OSMANLI TARİHİ (1566-1789) Dersi KARLOFÇA VE RÖVANŞI (1699-1718) soru cevapları:

Toplam 60 Soru & Cevap
PAYLAŞ:

#1

SORU: Osmanlı kuvvetlerinin Viyana önlerinde mağlup olmalarının yanı sıra daha sonraki savaşların çoğunu kaybetmesinin sebepleri nelerdir?


CEVAP: Avrupa’nın dört büyük devletine karşı birçok cephede savaş vermek zorunda kalınması mağlubiyetlerin asıl sebebidir. Ancak bir diğer önemli sebep de Osmanlı ordusunun 16. yüzyıldan itibaren Avusturya’ya karşı çıktığı seferlerde devamlı olarak kale kuşatmasıyla uğraşması ve meydan savaşında karşılarına çıkılmaması sonucunda askerî yapısının değişmesidir. Kale kuşatmalarında uzmanlaşan Osmanlı ordusu, 1618-1648 yılları arasındaki Otuz Yıl Savaşları döneminde askerî sahada büyük gelişme sağlayan Avusturya karşısında 1683-1699 yılları arasında yaptığı 15 meydan muharebesinin 12’sinde mağlup oldu. Zaten 16. yüzyılın sonlarından itibaren Avrupa’da meydana gelen ve “askerî devrim” diye nitelendirilen gelişmeler sonucunda ordu yapısı değişen Avusturya ordusu, 1596’da yapılan Haçova (Mezökeresztes) Meydan Muharebesi’ni kazanmak üzereyken disiplinlerini kaybetmeleri sebebiyle yenilmişti. 1583-1596 yılları arasındaki 13 yıl savaşlarında dikdörtgen hâlinde oluşturulmuş ve kontra marş taktiğini izleyen tüfekli Avusturya piyadeleri karşısında Osmanlı tımarlı sipahileri fazla dayanamamışlardı. Ayrıca Avusturya tarihinin en yetenekli komutanlarının da bu dönemde yaşaması Osmanlı için bir talihsizliktir.

#2

SORU: Avusturya ordusu neden 1698 yazında yeniden bir sefer açma ihtiyacı duymuştur?


CEVAP: Zenta Muharebesi, Avusturyalılar için ise Fransa’yla, Riswick’te yapılan ve hayal kırıklığı yaratan barıştan sonra bir sevinç kaynağı olmuştu. Yıllardır sürüp giden Türk savaşını sona erdirmek için Zenta yeterliydi. Kanunî gibi büyük bir fatih olmayı hayal eden Osmanlı sultanı da artık barış istiyordu. Ancak İngiltere ve Hollanda’nın arabuluculuk yaptığı görüşmeler uzayınca Avusturya ordusu 1698 yazında yeni bir sefere çıktı.

#3

SORU: Avrupa’da Osmanlılarla bir barışa gidilmesi konusunda ülkelerin yaklaşımları nasıldı?


CEVAP: Avusturya’da imparatora bağlı prensler, özellikle de son yıllarda savaşa pek gönülsüz katıldıkları ve başarılı sonuçlar alamadıkları için, barış antlaşmasının imzalanmasını istiyorlardı. Sadrazam Amcazâde Hüseyin Paşa, barış için zemin aramaya başlamıştı. Avusturya ve Venedik de barış istiyorlardı. Ancak Lehistan ile Rusya istedikleri yerleri alamadıkları için savaşın devamından yanaydılar. Fransa, İspanya veraset meselelerinden dolayı Avusturya ile aralarının açılması ihtimali nedeniyle Osmanlıların sulh imzalamamasını istiyordu. İngiltere ve Hollanda ise ticarî menfaatleri için barış taraftarıydılar ve bunun için aracılık yapıyorlardı.

#4

SORU: Osmanlıların bir barış anlaşması yapılmasına olan yaklaşımları nasıldı?


