ORTAÇAĞDAN GÜNÜMÜZE ANADOLU UYGARLIKLARI Dersi ERKEN VE KLASİK OSMANLI DÖNEMİ soru cevapları:

Toplam 28 Soru & Cevap
PAYLAŞ:

#1

SORU:

Osmanlı İmparatorluğunun kurucuları, Söğüt ve Domaniç bölgesine nasıl yerleşmişlerdir?


CEVAP:

Osmanlı İmparatorluğunun kurucuları Oğuzların Kayı boyundan olup, Orta Asya’dan İran’a oradan Anadolu’ya gelerek 1228’de Fırat’ı geçerek boğulan beyleri Süleyman Şah’ın oğlu Ertuğrul Bey idaresinde Bilecik Söğüt’e yerleşmişlerdir.

Anadolu Selçuklu Sultanı I. Alâeddin Keykubat döneminde yaptıkları hizmetler karşılığında, Kayı’lara sultan tarafından Söğüt ve Domaniç bölgesi yurt olarak verilmiştir. 


#2

SORU:

İstanbul'un fethinin Osmanlı tarihi açısından ne gibi etkileri olmuştur?


CEVAP:

İstanbul’un Fethi sonrası Osmanlı Devletinin Rumeli ve Anadolu’da sınırları genişleyecektir, İstanbul’un kara ve deniz ticareti açısından çok önemli bir konumda olması ise Osmanlı Devleti’ne mutlak bir güç katacaktır. İstanbul’un Fethi sonucunda Osmanlı Devleti Kuruluş Dönemini tamamlayıp Yükseliş Dönemine girmiştir. Fetih sonrası Osmanlı Devleti sadece İslam Dünyası’nda değil, Hıristiyan dünyasında da önemli bir siyasi güç haline gelmiştir. Asya-Avrupa ve Karadeniz Akdeniz arasındaki ticaret yollarının denetimi Osmanlılara geçmiştir. Askeri ve Siyasi yapılanmalarla “Yeni Çağ” başlamıştır.


#3

SORU:

Fatih Sultan Mehmet döneminde devletin sosyal yapılanmasına ne gibi değişiklikler olmuştur?


CEVAP:

Fatih Sultan Mehmed döneminin siyasi olayları kadar devletin sosyal yapılanması da önemlidir. Bu dönemde, mimaride külliye kuruluşlarına önem verilmiş, fetih sonrası İstanbul’da önemli devlet adamlarına vakıf-imaret sistemine uygun, kentin nitelikli yerlerinde araziler külliye inşası için tahsis edilmiştir. Fatih Sultan Mehmet, İstanbul’u yeniden imar etme çalışmalarının yanı sıra çağın yenilikçi düşüncelerine açık bir devlet adamı olarak güzel sanatların her dalında sanatçıları ve dönemin bilim adamlarını da destekleyecektir.


#4

SORU:

Kanuni Sultan Süleyman döneminde devlet ne gibi siyasi ve sosyal özellikler göstermiş, ne tipte değişikliklerle karşılaşılmıştır?


CEVAP:

Kanuni Sultan Süleyman Döneminde, Macaristan, Azerbaycan, İran, Rodos, Cezayir gibi önemli bölgeler de Osmanlı hakimiyetine girer. Fransa hariç tüm Avrupa’ya hakim olan Alman imparatoru Şarlken’e karşı Fransa kralı I. François’yı destekleyen Kanunî, hem Avrupa’daki Hıristiyan birliğini parçalamak, hem de Akdeniz’de ticareti canlandırmak düşüncesi ile Fransa’ya bazı ticarî ayrıcalıklar tanıdı (1535). Buna göre Fransa Akdeniz’de düşük gümrük vergisi ile ticaret yapabilecek, Fransız tüccarların davalarına İstanbul’da Fransız hâkim bakacak, Fransız tüccarlar ile Türkler arasındaki davalara Türk mahkemeler bakacak ve Türk tüccarlar da Fransa’da aynı haklardan yararlanabilecekti. Bu uygulama tarihte; Kapitülasyonlar (İmtiyazât-ı Mahsusa) olarak bilinecektir.


