İSLAM TARİHİ VE MEDENİYETİ I Dersi İSLAM'IN MEDİNE DÖNEMİ soru cevapları:
Toplam 38 Soru & Cevap#1
SORU: Benî Nadir Gazvesi nedir?
CEVAP: Yahudi kabilelerinden Nadiroğulları, Uhud Savaşı esnasında müşriklerin karargahına gidip onları Müslümanlara karşı tahrik etmişti. Bunun yanında zaman zaman Müslümanlarla çatışmak istemiş ve bazı suikast teşebbüslerinde bulunmuşlardı. Hz. Peygamber kendilerini uyarıp anlaşmaya riayet etmelerini istemişse de olumlu sonuç alamadı. Bi’rimaune Vakası’ndan sonra Hz. Muhammed müşterek bir problemin çözümü için Hz. Ebu Bekir, Hz. Ömer, Hz. Ali ile birlikte onların yerleşim merkezine gitti. Nadiroğulları kendilerini iyi karşılamakla birlikte oturdukları yerin damından taş yuvarlamak suretiyle onları öldürmeye teşebbüs ettiler. Durumu fark eden Hz. Muhammed yanlarından ayrılarak şehre döndü. Medine Anlaşması kendileri tarafından bozulduğu için şehri on gün içinde terk etmelerini istedi. Nadiroğulları Medine’yi terk etmek üzere hazırlıklara başlamışken Abdullah b. Übey yardımcı olacağını söyleyerek onları vazgeçirdi. Bunun üzerine Hz. Peygamber onları muhasara ederek anlaşmaya davet etti. Önceleri direnmeye karar veren Yahudiler on beş gün süren kuşatmadan sonra yanlarında götürebilecekleri mallarıyla birlikte Medine’yi terk etmeye razı oldular. Büyük çoğunluğu Hayber’e bir kısmı da Suriye’ye yerleştiler.
#2
SORU: Hz. Muhammed’in Veda Hutbesi’nden sonraki gelişmeler kısaca nasıl özetlenebilir?
CEVAP: Hz. Peygamber Veda haccından Medine’ye döndükten sonra sağlığı bozuldu. Rahatsızlığı günlerinde Uhud şehitlerini ziyaret edip cenaze namazı kıldı. Bu günlerde Yemen’de Mezhic kabilesine mensup bir kişi peygamberlik iddiasıyla ortaya çıktı. Kabilesinden topladığı 600 kadar süvari kuvvetiyle San’a üzerine yürüyen bu sahte peygamber, kendisine karşı çıkan buranın ilk Müslüman valisi yerine tayin edilen oğlunu öldürdü ve bölgeye hakim oldu. Hz. Peygamber bölgenin valileri ile ileri gelenlerine onun ortadan kaldırılması için mektup gönderdi. Sonunda bu sahte peygamber öldürüldü. Öte yandan Medine’ye bir heyet gönderen Benî Hanife’ye mensup Müseylimetülkezzab, heyetin Yemame’ye dönüşünde irtidad ederek peygamberlik iddia etmeye başladı. Hz. Muhammed’e ortaklık teklif etti ve yeryüzünün yarısının kendisine yarısının da Kureyş’e ait olduğu iddiasında bulundu. Müseylime de ortadan kaldırıldı. Hicretin 11.yılı Safer ayının sonlarında (Mayıs 632) Hz. Muhammed, Mute Savaşı’nın yapıldığı Bizans topraklarına Usame b. Zeyd kumandasında bir ordu göndermeye karar verdi. Hazırlanan ordu Medine’nin dışında Curf mevkiinde üslendi. Bu sırada Hz. Muhammed’in hastalığı ağırlaşınca Usame harekete geçmeyip beklemeyi tercih etti.
#3
SORU: Bi’rimaûne Faciası nedir?
CEVAP: Reci’ Vakası’ndan kısa bir süre sonra Amir b.Sa’saa kabilesinin reisi Ebû Berâ Amir b. Malik Medine’ye gelerek Hz. Muhammed’den İslamiyet hakkında bildi aldı. Kendisi Müslüman olmamasına rağmen kabilesine İslam’ı anlatacak bazı kimselerin gönderilmesini istedi. Hz. Muhammed, gönderilecek kimselerin can güvenliği konusunda kesin söz aldıktan sonra Kuran’ı iyi bilen 70 (veya 40) kişilik bir grubu gönderdi. Heyet, Medine-Mekke yolu üzerindeki Bi’rimaune’ye gelince hayatlarını garanti eden Amir b. Malik’in öldüğünü haber aldı ve bir süre beklemeye karar verdi. Müslümanlara karşı kin duyan Amir b. Malik’in yeğeninin kışkırtmasıyla civardaki kabilelerden meydana gelen bir grup, üç kişi hariç heyet mensuplarını öldürdü.
#4
SORU: Müreysî Gazvesi nedir?
CEVAP: Başından beri Müslümanlara karşı düşmanca tavır takınan ve daima Kureyş’in yanında yer almış bulunan Mustalikoğulları reisi, çevredeki kabileleri de kışkırtarak Medine’ye saldırmak üzere asker toplamaya başlamıştı. Onun bu faaliyetlerinden haberdar olan Hz. Muhammed, 627 yılında bu kabileyle savaşmaya karar vererek sefere çıkmıştır. Durumun öğrenilmesi üzerine Mustalikoğulları’nın yanında toplanan kabileler dağılmaya başladı. Müreysi suyunun yanına gelindiğinde kabile mensupları İslam’a davet edildi. Onların ok atmak suretiyle cevap vermesi üzerine savaş başladı ve Müslümanların kesin zaferiyle sonuçlandı.
#5
SORU: Hz. Muhammed’in Medine’deki ilk faaliyetleri kısaca nasıl özetlenebilir?
CEVAP: Hicretle birlikte Hz. Muhammed, Medine’de peygamberlik görevini yerine getirmek ve İslamiyet’i yaymak için uygun bir ortam buldu. Bundan istifadeyle Müslümanların gerek kendi aralarında, gerekse Müslüman olmayan gruplarla birlik ve beraberlik içinde yaşamasını sağlamak üzere bazı dini ve toplumsal düzenlemeler gerçekleştirdi. Neredeyse bütün mal varlıklarını Mekke’de bırakarak İslam ve iman uğruna Medine’ye hicret etmiş muhacirler ile onlara evlerini açıp maddi imkanlarını paylaşan Evs ve Hazrec kabilesine mensup olup ensar adı verilen Müslümanlar arasında muâhât denilen kardeşlik anlaşması yaptı. Böylece muhacirlerin ihtiyaçları karşılandığı gibi, Cahiliye dönemindeki kabile temeline dayalı kardeşlik anlayışının yerini din ve iman kardeşliği aldı. Ayrıca, Hz. Muhammed, Müslümanların bir araya gelip ibadet etmelerini ve İslam’ı öğrenmelerini sağlamak için Mescidi Nebevî’yi inşa ettirdi. Hz. Peygamberin Medine’ye hicret ettiği dönemde bütün Hicaz bölgesinde olduğu gibi burada da teşkilatlanmış bir devlet yoktu. Her kabile, kendi reisinin idaresinde yaşıyordu. Hz. Muhammed, yukarıda işaret edilen muâhât ile Müslümanlar arasında birlik ve dayanışmayı sağladıktan sonra Müslümanların ve Yahudi kabileleriyle henüz Müslüman olmamış Arapların şehirde barış ve güven içinde yaşamalarını sağlamak üzere Medine Vesikası adı verilen bir anlaşma yaptı.
