İNTERNET VE MOBİL PAZARLAMA Dersi İNTERNET MOBİL TEKNOLOJİLERİN KÜLTÜREL VE TOPLUMSAL BOYUTU soru cevapları:
Toplam 35 Soru & Cevap#1
SORU:
Teknolojinin kültürel alandaki etkileri nelerdir?
CEVAP:
Teknoloji yalnızca maddi olarak değil, kültürel yaşantımız da bu yönde değişimlere uğramıştı. Sözlüklerimize yeni kelimeler eklendi, eski kelimelerin anlamları değişti: Tweet atar, maillere bakar, cepten konuşur hâle geldik. Mesafenin, zamanın, dostluğun, mülkiyetin, suçun yeniden tanımlandığı zamanlara tanıklık etmeye başladık. İnsanların yeni teknolojilerle etkileşimleri yeni bir kültür de yarattı. Bu kültür oldukça dinamik bir kültürdür. O yüzden donmuş, katı ve değişmez bir tanımını yapmak oldukça güç görünmektedir.
#2
SORU:
Siber kültür kavramı neyi ifade eder?
CEVAP:
Siber kültür kavramının sınırları sürekli değişken bir yapıda olduğu için tanımlamak oldukça güçtür. Genel olarak sanal gruplara gönderme yapılarak kullanılsa da, sibernetik, siborglar gibi yeni teknoloji ile ilgili konulara ve daha fazlasına kadar esnetilerek kullanılan bir tanım hâlindedir. Fakat sıklıkla geleceğe yönelmiş bir kültür ve ürünlerini ifade etmek için kullanıldığı söylenebilir.
#3
SORU:
Siber uzay kavramı neyi ifade eder?
CEVAP:
Siberuzay, ilk kez siberpunk edebiyat akımı içinde yer alan William Gibson’un Neuromancer adlı kitabında kullanılmıstır. Burada Gibson siberuzayı söyle tanımlamaktadır: “Siberuzay, günlük olarak milyonlarca kayıtlı operatör ve her ulusta matematik kavramları. öğretilmekte olan çocuklarca deneyimlenen uzlaşımsal bir halüsinasyondur. İnsan sistem indeki her bilgisayarın veri bankalarından soyutlanan verilerin bir grafik sunumudur. Düşünceye sığmayacak bir karmaşıklıktır. Zihnin boşluğunda uzanan ışık çizgileri, veri kümeleridir. Yanıp sönen şehir ışıkları gibi.”. Siberuzay birbiriyle bağlantılı bilgisayarlar arasındaki dijital veri akısını tanımlar. Hiç kimse elle tutulur biçimde yerini gösteremediği için gerçek değil ama etkileri açısından oldukça gerçektir. Ayrıca, siber alan bir bilgisayarla aracılanmış iletişim alanıdır. Burada çevrim içi (online) ilişkiler kurulur, çevrim içi alternatif kimlikler de oluşturulur. Burası çevrim içi ve çevrim dışı yasam ve etkileşim biçimlerinin karşılaştırılmasına olanak tanıyan önemli psikolojik ve sosyal psikolojik soruların ortaya çıkmasına müsait bir alandır. Gerçek ve sanal arasındaki ilişkileri anlamaya çalışan bilim adamları bu alanı çalışırlar. Siberuzay kültürün yeni teknolojiler yoluyla yeniden dolayımlanmasını da içerir. Bir başka deyişle yalnızca bir iletişim aracı değildir. Kendi basına kültürel olarak önem taşır. Ayrıca siberuzay gizli kalmış kimlikler yoluyla toplum ve kültürü yeniden şekillendirme imkânları ortaya koyabilir. Sınırsız bir iletişim ve kültür olasılığını çağrıştırır. Yine siberuzayın teknolojik altyapısı ile ilgili olarak tanımlayıcı bir açıklamayı Hacker Crackdown kitabında Bruce Sterling söyle yapar: “Siberuzay telefon görüşmesinin ortaya çıkıyormuş gibi göründüğü yerdir. Siberuzay, ilk kez siberpunk edebiyat akımı içinde yer alan William Gibson’un Neuromancer adlı kitabında kullanılmıstır. Burada Gibson siberuzayı söyle tanımlamaktadır: “Siberuzay, günlük olarak milyonlarca kayıtlı operatör ve her ulusta matematik kavramları. öğretilmekte olan çocuklarca deneyimlenen uzlaşımsal bir halüsinasyondur. İnsan sistem indeki her bilgisayarın veri bankalarından soyutlanan verilerin bir grafik sunumudur. Düşünceye sığmayacak bir karmaşıklıktır. Zihnin boşluğunda uzanan ışık çizgileri, veri kümeleridir. Yanıp sönen şehir ışıkları gibi.”. Siberuzay birbiriyle bağlantılı bilgisayarlar arasındaki dijital veri akısını tanımlar. Hiç kimse elle tutulur biçimde yerini gösteremediği için gerçek değil ama etkileri açısından oldukça gerçektir. Ayrıca, siber alan bir bilgisayarla aracılanmış iletişim alanıdır. Burada çevrim içi (online) ilişkiler kurulur, çevrim içi alternatif kimlikler de oluşturulur. Burası çevrim içi ve çevrim dışı yasam ve etkileşim biçimlerinin karşılaştırılmasına olanak tanıyan önemli psikolojik ve sosyal psikolojik soruların ortaya çıkmasına müsait bir alandır. Gerçek ve sanal arasındaki ilişkileri anlamaya çalışan bilim adamları bu alanı çalışırlar. Siberuzay kültürün yeni teknolojiler yoluyla yeniden dolayımlanmasını da içerir. Bir başka deyişle yalnızca bir iletişim aracı değildir. Kendi basına kültürel olarak önem taşır. Ayrıca siberuzay gizli kalmış kimlikler yoluyla toplum ve kültürü yeniden şekillendirme imkânları ortaya koyabilir. Sınırsız bir iletişim ve kültür olasılığını çağrıştırır. Yine siberuzayın teknolojik altyapısı ile ilgili olarak tanımlayıcı bir açıklamayı Hacker Crackdown kitabında Bruce Sterling söyle yapar: “Siberuzay telefon görüşmesinin ortaya çıkıyormuş gibi göründüğü yerdir. Masanızın üstündeki plastik araçta yani gerçek telefonunuzun içinde değil. Başka bir şehirdeki başka bir insanın telefonunun içinde de değil. Telefonların arasında bir yerdedir (....) geçmiş yirmi yıldır telefondan telefona gerilmiş dar bir konuşma tüpünden biraz daha fazla olan tek boyutlu, karanlık ve ince bu elektriksel uzay (space) kendini saka kutusundan fırlar gibi ileri fırlatmış, hızla gelişmiştir.”
