Siyaset Sosyolojisi Ara 25. Deneme Sınavı
Toplam 20 Soru1.Soru
Siyasal iktidarın çeşitli uygulamalarının meşruluğunun, farklı tarihsel bağlamlarda farklı şekillerde algılanıp değerlendirilmesi durumu, aşağıdaki ifadelerden hangisiyle karşılanabilir?
İktidar yetersizliği |
Kararsız seçmen |
Antagonistik ilişki |
Sosyolojik perspektif |
Meşruluğun ilişkiselliği |
Meşruluk ilişkisel olup insanların kanaatlerine dayandığı için, meşruluk anlayışı toplumsal değişime bağlı olarak aynı toplum içerisinde de farklılık gösterebilir. İnsanlar bir dönem için meşru olarak gördükleri bir şeyi daha sonra meşru olarak görmeyebilirler. Yanıt E şıkkıdır.
2.Soru
Weber’in devlet kavramlaştırmasını göz önünde bulundurarak modern devleti karakterize eden özellikleri dört başlık altında ele almak mümkündür. Aşağıdakilerden hangisi devletin bu özelliklerden biri değildir?
Meşru olarak şiddet kullanma ya da fiziki zora başvurma tekelini elinde bulundurur. |
Sınırları kesin bir biçimde belli olan belirli bir toprak parçası üzerinde hâkimiyet sahibidir. |
Faaliyetlerini hukuk temelinde gerçekleştirir; hukuk hem devletin kendisi hem devlet adına çalışanlar hem de vatandaşlar için bağlayıcıdır. |
Toplumsal yaşam üzerindeki hâkimiyetini bürokrasisi yoluyla hayata geçirir. |
Modern devlet içerisinde vatandaşların bireysel özgürlüğü ön plandadır. |
Modern devlet içerisinde vatandaşların bireysel özgürlüğü ön plandadır.
3.Soru
Modern devletin meşru olarak şiddet kullanma tekelini elinde bulunduran kurum olduğunu söyleyen düşünür kimdir?
Louis Althusser
|
Ernesto Laclau
|
Karl Marx
|
Ulrich Beck
|
Max Weber
|
4.Soru
Aşağıdakilerden hangisi Jürgen Habermas’a göre geç modern dönemde ortaya çıktığını söylediği meşruiyet krizinin nedenlerinden biri olarak düşünülemez?
Kamusal alanın özgür tartışma alanı olma özelliğini kaybetmesi
|
Sosyal yaşamın, devlet, medya ve büyük şirketlerin manipülasyonuna açık hale gelmesi
|
Piyasa ekonomisinin tam anlamıyla hayata geçememesi
|
Siyasal kararların demokratik tartışmanın bir ürünü olarak ortaya çıkmaması
|
Liberal siyasal rejimlerin katılımcı olmayan demokrasi anlayışları
|
5.Soru
Aşağılardan hangisi, Thomas Hobbes, John Locke ve Jean Jacques Rousseau’nun ortak özelliklerinden birini ifade etmektedir?
Toplumsal sözleşme ve demokratik meşruiyete dayalı siyasal iktidar görüşüne sahip olmaları
|
Adil toplum düzeninin otoriterizmle gelişeceğini iler sürmeleri
|
Bireysel özgürlüklerin korunması ve ekonomik dezavantajların kaldırılmasını savunmaları
|
Siyasal iktidarın meşruiyetinin vatandaşları barındıran bir kamusal olanla mümkün olabileceğini düşünmeleri
|
Devletin meşruiyetini, disipline etme ve ceza verme gücüne sahip olmasıyla kazandığını ileri sürmeleri
|
6.Soru
G.V.Hegel’e göre sivil toplumu tanımlayan ifade hangisidir?
Proleter toplum
|
Sanayi toplumu
|
Sınıf toplumu
|
Burjuva toplumu
|
Medeni toplum
|
7.Soru
Aşağıdakilerden hangisi Max Weber’in devlet kavramlaştırmasına göre modern devleti karakterize eden özelliklerden değildir?
Meşru şiddet tekeli |
Sınırları belirlenmiş bir toprak parçası üzerinde kurulan egemenlik |
Devlet faaliyetlerinin hukuk temelinde gerçekleştirilmesi |
Bürokrasi |
Kliseye bağlılık |
Weber’in devlet kavramlafltırmasını göz önünde bulundurarak bu özellikleri dört başlık altında ele almak mümkündür.
