ÇOCUK VE OYUN Dersi Oyun Kuramları soru cevapları:

Toplam 25 Soru & Cevap
PAYLAŞ:

#1

SORU:

Klasik kuramı açıklayınız?


CEVAP:

Avrupa ve Kuzey Amerika’da 19.yy sonu, 20.yy başında ortaya çıkan, felsefi yorum şeklinde öne sürülen ve insanların oyun oynama nedenlerini ve amaçlarını açıklayan kuramlardır (Johnson, Christie ve Wardle, 2005). Klasik oyun kuramları Evrim Teorisi’nden etkilenmiştir. Bu kuramlar Fazla Enerji Tüketimi Kuramı, Rahatlama ve Eğlenme Kuramı, Yetişkinlik Hayatına Hazırlık Kuramı ve Tekrarlama Kuramı’dır.


#2

SORU:

Klasik oyun kuramlarından fazla enerji tüketimi  kuramının ana felsefesi nedir?


CEVAP:

 Çocukların ihtiyaçlarının önemli bir bölümü yetişkinler tarafından karşılandığından, onlar da fazla enerjilerini oyun yoluyla atmaktadırlar (Justus Sluss,2014, s.15). Schiller (1954), oyunu estetik zevklere ulaşmak için bir araç olarak görmektedir

Çünkü oyun oynamayan kişi güzelliklerle ilgili değildir, o sırada hayatta kalma savaşı verir.

İngiliz filozofu Herbert Spencer da, Schiller’in oyun üzerine söylediklerini desteklemektedir.Spencer, 1855 yılında yazdığı “Psikolojinin Prensipleri” isimli eserinde, oyunu, çocukluk döneminde kontrol edilemez bir istek ve yetişkin etkinliklerinin taklit edilmesi olarak ele alır. Bu istek gerçekleşmezse çocuk üzerinde gerginlik yaratacaktır. Spencer, diğer faydalarına yoğunlaşmadan, oyunun, bu istek uğruna gerçekleştirildiğini belirtmektedir. Ayrıca, sağlıklı çocukların zayıf çocuklara kıyasla daha çok oyun oynadığını vurgulamaktadır.

Kısaca belirtmek gerekirse, bu kurama göre oyun, amaçsızca, fazla enerjinin atılması için yapılan bir etkinliktir.


#3

SORU:

Alman şair Friedrich Schiller 1795 yılında yazdığı kitapta oyunu nasıl tanımlamaktadır?


CEVAP:

Alman şair Friedrich Schiller 1795 yılında yazdığı “İnsanın Estetik Eğitimi Üzerine Mektuplar” isimli eserinde, oyunu, “fışkıran enerjinin amaçsızca harcanması” olarak tanımlamaktadır. Ona göre çocukların ihtiyaçlarının önemli bir bölümü yetişkinler tarafından karşılandığından, onlar da fazla enerjilerini oyun yoluyla atmaktadırlar (Justus Sluss, 2014, s.15). Schiller (1954), oyunu estetik zevklere ulaşmak için bir araç olarak görmektedir. Çünkü oyun oynamayan kişi güzelliklerle ilgili değildir, o sırada hayatta kalma savaşı verir.


#4

SORU:

Spencer, 1855 yılında yazdığı “Psikolojinin Prensipleri” adlı kitabında oyunu nasıl tanımlamaktadır?


CEVAP:

Spencer, 1855 yılında yazdığı “Psikolojinin Prensipleri” isimli eserinde, oyunu, çocukluk döneminde kontrol edilemez bir istek ve yetişkin etkinliklerinin taklit edilmesi olarak ele alır. .


#5

SORU:

Alman şair Moritz Lazarus oyunu nasıl tanımlamaktadır?


CEVAP:

Alman şair Moritz Lazarus’a göre çalışmak, insanın enerjisini tüketir ve böylelikle ortaya enerji açığı çıkar (Saracho ve Spodek, 1998). Gerçek dinlenme ancak çalışmanın dışında yapılan başka etkinliklerle sağlanır. Harcanan enerjiyi yeniden kazanmak ve bu enerji açığını kapatmak için insanlar ya uyur ya da oyun oynarlar. Oyun, insanın hayattaki zorluklarla başa çıkması için en temel araçlardan biridir.


