İKTİSAT TARİHİ Dersi SANAYİLEŞMENİN YAYILMASI VE ETKİLERİ soru cevapları:

Toplam 26 Soru & Cevap
PAYLAŞ:

#1

SORU:

Sanayi Devrimi ne zaman ve nerede başladı?


CEVAP:

Sanayi Devrimi 18. yüzyılın ikinci yarısında İngiltere’de başladı ve 19. yüzyıl boyunca Avrupa’nın diğer kısımlarına yayıldı.


#2

SORU:

Kömür yataklarının sanayileşme üzerindeki önemi nasıl değişti?


CEVAP:

19. yüzyılın ortalarına kadar sanayileşme açısından kömür kaynakları önemliydi. Nitekim Belçika’nın sanayileşmesi, kömür kaynaklarının zenginliği ile yakından ilgiliydi. Ancak 19. yüzyılın ortalarından itibaren kömürün taşıma maliyetinin düşürülmesi ve alternatif enerji kaynaklarının ekonomik kullanımı ile kömür yatakları sınırlı bölgelerin de sanayileşmesi mümkün oldu.


#3

SORU:

Sanayileşmeye İngiltere’den daha sonra başlayan ülkelerin avantajları ve dezavantajları nelerdi?


CEVAP:

Sanayileşmeye İngiltere’den daha sonra başlayan ülkeler hem avantajlı, hem de dezavantajlı bir durumdaydılar. Avantajları önlerinde izleyecek açık bir örneğe sahip olmalarıydı. Bir ülke sanayileşmeye geç başladığı ölçüde yararlanabileceği teknolojik bilgi hacmi daha geniş ve kendinden önce gelenlerin başardığı üretkenlik düzeyine ulaşabilmek için katlanacağı zaman alıcı ya da boşa giden tecrübenin maliyeti çok daha azdır. Yeni sanayileşen ülkelerin dezavantajları İngiltere gibi büyük bir sınai güçle rekabet etmek zorunda kalmalarıydı.


#4

SORU:

İngiltere sınai üstünlüğünün en doruk noktasına hangi yıllar arasında ulaşmıştır?


CEVAP:

İngiltere sınai üstünlüğünün en doruk noktasına 1850 ile 1870 arasında ulaştı. Daha sonra İngiltere hem kişi başına, hem de toplam üretim itibariyle liderliği rakiplerine kaptırdı.


#5

SORU:

İngiltere’de 1870’lerden sonra kişi başına üretimin oldukça düşük bir oranda artmasının altında yatan sebep nedir?


CEVAP:

İngiltere’nin bu nispi düşüşünün bir nedeni müteşebbis başarısızlığıdır. On sekiz ve 19. yüzyıllarda İngiltere dinamik ve atılgan müteşebbislere sahipti. Ancak 19. yüzyılın ilerleyen dönemlerindeki İngiliz müteşebbisi, babalarının dinamizmine sahip değildi. Aile firmalarının kurucularının oğulları ve torunları, aylaklığı bir hayat tarzı olarak seçmişler ve firmalarının işlerini maaşlı idarecilere bırakmışlardı.Organik kimya, elektrik, optik ve alüminyum gibi yüksek teknolojili sanayilerde yeniliklerin çoğu İngiliz mucitlere ait olmasına rağmen, İngiltere’ye gecikmeli ve gönülsüz bir şekilde aktarılması, müteşebbis başarısızlığının bir göstergesiydi. Hatta İngiltere’nin liderliğini yaptığı pek çok temel sanayide bile İngiliz müteşebbisleri yeniliklere kayıtsız kalmışlardı: Mesela dokuma sanayiinde ABD’de ve Kıta Avrupa’sında icat edilen daha üstün iplik ve dokuma makinelerinin İngiltere’ye girişine uzun süre mukavemet etmişlerdi.


#6

SORU:

Zollverein kelime olarak hangi anlama gelir?


CEVAP:

Zollverein kelime olarak gümrük birliği anlamına gelir.


#7

SORU:

Alman sanayiinin en dinamik sektörleri hangileriydi?


CEVAP:

Alman sanayiinin en dinamik sektörleri yatırım ve ara malları üreten sektörlerdi.


#8

SORU:

Karteller hangi amaçla ve kimler arasında yapılır?


CEVAP:

Karteller fiyatların tespiti, üretimin sınırlandırılması, pazarların paylaşılması gibi tekelci uygulamaların gerçekleştirilebilmesi için bağımsız firmalar arasında yapılmış anlaşmalardı.