#6
SORU: Hz. Peygamber’in Medine’ye hicretinin ardından Mekke-Medine ilişkileri nasıldı?
CEVAP: Mekke Döneminde Hz. Muhammed, kendisine ve Müslümanlara düşmanlık eden Kureyşli müşriklere karşılık vermemiş ve onlardan intikam alma yoluna gitmemiştir. Hicret’ten sonra Medine’de başlayan yeni dönemin özellikle ilk yıllarının kendisine has ferahlıklarının yanında sıkıntıları da mevcuttu. Mekke müşrikleri Müslümanlara Medine’de de rahat vermiyorlardı. Hicret’ten kısa bir süre sonra Kureyş ileri gelenleri, Medineli Müslümanlara gönderdikleri mektupta, Hz. Muhammed’i güven ve koruma altına alıp ona yardım etmelerinin savaş sebebi olduğunu bildirdiler. Ayrıca, Medine’ye karşı bazı ekonomik baskı tedbirleri de almaya başladılar. Diğer taraftan, Hz. Peygamber ve ashabının hicreti haberi Arabistan’ın hemen her yerine ulaşmıştı. Birçok kabile yeni peygamberin davranış ve tepkilerini takip ediyordu. Hz. Peygamber hicretten yedi ay sonraki (Mart 623) dönemden başlamak üzere bir yıla yaklaşan bir süre içinde Medine’ye sığınmış bulunan Müslümanları Kureyşlilerin tehdidinden korumak ve Müslümanların bir güç olduğunu göstermek amacıyla; • Sîfülbahr Seriyyesi, • Buvât Gazvesi, • Ebva Gazvesi, • Uşeyre Gazvesi gibi sekiz kadar askeri operasyon gerçekleştirdi. Bu askeri hareketlerle esasen mücadele halinde olan Medine ile Mekke, savaş hükümlerinin yürürlükte bulunduğu bir döneme geçmişlerdir.
#7
SORU: Mûte Savaşı’nın tarafları kimlerdir? Savaşın sonuçları ne olmuştur?
CEVAP: Hz. Muhammed’in 629 yılında Haris b. Umeyr el-Ezdi’yi İslam’a davet mektubuyla birlikte Bizans’a bağlı Busra valisine gönderdi. Medine’ye hicretinden itibaren Hz. Peygamber’e düşmanlıkta elinden geleni yapan Ebu Amir er-Rahib’in telkinleri altında bulunan Hıristiyan Gassani Emiri kendi topraklarından geçtiği için elçiyi öldürttü. Diğer yandan, Hz. Muhammed aynı yıl içinde 15 kişilik bir heyeti Belka’ya bir günlük mesafedeki Zatuatlah’a yolladı. Ancak heyet üyeleri oka tutularak şehit edildi. Hz. Muhammed devletlerarası örfün açık ihlaline karşı mukabelede bulunmak üzere üç bin kişilik bir orduyu bölgeye sevk etmiştir. İslam ordusu, Belka’nın köylerinden olan Mute’de o sırada bölgede bulunan Bizans ordusuyla Hıristiyan Arap kabilelerinin de katıldığı büyük bir orduyla karşılaştı. Yapılan savaş sonucunda Müslümanlar geri çekildiler ve Medine’ye döndüler.
#8
SORU: Hz. Peygamber’in diplomatik ilişkileri ve İslam’a davet mektupları konusu kısaca nasıl özetlenebilir?
CEVAP: Hz. Muhammed’in İslamiyet’i tebliğ amacıyla yazdırdığı İslam’a davet mektupları, Arap yarımadasının muhtelif yerlerinde yaşayan birçok kabile reisine, hatta bazen şahıslara gönderilmiştir. Veciz bir ifadeyle yazılan mektuplarda, kişilere unvanlarıyla hitap edilmiş, kendilerini tehdit eden veya küçük düşüren ifadelere yer verilmemiştir. Özellikle kabile reislerine gönderilen mektuplarda, kabilenin Müslüman olması halinde kendi topraklarında bırakılacaklarına, mal ve can güvenliklerinin sağlanacağına, bazı kabilelere toprak, mera veya maden yerlerinin ikta olarak verileceğine işaret edilmiştir. Müslüman olmayı kabul edenlerin Allah’a ve resulüne itaat etmeleri, namaz kılmaları ve zekat vermeleri gerektiği özellikle zikredilmiştir. Hz. Peygamber Hudeybiye’den döndükten hemen sonra katiplerine yazdırdığı altı davet mektubunu dönemin ileri gelen devlet başkanlarına göndermiştir. Bu mektuplardan; • Birincisi o sırada Kudüs’te bulunan Bizans İmparatoru Herakleios’a götürülmüştür. İmparator mektubu getiren elçiye iyi davranmakla yetinmiştir. • İkinci mektup Sasani hükümdarına gönderilmiştir. Adının Muhammed isminden sonra yazılmış olmasına kızan İmparator mektubu yırtmıştır. • Üçüncü mektup, Habeş Necaflisi Ashame’ye gönderilmiştir. Ashame İslemiyet’i benimsedikten başka Habeşistan’da kalmış olan son muhacirleri, gelen elçiyle birlikte gemiye bindirip Medine’ye gönderdi. • Dördüncü mektup, Bizans’ın Mısır valisine gönderilmiştir. Vali Müslüman olmamakla birlikte, Hz. Muhammed’e birçok hediyeler yollamıştır. • Beşinci mektup, Gassani kralına gönderilmiştir. Kral, kendisine böyle bir mektubun gelmesine sinirlenip onu yerer atmış ve Medine’ye saldırı tehdidinde bulunmuştur. • Son mektup ise Beni Hanife kabilesinin reisine götürüldü. Ancak, Hıristiyan olan reis Müslüman olmayı kabul etmemiştir.
#9
SORU: Kureyşlilerin Medine’ye karşı son saldırı çabası hangi adla anılır ve bu saldırının sonuçları nelerdir?