#4
SORU:
Teknofobi nedir?
CEVAP:
Postman, teknolojik bir toplumu değerlendirmek için Thamus’tan öğrenebileceğimiz çok şey olduğunu söyler. Thamus’un sözlerindeki hatalardan da bir şeyler öğrenebileceğimizi belirtir. Yazının hafızaya kötü bir etkisi olacağı ya da sahte bir bilgelik yaratacağı öngörüsü değildir hatalı olan. Thamus’un hatası yazının topluma bir yük olacağını ya da yükten başka hiçbir şey olmayacağını düşünmesidir. Tüm bilgeliğine rağmen yazının zararlarının yanında yararlarının da olabileceğini düşünmemesi hatasıdır. Bundan tüm teknolojik buluşların mutlaka sadece tek yönlü bir etkisi vardır diye düşünmenin hatalı olduğu çıkarımını yapabiliriz. Böyle düşünen kişilere teknofobik denir.
#5
SORU:
Teknofili nedir?
CEVAP:
Her bir teknoloji hem bir yük hem de bir hediye olabilir. Ya o ya bu değil de hem o hem bu olabilir. Bununla birlikte günlük yaşantımızda birçok Teuth ile de çevrelenmiş olduğumuzu fark etmek de güç değildir. Bu kişiler teknolojilerin neler yapabileceğini hayal ederken neleri bozacağı konusuna tamamen kapalıdırlar. Böyle kişilere teknofilik denir. Bu kişiler teknolojiye sevdikleri kişiye bakar gibi baktıkları için bir ask ilişkisi içinde o teknolojilerin yan etkilerini, dezavantajlarını görmeleri de mümkün değildir.
#6
SORU:
Thamus teknolojiyle ilgili olarak nasıl bir ön görüde bulunmuştur?
CEVAP:
Thamus yazının insanların hafızalarını geliştirmeyeceğini, bilgelik yerine ise bilgelik kibrine sahip sahte bilgeler ortaya çıkaracağını bunların da topluma birer yük olacaklarını söyler. Burada da görüldüğü gibi yazı bilgelik kelimesinin anlamını değiştirmiştir. Fakat Thamus açısından durum daha da vahimdir. Bu teknolojiye hakim olanlar ile olmayanlar arasında da bir fark olacaktır. Yeni teknoloji toplumda yeni bir elit grup yaratacaktır. Bunlar hakketmedikleri bir otorite ve prestij sahibi de olabilirler. Bu da toplumdaki dengeleri ve gidişatı değiştirecektir. Thamus burada yeni teknolojilerin yalnızca eski kelimelerin anlamlarını değiştirmekle kalmadığını, toplumun gidişatını da değiştirebileceğini belirterek toplumsal bir uyarıya dikkat çekmek ister. Çoğu zaman yeni bir teknolojinin bir topluma girişi öngörülemeyen kazananlar ve kaybedenler ortaya çıkarır. Bu, yeni teknoloji için ödenecek toplumsal bir maliyettir denebilir. Öngörülmediği ya da bazen çeşitli sebeplerle örtülü bırakıldığı için bu kazanan ve kaybedenler hakkında toplumlar çok bilinçli olamazlar hatta sahte bir bilinç de yaratılabilir. Bu duruma ideolojik bir durum diyebiliriz.
#7
SORU:
Ünlü kuramcı Marshall McLuhan’ın “araç mesajdır” sözü neyi ifade eder?
CEVAP:
Bilinen dünyayı anlamlandırmak, bazı şeylere değer verip bazılarına vermemek, bazı yetenekleri daha fazla geliştirmek teknolojide gömülü bu ideolojik yanlılıklarca gerçekleştirilebilir. Buna başka bir örnek de mekanik saattir. Saat önce Hristiyan Benedikten manastırlarında tapınma saatlerini kesin biçimde bilmek ve uygulamak için üretilmiş ve kullanılmıştır. Fakat rahiplerin öngöremediği biçimde saat yalnızca zamanı kesin olarak bilmeye değil insanların hareketlerini kontrol ve senkronize etmeye de yaramıştır. Böylelikle 14. yüzyılın ortalarından itibaren saat manastır duvarlarının dışına çıkmış, çalışanlara, tüccarlara kadar tüm halk için yeni bir düzen getirmiştir. Lewis Mumford “mekanik saat; düzenli üretim, düzenli çalışma saatleri ve standartlaştırılmış üretimi mümkün kılmıştır ”demektedir.