#6

SORU:

Karl Groon 1901’de yazdığı İnsanın Oyunu (The Play of Man) adlı kitabında oyunun, çocuk üzerindeki etkisini nasıl açıklanmaktadır?


CEVAP:

Psikolog Karl Groos, 1901’de yazdığı İnsanın Oyunu (The Play of Man) adlı kitabında oyunun, çocuğu, yetişkin hayatına hazırladığını belirtmektedir. Yani oyun “çocukluğun sonunda erişilecek olan olgunluk dönemi için ön denemeler”dir (MEGEP, 2014)


#7

SORU:

Karl Groos ‘un oyunu diğer kuramcılarından farklı olarak gördüğü yönü nedir?


CEVAP:

Fazla Enerji Tüketimi ve Rahatlama ve Eğlenme Kuramlarının oyunun fiziksel yönünü vurgulamalarına karşılık, Groos, oyunun bilişsel gelişime katkısını da göz ardı etmemiştir ve büyümeyle birlikte oyunlarda farklılık görüldüğünü belirtmiştir.


#8

SORU:

Klasik oyun kuramlarından tekrarlama kuramı nedir? Açıklayınız


CEVAP:

Tekrarlama Kuramı, Evrim Kuramı’na dayanmaktadır. Bu kuram çocukları, hayvanlarla etişkin insanlar arasındaki zincirin bir halkası olarak tanımlar (Justus Sluss, 2014). Kuramı rtaya atan Amerikalı psikolog G. Stanley Hall’a göre çocuklar, oyun yoluyla insanın eçirdiği evrimi yeniden deneyimlerler (Johnson, Christie ve ardle,2005).Çocukluğun elli dönemlerini, insan evriminin dönemlerine benzeten Hall, oyunun amacının insanların odern dünyada ihtiyaç duymadıkları ilkel dürtülerden kurtulmak olduğunu belirtir.


#9

SORU:

Klasik oyun kuramları ile modern oyun kuramlarının farklılıklarını açıklayınız.


CEVAP:

Klasik oyun kuramları Avrupa ve Kuzey Amerika’da 19.yy sonu, 20.yy başında ortaya çıkan, felsefi yorum şeklinde öne sürülen ve insanların oyun oynama nedenlerini ve amaçlarını açıklayan kuramlardır (Johnson, Christie ve Wardle, 2005). Klasik oyun kuramları Evrim Teorisi’nden etkilenmiştir.

Modern oyun kuramları 1920’lerden sonra bilimsel çalışmalarla ortaya çıkmış, deneysel çalışmalarla desteklenmiş kuramlardır (Ellis, 1973). Bu kuramlar daha çok oyunun içeriğiyle ilgilenmiş, oyunun insan gelişimi ve öğrenme ile ilişkisini sorgulamıştır. .


#10

SORU:

Sigmund Freud oyunun çocuklar üzerindeki etkisini nasıl açıklamaktadır?


CEVAP:

Freud çocukların duygusal gelişiminde önemli bir yere sahip olan oyunu, onların, en çok sevdiği ve ilgilendiği uğraş olarak tanımlar. Çocuğun bilinçaltına açılan bir pencere olarak tanımladığı oyunun, duygusal boşalımı sağladığını belirtir. Oyun oynarken çocuk, sözel olarak ifade edemediği korku ve kaygılarını açığa çıkarır (Elkind, 2001) ve onları bilinç düzeyine iterek kurtulmaya çalışır. Böylelikle günlük yaşamdaki sorunlarla başa çıkmayı öğrenir (Saracho ve Spodek, 1998).

Yaşadığı herşeyi, olumsuz olanlar da dahil olmak üzere, oyununda sık sık tekrar eden çocuk, olaylara egemen olacak, böylelikle içindeki olumsuz duygulardan kurtulacak, korkularını yenecek ve günlük yaşamda doyuma ulaşmayan sosyal ve duygusal isteklerini doyuracaktır (Freud, 1922).


#11

SORU:

Anna Freud  oyunun evrelerini nasıl açıklamaktadır?


