Karşılaştırmalı Siyasal Sistemler Final 33. Deneme Sınavı
Toplam 20 Soru1.Soru
Aşağıdakilerden hangisi hem serbest piyasadan hem de merkezi planlamadan uzak durmayı hedefleyen bir ekonomik sistemdir?
Korporatizm
|
Liberalizm
|
Marksizm
|
Faşizm
|
Maoizm
|
2.Soru
1995 yılı itibariyle dördüncü genişleme dalgasını gerçekleştiren AB'nin bu tarihteki toplam üye sayısı kaç olmuştur?
9 |
10 |
12 |
14 |
15 |
Avrupa topluluklarının kuruluşundan itibaren göstermiş oldukları başarılı gelişim, başlangıçta AT’ ye girmek istemeyen ülkelerin daha sonra topluluklara üyelik başvurusunda bulunmalarına yol açmıştır. 1961 yılında Topluluğa katılmak için müzakerelere başlayan İngiltere’nin başvurusu, Fransa Başkanı De Gaulle tarafından veto edilmiştir. İngiltere’nin katılmasını Topluluk üzerinde Amerikan etkisinin artması olarak gören De Gaulle, 1967 yılında İngiltere’nin ikinci başvurusunu da sonuçsuz bırakmıştır. 1969 yılında De Gaulle’ün istifasıyla
İngiltere’nin önündeki engel kalkmış; 1973 yılında Danimarka ve İrlanda’yla birlikte İngiltere Topluluğa katılmıştır. Aynı yıl yapılan referandumda Norveç halkının çoğunluğu katılıma hayır demiştir (Horvath, 2007, 36). Birinci genişlemeyle birlikte, Avrupa Topluluğu’nun üye sayısı dokuza çıkmıştır. İkinci genişleme, 1981 yılında Yunanistan’ın da Topluluğa katılmasıyla gerçekleşmiş ve üye ülke sayısı ona çıkmıştır. 1986 yılında ise, İspanya ve Portekiz’in katılımı üçüncü genişlemeyi oluşturmuş ve Topluluğun üye sayısı 12’ye yükselmiştir. Dördüncü genişleme, 1995 yılında Avusturya, Finlandiya ve İsveç’in katılımıyla gerçekleşmiştir.
3.Soru
Bir siyasi liderin politik destek karşılığı kişi ve zümrelere devletin kaynaklarını kullanarak maddi çıkar sağlamasına ne ad verilir?
Dekolonizasyon |
Autogolpe |
Patronaj sistemi |
Korporasyon |
Plesibit |
Dekolonizasyon bir sömürge devletin bağımsızlığını kazanma sürecine verilen addır.
Autogolpe sivil iktidarın kendine darbe yapması anlamına gelir.
Bir siyasi liderin politik destek karşılığı kişi ve zümrelere devletin kaynaklarını kullanarak maddi çıkar sağlamasına patronaj sistemi denir.
Bir siyasi liderin politik destek karşılığı kişi ve zümrelere devletin kaynaklarını kullanarak maddi çıkar sağlamasına patronaj sistemi denir.
Korporasyon: Gentile ile birlikte yazdıkları Faşizm Doktrini (1933) adlı metinde Mussolini faşist devletin korporatif olmasının nedeninin sosyalizme ve sendikacılığa yol açan ihtiyaçlar olduğunu söyler ve farklı çıkarların koordine edildiği ve birbiriyle uyumlu hale getirildiği bir korporasyon sisteminin gerçek çözüm olduğunu belirtir.
Plesibit: Seçimlerin düzenli bir şekilde yapıldığı ve bu seçimlerde anlamlı bir siyasi yarışmanın olduğu bir kısım otoriter rejimlere seçimsel demokrasi, “plebisitsel” (referanduma dayanan) demokrasi, yarışmacı otoriter rejimler gibi isimler de verilmiştir. Bu tür rejimleri otoriter rejimlerden ayıran en önemli özellik iktidarların yönetimlerini sürdürmeleri için seçim desteğine ihtiyaç duymalarıdır. Ancak iktidarlar bu plesibitsel desteği sağlamak için güçler ayrılığı ilkesini göz ardı edip muhalefet üzerine devletin bütün kurumları ile baskı yapmaktan, gerektiğinde bu baskıyı meşru kılmak için özel kanunlar çıkarmaktan çekinmezler. Soğuk Savaş sonrası, özellikle 2000’li yıllarda Rusya seçimsel demokrasi türünün iyi bir örneği olmuştur.
