FİNANSAL EKONOMİ Dersi FİNANSAL SİSTEM VE İŞLEYİŞİ soru cevapları:
Toplam 26 Soru & Cevap#1
SORU:
Reel sektör ile finansal sektör arasında ne tür ayrımlar vardır?
CEVAP:
Mal ve hizmetlerin üretimi, tüketimi, alım ve satımı, bunlar karşılığında yapılan ödemeler, borç alma, borç verme, yatırım gibi ekonomik faaliyetler genel ekonomik yapı içinde gerçekleşmektedir. Bunlardan üretim, tüketim, değişim, reel yatırımlar gibi olanları reel sektörü ilgilendirirken, finansal nitelikte olan varlıkların üretim ve değişimi ise finansal sektörün konusunu oluşturmaktadır. Reel sektör (reel kesim), ekonominin tarım, sanayi ve hizmetler ana sektörlerinde üretici ve tüketici konumundaki ekonomik birimlerin tümünü temsil eden kesimdir. Bu kesimin ihtiyaç duyduğu fonlar finansal sektör tarafından toplanır ve reel sektöre kullandırılır. Bu süreçte finansal sektör ve finansal ilişkilere önemli bir rol düşmektedir.
#2
SORU:
Finansal sistemin temel unsurları nelerdir?
CEVAP:
Genel anlamda sistem ve aynı zamanda finansal sistem ile ilgili tanımda ortaya çıkan temel özellik, aralarında ilişkiler bulunan ve birbirilerini etkileyen unsurların varlığıdır. Bunlar sistemin temel unsurları olarak kabul edilir. Bu anlamda finansal sistemin temel unsurları; fon arz edenler, fon talep edenler, finansal aracılar (kurumlar), finansal araçlar ve yasal-kurumsal düzenlemeler olarak sıralanmaktadır. Finansal sistemin sayılan bu unsurlarının aynı zamanda sistemin ana çatısını oluşturduğu da söylenebilir.
#3
SORU:
Fon arz edenler kimlerdir?
CEVAP:
Finansal sistemin özünde, kabul edilebilecek bir getiri karşılığında, mevcut gelirin gelecekteki gelirle değişimi ve tasarrufları yatırıma dönüştürme güdüsü bulunmaktadır. Finansal sistemin amaçlarından birisi enflasyon gibi olumsuzluklar yaratmadan, ekonominin değişik sektörlerinde maksimum kaynak kullanımını sağlayacak fonların elde edilmesidir. Bunun için gelirlerinden daha az harcamada bulunan, tasarruf yapan ve fon sunan ekonomik birimlerin olması gerekmektedir. Sistem içinde bir tarafta gelirlerinin tamamını tüketmeyen fon fazlasına sahip kesim, diğer yanda ise gelirlerinden daha fazla harcama yapan/yapmak isteyen, fon ihtiyacı olan (fon açığı bulunan) kesim yer alır. Fon fazlası olanlar ya da fon arz edenler, gelirlerinden daha az harcama yapan ya da gelirlerinin bir kısmının kullanımından vazgeçen yani bu anlamda tasarrufta bulunan ekonomik birimlerdir.
#4
SORU:
Fon talep edenler kimlerdir?
CEVAP:
Fon talep edenler, finansal sistemin en önemli unsurlarından birisidir ve finansal sistem içinde fon arz edenlerin tam karşıtı bir unsur olarak karşımıza çıkarlar. Bunlar, gelirlerinden daha fazla harcama yapan ya da bu yönde bir isteği olan, ama bunun için gerekli fonu kendi başına sağlayamayan, bu bağlamda fon açığı olan ekonomik birimlerdir. Söz konusu ekonomik birimler genellikle durumlarına uygun finansal araçları kullanmak suretiyle fon fazlası olan ekonomik birimlerin fonlarını kullanırlar ve finansal aracın türüne bağlı olarak fonlarını kullandıkları ekonomik birimlere çeşitli ekonomik menfaatler sağlarlar. Ekonomik menfaat, tahvil vb araçlar için faiz olurken, hisse senedi için kâr payı (temettü) olarak karşımıza çıkmaktadır. Fon talep eden ekonomik birimler de, fon arz edenler gibi bireyler (hane halkları), işletmeler ve devletler olarak sıralanmaktadır.
#5
SORU:
Finansal aracıların finansal sistemdeki rolleri nelerdir?
CEVAP:
Sistem içinde fonların arz edenlerden talep edenlere doğru aktarılması sürecinde çeşitli finansal aracılar (finansal kurumlar) işlev görmektedir. Burada öncelikle bir konunun açıklığa kavuşması doğru olacaktır. O da finansal kurum ve finansal aracı kavramlarıdır. Aslında her ikisi de aynı şeyi ifade etmektedir. Sadece bazı kaynaklarda finansal aracılar, “finansal kurumlar” olarak da isimlendirilmektedir.