CEVAP: Kureyşlilerin Medine’ye karşı son saldırı çabası Hendek Gazvesi’dir ve düşmanın saldırısından korunmak için Medine etrafına hendek kazılması sebebiyle bu adla anılır. Bu gazveye, düşman güçleri Kureyş’ten başka Gatafan, Fezare, Süleym, Kinane ve Sakif gibi çeşitli Arap kabileleriyle Medine’den çıkarılan Beni Nadir ve o sırada Medine’de kalan Beni Kurayza Yahudilerinin ittifakıyla oluştuğu için gruplar, zümreler anlamında Ahzab Gazvesi de denilmiştir. Daha önce Medine’den çıkarıldıktan sonra Hayber’e yerleşen Beni Nadir Yahudilerinin tahrikleriyle oluşturulan müttefik güçlerin sayısı 10-12 bin civarındadır. Durumdan haberdar olan Hz. Peygamber ashabıyla yaptığı istişare sonucunda savunma savaşı yapmaya ve Medine’nin süvari birliklerinin saldırısına açık bulunan kuzey kısmına hendek kazılmasına karar vermiştir. Onun Kureyş’e karşı uyguladığı strateji, Müslümanların gücünü göstermek, ticaret yolu dolayısıyla onların kendisine muhtaç olduklarını hissettirmek, İslam dininin ve Medine’deki yeni oluşumun varlığını kendilerine benimsetmekti. Yirmi gün kadar süren kuşatma sonucunda müttefik güçler bir sonuç alamadılar ve Mekke’ye dönmeye mecbur kaldılar. Hendek Gazvesi ile müşriklerin Hz. Muhammed’i ve Müslümanları ortadan kaldırmaya yönelik son teşebbüsleri de başarısızlıkla sonuçlandı. Düşmanın başarısız olmasında Hz. Peygamber’in Yahudiler ile onların müttefiki olan Arap kabilelerinin arasını açmak üzere uyguladığı siyaset ve diplomasinin yanında derin bir istihbarat çalışması yapmasının da önemli rolü olmuştur. Hendek Savaşı’ndan sonra Hz. Peygamber savaş stratejisini gözden geçirmiştir. Müslümanlara saldırı hazırlığı içinde olan düşman kuvvetlerine onlardan erken davranıp hücum etmenin gerekli olduğu görülmüştür.
#10
SORU: Hudeybiye Anlaşması kaç yılında yapılmıştır? Anlaşmanın şartları ve sonuçları nelerdir?
CEVAP: Hudeybiye Anlaşması Mekke yönetimi ile Medineli Müslümanlar arasında 628 yılında yapılmıştır. Anlaşmaya göre, Müslümanlar o yıl Mekke’ye girmeden geri dönecekler, umre için ertesi yıl gelecekler ve şehirde üç gün kalabileceklerdi. Mekke’li biri Medine’ye kaçarsa iade edilecek, Medine’den biri Mekke’ye kaçarsa iade edilmeyecekti. Barış on yıl sürecek, taraflardan biri bu anlaşmaya dahil olmayan herhangi bir kabileyle savaşa girerse diğeri tarafsız kalacak, iki taraf hakimiyeti altındaki topraklar ticaret kervanlarının geçişi, hac ve umre için emniyet altında tutulacaktı. Diğer Arap kabileleri istedikleriyle ittifak yapabilecek, bu şartlarda tarafların dışında kendileriyle müttefik olan kabileler de uyacaktı. İlk bakışta Müslümanların aleyhine gibi görünen bu anlaşmada, Hz. Peygamber’in amacı Hendek Gazvesi’nde Medine’yi muhasara eden düşman ittifakını parçalamaktı. Nitekim bu anlaşmayla, Kureyş’in Hayber Yahudileri ve Gatafan kabilesine karşı tarafsızlığı sağlanmıştır. Diğer yandan, o güne kadar Müslümanları tanımayan, onları muhatap saymayan Kureyşli müşrikler, bu anlaşmayla Müslümanları kendilerine denk bir taraf olarak kabul etmiş oldular. Bu netice, hem müşrik hem de Müslüman olan kabilelerin Hz. Peygamber’le temas kurmalarını kolaylaştırmış, İslam davetinin kendilerine kolayca ulaşmasını sağlamıştır.
#11
SORU: Benî Kaynuka Gazvesi nedir?
CEVAP: Hz. Muhammed’in Medine’ye hicret ettiği sırada şehir halkının yarıya yakın nüfusunu Benî Kaynuka, Benî Nadir ve Benî Kurayza kabilelerinden oluşan Yahudiler teşkil ediyordu. Hz. Muhammed, Yahudilere karşı hoşgörülü davrandı. Onun bu tutumu bazı Yahudiler üzerinde olumlu etki yarattı ve bazı Yahudileri Müslüman oldular. Ancak diğer bazı Yahudiler Müslümanları dinlerinden döndürmek için çeşitli faaliyetlere giriştikleri gibi, bazen Kuran-ı Kerim ve Hz. Peygamberle alay ediyorlardı. Bu dönemde, Benî Kaynuka çarşısına giren Müslüman bir kadının tacize uğraması ve yardım için gelen sahabenin tacizci Yahudi’yi öldürmesi ve kendisinin de orada bulunan Yahudiler tarafından şehit edilmesi üzerine Hz. Muhammed Nisan 624 tarihinde Benî Kaynuka üzerine yürüdü. Onları önce İslam’a davet etti. Yahudilerin bunu reddedip kalelerine çekilmesi üzerine kale kuşatma altına alındı. On beş gün devam eden kuşatma sonunda Yahudiler teslim oldular.
#12
SORU: Hayber’in Fethi’nin nedenlerini ve sonuçlarını nelerdir?
CEVAP: Hz. Muhammed Hudeybiye Anlaşması’ndan döndükten sonra, Medine’den çıkarılışlarının ardından Hayber’e yerleşen Nadiroğulları’nın arz ettiği tehlikenin farkındaydı. Zira sözü edilen Yahudiler Hayber’deki soydaşlarıyla birlikte Medine’ye karşı büyük bir düşmanlık faaliyeti içine girmiş, Mekkeli müşriklerin yanı sıra bazı Arap kabileleriyle de anlaşarak geniş bir ittifak oluşturmuşlardı. Nihayet Hz. Peygamber Nisan 628’de 1500 kişilik bir kuvvetle Medine’den ayrılarak Hayber üzerine yürüdü. Hayber’deki yedi müstahkem kalenin dördü savaşla, üçü de sulh yoluyla ele geçirildi. Hz. Ali’nin büyük kahramanlık gösterdiği savaşta Yahudiler 93 ölü, Müslümanlar ise 15 şehit verdi. Hz. Peygamber Yahudileri Hayber’den göndermeyi düşünüyordu. Ancak onların mühim bir hurma merkezi olan yerlerinde yarıcılık usulüyle kalmaları şeklindeki teklifleri kabul edildi.
#13
SORU: Benî Kurayza Gazvesi nedir?
CEVAP: Medine’de kalan son Yahudi kabilesi Benî Kurayza, Medine Anlaşması’na göre şehri birlikte savunmaya katılması gerektiği halde Hendek Gazvesi’nde buna uymamış ve Medine’den sürgün edildikten sonra Hayber’e yerleşen Benî Nadir’le ittifak yapmıştı. Hz. Peygamber Hendek Gazvesi’nin ardından ashabına silahlarını bırakmamalarını ve o günkü ikindi namazını Benî Kurayza topraklarında kılmalarını emretti. Önce Müslüman olmaları, ardından da kalelerinden inerek teslim olma talepleri Yahudiler tarafından reddedilince savaş başladı. Müslümanlar üç bin piyade ve otuz altı süvariden oluşurken, münafıkların teslim olmamaları ve direnmeleri için teşvik ettikleri Kurayzaoğulları savaşçıları 600-700 kişiydi. Kuşatmadan sonra, savaşacak güçte olan erkekler öldürüldü. Kadın ve çocuklar ise esir edilerek mallarının ganimet olarak alınmasına karar verildi.