#8
SORU:
Metykova ve Macek’e göre siberkültüre olan dört temel yaklaşım nedir?
CEVAP:
• Ütopyacı yaklaşım
• Ütopyacı yaklaşım
• Enformasyonel yaklaşım
• Antropolojik yaklaşım
• Epistemolojik yaklaşım
#9
SORU:
Siberkültüre olan ütopyacı yaklaşım neyi ifade eder?
CEVAP:
Siberkültüre en eski yaklaşım ütopyacı yaklaşımdır. Yeni medya üzerine ilk tartışmalara işaret eden, siberpunk hareketinin, kırıcı (hacker) alt kültürünün ve daha genel olarak da ilk bilgisayar ve ağ kullanıcılarının, 1980 ve 90’larda bilgisayar ağlarınca kurulan sanal toplulukların ilk üyelerinin kendilerini ifade ettikleri yaklaşımdır. Siberkültür bu tarz kavranışında bilgisayar çağı alt kültürleri olarak tanımlanır. Bu alt kültürler in üyeleri, siber kültürü, toplumun fütüristtik bir yeniden oluşması sürecine dahil olma olarak algılamaktadır. Örneğin; siber punk projesinin yaratıcılarından Andy Hawk, Gelecek Kültürü Manifestosu’nda su anda ve buradaki siberkültürün henüz ilk zamanlarında fakat yeni geleceğin var olan temeli olduğunu belirtmektedir. Bu bakış açısına göre de kırıcı (hacker) kültürü bilgi toplumunun asli kültürü olacaktır.
#10
SORU:
Enformasyonel yaklaşımın temsilcilerinden Margaret Morse’a göre siberkültür kavramı nasıl ifade edilir?
CEVAP:
Morse, bilgisayar ağlarının yalnızca özel dünyaları ve hayatları birbirinden ayırıp hareket ettirmekle kalmayıp tüm bir merkezîleşmiş bilgi dağıtım biçimini sorgulayarak bu durumun bilginin doğasını değiştirdiğini öne sürer. Örneğin, televizyon, ulusal bazda, merkeziyetçi biçimde dağıtılan bir iletişim kanalı olarak daha geniş toplumsal ve kültürel bir bağlam önerirken, bilgisayar ağları daha yalın ve bireylerarası düzeyde bir iletişim biçimi önermektedir. Böylesi bir durumda iletişim dijital bilgi ile gerçekleştirilebilir. Fakat dijital bilgi bir ve sıfırlardan oluşmuş hâli ile kişilerden bağımsızlaştırılmış, bağlamsızlaştırılmış ve insan ilişkisinin temeli olmak için fazlaca steril bir hâle dönüştürülmüştür. Morse’un görüşleri açısından bilginin kişisizleştirilmesi ve bağlamından soyutlanarak dijital veri hâline getirilmesi bilgiyi özgürce dönüştürülebilir bir şey hâline getirmenin bedelidir. Bununla birlikte bilgi toplumu soyut dijital veri düzeyinde deneyimlenmez. Böylece teknolojinin ve dijital verinin bireysel, biricik ve öznel düzeyde kültürel kullanımları yaratılmıştır. Bu kullanımlar kültür ve teknoloji arasında biriciklik, kendine özgülük ve imgelemi için alan yaratan bir ara yüzdür. Morse’un siberkültür kelimesine atfettiği anlam da tam bu kültürel düzeydir.
#11
SORU:
Antropolojik yaklaşımda önemli isimlerden olan Arturo Escobar siberkültür hakkında ne düşünmüştür?
CEVAP:
Escobar 1996 yılında yazdığı ünlü makalesi ‘Siberyaya Hosgeldiniz: Siberkültürün Antropolojisi Üstüne Notlar”da siberkültürü yeni teknolojiler temelinde olusan ve teknolojileri de şekillendiren kültürel inşalar ve yeniden inşalar olarak ele almaktadır. Yazısında bu araştırmasındaki ana fikrin teknolojinin kültürel bir buluşu temsil ettiğidir. Teknolojilerin yeni dünyalar ortaya çıkardığını ve belli kültürel koşullarda ortaya çıktıklarını sonra da yeni toplumsal ve kültürel durumlar yaratılmasına yardım ettiklerini belirtir. Fakat Escobar’ın siberkültür kavramı çok net değildir. Daha çok bağlamsal düzeyde kalır. Escobar siberkültürün yeni bir rejim olan teknososyalliği ve biyoteknoloji ile biyososyalliği getirmesi anlamında bilgisayar ve bilgi teknolojileri ile ilgili olduğunu söylemektedir. Bu kültürel rejimler bir söylem ve anlatı çerçevesi olarak siberkültür rejiminin temelini oluşturmaktadırlar. Siberkültürü Escobar kültürel tarz olarak ele alırken siberkültürün insanların gittikçe daha fazla bilim ve teknolojinin yeni biçimlerince yapılanan tekno biyokültürel çevrelerde yasamaya başlamalarının farkına varılması olduğunu söylemektedir. Bu yeniliğe rağmen siber kültürün yeri bir düzenin yapılanmasına yönelik olsa da modernite dediğimiz herkesçe bilinen bir sosyal matristen doğduğunu ve bu yeni düzeni henüz tam olarak kavramsallaştıramamış olsak da anlamaya çalışmamız gerektiğini vurgulamaktadır.
