DOĞAL KAYNAKLAR VE ÇEVRE EKONOMİSİ Dersi ÇEVRE SORUNLARININ ORTAYA ÇIKIŞI VE NEDENLERİ soru cevapları:

Toplam 32 Soru & Cevap
PAYLAŞ:

#1

SORU: Çevre sorunlarının ortaya çıkışı nasıl olmuştur? Dünyada meydana gelen önemli çevre sorunları nelerdir?


CEVAP: Çevre ve ekonomi arasındaki karşılıklı ve birbirine bağlı ilişkiler yeni olmayıp insanın doğal çevresi ile olan ilişkisinin bağladığı günden bu yana vardır. Bu bağlamda çevre ve ekonomi ilişkisinde, öncelikle insan ve çevresi arasındaki ilişki ile ekolojik sistem ve ekonomik sistem arasındaki ilişkiler çok önemlidir. Bu durumda, çevre sorunları, insanın çevresi ile olan ilişkisindeki olumsuz değişmelerden ortaya çıkmaktadır. İnsan doğadan ve doğal kaynaklardan sürekli yararlanmış, kullanmış ve işlemiş, sahip olduğu bilgi tecrübe ve teknolojik ilerlemeye bağlı olarak doğaya hakim olmuştur. Fakat insanoğlunun bu faaliyetleri ile birlikte doğaya ve çevreye verdiği zararlar da sürekli artmıştır. Hatta tarımı keşfetmesi ile başlayan çevreyle olan kontrollü ilişkisinde bile ağaçların kesilmesi bitki örtüsününün ve ormanların yok edilmesi kaçınılmaz olmuştur. Özellikle küresel düzeyde hızlı nüfus artışı, ve beslenme ihtiyacı nedeniyle yeni tarım alanlarına duyulan ihtiyaç nedeniyle ekolojik sistem sürekli zarar görmüştür. Ayrıca teknolojik gelişmeler ve hızlı sanayileşme kaygıları ve modernleşme ihtiyacı nedeniyle toplumların değişimi sonucunda çevre sorunlarının boyutları değişmiş, artmıştır. Özellikle II. Dünya Savaşı’yla birlikte ortaya çıkan olaylar çok önemlidir. 1943 yılında Los Angels’ta görülen duman, savaş sırasında insan tarafından üretilen atom bombasındaki radyoaktif elementler, 1944 yılında yoğun olarak kullanılan DDT, sabun yerine kullanılmaya başlanan deterjanlar ve savaş sonrası çöp sorununu artıran sentetik plastikler atıklar, silah, mermi, metal atıklar toplumların dikkatini çeken olaylardır. Sanayileşmenin etkisiyle ayrıca 1952 yılında Londra’da kirli hava nedeniyle bir hafta içinde 4000 kişinin ölmesi, su kirliliğinden dolayı ölümler ise çok önemli çevresel felaketlerdir.

#2

SORU: Çevre literatüründe trajik çevresel felaketler nelerdir?


CEVAP: Çevre literatüründe trajik çevresel felaketler olarak anılan olaylar ise şunlardır: Sovyetler Birliği’ndeki Çernobil nükleer kazası, Hindistan’ın Bhopal yöresinde, bir Amerikan şirketinin çalıştırdığı zirai mücadele ilaç fabrikasında iki binden çok kişinin ölümüyle sonuçlanan sızıntı, Meksika’da bin kişinin ölümüne neden olan sıvı gaz tankı patlaması, Japonya’da Minamata’da civa zehirlenmesi olayı, İsviçre’de Sandoz kimyasal tesisindeki yangın nedeniyle civa benzeri zehirli sıvıların Ren Nehri’ne boşalması sonucu milyonlarca balığın ölmesi ve bölgede yaşayanların içme sularının tehlike altında olması.

#3

SORU: Doğal kaynakların kıtlığı ve enerji için savaş korkusunu toplumlara tanıştıran ilk kriz hangisidir?


CEVAP: Felaketler kitlesel olarak yaşanırken, doğal kaynakların kıtlığı ve enerji için savaş korkusunu toplumlara tanıştıran ilk kriz ise 1970 enerji krizidir. Kriz ve ölümler özellikle toplumların enerji verimliliğı ve diğer doğal kaynakların da dikkatli kullanılması gerekliliği üzerinde yoğunlaşmalarına neden olmuştur.

#4

SORU: Çevre sorunu ne demektir?


CEVAP: Çevre sorunları, insanoğlunun ekonomik faaliyetleri nedeniyle doğal çevresi üzerinde kurmuş olduğu hakimiyet ve baskının, çevrenin taşıma kapasitesini aşması sonucu ortaya çıkan tehlikelerdir.