#14
SORU: Huneyn Gazvesi nedir?
CEVAP: Mekke’nin fethinden sonra Hz. Muhammed’i meşgul eden kabile topluluklarından biri de Hevazinlilerdi. Birçok kola ayrılan Hevazin, Mekke ile Necid arasında ve güneyde Yemen’e kadar uzanan bölgelerde yaşıyordu. Kabilenin önemli bir kolunu oluşturan Sakifliler Taif’te bulunuyordu. Hevazin kabile topluluklarıyla Kureyş arasında ticari münasebetlerin de tesiriyle Cahiliye döneminden beri süregelen düşmanlık, Kureyş kabilesinden olan Hz. Muhammed’e ve onun getirdiği İslam’a da yönelmişti. Kabilebin bazı kolları Hudeybiye Anlaşması’nın yol emniyetiyle ilgili hükümlerini ihlal ettiklerinden Hz. Peygamber onlar üzerine bazı küçük seriyyeler göndermişti. Ancak kin ve düşmanlık artarak devam ettiği için Hevazinliler, Mekke fethi sırasında Hz. Muhammed’in Kureyş’ten sonraki en önemli hedeflerinden biri haline gelmişti. Neticede Hz. Muhammed, ordusunu toplayarak sefere çıktı. Sefer sırasında havanın karanlık olmasını fırsat bilen Hevazinliler pusu kurdular. Öncü birliğin dağılmasının ardından merkezdeki birlik de düzensiz bir şekilde geri çekildi. Öyle ki, Hz. Peygamber’in etrafında çok az sayıda asker kaldı. Dağılan ordu, Hz. Muhammed’in uyarısı, cesur ve kararlı müdahalesiyle kısa zamanda toparlandı. Şiddetli bir savaştan sonra zafer kazanıldı.
#15
SORU: Tebük Gazvesi nedir?
CEVAP: Hicretin dokuzuncu yılında Bizans İmparatoru Herakleios’un Hıristiyan Arap kabilelerinin de desteğini alarak Müslümanlara karşı savaşa hazırlandığına dair haberlerin gelmesi üzerine Hz. Muhammed, kuraklık ve kıtlık hüküm sürmesine rağmen savaş hazırlıklarına başladı. Hz. Peygamber hazırladığı 30.000 kişilik orduyla Medine’ye 700 km. kadar uzaklıktaki Tebük’e kadar ilerleyip orada karargah kurdu. 15-20 gün burada kalındı ancak Bizans ordusuna rastlanmadı. Tebük’te bulunduğu sırada Hz. Peygamber İslamiyet’e davet amacıyla Batı istikametinde çok geniş bir sahaya yayılan çoğunluğu Hıristiyan ve bir kısmı da Yahudi olan bölgelere birlikler gönderdi. Onların temsilcileri gelip İslamiyet’i kabul etmeyeceklerini ancak cizye ödeyeceklerini bildirerek İslam devletinin tebaası olmayı kabul ettiler.
#16
SORU: Recî’ Vakası nedir?
CEVAP: Uhud Gazvesi’nden birkaç ay sonra Adal ve Kâre kabilelerinden bir heyet Medine’ye gelip Hz. Peygamber’den kendilerine İslamiyet’i öğretecek sahabeler göndermesini istediler. Hz. Peygamber’in gönderdiği on kişilik heyet Mekke ile Usfan arasında Reci’ suyu yanında konakladı. Bu sırada Lihyanoğulları’ndan 100 kadar silahlı bir grup, Müslümanlara baskın düzenledi. Yedi sahabe şehit edildi. Bir savaş sebebi teşkil eden bu saldırı ve katliam dolayısıyla Hz. Muhammed 200 kişilik bir kuvvetle Lihyanoğulları üzerine sefer düzenledi.
#17
SORU: Senetü’l-Vüfûd nedir?
CEVAP: Hicretin dokuzuncu yılı, 630-631, elçiler yılı anlamında “senetü’l-vüfûd” diye anılır. Mekke’nin fethedilmesi, ardından büyük ve güçlü bir kabile olan Hevazinlilerin İslamiyet’i kabul etmesi, bir yıl sonra Taif’te yaşayan Sakiflilerin Medine’ye gelerek biat etmesi ve Kuzey Arabistan’ın Tebük Seferi ile İslam hakimiyeti altına girmesi, yarımadanın çeşitli yerlerinde yaşayan Arap kabilelerinin Medine’ye heyetler gönderip itaatlerini arz etme sonucunu doğurmuştur. Bu gelişmeler arasında Mekke’nin fethiyle birlikte Kureyş kabilesinin Müslüman olmasının ayrı bir yeri vardır. Arap kabileleri çok değer verdikleri ve Müslümanların en ciddi muhalifi olan Kureyş’in İslam’ı kabul etmesiyle kendi tutumlarını gözden geçirerek İslamiyet’i benimsemeye başladılar. Kabileleri adına Medine’ye gelip Hz. Muhammed’le görüşen heyetler, Müslüman olduklarını bildiriyor, kendileri ve kabileleri adına biat ediyor, dini bizzat tebliğcisinden öğrenmek istiyorlardı. Hz. Peygamber heyet üyelerine değer veriyor, kendilerine Kuran okuyup, dinin esaslarını ve ahlak kurallarını anlatıyordu. Medine’den ayrılırken çeşitli hediyelerle uğurlanan heyetlere dikkat edilmesi gereken hususlara dair bilgiler veriyor, ayrıca vali, zekat veya cizye tahsildarları olarak ya da İslamiyet’i öğretmek üzere görevliler tayin ediyor, bu hususlara dair yazılı belgeler düzenliyordu. Elçi-heyetlerin gelişi Arabistan’ın çeşitli yerlerinde yaşayan kabilelerin Müslüman olduğunu ve Medine’nin başkent olarak benimsendiğini göstermektedir. 630 ve 631 yıllarında Arabistan’ın çeşitli yerlerinden gelen heyetlerin sayısı yetmişe kadar çıkarılır.
#18
SORU: Veda Haccı kısaca nasıl özetlenebilir?
