır. Bebek besinci aya kadar doğum ağırlığının iki katına, bir yasında üç katına ulaşır. İlk altı ayda normal gelişim gösteren bir çocuk günde 20-30 g alır. İkinci altı ayda ise büyüme biraz yavaşlar ve çocuğun vücut ağırlığı artısı günlük on beş-yirmi gram (haftada yüz-yüz elli g) kadar düşer. Bir ve iki yaslar arasındaki sağlıklı bir çocuk ortalama haftada 50 gram alır ve iki yaşın sonunda doğum ağırlığının iki katına ulaşır.

Nesnelerin uzayda yer tutan varlıklar olduğuna, algı alanı dışında olduklarında dahi var olmayı sürdürdüklerine ilişkin bilgiye nesne devamlılığı, Agulamalardan hece tekrarlarına, tek sözcüklerden basit ve daha sonra giderek zenginleşen cümle yapılarına doğru bir ilerleme gösteren gelişime ifade edici dil gelişim; bebeğin anne babasına ve birincil bakım veren kişiye karşı geliştirdiği özel ve önemli ilişkiye bağlanma; özel bir battaniye ya da oyuncak gibi, çocuğun ayrılmanın getirdiği zorlukla baş edebilmesini kolaylaştırıcı, yaşamsal sembol niteliğinde bir nesneye geçiş nesnesi denir.

Sosyal-duygusal ve kişilik gelişimi açısından bebeklik dönemi, Erikson tarafından, temel güvene karşı temel güvensizlik olarak tanımlanmıştır.

Akut hastalıklardan ülkemizde yaygın olarak görülenlerin; kızamık, kızamıkçık, kabakulak, suçiçeği, kızıl, zatürre, 6. hastalık, idrar yolları enfeksiyonu, orta kulak iltihabı, tonsilit, bronşit, bronşiolit olduğu, kronik hastalıklardan yaygın olarak görülenlerin ise kronik öksürük, astım, epilepsi, fenilketonüri, talasemi, kronik böbrek yetmezliği ve diyabet'tir. 

Üç yaşından küçük çocuklarda hastalık ve hastaneye yatış sürecinde huzursuzluk, ağlama, uyku düzensizlikleri, iştahsızlık, anneden ayrılmaya normalden fazla tepki gösterme gözlenebilir. Üç ve altı yaşlar yani okul öncesi dönemdeki çocuklarda yeme ve uyku düzensizlikleri, bağırsak kontrolünü kaybetme, aşırı hareketlilik, dikkatsizlik ve dış uyaranlara karşı duyarlılık, güvensizlik ve suçluluk duyguları, hayali varlıklardan korkma gibi tepkiler ortaya çıkabilir. Altı yaşlarından ergenlik dönemine kadar olan süreçteki çocuklar, önceki yaşlardakine benzer tepkiler gösterseler de tepkilerini sözel olarak ifade edebilirler. Gerçeğin farkında olsalar da sıklıkla direnç gösterebilirler ve duygularını bastırmaya yönelebilirler. Ergenlik dönemindeki çocuklar soyut düşünceye ulaştıkları için yaşadıklarının uzun vadeli sonuçlarını daha gerçekçi bir şekilde tahmin edebilir ve bu nedenle yoğun tepkiler gösterebilir. Ancak bu dönemde, hem çok duygusal oldukları hem de duygusallıklarından korktukları için duygularını daha fazla bastırabilir, gerçekle yüzleşmekten kaçınabilirler.

Miyelinleşme, sinir hücrelerinin yağ hücreleri dokusuyla kaplanması ve yalıtılması anlamına gelmektedir. Doğru cevap D'dir. 

Okul Dönemi (6-12 Yaş): Piaget’e göre bu dönemdeki çocuklar, zihinsel yetenekleri ile yeterliliğini ortaya koyabildiği, benmerkezcilikten kurtulduğu ve başkalarının da kendilerine göre düşüncelerinin olabileceğini kavradığı için çocuk, ebeveyn ve aile bireylerinin endişe ve korkularını daha net olarak görebilir. Dolayısıyla ebeveyn ve aile bireylerinin korku ve endişelerini çocuğa çok yansıtmamaları gerekmektedir.

Sürekli olarak hediye alan çocuk bir şeylerin yolunda gitmediğini düşünebilir. Sadece hediye alabilmek için olumlu davranışlar sergileyebilir. Bu nedenle hediye almak geniş zaman dilimine yayılmalıdır.