Modern devletin en temel özelli¤i, meflru olarak fliddet kullanma ya da fiziki zora baflvurma tekelini elinde bulundurmasıdır. Bunu söylerken toplumsal yaflamda devletin dıflındaki birtakım kurumların, grupların ya da kiflilerin fliddete baflvurmadıklarını söylemiyoruz. fiiddet toplumsal yaflamda karflımıza sıkça çıkan bir olgudur. Modern toplumsal yaflamda kadınlara, çocuklara, birtakım marjinal gruplara yönelik fliddete sıkça flahit oluyoruz. Burada kastedilen, devletin dıflında gerçeklefl- tirilen fliddetin gayrı meflru olmasıdır. Modern devlet, her ne nedenle olursa olsun kendisini temsil eden, dolayısıyla da yetkisini kendinden alan asker, polis, gardiyan gibi görevlilerin dıflındaki kiflilerin fiziksel güce baflvurmalarını hukuken yasaklamıfltır. Modern devletin meflru fliddet kullanma tekelini elinde bulundurması ile onun en ücra noktasına kadar toplumsal yaflama nüfuz etme gücü arasında bir paralellik vardır. Örneğin, geleneksel bir toplumda herhangi bir aile içerisinde cereyan eden bir fliddet olayı siyasal iktidarı ilgilendirmezken, modern toplumsal ya- flamda benzer bir olay devleti ilgilendirir. Geleneksel toplumda söz konusu fliddet (örne¤in töre cinayetleri) törelere ba¤lı olarak meflru addedilirken, modern toplumda bu fliddet kanun dıflı olarak görülür ve failler devlet tarafından cezalandırılır. Modern devletin bir di¤er özelli¤i ise, sınırları kesin bir biçimde belli olan belirli bir toprak parçası üzerinde kurmufl oldu¤u hâkimiyettir. Modern siyaset ve hukuk filozoflarının egemenlik olarak kavramlafltırmıfl oldukları söz konusu hâkimiyet, modern devletin yukarıda belirtilen zor kullanma gücünü kendi toprakları üzerinde hayata geçirebilme imkânına iflaret eder. Bu imkân, tarihsel ve toplumsal koflulların bir sonucu olarak ortaya çıkmıfltır. Tarihsel olarak düflünüldü¤ünde devlet, kendisini sınırlandırabilecek ya da kendisine rakip olabilecek kilise ve aristokrasi gibi birtakım güçlerin tasfiye olmaları ile birlikte egemenlik vasfını kazanmıfl- tır. Öte yandan modern devletin toprakları üzerindeki hâkimiyeti, bilim ve teknolojideki geliflme, ekonomik güç, iletiflim ve ulaflım imkânları gibi birtakım koflullarla da ba¤lantılıdır. Günümüzdeki herhangi bir ulus-devletin, toplumsal yaflamı geçmiflteki en güçlü imparatorluklardan daha fazla kontrol edebilme gücüne sahip olması, bu koflulların uygunlu¤una ba¤lı olarak gerçekleflmifltir. Örne¤in, Osmanlı ‹mparatorlu¤unda, hükümdar, iletiflim ve ulaflım imkânlarındaki yetersizlik nedeniyle, savaflta bir vilayetin kaybedildi¤ini en erken on befl günde ö¤renebiliyordu. Buna karflın, günümüz Türkiye’sinde Cumhurbaflkanı, sınırdaki bir köyde meydana gelen bir olaydan anında haberdar olabilmektedir. Modern dönemde devletin kendisine belirli bir toprak parçası üzerinde tam anlamıyla kontrol kurma kapasitesi kazandıran araçlara sahip olması, daha önceki dönemlerde imkân dâhilinde olmayan totalitarizm tehlikesini de beraberinde getirmifltir. Totaliter rejimler toplumsal yaflamın her alanının devlet tarafından düzenlendi¤i, dolayısıyla da toplumun devlet içinde eriyip bütünüyle devletin kalıbına