Finansal piyasaların tam etkin bir işleyişe sahip olmadığı günümüz ekonomilerinde finansal aracılar önemli işlevlere sahiptir. Finansal aracılar, fon akışı esnasında muhtemel gecikmeleri önlemek ve fon akışını çabuklaştırmak gibi çeşitli fonksiyonları yerine getirirken, fon talep edenler ile arz edenler arasında bir nevi köprü görevi görmektedirler. Bu bağlamda finansal aracılar, uzmanlık gerektiren işlerde aracılık ederek ve ölçek ekonomisini kullanarak finansal sistemde işlem maliyetlerini asgariye indirirler. Bunun dışında yukarıdaki örnekten de anlaşıldığı gibi, fon değişimin daha hızlı ve daha kolay yapılmasını sağlarlar. Aynı zamanda finansal aracılar, finansal piyasalarda ortaya çıkan asimetrik bilgi sorununun çözümünde de önemli görevler üstlenmektedir. Bütün bunların dışında finansal aracıların yerine getirdikleri ilave bir takım fonksiyonları daha bulunmaktadır. Bunlar vade ayarlama, miktar ayarlama, risk azaltma ve finansal danışmanlık gibi fonksiyonlardır.
#6
SORU:
Finansal araçların finansal sistemdeki rolleri nelerdir?
CEVAP:
Fonların, arz edenlerden fon ihtiyacı olanlara (talep edenlere) aktarılması sırasında, sahiplik ve el değiştirme olgusunu kanıtlayacak çeşitli belgelere ihtiyaç duyulmaktadır. Finansal sistemde fon sunanlar, devrettikleri fonların karşılığında, fon talep edenlerden çeşitli belgeler istemektedirler. Bu belgelere finansal araç denilmektedir. Aynı zamanda finansal araçlar, fonların aktarılması sırasında, aktarılan fonlar üzerinde bir ortaklık hakkı doğuran ya da alacağı temsil eden yazılı belgelerdir. Finansal sistemin işleyiş sürecinde, alacak ve mülkiyet ilişkilerini yansıtan finansal araçlar, fon fazlası veren kesimlerin fonlarını açık veren kesimlerin kullanı- mına sunulmasında önemli bir rol üstlenmektedirler. Fonların aktarımı, fon sahipleriyle kullanıcılar arasında, birincil araçların el değiştirmesi yoluyla doğrudan yapılabildiği gibi, aracı kurumların kaynakların kullanım aşamaları arasındaki aracılığı yoluyla, dolaylı olarak da gerçekleşebilmektedir. Aracı kurumların yarattığı dolaylı varlıklar, bu aktarmanın araçları olmaktadır.
#7
SORU:
Yasal kurumlar ve düzenlemelerin finansal sistemdeki rolleri nelerdir?
CEVAP:
Finansal sistemin etkin çalışması ve ekonomik gelişmeye destek olabilmesi için istikrar içinde çalışması gerekmektedir. Bir ekonomide finansal sistemin sağlıklı çalışmasının kurallar, denetim ve yaptırımlar gibi üç temel belirleyicisi bulunmaktadır. Diğer yandan finansal sistemin etkinliği onun tam bir açıklık ve güven içerisinde işlemesi ile mümkündür. Bu bağlamda sistemin işleyişini düzenleyecek ve ortaya çıkacak sorunların çözümünde yararlanılacak çeşitli yasal ve kurumsal düzenlemelere ihtiyaç duyulmaktadır. Devlet, ekonomi politikaları doğrultusunda hazırlayacağı kanun ve yönetmeliklerle, finansal sistemin hukuki çerçevesini belirleyip, işleyişini düzenler ve denetleme kurumları aracılığı ile sistemi denetim altında tutar. Böylelikle, sistem içinde işlem yapanların doğru bilgi alma hakkı dahil her türlü hakkı korunarak sistemin düzgün ve istikrarlı işlemesi sağlanır. Finansal istikrar iki koşulun gerçekleşmesine bağlıdır. Bunlar:
- Finansal aracıların sözleşmelerden doğan yükümlülüklerini yerine getirmelerine imkan verecek yüksek derecede güvenin olması,
- Finansal piyasalarda katılımcılarının piyasadaki arz-talep dengesini yansıtan fiyatlar üzerinden güvenle işlem yapması ve kısa dönemde fiyatlarda önemli dalgalanmaların olmamasıdır.
Bu koşulların oluşmaması, finansal sistemde istikrarsızlığa neden olmakta ve fonların verimli yatırım fırsatlarına yönelmesine engel olmaktadır. Bu bağlamda yasal ve kurumsal düzenlemelere çeşitli fonksiyonlar yüklenmektedir. Yasal ve kurumsal düzenlemelerin ilk fonksiyonu yatırımcılara yeterli ve doğru bilgi sağlanmasıdır. Yatırımcıların sürekli bilgilendirilmesi için sermaye piyasasında menkul kıymet ihraç eden işletmelere, yatırımcıları ilgilendiren konularla ilgili bilgileri açıklama zorunluluğu getirilmiştir. Yatırımcılara yeterli ve doğru bilgi sağ- lanması, yatırımcılar arasında bilgi eşitsizliği sorununa çözüm olmaktadır. Yasal ve kurumsal düzenlemelerin ikinci fonksiyonu, finansal aracıların sağlıklı ve etkin çalışmasını sağlamaktır. Bunun için finansal aracılara (kurumlara) bilgi verme yükümlülüğü getirilmektedir. Finansal kurumların sağladığı bilgiler bu kurumların risk düzeyini saptayabilmek için önemli veriler sağlamaktadır. Örneğin, ülkemizde Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) banka raporlarından hareketle bankaların risklerini saptamakta ve bu risk düzeyine göre sermaye yeterliliği sağlamalarını zorunlu kılmaktadır. Finansal sistemde yapılan yasal ve kurumsal düzenlemelerin bir diğer fonksiyonu ise parasal kontrolün geliştirilmesidir.