#12
SORU:
David Hakken siberkültüre antropolojik yaklaşımda hangi tavır içindedir?
CEVAP:
David Hakken daha eleştirel bir tavır içindedir. Eleştirel bir yapı söküm ve ampirik bilgiye dayalı eksiklik bu heyecana temkinli yaklaşmasına neden olur. Hatta ampirik ve eleştirel olarak yukarıda bahsedilen heyecana sahip olanların varsayım olarak aldıkları heyecanın köklerini sorgular. Hakken’in görüşleri Morse ve Escobar’ın görüşlerindeki eleştirel eksikliği mükemmel biçimde tamamlar görünmektedir.
#13
SORU:
Siberkültüre epistemolojik yaklaşımda bakış açısı nedir?
CEVAP:
Bu yaklaşım özünde siberkültürü bir yeni medya kuramı olarak ele almaktadır. Bu yaklaşıma dahil edilebilecek kişilerden biri olarak Lev Manovich siberkültür ve yeni medyanın ayrılmış araştırma alanları olduğunu belirtmektedir. Manovich’e göre yeni medya kuramı bilgi kültürünün araştırılmasıdır. Siberkültür, çalışmaları Internet ve ağ iletişiminin yeni biçimleri ile ilişkili toplumsal olguları ve bunlar üzerine çalışmaları içermektedir. Siberkültür çalışmaları deyince, çevrim içi topluluklar, çevrim içi çok oyunculu oyunlar, çevrim içi kimlik konuları, elektronik posta kullanımının sosyoloji ve etnografisi, farklı topluluklarda cep telefonu kullanımı, Internet kullanımında toplumsal cinsiyet ve etnik kimlik gibi konuları öngörmektedir Manovich. Kısaca Manovich’e göre Siberkültür toplumsal olan ve ağlar hakkındadır, yeni medya ise kültürel olana ve bilgisayarlara yöneliktir. Lister içinse siberkültür yeni teknolojilerin, iletişim ağları, programlama, programlar, yapay zeka, sanal gerçeklik vb. temalarla karakterize edilen bağlamıdır. Bu anlamda Gibson’un Neuromancer’i, Cadigan’ın Synners’i ya da Scott’un Blade Runner filmi gibi kurmacalar teknolojik bir dünyanın haritasını oluşturmakta, ürettikleri dil, anlam, hikâyeler ve değerler ile önemli bir rol oynamaktadır. Siberkültür bu yaklaşım içinde kurmacaların ve söylemlerin kavram ve kuramların birbirlerini etkileyerek birbirlerinin doğasını değiştiren doğal ve sosyal bilimlerin kavram ve teorilerinin bir buluşma noktasıdır.
#14
SORU:
Castells’e göre internet kültürü nasıl tanımlanır?
CEVAP:
Castells Internet Galaksi kitabında İnterneti dört düzeyli bir kültür olarak değerlendirmiştir. Bu dört düzey birbirleri ile varoluşsal bir bağlantı içerisindedirler. Castells Internet Galaksi kitabında İnterneti dört düzeyli bir kültür olarak değerlendirmiştir. Bu dört düzey birbirleri ile varoluşsal bir bağlantı içerisindedirler.
• Birinci düzey Tekno Mertokratik kültürdür. Bu kültür temel olarak büyük bilim ve akademik dünyadan doğmuştur. Bilginin güç olduğu düşüncesini takip eden bu kültür bilim ve bilginin toplumların ve dünyanın değişiminde temel bir rol oynaması gerektiğine inanır. Her ne kadar Internet’in bir askerî teknoloji olarak ortaya çıktığı söylense de sonuçta bu teknolojinin üretimi akademik dünya tarafından gerçekleştirilmiştir. Bir nükleer saldırıda ayakta kalabilecek bir iletişim altyapısı oluşturulması ihtiyacından yola çıkmış olsa da Internet bilim adamlarının uğraşları sonucunda yaratılmış ve yine ilk olarak üniversiteler arasında bağlantılarla hayata geçmiştir.
• İkinci düzey ise Hacker Kültürüdür. Daha önce de belirtildiği gibi düzeyler hiyerarşik olarak sıralanmıştır. Bu açıdan tekno meritokratik bir düzeyin spesifikleşmiş bir biçimi olarak hacker kültürünü tanımlamak yanlış olmaz. Hackerlar teknoloji ile büyülenmiş kişilerdir ve özgürlük şiarlarının temelinde yükselen büyük bir yaratıcılık gücüne sahiptirler. Günümüzde isimlerini bildiğimiz büyük teknoloji şirketlerinin başlangıçları zamanında hacker olarak anılan kişilerce gerçekleştirilmiş. Birçok yeni teknoloji bu merak eden ve araştırma, yeni bir şey bulma motivasyonları yüksek kişilerce icat edilmiştir. Hacker kültürünün doğum yeri olarak yine üniversiteler gösterilebilir. Daha sonrasında elbette bu bilgiyi kötü amaçlar için kullanan suçlu hackerlar da ortaya çıkmıştır. Dahası kendisine hacktivist diyen, hack yeteneklerini siyasal amaçlar için kullanan gruplara da hâlen şahit olmaktayız. Fakat Internet kültürünün gelişiminde teknolojik yaratıcılık açısından ve kendi özgürlük anlayışları bakımından vazgeçilmez bir yere sahiptirler.