#5

SORU:

Erken Osmanlı Mimarisinin temel özelliklerini açıklayınız?


CEVAP:

Erken Osmanlı Dönemi’nden günümüze gelen yapıların çoğunluğu dini mimari örnekleridir. Bursa ve Edirne bu dönemin iki önemli başkenti olarak değerli örneklere ev sahipliği yapar. Gerek plan gelişimi açısından, gerekse malzeme- teknik ve üslup açısından yapıları değerlendirmek daha doğru olacaktır. Bu dönemden günümüze gelen yapıların çoğunluğu camilerdir. Cami; İslami inancın ibadet mekânıdır. Cami sadece ibadet mekânı olmayıp en önemli toplanma alanıdır ve sosyal, siyasi olaylarında konuşulup, tartışılacağı yerdir. Caminin, Cuma namazlarının kalabalık cemaatine de hizmet vermesi amaçlanır.

Bu nitelikler büyük mekânlı cami formuna ihtiyaç duyulmasına yol açar. İlk dönemlerde mekânı tek büyük kubbe ile örterek mekân bütünlüğü sağlamak endişesi yoktu. Küçük mekânlar birbiri ile ilişkili olarak, çeşitli görevleri yerine getiren tek kütle olarak düzenlenebiliyordu. Bu düzenlemeler Erken Osmanlı mimarisinin özelliği olan Kanatlı, Zaviyeli, Ters T; Tabhaneli gibi işlevlerine göre isimlendirilen mimari biçimlenmeyi yaratacaktır. Bu yapı formunda, tek yapının bünyesindeki her bölüm kubbe, tonoz, düz çatı gibi değişik örtü elemanlarına sahip olabilir, ancak Osmanlı mimarisinde tercih edilen örtü sistemi kubbedir.

Erken Osmanlı mimarisi; dini kimliğinin yanı sıra siyasi ve kültürel işlevlerin niteliklerini de taşıyan camilerde çok işleve yönelik tek yapılarda örneklenirken aynı zamanda değişik işlevlerin ihtiyacına göre biçimlenen yapıların bir arada tasarlanması ile külliyelere yönelir. Sultan ve Devlet görevindeki kişiler tarafından belli bir sistem içinde işleyebilmesi için arazi, gelir bağışlanarak vakıf olarak düzenlenen külliyeler halka hizmet esas alarak inşa edilirdi. Erken Osmanlı döneminde ilk külliye cami ve hamam olarak İznik Orhan Gazi olurken 1340 tarihli Bursa Orhan Gazi Külliyesi, cami medrese, hamam, mektep ve şifahane yapıları ile ardından inşa edilir. Erken Osmanlı döneminde, Bursa Hüdavendigar, Yıldırım Bayezit, Bursa Yeşil ve II. Murad olarak külliye yapılarının inşa alanının sıkıntısından dolayı dağınık imar durumu gösterdiğini görürüz. Osmanlı Devleti’nin siyasi alanda olduğu kadar sosyal alanda da örgütlenmesi sonucu külliye programının en yüksek ölçüde hizmet verebilecek şekilde düzenlenmesi sonucunu getirecektir. Erken Osmanlı mimarisinde tuğla hatıllı, kaba yontu taş duvar örgüsü yaygındır. Kubbenin eğrisel yüzeye uygun hazırlanan kiremit kaplaması üst örtü özelliğidir. XV. yüzyılda Osmanlı mimarisi’nde yaygın olan tek kubbeli camiler genellikle kare planlı, kübik yapı formunda olup kubbe kalın duvarlarla taşınır. Kubbenin duvarlara geçişi, geniş Türk üçgeni ve kasnaklarla sağlanır. Yine bu dönemde ayak ve payelerle örtü sisteminin taşınması ve ana mekan-yan mekan ilişkisinde bütünlük sağlayacak çözümlerin üretilmesi söz konusudur.


#6

SORU:

Erken Osmanlı Mimarisinde Zaviyeli-Tabhaneli ters T, Bursa tipi(örnek; Bursa Yıldırım cami-1400) olarak anılan yapı grubunun temel özellikleri nelerdir?