#5

SORU: Çevre sorunlarının nedenleri nelerdir? Kısaca açıklayınız.


CEVAP: Çevre sorunları genel anlamda, insanoğlunun ekonomik faaliyetleri yoluyla doğal çevresi üzerinde kurmuş olduğu hâkimiyet ve baskının çevrenin taşıma kapasitesini aşması sonucu ortaya çıkmaktadır. Bu tanımlama aslında çevre sorunlarının esas temel nedenini oluşturmaktadır. Çevre sorunları birden bire ortaya çıkan bir sorun değildir, zaman içinde birikerek ve değişimlerin de etkileri ile birlikte varlığını duyurmaktadır. Bu genel çerçeve içinde düşünüldüğünde, çevre sorunlarının nedenleri ve nereden kaynaklandığına yönelik çok geniş ve farklı bir sınıflandırma yapmak mümkündür. Fakat çevre sorunlarının daha çok ekonomik temelli başlıca nedenleri; Nüfus Artışı ve Kentleşme: Tarihsel süreç içerisinde insanoğlu, çevre sorunlarının yaratılmasında çok etkili olan bir varlıktır. Bu bağlamda dünyadaki insan sayısı ise her geçen gün ve özellikle son iki yüzyıl boyunca hızla artmaktadır. Milattan dört bin yıl önce yeryüzünde yaşayan insan sayısı yaklaşık 30 milyondur. Bu rakam, 1800 ve 1930’lu yıllar arasında 1 milyardan 2 milyara çıkmış 1975 yılında 4 milyara, 20.yüzyılın başında ise 1.6 milyara ulaşmıştır. Nüfus artışı ile ilgili projeksiyonlara göre ise 2025 yılında insan sayısı,8 milyara 2050 yılında ise 10 milyara ulaşacağı tahmin edilmektedir. İnsan sayısındaki bu artış insanların temel ihtiyaçlarının karşılanması sorunu, doğal kaynak ve çevre üzerindeki insan baskısını artırmaktadır. Ayrıca, nüfusu çok olan ülkelerin sanayileşme ve kalkınma çabaları olan gelişmekte olan ülkeler olması nedeniyle enerji ve hammadde kaynakları açısından doğal kaynak ve çevre üzerinde insanın baskısı da yoğunlaşmaktadır. Bu bağlamda, hızlı nüfus artışı ve nüfusun doğal kaynaklara göre dağılımındaki dengesizlikler, çevre sorunlarının ortaya çıkmasına ortam hazırlamakta ve sürdürülebilir kalkınma hedeflerine ulaşılmasını da engellemektedir. Nüfus artışı ve genç nüfustaki büyüklük özellikle kırsal alanlardan kentsel alanlara ve ülkeler arasında göçün de artmasına neden olmaktadır. Göçün sürekli ve yüksek oranlarda artması ise kentlerde kentleşme ve çevre sorunlarını da artırmaktadır. Özellikle nüfus artışı nedeniyle oluşan nüfus göçünün yarattığı nüfus baskıları nedeniyle gecekonduları banliyöleri artıran bir dengesiz kentleşme süreci kaçınılmaz olmaktadır. Sanayileşme: Sanayileşme sadece günümüzde değil çevre sorunlarının tehlikeli boyutlar kazanmaya başladığı zamanlardan beri üzerinde durulan önemli bir konudur. Sanayi şüphesiz, ekonomik gelişmenin ve değişmenin en temel araçlarından biridir. Doğal olarak da sanayinin ekonomi, toplum ve çevre üzerindeki etkileri de olmaktadır. Sanayileşmenin aslında nüfusun kentsel alanlarda yoğunlaşmasına neden olan çekici bir rolü vardır. Nüfus yoğunlaşması ise birçok yararlı dışsal ekonomiler yaratırken aynı zamanda dışsal maliyetler de yaratmaktadır. Bu dışsal maliyetler ise sanayinin yaydığı katı, sıvı, gaz şeklinde kirletici atıklardır. Bu atıklar, sadece insanlara hayvanlara ve bitki örtüsüne zarar vermekle kalmaz, aynı zamanda ekolojik sisteme verdiği zararla birlikte ekolojik sisitemdeki dengelerin bozulmasına da neden olmaktadır. Bu bağlamda sanayileşme yeryüzündeki üretim amacıyla bitki hayvan, enerji gibi bütün doğal ve çevre kaynaklarının hızla tüketilmesine ve hava, su, toprağın niteliğinin bozulmasına neden olmaktadır. Sanayileşmenin neden olduğu çevre sorunları da bu iki aşamada ortaya çıkmaktadır. Üstelik bu sorunlar sadece sanayileşmenin olduğu ülke ve bölgede