• Üçüncü düzey, Sanal Cemaat Kültürüdür. Internet’in kültürünün oluşmasında Internet’te olan insanların birbirleriyle etkileşimlerinin büyük payı vardır. Bu açıdan Internet’in sağladığı olanaklarla ortaya çıkan sanal cemaat kültürü, kültürün değerlerinin yaratılmasında önemli bir rol oynamaktadır. Tekno meritokratik kültürün temelinde hacker kültürünün icatçı motivasyonu ile ortaya çıkan bir yeni teknolojik alanda insan etkileşiminin sonucu sanal cemaatlerdir. Önceki kültür düzeyleri olmasa bundan da bahsetmemiz mümkün olmazdı. Sanal cemaat kültürü, Rheingold’un Sanal Cemaat, elektronik cephenin iskan edilmesi kitabında oldukça umutlu ve ütopik bir yaklaşımla ifade edilir. Kendisi de en basından itibaren gelişmelere tanık ve katılımcı olan Rheingold için basta bu yeni alan bilim adamlarının, sanatçıların ve yardımlaşmak isteyen insanların birbiri ile etkileşim kurup paylaşabildikleri bir cennet bahçesini andırmaktadır. Tekno meritokratik kültürün bilgi güçtür anlayışı, hacker kültürünün özgürlük fikri ve sanal cemaat kültürünün paylaşım anlayışı İnternet kültürünü etkileyen önemli kavramlardır diyebiliriz. Özellikle yabancılaşmış, yalnızlaşmış, atomik bir bireycilik içerisinde yaşamını sürdüren kitleler açısından paylaşım temelindeki bu yeni teknoloji iletişimi bir tür tedavi, bir tür yeni umut, insan iletişiminin yeniden daha yakın ve mutlu bir toplum yaratabileceği bir gelişme olarak değerlendirilmiştir. Ayrıca Internet’in toplumsal boyutunu sembolik bir aidiyet ile birleştirerek insanların yaşamlarına yeni bir boyut eklemesi açısından da Internet kültürünün önemli bir düzeyidir.
• Son düzey Girişimci Kültürüdür. Adından da anlaşılacağı gibi doğrudan ekonomik ve ticari bir yaklaşımı çağrıştırmaktadır. Para kazanma amacıyla, Internet teknolojisinin ve pratiklerinin tüm topluma yayılması konusunda önemli bir role sahip bir kültür düzeyidir. Girişimcilik kültürü iledir ki, insanlar bir ürün olarak bu yeni teknolojinin üretimini sağlamış ve gittikçe artan düzeyde satın alma yoluyla bu teknolojiyi kullanarak, katılma ve kültürü genişletme imkânını bulmuşlardır.
#15
SORU:
Green ve Haddon’a göre bir teknolojinin toplum tarafından anlamlandırılmasının araştırılması sürecinde sorulması gereken beş temel soru nedir?
CEVAP:
• Söz konusu teknoloji nasıl üretilmiş?
• Söz konusu teknoloji nasıl üretilmiş?
• Söz konusu teknoloji tüketime nasıl sunulmuş, nasıl tüketiliyor?
• Söz konusu teknoloji nasıl düzenleniyor ve yönetiliyor?
• Söz konusu teknoloji nasıl temsil ediliyor ya da algılanıyor?
• Söz konusu teknoloji yoluyla toplumsal kimlikler nasıl ilişkilendiriliyor?
#16
SORU:
"Siber" kavramı ne anlama gelmektedir?
CEVAP:
Siber, kelimesi Yunanca kybernete ya da sibernetik kelimesinden kısaltılmıştır. Yunanca kelime dümenci, idareci ya da idare etmekte ve yönetmekte mahir kimse anlamında kullanılır. İşlevsel süreçlerin kontrolüne gönderme yapması bakımından da bilgisayarlar ya da elektronik bağlamında bu teknoloilerdeki ya da bu teknolojiler vasıtasıyla süreçteki şeyin kontrolü olarak da değerlendirilebilir.
#17
SORU:
"Sibernetik" kavramı ne anlama gelmektedir?
CEVAP:
Sibernetik kelimesi ise ilk kez Norbert Wiener tarafından 1954 yılında yazdığı “Sibernetik ya da Makineler ve Hayvanlarda İletişim ve Kontrol” adlı kitabında kullanılmıştır. Wiener burada kelimeyi hayvanlarda veya mekanik ağlarda özellikle kendi kendini düzenleyen karmaşık sistemlerin kontrolüne gönderme yapmak için kullanmıştır. Sibernetik özellikle ikinci dünya savaşında iletişim ve atış sistemlerinin geliştirilmesinde önemli faydalar sağlamışsa da, yaptıklarının sonuçlarının sorumluluğunu taşıyan bir bilim adamı portresi öneren Wiener sonraki çalışmalarına hiçbir askeri destek almak istememiştir.
#18
SORU:
"Kültür" kavramı ne anlama gelmektedir?