4.Soru
Aşağıdaki liderlerden hangisinin dönemi totaliter bir dönem olarak değerlendirilmemektedir?
Adolf Hitler dönemi
|
Mussolini dönemi
|
Lenin dönemi
|
Stalin dönemi
|
Mao Zedong dönemi
|
5.Soru
21 yy. itibariyle Britanya sistemi için hangisi söylenebilir?
Çift partili sistemden çoklu parti sistemine doğru bir eğilim vardır.
|
Çift partili sistem devam etmektedir.
|
Karmaşık tek partili sisteme geçilmiştir.
|
Tek egemen parti sistemi hakimdir.
|
Hiçbiri
|
6.Soru
I. Hükümet millileştirme politikası izleyerek hem çok sayıda sanayi kurumunu devletleştirmiş, hem de özellikle sağlık alanının (National Health Service, NHS) bir devlet işletmesi halinde güçlenmesini sağlamıştır.II. Bu aşamada gerek işçi sendikalarını, gerek sanayi ve ticaret çıkarlarını kamu politikası yapımı süreci içinde güçlü olarak temsil eden bir sistem geliştirilmiştir.III. Britanya özel teşebbüsü teşvik esasına dayalı bir liberal piyasa ekonomisini sürdürmeye devam etmektedir.1979 Yılından sonraki ekonomik sistemi, için yukarıdaki yargılardan hangisi söylenebilir?
Yalnızca 1
|
I ve II
|
Yalnızca III
|
Hiçbiri
|
I,II, III
|
7.Soru
Fransa'nın 5. Cumhuriyet Anayasası'na göre Cumhurbaşkanları, hangi yetkilerini Başbakana, Millet Meclisi Başkanına ve Senato Başkanına danışarak kullanabilir?
Sivil ve askeri makamlara atama yetkisi |
Bakanlar Kurulunu atama yetkisi |
Kanunları yayınlama yetkisi |
Gerekli gördüğü yasaları halk oylamasına sunma yetkisi |
Millet Meclisi'ni feshetme yetkisi |
Cumhurbaşkanı’nın yetkileri arasında Millet Meclisi’ni feshetme yetkisi yer almaktadır. Ancak Cumhurbaşkanları, bu yetkilerini Başbakan’a, Millet Meclisi Başkanı’na ve Senato Başkanı’na danışarak kullanabilir. Feshedilen meclis, bir yıl süreyle tekrar feshedilemez. Başka bir ifadeyle, fesih yetkisi oldukça sınırlı bir yetkidir. Doğru cevap E'dir.
8.Soru
Askeri cunta, tek parti yönetimi ve dikta yönetimini bünyesinde barındıran otoriter rejimlere ne tür rejimler denir?
Otoriter rejimler |
Diktatöryel rejimler |
Baskıcı rejimler |
Melez Otoriter rejimler |
Aristokratik rejimler |
Askeri cunta, tek parti yönetimi ve dikta yönetimini bünyesinde barındıran otoriter rejimlere melez otoriter rejimler denir. Doğru cevap D'dir.
9.Soru
ABD Anayasasının ilk kaç maddesi, sivil özgürlükler ve bireyin hükümete karşı korunması ile ilgili bazı temel anayasal ilkeleri ortaya koymaktadır?
10
|
50
|
100
|
25
|
40
|
10.Soru
Totaliter rejimlerin asıl amacı nedir?
Kitlelerin seferber edilmesi
|
İdeoloji sahibi bir devlet oluşturmak.
|
Lider kültü oluşturmak.
|
Korporatizmi yaygınlaştırmak.
|
Zorunlu askerlik sistemi oluşturmak.
|
11.Soru
Aşağıdakilerden hangisi Taç’ın işlevleri arasında değildir?
Devleti temsil etmek |
Sadece Başbakan’ı atamak |
Anglikan Kilisesi’nin başı olmak |
Hükümetin programını okumak |
Kilise’nin dini işlevlerini yönetmek |
Taç’ın temel siyasal işlevi artık sadece Başbakan’ı atamak ve devleti temsil etmek, yani ulusal siyasal dayanışmanın simgesi olmaktan ibarettir. Diğer işlevleri, örneğin Anglikan Kilisesi’nin başı olmak, her Parlamento (yasama organı) açılışında hükümetin programını okumak, Başbakan’dan düzenli olarak siyasal gelişmeler hakkında bilgi almak gibi işlevlerinin içeriği siyasal etkiden arındırılmış bulunmaktadır. Hükümet programı iktidar partisinin de lideri olan Başbakan tarafından yazılmakta, Kraliçe tarafından Parlamento’da okunmaktadır. Kraliçe’nin Anglikan Kilisesi’nin başında gördüğü dini bir işlev yoktur. Başpiskopos statüsünde bir dini lider Kilise’nin dini işlevlerini yönetmektedir ve fiiliyatta (de facto) bu dini lider de Başbakan tarafından seçilmektedir.