#9

SORU:

Fransa'nın sanayileşen ülkeler arasında en düşük şehirleşme oranına sahip olmasının temel nedeni nedir?


CEVAP:

Fransa sanayileşen ülkeler arasında en düşük şehirleşme oranına sahip olanıdır. Bunun temel
nedeni, nüfus artış hızının yavaşlığı olmakla birlikte tarımsal iş gücü oranının yüksekliği ve sınai teşebbüslerin yeri gibi faktörlerin de rol oynamasıydı.


#10

SORU:

Fransa, diğer ülkelerle karşılaştırıldığında doğal kaynak bakımından zengin bir ülke miydi?


CEVAP:

Fransız ekonomisi doğal kaynaklar açısından nispeten yoksuldu. Fransa ilk sanayileşen ülkeler arasında kömür kaynakları açısından en yetersiz olanıydı. Yirminci yüzyılın başlarında Fransa’nın kişi başına kömür üretimi bilinen rezervlerini daha yüksek oranda işletmesine rağmen Belçika ve Almanya’nın üçte, İngiltere’nin ise yedide biri civarındaydı. Fransa, bu ülkelere göre kömür tüketimi çok daha sınırlı olmasına rağmen tüketiminin üçte biri gibi önemli bir bölümünü ithalatla karşılıyordu.


#11

SORU:

Rus sanayileşmesinin başlangıçları hangi yıllardı ve sanayileşme ne zaman belirgin bir nitelik kazandı?


CEVAP:

Rus sanayileşmesinin başlangıçları 18. yüzyıla kadar götürülebilir. Urallar’daki demir sanayii dışında bu ilk sınai teşebbüslerin büyük bölümü, devletin ihtiyaçlarından kaynaklanan verimsiz ve iğreti kuruluşlardı. On dokuzuncu yüzyılın ilk yarısından itibaren, özellikle de 1830’lardan sonra sanayileşme çok daha belirgin bir nitelik kazandı. Sanayi işçilerinin sayısı yüzyılın başında 100.000’in bile altında iken 1860’ta 500.000’i aştı.


#12

SORU:

Modern Japonya, 1912’ye kadar hüküm süren hangi imparatorun yönetiminde doğdu?


CEVAP:

Modern Japonya, 1912’ye kadar hüküm süren bu imparatorun yönetiminde (Meiji
dönemi) doğdu.


#13

SORU:

Japonya'da tarımın sanayileşmedeki etkisi nasıldı?


CEVAP:

Tarım, sanayileşmede başka hiçbir ülkede Japonya’da olduğu kadar önemli bir rol oynamamıştır. 1870’lerde 30 milyon nüfusuyla Japonya, Batı standartlarına göre yoğun nüfuslu bir ülkeydi. Birinci Dünya Savaşı öncesinde nüfus 50 milyona ulaşmıştı. Ekilebilir arazi kıtlığına rağmen Japon tarımı hem bu kalabalık nüfusu beslemiş hem de ihracatın büyük bir bölümünü sağlamıştır. Tarım sektörü hükümet harcamalarının büyük kısmını karşılamış ve böylece dolaylı şekilde de olsa sermaye birikimine katkıda bulunmuştur. Japon köylüsü yoksulluğuna rağmen sanayinin en büyük pazarını oluştururken sanayi için gereken iş gücü de yine kırsal kesimden sağlanmıştır.


#14

SORU:

19. yy.'da ayakta kalma mücadelesinde Osmanlılar kurtuluşu neyde buldular?


CEVAP:

Ayakta kalma mücadelesinde Osmanlılar kurtuluşu modernleşme ve merkezileşmede buldular. Modernleşme gerekli insani ve ekonomik kaynakları ortaya çıkartacak, merkezileşme ise hükümete olayların kontrolünü eline geçirme ve kaynaklardan daha fazla pay alma imkânını verecekti.


#15

SORU:

Osmanlı'da İlk telgraf hattı ne zaman döşenmişti?


CEVAP:

İlk telgraf hattı Kırım savaşı sırasında İstanbul-Edirne arasına döşendi. 1882’de 23 bin, 1900’da 50 bin km’lik telgraf hattı bulunmaktaydı


#16

SORU:

Osmanlı'da modern posta hizmeti ne zaman başladı?