Bilişsel gelişim kuramcılarından Piaget’ye göre 3-6 yaş aralığındaki okul öncesi dönem çocukları işlem öncesi dönemde yer alırlar.

Epilepsi tüm dünyada oldukça yaygın olan nörolojik bir hastalıktır. Beyinde bazı bölgelerde, nöronların uyarılabilirliğinde artma sonucu meydana gelen anormal bir elektrik yayılımı ve bu durumla oluşan, tekrarlayan nöbetlerin oluştuğu bir durumdur.

Birleşik Krallıkta Sağlık Bakanlığının bir parçası olan merkez sağlık hizmetleri konseyi kurulmuştur. Bu komitenin görevi çocukların sağlık ve diğer alanlar açısından iyiliği hakkında araştırma yapmak, destek çözüm önerileri oluşturmak ve değerlendirmektir. Bu komitenin başkanı olan Sir Harry Platt 1959 yılında komitenin gözlemlerini, bulgularını ve önerilerini içeren bir rapor hazırlatmış ve bu rapor Platt Raporu olarak tanınmıştır.

Dış görünüş genel olarak ergenlik dönemindeki bireyler için oldukça önemlidir. Hastalık ve hastaneye yatma durumları da onlar için oldukça üzücü ve kaygı verici olabilir. Bu deneyimleri yaşayan ergenlerin genellikle mutsuz olduğu ve olumsuz hislere sahip olduğu söylenebilir.

Fenilketonüri, fenilalalin enziminin tam ya da tama yakın (normalin % 1’inden daha az) eksikliği sonucu gelişen, erken dönemde tanı konularak tedavinin başlatılmadığı çocuklarda ağır zekâ ve gelişme geriliğine yol açan, genetik geçişli, metabolik bir hastalıktır. Akraba evliliklerinin sık olması nedeniyle Türkiye’de de oldukça sık görülmektedir.

Diyabet, insan vücudunda bulunan ve insülin hormonu üretme görevi olan pankreas adlı salgı bezinin, yeterli düzeyde insülin hormonu salgılamaması ya da ürettiği insülin hormonunun etkili bir şekilde vücutta kullanılamaması durumunda gelişen, ömür boyu süren kronik bir hastalıktır. Diyabet hastası olan kişi, yediği besinlerden aldığı ve kana geçen şekeri kullanamaz; bu nedenle kan şekeri yükselir. Tanı açlık ve tokluk kan şekerleri düzeylerinin ölçülmesi ile koyulabilmektedir. Diyabetin sıklıkla 2 tipi görülmektedir

Roseola infantum, bulaşıcı, viral, enfeksiyonel bir hastalıktır. Ani başlayan yüksek ateş ve vücutta döküntüler en belirgin özelliğidir. Genellikle 6. ay ile 15. ay arasındaki çocuklarda görülmektedir. Ateş sonrası gül rengi döküntüler meydana gelir.

Normal vücut ısısı 36-37 derece arasındadır. Vücut ısısının 38 dereceyi geçmesi “ateş” olarak adlandırılır. Çocuklarda vücut ısısı yetişkinlerdekinden daha yüksektir. Ateşi 38 dereceye çıkan çocuğun kıyafetleri çıkarılmalıdır. Daha sonra ılık su ile tüm vücudu, özellikle baş, boyun ve koltukaltları gibi bölgeleri yıkanmalı ve kurulanmamalıdır. Kesinlikle alkol, sirke gibi şeyler sürülmemeli sadece su kullanılmalıdır. Ateş esnasında görülebilen belirtiler şunlardır;
• İştahsızlık
• Hâlsizlik
• Kalp atışlarında ve solunumda hızlanma
• Baş ağrısı
• Huzursuzluk
• Üşüme ve titreme
• Terleme

Hasta çocuğu hastane yaşantısına hazırlama sürecinde yer alan sağlık personeli hemşire, hekim, psikolog, çocuk gelişimcidir. Ebeveyn hasta çocuğu hastane yaşantısına hazırlama da yer alsa da sağlık personeli değildir.

Hem anne hem de çocuk üzerinde olumsuz etkiler yaratma potansiyeli taşıyan ayrılık kaygısı genellikle 6. ve 8. aylar arasında ortaya çıkar.