CEVAP:

Osmanlı Mimarisinde en fazla tartışma yaratan yapı grubu olan, Zaviyeli-Tabhaneli ters T, Bursa tipi(örnek; Bursa Yıldırım cami-1400) olarak anılan bu yapı grubuna yan mekânlı, kanatlı, çok fonksiyonlu gibi tanımlamalar da yapılmıştır. Plan olarak bazı farklılıklar gösterse de genel olarak mihrap önüne dik, arka arkaya iki kubbe ile örtülü ana mekân ve yanlarda birer ya da daha fazla sayıda odalar olarak karşımıza çıkan bu uygulamada, yan oda-mekânların da kubbe ile örtülmesi söz konusu olabilir. Bu tipteki yapılarda yan mekân-odalarında mihrap yoktur (Ör; Bursa Yeşil Camii-1424) Ocak, dolap gibi bölümler olabilir. Biçimden çok işlevin önemli olduğu düşünülebilir. Ana eksendeki ilk bölümde şadırvan veya aydınlık feneri olabilir (ör; Edirne Eski Camii-1414). Kıble yönündeki mekân mihraba sahiptir ve asıl ana ibadet mekânı burasıdır. Bazen bu bölümün birkaç basamakla ulaşılan yükseltilmiş bir alan olması söz konusudur. İbadet harici işlevlere yönelik mekânlara da sahip olan bu yapı tipi erken Osmanlı Mimarisinde yaygın olarak karşımıza çıkar.


#7

SORU:

Bursa Ulu Camii'nin tarihsel önemini ve mimari özelliklerini belirtiniz?


CEVAP:

Erken dönem Osmanlı Mimarisinin en anıtsal yapısıdır. İnşaatına I. Murad Hüdavendigar tarafından başlanmış olup, 1399’da Yıldırım Bayezid döneminde tamamlanmıştır. 68 × 56 m. ölçülerindeki yapı, 12 iri paye tarafından taşınan 20 kubbe ile örtülü mekânlara bölünmüştür. Orta eksendeki kubbeler daha yüksek tutulmuştur ve bütün kubbeler pandantif­ler üzerine oturmuştur. Kubbeler dışarıdan sekizgen kasnak üzerine oturtulmuş olup, kasnaklarda yapının aydınlığını sağlayan pencereler yer alır. Caminin içinde 16 köşeli mermer bir şadırvan yer alır. Yapının içinde çok azı orijinal kalan yazı ve kalemişi süslemeler mevcuttur. Taş portali yoğun bir restorasyon geçirmiştir. Ahşap minberinde tarih belirten bir kitabesi mevcuttur. Kitabede Yıldırım Bayezid’in tarih kitabesi ve yapan usta’nın adı yazılıdır. Kitabede 802 (1399-1400) tarihi ve ahşap minberi yapan Hacı Mehmet bin Abdülaziz el- Dıkki isimli usta ismi yer alır. Tek üniteli çok kubbeli ulu camilerin en önemlisi olan Bursa Ulu Camii, kuzeybatı ve kuzeydoğu köşelerinde birer minareye sahiptir. (S: 153 Resim. 6.2 ve 6.3)


#8

SORU:

Edirne Eski Camii'ni mimari olarak betimleyiniz?


CEVAP:

Kitabesine göre H. 816 (1414) Emir Süleyman Çelebi tarafından inşası başlayan yapı, Çelebi Sultan Mehmet döneminde tamamlanmıştır. Konyalı Hacı Alaaddin isimli mimar tarafından inşa edilen bu cami, Ulu Camii unvanını taşımamakla birlikte, erken dönem
Osmanlı mimarisinin Edirne’deki en büyük yapısıdır. Plan özellikleri açısından Bursa Ulu Camii’ne benzerlik gösterir. 49.5 m kenar uzunluğuna sahip kare mekân 4 büyük paye ile taşınan 9 kubbe ile örtülmüştür. Merkezdeki kubbe dört paye üzerine oturur ve bu kubbe, diğerlerine göre daha yüksektir. Kubbelere geçiş pandantif, tromp, üçgen panolar, stalaktitli konsollarla sağlanır. Ana mekanın önünde sonradan ilave edilen 5 gözlü son cemaat yeri bulunur. Çok kaliteli mermer işçiliği gösteren minberi mevcuttur. Edirne Eski Camii, tek üniteli çok kubbeli cami grubuna örnek gösterilebilir. (S: 154, Resim 6.6, 6.7 ve 6.8)


#9

SORU:

Hünkâr Mahfili nedi açıklayınız?