CEVAP:

Osmanlı'da modern bir posta hizmeti 1834’te başlatıldı.


#17

SORU:

Osmanlı yönetimi nasıl bir dış ticaret politikası izliyordu?


CEVAP:

Geleneksel olarak Osmanlı yönetimi ithalatı teşvik edici, buna karşılık ihracatı engelleyici bir politika izliyordu. İster merkantilist ister serbest ticaret taraftarı olsun çağdaş kişileri şaşırtan bu politika ordu ile bürokrasinin menfaatlerinin çiftçi, esnaf ve tüccarın çıkarlarından daha üstün tutulmasının bir sonucuydu.


#18

SORU:

1838’de İngiltere ile imzalanan ticaret anlaşması hangi hükümleri içeriyordu?


CEVAP:

1838’de İngiltere ile imzalanan ticaret anlaşması tüm tekelleri kaldırırken İngiliz tüccarına imparatorluğun tümünde her malı satın alma izni verdi. Anlaşma ithalatın %3, ihracatın %12 ve transit ticaretin %3 oranında vergilendirilmesi esasını getirdi. Ayrıca İngiliz tüccar, ithalatçılar tarafından ödenen diğer iç gümrüklere karşılık olmak üzere %2 ek bir vergi ödeyecekti.


#19

SORU:

19. yy'da Osmanlı'da ticaretin yürütüldüğü ülkeler itibariyle ne gibi değişmeler oldu?


CEVAP:

Ticaretin yürütüldüğü ülkeler itibariyle de önemli değişmeler oldu. Geleneksel olarak en önemli ticaret ortağı olan Fransa, Devrim ve Napolyon savaşları sırasında hemen hemen tamamen silindiyse de 1840’dan 1880’e kadar süratle eski durumuna döndü. Daha sonra nispi önem itibariyle biraz gerilediyse de Birinci Dünya Savaşı arifesinde hala ikinci en büyük pazardı, ithalat içinde ise 4. sırayı işgal ediyordu. İngiltere daima en fazla ithalat yapılan ülkeydi; ihracat içinde de hemen hemen daima ilk sırayı alıyordu. Fakat onun payı da 1880’lerden sonra süratle düştü. Üçüncü önemli ülke Avusturya idi. Avusturya ikincilik için Fransa ile rekabet ediyordu. Rusya’nın payı dış ticaret yapılarının benzerliği nedeniyle önemsizdi. Amerika Birleşik Devletleri 1830’lardan itibaren 1850’ler boyunca gayet aktifti. Fakat onun payı İç Savaş’tan sonra önemli ölçüde düştüyse de yüzyılın sonuna doğru tütün, afyon, kuru üzüm, halı ve diğer mal alışlarıyla ve pamuk ürünleri, petrol, zirai makineler, ayakkabı ve diğer mal satışlarıyla süratle eski düzeyine geri döndü. Ticaretleri en hızlı artan iki ülke ise Almanya ve İtalya idi. İtalya’dan yıllık ithalat 1878-80’de 500 bin sterlinden 1913’te 3.7 milyon sterline yükseldi. Bu artışın baş nedeni pamuklu dokumalardı. İtalya’ya yapılan ihracat ise aynı dönemde 100 bin sterlinden 900 bin sterline yükseldi. Sonuç olarak I. Dünya Savaşı öncesinde İtalya, Osmanlı dış ticaretinde beşinci yeri işgal eder oldu. Almanya’nın payındaki artış ise daha çarpıcıydı. Alman istatistiklerine göre ithalat 1880’de 2 milyon marktan 1913’te 74 milyon marka yükseldi. İhracat ise aynı dönemde 6 milyon marktan 105 milyon marka çıktı. Gerek ithalat gerekse ihracat çok sayıda malı kapsıyordu. Savaş patlak verdiği sırada Almanya üçüncü satıcı, dördüncü pazar konumundaydı.


#20

SORU:

Osmanlı'da sanayileşmeye elverişli ekonomik şartlara rağmen başarısız olunmasının ardında yatan temel sebepler nelerdi?