olmayıp sınırları aşarak küresel çevre sorunları hâline dönüşmektedir. Sanayileşmiş ülkelerin küresel çevre sorunlarının yaratılmasında ve oluşmasındaki payları ise çok büyüktür. Sanayileşmenin hava kirliliğine etkileri çok yoğun olup özellikle iki neden hava kirliliğe neden olmaktadır. Sanayileşmenin yarattığı hava kirliliğinin birinci nedeni, sanayinin kurulma ve gelişme aşamasındaki plansızlık ve uygulama hatalarıdır. Diğer neden ise sanayi üretim yerlerinin ve fabrikaların üretim faaliyetleri sonucu havaya bıraktıkları atıklar, emisyonlar ve bunlar için hiçbir önlem almamalarıdır. Ekonomik Büyüme: Ekonomik ve teknolojik ilerleme insanoğlunun varlığını sürdürebilmesi ve refah düzeylerini yükseltebilmesi için çok önemli araçlardır. Ekonomik büyüme, GSMH’daki artışlar dolayısıyla toplam üretim düzeylerindeki sürekli artışlar olarak tanımlanmaktadır. Bu nedenle büyüme, kaynakları sürekli kullanan ve tüketen bir üretim artışı olarak ifade edilmektedir. Özellikle ekonomik büyüme sonucu üretim ve tüketimdeki artışlar doğal kaynakların enerjinin aşırı kullanılmasına neden olurken suyun havanın, toprağın kalitelerinin bozulmasına, bitki ve hayvan türlerinin yok olmasına, verimli tarım arazilerinin azalmasına, sanayi atıklarının artmasına neden olmaktadır. Bu bağlamda özellikle sürekli üretilen mal ve hizmet miktarını artırmaya yönelik niceliksel amaçlı ekonomik büyüme, doğal kaynakların tükenmesine ve çevre sorunlarının artmasına neden olmaktadır. Küresel üretim, ticaret ve tüketim artarken, doğal kaynakların enerjinin kullanılması ve çevre sorunlarının da hızla artması kaçınılmaz olmuştur. Bu sorunlar, sürekli niceliksel amaçlı büyümenin etkileridir. Aslında sürekli mal ve hizmet miktarındaki sayısal artışlar sayısal sorumsuzca doğal kaynakların enerjinin tüketilmesi aslında aslında GSMH’yı artıran bir iyileşme olmayıp azaltan bir iyileşme olmaktadır. Ekonomik büyüme gerçekleşirken çevresel ve toplumsal sorunlar da çözüm bulmalıdır. Bu tür bir sanayileşme modeli ise Ekolojik Sanayi Devrimi olarak günümüzde artık birçok ülke tarafından ekonomi politikalarında, çevre sorunlarının azaltılması adına sıklıkla kullanılmaktadır. Toplumsal ve Ekonomik Azgelişmişlik, Yoksulluk: Toplumsal ve ekonomik olarak azgelişmişlik kalkınmanın önemli problemlerinden birisi olup birçok ekonomik ve sosyal sorunların da kaynağı olmaktadır. Azgelişmişlik genel olarak kaynakların yetersiz olması ile bireysel ve toplumsal ihtiyaçların karşılanamaması kıstaslarına göre tanımlanmaktadır. Azgelişmiş ülkelerin en temel ekonomik ve yapısal özellikleri şunlardır; düşük kişi başına gelir, dengesiz gelir dağılımı, tasarruf ve yatırımların düşüklüğü, sermaye birikiminin yetersizliği, zorunlu ihtiyaçları gideren malların, tüketim bileşeninde yüksek pay alması, yetersiz beslenme, yetersiz eğitim, hızlı nüfus artışı, dengesiz kentleşme, yetersiz, kötü çevre şartlarında barınmadır. Az gelişmişlik sonunu 1950’lerden sonra gerek bilim adamları gerekse politikacıların tartıştığı konulardan biri olmuştur. Az gelişmişlik sorunu ile önce sadece ekonomistler ilgilenmişken, bu ilgi daha sonraları diğer sosyal bilim dallarına da sıçramış ve az gelişmişlik sorunu interolisipliner bir kimlik kazanmıştır. Azgelişmişlik ve yoksulluk, sanayileşmiş ülkelere göre çevre sorunlarını doğrudan artıran bir neden olmamakla birlikte doğal kaynakların tükenmesi ve çevrenin bozulmasında etkili olan bir durumdur. Çevresel bozulma ve doğal kaynakların tükenmesi ise yoksulluğu etkileyen bir kısır döngünün oluşmasında etkili olmaktadır.