#8
SORU:
Finansal sistemin ne gibi fonksiyonları bulunmaktadır? Sıralayınız.
CEVAP:
Finansal sistemin önemi, onun ekonomik yaşamda bir takım fonksiyonlar icra etmesine bağlıdır. Bu fonksiyonlar zamana ve içinde yer aldıkları ekonomilere göre bazı farklılıklar taşıyabilmektedir. Bununla birlikte hemen her ekonomide finansal sistemlerin yerine getirdikleri ve genel fonksiyonlar olarak isimlendirilen işlevleri bulunmaktadır. Bunlar aşağıdaki gibi sıralanmaktadır:
- Tasarruf hacmini artırma
- Ödemelerde kolaylık sağlama
- Likidite sağlama
- Kredi kullandırma
- Servet birikimi
- Politika oluşturma
- Risk Yönetimi ve Kontrolü
- Enformasyon
#9
SORU:
Finansal sistemin tasarruf arttırma fonksiyonunu açıklayınız.
CEVAP:
Finansal sistemin işlevlerinden birisi ekonomideki tasarruf ve bu bağlamda yatırım düzeyinin yükseltilmesidir. Bu anlamda bireylerin ellerinde atıl olarak bulunan fonların, ekonominin işleyişi içine çekilmesi ayrı bir önem taşımaktadır. Bilindiği gibi, bir ulusal ekonomide tasarruf hacminin büyüklüğü ekonomik gelişmenin temel belirleyicisidir. Oysa ekonomik yaşama kanalize edilmemiş, atıl durumda olan (gömülenmiş), birikimlerin makro ekonomik anlamda tasarruf niteliği yoktur. Finansal sistem atıl, dağınık ve küçük birikimlerin istikrarlı ve geniş tabanlı bir finans havuzunda bir araya getirilip biriktirilmesine ve fon arzının genişlemesine olanak sağlarlar. Bunun sonucunda fonların elde edilmesi, kullanılması ve makro düzeyde daha geniş bir alana yaygınlaştırılması imkanı ortaya çıkar. Bir ekonomide tasarruf düzeyinin artışı, üretken yatırımları artırması bağlamında, ekonomik büyümenin temel belirleyicisidir.Fonların ekonomiye kazandırılması sonucu aynı zamanda, fonlardan yararlanmak isteyenler için alternatif olanaklar yaratılmaktadır. Bu anlamda hem fon sunucular, hem de fon talep edenler için piyasadan yararlanma olanakları artmaktadır. Tasarruf gelirin tüketilmeyen kısmı ya da tüketimin bir kısmının ötelenmesi (ertelenmesi) olarak tanımlanır. Aslında bu tanım eksiktir. Çünkü tasarruf olabilmesi için ekonomik birimlerin “bir şekilde” tüketimden vazgeçmeleri ya da tüketimlerini ertelemeleri algılanmaktadır. Oysa gerçek bir tasarruftan söz edebilmek için, tüketimin “bilerek ve isteyerek” ertelenmesi ya da ondan vazgeçilmesi söz konusu olmalıdır. Bir başka ifade ile tasarruf, ekonomik birimlerin bilerek ve isteyerek gelirlerinin bir kısmını tüketmemesi ya da ötelenmesidir.
#10
SORU:
Finansal sistemin ödeme fonksiyonunu açıklayınız.
CEVAP:
Ödeme fonksiyonu finansal sistemin günlük değişim ilişkilerinde ekonomik birimlere ödeme kolaylığı sağladığı bir fonksiyondur. Finansal sistemin bir ürünü olan para ve para benzerleri olmasaydı, piyasalarda değişim ilişkileri muhtemelen takas usulü ile yapılacaktı. Bu durumda dünya çapında ticaretin ve ekonomik ilişkilerin günümüzdeki boyutlarda olması düşünülemezdi. Günümüz değişim ilişkilerinin önemli bir bölümü finansal sistemin ödeme aracı olan kredi kartları veya banka çekleri ile yapılmaktadır. Bugün gelişen teknolojik imkanlar doğrultusunda artık değişim ilişkilerinde geniş ölçüde sanal ortamlar da kullanılmaktadır. Sanal ortamda yapılan alış-verişlerde ise nakit para değil, finansal sistemin sağladığı çeşitli finansal araçlar (kredi kartı, banka havalesi, vb) kullanılarak ödemelerin yapılması kolaylaşmaktadır.
#11
SORU:
Finansal sistemin likidite fonksiyonunu açıklayınız.