girmifl oldu¤u rejimlerdir. Faaliyetlerini hukuk temelinde gerçeklefltirmesi, modern devletin bir baflka özelli¤ini oluflturur. Modern devlet bir hukuk devletidir. Bunun anlamı, hukukun hem devletin kendisi hem devlet adına çalıflanlar hem de vatandafllar için ba¤layı- cı olmasıdır. Modern toplumda hukuk, belirli amaçları gerçeklefltirmenin bir aracı olarak, bilinçli bir iradenin ürünü oldu¤u için, içerisinde ussallı¤ı barındıran kurallara karflılık gelir. Hukuk, devletin toplumsal yaflam üzerinde kontrol kurmasına imkân sa¤ladı¤ı gibi, söz konusu kontrol için kullanmıfl oldu¤u gücün meflruluk zemini olarak da ifllev görür. Hukukun bu ifllevinin temelinde ussallık vasfına sa hip olması bulunmaktadır. Modern toplumsal yaflamda düzen, hukuk yoluyla sa¤landı¤ı için, bireyler, yaflamlarının birçok alanında onları belirli bir flekilde davranmaya zorlayan kurallarla karflılaflırlar. Bu karflılaflma devletin iktidarın odak noktası oldu¤u, dolayısıyla da siyasetin devletin faaliyetlerinde ifadesini buldu¤u algısını güçlendirir. Zira hukukun düzenleyici, zorlayıcı ve sınırlandırıcı gücünün arkasında devlet bulundu¤u için, bireyler hukuk kurallarıyla her karflılafltıklarında aslında devletin gücüyle karflılaflmıfl olurlar. Nihayetinde modern devlet, toplumsal yaflam üzerindeki hâkimiyetini hayata geçiren bürokrasisi yoluyla da, di¤er siyasal organizasyonlardan ayrılır. Bürokrasi, belirli amaçlar do¤rultusunda e¤itim alan, yetiflen ve uzmanlaflan, belirli kurallarla iş başına gelen ve yine belirli kurallar do¤rultusunda faaliyetlerini yürüten kamu görevlilerinden oluşur. Bürokrasi, süreklili¤i, dakikli¤i, teknik bilgisi ve düzenli olarak tutulmufl dosya ve arflivleriyle, di¤er örgüt türlerinden daha büyük güce ve etkinli¤e sahiptir.
8.Soru
Modern devletin ortak yaşam üzerindeki hâkimiyetini, onun yönetim araçlarının yoğunlaştığı alan olmasından kaynaklandığını savunan yazar hangisidir?
Modern devletin ortak yaşam üzerindeki hâkimiyetini, onun yönetim araçlarının yoğunlaştığı alan olmasından kaynaklandığını savunan yazar hangisidir?
Weber |
Marx |
Manheim |
Pareto |
Mosca |
Weber’e göre, modern devletin ortak yaşam üzerindeki hâkimiyeti, onun yönetim araçlarının yoğunlaştığı alan olmasından kaynaklanmaktadır. Modern yaşamda devletin neden siyasetin tezahür ettiği alan olarak öne çıktığını anlamak için modern devleti karakterize eden özelliklerin bilinmesi gerekir
9.Soru
Easton'a göre siyasal endoktrinasyonla ulaşılmaya çalışılan hedef hangisidir?
Siyasal ideolojinin erdemle birleştirilmesi.
|
Siyasal ideolojinin toplumsal ihtiyaçlarla bağdaştırılması.
|
Siyasal iktidarın meşruluğunu ideolojiye dayandırması
|
Siyaset dışı kişilerin de siyasete katılması
|
Siyasal rejimin değerlerinin vatandaşlara aşılanması
|
10.Soru
Alexis de Tocqueville, demokratik kurumların zaman içerisinde toplum üzerinde siyasetin doğasından kaynaklanan nedenlerle baskıcı bir hale bürünebileceğini ileri sürmektedir.Aşağıdakilerden hangisi, Tocqueville'in görüşlerine bağlı olarak, devlet kurumlarının, sistemi korumak adına uyguladığı anti-demokratik yaptırımlardan biri değildir?