#6

SORU: Mutlak yoksulluk nedir?


CEVAP: Hane halkı ya da bireylerin biyolojik olarak varlıklarını sürdürebilmeleri ve üretebilmeleri için ihtiyaç duydukları asgari gelir ve harcama düzeyidir. Tanımın yaşamı sürdürebilmek için gerekli olan asgari besin bileşenlerini veya kaloriyi esas alması ona mutlaklık niteliği kazandırmaktadır.

#7

SORU: Gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin çevresel sorunlarını karşılaştırınız.


CEVAP: Gelişmiş ülkelerin ileri sanayi ve teknolojik gelişme sonucunda çevre sorunları artmıştır. Gelişmekte olan ülkelerin sanayileşme, kalkınma ve çevre arasındaki uyum ve dengenin sağlanamaması sonucu çevre sorunlarında artış görülmektedir. Gelişmiş ülkelerin gelişmekte ve yoksul ülkelere kirlilik yaratan sanayi ve teknolojilerini ihraç etmeleri artmıştır. Yoksul ve gelişmekte olan ülkeler dış ticaret gelirlerini artırmak için doğal kaynak, enerji kaynakları ve kendilerine özgü tarımsal ürünlerin ihracatını artırmış ve bu kaynaklara ve tarımsal ürünlere verilen zararlar artmıştır.

#8

SORU: Küreselleşme nedir? Hangi yıllarda ortaya çıkmıştır?


CEVAP: Küreselleşme,ticari, mali ve sınai sermayenin faaliyet alanının giderek daha büyük ölçüde ulusal sınırları aşarak dünya çapına yayılması ve bunun uzantısı olarak da global kapitalist iktisadi sistemin iktisadi ve siyasi yönetiminin ulusal çapı aşan düzenlemelerle yönetilmesidir. Küreselleşme eğilimleri, 18. ve 19. yüzyıllarda Sanayi Devrimi ile bafllamış ve 20.yüzyılda daha da belirginleşmifltir. 21. yüzyılda da en önemli değişim ve gelişmelerden birisi olarak görülmeye devam etmektedir. Sanayileşme ve kapitalizmin yeni kaynak ve pazar arayışı amacıyla dünya ülkelerine açılması ile birlikte ülkeler arası karşılıklı bağımlılık ve dayanışma dinamikleri de oluşmuştur. Küreselleşme genel olarak ekonomik anlamda ele alınmakla birlikte siyasal, sosyo kültürel boyutları da olan bir kavramdır. Bu bağlamda küreselleşme, dünyanın ekonomik, sosyal siyasal ve kültürel anlamda bütünleşmesi sürecidir.

#9

SORU: Sınır ötesi çevre sorunu nedir?


CEVAP: Sınır ötesi çevre sorunu, sınır ötesi çevre sorunları 1973 yılında OECD’nin yapmış olduğu bir tanımlamadır. İki veya daha fazla ülkenin çevre sorunlarının birbiri içine geçerek zararlı tüm emisyon ve atıkların hava, su, toprak aracılığıyla sınırları geçerek ülkeler arasında taşınmasıdır.

#10

SORU: Küreselleşmenin olumlu ve olumsuz yönleri nelerdir?


CEVAP: Küreselleşme, ekonomik büyüme ve teknolojik gelişme üzerinde yaratmış olduğu fırsatlar sayesinde toplumların refahını da olumlu yönde etkilerken, diğer yandan, yoksullaşmayı, gelir eşitsizliğini, çevre sorunlarını da olumsuz yönde etkileyen bir süreçtir. Fakat küreselleşmenin olumsuz etkileri ile birlikte bazı olumlu değişimler de yaşanmaya başlanmıştır. Özellikle çevrenin, ülkelerin sosyal ve ekonomik refahlarının yükseltilmesinde, yoksulluğun azaltılmasında, yaşam kalitesinin iyileştirilmesinde önemli bir etkiye sahip olduğu düşüncesi yaygınlık kazanmaya başlamıştır. Bu düşüncede, ? Küresel iklim değişiminin ekonomik gelişme üzerinde ciddi bir tehdit olarak ortaya çıkması, ? Yoksulların, iklim değişiminden en olumsuz şekilde etkilenecek kesim olmaları ve ? Gelişmekte olan ülkelerin, iklim değişimine uyum sağlayacak yapısal önlem ve uygulamaları hayata geçirebilmek üzere desteğe ihtiyaç duymaları; çevre ve ekonomi ekseninde oluşturdukları küresel politikaların, sadece çevresel ve ekonomik değil, aynı zamanda sosyal bir içeriğe da sahip olmalarını zorunlu kılmaları etkili olmuştur.