CEVAP:

Osmanlı camilerinde padişahın namaz kılması için ayrılan ve ana mekandan yüksekte tutulan korunaklı alana Hünkâr Mahfili adı verilmektedir.


#10

SORU:

Medrese nedir, açıklayınız?


CEVAP:

Medrese, günümüz yüksek öğretimine denk düzeyde eğitim veren İslam okullarına verilen addır. Kelimenin, ders veren hoca Müderrisin odası ya da evi kelimesinden türediği düşünülmektedir. 


#11

SORU:

Külliye nedir, açıklayınız?


CEVAP:

Araştırmacıların “fonksiyonel yapı birimlerini (Cami, medrese, tabhane, han, kervansaray, darüşşifa, imaret, hamam, çarşı, mektep, kütüphane, sebil) bir arada planlanıp inşa edilen sosyal yapılar topluluğu” olarak tanımladığı külliyeler Erken Osmanlı Mimarisi’nde Bursa Orhan Bey, Bursa Yıldırım, Bursa Muradiye, İstanbul Eyüp Sultan, İstanbul Fatih Külliyeleri olmak üzere örneklenebilir.


#12

SORU:

İstanbul fatih külliyesinin tarihsel ve mimari özelliklerin betimleyiniz?


CEVAP:

İstanbul’un fethinden sonra Fatih Sultan Mehmet’in inşa ettirdiği ilk önemli yapı grubudur. Külliyenin merkezini oluşturan cami 1470/71 yılında tamamlanmıştır. Fatih döneminde yarım kubbenin kullanılması ve büyük ölçekli kubbe uygulaması (26m) ile mimarı açıdan öncü bir yapıdır. 1765’te depremde çok büyük hasar görmüş ve 1767-1771 yıllarında Sultan III. Mustafa tarafından yeniden inşa edilmiştir. Günümüzde dört yarım kubbenin taşıdığı merkezi büyük kubbe uygulaması olan Bursa Yeşil Cami Bursa Yeşil Cami Kalemişi Süslemeler caminin ilk yapısında bir büyük kubbeyi bir yarım kubbenin desteklediği kaynaklardan anlaşılır. İstanbul’un önemli tepelerinden birine ve “On İki Havari Kilisesi” üzerine inşa edilen orijinal yapının mimarı Atik Sinan’dır.

Cami, 16 medrese, hastane, misafirhane, imaret, kervansaray, hamam, sıbyan mektebi, kütüphane, müvakkithane ve Fatih ile eşi Gülbahar Hatun’un türbeleri olmak üzere çok düzenli bir yerleşim planı gösterir. Cami, Fatih’in türbesi, Gülbahar Hatun’un türbesi merkez yapılar olarak planlanmış, doğu ve batıda cami eksenine paralel uzanan sekizerden on altı medresesi ile dönemin en önemli eğitim kurumu olarak inşa edilmiştir. Karadeniz ve Akdeniz Medreselerinden başka kütüphane, mektep ve hamam yapıları vardır.


#13

SORU:

Şifahane nedir ve Osmanlı döneminde nasıl bir işlev üstlenmiştir?


CEVAP:

Şifahaneler, Osmanlı külliyelerinin yapı programında sağlık hizmetleri vermek üzere inşa edilen yapılardır. Şifahaneler medrese yapı tipine benzer olarak inşa edilirler.


#14

SORU:

Arasta kavramını açıklayınız?