CEVAP:

Annan Freud oyunu üç evreye göre açıklamıştır:

1. Bedenden oyuncağa geçiş evresi: Çocuk, yaşamının ilk altı ayında kendisinin

ve annesinin bedeniyle oynamaktan haz alır. İki beden arasında bir ayrım yoktur. Altıncı aydan sonra anneden ayrıldığında sıkıntı yaşamasın diye annenin yerini Winnicott’un 1953 yılında tanımladığı “geçiş nesnesi” alır. Bu geçiş nesnesi oyuncak bir ayı ya da bir battaniye olabilir. Çocuk, annesi yanında olmadığında bu nesneye sarılarak, yalnız olmadığını, güvende olduğunu hisseder ve rahatlar.

2. Oyuncaktan oyuna geçiş evresi: Çocuk bir yaşındayken çeşitli oyuncaklarla ilgilenmeye başlar ve onlarla oynamaktan zevk alır. Yalnız ya da başkalarıyla oynayabilir. Üç yaşına kadar süren bu dönemde, fiziksel etkinlikler çocuğun yoğun ilgisini çeker.

3. Oyundan işe geçiş evresi: Çocuğun dil becerilerinin artmasıyla dramatik oyuna ayırdığı süre artar. Başkalarıyla birlikte oynamaktan zevk alır. Okula başladığında ise oyunun sonucunda bir ürün ortaya çıkarmak önemli hâle gelir. Çocuk hobi geliştirmeye başlar. Anna Freud bunu oyundan işe geçiş olarak tanımlar.


#12

SORU:

Erik Homburger Erikson'ın çocuğun gelişiminde oyunun önemini nasıl açıklamaktadır?


CEVAP:

Kişilik gelişimi kavramını geliştiren Erikson, oyunun kişilik gelişimindeki rolünü vurgular. Erikson’a (1950) göre “oyun bir ego fonksiyonudur”. Oyun sırasında gerçek hayatta olmadığımız ya da olamayacağımız birinin yerine geçip oymuş gibi davranabiliriz. Erikson’a göre, çocuk oyun oynarken, gerçek duygu, düşünce ve olaylarla başa çıkmak için örnek durumlar yaratır ve benliğinin belirsizliklerini, kaygılarını ve isteklerini ifade eder.


#13

SORU:

Lili E. Peller'e göre oyunun çocuk üzerindeki rolü nedir?


CEVAP:

Peller, oyunun gerçek hayatta karşılaşılan sorunlarla ve id ve superegonun yarattığı baskılarla başa çıkabilmek için oynandığını belirtmiştir. Oyun sırasında çocuk, yaşadığı kaygıları telafi etmeye çalışır. Oyun, çocuklar için bir terapidir. Peller gerçek yaşamda edilgen bir rolü olan çocuğun, oyunda etken bir role büründüğünü söyler. Oyun içerisinde yaşadığı olayın sonunu değiştirebilen çocuk, gerçek yaşamda kendisine yapılanı oyun sürecinde bir başkasına yapabilir.

Peller’e göre çocuğun farklı yaş dönemlerinde farklı endişeleri vardır. Kendi tanımladığı oyun evrelerinde, bu endişelerden ve bu endişelerle oyun sırasında nasıl başa çıkıldığından bahseder.


#14

SORU:

Piaget, bilişsel gelişim kuramının temellerini açıklayınız.


CEVAP:

Bilgi nasıl gelişir ve değişir?” sorusuna cevap arayan Piaget, kuramını kendi üç çocuğunu gözlemleyerek şekillendirmiştir. Piaget’ye (1962) göre çocuk, aktif öğrenendir. Doğuştan meraklı ve ilgilidir. Kendisine aktarılan bilginin pasif alıcısı değildir. Aktif bir şekilde, insanlarla ve nesnelerle iletişim kurarak bilgiyi kendi kendine edinir. Piaget’e göre bilişsel gelişim özümleme ve uyumsama işlemlerine bağlıdır.

Özümleme, insanın karşılaştığı yeni bir durumu halihazırda varolan bilişsel şemalarına yerleştirmesidir. Uyumsama ise varolan şemanın yeni durumlara göre yeniden şekillendirilmesidir.

 


#15

SORU:

Piaget 1962 yılında yazdığı, “Oyun, Düşler ve Taklit” isimli çalışmasında oyun ve bilişsel gelişim arasındaki ilişkiyi nasıl açıklamaktadır?