12.Soru
İsviçre'de halkın kanun teklifi verebilmesi için, ilgili teklifin resmi gazetede yayımlanmasından itibaren onsekiz ay içinde kaç imza toplanması gerekmektedir?
30.000
|
40.000
|
50.000
|
100.000
|
150.000
|
13.Soru
Aşağıdakilerden hangisi otoriter rejim türlerinde görülen silahlı baskı unsurları arasındadır?
Paramiliter güçler
|
Seçimler
|
Dekolonizasyon
|
Autogolpe
|
Patronaj
|
14.Soru
İspanya’daki Franco rejimini Mussolini ve Hitler rejimlerinden ayıran özellikleri nelerdir?
Tek adam sistemiyle yürütülüyor olması
|
Lider kültü yaratmış olması
|
Baskıcı olması
|
Dikta yönetimiyle yöntiliyor olması
|
Akılcı ve tahmin edilebilir olması
|
15.Soru
Aşağıdaki etkenlerin hangisi otoriter rejimlerin ortaya çıkışının görgül kanıtıdır?
Ülkenin ekonomik gelişmişlik düzeyinin düşük olması |
Ülkenin coğrafi yapısı |
Ülkenin nüfusunun etnik çeşitliliği |
Ülke halkının çoğunluğunun mensup olduğu din |
Ülkenin sahip olduğu sosyal değerler |
Modern siyasi arenada otoriter rejimlerin bu sıklıkta ortaya çıkmasının ardındaki sebepleri araştıran siyaset bilimciler, iki ana etken üzerinde durmuşlardır: ekonomik etkenler ve sosyokültürel etkenler. Ekonomik açıklamaların temelinde pazar-siyasal rejim ilişkisi yatmaktadır. Pazarların verimli çalıştığı, dolayısıyla uzun süreli ekonomik büyümenin görüldüğü ülkelerde fakirlik azalacak ve ortaya güçlü bir orta sınıf çıkacaktır Barrington Moore’un (1966) ünlü çalışması Diktatörlük ve Demokrasinin Toplumsal Kökenleri’nde belirttiği üzere, orta sınıfın güçlü olduğu müreffeh bir toplum siyasal isteklerini barışçıl ama etkili bir şekilde dile getirme şansına sahip olacaktır. Bu sınıfsal farkındalık zamanla yöneticilerin yetkilerini kısıtlamaya yönelik demokratik reformlara da yol açacaktır.
Ekonomik gelişmişlik ve otoriter rejimlerin varlığı arasındaki negatif ilişkinin genel olarak görgül desteği mevcuttur. Örneğin, kişi başı milli gelir 5000 Amerikan Doları ve üzerinde olan ülkelerin %50’si otoriter bir siyasal rejimle yönetilirken, kişi başı 10.000 Amerikan Doları ve üzerinde olan ülkelerin sadece %10’u bu şekilde yönetilmektedir. Ancak, oldukça zengin olup otoriter rejimlerle yönetilen ülkeler (örneğin Suudi Arabistan, Katar) ve fakir ülkeler grubunda yer almasına rağmen pekişmiş demokratik düzene sahip olan Hindistan gibi ülkeler de mevcuttur.
Sosyokültürel yaklaşımlar ise bir toplumdaki bazı kültürel özelliklerin bu toplumda gücün tepede yoğunlaşmasını görece mümkün kıldığını savunur. Geleneksel ve bekasını sağlamaya odaklanmış toplumlarda, hiyerarşi, itaat ve cemaatçilik gibi otoriter sistemlerin yapısıyla birebir örtüşen özellikler bireyselcilik, özgürlük ve eşitlik gibi ilkelere tercih edilmektedir. Bazı siyaset bilimciler, belirli dinlerin ve etnik grupların bu tür hiyerarşik yapılanmalara daha açık olduğunu, dolayısıyla otoriter rejimlerin ortaya çıkmasında kolaylaştırıcı bir rol oynadığını savunmuştur. Bu tür önermelerin en son odağı İslam dini ile otoriter rejimlerin ortaya çıkması arasında olabilecek bağıntılardır. Benzer önermeler 1950 ve 1960’lı yıllarda Katolik toplumlar, 1970’li yıllarda ise Konfüçyüs kültürüyle yoğrulmuş Uzakdoğu toplumları için de yapılmıştır. Ancak, dine dayalı bu tür sosyokültürel savlar görgül destek bulmamıştır.