#11

SORU: Küresel çevre sorunlarının sebepeleri nelerdir? Bu sorunlara neden olan ülkeler kaç farklı grupta değerlendirilmektedir?


CEVAP: Küresel çevre sorunlarının temelinde nüfus artışı ve kentleşme, sanayileşme, ekonomik büyüme, azgelişmişlik ve yoksulluk küresel olarakda ekolojik sistemde olumsuz değişimlere neden olmaktadır. Küresel platformda ülkeler ise ekonomik, siyasal teknolojik ve demografik faktörlerin de etkisiyle olumsuz değişimlerden farklı şekillerde sorumludurlar. Bu bağlamda küresel çevre sorunlarına neden olan ülkeler dört farklı grupta toplanmaktadır. Birinci grup ülkeler, sanayileşmiş ve gelişmiş ülkelerdir. Bu ülkelerin küresel çevre sorunlarının meydana gelmesindeki payları çok büyüktür. Özellikle sanayileşmenin etkisiyle karbondioksit, karbonmonksit, kükürt emisyonları her türlü zehirli ve kimyasal atıklar ve emisyonları yayarak ozon tabakası ve küresel iklim değişimi üzerinde çok önemli olumsuz etkileri olmaktadır. ABD, dünya nüfusunun % 5’ine sahip olmasına rağmen, dünya hammadde miktarının %40’ını ve dünya enerjisinin % 25’ini tek başına tüketmektedir. İkinci grup ülkeler ise hızlı nüfus artışları ve kalkınma ile ilgili birçok problemleri olan azgelişmiş ülkelerdir. Bu ülkelerde sanayileşmenin neden olduğu dışsallıklar çevre sorunlarını yaratmaktadır. Ayrıca, azgelişmişlik ve yoksulluk nedeniyle her türlü doğal kaynak ve çevresel varlıkların aşırı tüketilmesi sonucu da ortaya çıkan bölgesel ve küresel sorunlar, çevre sorunlarının artmasına neden olmaktadır. Üçüncü grup ülkeler, Sanayileşme çabaları olan gelişmekte olan ülkelerdir. Hızlı sanayileşme ve kentleşme süreçleri nedeniyle ağır ve zehirli sanayi atıkları ve emisyonları, havanın suyun, bitki örtüsünün niteliklerini bozarken, nüfus artışı ve dengesiz kentleşme konut, barınma ve her türlü alt yapı sorunları yaratarak çevre sorunlarının artmasına neden olmaktadır. Dördüncü grup ülkeler ise eski Doğu Bloku olarak adlandırılan ve küreselleşme ile birlikte günümüzün Doğu Avrupa Ülkeleridir. Bu ülkelerde gelişmiş ülkelerin ihtiyacı olan hammadde, enerji ve işgücü kaynakları olması nedeniyle doğal kaynakları, enerji kaynakları ve çevresel varlıkları hızlıca tükenmektedir.

#12

SORU: Küresel çevre sorunlarının türleri nelerdir? Kısaca açıklayınız.