CEVAP:

Aynı meslek grubundaki esnafın bir araya toplandığı çoğunlukla sıra dükkanlar olarak düzenlenen çarşılara arasta adı verilmektedir.


#15

SORU:

Palmet nedir, açıklayınız?


CEVAP:

Bir sapın iki tarafına Simetrik yerleştirilen stilize edilmiş yaprak biçimi bezemelere palmet adı verilmektedir.


#16

SORU:

Erken Osmanlı Döneminde çini ve seramik sanatının genel özelliklerini belirtiniz?


CEVAP:

Osmanlı Çini Sanatı erken dönem örnekleri; Selçuklu geleneklerini gerek yapım, gerekse renk ve desen olarak sürdürür. 15. yüzyıl başlarında Bizans döneminde de kaliteli bir çini-seramik yapım merkezi olan İznik, üretimi çiniler, Bursa yapılarında görülmeye başlar. Erken Dönem Osmanlı çini sanatında renkli sır tekniği ile üretilen, sarı ve yeşil renklerin bitkisel motif­lerle ön plana çıktığı örnekler mevcuttur. Firuze, mavi, yeşilin tonları ve beyaz hakim renklerdir. İlk Osmanlı çini örneklerinde hamur kırmızı renktedir. Kabartma dekorlanabilen, ateşe dayanıklı, büyük parçalar halinde hazırlanan, mimari programa göre düzenlenen çini örnekleri mevcuttur. Çini hamuru ile sır arasında, Selçuklu döneminde olduğu gibi astar kullanılmaz. Yapının duvar, mihrap, pencere ve kapı alınlıkları uygulama alanlarıdır.

Bursa Yeşil Cami ve Türbesi Erken Osmanlı dönemi çini sanatının en önemli örneklerini sergiler. (1421-24) Bursa Yeşil Camii mihrabında okunan “Tebrizli Ustalar” yazısı, hünkar mahfilinde “Muhammed el Mecnun” ismi Yeşil Türbe’nin kapısı üzerinde “Tebrizli ali İbn Hacı Ahmed” yazısı, hünkar mahfilinde taş üzerine yazılan kitabedeki “Ali İbn İlyas Ali” ismi bu önemli yapının çini ve süsleme ustalarının isimleridir.

Mozaik tekniğindeki çinilerde kırmızı hamur üzerine, mavi ve yeşilin tonları ile mor, lacivert ve sarı renklerle, renkli sır uygulamasını çok kaliteli bir işçilikle görmekteyiz. Kullanılan sarı rengin üzerine sürülen altın yaldızla, zarif palmet, rûmi, hatayi gibi bezemeler çini panoların birleşme yerini göstermeyecek ve alttaki alçı zemini belli etmeyecek biçimde grift örgüler biçiminde düzenlenmiştir. Dönemin bir diğer önemli örneği aynı teknikle üretilen Edirne Muradiye Camii mihrabındaki çini programıdır.

Osmanlı Çini Sanatının 15. yüzyıldan 16. yüzyıl başına kadar uyguladığı bir diğer teknik Mavi-Beyaz çini tekniğidir. İki ana grup olarak incelenebilir. Beyaz zemin üzerine çeşitli mavi tonları ya da koyu veya açık mavi zemin üzerine beyaz desenler şef­faf sır altına işlenerek yapılır. Bezemelerde bitkisel motif­lerin girift desenler oluşturacak biçimde yer aldığı görülür.


#17

SORU:

Klasik dönem Osmanlı mimarisindeki belirleyici faktör nedir?


CEVAP:

Klasik dönem mimarlığını tanımlayabilmek için Fatih Sultan Mehmet’in İstanbul’un fethinden sonra kentte başlattığı büyük imar faaliyetini incelemek gerekir. Fetih sonrası Osmanlı Devleti’nin başta Balkanlar olmak üzere, hızla sınırlarını genişletmesi sonucu, geleneksel Osmanlı mimari üslubu geniş bir coğrafyaya yayılacaktır.


#18

SORU:

Edirne Sultan II. Bayezid Külliyesi'nin (1484-1488) mimari özelliklerini betimleyiniz?