Kamu kurumlarında çalışan memurların dini simgeler taşımasına izin verilmemesi
|
Yüksek eğitim kurumlarında eğitim alan ve dini simgeler taşıyan öğrencilerin derslere kabul edilmemesi
|
Farklı dine, etnisiteye ya da cinsel yönelime sahip bireylerin, devlet ideolojisine aykırı bulunarak yaptırımlara maruz kalması
|
İktidar partisinin ideolojisiyle uyuşmayan sendikalara üye olan kamu personellerinin baskı altına alınması
|
Devletin mevcudiyetini tehdit eden, illegal devlet-içi örgütlenmelerin tasfiye edilmesi
|
11.Soru
Thomas Hobbes, John Locke ve Jean Jacques Rousseau’nun ortak yönü, aşağıdakilerden hangisinde ifade edilmektedir?
Otoriterizm |
Toplumsal sözleşme |
Bireysel çıkarlar |
Bireysel özgürlükler |
Devletin disipline etme ve ceza verme gücü |
Üç düşünür, siyasal iktidarım meşruiyetini, klasik felsefeye uygun olarak toplumsal sözleşmeye dayandırır. Her birinin yaklaşımında farklılıklar olsa da birey-devlet arasındaki ilişkiyi düzenleyen kurallar açısından iktidar meşruiyetinin kaynağını tartışırlar. Yanıt B şıkkıdır.
12.Soru
1960'dan sonra SBF'ye bağlı Basın Yayın Yüksek Okulu'nun açılması hangi kavram ve kuramların incelenmesine yol açmıştır
Siyasal partiler |
Katılım |
Anayasa hukuku |
Devlet idareleri |
Siyasal iletişim |
1960'dan sonra SBF'ye bağlı Basın Yayın Yüksek Okulu'nun açılması siyasal iletişim kavram ve kuramlarının tartışılmasına yol açmıştır.
13.Soru
Genel olarak siyaset olgusunu ele alan modern sosyolojik araştırmaların ortaya çıkışının hangi olaydan sonra olduğu düşünülmektedir?
Birinci Dünya Savaşı
|
Rönesans
|
Fransız Devrimi
|
İkinci Dünya Savaşı
|
Sanayi Devrimi
|
14.Soru
Tarihin işleyişinde insan iradesine ve düşüncesine belirleyicilik rolü atfeden, bu nedenle erken dönem yazılarından
hareketle Marx’ın tarihsel değişimde insani çabaya önem verdiğini iddia eden Marksizm yorumu ne olarak adlandırılır?
Neo-Marksizm |
Hümanist Marksizm |
Ortodoks Marksizm Hümanist Marksizm |
Post-marksizm |
Yapısalcı Marksizm |
Hümanist Marksizm
15.Soru
Liberal siyasal teorinin temeli nedir?
Devlet
|
Devlet-Sivil toplum
|
Sivil Toplum
|
Halk
|
Siyasiler
|
16.Soru
Aşağıda yer alan kavramlaştırmalardan hangisine göre “gerçek” ve “bilgi” farklı ve ayrı dünyalar olarak görülür?
İlkel toplum kavramlaştırması
|
Geleneksel toplum kavramlaştırması
|
Doğal toplum kavramlaştırması
|
Feodal toplum kavramlaştırması
|
Sembolik toplum kavramlaştırması
|
17.Soru
"Siyasal kontrol" kavramı ile ilgili aşağıdaki tanımlardan hangisi doğrudur?
Kişinin karar ve eylemlerinin bizatihi kendi isteminden kaynaklanmasıdır.
|
Bir şahsa, rızasının hilafına bir şey yaptırabilme gücüdür.
|
Kabul edilmiş siyasal normlara dayalı bir etkileşimde bir şahsın veya grubun diğer bir şahıs veya grup üzerindeki bir haktan yararlanması veya onlara ait bir faydayı kendi lehine çevirmesidir.
|
Bir şeyden özgürlüktür.
|
Devlet ve devleti oluşturan kurumların işleyişine ilişkin bir faaliyettir.
|
18.Soru
Aşağıdakilerden hangisi tekilci sosyal bilim anlayışının bir özelliğidir?
On sekizinci yüzyıldan yirminci yüzyıla kadar sosyal bilimler alanına hakim olan bir yaklaşımdır.
|
Toplumsal gerçekliği oluşturan parçalar tek tek ve derinlemesine incelenmelidir.
|
Felsefi yaklaşımı benimser.
|
Sosyal olguların bağlı olduğu doğal yasaları ortaya çıkarmıştır.
|
Tümdengelim yöntemini kullanmıştır.
|
19.Soru
Sosyolojiyi bir disiplin olarak ilk kez 1914’te İstanbul Üniversitesi çatısı altında ortaya çıkartan sosyolog aşağıdakiledren hangisidir?
