Roma imparatorluğunun yıkılışı ile birlikte Avrupa’nın dünya ile bağları kesildi. Bu durumun günümüzdeki denkliği, uydu yayınları ve telefonun ortadan kalkmasıdır. İletişimin nitelik ve nicelik olarak düştüğü dönemde sadece kilise kendi içinde bir bilgi akışına sahipti. Böyle bir sistemin oluşumu papaların Avrupa hakkında bilgilere gereksinim duymasındandı. Bunun için kendince bir haber ağları vardı. Bu haber ağlarının temel unsuru ise gezici keşişlerdi. Papalık, hem siyasi gelişmelerden haberdar oluyor hem de toplumun nabzını tutuyordu. Doğru yanıt B seçeneğidir.

Alternatif medya türleri beşe ayrılır. Bunlar: yurttaş gazeteciliği, barış gazeteciliği, hak haberciliği, sivil toplum medyaları ve edebi gazeteciliktir.

Medya alanında görülen tekelleşme eğilimi ve ticarileşmede, medyanın toplumsal rolünü yerine getirmesine engel olmaktadır. Tekelleşme, içerikte türdeşleşme oluşturarak çoğulculuğun sağlanmasına engel olmaktadır. Ticarileşme de etik sorunları beraberinde getirmektedir. Yurttaş gazeteciliğinin ortaya çıktığı Amerika Birleşik Devletleri’nde, medya, nicel olarak diğer ülkelerden daha geniş bir düzeyde olmasının yanında tekelleşme ve ticarileşmede en üst düzeydedir. Dezenformasyon, mizenformasyon, manipülasyon en çok bu ülkede yapılmaktadır.  

Günümüzde, “devlet yayıncılığı” ve “ticari yayıncılık” adı altında yürütülen ikili bir yayıncılıktan söz edilebilir. Üçüncü ve alternatif bir yayıncılık modeli ise sivil toplum dinamiklerine dayanan “kamu hizmeti yayıncılığı”dır.

Fransa’da 1789’da tarihe Fransız Devrimi olarak geçen ayaklanma gerçekleşir. Ayaklanma, kitlelerin yeni fikirlerden nasıl etkilendiğini ve siyasal eyleme nasıl geçebildiğini göstermektedir. Aslında önemli olan, Fransız Devrimi’ni hazırlayan fikirlerin halkın arasında büyük bir hızla yayılabilmesidir. Bunda gazetelerin, siyasi mesajları taşıyan bildirilerin, siyasi düşünceleri yaygınlaştıran basılı ürünlerin rolü önemlidir.

Röportaj, geleneksel bir yazı türü değildir. Röportaj, başlı başına bir yazı türüdür ve alternatif bir yazı türü olma özelliği taşımaktadır. Röportaj merkezli bir alternatif gazetecilik söz konusu olabilir.

Günümüzde yasalar belirli sayıda temsilcinin yer aldığı parlamentolar tarafından yapılmaktadır. Yurttaşlar, alınan kararları yerine getirme yetkisini ise hükümetlere devretmişlerdir. Siyasal ve toplumsal yaşamı düzenleyen düzenlemeler parlamentolar tarafından yasalaştırılmaktadır. Bu işlevlerin yerine getirildiği siyasal alan devlet olarak tanımlanmaktadır.

Sofistlerin metin yazarı olarak farkı, medya planlaması yapamamalarıdır. Çünkü tek bir medya veya iletişim kanalı (aracı) vardır. O da konuşmacının kendisidir. O yüzden, hem konuşmacı eğitilmeli hem de konuşma iyi tasarlanmalıdır.

Geleneksel medya, Yasama, Yürütme ve Yargı’dan sonra 4. Güç olarak kabul edilmektedir. Alternatif medya ise “muhalif medya”, “topluluk medyası”, “bağımsız medya” “karşı medya”, “yeni medya”, “yerel medya”, “başka medya”, “radikal medya” olarak da tanımlanmaktadır. Bu kavramsallaştırmalar, varolan medya hegemonyası dışında ve bu hegemonya karşısında olana işaret etmektedir. Başka bir deyişle, alternatif medyanın geleneksel medya örgütlenmesinin karşısında olduğunu söylemek mümkündür.

Geleneksel medya, Yasama, Yürütme ve Yargı’dan sonra dördüncü güç olarak kabul edilmektedir.