16.Soru
Juan Linz (1970) otoriter rejimleri totaliter rejimlerden ayıran özellikleri kaç ana noktada toplamıştır?
5 |
4 |
3 |
2 |
6 |
Juan Linz (1970) otoriter rejimleri totaliter rejimlerden ayıran özellikleri üç ana noktada toplamıştır. Otoriter rejimlerde (1) siyasal katılma sınırlıdır; (2) halkı siyasal olarak seferber (mobilize) edecek ve sistemi bir arada tutacak kapsamlı bir ideolojik yapı yoktur; (3) iktidardaki kişi veya grupların erkinin görece olarak sınırlı ve tahmin edilebilir olması söz konusudur.
17.Soru
Aşağıdakilerden hangisi İsviçre seçimlerinde çekimserliğin sebeplerinden biri değildir?
Toplumsal refah
|
Siyasi yapı
|
Siyasetin ve siyasetçilerin niteliği
|
Siyasi çatışma
|
Toplumsal gelişmişlik düzeyi
|
18.Soru
Britanya’nın meşru siyasal karar alma mercii fiilen hangisidir?
Avam Kamarası
|
Parlemento
|
Meclis
|
Komite
|
Hükümet
|
19.Soru
“Merkeziyetçi bir devlet yapısı ve radikal bir ideoloji üzerine kurulan, içinde bulunduğu sosyo-ekonomik yapının bütün üyelerini ve kurumlarını dönüştürmeyi hedefleyen, bireysel özgürlükleri ortadan kaldıran siyasal sistemler ……….. ………. olarak tanımlanır.”
Yukarıda boş bırakılan yerler aşağıdakilerden hangisiyle tamamlanır?
Totaliter rejimler |
Otoriter rejimler |
Demokratik rejimler |
Kurumsallaşmış Başkanlık Rejimler |
Parlamenter Rejimler |
Merkeziyetçi bir devlet yapısı ve radikal bir ideoloji üzerine kurulan, içinde bulunduğu sosyo-ekonomik yapının bütün üyelerini ve kurumlarını dönüştürmeyi hedefleyen, bireysel özgürlükleri ortadan kaldıran siyasal sistemler totaliter rejimler olarak tanımlanır.
20.Soru
Aşağıdakilerden hangisi Totaliter Rejimi anlatmaktadır?
Hükümet kuvvetlerinin birbirinden bağımsız biçimde halk tarafından seçildiği, eşit güçle birbirlerini dengelediği ve denetlediği, uzlaşması durumunda yönetimin sağlandığı, uzlaşmadıkları durumda da yönetimin mümkün olmadığı siyasal rejimdir. |
Yönetilenlerin yöneticilerin seçiminde etkili olabildiği, yönetenlerin kendilerini seçenlere periyodik olarak hesap verdiği, tekrar seçilmek için destek istediği, her siyasal karar alma mevkii için birden fazla ve değişik siyasal görüş, fikir veya çıkarları temsil eden adayların korkusuzca, hakça yarıştığı siyasal rejimdir. |
Yönetenlerin siyasal yetkileri belirlemeleri söz konusu değildir. Ancak, gerek birey gerek kurumlar iktidardakileri onamak için adeta bir noter görev olan rejimlerdir. |
Yönetilenlerin çoğunluğunun seçim ve yönetim sırasında etkili olamaması esasına dayanan rejimlerdir. |
Toplumun ve tekil yurttaşın yaşantısının tamamının denetim altına alındığı ve en ufak bir mahrem yaşantının devletin bilgisi, onayı ve düzenlemesi dışında mevcut olmasının mümkün ve arzulanabilir olmadığı bir siyasal rejimdir. |
Toplumun ve tekil yurttaşın yaşantısının tamamının denetim altına alındığı ve en ufak bir mahrem yaşantının devletin bilgisi, onayı ve düzenlemesi dışında mevcut olmasının mümkün ve arzulanabilir olmadığı bir siyasal rejimdir totaliter rejim.
-
- 1.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 2.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 3.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 4.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 5.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 6.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 7.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 8.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 9.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 10.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 11.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 12.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 13.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 14.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 15.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 16.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 17.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 18.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 19.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 20.SORU ÇÖZÜLMEDİ