CEVAP: Sadrazam Amcazâde Hüseyin Paşa ülkenin ekonomik durumunun iyice kötüleşmesi, asayişin bozulması ve bazı bölgelerde denetimin kaybedilmesi sebebiyle barışın bir an önce yapılması için çaba harcıyordu. Amcazâde’nin gayretleri sonucunda kaybedilen yerlerin bir kısmını almadan sulha yanaşmayan II. Mustafa da barış görüşmelerine razı oldu. 1698 yılının sonuna doğru nihayet Osmanlılar ile Avusturyalılar, Venedikliler, Lehler ve Ruslar arasında barış görüşmeleri başladı.

#5

SORU: Yapılacak barış anlaşmasından önce ana hatların konuşulduğu bir protokol yapılmıştır, bu protokol hangi konuları kapsamış ve nerede yapılmıştır?


CEVAP: Müttefikler Osmanlıların geleneksel barış prensibine, yani alâ hâlihiye (uti possidetis) göre masaya oturmak istiyorlardı. Bu, tarafların ele geçirdikleri yerlerin karşı tarafça tasdik edilmesi anlamına geliyordu. Osmanlı İmparatorluğu bunu kabul etti. Ancak buna karşılık “bedel” ilkesinin uygulanmasını istediler. Osmanlılar sınırsız bir “alâ hâlihi” kaidesini padişahın itibar ve şerefine aykırı buluyorlardı. Bu yüzden müttefiklerin ellerindeki bir kısım toprakların geri verilmesini, bazı kale ve bölgelerin de boşaltılmasını talep etmişlerdi. Osmanlıların, Erdel’in bağımsızlığı yönündeki ısrarlarından vazgeçmeleri üzerine, iki taraf arasında Edirne’de bir protokol yapılarak, barış antlaşması için görüşmelere başlanılması kabul edildi.

#6

SORU: Karlofça müzakerelerinde Osmanlının tam bir hezimete uğramaması için mücadele veren ve bu konuda da başarılı olan devlet adamı kimdir?


CEVAP: Reisülküttap Ramî Mehmed Efendi.

#7

SORU: Karlofça’da müttefikler ellerine geçirdikleri tüm yerlerin tümünü korumak istedilerse de Osmanlı bazı kazanımlar elde etmiştir, bu kazanımlar nelerdir?


CEVAP: Müzakerelerin sonunda Osmanlı heyeti, önemli bir kısmı Avusturyalıların eline geçen Tımışvar ile sınırlardaki bazı kaleleri geri almaya muvaffak olmuştu. Aynı şekilde Lehistan işgal ettiği Boğdan’ı boşaltmış, Venedik de bazı kaleleri geri verdiği gibi, Ragüza’nın Osmanlı toprakları ile çevrili kalmasını kabul etmişti. Ayrıca bu ülkeler ile olan sınırlarda Osmanlı İmparatorluğu’nun güvenliğini tehdit eden bazı kalelerin yıkılması da sağlanmıştı.

#8

SORU: Osmanlının Karlofça’dan sonraki siyaseti ne olmuştur?


CEVAP: Osmanlılar Karlofça’dan sonra bütün politikalarını bu mağlubiyetin rövanşını alıp, eski topraklarına tekrar sahip olmaya göre ayarladılar. Ayrıca Osmanlı devlet adamları antlaşma ile uğrayacakları ağır toprak kayıplarına halkın ve askerin göstereceği tepkileri azaltmak için, barış antlaşmasının karşı tarafın bir diktesi olarak değil de, Osmanlı menfaatlerinin elden geldiğince korunduğu müzakereler sonucu imzalandığını göstermeye çalışmışlardır. Bu yüzden de en ufak toprak kazanımları için bile oldukça çaba sarf etmişlerdi. Karlofça Antlaşması’na karşı, savaşın getirdiği yıpranmışlıktan dolayı halkta ve askerde başlangıçta bir tepki oluşmadı. Ancak birkaç yıl sonra 1703’te meydana gelen Edirne TAR204U-OSMANLI TARİHİ (1566-1789) Ünite 6: Karlofça ve Rövanşı (1699-1718) 2 Vak’ası’nın sebepleri arasında Karlofça Antlaşması’na tepkinin de bulunduğu ileri sürülür.

#9

SORU: İmparatorluktaki Cizvitler sorunu ne zaman başlamıştır. Cizvitler ilk önce Osmanlı tebaasındaki hangi Hristiyan guruba etki etmek istemişlerdir ve sonuç ne olmuştur?


