CEZA HUKUKU Dersi KİŞİLERE KARŞI SUÇLAR soru cevapları:
Toplam 56 Soru & Cevap#1
SORU: Taksirle adam öldürmede, dikkat ve özen yükümlülüğünü açıklayınız?
CEVAP: Taksirin temelini oluşturan dikkat ve özen yükümlülüğü, kişinin davranışının meydana getirebileceği neticeyi öngörme ve neticenin vuku bulmasından kaçınma, meydana gelmemesi için önleyici tedbirleri alma yükümlülüğüdür. Bir davranışın özen yükümlülüğüne uygunluğundan söz edildiğinde, neticenin meydana gelme
#2
SORU: Taksirli suçlarda, failin kusurlu kabul edilebilmesi için aranan şartlar nelerdir?
CEVAP: Taksirli suçlarda failin kusurlu kabul edilebilmesi için, özen yükümlülüğünü yerine getirme imkânının bulunması, bir başka deyişle özen yükümlülüğüne uygun davranışın ondan beklenebilir olması da gerekir. Böyle bir imkânın bulunup bulunmadığı failin şahsi nitelikleri ve olayın meydana gelme koşullarına göre belirlenir. Örneğin araç sürücüsü kendisine uygulanan cebir veya tehdit nedeniyle aracını hızlı sürmek zorunda kalmış ve kazaya neden olmuşsa, kusurunun ortadan kalkması nedeniyle cezalandırılamaz. Keza zorunluluk hâlinde kalan bir kimse de taksirle birsinin ölümüne neden olabilir. Bu durumda da failin kusurunun yokluğu nedeniyle cezalandırılması söz konusu olmaz.
#3
SORU: Kasten adam öldürme ve taksirle adam öldürme suçları arasındaki temel fark nedir?
CEVAP: İki suç arasındaki fark, ölüme neden olan fiilin ifade ettiği haksızlık bakımından ortaya çıkmaktadır. Kasten öldürmede fail, mağdurun yaşamını sona erdirmek amacıyla hareket ettiği hâlde; taksirle öldürmede, failin fiilinin yönelik olduğu netice ölüm değildir. Taksirle öldürme, failin başka amaçlarla gerçekleştirdiği davranıştan ölüm neticesinin doğabileceğini dikkatsiz ve özensiz davranması nedeniyle öngörmemesi suretiyle işlenmektedir.
#4
SORU: Kasten adam öldürme suçu işleyen bir kişi hangi durumlarda kusurlu olarak değerlendirilir ve bu durum sonucu nasıl etkiler?
CEVAP: Kasten öldürme fiilini işleyen kişinin, işlediği fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılama veya davranışlarını yönlendirme yeteneğinin bulunmaması hâlinde cezalandırılması mümkün değildir. Bu yetenekler kişinin yaşının küçük olması, akıl hastası olması geçici bir sebeple ortadan kalkabilir ya da önemli derecede azabilir. Kusurluluğu etkileyen bir sebep olarak haksız tahrik hâli kasten öldürme suçunun işlenmesi bakımından da söz konusu olabilir
#5
SORU: Kasten adam öldürme hangi durumda hukuka uygunluk açısından değerlendirilir?
CEVAP: : Kasten öldürme meşru savunma çerçevesinde hukuka uygun olarak işlenmektedir. Bir kimse gerek kendisinin gerek başkasının hakkına yönelmiş, gerçekleşen, gerçekleşmesi veya tekrarı muhakkak olan haksız bir saldırıyı o anda hâl ve koşullara göre saldırı ile orantılı biçimde defetmek zorunluluğu ile kasten öldürme fiilini işlerse, hukuka uygun hareket ettiği için cezalandırılmayacaktır
#6
SORU: Kasten adam öldürmeye teşebbüs suçu hangi durumlarda söz konusu olur?
CEVAP: Şayet fail elverişli hareketlerle kasten öldürme suçunu doğrudan doğruya icraya başlayıp da elinde olmayan nedenlerle tamamlayamazsa, bu suça teşebbüsten dolayı sorumlu tutulur. Kasten öldürmeye teşebbüs bakımından, genel olarak, suça teşebbüsün bütün koşullarının gerçekleşmiş olması gerekir. Özellikle hazırlık hareketlerinin bitip icra hareketlerine başlanılması, suçu işlemeye elverişli hareketlerin bulunması koşulları önem taşır.
#7
SORU: Farklı neviden fikri içtima şeklinde işlenen suça bir örnek veriniz?
CEVAP: Kasten öldürme suçu başka suçlarla farklı neviden fikri içtima şeklinde birlikte bulunabilir. Örneğin failin vitrin camının arkasında bulunan kişiyi öldürmek amacıyla ateş etmesi hâlinde, camın kırılması suretiyle mala zarar verme (m. 151) ve camın arkasındaki kişinin öldürülmesi (veya teşebbüs edilmesi) nedeniyle kasten öldürme (m. 81, 82) suçları tek bir fiille işlenmiş olur. Bu gibi hâllerde, failin tek fiille işlediği birden çok farklı suçtan yalnızca en ağır cezayı gerektirenden dolayı cezalandırılacaktır (m. 44). Yukarıda verilen ve suçlardan birisinin mutlaka kasten öldürme suçu olması gereken örneklerde, fail yalnızca kasten öldürme suçundan cezalandırılacaktır. Diğer hafif suç, ağırın cezası içinde eriyecektir.
#8
SORU: Kasten adam öldürme suçunun yaptırımı nedir?
CEVAP: Kasten öldürme suçunun temel şeklinin (m. 81) cezası müebbet hapis, nitelikli hâllerinin cezası (m. 82) ise ağırlaştırılmış müebbet hapistir. Bu cezaların yanı sıra, fail hakkında belli hakları kullanmaktan yoksun bırakılma (m. 53) ve suçun işlenmesinde kullanılan eşyanın veya bu suçu işlemek için alınan paranın (kiralık katil tutulması hâlinde) müsaderesi (m. 54, 55) gibi güvenlik tedbirleri de uygulanabilecektir.
#9
SORU: Teşebbüs suçu hangi durumda ortadan kalkar?
CEVAP: Kasten öldürme suçunun icrasına başlayan fail, icra hareketlerinden gönüllü olarak vazgeçer veya icra hareketlerini bitirmesine rağmen mağdurun ölmesini kendi çabalarıyla önlerse, kasten öldürmeye teşebbüsten cezalandırılmaz. Bu durumda failin cezası işlemek istediği suça göre değil, gerçekleşen neticeye göre belirlenir.
#10
SORU: Taksirli suçlarda kusurluluk halini açıklayınız?
CEVAP: Taksirli suçlarda, özen yükümlülüğüne aykırı davranan kişi, böyle bir fiili işlemesi nedeniyle hakkında kınama yargısında bulunulması hâlinde cezalandırılacaktır. Kınama yargısında bulunabilmek için öncelikle kişinin kusur yeteneğinin bulunması gerekir. Özen yükümlülüğünün varlığını algılama ve hareketlerini bu doğrultuda yönlendirebilme yeteneğine sahip olan kişi, bu yükümlülüğüne aykırı davranması hâlinde kanunda belirtilen neticenin gerçekleşebileceğini de öngörebilecektir.
#11
SORU: Suça “şerik” olarak iştirak etmek nedir, açıklayınız?
CEVAP: : Kasten öldürme suçuna bir başkasını azmettiren veya bu suçun işlenmesine kanunda belirtilen şekillerde maddi ya da manevi yardımda bulunan kişiler ise bu suça şerik olarak iştirak etmiş olurlar. Kasten öldürme suçunun işlenmesi için silah tedarik eden, suçun işleneceği yere faili aracıyla götüren, suçun işlenmesinden sonra cesedi veya silahı yok edeceği vaadinde bulunan, bir kimseyi bu suça teşvik eden kişiler suça maddi ve manevi yardımda bulunmuş olurlar.
#12
SORU: Taksirle öldürme suçu ceza kanununda nasıl açıklanmıştır?
CEVAP: Taksirle öldürme suçu, TCK’nın 85. maddesinde; (1) Taksirle bir insanın ölümüne neden olan kişi, iki yıldan altı yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. (2) Fiil, birden fazla insanın ölümüne ya da bir veya birden fazla kişinin ölümü ile birlikte bir veya birden fazla kişinin yaralanmasına neden olmuş ise, kişi iki yıldan onbeş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.” şeklinde düzenlenmiştir.
#13
SORU: Kasten adam öldürme suçunu nedensellik bağı üzerinden açıklayınız?
CEVAP: Kasten öldürme suçunun oluşumu bakımından ölüm neticesi ile failin fiili arasında nedensellik bağının kurulabilmesi gerekmektedir. Hareket ile netice arasında tabii bir bağ olan nedensellik bağı bulunmadığı takdirde, sorumluluktan söz edilemez. Ölüm neticesinin tek sebebini failin fiilinin oluşturduğu hâllerde nedensellik bağına ilişkin bir tartışma söz konusu olmaz. Nedensellik bağına ilişkin tartışma, özellikle ölüme neden olan sebeplerin çokluğu hâlinde ortaya çıkmaktadır. Birden çok sebebin bir araya gelerek ölüm neticesini meydana getirmesi hâlinde, hangi fiille ölüm neticesi arasında nedensellik bağının kurulacağı bir sorun olarak karşımıza çıkmaktadır.
#14
SORU: Kasten adam öldürme suçunda iştirak etme halini açıklayınız?
CEVAP: Kasten öldürme suçuna iştirakin her şekliyle katılmak mümkündür. Kasten öldürme fiiline iştirak eden kişiler, suçu birlikte işlemeye karar vermişler ve her birisi de fiil üzerinde fonksiyonel hâkimiyet kurmuş ise müşterek faildirler. Müşterek failliğin bulunduğu hâllerde öldürme neticesini kimin meydana getirdiğinin bir önemi yoktur. Zira fiil üzerinde hâkimiyet kuran ve suçu birlikte işlemeye karar veren faillerin her biri, diğerinin meydana getirdiği neticeyi üstlenmiş olmaktadır.