CEVAP:
Kültür Latince cultura kelimesinden gelmektedir. Eskiden bu kavram tarım alanında bir şeyi ekip yetiştirme anlamıyla kullanılmıştır. Sonraları bu anlam temelde aynı kalsa da farklı şeyleri işaret etmiştir. Örneğin; Cicero, cultura animi yani ruhun yetiştirilmesi kavramını kullanmıştır. Ortaçağda doğal olarak insan için en yüksek ideal olarak değerlendirilen felsefi ruhun geliştirilmesini ifade etmektedir. İnsanın barbar taraarını yenerek tam bir insan olması ülküsünü gütmektedir. Terimi bu anlamıyla kullananlarca 18. yüzyıla kadar bu şekilde değerlendirilen kültür kavramı bu tarihten itibaren özellikle Alman düşünürlerin katkısıyla ruhsal ve zihinsel gelişimin ötesinde anlamlar da edinmiştir.18. yüzyılın sonlarında Avrupa’da kültür, antropolojinin gelişmesinin de etkisiyle farklı toplumların, grupların ya da insanların deneyimlerini semboller aracılığıyla sınıflandırma ve temsil etme kapasitelerini ve bu farklı toplumların kendilerine has genel yaşam tarzlarını ve ürettikleri maddi olan ve olmayan tüm şeyleri kapsayan, işaret eden bir anlamda kullanılmaya başlanmıştır. Farklı coğrafyalarda yaşayan insanların farklı yaşam tarzlarını, inanç, düşünce, tutum, davranışlarını ve bu yapı için de üretip paylaştıkları maddi ve maddi olmayan her şeyi kapsayan bu yaklaşım açısından siberkültürü değerlendirdiğimizde denilebilir ki siberkültür siberuzayda yaşayan, üreten ve paylaşanların kültürüdür.
#19
SORU:
Siberuzayın anlamsal boyutunun altındaki fiziksel durumun da farklı bir yapı olduğunu vurgulayan görüşler hangileridir?
CEVAP:
Siberuzayın anlamsal boyutunun altındaki fiziksel durumun da farklı bir yapı olduğunu vurgulayan görüşler de vardır. Örneğin; Electronik Frontier Foundation adlı sivil toplum örgütünün kurucuları arasında yer alan ve Grateful Dead müzik grubunun şarkı sözü yazarı John Perry Barlow kelimenin İnternet ve sanal dünyaya gönderme yapan anlamıyla ilgili olarak Haziran 1990 yılındaki “Crime and Puzzlement” makalesinde şöyle demektedir: “Bu sessiz dünyada tüm konuşmalar yazılıdır. Buraya girmek isteyen biri mekan ve vücudu feda edip yalnız kelimelerden mamul bir şey hâline dönüşür. Komşularınızın ne söylediğini görebilir ama kendilerinin ve fiziksel çevrelerinin neye benzediğini göremezsiniz. Kasaba toplantıları süreklidir, tartışmalar cinsel sapkınlıklardan, amortisman planlarına kadar her konuda devam eder. Bir telefonik filiz ya da milyonlarcası olsun hepsi birbirine bağlıdır. Kollektif olarak içinde yaşayanların deyimi ile ağı (net) oluştururlar. Bu ağ, elektronik devletlerin, mikro dalgaların, manyetik alanların yanıp sönen ışıkların ve bilim-kurgu yazarı William Gibson’un siberuzay dediği düşüncenin olduğu uçsuz bucaksız bölge boyunca yayılır.”
#20
SORU:
Siberuzay ne tür bir veri akışını tanımlar?
CEVAP:
Siberuzay birbiriyle bağlantılı bilgisayarlar arasındaki dijital veri akışını tanımlar. Hiç kimse elle tutulur biçimde yerini gösteremediği için gerçek değil ama etkileri açısından oldukça gerçektir. Ayrıca, siber alan bir bilgisayarla aracılanmış iletişim alanıdır. Burada çevrim içi (online) ilişkiler kurulur, çevrim içi alternatif kimlikler de oluşturulur. Burası çevrim içi ve çevrim dışı yaşam ve etkileşim biçimlerinin karşılaştırılmasına olanak tanıyan önemli psikolojik ve sosyal psikolojik soruların ortaya çıkmasına müsait bir alandır.
Gerçek ve sanal arasındaki ilişkileri anlamaya çalışan bilim adamları bu alanı çalışırlar. Siberuzay kültürün yeni teknolojiler yoluyla yeniden dolayımlanmasını da içerir. Bir başka deyişle yalnızca bir iletişim aracı değildir. Kendi başına kültürel olarak önem taşır.
Ayrıca siberuzay gizli kalmış kimlikler yoluyla toplum ve kültürü yeniden şekillendirme imkânları ortaya koyabilir. Sınırsız bir iletişim ve kültür olasılığını çağrıştırır.
#21
SORU:
Siberuzayın teknolojik altyapısının açıklamasını Bruce Sterling nasıl yapmıştır?
CEVAP:
Siberuzayın teknolojik altyapısı ile ilgili olarak tanımlayıcı bir açıklamayı Hacker Crackdown kitabında Bruce Sterling şöyle yapar: “Siberuzay telefon görüşmesinin ortaya çıkıyormuş gibi göründüğü yerdir. Masanızın üstündeki plastik araçta yani gerçek telefonunuzun içinde değil. Başka bir şehirdeki başka bir insanın telefonunun içinde de değil. Telefonların arasında bir yerdedir (....) geçmiş yirmi yıldır telefondan telefona gerilmiş dar bir konuşma tüpünden biraz daha fazla olan tek boyutlu, karanlık ve ince bu elektriksel uzay(space) kendini şaka kutusundan fırlar gibi ileri fırlatmış, hızla gelişmiştir.”
#22
SORU:
Siberuzayın teknolojik altyapısı ile alakalı olarak 1970’lerde nasıl bir dönüşüm yaşanmıştır?