CEVAP:
Ekonomi literatüründe likidite, bir varlığın istendiğinde kısa sürede ve kolayca nakde dönüşme yeteneki olarak tanımlanır. Bu bağlamda, bir varlığın likiditesi ne kadar yüksekse bunun başka bir varlığa dönüşümü de o kadar kolay olmaktadır. Ayrıca likit varlıklar, beklenmeyen olaylar ve fırsatlar karşısında daha çabuk tepki verme yetenekine de sahiptirler. Varlıkların likiditesini sağlayan temel etken o varlıklar için sürekli ve etkin işleyen piyasaların olmasıdır. Yani onların alıcı ve satıcılarının güven içinde kolayca karşılaşabilecekleri ve alım satım işlemlerinin yapılabildiği organizasyonların mevcut olması gerekir.
Varlıklar ekonomik birimler için değer ifade eden mülkiyet unsurlarıdır. Aynı zamanda varlıklar reel ve finansal olarak iki temel grup altında toplanmaktadır. Finansal varlıklar temel olarak reel varlıklar veya reel varlıkların operasyonları sonucunda oluşan gelirler üzerinde yatırımcının sahip olduğu hakları ifade eden unsurlardır. Finansal varlıklara genel olarak menkul kıymet denir. Reel varlıklar ise, mal veya hizmet üretmek üzere kullanılan varlıklardır. Ekonominin üretim potansiyeli direkt olarak reel varlıkların üretim potansiyelleri ile ortaya konur. Reel varlıklar üretken kaynakları kullanarak üretimlerini sağlarlar.
Uygulamada özellikle finansal varlıklarda likidite istenilen bir özellik niteliği taşımaktadır. Örneğin, elinizdeki bir Hazine bonosunu kolayca nakde dönüştürebilirsiniz, ancak fabrikanızdaki bir torna tezgahını satmak istediğinizde bir süre beklemek zorunda kalabilirsiniz. Bunun gibi örneğin, bir şirketin hisse senedini elinizde bulunduruyorsanız, bu şirketin reel varlıkları üzerinde pay sahibisiniz demektir. Bu payınızı satmak istediğinizde, makineleri satmak seçeneki ile karşılaştırıldığında, daha kolaydır. Bu durumda finansal sistemin yarattığı finansal varlıkların likiditesinin daha yüksek olduğunu söyleyebiliriz. Bununla birlikte finansal varlıkların likiditesi finansal sistemin gelişmişliği ve etkinliğiyle yakından ilgilidir. Finansal sistemin temel unsurlarından olan finansal aracılar, finansal piyasalarda gördükleri işlevler doğrultusunda finansal araçların likiditesi üzerinde önemli bir etkiye sahiptirler.
#12
SORU:
Finansal sistemin kredi fonksiyonunu açıklayınız.
CEVAP:
Finansal sistemin yerine getirdiği diğer bir fonksiyon da kredi kullandırma fonksiyonudur. Bu fonksiyon aracılığıyla ekonomik birimlerin tüketim ve yatırım harcamalarının finansmanına yönelik kredi imkânları yaratılmaktadır. Sağlanan kredi imkânları ile hane halkları günlük tüketim, ev, araba, tatil gibi mal ve hizmetlere yönelik harcamalarını, işletmeler çeşitli yatırımlarını, hükümetler ise çeşitli kamu hizmetlerinin finansmanını sağlamaktadırlar.
#13
SORU:
Finansal sistemin servet biriktirme fonksiyonunu açıklayınız.
CEVAP:
Bir stok kavramı olarak servet, zenginliği meydana getiren ekonomik değerler toplamı olarak tanımlanır. Günümüz ekonomilerinde servet birikimine yol açabilecek değişik yöntemler bulunmaktadır. Bunlardan birisi tasarruf sahiplerinin birikimlerini değişik finansal varlık yatırımlarında değerlendirmesidir. Bu anlamda finansal sistem içinde işlem gören, özellikle hisse senedi, tahvil, hazine bonosu gibi menkul kıymetlere yapılan yatırımlar, getirleri itibariyle, servet birikimine hizmet etmektedir.
#14
SORU:
Finansal sistemin politika oluşturma fonksiyonunu açıklayınız.
CEVAP:
Finansal sistem, aynı zamanda hükümetlerin iktisat politikası uygulamalarında önemli bir role sahiptir. Bilindiği gibi iktisat politikası, devletin belli iktisadi amaçlara ulaşmak için aldığı kararlar ve davranışlardan oluşan bir süreçtir. İktisat politikasında hedeflenen amaçlara (ekonomik büyüme, fiyat istikrarı, istihdam düzeyini artırma vb) ulaşmak için hükümetin bazı önlemler alması, mevcut yasalarda, kurumlarda ve araçlarda değişiklikler yapması gerekebilir. Bu anlamda hükümetler gerektiğinde finansal sistem içinde faiz oranları, mevduat karşılık oranları, döviz kurları gibi değişkenler, Bankacılık Kanunu ve Sermaye Piyasası Kanunu gibi yasal düzenlemelerle politikalarını uygulamaktadır. Bu bağlamda, yukarıda saydıklarımız finansal sisten unsuru olamaları nedeniyle, finansal sistemin iktisat politikalarının yürütülmesinde önemli bir etkiye sahip olduğu söylenebilir.