#15
SORU: Yaşama Hakkı’nın niteliğini açıklayınız?
CEVAP: Yaşama hakkı, diğer tüm hakların özünü ve varlık sebebini oluşturur. Bu hak, kişinin kendisine karşı dahi korunan, üzerinde tasarruf edilmesi mümkün olmayan doğal, dokunulamaz, devredilemez ve vazgeçilemez nitelikte bir hak olarak, gerek ulusal gerekse uluslararası hukuk metinlerinde garanti altına alınmıştır.
#16
SORU: Taksirli suçlarda şahsi cezasızlık sebebi hangi durumlarda uygulanır?
CEVAP: Bu hükmün uygulanabilmesi için taksirle neden olunan ölüm neticesi, münhasıran failin kişisel ve ailevi durumu bakımından mağdur olmasına yol açmış olmalıdır. Şayet netice münhasıran failin değil de fail ile birlikte başkalarının da mağduriyetine neden olmuşsa bu hüküm uygulanmaz. Yine meydana gelen netice failin kişisel ve ailevi durumu bakımından mağdur olmasına yol açmalıdır. Böyle bir mağduriyet durumu ancak failin taksirli fiiliyle çok yakın akrabalarının ölümüne neden olması hâlinde söz konusu olabilir.
#17
SORU: Taksirle adam öldürme suçunun yaptırımı nedir?
CEVAP: Taksirle bir insanın ölümüne neden olmanın cezası iki yıldan altı yıla kadar hapistir. Şayet taksirli davranış sonucunda birden çok kişi ölmüş veya bir veya birden çok kişi ile birlikte bir veya birden çok kişi yaralanmışsa failin cezası iki yıldan onbeş yıla kadar hapistir. Hâkim alt ve üst sınır arasında kalan temel cezayı belirlerken 61. maddenin 1. fıkrasında belirtilen ve olayın niteliğine uygun olan ölçütleri esas alacaktır.
#18
SORU: Kasten yaralama suçundan hangi neticeler kapsamında bahsedilebilir?
CEVAP: Vücuda acı veren hareket, kişinin vücut tamlığını, dokunulmazlığını ve esenliğini ihlâl eden bir özellik arz etmektedir. Bu nedenle, vücuda acı verme, vücuda fiziki temasla hissettirilen maddi acının yanı sıra, vücut esenliğini ihlal eden manevi etkilenmeleri de kapsamaktadır. Vücuda fiziki temas olmaksızın vücut bütünlüğü üzerinde önemsiz sayılmayacak ölçüde bir etki meydana getiren davranışlar da kasten yaralamayı oluştururlar.
#19
SORU: Doğrudan kasıt ve olası kasıt arasındaki farkı açıklayınız?
CEVAP: Kasten yaralama suçu, doğrudan kastla işlenebileceği gibi olası kastla da işlenebilir. Failin, fiilinin yönelik olduğu kişiye acı vereceğini, sağlığını bozacağını veya algılama yeteneğini etkileyeceğini bilerek hareket ettiği hâllerde doğrudan kastından söz edilir. Buna karşılık, failin bu neticelerin gerçekleşebileceğini muhtemel görmesine rağmen, bunları kabullenerek hareket ettiği hâllerde, kasten yaralama olası kastla işlenmiştir.
#20
SORU: Kasten yaralamada ceza artırımı gerektiren nitelikli halleri özetleyiniz?
CEVAP: Kasten yaralamanın üstsoya, altsoya, eşe veya kardeşe karşı işlenmesi 86. maddenin 3. fıkrasının “a” bendiyle cezada artırım yapılması gereken nitelikli bir hâl olarak düzenlenmiştir. Kasten yaralama suçunun beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunan kişiye karşı işlenmesi diğer nitelikli hâli oluşturmaktadır. Kasten yaralamanın, kamu görevlisine karşı yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle işlenmesi diğer bir nitelikli hâli oluşturmaktadır. Kasten yaralamanın kamu görevlisinin sahip bulunduğu nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle işlenmesi diğer nitelikli hâli oluşturmaktadır. Kasten yaralamanın silahla işlenmesi suçu nitelikli hâle getiren diğer durumdur.
#21
SORU: Netice sebebiyle cezası ağırlaşan yaralama suçlarının niteliği nasıldır?
CEVAP: Netice sebebiyle ağırlaşan suçlar, yapısı itibariyle, kast-taksir kombinasyonunun söz konusu olduğu suçlardır. Daha öncede belirtildiği üzere bu suçların tipikliği; kasten işlenen temel suç ve en azından taksirle sebebiyet verilen ağır neticeden oluşmaktadır. Dolayısıyla, netice sebebiyle ağırlaşmış suçlar iki kademeli bir yapıya sahiptir. İlk kademede kural olarak kasten işlenen temel suç tipi yer almaktadır. İkinci kademede ise temel suçun işlenmesinin meydana getirdiği ağır netice bulunmaktadır. Ağır netice temel suç tipinin basit hâlinin sonucu olabileceği gibi, nitelikli şeklinin sonucu da olabilir.
#22
SORU: Kasten yaralama suçunda hangi durumlarda teşebbüsten bahsedilebilir?
CEVAP: Kasten yaralama, vücuda acı verilmesi, sağlığın veya algılama yeteneğinin bozulması neticelerinden birinin gerçekleşmesiyle tamamlanır. Dolayısıyla bu neticelerden birinin gerçekleşmesi safhasına kadar kasten yaralamaya teşebbüs mümkündür. Buna göre, yaralamaya elverişli hareketlerle fiilin icrasına başlandığı ve fakat fiilin icrasının tamamlanamadığı veya fiilin icrasının tamamlanmasına rağmen 86. maddenin 1. fıkrasındaki neticelerin gerçekleşmediği hâllerde kasten yaralamaya teşebbüsten bahsedilir. Örneğin, failin hasmına vurmak için elindeki sopayı sallamasına rağmen mağdurun aniden kenara çekilmesi nedeniyle isabet kaydedememesi hâlinde yaralamanın teşebbüs aşamasında kaldığını kabul etmek gerekir.
#23
SORU: Cinsel saldırı suçunda korunan hukuki değer nedir?
CEVAP: Cinsel saldırı suçuyla korunan hukuki değer, bireyin cinsel özgürlüğüdür. Cinsel özgürlük ise, genel olarak kişilerin cinselliğini yaşama konusunda özgür iradesiyle tercihte bulunabilme hakkını ifade etmektedir. Hukukun, ahlak kurallarının, örf ve âdetin belirlediği sınırlar içerisinde kişilerin cinsellik bakımından kendi vücutları üzerinde serbestçe tasarrufta bulunabilme hakkı, suçla korunan hukuki değeri oluşturmaktadır.
#24
SORU: . Cinsel saldırı suçunun fiili karşılığı hangi durumlardır?
CEVAP: Cinsel saldırının temel şekli, vücut dokunulmazlığını ihlal eden cinsel davranışlarla işlenebilir. Buna göre, tipik bir fiilin varlığından bahsedilebilmesi, vücut dokunulmazlığı- nı ihlal eden cinsel bir davranışın gerçekleştirilmesine bağlıdır. Ancak vücut dokunulmazlığını ihlal eden cinsel davranışın sarkıntılık düzeyinde kalması daha az cezayı gerektiren nitelikli hâl olarak kabul edilmiştir
#25
SORU: Cinsel saldırı suçlarındaki kast’ın diğer suçlardan farkı nedir?
CEVAP: Somut olayda failinin kastının neye yönelik olduğu hangi amaçla hareket ettiğine bakılarak belirlenebilir. Somut olayda vücut dokunulmazlığını ihlal eden hareketlerin cinsel arzuları tatmin amacına yönelik olarak gerçekleştirildiğinin tespit edilebildiği hâllerde, kastın cinsel saldırıya yönelik olduğunun kabul edilmesi gerekir. Esasen, ancak bu sayede vücut dokunulmazlığını ihlal eden hareketin cinsel saldırıyı mı, kasten yaralamayı mı, yoksa hakareti mi oluşturduğu belirlenebilecektir. Dolayısıyla, madde gerekçesinde geçen “cinsel arzuları tatmin amacına yönelik davranışlarla vücut dokunulmazlığının ihlâl edilmesi gerekir” ifadesinin, somut olayda failin kastının belirlenmesine yönelik bir ölçüt getirdiğini kabul etmek gerekmektedir
#26
SORU: Cezai indirim gerektiren, suçun sarkıntılık düzeyinde kalması durumunu açıklayınız?
CEVAP: Cinsel davranışın sarkıntılık düzeyinde kalması daha az cezalandırmayı gerektiren nitelikli hâl olarak düzenlenmiştir. Sarkıntılık, sözlükte cinsel dokunulmazlığa yönelik fillerin bir kısmını ifade etmek için kullanılan bir kavramdır. Sarkıntılık her hâlükârda vücut dokunulmazlığını ihlal eden davranışlar şeklinde tezahür edebilir. Diğer yandan, bir cinsel saldırının, ısrarcı bir hâl almadığı, basit bir düzeyde kaldığı, ani ve kesintili hareketlerle gerçekleştirildiği hâllerde sarkıntılık düzeyinde kaldığı söylenebilir.
#27
SORU: Cinsel saldırı suçunda başka birinin iştirak etmesi hangi şekillerde olabilir?
CEVAP: Müşterek faillik birden fazla kişinin birlikte suç işleme kararına dayalı olarak suçun kanuni tanımındaki fiil üzerinde hâkimiyet kurmuş olmaları hâlinde vardır. Cinsel saldırı suçunda müşterek failliğin kabul edilebilmesi, failin mutlaka cinsel bir hareketi icra etmesine bağlı değildir. Bu nitelikte bir hareket gerçekleştirilmese de suçun icrasına yönelik katkıyla fiil üzerinde fonksiyonel anlamda hâkimiyet kuran kişiler de fail olarak cezalandırılacaktır.