CEVAP: Küresel çevre sorunları çeşitli olup nedenlerine göre birbirinden farklılaşmaktadır. Küresel çevre sorunları genel olarak tek başına ortaya çıkan her türlü kirlilik ve çevre sorunlarının toplamıdır. Küresel çevre sorunları, sadece tek bir ülkeyi etkilemeyip etki alanları bütün ülkelerde olup ekolojik sistemi ve dolayısıyla ekonomik sistemi de etikileyen sınırötesi çevre sorunlarıdır. Yerel veya bölgesel olarak ortaya çıkan ve tanımlanan bu sorunlar; Ozon Tabakasının İncelmesi: Ozon gazı açısından zengin olan ve yeryüzünden 25 km kadar yükseklikten başlayan ve 40 km yukarısına kadar çıkan atmosfer katmanı ozon tabakasıdır. Bu tabaka, güneşten çıkan zararlı ışınların yeryüzüne gelmesini engelleyerek absorbe etmektedir. Eğer bu koruyucu atmosfer tabakası olmasaydı, Dünya üzerinde yaşam olamayacak kadar soğuk bir yer olacaktı. Ayrıca atmosferin % 99’undan fazlası oksijen ve azot gazlarından oluştuğu için bu gazlar, güneş ısısının zararlı ışınlarını da tutamayacak hale geleceklerdi. Ozon tabakasına zarar veren kimyasal maddelerin en önemlileri ve bilinenleri metan gazı, diazot monoksit gazı, karbondioksit ve kloroflorakarbon gazlarıdır. Ozon tabakasının incelmesine neden olan kimyasalların ve maddelerin üretimi ve kullanımını gerçekleştiren ülkeler en çok sanayileşmiş Batı ve Doğu Ülkeleri’dir. Özellikle ozon tabakasının incelmesi çevre, sağlık ve ekonomi ve birçok alanlarda çok önemli olumsuz sonuçlar yaratmaktadır. Özellikle insan sağlığına verdiği zararlar nedeniyle, çeşitli hastalıkların ve ölüm oranlarının artması küresel düzeyde dikkat çekicidir. Küresel Isınma ve Küresel İklim Değişikliği: Küresel ısınma,öncelikle insan faaliyetleri sonucunda meydana gelen sera gazları denilen bazı gazların atmosferde son yıllarda artması sonucunda meydana gelmektedir. Başlıca sera gazları ise, karbondioksit, karbon, ozon, metan, azot ve kloroflorokarbon gazlarıdır. Bu gazlar yeryüzü üzerinde sera etkisi yaratarak yeryüzününün ısınmasına ve iklim değişikliklerine neden olmaktadır. Küresel ısınma ve iklim değişikliği son yıllarda tüm dünyada konuşulan ve tartışılan önemli küresel sorunlardan birisidir. Küresel düzeyde iklim değişiminin yeryüzünün ve yaşamın sürekliliğini tehdit eden zararları nedeniyle ülkeler üzerinde sınır tanımayan bir etkisi vardır. Küresel ısınmanın ve iklim değişiminin, canlıları, ekolojik sistemi ve ekonomik sistemi olumsuz yönde etkilemesi ile bu çevre sorununu küresel bir çevre sorununa dönüşmüş ve küresel platformda ve işbirliği içerisinde düşünülmesi ve çözülmesi gerekliliğini de zorunlu kılmıştır. 1990’lı yıllar boyunca ise dünyada yedi defa en sıcak yıl rekoru kırılmıştır. Hatta 1998 yılı bin yılın en sıcak yılı olarak anılmaktadır. Bilim adamlarının yaptıkları tahminlere göre ise 1990’lı yıllardan itibaren 21. yüzyılda küresel olarak dünyanın ısısı 1,8 ile 4 °C artacağı yönündedir. Doğal Bitki Örtüsü ve Tropik Ormanların Yok Edilmesi: Doğal bitki örtüsü ve ormanlar, ekolojik sistem içerisinde çok önemli olan ve biyoçeşitliliğin, karadaki en önemli yaşam ortamlarından da birisidir. Bitki örtüsünün zarar görmesi ve ormanların tahribi, biyoçeşitliliğin, habitatların, farklı türlerin ve gen çeşitlerinin, su havzalarının, balıkların ve iklim dengelerinin de yok olması demektir. Mera, otlak olarak bilinen doğal bitki örtüsünün hayvancılık, beslenme, erozyonu ve rüzgârı önlemesi açısından önemi büyüktür. Ormanların ise odun hammaddesinin kaynağı olup aynı zamanda oksijen üretimi karbondioksit tüketimi, erozyonu engelleme, iklimi düzenleme, selleri engelleme rekrasyon ve insan sağlığı üzerine pek çok yararları vardır. Di¤er Sorunlar: Sanayileşme, fosil yakıtların kullanılması, motorlu taşıtlardan çıkan egzoz gazları ve termik santralleri faaliyetleri sürekli havayı kirleterek kükürt dioksit, azot oksit, partikül madde ve hidrokarbon yaymaktadırlar. Bu bağlamda çevre sorunu olarak hava kirliliği, özellikle sanayileşmiş ülkelerin, bölgelerin ve şehirlerin önemli sorunu olarak bilinirken, artık bu durum biraz değişmiştir. Çünkü küreselleşme ile birlikte hava kirliliği ve asit yağmurları sadece bir ülkenin, bölgenin ya da şehirlerin sorunu değil, ormanlar, millî parklar, göller, denizler de hava kirliliği ile karşı karşıya olup, küresel olarak tüm dünyanın sorunudur. Artık hava kirliliği, sanayileşmiş ve gelişmiş ülkelerin sorunu olmayıp azgelişmiş ve yoksul ülkelerin de önemli çevre sorunlarındandır.