CEVAP:

Mimar Hayreddin tarafından 1488 de tamamlanan külliye geniş bir alanda, Tunca nehri kenarında cami, imaret, hastane, medrese, hamam, mutfak ve erzak depoları ile planlanmıştır. Camisinin 20.55 metrelik kubbesi 20 köşeli kasnakla kübik gövdeye bağlanır. Külliye’nin camisi tabhaneli olarak inşa edilmiştir. İki yanda dokuzar kubbeli tabhanelere camiden geçiş yapılmaz. Tek şerefeli iki minare tabhanelerin dış köşelerinde yer alır. Yivli minarelerin yüksekliği dikkat çekicidir. Sade mermer mihrap ve geometrik bezemeli mermer minber, mermer sütunlu hünkar mahfili dönemin kaliteli örnekleridir. Caminin kapı ve pencere kanatları rumî, hatayî süslemeli XV. Yüzyılın en kaliteli ağaç işçiliği örneğidir. Camide kubbe geçişindeki pandantif­lerdeki alçı üzeri renkli kalem işi bezemeler ile bezerlik gösterirler. Edirne II. Bayezid külliyesi büyük ölçekli yapıları, yerleşim planı, Sultan Bayezıd’ın titizlikle düzenlediği vakfiyesi ile dönemin en dikkat çekici yapı topluluğudur. (S:162, Resim 6.34)


#19

SORU:

İstanbul Yavuz Sultan Selim Camii (1522) ne tip mimari özellikler göstermektedir, açıklayınız?


CEVAP:

Mimarı bilinmeyen bu yapı inşa alanında birçok problemi olmasına rağmen mimari açıdan önemli çözümler üretilmiştir. Tabhaneli bir cami olan bu yapı 24 metrelik kubbesi tüm ağırlığı ile yapının dik eksenlerindeki kemerleri üzerinde yükselir. Cami inşa alanın oldukça yüksek bir alan olması cami siluetinin çok etkin biçimde hakim kılar. Caminin minarelerinin çok yüksek oluşu pencere alınlıklarındaki kaliteli çini süslemeleri, kalem işleri ve mermer, ahşap işlemeleri birbirine uyumlu desen özelliği gösterir. Portali mukarnas kavsaralı olup niş, sütunce gibi mimari süslemeleri ile Klasik Osmanlı taç kapı öncüsüdür. Cami revaklı şadırvan avlusu ile uyumludur. Yavuz Sultan Selim’in türbesi caminin yanındadır. (S: 165, Resim 6.37)


#20

SORU:

Mimar Sinan'ın Klasik Osmanlı Dönemi mimarisinde ne gibi etkileri olmuştur?


CEVAP:

XVI. yüzyıl Klasik Osmanlı mimarlığını Kanunî Sultan Süleyman’ın güçlü ve aydın yöneticiliği ve Mimar Sinan’ın devletin gücünü tasarladığı yapılarla ortaya koyduğu bir dönem olarak değerlendirmek doğru olur. Mimar Sinan 1490 Kayseri, Gesi Ağırnas köyünde doğmuştur. Devşirme olarak alınıp Acemioğlanlar mektebinde yetişmiştir. Yavuz Sultan Selim’in İran ve Mısır seferlerine katılmıştır. 1539’da mimarbaşlığına getirilen Mimar Sinan Bin Abdülmennan tezkirelerde adı geçen 364 eser yaratmıştır.

Saî Çelebi’nin Mimar Sinan’ nın hayatını ve eserlerini anlattığı Tezkiret-ül Bünyan ve Tezkiret-ül Ebniye, Tuhfet-ül Mimarin gibi eserler Mimar Sinan ve eserleri hakkında bilgi verdiği kadar Klasik Osmanlı mimarisini’de anlatan ana kaynaklardır. Mimar Sinan sadece mimar olarak değerlendirilemez. Kent planlamacılığı, deseni kuvvetli bir sanatçı olması da önemli niteliklerdir. Mimar Sinan Osmanlı Mimarisinde her tür yapının plan, örtü sistemlerini araştıran, Rönesans sanatçılarının merkezi anıtsal kubbe örneklerini inceleyen ve her yapısında değişik uygulamalara yönelen mimarlık tarihinin en önemli dehaları arasındadır.