#28
SORU: Cinsel saldırı suçunun yaptırımı ne şekilde olmaktadır?
CEVAP: Cinsel saldırının temel şekli beş yıldan on yıla kadar; daha az cezayı gerektire nitelikli şekli için iki yıldan beş yıla kadar; daha fazla cezayı gerektiren nitelikli hâli için oniki yıldan az olmamak üzere hapis cezası öngörülmüştür. Maddenin 3. fıkrasında düzenlenen seçimlik nitelikli hâllerden birinin gerçekleşmesi hâlinde 102. maddenin 1. veya 2. fıkrasına göre belirlenen cezalar yarı oranında artırılacaktır. Cinsel saldırı sonucunda mağdur bitkisel hayata girmiş veya ölmüş ise fail hakkında ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verilecektir.
#29
SORU: Hırsızlık suçu kanunda nasıl tanımlanmaktadır?
CEVAP: Hırsızlık suçunu, Kanunun 141. maddesini esas alarak şu şekilde tanımlamak mümkündür. Hırsızlık, “zilyedinin rızası olmadan başkasına ait taşınır bir malı, kendisine veya başkasına bir yarar sağlamak maksadıyla bulunduğu yerden almaktır”.
#30
SORU: Hırsızlık suçu hangi tip mallara karşı işlenebilir, hangilerine karşı işlenemez?
CEVAP: Taşınır olma ve başkasına ait olma, suçun konusunu oluşturan malın vasıflarını oluşturmaktadır. Bu niteliklere sahip olmayan bir eşyaya karşı hırsızlık suçu işlenemez. Hırsızlık suçunda alınan malın başkasına ait olması gerektiğine göre, herhangi bir kimseye ait olmayan, sahipsiz mallar hırsızlık suçunun konusunu oluşturmazlar. Sahibi tarafından kesin ve mülkiyetten feragat anlamına gelebilecek şekilde terkedilmiş mallar da olabilir. Bu mallar “başkasına ait” olmadığı için hırsızlık suçunun konusunu oluşturmazlar. Yine yakalanan ve üzerinde mülkiyet tesis edilmiş olan balıklar ve vahşi hayvanlar ile unutulmuş mallara karşı da hırsızlık suçu işlenebilir. Çünkü bu hâllerde malın sahipsiz olduğunu söylemek mümkün değildir.
#31
SORU: Hırsızlık suçu hangi durumda teşebbüs aşamasında kalır?
CEVAP: Çalmak istediği taşınır malı bulunduğu yerden aldığı ve fakat kesintisiz takip gibi herhangi bir nedenle üzerinde hakimiyet kuramadığı hâllerde, hırsızlık teşebbüs aşamasında kalmıştır.
#32
SORU: Hırsızlık suçunun kasten veya taksirle işlenmesi durumlarını açıklayınız?
CEVAP: : Hırsızlık suçu, ancak kasten işlenebilir, taksirle işlenemez. Failin kasten hareket ettiğini söyleyebilmemiz için, suçun kanuni tanımındaki haksızlık unsurlarının hepsinin bilinmesi gerekir. Fail, öncelikle, suçun konusunu oluşturan malın bir başkasına ait olduğunu bilmelidir. Failin kastı bakımından malın başkasına ait olduğunun bilinmesi yeterli olup, bu malın şahıs olarak kime ait olduğunun bilinmesi önemli değildir. Fail A’ya ait olduğunu zannederek B’ye ait bir malı çalsa da hırsızlık suçu oluşur. Failin suçun konusunun başkasına ait olması konusundaki yanılgısı kastını ortadan kaldıracağından hırsızlık suçu oluşmaz. Bu nedenle kendisinin sanarak başkasının malını alan kişinin suçun konusuna ilişkin bu bilgisizliği kastını ortadan kaldırır. Yine kişinin başkasının sanarak kendi malını alması hâlinde de suç meydana gelmeyecektir (işlenemez suç). Kendisinin sanarak başkasının malını alan fail hatasının farkına varmasına rağmen aldığı malı iade etmeksizin veya yetkili mercilere haber vermeksizin o malı malikiymiş gibi kullanmaya başlarsa, TCK’nın 160. maddesindeki suçun oluşup oluşmayacağı düşünülmelidir.
#33
SORU: Neticesi sebebiyle ağırlaştırılmış hırsızlık suçu ceza kanununda nasıl yer alır?
CEVAP: : TCK’nın 142. maddesinin 5. fıkrasına göre, “Hırsızlık suçunun işlenmesi sonucunda haberleşme, enerji ya da demiryolu veya havayolu ulaşımı alanında kamu hizmetinin geçici de olsa aksaması hâlinde, yukarıdaki fıkralar hükümlerine göre verilecek ceza yarısından iki katına kadar artırılır.”
#34
SORU: Hırsızlık suçunun zorunluluk halinde işlenmesini açıklayınız?
CEVAP: Hırsızlık suçu zorunluluk hâlinde kalınarak da işlenebilir. Ancak hırsızlık suçunda, zorunluluk hâline ilişkin TCK’nın 147. maddesinde özel bir hükme yer verilmiştir. Bu durumda hırsızlık suçunun zorunluluk hâlinde kalınarak işlenmesi hâlinde, bu hâlin olayda gerçekleşip gerçekleşmediği ve gerçekleştiği takdirde buna bağlanan sonuçlar bakımından yalnızca özel hüküm olan 147. madde göz önünde bulundurulacaktır. Bu hükme göre “Hırsızlık suçunun ağır ve acil bir ihtiyacı karşılamak için işlenmesi hâlinde, olayın özelliğine göre, verilecek cezada indirim yapılabileceği gibi, ceza vermekten de vazgeçilebilir”.
#35
SORU: Hırsızlık suçunun içtimai hallerini açıklayınız?
CEVAP: Hırsızlık suçunun işlenmesi amacıyla konuta girilmesi veya bir eşyaya zarar verilmesi hâlinde, her bir suçtan (hırsızlık, konut dokunulmazlığını ihlal, mala zarar verme) dolayı fail ayrı ayrı cezalandırılacaktır. Bu suçun birden çok kişiye karşı tek bir fiille işlenmesi hâlinde aynı neviden fikri içtima söz konusu olur (m. 43/2). Bu durumda da fail hakkında tek ceza verilerek zincirleme suça ilişkin ceza artırımı uygulanır.
#36
SORU: Etkin Pişmanlık nedir, açıklayınız?
CEVAP: Cezada indirim yapılmasını gerektiren diğer bir şahsi sebep de etkin pişmanlık hâlidir. Mal varlığına karşı işlenen ve içinde hırsızlık suçunun da bulunduğu belli suçlarla ilgili olarak etkin pişmanlık hâline 168. maddede yer verilmiştir. Buna göre, hırsızlık suçu tamamlandıktan sonra ve fakat bu nedenle hakkında kovuşturma başlamadan önce, failin, azmettirenin veya yardım edenin bizzat pişmanlık göstererek mağdurun uğradığı zararı aynen geri verme veya tazmin suretiyle tamamen gidermesi hâlinde, verilecek cezanın üçte ikisine kadarı indirilir. Etkin pişmanlığın kovuşturma başladıktan sonra ve fakat hüküm verilmezden önce gösterilmesi hâlinde, verilecek cezanın yarısına kadarı indirilir. Kısmen geri verme veya tazmin hâlinde etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanabilmesi için, ayrıca mağdurun rızası aranır.
#37
SORU: Kasten öldürme suçu nedir?
Kasten öldürme suçu nedir?
CEVAP: Kasten öldürme suçu, TCK’nın 81 ve 83. maddeleri arasında düzenlenmiştir. Suçun temel şekli 81. maddede, “Bir insanı kasten öldüren kişi, müebbet hapis cezası ile cezalandırılır.”şeklinde tanımlanmıştır. Suçun nitelikli hâli 82. maddede, ihmali hareketle işlenen şekli ise 83. maddede düzenlenmiştir.
Kasten öldürme suçu, TCK’nın 81 ve 83. maddeleri arasında düzenlenmiştir. Suçun temel şekli 81. maddede, “Bir insanı kasten öldüren kişi, müebbet hapis cezası ile cezalandırılır.”şeklinde tanımlanmıştır. Suçun nitelikli hâli 82. maddede, ihmali hareketle işlenen şekli ise 83. maddede düzenlenmiştir.
#38
SORU:
Kasten öldürme suçunda korunan hukuki değer nedir?
CEVAP: Bu suçla korunan hukuki değer, “yaşama hakkı”dır. İnsana ait değerlerin en üstünü ve önemlisi olan yaşama hakkını korumak için, bu fiil suç olarak düzenlenmiştir. Yaşama hakkı, diğer tüm hakların özünü ve varlık sebebini oluşturur. Bu hak, kişinin kendisine karşı dahi korunan, üzerinde tasarruf edilmesi mümkün olmayan doğal, dokunulamaz, devredilemez ve vazgeçilemez nitelikte bir hak olarak, gerek ulusal gerekse uluslararası hukuk metinlerinde garanti altına alınmıştır (AY m. 17/1; Avrupa İnsan Hakları Sözleş- mesi (AİHS) m. 2).
Bu suçla korunan hukuki değer, “yaşama hakkı”dır. İnsana ait değerlerin en üstünü ve önemlisi olan yaşama hakkını korumak için, bu fiil suç olarak düzenlenmiştir. Yaşama hakkı, diğer tüm hakların özünü ve varlık sebebini oluşturur. Bu hak, kişinin kendisine karşı dahi korunan, üzerinde tasarruf edilmesi mümkün olmayan doğal, dokunulamaz, devredilemez ve vazgeçilemez nitelikte bir hak olarak, gerek ulusal gerekse uluslararası hukuk metinlerinde garanti altına alınmıştır (AY m. 17/1; Avrupa İnsan Hakları Sözleş- mesi (AİHS) m. 2).