Graham Murdock ise doğrudan kamusal alana gönderme yapmaz. Ona göre, kamusal medya politikaları, “ulusal” ve “uluslararası” boyutlardaki yeni kültürel oluşumları dikkate almalıdır. Murdock, ulusal düzeydeki kamu hizmeti yayıncılığının siyasal ve toplumsal söylemlerin çoğulluğunu yakalayamadığını vurgular. Ayrıca, kamu hizmeti yayıncılığının, yurttaşlığın demokratik sisteme olan eleştirilerini ve kültürel farklılıklarını tanıması gerektiğini belirtir.

Yanlış enformasyonun doğru ve güvenilir bir kaynak üstünden aktarılıyormuş gibi gösterildiği propaganda türü “gri propaganda”dır.

Habermas’ın burjuva kamusal alanını siyasal kamu, kulüpler ve fikir basınından oluşan edebi kamu, kültürel mal pazarı ve kent oluşturmaktadır. Habermas, sivil toplumu, burjuva toplum dinamiği olarak değerlendirmektedir. Sivil toplumda, metaların dolaşımı ve toplumsal emeğin değişimi gerçekleşir. Ayrıca, aile ve akrabalığa dayalı yakın ilişkiler gözlenir. Bu anlamda, bir sivil toplum dinamiği olarak özel alanı şu ögeler temsil etmektedir: 1. Ekonomik üretim, 2. C¸ekirdek aile ve 3. Burjuva entelektüelleri. Kamu otoritesi alanı ise devlet, devlete ait kurumlar ve soylu-saraylı toplum ögelerinden oluşmaktadır.

Geleneksel habercilik anlayışının haber değerleri egemen kesimlerden yanadır ve haber kaynakları egemen kesimde yer alan insanlardan oluşturulmaktadır. Dolayısıyla, geleneksel habercilik anlayışının eksiklikleri ve yetersizliklerine karşı bir tepki olarak alternatif medyalar ortaya çıkmaya başlamıştır. Alternatif gazetecilik türlerinden biri olan edebi gazetecilik yapan edebi gazeteci, bir roman ya da kısa hika^yede kullanılan edebi ve anlatı tekniklerini kullanabilmektedir. Edebi gazetecilik, bir gazete ya da dergi yazma tarzıdır ve nesnelliğe karşı gelişmiştir. Kim, ne, nerede, nasıl ve neden sorularına yanıt vermekten çok, zamanın o anını betimler. Edebi gazetecilik, haber yazımı ve kişisel denemenin her ikisi de bulunan unsurları birleştiren deneme kompozisyonunun bir formu-dur. Edebi gazetecilikte, hayal ürünün gereçleri de kullanılmaktadır. Bu nedenle, geleneksel gazetecilikten kuramsal ve analitik olarak ayrılabilir.

Mikro (küçük) kamusal alanlar, düzinelerce, yüzlerce ya da binlerce tartışmacının yerel düzeyde etkileşime girdiği alanlardır. Toplumsal hareketlerin geliştiği küçük
grup ve örgütleri kapsamaktadır. Fotokopi, telefon, faks, kişisel bilgisayarlarla ilişkiye
giren gruplar, küçük yayınevleri, yerelde biraraya gelenler bu kategoriye girer.

George Ritzer, küreselleşmeyi McDonalds’laştırma olarak tanımlar. McDonalds’laştırma, farklı ülkelerde yaşayan bireylerin değerlerinin, toplumsal pratiklerinin, yaşam tarzlarının ve tüketim alışkanlıklarının benzeşmesini anlatır. Bu bağlamda, kültürel üretim, yerel ve küresel düzeyde farklılaşan grupları haz-çıkar-tüketim çerçevesinde küresel işleyişe bağımlı kılar.

Madison'a göre, hükümetleri meşru kılan kamuoyunun desteğidir. Bu nedenle doğru yanıt D seçeneğidir.

Tek partili dönem değil, çok partili siyasal yaşama geçiş sivil toplumun gelişmesinde etkili olmuştur.

Eski Roma’daki kamusal-özel alan ayrımı da Eski Yunan’dakine benzer. Eski Yunan’da kamusal hayat, “agora” denilen pazar meydanında gerçekleşmiştir. Yunanca’ da “özel alan” eve bağlıdır. Roma döneminde, kamusal ile özel alan arasında hiyerarşik bir ilişki egemen olmuştur. Bu ilişkide kamusal alan, özel alanı belirlemiştir. Kamusal alan yalnızca ticarete dayalı olmayıp, içerisinde birçok kamusal dinamiği barındıran bir oluşum içerisindedir. Ticaret bunun tetikleyicisi olmakla birlikte yegane unsur olarak değerlendirilemez.