CEVAP:
Mikroişlemcilerin geliştirilmesi ve ticari olarak yaygınlaştırılması büyük ölçekli birçok ekonomik ve sosyal süreçleri tetikledi. 1970’ler endüstriyel gelişmede yeni bir dönem açtı: Robotlaşma, esnek üretim hücreleri, sayısal kontrollü makinalar vb. dahası hizmet sektöründe de ilk kez örneğin; bankacılık ve sigortacılıkta otomasyona geçildi. O zamandan itibaren de sistemli verimlilik çabaları elektronik araçların kullanımı, bilgisayarlar ve iletişim ağlarının işe koşulması ile tüm ekonomik aktivitelere yayıldı.
#23
SORU:
Her kültür teknoloji ile karşılaşmak ve müzakere etmek zorunda mıdır?
CEVAP:
Her kültür teknoloji ile karşılaşmak ve müzakere etmek zorundadır, akıllıca ya da ahmakça. Bir tür pazarlık gibi her yeni gelen teknoloji bilgece getirdikleri ve götürdükleri ya da verecekleri ve alacakları açısından değerlendirilmelidir. Bilge kişiler bunu bilir ve dramatik teknolojik gelişmelerden çok etkilenmezler. Buluşlarımız Toreau’nun deyişiyle geliştirilmemiş amaçlar için gelişmiş araçlar olabilir mi? Bir teknofobik böyle yanıt vere-bilir yeni gelişen teknolojilere karşı Thamus ile benzer biçimde. (Bir teknofobik, Thamus ile benzer biçimde yeni gelişen teknolojilere karşı böyle bir yanıt verebilir) Fakat Thamus yazının getirebileceği gelişmeleri ve olumlu yönleri de tamamen görmezden gelmektedir.
#24
SORU:
Her yeni teknolojini yalnızca olumlu sonuçlar mı ortaya koyar?
CEVAP:
Her yeni teknolojinin yalnızca olumlu sonuçlar ortaya koyacağı gibi bir tek yanlı teknofilik bakış açısına bir başka örnek nükleer teknolojidir. Yalnızca yeni bir teknoloji olması, karlı olması ve gelişmiş ülkelerce kullanılıyor olması ve yalnızca getireceği yararları gören teknofillere karşı çevre örgütleri ve sivil toplum kuruluşları bu teknolojinin getireceklerinin yanında olası zararlarını da hatırlatırlar.
#25
SORU:
Yeni teknolojilerin hayatımıza girdiklerinde yalnızca fiziksel etkileri mi olur?
CEVAP:
Yeni teknolojiler hayatımıza girdiklerinde yalnızca fiziksel etkileri olmaz, anlam dünyamızda da değişiklikler yaparlar. Yeni teknoloji ile birlikte sözcüklerimize yeni kelimeler de dahil olur. Örneğin, hard disk, multimedya, dokunmatik ekran vb. Bu gayet doğal bir süreçtir yeni ortaya çıkan şeylere yeni isimler verilir. Fakat yeni teknoloji yeni kelimelere sebep olmakla kalmaz eski sözcükleri ve anlamlarını da değiştirir. Bilginin, doğrunun, bilgeliğin, tarihin, zamanın, mesafenin yani yaşarken kullandığımız temel sözcüklerin anlamlarını da değiştirir. Dahası bu değişim biz farkında olmadan gerçekleşebilir. Kuşak çatışması dediğimiz daha yeni neslin daha eski bir nesli anlayamamasının sorumlularından biri de bu durum olabilir.
#26
SORU:
Siberkültüre ütopyacı yaklaşım nedir?
CEVAP:
Belki de siberkültüre en eski yaklaşım ütopyacı yaklaşımdır. Yeni medya üzerine ilk tartışmalara işaret eden, siberpunk hareketinin, kırıcı(hacker) altkültürünün ve daha genel olarak da ilk bilgisayar ve ağ kullanıcılarının, 1980 ve 90’larda bilgisayar ağlarınca kurulan sanal toplulukların ilk üyelerinin kendilerini ifade ettikleri yaklaşımdır.
#27
SORU:
Siberkültüre enformasyonel yaklaşım nedir?
CEVAP:
Bu yaklaşımda siberkültür bilgi toplumunun kültürel arayüzü olarak değerlendirilmektedir. Bu görüşün ünlü temsilcilerinden Margaret Morse bazı açılardan Levy ve Hawk’ın görüşlerine yaklaşır. Siberkültüre henüz oluşmakta olan, genç ve dolayısıyla da geçmişe dönük değil öngörü ve tahminlerle değerlendirilen bir yapı olarak yaklaşır. Levy’e benzer biçimde siberkültürü yeni bilgi biçimleriyle etkileşmemizden doğan kültürel pratikler olarak değerlendirir. Fakat Levy’deki kadar yoğun bir teknofilik yaklaşım gözlenmez. Bilgi toplumunun kültürel düzeyi olarak siberkültürü ele alırken de Hawk’ın görüşlerine yaklaşır ama Hawk’daki siberpunk dili ve tarzı kendisinin yazılarında görülmez.
#28
SORU:
Siberkültüre antropolojik yaklaşım nedir?
CEVAP:
Bu yaklaşım en temelde siber kültürü kültürel pratikler ve yaşam tarzları açısından değerlendirir.
#29
SORU:
Siberkültüre epistemolojik yaklaşım nedir?