#39
SORU:
Kasten öldürme suçunda tipikliği anlatınız?
CEVAP: Kasten öldürme suçu serbest hareketli bir suçtur. Zira suçun kanuni tanımında yalnızca netice unsuru olan “öldürme”ye yer verilmiş ve fakat bu neticenin hangi hareketlerle mey- dana getireleceği hususunda bir belirleme yapılmamıştır. Bu nedenle, yaşayan bir insanın hayatını sonlandırmaya yönelen herhangi bir hareketin icrası, suçun fiil unsurunu oluşturur.
Kasten öldürme suçu serbest hareketli bir suçtur. Zira suçun kanuni tanımında yalnızca netice unsuru olan “öldürme”ye yer verilmiş ve fakat bu neticenin hangi hareketlerle mey- dana getireleceği hususunda bir belirleme yapılmamıştır. Bu nedenle, yaşayan bir insanın hayatını sonlandırmaya yönelen herhangi bir hareketin icrası, suçun fiil unsurunu oluşturur.
#40
SORU:
Kasten öldürme suçunda netice kavramını açıklayınız.
CEVAP: Kanun’da bu suçun oluşabilmesi için bir insanın öldürülmesi gerektiğinden söz edilmiştir. Ölüm, mağdurun yaşamının doğal anlamda sona erdirilmesidir. Mağdurun biyolojik ölümünün ya da beyin ölümünün gerçekleşmesi hâlinde, suçun netice unsuru gerçekleşmiş olur.
Öldürmeye yönelik fiilin icrasına rağmen kişinin ölmemesi de mümkündür. Örneğin fail, elindeki silahla ateş etmesine rağmen isabet ettirememiş veya isabet ettirmesine rağ- men mağduru öldürememiş olabilir. Bu gibi hâllerde kasten öldürme suçu tamamlanmış olmaz. Bu ihtimalde kasten öldürmeye teşebbüs söz konusudur.
Ölüm, failin ölüm neticesine yönelik olmayan fiilinin sonucunda da gerçekleşebilir. Örneğin failin yaralamak kastıyla gerçekleştirdiği fiilin sonucunda mağdur ölmüş ola- bilir. Bu gibi hâllerde, failin sorumluluğu kasten yaralamanın neticesi sebebiyle ağırlaş- mış hâllerinden birisi olan 87. maddenin 4. fıkrası bağlamında değerlendirilmelidir. Keza ölüm neticesi failin özen yükümlülüğüne aykırı bir davranışı sonucunda da meydana ge- lebilir. Bu durumda ise taksirle ölüme sebebiyet verme suçu (m. 85) söz konusu olacaktır.
Kanun’da bu suçun oluşabilmesi için bir insanın öldürülmesi gerektiğinden söz edilmiştir. Ölüm, mağdurun yaşamının doğal anlamda sona erdirilmesidir. Mağdurun biyolojik ölümünün ya da beyin ölümünün gerçekleşmesi hâlinde, suçun netice unsuru gerçekleşmiş olur.
Öldürmeye yönelik fiilin icrasına rağmen kişinin ölmemesi de mümkündür. Örneğin fail, elindeki silahla ateş etmesine rağmen isabet ettirememiş veya isabet ettirmesine rağ- men mağduru öldürememiş olabilir. Bu gibi hâllerde kasten öldürme suçu tamamlanmış olmaz. Bu ihtimalde kasten öldürmeye teşebbüs söz konusudur.
Ölüm, failin ölüm neticesine yönelik olmayan fiilinin sonucunda da gerçekleşebilir. Örneğin failin yaralamak kastıyla gerçekleştirdiği fiilin sonucunda mağdur ölmüş ola- bilir. Bu gibi hâllerde, failin sorumluluğu kasten yaralamanın neticesi sebebiyle ağırlaş- mış hâllerinden birisi olan 87. maddenin 4. fıkrası bağlamında değerlendirilmelidir. Keza ölüm neticesi failin özen yükümlülüğüne aykırı bir davranışı sonucunda da meydana ge- lebilir. Bu durumda ise taksirle ölüme sebebiyet verme suçu (m. 85) söz konusu olacaktır.
#41
SORU:
Kasten öldürme suçunda fail kavramını açıklayınız.
CEVAP: Kasten öldürme suçu, fail bakımından bir özellik göstermeyen, herkes tarafından işlenebilen bir suçtur. Bununla birlikte, fail ile mağdur arasında belli derecede akrabalık ilişkisinin varlığı (m. 82/1, d), suçun nitelikli hâli olarak kabul edilmiştir.
Bu suçun oluşabilmesi için fiilin, fail tarafından bir başka kişiye karşı işlenmesi gerekir. Bir başka ifadeyle, bir kimsenin kendi kendini öldürmesi, yani intihar etmesi, bu suçu oluşturmayacağı gibi bir başka suçu da oluşturmaz. Bir kimsenin intiharına yardım etmek veya intihara teşvik etmek ayrı bir suç olarak tanımlanmıştır (m. 84). Buna karşılık, mağ- durun talebi üzerine öldürülmesi hâlinde de kasten öldürme suçu gerçekleşir.
Kasten öldürme suçu, fail bakımından bir özellik göstermeyen, herkes tarafından işlenebilen bir suçtur. Bununla birlikte, fail ile mağdur arasında belli derecede akrabalık ilişkisinin varlığı (m. 82/1, d), suçun nitelikli hâli olarak kabul edilmiştir.
Bu suçun oluşabilmesi için fiilin, fail tarafından bir başka kişiye karşı işlenmesi gerekir. Bir başka ifadeyle, bir kimsenin kendi kendini öldürmesi, yani intihar etmesi, bu suçu oluşturmayacağı gibi bir başka suçu da oluşturmaz. Bir kimsenin intiharına yardım etmek veya intihara teşvik etmek ayrı bir suç olarak tanımlanmıştır (m. 84). Buna karşılık, mağ- durun talebi üzerine öldürülmesi hâlinde de kasten öldürme suçu gerçekleşir.
#42
SORU:
Kasten öldürme suçunda suçun konusu nedir?
CEVAP: Kasten öldürme suçu, fail bakımından bir özellik göstermeyen, herkes tarafından işlenebilen bir suçtur. Bununla birlikte, fail ile mağdur arasında belli derecede akrabalık ilişkisinin varlığı (m. 82/1, d), suçun nitelikli hâli olarak kabul edilmiştir.
Bu suçun oluşabilmesi için fiilin, fail tarafından bir başka kişiye karşı işlenmesi gerekir. Bir başka ifadeyle, bir kimsenin kendi kendini öldürmesi, yani intihar etmesi, bu suçu oluşturmayacağı gibi bir başka suçu da oluşturmaz. Bir kimsenin intiharına yardım etmek veya intihara teşvik etmek ayrı bir suç olarak tanımlanmıştır (m. 84). Buna karşılık, mağ- durun talebi üzerine öldürülmesi hâlinde de kasten öldürme suçu gerçekleşir.
Kasten öldürme suçu, fail bakımından bir özellik göstermeyen, herkes tarafından işlenebilen bir suçtur. Bununla birlikte, fail ile mağdur arasında belli derecede akrabalık ilişkisinin varlığı (m. 82/1, d), suçun nitelikli hâli olarak kabul edilmiştir.
Bu suçun oluşabilmesi için fiilin, fail tarafından bir başka kişiye karşı işlenmesi gerekir. Bir başka ifadeyle, bir kimsenin kendi kendini öldürmesi, yani intihar etmesi, bu suçu oluşturmayacağı gibi bir başka suçu da oluşturmaz. Bir kimsenin intiharına yardım etmek veya intihara teşvik etmek ayrı bir suç olarak tanımlanmıştır (m. 84). Buna karşılık, mağ- durun talebi üzerine öldürülmesi hâlinde de kasten öldürme suçu gerçekleşir.
#43
SORU:
Kasten öldürme suçunda tipikliğin manevi unsuru nedir?
CEVAP: Bu suçun manevi unsuru kasttır. Kast, suçun kanuni tanımındaki maddi unsurların bi- lerek gerçekleştirilmesidir. Bu tanımı öldürme suçuna uyarladığımızda, işlediği fiilin bir insanı öldürebileceğini öngörmesine rağmen, fiilini icra eden kişi kasten hareket etmiş olur. Kastın varlığı için fiilin ölüm neticesini meydana getirebileceğinin öngörülmesi ve buna rağmen fiilin işlenmesi yeterli olup, neticenin fail tarafından istenmesi gerekli değil- dir. Önemli olan husus, öngörülen ölüm neticesinin gerçekleşmesine yönelik olarak fiilin icra edilmiş olmasıdır.
Failin kastı, doğrudan kast olabileceği gibi, olası kast da olabilir. Olası kast hâlinde fai- lin cezasında indirime gidilir (m. 21/2). Doğrudan kast ile olası kast arasındaki fark, ölüm neticesinin gerçekleşmesine yönelik öngörünün mutlak mı, muhtemel mi olduğu nok- tasında toplanmaktadır. Eğer failin işlediği fiilin ölüm neticesini meydana getirebileceği günlük hayat tecrübelerimize göre muhakkak sayılabiliyorsa, bu neticeler ister failin asıl maksadını oluştursun isterse asıl maksadını oluşturmasın, doğrudan kast söz konusudur. Örneğin failin kapının arkasında bulunan hasmını öldürmek amacıyla onun yanında baş- kalarının da bulunduğunu bildiği hâlde hedef gözetmeksizin tarama şeklinde ateş etmesi hâlinde, meydana gelen tüm neticeler bakımından failin kastı doğrudandır. Zira böyle bir durumda öldürülmek istenilen kişinin yanı sıra başkalarının da öleceği muhakkaktır.