CEVAP: Hz. Muhammed’in ramazan aylarında her gece Cebrail ile buluştuğu ve o zamana kadar nazil olan ayetleri okuduğu bilinmektedir. Hicretin onuncu yılı Ramazan ayında (Aralık 631) Cebrail kendisine Kur’an-ı Kerim’i iki defa tilavet ettirdi. Hz. Peygamber bunu ecelinin yaklaştığına işaret olarak gördü ve bu hususu kızı Fatıma ile paylaştı. Diğer yandan her yıl ramazan ayında on gün itikafa giren Hz. Peygamber yine hayatının bu son ramazan ayında yirmi gün itikafta kaldı. Daha sonra Hz. Peygamber hacca gitmek için hazırlığa başladı ve bütün Müslümanların kendisine katılmasını istedi. 26 Zilkade 10 (23 Şubat 632) günü yanında hanımları ve kızı Fatıma olduğu halde, muhacirler, ensar ve Medine’ye gelen kabilelerden oluşan Müslümanlarla birlikte buradan hareket etti. Yolda kendisine katılanlarla birlikte Mekke’ye ulaştı. Umre yaptıktan sonra, Mekke’den ayrılıp Mina’ya gitti ve orada geceledi. Ardından Arafat’a hareket etti. Arafat Vadisi’nde sayıları 120.000’i aşan ashabına Veda Hutbesi diye anılan konuşmasını yaptı. Konuşmasında Allah’a hamd ü senadan sonra bütün insanların Allah’ın kulu olup aynı anne-babadan türediklerini hatırlattı. Irk, renk, dil ve sınıf farkı gözetilmeksizin bütün insanların eşit olduğunu, Allah katında üstünlük ölçüsünün takva olduğunu belirtti. Genellikle insan hakları üzerinde duran Hz. Peygamber can, mal ve ırz güvenliğine vurgu yaparak kul hakkı konusunda dikkatli davranılmasını, zulümden ve haram lokmadan kaçınılmasını, emanete riayet edilmesini, eşler arasında karşılıklı hak, görev ve sorumlulukların gözetilmesini istedi. Bütün Müslümanların kardeş olduğunu ifade ederek birlik ve beraberliğin önemine dikkat çekti. Kur’an ve Sünnet’in vazgeçilmez hidayet kaynağı olduğunu belirten Hz. Muhammed namaz, oruç, zekat ve hac gibi dini ibadetlerin yerine getirilmesi ve ahlak kurallarına uyulması konusunda hassasiyet gösterilmesini istedi. Ayrıca, Cahiliye dönemine ait bazı anlayış ve geleneklere de işaret ederek kan davasının yasaklandığını belirtti. Hz. Peygamber’in Arafat’ta yaptığı konuşmada “bu yıldan sonra sizinle burada belki de bir daha buluşamayacağım” demesi ve bir süre sonra da vefat etmesi dolayısıyla onun bu haccına Veda Haccı, hutbesine de Veda Hutbesi denilmiştir.
#19
SORU:
Muâhât antlaşması neye denir?
CEVAP:
Hicretle birlikte Hz. Muhammed Medine’de peygamberlik görevini yerine getirme
ve İslâmiyet’i yaymak için uygun bir ortam buldu. Müslümanların birbirleriyle kaynaşması için aralarında selâmı yaymalarını istedi. Neredeyse bütün mal varlıklarını Mekke’de bırakarak İslâm ve iman uğruna Medine’ye hicret etmiş muhâcirler ile onlara evlerini açıp maddî imkânlarını paylaşan, Evs ve Hazrec kabilesine mensup olup ensar adı verilen Müslümanlar arasında ‘muâhât’ denilen kardeşlik antlaşması yaptı. Böylece muhacirlerin ihtiyaçları karşılandığı gibi Câhiliye dönemindeki kabile temeline dayalı kardeşlik anlayışının yerini din ve iman kardeşliği aldı.
#20
SORU:
Ensar ve Muhacir kime denir?
CEVAP:
Mekke’den Medine’ye hicret edenlere muhâcir (çoğulu muhacirûn/muhâcirîn), onlarla maddi imkânlarını paylaşarak yardımcı olan Medineli Müslümanlara da ensar denilir. Kur’an-ı Kerim’de “İman edip hicret edenler ve Allah yolunda mallarıyla canlarıyla cihad edenlerle bunları barındırıp yardım elini uzatanlar, işte onlar birbirlerinin gerçek dostlarıdır” (el-Enfâl 8/72) gibi birçok ayette muhâcirler ve ensardan övgüyle bahsedilir.
#21
SORU:
Hz. Muhammed'in Medine'deki ilk faaliyeti nelerdir?
CEVAP:
Hz. Peygamber Müslümanların bir araya gelip ibadet etmelerini ve İslâm’ı öğrenmelerini sağlamak için Mescidi Nebevî’yi inşâ ettirdi. Mescidin bitişiğine Hz. Peygamber’in ailesi için odalar ilave edildiği gibi hem eğitim öğretim hem de kimsesizlerin barınması için Suffe adı verilen bölüm oluşturuldu. İbadet ile eğitim ve öğretim başta olmak üzere Hz. Peygamber’in hemen bütün faaliyetlerinin merkezi Mescid-i Nebevî idi.
#22
SORU:
Medine Vesikası neye denir?
CEVAP:
Hz. Peygamber Medine’ye hicret ettiği dönemde bütün Hicaz bölgesinde olduğu gibi burada da teşkilâtlanmış bir devlet yoktu, her kabile kendi reisinin idaresinde yaşıyordu. Evs ve Hazrec kabilelerinin yanı sıra Benî Kaynuka’, Benî Nadîr ve Benî Kurayza adlı üç Yahudi kabilesi de burada ikamet ediyordu. Hz. Peygamber yukarıda işaret edilen muâhât ile Müslümanlar arasında birlik ve dayanışmayı sağladıktan sonra Müslümanların ve Yahudi kabileleriyle henüz Müslüman olmamış Arapların şehirde barış ve güven içinde yaşamalarını sağlamak üzere Medine Vesikası adı verilen bir antlaşma yaptı. Medine’de Müslümanlar için bir pazaryeri yaptırdı; Bakı’ mevkiini de mezarlık için tahsis etti. Hz. Peygamber’in emriyle nüfus sayımı yapıldı. Medine’nin sınırları belirlenen belli bir alanı harem ilan edildi. İbadetler ve gündelik yaşamla ilgili bir takım düzenlemeler yapıldı.
#23
SORU:
Hz. Peygamber hicretten yedi ay sonraki (Mart 623) dönemden başlamak üzere bir yıla yaklaşan bir süre içinde tutumu ne olmuştur?
CEVAP:
Hz. Peygamber hicretten yedi ay sonraki (Mart 623) dönemden başlamak üzere bir yıla yaklaşan bir süre içinde, Medine’ye sığınmış bulunan Müslümanları Kureyşlilerin tehdidinden korumak, Müslümanların bir güç olduğunu onlara göstermek amacıyla Sîfülbahr Seriyyesi, Buvât Gazvesi, Ebva Gazvesi, Uşeyre Gazvesi vb. gibi sekiz kadar askerî operasyon gerçekleştirdi. Çoğuna kendisinin kumanda ettiği bu askeri birlikler Kureyş kervanlarının güzergâhları civarında dolaşmışsa da herhangi bir baskın düzenlememiş, diğer kabile ve gruplara ait kervanları da rahatsız etmemiştir. Bu askerî hareketlerle esasen mücadele halinde olan Medine ile Mekke, savaş hükümlerinin yürürlükte bulunduğu bir dönemi yaşamaya başlamış ve bu durum Hudeybiye Antlaşması’na kadar sürmüştür. Hicretten on yedi ay sonra (Ocak 624) Abdullah b. Cahş kumandasında Batn-ı Nahle’ye gönderilen seriyye Yemen’den dönen bir Kureyş kervanına, Mekke’nin güneyinde baskın yapmış, bir kişi öldürülmüş, iki esir alınmış ve bazı ganimetler ele geçirilmiştir. Bazı rivayetlerde asıl hedefinin istihbarat olduğu bildirilen bu seriyye ile Hz. Peygamber Kureyşli müşriklere gözdağı vermeyi hedeflemiştir.