CEVAP:

1962 yılında yazdığı, “Oyun, Düşler ve Taklit” isimli çalışması oyun ve bilişsel gelişim arasındaki ilişkiyi titizlikle analiz etmektedir. Piaget’nin kuramında oyun, çocuğun sadece bilişsel gelişimini yansıtmaz, onu aynı zamanda destekler. Çocuklar oyun sırasında yeni beceriler kazanmaz, ancak varolan becerilerini tekrarlar ve pekiştirirler (Johnson, Christie ve Yawkey). Bu tekrar ve pekiştirme süreci çok önemlidir, çünkü bu süreç olmazsa edinilen beceriler kaybedilebilir. Piaget’ye göre oyun “kendi içinde bir bütündür, doğaçlamadır, eğlenceli bir etkinliktir, belli bir sıra ve mantık gerektirmez, çatışmalardan uzak, özgür bir ortamdır, içten güdümlüdür” (Sevinç, 2004, s.28). Oyun, çevredeki nesneleri ve olayları keşfetme, araştırma ve deneme etkinliğidir.


#16

SORU:

Piaget (1962), bilişsel gelişimde olduğu gibi, oyun gelişimini de belirli evreler altında toplamıştır. Bu evreleri kısaca tanımlayınız.


CEVAP:

1.Alıştırma oyunu (Duyusal-motor Oyun): Bu oyun evresi yaşamın ilk iki yılında baskındır. Oyun önce bedenini, sonra da dış dünyayı keşif niteliğindedir. Refleksler ve taklitler çok önemlidir.

2.Sembolik oyun: İki ve yedi yaşları arasında baskındır, okul öncesi yıllarının en temel oyun şeklidir. Bu oyunda düşünce, imge, ses ve semboller, çevredeki nesne ve olayları anlamak için kullanılır. Çocuk bu oyunda yaratıcılığını sergiler, kendini başkalarının yerine koyar ve çevresindeki kişileri, hayvanları, nesneleri ve olayları özgürce taklit eder. Böylelikle olayları anlayışı, algılayışı ve uygulayışı değişir ve gelişir. Yaşadığı ya da tanık olduğu bazı oyunları, oyun sırasında canlandırır. Bunu yaparken gerçeğe uyma zorunluluğu olmadığı için, senaryoda değişiklikler yapabilir. Çocuk, nesnelere farklı anlamlar yükler.

3.Kurallı oyun: Yedi yaşından sonra görülen, oynayanın belli kurallara uymak zorunda olduğu oyundur. Rekabete dayanır. İki ya da daha fazla oyuncuyu gerektiren bu oyunu oynamak için, çocuğun, egosentrik (benmerkezli) düşünce yapısından kurtulmuş olması, aynı zamanda iş birliği yapma, sıra bekleme, paylaşma gibi bazı sosyal becerilere de sahip olması gerekir. Bu dönemde çocukta mantıksal düşünme başlamıştır.


#17

SORU:

Lev Vygotsky'e göre bilişsel gelişimin temeli neye dayanmaktadır?


CEVAP:

Freud ve Piaget’nin çağdaşı olan Vygotsky’ye göre bilişsel gelişimin temelinde, kişisel psikolojik süreçlerden önce, insan ve kültür arasındaki etkileşim bulunmaktadır (Vygotsky, 1978). Kuramın sosyokültürel olarak adlandırılmasının nedeni, değerlerin, becerilerin, gelenek ve görüşlerin bir sonraki nesile nasıl aktarıldığına odaklanmasıdır. Vygotsky’e göre çocuğun sosyal çevresinin onun bilişsel gelişimine önemli etkisi bulunmaktadır.


#18

SORU:

Vygotsky 1976 yılında yazdığı “Oyunun Çocuğun Bilişsel Gelişimindeki Rolü” adlı eserinde, oyunun gelişime etkisini nasıl açıklamaktadır?


CEVAP:

Piaget gibi o da çocuğun öğrenmesinde oyunun önemli bir rolü olduğunu vurgulamıştır.  Vygotsky, çocuğun oyun oynarken ortalama yaşının ve günlük davranışının üzerinde olduğunu belirtmiştir. Bir diğer deyişle oyun, çocuğun gelişiminin üstünde davranış ve başarı göstermesini sağlar. Oyunun, çocuğun bütün gelişimsel alanlarını desteklediğini vurgulayan Vygotsky’nin oyun tanımı, sadece sosyodramatik oyunu içermektedir.