Mimar Sinan öncelikle büyük kubbe ve taşıyıcı sistemler üzerine denemeleri ile dikkat çeker. İlk eserlerinde İznik, Bursa, Edirne eserlerinin mekân uygulamalarına bağlı kalmıştır. Suriye Valisi Hüsrev Paşa için Halep’te inşa ettirdiği Hüsreviye Külliyesi (1536-1537) bilinen en erken tarihli Külliyesidir.

Gebze’de Çoban Mustafa Paşa adına inşa ettiği Gebze Çoban Mustafa Paşa Külliyesinin menzil külliyesi olarak planlanması önemlidir. Külliye; Cami, Medrese, Tekke, İmaret, Kütüphane, Kervansaray, türbe olarak bir bütün halinde planlanmış ve etrafı duvarla çevrilerek adeta koruma altına alınmıştır.


#21

SORU:

Menzil külliyesi nedir açıklayınız?


CEVAP:

Menzil külliyeleri Osmanlı mimarlığında kent dışı önemli ulaşım yollarının belirli noktalarında oluşturulan ticari hizmeti ön planda olan yapılardır.


#22

SORU:

İstanbul Süleymaniye Külliyesi (1557) mimari olarak nasıl özellikler arz etmektedir?


CEVAP:

Süleymaniye Külliyesi XVI. Yüzyılın İstanbul’da en önemli mimari eseri olan Külliye yedi yılda 1557’de tamamlanmıştır. Mimar Sinan cami ve Külliyenin diğer yapıları için hem kent dokusu hem yapılar açısından önemli uygulamalar gerçekleştirmiştir. Süleymaniye Camisi büyük ölçekli (27,40m) merkezi kubbenin iki yarım kubbe ile desteklendiği ve kubbe yüksekliğinin (53m) dengeli düzenlediği İstanbul’da Ayasofya’dan sonra gelen en büyük kubbeye sahip olarak Mimar Sinan’ın “kalfalık eserim” dediği bir yapıdır. Anıtsal kubbe, iki yarım kubbesi ve yarım kubbelerin ikişer çeyrek kubbe ile genişletilmiştir. Mimar Sinan yan mekânları beşer kubbe ile örterek camide kubbelerini ritimli bir şekilde yer almasını sağlamıştır. Süleymaniye Camisi oran, denge, ritim açısından klasik dönemin kubbe mimarisinin en anıtsal örneğidir. Caminin önündeki revaklı şadırvanlı avlu oran açısından cami ile bütünlük gösterir. Mimar Sinan İstanbul Süleymaniye Camisi’nde örtü sistemini nasıl düzenlemiştir?

Fatih külliyesinden sonra sahip olduğu medreselerde dönemin en büyük eğitim kurumu olan Süleymaniye on sekiz ayrı binası ile cami merkezli olarak kentin en önemli yükseltisinde Haliç’e göre yönelen yapı terasları ile yer alır. Külliye, cami, Medreseler, Darüşşifa, Bimarhane, İmaret, Tabhane, türbeler, hamam, Dükkânlar, Tiryaki çarşısı ve ahırlar olarak planlanmıştır. Mihrap duvarında son derece kaliteli İznik üretimi çini süslemeler mevcuttur. (S: 165, Resim 6.38 ve 6.39)


#23

SORU:

Fil ayağı (Filpaye) nedir açıklayınız?


CEVAP:

Büyük kubbeli yapılarda yarım kubbe ya da tonozları taşıyan iri taşıyıcı ve ayaklara fil ayağı (Filpaye) adı verilmektedir.


#24

SORU:

Klasik dönem mimarisindeki kubbe tasarımlarının temel özellikleri nelerdir?