#24
SORU:
Bedir Gazvesi'nin sonuçları neler olmuştur?
CEVAP:
Hz. Peygamber ve arkadaşları Kureyş ordusunun Mekke’den çıkıp Bedir’e geldiğini henüz bilmiyorlardı. Kur’an-ı Kerim’de Bedir’deki karşılaşmanın, iki tarafın beşerî planlarının ötesinde Allah’ın kudret ve iradesiyle gerçekleştiğine işaret edilerek Müslüman ordusuyla müşrik ordusunun birbirinden habersiz olduğu, ticaret kervanının ise ikisinden de uzak bir yerde, sahil yolunda bulunduğu haber verilir (el-Enfâl 8/7, 42). 13 Mart 624 Cuma sabahı, 305 kişilik Müslüman kuvvetiyle, 1000 kişilik müşrik ordusu arasındaki savaşta Ebû Cehil dâhil yetmiş müşrik öldürüldü, yetmişi esir alındı. Müslümanlar ise on dört şehid verdi. Kur’an’da elde edilen zaferin Allah’ın yardımıyla gerçekleştiği ve Müslüman ordusunun meleklerle desteklendiği ifade edilmektedir (el-Enfâl 8/8-12; krş. Âl-i ‹mrân 3/123-127). Esirlere karşı iyi davranılmasını emreden Hz. Peygamber onlardan sadece ikisini, Ukbe b. Ebû Muayt ile Nadr b. Hâris’i vaktiyle Müslümanlara yaptıkları işkenceye karşılık ölüme mahkum etti, diğer esirlere yapılacak muamele konusunda da ashabın görüşünü aldı. Hz. Ebû Bekir’in teklifini benimseyerek esirler fidye karşılığı serbest bırakıldı. Bazı esirler karşılıksız, okuma yazma bilenler ise on Müslümana okuma yazmaöğretmeleri şartıyla serbest bırakıldı. Müşriklerden elde edilen ganimetler biraraya toplanarak savaşa katılanlar arasında eşit şekilde bölüşüldü.
#25
SORU:
Uhud Gazvesi'nin nedenleri nelerdir?
CEVAP:
Bedir’de ağır bir yenilgiye uğrayan Kureyşliler Müslümanlardan intikam almak için reisleri Ebû Süfyân’a savaş hazırlıklarına hemen başlaması hususunda baskı yapıyorlardı. Bedir Gazvesi’ne sebep olan kervanın malları Dârünnedve’de muhafaza edilerek ve Müslümanlara karşı kullanılmak üzere Ebû Süfyân’ın emrine verilmişti. İntikam hisleri yanında, Müslümanların Suriye-Mısır ticaret yolunu kesmeleri ve kervanlarına baskınlar düzenlemeleri de onları endişeye sevkediyordu. Kureyşliler, çevredeki dost ve akraba kabilelerden de yardım alarak 3.000 kişilik bir ordu topladılar ve Bedir Gazvesi’nden bir yıl sonra Medine’ye doğru yürüdüler.
#26
SORU:
Münafık neye denir? Nifak hareketi nedir?
CEVAP:
Münafıklar, Müslümanlardan gözüktükleri halde gerçekte Müslüman olmayan ve her fırsatta İslâm aleyhine bozgunculuk yapan kimselerdir. Kur’an-ı Kerim’de münafıklara dair Münâfikûn adlı müstakil bir sûre yer aldığı gibi çeşitli sûrelerde onlarla ilgili birçok ayet bulunmaktadır. Hz. Peygamber’in Medine’de karşılaştığı büyük problemlerden biri de nifak hareketiydi. Bu grubun başını çeken Abdullah b. Übey b. Selûl, Hazrecliler’in reisi olup Evs ve Hazrec kabileleri arasındaki savaşların sonunda Yesrib’in idaresi kendisine verilmek üzere anlaşmaya varılmışken Hz.Peygamber’in hicretiyle bu gerçekleşmemiş ve bu sebeple hayatının sonuna kadar ona karşı düşmanlık beslemiştir. Şehirde yaşayan Yahudiler ile Mekke’deki müşrikler de onun bu düşmanlığını tahrik
ediyordu. Abdullah b. Übey’le birlikte diğer münafıklar, hemşehrilerine muhacirlere hiçbir şekilde destek olmamalarını tavsiye ederek onların şehirden ayrılmalarını sağlamak istiyordu.
#27
SORU:
Uhud Gazvesi'nin seyrini değiştiren olay nedir?
CEVAP:
Yanında kalan 700 sahabesiyle Uhud dağı eteklerine gelen Hz. Peygamber, arkasını emniyete almak için Ayneyn tepesine elli okçu yerleştirdi ve onlara, savaşın seyrine bakmaksızın kendisinden bir emir gelmedikçe yerlerinden ayrılmamalarını emretti. İki ordu 23 Mart 625 Cumartesi günü karşılaştı ve Müslümanlar başlangıçta Kureyşlileri püskürtüp çekilmeye mecbur bıraktılar. Düşmanın bozulup kaçmaya başladığını gören okçular, kumandanları Abdullah b. Cübeyr’in bütün ısrarlarına rağmen emir dinlemeyip yerlerinden ayrılarak ganimet peşine düştüler. Ayneyn tepesinin stratejik önemini tıpkı Hz. Peygamber gibi takdir eden Kureyş ordusunun süvari birliği komutanı Halid b. Velid, Müslüman okçuların yerlerinden ayrıldığı nı görünce, savaşın kaderini değiştirecek bir hamle ile yerinde kalan birkaç okçuyu şehid ederek İslâm ordusuna arkadan saldırdı. Müslümanların lehine gelişen savaşın kaderi değişti ve başta Hz. Muhammed’in amcası Hz. Hamza olmak üzere yetmiş Müslüman şehid oldu.
#28
SORU:
Uhud Gazvesi’nden Medine’ye dönen Hz. Peygamber hangi önlemleri almışttır?
CEVAP:
Uhud Gazvesi’nden Medine’ye dönen Hz. Peygamber ertesi gün, Kureyşlilerin geri dönüp Medine’ye baskın düzenleyeceklerine dair bir haber aldı. Bunun üzerine hem muhtemel bir baskını önlemek hem de Müslümanların zayıf düşmediğini göstermek üzere Kureyş ordusunu takip etmeye karar verdi ve Uhud’a katılanlardan 500 kişilik bir kuvvetle, Medine’ye 8 mil uzaklıktaki Hamrâülesed’e kadar gitti. Durumu öğrenen Kureyşliler Medîne’ye dönmekten vazgeçip Mekke’ye gittiler. Burada beş gün kalan Hz. Peygamber 2 Nisan 625 tarihinde Medine’ye döndü.