#15
SORU:
Finansal sistemin risk yönetimi ve kontrol fonksiyonunu açıklayınız.
CEVAP:
Risk genel anlamıyla kaybetme olasılığı olarak bilinir. Finansal açıdan risk beklenen getiri ile gerçekleşen getiri arasındaki sapmadır. Bir başka tanıma göre risk, bir varlığın gelecekteki değeri konusunda mevcut olan belirsizliktir. Bu anlamda finansal yatırımlarda her zaman için bir kaybetme olasılığı yani risk söz konusudur. Risklerin varlığı onlardan korunmayı gerektirir. Ancak finansal anlamda risklerin tamamen sıfırlanması söz konusu değildir. Bu durumda da karşımıza risklerin yönetimi ve kontrol edilmesi konusu çıkmaktadır. Finansal sistemin bu konuda üstlendiği fonksiyon riskin yönetim ve kontrol edilmesine olanak sağlamasıdır. Finansal sistem işleyiş sürecine bağlı olarak ve risk dağıtımı için uygun araçlar sunarak risk yönetimini kolaylaştırmaktadır.
#16
SORU:
Finansal sistemin enformasyon fonksiyonunu açıklayınız.
CEVAP:
Finansal sistemin diğer işlevi, enformasyon sağlamak ve bunun ilgililere tam ve etkin şekilde dağıtımını gerçekleştirmektir. Bu bağlamda finansal sistem özellikle fon talep edenler (borçlanmak isteyenler) hakkında ve çeşitli finansal finansal varlıkların getirileri ile ilgili beklentiler hakkında, enformasyon sağlanması ve bunun dağıtımını etkin şekilde yapabilmelidir. Finansal sistemde çeşitli sorunlara yol açan asimetrik enformasyon, taraflar arasındaki bilgi eşitsizliğine işaret eder.
Finansal piyasalarda taraflar bazen tam bir bilgi eşitliği içinde olamayabilir. Çoğu kere birisi genellikle diğer taraf hakkında doğ- ru kararlar vermek için yeterli bilgiye sahip değildir. Bu durum “asimetrik bilgi (enformasyon) sorunu” olarak bilinir. Örneğin kredi alan bir borçlu krediyi nasıl kullanacağı, yatırım projelerin potansiyel getiri ve risklerini krediyi kullandırana göre daha iyi bilebilecektir. Asimetrik enformasyon (eksik bilgilenme), yatırımcıların ters seçim ve kötü niyet sorunları ile karşı karşıya kalabilecekleri anlamına gelir. Ters seçim işlem öncesi oluşan, ahlaki tehlike ise işlem (fon değişimi) sonrası karşılaşılan asimetrik bilgi sorunları olarak bilinmektedir.
Asimetrik enformasyonun varlığı, finansal piyasaların etkin çalışmasını engelleyeceği için çözümlenmesi gerekir. İşte bu nokta, finansal sistemin fonksiyonlarından birisi “asimetrik enformasyon” sorununun çözümü olarak karşımıza çıkmaktadır. Finansal sistem işleyişinin ortaya çıkardığı çeşitli yöntem ve teknikler, finansal piyasalardaki ters seçim ve kötü niyet sorunlarını azaltır ve yatırımcıların kullanabileceği enformasyon düzeyini arttırarak finansal piyasalardaki etkinliğin yükselmesini sağlar
#17
SORU:
Finansal sistemin işleyişini kısaca açıklayınız.
CEVAP:
Finansal sistem, gelecekteki tüketim ile şimdiki tüketim arasında tercihlerin yapıldığı ve bu bağlamda oluşturulan tasarrufların fon talep edenlere kullandırıldığı bir bütünsel yapıdır. Bir başka ifade ile bu sistem sayesinde fon arz edenler ile fon talep edenlerin birbirlerini bulmaları sağlanarak, fon değişimleri gerçekleştirilir. Buna aynı zamanda fon transferi denilmektedir. Bir ekonomide, herhangi bir kesimdeki fon fazlası, fon açığı olan bir başka kesimin kullanımına finansal işlemler yoluyla sunulur. Bu nedenle, finansal işlemler ve bu işlemlerin içinde gerçekleştiği finansal sistem, ekonominin işleyebilmesi için hayati önem taşır. Bir ülkede finansal sistemin gelişmişliğinin, tasarrufların yatırımlara kolayca dönüşmesi ve ülke kalkınması açısından çok önemli bir yeri vardır. İyi işleyen bir finansal sistem, tasarrufların etkin bir şekilde kullanımını sağlayarak ülke kalkınmasına katkıda bulunur.
#18
SORU:
Doğrudan finansman nedir? Açıklayınız.