CEVAP:

Sanayileşmeye elverişli ekonomik şartlara karşı ana engeller sosyal ve politikti. Gerekli sermaye, teşebbüs ve idari yeteneklere sahip yerli bir Türk orta sınıfının bulunmayışı ilk önemli engeldi. Bu boşluk kısmen gayri-müslimler ve yabancılar tarafından dolduruluyordu. Ancak bu kesim yatırımlarını sanayiden daha çabuk ve yüksek gelir getiren devlet istikrazları, ticaret ya da hızla büyüyen şehirlerde gayrimenkul satın alma gibi alanlara yapıyordu. Organize bir sanayi kredisi mevcut değildi. Kitlelerin düşük eğitim seviyesi ve sınai istihdama karşı kayıtsızlıkları iş gücü sağlamayı güçleştiriyordu. Ücretler de nispi olarak yüksekti. Loncaların mukavemeti güçlü ve çoğu zaman etkindi. Ticaret anlaşmaları nedeniyle hükümetin yerli sanayii koruyucu politikalar uygulama imkânından mahrum olması önemli bir engeldi. Mamul malların satışı ve tüketimi üzerinden alınan iç gümrük vergileri yerli sanayinin gelişmesini köstekliyordu. Hükümetin özellikle mali kaygıları ekonomik gelişmeye yönelik politikalar izlemesini güçleştiriyordu. Uluslararası rekabet demiryolları ve kamu hizmetleriyle ilgili imtiyazlar verilmesini engelliyor ya da geciktiriyordu.


#21

SORU:

Osmanlı hükümeti hangi tarihte Avrupa piyasalarından ilk borcunu almak zorunda kaldı?


CEVAP:

Osmanlı hükümeti 1856’da Avrupa piyasalarından ilk borcunu almak zorunda kaldı.


#22

SORU:

Osmanlı Devleti hangi yılda iflasını ilan etmek zorunda kaldı?


CEVAP:

Osmanlı hükümeti 1856’da Avrupa piyasalarından ilk borcunu almak zorunda kaldı. Devletin borçlanma ihtiyacı daha sonraki yıllarda da artarak devam etti. Çünkü devlet harcamaları ile gelirleri arasındaki dengesizlik kronik hale gelmişti. Bu açıklar iç ve dış borçlanma yolu ile kapatılmaya çalışıldı. 1860 ve 1870 arasında dış yükümlülükleri aşırı boyutlara ulaşan Osmanlı Devleti 1876’da iflasını ilan etmek zorunda kaldı


#23

SORU:

Düyun-u Umumiyye İdaresi kaç yılında kuruldu?


CEVAP:

1881’de Düyun-u Umumiyye İdaresi kuruldu.


#24

SORU:

Düyun-u Umumiyye İdaresi, Osmanlı maliyesi üzerinde ne gibi etkiler oluşturdu?


CEVAP:

Düyun-u Umumiyye İdaresi’nin kurulmasıyla Osmanlı hükümetinin karar alma ve hareket özgürlüğü önemli ölçüde kısıtlandı. İmparatorluğun en verimli gelir kaynakları Düyun-u Umumiyye’ye verilmişti ve kapitülasyonlar hükümetin geri kalan gelir kaynaklarından etkin şekilde yararlanmasını engellemekteydi. Ancak Düyun-u Umumiyye para istikrarının sağlanmasına katkıda bulundu; Avrupa’da devletin kredi itibarını yükselterek daha elverişli koşullarla borçlanmasını sağladı ve iyi işleyen bürokrasisiyle öşür gelirlerinin artırılmasında önemli rol oynadı.


#25

SORU:

Osmanlı kamu borçlanmasında en büyük pay hangi ülkeye aitti?


CEVAP:

Osmanlı kamu borçlanmasında en büyük pay Fransa’ya aitti.Birinci Dünya Savaşı öncesinde İngilizler giderek paylarını küçültürken Almanların payı büyüdü. 1881’de Fransa ve İngiltere üçte birer paya sahipken 1914’te Fransa’nın payı %60’a yükseldi, İngiltere’nin payı %10’a düştü, Almanya’nın payı %20’ye çıktı.


#26

SORU:

On dokuzuncu yüzyıl boyunca devlet gelirleri nasıl bir seyir izledi?


CEVAP:

On dokuzuncu yüzyıl boyunca devlet gelirlerinde önemli artışlar oldu. 1840’larda 0.6 milyon guruş olan devlet gelirleri, 1874/5 mali yılında 2.5 milyon guruşa kadar yükseldi. 1877-78 Osmanlı Rus Savaşı’nda uğranılan büyük toprak kayıpları nedeniyle 1.5 milyon guruşa düşen devlet gelirleri daha sonra düzenli artarak 1910/11 mali yılında 2.6 milyon guruşa ulaştı.