#29
SORU:
Ahzâb Gazvesi neye denir?
CEVAP:
Hendek Gazvesi Kureyşlilerin Medine’ye karşı son saldırı çabası olan Hendek Gazvesi, düşmanın saldırısından korunmak için Medine’nin etrafına hendek kazılması sebebiyle bu adla anılmıştır. Bu gazveye, düşman güçleri Kureyş’ten başka Gatafan, Fezâre, Süleym, Kinâne ve Sakîf gibi çeşitli Arap kabileleri ile Medine’den çıkarılan Benî Nadîr
ve o sırada Medine’de kalan Benî Kurayza Yahudilerinin ittifakıyla oluştuğu için gruplar, zümreler anlamında ‘Ahzâb’ Gazvesi de denilmiştir
#30
SORU:
Hendek Gazvesi'nde uygulanan stratejinin amacı neydi?
CEVAP:
Onun Kureyş’e karşı uyguladığı strateji, Müslümanların gücünü göstermek, ticaret yolu dolayısıyla onların kendisine muhtaç olduklarını hissettirmek, İslâm Dini’nin ve Medine’deki yeni oluşumun varlığını kendilerine benimsetmekti.
#31
SORU:
Hendek Gazvesi'nin sonuçları neler olmuştur?
CEVAP:
Hendek Gazvesi ile müşriklerin Hz. Peygamber’i ve Müslümanları ortadan kaldırmaya yönelik son teşebbüsleri de başarısızlıkla sonuçlandı. Düşmanın başarısız olmasında Hz. Peygamber’in Yahudiler ile onların müttefiği olan Arap kabilelerinin arasını açmak üzere uyguladığı siyaset ve diplomasinin yanında derin bir istihbarat çalışması yapmasının da önemli rolü olmuştur. Hz. Peygamber’in bu savaş sırasında düşman ittifakını bozmak için başvurduğu tedbirlerden biri Nu’aym b. Mes’ûd ile ilgilidir. Benî Eşca kabilesinin reisi olan Nu’aym yeni Müslüman olmuş, ancak bunu henüz kimse duymamıştı. Nu’aym, Hz. Peygamber’in isteği üzerine ayrı ayrı Benî Kurayza ve Kureyş’e giderek birbirleri aleyhine kışkırttı. Böylece düşman saşarında ortaya çıkan ihtilaf Benî Kurayza Yahudilerinin saf dışı kalmaları sonucunu doğurdu. Hendek Savaşı’ndan sonra Hz. Peygamber savaş stratejisini gözden geçirdi. Müslümanlara saldırı hazırlığı içinde olan düşman kuvvetlerine onlardan erke davranıp hücum etmenin gerekli olduğu görüldü. Bu doğrultuda Benî Kurayza üzerine sefer düzenlendi.
#32
SORU:
Mîkat nedir?
CEVAP:
Hac ve umre için Kâbe’yi ziyaret etmek isteyen Müslümanların Mekke’ye belirli mesafede bulunan ve mîkat adı verilen bazı noktalarda ihrama girmeleri gerekir. Medinelilerin mîkatı şehrin güneybatısında Mescid-i Nebevî’ye 11 km. mesafedeki Zülhuleyfe olup Mekke’ye en uzak mîkat yeridir. Diğer yerler ise Şam, Mısır ve Mağribliler için Cuhfe, Necidliler için Karnülmenâzil ve Yemenliler çin de Yelemlem’dir.
Karnülmenâzil hizasında bulunan Zâtüırk ise Irak yönünden gelenlerin mîkatıdır.
#33
SORU:
Hudeybiye Antlaşmasının maddeleri nelerdir?
CEVAP:
Yapılan müzakerelerden sonra bir antlaşma kaleme alındı. Söz konusu antlaşmaya göre Müslümanlar o yıl Mekke’ye girmeden geri dönecekler, umre için ertesi yıl gelecek ve şehirde üç gün kalabileceklerdi. Mekkeli biri Medine’ye kaçarsa iade edilecek, Medine’den biri Mekke’ye kaçarsa iade edilmeyecekti. Barış on yıl sürecek, taraflardan biri bu ittifaka dâhil olmayan herhangi bir kabile ile savaşa girerse diğeri pasif kalacak, iki taraf hâkimiyeti altındaki toprakları ticaret kervanlarının geçişi, hac ve umre için
emniyet altında tutacaktı. Diğer Arap kabileleri istedikleriyle ittifak yapabilecek, bu
şartlara taraşarın dışında kendileriyle müttefik olan kabileler de uyacaktı.
#34
SORU:
Mekke'nin fethinden sonraki gelişmeler nelerdir?
CEVAP:
Merkezî birliğin başında bulunan Hz. Peygamber etrafındaki muhacirle ve ensarla birlikte, Allah’a hamd ve şükürler ederek şehrin yukarı kısmından Mekke’ye girdi, Hacûn’da konakladı ve diğer birliklerle Safâ tepesinde buluştu (11 Ocak 630). Daha sonra Mescid-i Harâm’a giden Hz. Peygamber Hacer-i Esved’i selamlayıp öptü ve Kâbe’yi tavaf etti. Yaptığı konuşmada Mekke’nin harem olduğunu ve bu statüsünün devam edeceğini; hac ve Kâbe idaresiyle ilgili hicâbe (sidâne) ve sikâye dışındaki bütün görevleri ilga ettiğini, hicâbeyi Osman b. Talha’nın sikâyeyi de amcası Abbas’ın elinde bıraktığını belirtti. Arkasından umumi af ilan etti. Hz. Peygamber cezalandırma fırsatı eline geçtiği halde, yirmi yıldır kendisine ve Müslümanlara düşmanlık yapmış Kureyşlileri affederek insanlık tarihine malolmuş büyük bir bağış ve merhamet örneği gösterdi. Fetih günü, aynı zamanda gerçek bir ‘merhamet günü’ oldu. Kimsenin malına dokunulmadı ve esirler serbest bırakıldı. Sadece Müslümanlara karşı şiddetli düşmanlık yaptıkları için daha önce can güvenlikleri kaldırılanlardan üç kişi öldürüldü. Öte yandan fetih sırasındaki kayıplar da 10.000 kişilik bir askerî harekât dikkate alındığında sınırlı sayıda idi:Şehrin güneyinden giren Halid b. Velîd kumandasındaki birliklere direniş gösteren yirmi civarında müşrik ölmüş, iki veya üç Müslüman da şehid olmuştu. Hz. Peygamber, Tevhid inancının sembolü olan Kâbe’nin içindeki ve çevresindeki putları ve diğer şirk alâmetlerini temizlettikten sonra Kâbe’nin içinde iki rek’at namaz kıldı. Bilâl-i Habeşî’den Kâbe’nin damına çıkıp ezan okumasını istedi. Bilâl’ın ezanından sonra Kureyşliler, kadınlı erkekli Hz. Peygamber’in huzuruna gelerek Müslüman oldular. Safvân b. Ümeyye gibi süre isteyenlere de dört ay mühlet verildi. Fetihten sonra bir süre daha Mekke’de kalan Hz. Peygamber Attâb b. Esîd’i Mekke’ye vali tayin edip Muâz b. Cebel’i de yeni Müslüman olanlara Kur’an’ı ve dinî esasları öğretmekle görevlendirdikten
#35
SORU:
Hz. Ebû Bekir’in hac emîri tayin edilmesinin nedeni nedir?