Çocuk tek başına oynadığında bile, oyunun konusu sosyokültürel ögeleri içerdiği için, çocuğun oyununu toplumsal olarak kabul eder. Toplumsal bir etkinlik olan oyun, çocuğa yakınsal gelişim alanı yaratır. Oyun sırasında gerçekleşen sosyal etkileşim, çocuğun öğrenmesini etkileyecektir. Vygotsky’e (1978) göre oyunda çocuk “kendi davranışlarının bilinçli olarak farkına varmayı öğrenir ve her nesnenin bir anlamı olduğunu farkeder.” Ona göre oyun oynarken çocuk hayalî bir durum yaratır, Hayalî oyun ayrıca soyut düşünceye ulaşmak için önemlidir.


#19

SORU:

Jerome Bruner oyunun çocuk üzerindeki etkilerini nasıl açıklamaktadır?


CEVAP:

Bruner (1972) oyunun uyarlanabilirlik ve kullanılabilirlik özelliklerini vurgulayarak, çocukların davranış pratikleri yaptıklarını ve bu pratiklerin de onların davranış repertuvarlarını, problem çözme becerilerini ve esnek davranma becerilerini geliştirdiğini belirtmiştir. Ayrıca oyunun bilişsel esnekliğe katkısını vurgulamıştır. Hayalî oyunda çocuklar yaratıcı fikirler geliştirir ve bu fikirleri daha sonra hayatlarına uyarlarlar. Oyun bir nevi yetişkinlik dönemine hazırlıktır.


#20

SORU:

Bruner'e göre oyunun  temel fonksiyonları nelerdir?


CEVAP:

• Oyun ciddi bir etkinliktir.

• Çocuğun araştırma ve buluş yapmasına olanak tanır.

• Çocuğun iç hayatının yansıması olan oyun, çocukların beklenti ve isteklerini deneyimleme

ve dış dünyaya uyum sağlamaları için uzlaşma yapmasını destekler.

• Oyun daha önce öğrenilen bilgilerin birleşmesini sağlar.

• Çocuğun problem çözme becerilerini destekler.

• Oyunda çocuk düşünceyi, dili ve hayalî birleştirir.

 


#21

SORU:

Sutton-Smith  “oyunun idealleştirilmesi” ifadesi ile neyi anlatmaktadır?


CEVAP:

Çocuğa okulda yönlendirilmiş oyun oynatıldığını ve serbest oyun zamanı bile çocukların serbest oyun oynamadıklarını belirten Sutton-Smith, bunu “oyunun idealleştirilmesi” olarak adlandırmıştır.


#22

SORU:

Hurlock’a göre oyun çeşitleri nelerdir?


CEVAP:

Hurlock’a göre oyun çeşitleri şu şekilde sınıflandırılmıştır:

1. Serbest, anlık oyun:

2. Dramatik oyun:

3. Yaratıcı oyun:

 

4. Koleksiyonculuk:

5. Basit oyunlar ve sporlar:

6. Okuma:

7. Sinema:

 

8. Radyo ve televizyon:


#23

SORU:

Piaget’nin oyun evrelerini genişleten Smilansky oyunun evrelerini nasıl açıklamaktadır?


CEVAP:

Smilansky’nin tanımladığı dört oyun evresi; işlevsel oyun, yapı-inşa oyunu, dramatik oyun ve kurallı oyundur (Smilansky, 1968).