CEVAP:

Klasik dönem mimarlığında uygulanan kubbe-tasarım çözümlerinin temel özellikleri şöyle sıralanabilir:

  1. Beden duvarlarına oturtulan kubbe,
  2. Dört ayak (paye) ile taşınan kubbe,
    1. Dört ayak ve Tek yönde yarım kubbe ile destekleme,
    2. İki yönde yarım kubbe ile desteklenen kubbe,
    3. Üç yönde yarım kubbelerle desteklenen kubbe,
    4. Dört yönde dört yarım kubbe ile desteklenen kubbe,
  3. Geniş Kemer, Kubbe, tonoz gibi elemanlarla beraber planlanan örtü sistemi,
  4. Eşit kubbelerle örtülü mekânlar,
  5. Altı ayakla taşınan kubbe,
  6. Sekiz ayakla taşınan kubbe


#25

SORU:

Klasik dönem mimarisinde ticari yapıların temel özellikleri nelerdir?


CEVAP:

Ticaret yapıları; Kapalıçarşılar, bedestenler, sıra dükkânlar ve hanlar olarak tanımlanabilir. Fetih sonrası İstanbul’da hemen inşasına başlanan Kapalıçarşı, Osmanlı dünyasının en büyük ölçekli kapalı çarşısıdır. Üzeri tonoz örtülü, sürekli ilaveleri olan ve bağlı hanları ile (24 han, 1 cami, 1 hamam, 2 şadırvan, 1 sebil, 4300 dükkân olduğu bilinir) bir ticaret bölgesi olarak ele alınmalıdır.

Aynı meslek grubunun bir arada bulunduğu (tonoz örtülü veya düz çatılı mekanlar) sıra odalar “Arasta” olarak tanımlanır.

Çarşıların değerli mallarının satıldığı bölümleri “Bedestenler” çoğunlukla üstü örtülü, güvenliği ön planda tutulan kapalı mekânlardır.


#26

SORU:

Klasik dönem mimarisinde meydan çeşmeleri nasıl bir önem arz etmektedir ve temel özellikleri nelerdir?


CEVAP:

Klasik dönemin en önemli hizmet yapıları içinde mimari yapı olarak düzenlenen meydan çeşmelerini değerlendirmek gerekir. Külliyelere bağlı inşa edilen cephe düzeni son derece zengin bezemeli anıtsal çeşmeler ve yol kenarında gelip geçene hizmet vermek üzere yapılan “sebil” denen hayır çeşmeleri camilerde ve medreselerde abdest almaya yarayan avluları zenginleştiren şadırvanlar çoğunlukla mermerden yapılan üstü güneş veya yağmurdan korunmaya yönelik örtü sistemine sahiptirler.


#27

SORU:

Hassa Mimarlar Ocağı'nı tanımlayınız?


CEVAP:

Hassa Mimarlar Ocağı, Osmanlı İmparatorluğunda imar-bayındırlık çalışmalarının tümünü organize eden, denetleyen, görevi yalnızca yeni yapıların inşası ile sınırlı olmayan, dini, sosyal, askeri tüm kamu yapılarının bakımı onarımı gerekli değişiklikleri yapma yetkisi olan devlet teşkilatıdır.


#28

SORU:

XVI. yüzyıl çini sanatında karşılaşılan "Şam Tipi"nin temel özelliklerini belirtiniz?


CEVAP:

Kalitesi İznik üretimine göre daha zayıf olan bu eserlerin Osmanlıların Suriye’yi alması sonucu burada inşa edilen yapılar için İznikli ustaları Şam’a getirip atölyeleri burada oluşturması ve üretim yapması düşüncesi benimsenen yorumdur. Haliç İşi ne demektir?
Desen özelliği İznik üretimleri ile benzerdir. Kuşlar, Servi ağaçları (Hayat ağacı motifi) Sarmaşıklar ise Şam işi çinilerin tercih edilen diğer bezeme unsurlarıdır. Kırmızılı çiniler Klasik Osmanlı dönemi çini sanatının en tartışmalı grubudur. Eski yayınlarda Rodos işi olarak tanımlanır. Sıraltı tekniği ile 7 renk uygulaması vardır. Hafif kabarık, canlı mercan kırmızı renk bu grubun tanıtıcı özelliğidir.