#13

SORU:

Çevre literatüründe trajik çevresel felaketler olarak anılan olaylar nelerdir ? 


CEVAP:

Sovyetler Birliği’ndeki Çernobil nükleer kazası, Hindistan’ın Bhopal yöresinde, bir Amerikan şirketinin çalıştırdığı zirai mücadele ilaç fabrikasında iki binden çok kişinin ölümüyle sonuçlanan sızıntı, Meksika’da bin kişinin ölümüne neden olan sıvı gaz tankı patlaması, Japonya’da Minamata’da civa zehirlenmesi olayı, İsviçre’de Sandoz kimyasal tesisindeki yangın nedeniyle civa benzeri zehirli sıvıların Ren Nehri’ne boşalması sonucu milyonlarca balığın ölmesi ve bölgede yaşayanların içme sularının tehlike altında olması. 


#14

SORU:

Doğal kaynakların kıtlığı ve enerji için savaş korkusunu toplumlara tanıştıran ilk kriz hangisidir ?


CEVAP:

1970 enerji krizidir.


#15

SORU:

Çevre sorunları genel anlamda nasıl ortaya çıkmaktadır ? 


CEVAP:

Çevre sorunları genel anlamda, insanoğlunun ekonomik faaliyetleri yoluyla doğal çevresi üzerinde kurmuş olduğu hâkimiyet ve baskının çevrenin taşıma kapasitesini aşması sonucu ortaya çıkmaktadır. 


#16

SORU:

Göç ve dengesiz kentleşmenin sebep olduğu sorunlar nelerdir ? 


CEVAP:

Kentleşme, kentlerin büyümesi, yeni kentsel yerleşim yerlerinin kurulması, üretim için sektörler için toprak ve arazi paylaşımı nüfusun ve kentleşmenin çevreye etkisinin derecesini ve yönünü belirlemektedir. Bu bağlamda göç ve dengesiz kentleşme ise, toprak kaymasına ve çölleşmeye, arazilerin yok edilmesine, yakacak ihtiyacı için orman ve bitki örtülerinin yok edilmesine, sanayi üretim artışı ve yerleşim yerlerinin artmasından dolayı sera gazlarını artmasına, hava ve su kirliliğine, gürültü ve trafik sıkışıklığına neden olmaktadır.


#17

SORU:

Sanayileşmenin hava kirliliği nedenlerini yazınız ? 


CEVAP:

Sanayileşmenin hava kirliliğine etkileri çok yoğun olup özellikle iki neden hava kirliliğe neden olmaktadır. Sanayileşmenin yarattığı hava kirliliğinin birinci nedeni, sanayinin kurulma ve gelişme aşamasındaki plansızlık ve uygulama hatalarıdır. Diğer neden ise sanayi üretim yerlerinin ve fabrikaların üretim faaliyetleri sonucu havaya bıraktıkları atıklar, emisyonlar ve bunlar için hiçbir önlem almamalarıdır.


#18

SORU:

Ekonomik büyümenin sebep olduğu sorunlar nelerdir ? 


CEVAP:

Ekonomik büyüme sonucu üretim ve tüketimdeki artışlar doğal kaynakların enerjinin aşırı kullanılmasına neden olurken suyun havanın, toprağın kalitelerinin bozulmasına, bitki ve hayvan türlerinin yok olmasına, verimli tarım arazilerinin azalmasına, sanayi atıklarının artmasına neden olmaktadır.


#19

SORU:

Çevre korumaya yönelik ülkelerin yapmış oldukları çaba ve harcamalarla ilgili olarak iki örnek yazınız. 


CEVAP:

Almanya ve Japonya


#20

SORU:

Azgelişmiş ülkelerin en temel ekonomik ve yapısal özellikleri nelerdir ? 


CEVAP:

Azgelişmiş ülkelerin en temel ekonomik ve yapısal özellikleri şunlardır; düşük kişi başına gelir, dengesiz gelir dağılımı, tasarruf ve yatırımların düşüklüğü, sermaye birikiminin yetersizliği, zorunlu ihtiyaçları gideren malların, tüketim bileşeninde yüksek pay alması, yetersiz beslenme, yetersiz eğitim, hızlı nüfus artışı, dengesiz kentleşme, yetersiz, kötü çevre şartlarında barınmadır. 


#21

SORU:

Küresel düzeyde gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler genelinde çevre sorunları nelerdir ? 