  1. İşlevsel/Fonksiyonel (duyusal-motor) oyun: İlk iki yılda baskın şekilde görülür. Bu oyunda fiziki becerilerin ve dil becerilerinin alıştırması yapılır. Çocuklar fiziksel olarak hareketleri tekrar ederek çevrelerini araştırır ve nesnelerin kullanımını öğrenir. İşlevsel oyun, çocuğun hareketlerini koordine etmesine destek vererek, onun kendi bedenine güven duymasını ve kendini yetenekli hissetmesini sağlar.
  2. Yapı-inşa oyunu: Çocuk iki ve üç yaş arasında, yaratıcılığını kullanarak elindeki nesnelerle başka birşey oluşturmaya, inşa etmeye çalışır. Ahşap blokları kullanarak kule yapmak bu oyuna örnek olarak verilebilir. Yapı-inşa oyunu hem kas gelişimini hem de bilişsel gelişimi destekler.
  3. Sembolik oyun: Bu oyunda, çocuk bir rol oynar, oyunu beş dakikadan uzun sürdürür,mimiklerini kullanır ve nesneleri oyunu sürdürmek için gereken şekilde kullanırsa dramatik oyun olarak adlandırılır. Daha gelişmiş hâline sosyodramatik oyun diyen Smilansky (1990), bu oyunda dramatik oyunun özellikleriyle birlikte iki farklı özelliğin daha olduğunu belirtmektedir: Çocuk başkalarıyla etkileşim içindedir ve birbirleriyle konuşurlar. Bu oyunda çocuk, fiziksel, bilişsel, dil ve sosyal becerilerini kullanır. Bir çocuğun sosyodramatik oyununu gözlemleyen yetişkin, onun gelişimi ile ilgili bilgiye sahip olur.

  4. Kurallı oyun: Bu oyunda yenen ve yenilen vardır. Oyunda önceden belirlenmiş kurallar vardır ve çocuk oynamak istiyorsa bu kuralları kabul etmelidir. Bu oyunda her çocuk davranışlarını ve tepkilerini kontrol edebilmelidir.


#24

SORU:

Mildred Parten oyun türlerini nasıl sınıflamaktadır?


CEVAP:
  1. Uğraşsız davranış: Çocuk etrafını amaçsızca seyreder. İlgisini çeken birşey bulamazsa bedeniyle oynar, ayağa kalkar, oturur, öğretmeni takip eder.
  2. İzleyici: Çocuk zamanının büyük çoğunluğunu diğer çocukların oyununu izleyerek geçirir. Oynayan çocuklarla konuşur, onlara soru sorar, oyunları hakkında yorum yapar ama kendisi de aralarına girip oynamaz.
  3. Yalnız oyun: Genellikle 2-3 yaşındaki çocuklar yalnız oynarlar. Bu oyunda, çocuk diğer çocukların oynadığı oyuncaklardan farklı oyuncaklarla, bağımsız ve yalnız bir şekilde oynar. Kendini oyununa o kadar kaptırmış bir hâldedir ki diğer çocuklarla iletişimde bulunmaz. Başkalarının ne yaptığına bakmadan kendi oyunuyla lgilenir.
  4. Paralel oyun: Bu oyunda çocuk diğer çocuklarla birlikte değil, onların yanında oynar. Oynanan oyun ve oyuncaklar çocukların aynı ortamda olmasını gerektirebilir. Ancak paralel oyun oynayan birbirleriyle çok az etkileşimde bulunarak ya da hiç bulunmayarak, oyunlarına bağımsız olarak devam ederler.
  5. Birlikte oyun: Dört yaşında görülür. Çocuk artık diğer çocuklarla birlikte oynamaktadır.
  1. İş birlikçi oyun: Çocuğun sosyal ve bilişsel olgunluğunu gösteren bir oyundur. Oyunun içindeki çocuklar aynı amaç doğrultusunda bir araya gelirler ve bir şey üretirler ya da bir canlandırma yaparlar.

#25

SORU:

Oyunun gelişimsel faydalarını açıklayınız.


CEVAP:

Çocuk için vazgeçilmez bir yaşam şekli olan oyunun, çocuğun bütün gelişim alanlarına faydaları birçok kuramcı tarafından ortaya koyulmuştur. Bilişsel gelişim kuramcıları oyunun sorun çözme becerilerini ve yaratıcılığı geliştirdiğini, soyut düşünce gelişimini desteklediğini, konsantrasyon ve dikkat süresini artırdığını, dil becerilerini desteklediğini belirterek oyunun bilişsel gelişime faydalarını vurgulamışlardır. Psikanalitik kuramcılar ise oyunun birçok rolü deneyimleme fırsatı sunarak, duygusal rahatlama, kaygı ve gerginliğin azalması, özgüvenin artması gibi özelliklerinden bahsederek daha çok psikolojik gelişime olumlu etkilerinden bahsetmişlerdir. Bununla birlikte kuramcılar oyunun motor becerilerini desteklediğini, empati, paylaşma, iş birliği, sıra bekleme gibi prososyal davranışların kazanımını sağladığı gibi özellikleri de belirtmişlerdir.