Buna karşılık, işlenen fiilin ölüm neticesini meydana getireceği mutlak değil de muh- temel ise bu takdirde olası kast söz konusudur. Örneğin failin öldürmek istediği kişiye ateş etmesine rağmen, onu değil yanında bulunan şahsı öldürmüş olması hâlinde ölen kişi bakımından failin kastının olası kast olduğu söylenebilir. Zira fail, gerçekte öldürmek istediği kişinin yanında bulunan diğer kişiyi de vurabileceğini öngörmüş ve fakat hasmını öldürmek amacından vazgeçmeyerek meydana gelebilecek diğer ölüm neticesini de kabullenmiştir.
Bu suçun manevi unsuru kasttır. Kast, suçun kanuni tanımındaki maddi unsurların bi- lerek gerçekleştirilmesidir. Bu tanımı öldürme suçuna uyarladığımızda, işlediği fiilin bir insanı öldürebileceğini öngörmesine rağmen, fiilini icra eden kişi kasten hareket etmiş olur. Kastın varlığı için fiilin ölüm neticesini meydana getirebileceğinin öngörülmesi ve buna rağmen fiilin işlenmesi yeterli olup, neticenin fail tarafından istenmesi gerekli değil- dir. Önemli olan husus, öngörülen ölüm neticesinin gerçekleşmesine yönelik olarak fiilin icra edilmiş olmasıdır.
Failin kastı, doğrudan kast olabileceği gibi, olası kast da olabilir. Olası kast hâlinde fai- lin cezasında indirime gidilir (m. 21/2). Doğrudan kast ile olası kast arasındaki fark, ölüm neticesinin gerçekleşmesine yönelik öngörünün mutlak mı, muhtemel mi olduğu nok- tasında toplanmaktadır. Eğer failin işlediği fiilin ölüm neticesini meydana getirebileceği günlük hayat tecrübelerimize göre muhakkak sayılabiliyorsa, bu neticeler ister failin asıl maksadını oluştursun isterse asıl maksadını oluşturmasın, doğrudan kast söz konusudur. Örneğin failin kapının arkasında bulunan hasmını öldürmek amacıyla onun yanında baş- kalarının da bulunduğunu bildiği hâlde hedef gözetmeksizin tarama şeklinde ateş etmesi hâlinde, meydana gelen tüm neticeler bakımından failin kastı doğrudandır. Zira böyle bir durumda öldürülmek istenilen kişinin yanı sıra başkalarının da öleceği muhakkaktır.
Buna karşılık, işlenen fiilin ölüm neticesini meydana getireceği mutlak değil de muh- temel ise bu takdirde olası kast söz konusudur. Örneğin failin öldürmek istediği kişiye ateş etmesine rağmen, onu değil yanında bulunan şahsı öldürmüş olması hâlinde ölen kişi bakımından failin kastının olası kast olduğu söylenebilir. Zira fail, gerçekte öldürmek istediği kişinin yanında bulunan diğer kişiyi de vurabileceğini öngörmüş ve fakat hasmını öldürmek amacından vazgeçmeyerek meydana gelebilecek diğer ölüm neticesini de kabullenmiştir.
#44
SORU:
Kasten öldürme suçunda suçun hukuka aykırılık unsuru nedir?
CEVAP: Bir insanın diğerini kasten öldürmesine hukuk düzeninin izin vermediği hâllerde, tipe uygun olan öldürme aynı zamanda hukuka da aykırıdır. Buna karşılık, bir insanın öldü- rülmesine hukukun izin verdiği hâllerde, fiil kasten öldürme bakımından tipiktir ve fakat hukuka aykırı değildir. Buna göre, kasten öldürmenin bir hukuka uygunluk nedeni kapsa- mında gerçekleştiği hâllerde, failin sorumluluğu yoluna gidilemeyecektir.
Kasten öldürme daha ziyade meşru savunma çerçevesinde hukuka uygun olarak iş- lenmektedir. Bir kimse gerek kendisinin gerek başkasının hakkına yönelmiş, gerçekleşen, gerçekleşmesi veya tekrarı muhakkak olan haksız bir saldırıyı o anda hâl ve koşullara göre saldırı ile orantılı biçimde defetmek zorunluluğu ile kasten öldürme fiilini işlerse, hukuka uygun hareket ettiği için cezalandırılmayacaktır (m. 25/1). Meşru savunmanın koşulları- nın gerçekleştiği hâllerde öldürme fiili tüm hukuk düzeni bakımından hukuka uygun ka- bul edileceği için, böyle bir öldürme nedeniyle kişinin tazminata veya başka bir yaptırıma tabi tutulması mümkün değildir.
Meşru savunmada bulunan kişi savunmanın sınırını aştığı takdirde, fiil aşkın kısım itibariyle hukuka aykırılık vasfını devam ettirir. Bu durumda şayet sınırın aşılması failin taksirinden ileri gelmişse, yani savunmasını saldırıyı defedecek ölçüde yapmada özensiz davranmışsa, bu takdirde fail taksirle öldürme suçundan dolayı cezalandırılır ve fakat ce- zasında altıda birden üçte bire kadar indirim yapılır (m. 27/1). Buna karşılık, failin savun- masını ölçülü yapmakta özensiz davranması onun içinde bulunduğu durum nedeniyle mazur görülebilecekse, hiç ceza verilmez. Zira haksız bir saldırı karşısında kalan kişi bu saldırı nedeniyle korku, heyecan ve telaşa kapılır. Maruz kaldığı saldırı karşısında böyle bir psikolojik durumun içine düşen kişiden savunmasını ölçülü şekilde yönlendirmesi beklenemez ve ölçülü savunma yapmaması nedeniyle kusurlu sayılamaz (m. 27/2). Buna karşılık, meşru savunmada sınır kişinin maruz kaldığı saldırı nedeniyle içine düştüğü kor- ku, telaş veya heyecandan dolayı değil de böyle bir saldırıya maruz kalınmasına duyulan öfke nedeniyle aşılmışsa, failler bu mazeret sebebinden yararlanamazlar.
Bir insanın diğerini kasten öldürmesine hukuk düzeninin izin vermediği hâllerde, tipe uygun olan öldürme aynı zamanda hukuka da aykırıdır. Buna karşılık, bir insanın öldü- rülmesine hukukun izin verdiği hâllerde, fiil kasten öldürme bakımından tipiktir ve fakat hukuka aykırı değildir. Buna göre, kasten öldürmenin bir hukuka uygunluk nedeni kapsa- mında gerçekleştiği hâllerde, failin sorumluluğu yoluna gidilemeyecektir.
Kasten öldürme daha ziyade meşru savunma çerçevesinde hukuka uygun olarak iş- lenmektedir. Bir kimse gerek kendisinin gerek başkasının hakkına yönelmiş, gerçekleşen, gerçekleşmesi veya tekrarı muhakkak olan haksız bir saldırıyı o anda hâl ve koşullara göre saldırı ile orantılı biçimde defetmek zorunluluğu ile kasten öldürme fiilini işlerse, hukuka uygun hareket ettiği için cezalandırılmayacaktır (m. 25/1). Meşru savunmanın koşulları- nın gerçekleştiği hâllerde öldürme fiili tüm hukuk düzeni bakımından hukuka uygun ka- bul edileceği için, böyle bir öldürme nedeniyle kişinin tazminata veya başka bir yaptırıma tabi tutulması mümkün değildir.
Meşru savunmada bulunan kişi savunmanın sınırını aştığı takdirde, fiil aşkın kısım itibariyle hukuka aykırılık vasfını devam ettirir. Bu durumda şayet sınırın aşılması failin taksirinden ileri gelmişse, yani savunmasını saldırıyı defedecek ölçüde yapmada özensiz davranmışsa, bu takdirde fail taksirle öldürme suçundan dolayı cezalandırılır ve fakat ce- zasında altıda birden üçte bire kadar indirim yapılır (m. 27/1). Buna karşılık, failin savun- masını ölçülü yapmakta özensiz davranması onun içinde bulunduğu durum nedeniyle mazur görülebilecekse, hiç ceza verilmez. Zira haksız bir saldırı karşısında kalan kişi bu saldırı nedeniyle korku, heyecan ve telaşa kapılır. Maruz kaldığı saldırı karşısında böyle bir psikolojik durumun içine düşen kişiden savunmasını ölçülü şekilde yönlendirmesi beklenemez ve ölçülü savunma yapmaması nedeniyle kusurlu sayılamaz (m. 27/2). Buna karşılık, meşru savunmada sınır kişinin maruz kaldığı saldırı nedeniyle içine düştüğü kor- ku, telaş veya heyecandan dolayı değil de böyle bir saldırıya maruz kalınmasına duyulan öfke nedeniyle aşılmışsa, failler bu mazeret sebebinden yararlanamazlar.
#45
SORU:
Kasten öldürme suçunda suçun nitelikli unsurlarını anlatınız.
CEVAP: Kasten öldürmenin nitelikli hâlleri, TCK’nın 82. maddesinde on bir bent hâlinde düzen- lenmiştir. Buna göre; “(1) Kasten öldürme suçunun; a) Tasarlayarak, b) Canavarca hisle veya eziyet çektirerek, c) Yangın, su baskını, tahrip, batırma veya bombalama ya da nükleer, biyolojik veya kimyasal silâh kullanmak suretiyle, d) Üstsoy veya altsoydan birine ya da eş veya kardeşe karşı, e) Çocuğa ya da beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunan kişiye karşı, f) Gebe olduğu bilinen kadına karşı, g) Kişinin yerine getirdi- ği kamu görevi nedeniyle, h) Bir suçu gizlemek, delillerini ortadan kaldırmak veya işlenme- sini kolaylaştırmak ya da yakalanmamak amacıyla, i) Bir suçu işleyememekten dolayı duy- duğu infialle, j) Kan gütme saikiyle, k) Töre saikiyle, İşlenmesi hâlinde, kişi ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile cezalandırılır.”