CEVAP:
Doğrudan finansman fon arz edenler ile fon talep edenlerin, aralarında bir aracı olmaksızın, bir araya geldikleri ve fon transferinin gerçekleştiği bir yöntemdir. Günümüzde doğrudan finansman yöntemi daha çok sermaye piyasalarında kullanılmaktadır. Burada fon temin etmek isteyenler fon arz edenlere çeşitli finansal araçlar satarak fon sağlamaktadırlar. Bu yöntemde, fon ihtiyacı olanlar bu ihtiyaçlarını ifade eden bir belge (menkul kıymet) karşılığında, doğrudan fon sunanlardan kaynak sağlamaktadır. Bu yöntemde fon fazlasına sahip birimler fonlarını, değişik yatırım alternatifleri arasında kendi değerlendirmelerine dayanarak tahsis etmektedirler.
#19
SORU:
Dolaylı finansman nedir? Açıklayınız.
CEVAP:
Bu yöntemde de finansal piyasalarda fon arz edenler ile fon talep edenler bir araya gelmektedirler. Ancak buluşma doğrudan finansman yöntemininin aksine, yüz yüze bir buluşma değildir. Dolaylı finansman yöntemi, fonların bir aracı kuruluş yardımıyla arz edenlerden talep edenlere doğru aktarımını ifade eder. Genellikle taraflar birbirini görmeksizin fon transferi gerçekleşir. Bu yöntemde fon sunanlar ellerindeki fonları bir finansal kuruluşa vermekte ve fonların ihtiyacı olan kesimlere dağılımı, finansal kuruluşun değerlendirmelerine dayalı olarak gerçekleşmektedir. Uygulamada fon arz edenlerle talep edenlerin, finansal varlık alıcı ve satıcılarının alım satım konusundaki hacim, vade, yasal özellikler, likidite, risk, vb konularda farklı istekler ve beklentilere sahip olmaları, finansal aracıların doğmasına neden olmuştur. İşte finansal piyasalarda birbirine zıt yöndeki bu istek ve beklentileri karşılamaya çalışan aracılara finansal aracılar (kurumlar), bu türdeki finansman türüne de dolaylı finansman denilmektedir. Bu tür finansman yönteminde, farklı kuruluş ve işleyiş özelliklerine sahip değişik aracılardan yararlanılmaktadır. Bunun tipik örneği mevduat bankalarıdır. Mevduat bankalarına yatırılan mevduatın, bu kurumlarca kredi olarak kullandırılması süreci bir dolaylı finansman yöntemidir
#20
SORU:
Organize finansal piyasaları açıklayınız.
CEVAP:
Alıcı ve satıcıları resmi olarak belirlenmiş fiziksel alanlarda buluşturan, işlemlerin oluşması için belli kurum ve kuruluşların denetimi ve gözetimine tabi olan ve işleyişe ilişkin kendine özgü kuralları olan piyasalar olarak tanımlanır. Bu piyasalarda alım satım koşulları, işlem yapacak olanların nitelikleri, işlem zamanı ve yeri gibi çeşitli özellikler belli standartlara ba¤lanmıştır.
Organize piyasaları ülkemiz açısından örneklemek gerekirse, organize para ve organize sermaye piyasaları altında bu piyasaları sınıflandırabiliriz. Bu anlamda; Interbank Para Piyasası, TCMB bankalararası döviz piyasası, BIST Tahvil ve Bono Piyasası, BIST Hisse Senetleri Piyasası, BIST Uluslararası Tahvil ve Bono Piyasası ve İstanbul Altın Borsası örgütlenmiş (organize) finansal piyasalara örnek oluşturan finansal piyasalar olarak karşımıza çıkmaktadır.
#21
SORU:
Organize olmayan finansal piyasaları açıklayınız.
CEVAP:
Bu piyasalar tezgâh üstü piyasalar (Over-The Counter Markets) olarak da bilinmektedir. Yasal ve idari olarak belirlenmiş kuralları olmayan, fiziki ve resmi olarak belirlenmiş bir mekanı bulunmayan, organize piyasa dışında kalan alım ve satım işlemlerinin gerçekleşti¤i, ilgili kurum ve kuruluşların denetim ve gözetiminden uzak piyasalar olarak tanımlanabilir.
Bu konuda ülkemiz açısından örnekleme yapmak gerekirse; Bankalararası TL Piyasası, Bankalararası Repo Piyasası, Serbest Döviz Piyasası, Bankalararası Altın Piyasası gibi piyasaların birer örgütlenmemiş finansal piyasa türü oldu¤u görülecektir.
#22
SORU:
Para piyasalarını açıklayınız.
CEVAP:
Kısa vadeli fon arz ve talebinin karşılaştığı piyasalardır. Bu piyasanın tipik özelliği kısa vadeli (genellikle bir yıldan kısa vadeli) fonlardan oluşan bir piyasa olmasıdır. Para piyasalarından sağlanan fonlar kredi olarak işletmelerin döner varlıklarının finansmanında kullanılır. Piyasanın kaynaklarını tasarruf sahiplerinin birikimleri ve genellikle bankalardaki çeşitli mevduatlar oluşturur. Bu piyasalarda kambiyo senetleri, hazine bonosu, mevduat sertifikası, varlığa dayalı menkul kıymetler, banka kabulü gibi araçlar işlem görmektedir.