Prens Sabahattin |
Tarık Zafer Tunaya |
Nermin Abadan Unat |
Niyazi Berkes |
Ziya Gökalp |
Ziya Gökalp
20.Soru
Marx'ın özgürlük kavramsallaştırmasına ilişkin doğru olmayan belirleme aşağıdakilerden hangisidir?
Marx'a göre özgürlük, herhangi bir toplumsal yaşam içerisinde değil, tarihin nihai evresine karşılık gelen komünist toplumda mümkün olacaktır. |
Marx’a göre özgürlük, insan bilincinin gelişimiyle bağlantılıdır ve ilkel-komünal topluluk yaşamındaki insan özgürdür. |
Marx'a göre insani çalışma bilinçli bir eylemdir ve insanın çalışma yoluyla kendini gerçekleştirebilmesi, yani özgür olabilmesi, onun çalışması üzerinde bilinçli bir kontrole sahip olması durumunda mümkündür. |
Marx'a göre insanın özgürleşmesini sağlayacak toplumsal yapı iş bölümünün ortadan kalktığı bir toplumda mümkündür. |
Marx, insanın, yabancılaşma deneyiminden geçerek özgür olacağını düşünür. |
Marx’a göre özgürlük, herhangi bir toplumsal yaşam içerisinde değil, tarihin nihai evresine karşılık gelen komünist toplumda mümkün olacaktır. Komünist toplumdan önceki toplum biçimleri, insanın kendini gerçekleştirmesine uygun olmayan üretim ilişkilerini barındırdıkları için, yabancılaşmanın hüküm sürdüğü toplum biçimleridir. Marx için yabancılaşma, toplumsal yaşam içerisinde ortaya çıkmış olan iş bölümünün bir sonucudur. İş bölümünün ortaya çıkmasıyla, yani toplumun, üretim araçlarına sahip olanlar ve olmayanlar olmak üzere iki sınıfa ayrılmasıyla birlikte insan, çalışma eylemi üzerindeki kontrolünü yitirir. Böylece, insan, kendisi için değil, başkası için çalışır; ne ürettiğini, niçin ürettiğini bilmediği ve ürettiği şeyin sonuçlarını görmediği için kendisini gerçekleştiremez. Marx’a göre insani çalışma bilinçli bir eylemdir. Bu nedenle insanın çalışma yoluyla kendini gerçekleştirebilmesi, yani özgür olabilmesi, onun çalışması üzerinde bilinçli bir kontrole sahip olması durumunda mümkündür. Bunun için, iş bölümünün olmaması, iş bölümünün olmaması için de üretim araçları üzerinde ortak kontrolün olması gerekir. Her ne kadar Marx, insanın, yabancılaşmanın ortadan kalkması durumunda özgür olacağını düşünse de, yabancılaşma kavramına bütünüyle olumsuz bir anlam yüklemez. İnsanı tarihsel bir varlık, tarihi de diyalektik işleyiş mantığına uygun olarak gerçekleşen bir süreç olarak gören Marx, insanın, yabancılaşma deneyiminden geçerek özgür olacağını düşünür. Bu nedenle, Marx’ın komünist toplum kavramlaştırması, iş bölümünün olmadığı ilkel bir topluluk hayatına geri dönüşe gönderme yapmaz. Marx, komünist toplumu, önceki toplum biçimlerinin sırasıyla hayata geçmesinin bir sonucu olarak görür. Marx’a göre özgürlük, insan bilincinin gelişimiyle bağlantılıdır. İlkel topluluk yaşamında insan, özgürlük bilincinden yoksundur. İnsan, özgürlük bilincine, her biri tarihin belirli bir gelişme düzeyine karşılık gelen toplumsal yaşam biçimleri içerisinde ürettiği şeyler yoluyla kendini tanıyarak ulaşacaktır.
-
- 1.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 2.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 3.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 4.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 5.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 6.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 7.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 8.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 9.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 10.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 11.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 12.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 13.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 14.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 15.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 16.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 17.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 18.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 19.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 20.SORU ÇÖZÜLMEDİ