Kanun’da kasten öldürme suçu bakımından daha az cezayı gerektiren nitelikli hâl ka- bul edilmemiştir. Kasten öldürme suçunun nitelikli hâllerinin gerçekleşmesi hâlinde fa- ile ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası öngörülmüştür. Bir olayda bu nitelikli hâllerden birinin gerçekleşmesiyle, birkaçının birlikte gerçekleşmesi arasında cezalandırılma bakı- mından bir fark yoktur. Örneğin bir kimsenin töre saikiyle, gebe olduğunu bildiği kızını, tasarlayarak öldürmesi hâlinde dört nitelikli hâl birlikte gerçekleşmiş olur. Bu durumda fail hakkında dört defa değil, tek ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verilecektir. Ancak kararda olayda uygulanan nitelikli hâllerin hepsi de gösterilmelidir.
Fail hakkında cezayı ağırlaştıran nitelikli hâllerin uygulanabilmesi için, kastın bu hu- susları da kapsaması gerekir. Somut olayda nitelikli hâllerin gerçekleştiğini bilmeyen kişi, yalnızca suçun temel şeklinden cezalandırılır (m. 30/2). Örneğin öldürdüğü kişinin baba- sı olduğunu bilmeyen faile, üstsoyu öldürme (m. 82/1-d) nitelikli hâlinden ceza verilemez.
Kasten öldürmenin nitelikli hâlleri, TCK’nın 82. maddesinde on bir bent hâlinde düzen- lenmiştir. Buna göre; “(1) Kasten öldürme suçunun; a) Tasarlayarak, b) Canavarca hisle veya eziyet çektirerek, c) Yangın, su baskını, tahrip, batırma veya bombalama ya da nükleer, biyolojik veya kimyasal silâh kullanmak suretiyle, d) Üstsoy veya altsoydan birine ya da eş veya kardeşe karşı, e) Çocuğa ya da beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunan kişiye karşı, f) Gebe olduğu bilinen kadına karşı, g) Kişinin yerine getirdi- ği kamu görevi nedeniyle, h) Bir suçu gizlemek, delillerini ortadan kaldırmak veya işlenme- sini kolaylaştırmak ya da yakalanmamak amacıyla, i) Bir suçu işleyememekten dolayı duy- duğu infialle, j) Kan gütme saikiyle, k) Töre saikiyle, İşlenmesi hâlinde, kişi ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile cezalandırılır.”
Kanun’da kasten öldürme suçu bakımından daha az cezayı gerektiren nitelikli hâl ka- bul edilmemiştir. Kasten öldürme suçunun nitelikli hâllerinin gerçekleşmesi hâlinde fa- ile ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası öngörülmüştür. Bir olayda bu nitelikli hâllerden birinin gerçekleşmesiyle, birkaçının birlikte gerçekleşmesi arasında cezalandırılma bakı- mından bir fark yoktur. Örneğin bir kimsenin töre saikiyle, gebe olduğunu bildiği kızını, tasarlayarak öldürmesi hâlinde dört nitelikli hâl birlikte gerçekleşmiş olur. Bu durumda fail hakkında dört defa değil, tek ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verilecektir. Ancak kararda olayda uygulanan nitelikli hâllerin hepsi de gösterilmelidir.
Fail hakkında cezayı ağırlaştıran nitelikli hâllerin uygulanabilmesi için, kastın bu hu- susları da kapsaması gerekir. Somut olayda nitelikli hâllerin gerçekleştiğini bilmeyen kişi, yalnızca suçun temel şeklinden cezalandırılır (m. 30/2). Örneğin öldürdüğü kişinin baba- sı olduğunu bilmeyen faile, üstsoyu öldürme (m. 82/1-d) nitelikli hâlinden ceza verilemez.
#46
SORU:
Taksirle öldürme suçunu açıklayınız.
CEVAP: Taksirle öldürme suçu, TCK’nın 85. maddesinde; (1) Taksirle bir insanın ölümüne neden olan kişi, iki yıldan altı yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. (2) Fiil, birden fazla insanın ölümüne ya da bir veya birden fazla kişinin ölümü ile birlikte bir veya birden fazla kişinin yaralanmasına neden olmuş ise, kişi iki yıldan onbeş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırı- lır.” şeklinde düzenlenmiştir.
Bu suçla korunan hukuki değer kişinin yaşama hakkıdır. Kişinin yaşama hakkı, bu hakkı tanımayan, bilinçli olarak başkasının yaşamını sona erdiren davranışlarla ihlal edi- lebileceği gibi, hukuk toplumunun bu hakkın korunması için bireylerden istediği özen yükümlülüğüne aykırı davranmak suretiyle de ihlal edilebilir.
Taksirle öldürme suçu ile kasten öldürme suçu arasında, netice bakımından bir farklı- lık yoktur. Her iki suçta da netice, yaşayan bir kişinin ölmüş olmasıdır. İki suç arasındaki fark, ölüme neden olan fiilin ifade ettiği haksızlık bakımından ortaya çıkmaktadır. Kasten öldürmede fail, mağdurun yaşamını sona erdirmek amacıyla hareket ettiği hâlde; taksir- le öldürmede, failin fiilinin yönelik olduğu netice ölüm değildir. Taksirle öldürme, failin başka amaçlarla gerçekleştirdiği davranıştan ölüm neticesinin doğabileceğini dikkatsiz ve özensiz davranması nedeniyle öngörmemesi suretiyle işlenmektedir.
Taksirle öldürme suçu, TCK’nın 85. maddesinde; (1) Taksirle bir insanın ölümüne neden olan kişi, iki yıldan altı yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. (2) Fiil, birden fazla insanın ölümüne ya da bir veya birden fazla kişinin ölümü ile birlikte bir veya birden fazla kişinin yaralanmasına neden olmuş ise, kişi iki yıldan onbeş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırı- lır.” şeklinde düzenlenmiştir.
Bu suçla korunan hukuki değer kişinin yaşama hakkıdır. Kişinin yaşama hakkı, bu hakkı tanımayan, bilinçli olarak başkasının yaşamını sona erdiren davranışlarla ihlal edi- lebileceği gibi, hukuk toplumunun bu hakkın korunması için bireylerden istediği özen yükümlülüğüne aykırı davranmak suretiyle de ihlal edilebilir.
Taksirle öldürme suçu ile kasten öldürme suçu arasında, netice bakımından bir farklı- lık yoktur. Her iki suçta da netice, yaşayan bir kişinin ölmüş olmasıdır. İki suç arasındaki fark, ölüme neden olan fiilin ifade ettiği haksızlık bakımından ortaya çıkmaktadır. Kasten öldürmede fail, mağdurun yaşamını sona erdirmek amacıyla hareket ettiği hâlde; taksir- le öldürmede, failin fiilinin yönelik olduğu netice ölüm değildir. Taksirle öldürme, failin başka amaçlarla gerçekleştirdiği davranıştan ölüm neticesinin doğabileceğini dikkatsiz ve özensiz davranması nedeniyle öngörmemesi suretiyle işlenmektedir.
#47
SORU:
Taksirle öldürme suçunda suçun unsurlarını açıklayınız.
CEVAP: Taksirli suçlara ilişkin yukarıda yapılan açıklamalar çerçevesinde TCK’nın 85. maddesi ve 22. maddesinin 2. fıkrası birlikte değerlendirildiğinde, taksirle öldürme suçunun tipik haksızlık alanında incelenmesi gereken konuların, özen yükümlülüğüne aykırı bir davra- nışın bulunması, bu davranışın ölüm neticesine sebebiyet vermesi ve neticenin öngörülebilir- liğini de içine alan neticenin objektif isnat edilebilirliği olduğu söylenebilir. Ancak taksirli haksızlıktan sorumluluk için, failin işlediği bu fiil nedeniyle kusurlu bulunması da gerekir. Taksirle öldürme suçunun bu haksızlık unsurlarının olayda gerçekleştiği belirlendikten sonra neticenin fail tarafından kişisel olarak öngörülebilir olup olmadığı, özene uygun davranışın failden beklenebilirliği ve kusur yeteneği ve mazeret sebepleri gibi kusura iliş- kin diğer unsurların kusurluluk alanında incelenmesi gerekir.
Taksirli suçlara ilişkin yukarıda yapılan açıklamalar çerçevesinde TCK’nın 85. maddesi ve 22. maddesinin 2. fıkrası birlikte değerlendirildiğinde, taksirle öldürme suçunun tipik haksızlık alanında incelenmesi gereken konuların, özen yükümlülüğüne aykırı bir davra- nışın bulunması, bu davranışın ölüm neticesine sebebiyet vermesi ve neticenin öngörülebilir- liğini de içine alan neticenin objektif isnat edilebilirliği olduğu söylenebilir. Ancak taksirli haksızlıktan sorumluluk için, failin işlediği bu fiil nedeniyle kusurlu bulunması da gerekir. Taksirle öldürme suçunun bu haksızlık unsurlarının olayda gerçekleştiği belirlendikten sonra neticenin fail tarafından kişisel olarak öngörülebilir olup olmadığı, özene uygun davranışın failden beklenebilirliği ve kusur yeteneği ve mazeret sebepleri gibi kusura iliş- kin diğer unsurların kusurluluk alanında incelenmesi gerekir.
#48
SORU:
Taksirli öldürme suçunda fail kavramını açıklayınız.
CEVAP: Taksirle öldürme suçunun faili herkes olabilir. Bu suçun faili olabilmek için bir özellik aranmamaktadır. Belli meslekleri icra eden kişiler bakımından aranan özen yükümlülü- ğünü, ancak bu meslek erbabı kişiler ihlal edebilirler. Örneğin bir hastalığın teşhisi ve tedavisi bakımından günün tıp bilimine göre gösterilmesi gereken özen, bu mesleği icra etme yetkisine sahip olan hekimler bakımından aranacaktır.
Taksirle öldürme suçunun faili herkes olabilir. Bu suçun faili olabilmek için bir özellik aranmamaktadır. Belli meslekleri icra eden kişiler bakımından aranan özen yükümlülü- ğünü, ancak bu meslek erbabı kişiler ihlal edebilirler. Örneğin bir hastalığın teşhisi ve tedavisi bakımından günün tıp bilimine göre gösterilmesi gereken özen, bu mesleği icra etme yetkisine sahip olan hekimler bakımından aranacaktır.