Para piyasası araçları likiditesi yüksek olan araçlardır. Aynı zamanda vadelerin kısa olması nedeniyle alınıp satılan araçların arz fiyatlarında fazla dalgalanmalar olmaz. Dolayısıyla para piyasası araçlarının riski nispeten daha düşüktür.
Para piyasasında fon fazlası olan ekonomik birimler birikimlerini bir para piyasası kurumuna (genellikle bir bankaya) yatırmakta, diğer bir anlatımla, bu piyasada faaliyet gösteren finansal kurumlar ihraç ettikleri mevduat sertifikası gibi araçları kullanarak tasarruf sahiplerinden fon toplamaktadır. Fon açığı olan ekonomik birimler ise, finansal kurumlara başvurarak fon ihtiyaçlarını karşılamaktadırlar. Böylece nihai alacaklı tasarruf sahibi ile nihai borçlu fon kullanan karşı karşıya gelmemekte, fonların akımı finansal kurum aracılığıyla dolaylı olarak gerçekleşmektedir. Fon arz eden, tasarruf sahibi, bu piyasada aktardığı fonun nasıl ve kimler tarafından kullanıldığı gibi konularla ilgilenmez. Sadece finansal kuruma verdiği fon ve getirisi ile ilgilenmektedir. Bu bağlamda para piyasasındaki fon fazlası olan tasarruf sahibi pasif yatırımcı olarak tanımlanabilir.
Para piyasası, kendi içinde, örgütlenmiş ve örgütlenmemiş para piyasası olarak sınıflandırılabilir. Örgütlenmiş para piyasası bankalar sisteminden oluşur. İşletmelerin nakit ihtiyaçlarının önemli bir kısmı bankalar tarafından karşılanmaktadır. Günlük, aylık para gereksinimleri, iskonto senetleri, döviz ve diğer unsurlar, bu piyasanın temel konularını oluşturmaktadır. Örgütlenmemiş para piyasası ise bankalar sistemi dışında kalan ve kısa vadeli fon değişiminin yapıldığı piyasadır. Bu tür piyasalar örgütlenmedikleri gibi, bazı durumlarda yasal düzenlemelerin de dışında kalabilmektedirler. Bir ekonomide eğer örgütlenmiş para piyasası yeteri kadar gelişmemiş ve kaynakları kıt ise örgütlenmemiş piyasaya yol açılır. Örgütlenmemiş para piyasasının diğer bir özelliği de işlemlere uygulanan faiz oranlarının örgütlenmiş piyasaya göre nisbeten yüksek olmasıdır
#23
SORU:
Sermaye piyasalarını açıklayınız.
CEVAP:
Orta ve uzun vadeli fon arz ve talebinin karşılaştığı piyasalara sermaye piyasaları adı verilir. Genel olarak sermaye piyasası işlemleri hisse senedi ve tahvil gibi menkul değerlerin alım satımını içermektedir. Bu piyasanın tipik ve para piyasasından ayrıldığı en belirleyici özelliği orta ve uzun vadeli fonlardan oluşmasıdır. İşletmeler para piyasalarına genellikle işletme sermayesi ihtiyaçlarını karşılamak üzere başvururken, sermaye piyasasına uzun vadeli yatırım projelerini finanse etmek ve sermayelerini artırmak amacıyla başvururlar. Sermaye piyasaları şirketlerin kaynak yetersizliklerinin çözümüne, hisse senedi ve tahvillerinin kolayca pazarlanmasına yardımcı olurken, aynı zamanda mülkiyeti yaygınlaştırmakta ve küçük tasarruf sahiplerine cazip gelir imkânları sağlamaktadır.
Sermaye piyasasında fon akımları, para piyasasına göre daha dolaysız olarak gerçekleşmektedir. Bu piyasada fon açığı olan ekonomik birimler ihraç ettikleri hisse senedi, tahvil vb finansal araçlarla fon ihtiyaçlarını karşılamaktadırlar. Fon fazlası olan ekonomik birimler ise, ihraç edilen finansal araçları almak suretiyle fonlarını ihtiyaç duyan kesimlere sunmakta ve böylece kar payı ve faiz şeklinde gelir elde etmektedirler. Bu piyasada genellikle nihai borçlu ile nihai alacaklı arasında doğrudan borç alacak ya da mülkiyet ilişkisi oluşmaktadır. Tasarruf sahibi bu piyasada, aktardığı fonun kimler tarafından kullanılacağına piyasada kendisine sunulan finansal araçları risk-getiri tercihine göre seçerek kendisi karar vermektedir. Bu özelliği nedeniyle sermaye piyasasındaki yatırımcıyı aktif yatırımcı olarak nitelemek mümkündür.
#24
SORU:
Para ve sermaye piyasaları arasındaki farklılıklar nelerdir?
CEVAP:
Uygulamada para ve sermaye piyasalarını birbirlerinden kesin çizgilerle ayırmak kolay değildir. Finansal aracıların birçoğunun her iki piyasada birden faaliyet göstermesi ve fonların her iki piyasa arasında gidip gelebilmesi, iki piyasanın kesin çizgilerle ayrılmasını zorlaştırmaktadır.