CEVAP:
Bu yaklaşım özünde siberkültürü bir yeni medya kuramı olarak ele almaktadır. Bu yaklaşıma dahil edilebilecek kişilerden biri olarak Lev Manovich siberkültür ve yeni medyanın ayrılmış araştırma alanları olduğunu belirtmektedir. Manovich’e göre yeni medya kuramı bilgi kültürünün araştırılmasıdır. Siberkültür, çalışmaları İnternet ve ağ iletişiminin yeni biçimleri ile ilişkili toplumsal olguları ve bunlar üzerine çalışmaları içermektedir Siber-kültür çalışmaları deyince, çevrim içi topluluklar, çevrim içi çok oyunculu oyunlar, çevrim içi kimlik konuları, elektronik posta kullanımının sosyoloji ve etnografisi, farklı topluluklarda cep telefonu kullanımı, İnternet kullanımında toplumsal cinsiyet ve etnik kimlik gibi konuları öngörmektedir Manovich. Kısaca Manovich’e göre Siberkültür toplumsal olan ve ağlar hakkındadır, yeni medya ise kültürel olana ve bilgisayarlara yöneliktir.
#30
SORU:
Castells İnternet Galaksi kitabında İnterneti kaç düzeyli bir kültür olarak değerlendirmiştir?
CEVAP:
Castells İnternet Galaksi kitabında İnterneti dört düzeyli bir kültür olarak değerlendirmiştir. Bu dört düzey birbirleri ile varoluşsal bir bağlantı içerisindedirler. İnternet Galaksi ismi aslında McLuhan’ın ünlü kitabı Gutenberg Galaksi’sine gönderme yapmaktadır. Genel olarak Harold Innis’in takipçisi olarak McLuhan gelişen teknolojilerin insan toplumun değişiminde etkili olduğunu tarihsel örneklerle ifade etmektedir. Bu konuda da olumlu ve ütopyacı bir bakışı olduğu da ifade edilebilir. Teknolojideki gelişmelerin insanların davranış biçimlerinden toplumsal yapılanmalarına dek birçok şeyi etkileyeceği düşüncesinde olan McLuhan bu etkinin olumlu yönde olacağını düşünmektedir. Bu görüşleri bakımından da eleştirel düşünürlerce eleştirilmektedir.
#31
SORU:
Tekno-Meritokratik kültür nedir?
CEVAP:
Bu kültür temel olarak büyük bilim ve akademik dünyadan doğmuştur. Bilginin güç olduğu düşüncesini takip eden bu kültür bilim ve bilginin toplumların ve dünyanın değişiminde temel bir rol oynaması gerektiğine inanır.
#32
SORU:
Hacker Kültürü nedir?
CEVAP:
Hackerlar teknoloji ile büyülenmiş kişilerdir ve özgürlük şiarlarının temelinde yükselen büyük bir yaratıcılık gücüne sahiptirler. Günümüzde isimlerini bildiğimiz büyük teknoloji şirketlerinin başlangıçları zamanında hacker olarak anılan kişilerce gerçekleştirilmiş. Birçok yeni teknoloji bu merak eden ve araştırma, yeni bir şey bulma motivasyonları yüksek kişilerce icat edilmiştir. Hacker kültürünün doğum yeri olarak yine üniversiteler gösterilebilir. Daha sonrasında elbette bu bilgiyi kötü amaçlar için kullanan suçlu hackerlar da ortaya çıkmıştır. Dahası kendisine hacktivist diyen, hack yeteneklerini siyasal amaçlar için kullanan gruplara da hâlen şahit olmaktayız. Fakat İnternet kültürünün gelişiminde teknolojik yaratıcılık açısından ve kendi özgürlük anlayışları bakımından vazgeçilmez bir yere sahiptirler.
#33
SORU:
Sanal cemaat kültürü nedir?
CEVAP:
Sanal cemaat kültürü, Rheingold’un Sanal Cemaat, elektronik cephenin iskan edilmesi kitabında oldukça umutlu ve ütopik bir yaklaşımla ifade edilir. Kendisi de en başından itibaren gelişmelere tanık ve katılımcı olan Rheingold için başta bu yeni alan bilim adamlarının, sanatçıların ve yardımlaşmak isteyen insanların birbiri ile etkileşim kurup paylaşabildikleri bir cennet bahçesini andırmaktadır.
#34
SORU:
Girişimci kültürü nedir?
CEVAP:
Ekonomik ve ticari bir yaklaşımı çağrıştırmaktadır. Para kazanma amacıyla, İnternet teknolojisinin ve pratiklerinin tüm topluma yayılması konusunda önemli bir role sahip bir kültür düzeyidir. Girişimcilik kültürü iledir ki, insanlar bir ürün olarak bu yeni teknolojinin üretimini sağlamış ve gittikçe artan düzeyde satın alma yoluyla bu teknolojiyi kullanarak, katılma ve kültürü genişletme imkânını bulmuşlardır.
#35
SORU:
Bir teknolojinin toplum tarafından anlamlandırılmasının araştırılması sürecinde ise Green ve Haddon nasıl bir beş düzeyli soruşturmanın faydalı olabileceğini belirtmektedirler?
CEVAP:
Bir teknolojinin toplum tarafından anlamlandırılmasının araştırılması sürecinde ise Green ve Haddon beş düzeyli bir soruşturmanın faydalı olabileceğini belirtmektedirler.
Bu beş düzeyi beş soru ile ifade etmek mümkündür?
- Söz konusu teknoloji nasıl üretilmiş?
- Söz konusu teknoloji tüketime nasıl sunulmuş, nasıl tüketiliyor?
- Söz konusu teknoloji nasıl düzenleniyor ve yönetiliyor?
- Söz konusu teknoloji nasıl temsil ediliyor ya da algılanıyor?
- Söz konusu teknoloji yoluyla toplumsal kimlikler nasıl ilişkilendiriliyor?