#49
SORU:
Taksirli öldürme suçunda suçun konusu nedir?
CEVAP: Kasten öldürmede olduğu gibi, bu suçun konusunu da başka bir insanın hayatı oluşturur. Bu nedenle suç işlendiği anda insanın hayatta olması gerekir. Hayatın başlaması ve sona ermesi konusunda kasten öldürme suçu bakımından yapılan açıklamalar bu suç bakımın- dan da geçerlidir. Bu itibarla yaşama yeteneğine bakılmaksızın, doğumdan başlayarak ço- cuklar da bu suçun konusunu oluşturabilir.
Kasten öldürmede olduğu gibi, bu suçun konusunu da başka bir insanın hayatı oluşturur. Bu nedenle suç işlendiği anda insanın hayatta olması gerekir. Hayatın başlaması ve sona ermesi konusunda kasten öldürme suçu bakımından yapılan açıklamalar bu suç bakımın- dan da geçerlidir. Bu itibarla yaşama yeteneğine bakılmaksızın, doğumdan başlayarak ço- cuklar da bu suçun konusunu oluşturabilir.
#50
SORU:
Taksirle öldürme suçunda dikkat ve özen yükümlülüğünü açıklayınız.
CEVAP: Suçun tipikliği, icrai veya ihmali bir davranışın icrası sırasında gerekli dikkat ve özeni göstermemek suretiyle bir kişinin ölümüne sebebiyet verilmesini gerektirmektedir. Dola- yısıyla ölümü meydana getiren davranış taksirli olmalıdır.
Taksirin temelini oluşturan dikkat ve özen yükümlülüğü, kişinin davranışının mey- dana getirebileceği neticeyi öngörme ve neticenin vuku bulmasından kaçınma, meydana gelmemesi için önleyici tedbirleri alma yükümlülüğüdür. Bir davranışın özen yükümlü- lüğüne uygunluğundan söz edildiğinde, neticenin meydana gelmemesi için gerekli ted- birlerin alındığı kabul edilmiş olur. Örneğin bir anne veya baba, evde küçük çocukları olduğu hâlde, ilaç tabletlerini çocukların erişebileceği yerde bırakırsa, objektif özen yü- kümlülüğüne aykırı davranmış olur. Çünkü genel hayat tecrübesine göre bilinçli bir anne veya baba küçük çocukların özellikle şekere benzeyen küçük şeyleri ağzına alabileceğini ve yutabileceğini tasavvur eder. Dolayısıyla çocuğun ortada bırakılan ilaçları yuttuğu ve zehirlenme nedeniyle hayatını kaybettiği hâllerde, ilaçları ortada bırakan anne veya baba bakımından taksirden söz edilmesi gerekir.
Objektif özen yükümlülüğüne ilişkin kurallar bazen hukuk normlarından, çoğunlukla insanların müşterek tecrübesinden, belirli bir meslek alanına ilişkin genel kurallardan ve bilimsel gelişmelerden, izin veya sözleşme çerçevesinde yapılan işlerde sözleşmeden ve izine ilişkin kurallardan kaynaklanırlar.
Suçun tipikliği, icrai veya ihmali bir davranışın icrası sırasında gerekli dikkat ve özeni göstermemek suretiyle bir kişinin ölümüne sebebiyet verilmesini gerektirmektedir. Dola- yısıyla ölümü meydana getiren davranış taksirli olmalıdır.
Taksirin temelini oluşturan dikkat ve özen yükümlülüğü, kişinin davranışının mey- dana getirebileceği neticeyi öngörme ve neticenin vuku bulmasından kaçınma, meydana gelmemesi için önleyici tedbirleri alma yükümlülüğüdür. Bir davranışın özen yükümlü- lüğüne uygunluğundan söz edildiğinde, neticenin meydana gelmemesi için gerekli ted- birlerin alındığı kabul edilmiş olur. Örneğin bir anne veya baba, evde küçük çocukları olduğu hâlde, ilaç tabletlerini çocukların erişebileceği yerde bırakırsa, objektif özen yü- kümlülüğüne aykırı davranmış olur. Çünkü genel hayat tecrübesine göre bilinçli bir anne veya baba küçük çocukların özellikle şekere benzeyen küçük şeyleri ağzına alabileceğini ve yutabileceğini tasavvur eder. Dolayısıyla çocuğun ortada bırakılan ilaçları yuttuğu ve zehirlenme nedeniyle hayatını kaybettiği hâllerde, ilaçları ortada bırakan anne veya baba bakımından taksirden söz edilmesi gerekir.
Objektif özen yükümlülüğüne ilişkin kurallar bazen hukuk normlarından, çoğunlukla insanların müşterek tecrübesinden, belirli bir meslek alanına ilişkin genel kurallardan ve bilimsel gelişmelerden, izin veya sözleşme çerçevesinde yapılan işlerde sözleşmeden ve izine ilişkin kurallardan kaynaklanırlar.
#51
SORU:
Taksirle öldürme suçunda nitelikli haller nelerdir?
CEVAP: TCK’nın 22. maddesinin 3. fıkrası gereğince, bütün taksirli suçlarda olduğu gibi, taksirle öldürme suçunun da bilinçli taksirle işlenmesi hâlinde, failin cezası üçte birden yarısına kadar artırılacaktır. Bu bakımdan taksirle öldürme suçunun ne zaman bilinçli taksirle iş- lendiğinin belirlenmesi önem taşımaktadır. Bu hususta taksirli suçlar kapsamında yapılan açıklamalar geçerlidir.
Kanunun 85. maddesinin 2. fıkrasında “Fiil, birden fazla kişinin ölümüne ya da bir veya birden fazla kişinin ölümü ile birlikte bir veya birden fazla kişinin yaralanmasına neden olmuş ise, kişi iki yıldan onbeş yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılır” denilmektedir. Böy- lece dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı bir fiilin, birden çok ölüm veya ölümle birlikte yaralanma neticesine yol açması daha ağır cezalandırılmıştır.
Böyle bir hüküm konulmamış olsaydı, aynı taksirli davranışla birden çok kişinin ölme- si hâlinde aynı neviden fikri içtima (m. 43/2), tek taksirli fiille bir veya birden çok kişinin ölmesi ve bir veya birden çok kişinin yaralanması hâlinde farklı neviden fikri içtima (m. 44) hükmü uygulanarak failin sorumluluğu belirlenecekti. Ancak bu hüküm fikri içtimaın bu hâllerini özel olarak düzenlemiş ve failin cezasını birinci fıkraya göre ağırlaştırmıştır.
TCK’nın 22. maddesinin 3. fıkrası gereğince, bütün taksirli suçlarda olduğu gibi, taksirle öldürme suçunun da bilinçli taksirle işlenmesi hâlinde, failin cezası üçte birden yarısına kadar artırılacaktır. Bu bakımdan taksirle öldürme suçunun ne zaman bilinçli taksirle iş- lendiğinin belirlenmesi önem taşımaktadır. Bu hususta taksirli suçlar kapsamında yapılan açıklamalar geçerlidir.
Kanunun 85. maddesinin 2. fıkrasında “Fiil, birden fazla kişinin ölümüne ya da bir veya birden fazla kişinin ölümü ile birlikte bir veya birden fazla kişinin yaralanmasına neden olmuş ise, kişi iki yıldan onbeş yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılır” denilmektedir. Böy- lece dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı bir fiilin, birden çok ölüm veya ölümle birlikte yaralanma neticesine yol açması daha ağır cezalandırılmıştır.
Böyle bir hüküm konulmamış olsaydı, aynı taksirli davranışla birden çok kişinin ölme- si hâlinde aynı neviden fikri içtima (m. 43/2), tek taksirli fiille bir veya birden çok kişinin ölmesi ve bir veya birden çok kişinin yaralanması hâlinde farklı neviden fikri içtima (m. 44) hükmü uygulanarak failin sorumluluğu belirlenecekti. Ancak bu hüküm fikri içtimaın bu hâllerini özel olarak düzenlemiş ve failin cezasını birinci fıkraya göre ağırlaştırmıştır.
#52
SORU:
Kasten öldürme suçunda şahsi cezasızlık sebeplerini açıklayınız.
CEVAP: TCK’nın 22. maddesinin 6. fıkrasında bütün taksirli suçlar bakımından uygulanabilecek olan bir şahsi cezasızlık sebebine ve cezada indirimi gerektiren şahsi sebebe yer veril- miştir. Buna göre “Taksirli hareket sonucu neden olunan netice, münhasıran failin kişisel ve ailevi durumu bakımından, artık bir cezanın hükmedilmesini gereksiz kılacak derecede mağdur olmasına yol açmışsa ceza verilmez; bilinçli taksir hâlinde verilecek ceza yarıdan altıda bire kadar indirilebilir.” Bu hükmün belki de en çok uygulama alanı bulduğu suç, taksirle öldürmedir.
Bu hükmün uygulanabilmesi için taksirle neden olunan ölüm neticesi, münhasıran failin kişisel ve ailevi durumu bakımından mağdur olmasına yol açmış olmalıdır. Şayet netice münhasıran failin değil de fail ile birlikte başkalarının da mağduriyetine neden olmuşsa bu hüküm uygulanmaz. Yine meydana gelen netice failin kişisel ve ailevi durumu bakımından mağdur olmasına yol açmalıdır. Böyle bir mağduriyet durumu ancak failin taksirli fiiliyle çok yakın akrabalarının ölümüne neden olması hâlinde söz konusu olabilir.