CEVAP:

Küresel düzeyde gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler genelinde çevre sorunlarına yönelik bir değerlendirme yapıldığında;
Gelişmiş ülkelerin ileri sanayi ve teknolojik gelişme sonucunda çevre sorunları artmıştır. Gelişmekte olan ülkelerin sanayileşme, kalkınma ve çevre arasındaki uyum ve dengenin sağlanamaması sonucu çevre sorunlarında artış görülmektedir.
Gelişmiş ülkelerin gelişmekte ve yoksul ülkelere kirlilik yaratan sanayi ve teknolojilerini ihraç etmeleri artmıştır.
Yoksul ve gelişmekte olan ülkeler dış ticaret gelirlerini artırmak için doğal kaynak, enerji kaynakları ve kendilerine özgü tarımsal ürünlerin ihracatnı artırmış ve bu kaynaklara ve tarımsal ürünlere verilen zararlar artmıştır. 


#22

SORU:

Uluslararası ilişkilerde meydan gelen en büyük değişim nedir ? 


CEVAP:

Uluslararası ilişkilerde meydan gelen en büyük değişim şüphesiz küreselleşme eğilimleridir.


#23

SORU:

Küreselleşme eğilimleri kaçıncı yüzyıllarda hangi devrim ile başlamıştır ? 


CEVAP:

Küreselleşme eğilimleri, 18. ve 19. yüzyıllarda Sanayi Devrimi ile başlamış ve 20.yüzyılda daha da belirginleşmiştir.


#24

SORU:

Küresel çevre sorunu ilk olarak nerede vurgulanmaktadır ? 


CEVAP:

Küresel çevre sorunu ilk olarak Roma Klübü’nün “Büyümenin Sınırları” raporunda vurgulanmaktadır.


#25

SORU:

Sanayileşmiş ve gelişmiş ülkelerin, küresel çevre sorunlarının meydana gelmesindeki payları nelerdir ? 


CEVAP:

Birinci grup ülkeler, sanayileşmiş ve gelişmiş ülkelerdir. Bu ülkelerin küresel çevre sorunlarının meydana gelmesindeki payları çok büyüktür. Özellikle sanayileşmenin etkisiyle karbondioksit, karbonmonksit, kükürt emisyonları her türlü zehirli ve kimyasal atıklar ve emisyonları yayarak ozon tabakası ve küresel iklim değişimi üzerinde çok önemli olumsuz etkileri olmaktadır. 


#26

SORU:

Ozon tabakası nedir ? 


CEVAP:

Ozon tabakası, yaklaşık yeryüzünden 25 km kadar yükseklikten başlayan ve 40 km yukarısına kadar çıkan atmosfer katmanı olup ozon gazı açısından zengin olan bir tabakadır.


#27

SORU:

Ozon tabakasına zarar veren kimyasal maddelerin en önemlileri ve bilinenleri hangileridir ? 


CEVAP:

Ozon tabakasına zarar veren kimyasal maddelerin en önemlileri ve bilinenleri metan gazı, diazot monoksit gazı, karbondioksit ve kloroflorakarbon gazlarıdır.


#28

SORU:

Kloroflorokarbon gazları ilk defa kaç yılında ne amaçla üretilmiştir ? 


CEVAP:

Kloroflorokarbon gazları 1930’lu yıllarda ilk defa buzdolapları ve havalandırma aletlerinde kullanılmak için üretilmiştir.


#29

SORU:

Küresel ısınma nedir ? 


CEVAP:

Küresel ısınma, tüm dünyanın sistemli bir şekilde ısınması sürecidir.


#30

SORU:

Başlıca sera gazları nelerdir ? 


CEVAP:

Başlıca sera gazları ise karbondioksit, karbon, ozon, metan, azot ve kloroflorokarbon gazlarıdır.


#31

SORU:

Kyoto Protokolü kararı neye yöneliktir ? 


CEVAP:

Kyoto Protokolü kararı, 2008-2012 yılları arasında sanayileşmiş ülkelerin emisyonlarını 1990 yılına göre en az yüzde 5 oranında azaltmalarına yöneliktir.


#32

SORU:

Su ve toprak kirliliğine neden olan kaynaklar nelerdir ? 


CEVAP:

Sanayileşme, kentleşme, konutlar, tarımsal üretim atıkları ve gübreler, kimyasal maddelerin kullanılması, termik santraller, toprak erozyonları, seller, ormanların yok olması, gemicilik endüstrisi, turizm gibi faaliyetler ve süreçler su ve toprak kirliliğine neden olan kaynaklardır.