CEVAP:
Mekke’nin fethiyle şehrin ve Kâbe’nin idaresi Müslümanların eline geçmiş ve birçok müşrik Arap kabilesi İslâm’a girmiş olmakla birlikte putperest inançlarını devam ettirenler hâlâ mevcuttu. Bu müşrik kabilelerin bir kısmı Müslümanların müttefikiydi. Mekke fethinden sonra, Hz. Peygamber, hicretin 1. yılından itibaren iyi münasebetler kurduğu Medine’ye komşu Damre, Gıfâr, Cüheyne ve Eşca’dan başka Huzâa ve Müdlic gibi müşrik kabilelerle, hac ve umre amacıyla Kâbe’yi ziyarete gelenlere engel olunmayacağına ve haram aylarında kimsenin korku içinde bulunmayacağına dair antlaşmalar yapmıştı. Tebük Seferi’nden döndükten sonra Mekke’de hâlâ müşriklerin bulunacağını ve bazılarının âdetleri olduğu üzere çıplak bir şekilde Kâbe’yi tavaf edeceğini bildiğinden, bu yıl içinde farz olan hacca bizzat gitmeye gönlü razı olmadı. Hz. Ebû Bekir’i hac emîri tayin ederek 300 kadar sahabe ile Mekke’ye gönderdi
#36
SORU:
Recî’ Vak’ası nedir?
CEVAP:
Uhud Gazvesi’nden birkaç ay sonra Adal ve Kâre kabilelerinden bir heyet Medine’ye gelip Hz. Peygamber’den kendilerine İslâmiyet’i öğretecek sahabeler göndermesini istediler. Hz. Peygamber’in gönderdiği on kişilik heyet Mekke ile Usfân arasında Recî’ suyu yanında konakladı. Bu sırada Lihyânoğulları’ndan 100 kadar silâhlı bir grup, Müslümanlara baskın düzenledi (Temmuz 625). Yedi sahabe şehid edildi, kalan üç kişiden Abdullah b. Târık yolda öldürüldü, Hubeyb b. Adî ile Zeyd b. Desine Kureyş’e satıldı. Mekkeli müşrikler bir müddet sonra bu iki sahabiyi de işkenceyle şehid ettiler. Bir savaş sebebi teşkil eden bu saldırı ve katliam dolayısıyla Hz. Peygamber 200 kişilik bir kuvvetle Lihyanoğulları üzerine sefer düzenledi. Ancak İslâm ordusunun gelişini haber alan Lihyanoğulları dağlara çekilmiş olduklarından Hz. Peygamber iki gün onların topraklarında kaldıktan sonra geri döndü.
#37
SORU:
Benî Kaynuka Gazvesi nasıl olmuştur?
CEVAP:
Hz. Peygamber Medine’ye hicret ettiği sırada şehir halkının yarıya yakın nüfusunu Benî Kaynuka, Benî Nadîr ve Benî Kurayza kabilelerinden oluşan Yahudiler teşkil ediyordu. Hz. Peygamber Yahudilere karşı hoşgörülü davrandı, Medine sakinleriyle yaptığı antlaşmaya onları da dâhil etti. Onun bu davranışı bazı Yahudiler üzerinde olumlu etki yaptı ve Benî Kaynuka kabilesinin bilgin şahsiyetlerinden Abdullah b. Selâm ailesiyle birlikte Müslüman oldu. Ancak Yahudiler, yakın zamanda gelecek peygambere tâbi olacaklarını ve düşmanlarına üstünlük sağlayacaklarını söyleyerek Evs ve Hazrec mensuplarını tehdit ettikleri halde bekledikleri peygamber Yahudilerden gelmediği için Hz. Muhammed’in peygamberliğini benimsemediler. Ayrıca Müslümanları dinlerinden döndürmek için çeşitli faaliyetlere giriştikleri gibi, bazen Kur’an-ı Kerim ve Hz. Peygamber’le alay ediyorlardı. Evs ve Hazrec kabileleri arasındaki eski düşmanlıkları hatırlatarak çeşitli fitne faaliyetlerine girişiyorlardı. Bir kısmı da İslâmiyet’e girdiklerini söyleyip aralarına katıldıklar münafıklara cesaret veriyorlardı. Müslümanların Bedir Gazvesi’nden zaferle çıkması da gerginliğin bir diğer sebebiydi. Bu gerginliğin devam ettiği günlerde alışveriş için Benî Kaynuka’ çarşısına giden Müslüman bir kadının tâcize uğraması ve yardım için gelen sahabenin tacizi yapan Yahudiyi öldürmesi, kendisinin de orada bulunan Yahudiler tarafından şehid edilmesi üzerine antlaşma bozulmuş oldu. Hz. Peygamber Nisan 624 tarihinde Benî Kaynukâ üzerine yürüdü; onları önce İslâm’a davet etti. Yahudiler bunu reddedip kalelerine çekilince kaleyi kuşatma altına aldı. On gün devam eden kuşatma sonunda Yahudiler teslim oldu. Hz. Peygamber’in esirlerden, sayıları 700 civarında olan savaşçı erkeklerin öldürülmesine karar vermesi üzerine Hazrec kabilesinin reisi Abdullah b. Übey b. Selûl, Kaynukâoğulları’nın kendilerinin müttefiki olduklarını belirterek bağışlanmalarını istedi. Hz. Peygamber, münafıkların başı olduğunu bilmesine rağmen onun ısrarıyla kabile mensuplarının tamamının Medine’den sürülmesini emretti. Ayrıca onlara şehirden ayrılmaları için üç gün süre tanındı ve alacaklarını tahsil etmelerine izin verildi. Medine’den ayrılan Kaynukaoğulları, bir ay kadar Vâdilkurâ’da kaldıktan sonra Suriye taraflarına gidip Ezriât’a yerleştiler.
#38
SORU:
‘Vedâ Haccı’, ve ‘Vedâ Hutbesi’ neye denir?
CEVAP:
Hz. Peygamber’in Arafat’ta yaptığı konuşmada, “bu yıldan sonra sizinle burada belki de bir daha buluşamayacağım” buyurması ve bir süre sonra da vefat etmesi dolayısıyla onun bu haccına ‘Vedâ Haccı’, hutbeye de ‘Vedâ Hutbesi’ denilmiştir. Esasen Hz. Peygamber’in bu hac sırasında çeşitli yer ve zamanlarda birden fazla konuşma yaptığını da belirtmek gerekir.