TCK’nın 22. maddesinin 6. fıkrasında bütün taksirli suçlar bakımından uygulanabilecek olan bir şahsi cezasızlık sebebine ve cezada indirimi gerektiren şahsi sebebe yer veril- miştir. Buna göre “Taksirli hareket sonucu neden olunan netice, münhasıran failin kişisel ve ailevi durumu bakımından, artık bir cezanın hükmedilmesini gereksiz kılacak derecede mağdur olmasına yol açmışsa ceza verilmez; bilinçli taksir hâlinde verilecek ceza yarıdan altıda bire kadar indirilebilir.” Bu hükmün belki de en çok uygulama alanı bulduğu suç, taksirle öldürmedir.
Bu hükmün uygulanabilmesi için taksirle neden olunan ölüm neticesi, münhasıran failin kişisel ve ailevi durumu bakımından mağdur olmasına yol açmış olmalıdır. Şayet netice münhasıran failin değil de fail ile birlikte başkalarının da mağduriyetine neden olmuşsa bu hüküm uygulanmaz. Yine meydana gelen netice failin kişisel ve ailevi durumu bakımından mağdur olmasına yol açmalıdır. Böyle bir mağduriyet durumu ancak failin taksirli fiiliyle çok yakın akrabalarının ölümüne neden olması hâlinde söz konusu olabilir.
#53
SORU:
Kasten öldürme suçunda yaptırım ve kovuşturma unsurlarını açıklayınız.
CEVAP: Taksirle bir insanın ölümüne neden olmanın cezası iki yıldan altı yıla kadar hapistir. Şayet taksirli davranış sonucunda birden çok kişi ölmüş veya bir veya birden çok kişi ile birlikte bir veya birden çok kişi yaralanmışsa failin cezası iki yıldan onbeş yıla kadar hapistir. Hâkim alt ve üst sınır arasında kalan temel cezayı belirlerken 61. maddenin 1. fıkrasında belirtilen ve olayın niteliğine uygun olan ölçütleri esas alacaktır. Burada hiç kuşkusuz ve- rilecek olan ceza failin kusuruna göre belirlenecektir (m. 22/4).
Taksirle öldürme suçu, bilinçli taksirle işlenmediği takdirde, hükmedilen hapis cezası- nın miktarı ne olursa olsun, diğer koşulların bulunması hâlinde, seçenek yaptırım olarak adli para cezasına çevrilebilecektir (m. 50). Ancak hapis cezasından çevrilen adli para cezası hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına (CMK m. 231) karar verilmeyecektir. Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının verilip verilmeyeceğine, hükmedilen asıl cezanın seçenek yaptırımlara çevrilmeden önceki hâline bakılarak karar verilmelidir.
Taksirle öldürme suçu, belli bir meslek veya sanatın ya da trafik düzeninin gerektirdi- ği dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırılık dolayısıyla işlenmişse, bu suçtan dolayı failin mahkûmiyeti hâlinde, üç aydan az ve üç yıldan fazla olmamak üzere fail hakkında bu meslek veya sanatın icrasının yasaklanmasına ya da sürücü belgesinin geri alınmasına karar verilebilecektir. Şayet böyle bir karar verilmişse, yasaklama ve geri alma hükmün ke- sinleşmesiyle yürürlüğe girecek ve süre ise cezanın tümüyle infazından itibaren işlemeye başlayacaktır (m. 53/6). Taksirle öldürme suçunda, bunun dışında fail hakkında herhangi bir haktan yasaklılık söz konusu olmayacaktır.
Taksirle öldürme suçu takibi şikâyete bağlı olmayan re’sen kovuşturulan suçlardandır.
Taksirle bir insanın ölümüne neden olmanın cezası iki yıldan altı yıla kadar hapistir. Şayet taksirli davranış sonucunda birden çok kişi ölmüş veya bir veya birden çok kişi ile birlikte bir veya birden çok kişi yaralanmışsa failin cezası iki yıldan onbeş yıla kadar hapistir. Hâkim alt ve üst sınır arasında kalan temel cezayı belirlerken 61. maddenin 1. fıkrasında belirtilen ve olayın niteliğine uygun olan ölçütleri esas alacaktır. Burada hiç kuşkusuz ve- rilecek olan ceza failin kusuruna göre belirlenecektir (m. 22/4).
Taksirle öldürme suçu, bilinçli taksirle işlenmediği takdirde, hükmedilen hapis cezası- nın miktarı ne olursa olsun, diğer koşulların bulunması hâlinde, seçenek yaptırım olarak adli para cezasına çevrilebilecektir (m. 50). Ancak hapis cezasından çevrilen adli para cezası hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına (CMK m. 231) karar verilmeyecektir. Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının verilip verilmeyeceğine, hükmedilen asıl cezanın seçenek yaptırımlara çevrilmeden önceki hâline bakılarak karar verilmelidir.
Taksirle öldürme suçu, belli bir meslek veya sanatın ya da trafik düzeninin gerektirdi- ği dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırılık dolayısıyla işlenmişse, bu suçtan dolayı failin mahkûmiyeti hâlinde, üç aydan az ve üç yıldan fazla olmamak üzere fail hakkında bu meslek veya sanatın icrasının yasaklanmasına ya da sürücü belgesinin geri alınmasına karar verilebilecektir. Şayet böyle bir karar verilmişse, yasaklama ve geri alma hükmün ke- sinleşmesiyle yürürlüğe girecek ve süre ise cezanın tümüyle infazından itibaren işlemeye başlayacaktır (m. 53/6). Taksirle öldürme suçunda, bunun dışında fail hakkında herhangi bir haktan yasaklılık söz konusu olmayacaktır.
Taksirle öldürme suçu takibi şikâyete bağlı olmayan re’sen kovuşturulan suçlardandır.
#54
SORU:
Kasten yaralama kavramını açıklayınız.
CEVAP: Kasten yaralama suçu TCK’nın 86-88. maddeleri arasında düzenlenmiştir. Suçun icrai hareketle işlenen şekli 86. maddede, ihmali hareketle işlenen şekli ise 88. maddede yer al- maktadır. Neticesi sebebiyle ağırlaşmış kasten yaralamaya ise 87. maddede yer verilmiştir. Bu suçlar ile korunan hukuki değer, kişilerin vücut tamlıkları ve dokunulmazlıklarıdır.
Kasten yaralama Kanunun 86. maddesinin birinci fıkrasında “kasten başkasının vü- cuduna acı veren veya sağlığının ya da algılama yeteneğinin bozulmasına neden olan kişi, cezalandırılır.” şeklinde tanımlanmıştır. Suçun temel şeklinin unsurlarının bu tanım üze- rinden belirlenmesi gerekmektedir.
Kasten yaralama suçu TCK’nın 86-88. maddeleri arasında düzenlenmiştir. Suçun icrai hareketle işlenen şekli 86. maddede, ihmali hareketle işlenen şekli ise 88. maddede yer al- maktadır. Neticesi sebebiyle ağırlaşmış kasten yaralamaya ise 87. maddede yer verilmiştir. Bu suçlar ile korunan hukuki değer, kişilerin vücut tamlıkları ve dokunulmazlıklarıdır.
Kasten yaralama Kanunun 86. maddesinin birinci fıkrasında “kasten başkasının vü- cuduna acı veren veya sağlığının ya da algılama yeteneğinin bozulmasına neden olan kişi, cezalandırılır.” şeklinde tanımlanmıştır. Suçun temel şeklinin unsurlarının bu tanım üze- rinden belirlenmesi gerekmektedir.
#55
SORU:
Kasten yaralama suçunda fail tipikliği açıklayınız.
CEVAP: Kanunda, suçun faili olmak bakımından herhangi bir özellik aranmamıştır. Bu ne- denle, kasten yaralama, herkesin faili olabileceği genel bir suçtur. Ancak suçun belli kişiler tarafından işlenmesi, cezada artırım yapılmasını gerektiren nitelikli hâl olarak düzenlen- miştir. Örneğin kamu görevlisi tarafından görevinin sağladığı nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle işlenmesi (m. 86/3, d).
Kanunda, suçun faili olmak bakımından herhangi bir özellik aranmamıştır. Bu ne- denle, kasten yaralama, herkesin faili olabileceği genel bir suçtur. Ancak suçun belli kişiler tarafından işlenmesi, cezada artırım yapılmasını gerektiren nitelikli hâl olarak düzenlen- miştir. Örneğin kamu görevlisi tarafından görevinin sağladığı nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle işlenmesi (m. 86/3, d).
#56
SORU:
Kasten yaralama suçunda suçun konusu nedir?
CEVAP: Suçun konusunu, fail dışında, yaşayan başka bir insanın vücudu oluştu- rur. Dolayısıyla kişinin kendisini yaralaması, kasten yaralama suçunu oluşturmaz.
Vücut dokunulmazlığına ilişkin koruma, yaşama hakkında olduğu gibi, doğumla baş- lamakta ve ölümle sona ermektedir. Bu nedenle, henüz ana rahmindeki cenine yönelik fiiller, neticede çocuğun ana rahminde zarar görmesine ve sakat olarak doğmasına neden olsalar dahi, çocuk bakımından kasten yaralama kapsamında değerlendirilemez. Zira kas- ten yaralama, bir durum suçudur ve yaralamaya yönelik fiillerin gerçekleştirildiği sırada ortada henüz suçun konusunu oluşturabilecek bir insan bulunmamaktadır.
Suçun konusunu, fail dışında, yaşayan başka bir insanın vücudu oluştu- rur. Dolayısıyla kişinin kendisini yaralaması, kasten yaralama suçunu oluşturmaz.
Vücut dokunulmazlığına ilişkin koruma, yaşama hakkında olduğu gibi, doğumla baş- lamakta ve ölümle sona ermektedir. Bu nedenle, henüz ana rahmindeki cenine yönelik fiiller, neticede çocuğun ana rahminde zarar görmesine ve sakat olarak doğmasına neden olsalar dahi, çocuk bakımından kasten yaralama kapsamında değerlendirilemez. Zira kas- ten yaralama, bir durum suçudur ve yaralamaya yönelik fiillerin gerçekleştirildiği sırada ortada henüz suçun konusunu oluşturabilecek bir insan bulunmamaktadır.