Para ve sermaye piyasaları arasında birinden diğerine doğru sürekli bir fon akı- mı mevcuttur. Getiri oranı bu iki piyasa arasındaki fon akımını ayarlayan bir düzenleyici durumundadır. Bu iki piyasa arasında fonlar genellikle düşük getiri oranından yüksek olana doğru kayar. Fon fazlası olanlar, kendi yatırım politikaları ve beklenen getiriye bağlı olarak fonlarını bu piyasalardan birine veya her ikisine birden yönlendirebilirler. Yine aynı şekilde fon ihtiyacı olan birimler de, ihtiyaç duydukları fonun türüne göre bu piyasalardan birinden veya her ikisinden birden borçlanabilirler. Para ve sermaye piyasası arasında cari faiz oranları değişik olmakla birlikte birbirleriyle ilişkilidir. Bu iki piyasa arasındaki getiri farklılıkları fonların piyasalar arasında değişimine neden olur. Örneğin devletin yüksek getirili uzun vadeli finansal araçlar ihraç etmesi durumunda, parasını bankaya yatırmış olan bireyler daha yüksek getiri elde etmek amacıyla paralarını bankadan çekerek devletin çıkarmış olduğu tahvilleri alacaklardır. Bu durumda bankalar ellerindeki fonların başka bir alana kaymasını önlemek için, mevduatlara uyguladıkları faiz oranlarını artırma yoluna gidebileceklerdir.
#25
SORU:
Birincil piyasaları açıklayınız.
CEVAP:
İlk kez dolaşıma çıkan finansal araçların işlem gördüğü piyasalar birincil piyasalar olarak adlandırılır. Bu piyasalarda işletmeler, hisse senedi ve tahvil ihraç etmek suretiyle fon fazlası olanlardan fon toplamaktadırlar. Dolayısıyla bu piyasalar tasarrufların yatırımlara kanalize edildiği piyasalar olmaktadır. Bu bağlamda örneğin sermaye piyasasının fonları yatırımlara aktarma fonksiyonu daha çok birincil piyasalarda gerçekleşmektedir.
Birincil piyasada menkul değeri ihraç eden firma ile fon fazlası olan ekonomik birimler doğrudan ya da bir finansal aracı vasıtasıyla dolaylı olarak karşılaşırlar. Doğrudan karşılaşmada herhangi bir finansal aracı yer almayacağından ödenecek bir komisyon yoktur. Söz konusu durum ihraç maliyetlerinde önemli bir tasarruf sağlayarak üstünlük yaratır. Bunun yanısıra sakıncası ise ihracın başarısız olma riskinin yüksek olmasıdır. Dolaylı karşılaşmada ise finansal aracıya komisyon ödenmesine karşın ihracın başarısız olma riski daha düşüktür
#26
SORU:
İkincil piyasaları açıklayınız.
CEVAP:
Daha önceden ihraç edilmiş menkul kıymetlerin el değiştirdiği, yatırımcılar tarafından tekrar tekrar alınıp satıldığı piyasalara ikincil piyasalar denir. Menkul kıymetleri birincil piyasalardan alanlar, bunları tekrar paraya çevirmek istediklerinde, hisse senetlerinde hiçbir zaman, tahvillerde ise vadesinden önce ihraç edenlere başvuramazlar. İkincil piyasalar bu durumdaki menkul kıymetlerin nakte dönüşümünü gerçekleştiren yani likiditesini sağlayan piyasalardır. İkincil piyasalar, menkul değerlerin likiditesini ve pazarlanabilme imkânını arttırarak birincil piyasaya talep yaratır ve onun gelişmesine katkı sağlar. İkincil piyasanın bu temel fonksiyonunu yerine getirememesi durumunda, birincil piyasa bundan olumsuz etkilenmekte ve fonların yatırımlara aktarılması işlevi zorlaşmaktadır.
Birincil piyasanın sağlıklı işlemesi, etkin ve verimli bir ikincil piyasanın varlığı- na bağlıdır. Bir işletmenin, doğrudan ya da bir aracı kurum aracılığıyla, menkul kıymet ihraç edip bunu yatırımcılara satması birincil piyasa işlemidir. Bu menkul kıymetleri satın alan bir yatırımcının daha sonra bunları diğer yatırımcılara satması ise bir ikincil piyasa işlemidir. İkincil piyasadaki bu devir işlemi menkul kıymeti ihraç eden işletmeyi doğrudan etkilemez. Ancak, ikincil piyasada menkul kıymetin kolayca el değiştirebilmesi (devredilebilmesi), ilgili işletmenin birincil piyasada yeni menkul kıymet ihracını ve bu anlamda sermaye piyasasından fon sağlamasını kolaylaştırır. İkincil piyasaları tanımlamada kullanılabilecek en iyi örnek menkul kıymet borsalarıdır. Menkul kıymet borsaları, fiziksel olarak belli bir mekanda yer alan ve borsa üyelerinin katılımıyla, önceden belirlenmiş kurallar çerçevesinde menkul kıymetlerin alım-satımının yapıldığı yerlerdir. Aynı zamanda menkul kıymet borsalarında, sadece o borsaya kota edilmiş menkul kıymetler alınıp satılabilir.