CEVAP: Cizvitler, 17. yüzyılın başlarında imparatorluktaki, misyoner faaliyetleriyle dikkat çekmiş ve Osmanlı yönetimi tarafından takibe alınmışlardı. 17. yüzyılda aynı mesele yine gündeme geldi. 1695’te Sakız Adası’nda Cizvitler ile Rum ruhbanlar arasında patlak veren kavga yüzünden dönemin padişahı II. Mustafa, Osmanlı İmparatorluğu’nun Hristiyan tebaasının Katolik mezhebine geçmesini yasakladı. Sultan, misyonerler ile destekçilerine ağır cezalar verileceğini duyurdu. Rum papazlar böylece yüzyıllık kavgada Cizvitler karşısında kesin zafer kazanmışlardı. Zaten bir süredir faaliyetlerini Ermeniler arasında yoğunlaştıran Cizvitler bundan sonra Rumlardan büyük oranda ellerini çektiler.

#10

SORU: Cizvitler Osmanlı tebaasındaki Ermenilerin Katolik mezhebine geçmesi için ve gibi çalışmalar yapmışlardır?


CEVAP: Fakir Ermenilere, kiliselerine ödemek zorunda oldukları ağır vergilerden kurtulmanın en iyi yolunun Katolikliğe geçmeleri olduğu telkin edildi. Zenginlere de Katoliklikte oruç gibi ibadetlerin daha kolay olduğu anlatıldı. Ayrıca Cizvitler üzerinden Fransa’nın desteğini arkalarına almaları, Rumlar ve Osmanlı maliyesi ile yaşayacakları anlaşmazlıklarda Fransız elçi ve konsoloslarının kendileri lehine müdahalede bulunmalarını sağlayabilirdi. Mezhep değiştirme işine daha büyük bir heyecan vermek ve geniş kitlelerin nabzını tutmak için de Ermeniler arasında muteber olan ve Ermenilerin bağımsızlığını vaat eden bir kehanet ustaca kullanmışlardır.

#11

SORU: Osmanlı Cizvitlere karşı tavrını neden sertleştirmiştir?


CEVAP: Tebaasındaki Ermenileri Katolik olma, daha az vergi ödeme ve bağımsızlık yolunda kışkırttığı için Cizvitlere ve Katolikleşen Ermenilere karşı sert tedbirler almıştır.

#12

SORU: Osmanlı İmparatorluğunda çıkan iç karışıklıkların ana sebebi nedir?


CEVAP: Uzun süren savaş yılları merkeze uzaktaki eyaletlerin İstanbul’la bağlarının iyice zayıflamasına yol açmış bu da isyanlara zemin hazırlamıştır.

#13

SORU: Amcazâde Hüseyin Paşa’nın kamudaki ıslahatları nelerdir?


CEVAP: Viyana bozgunundan sonra 16 yıl süren harpleri Karlofça Antlaşması’yla bitirip, devletin toparlanması için çalışmalara başladı. Kudüs ve Basra taraflarında devlet otoritesini yeniden kurdu. Akçenin içindeki gümüş oranını arttırarak, paranın değerini yükseltti. Bürokraside ve sarayda çalışanlar arasında bir düzenleme yapılarak, yeteneksiz olanlar, işe devam etmeyenler atıldı veya yarım aylıkla emekli edildi. Resmî belgelere tarih atılması zorunluluğu getirilerek, iş verimliliğinin arttırılmasına çalışıldı.

#14

SORU: Amcazâde Hüseyin Paşa’nın halka yönelik ıslahatları nelerdir?


CEVAP: Savaş zamanı vergilerinden dolayı hazineye borçlu olanlar, affedildi. Geleneksel vergiler yeniden düzenlendi. Savaş sırasında hazineye para aktarabilmek için fiyatları arttırılan kahve, tütün, yağ ve sabun gibi maddelerdeki vergi oranları azaltıldı. Böylece halkın en çok kullandığı temel maddelerin fiyatları önemli ölçüde düşürüldü. Toprağını terk edenlerin geri dönmeleri için vergi muafiyeti sağlandı. Boş kalmış arazilerin şenlendirilmesi için imparatorluğun birçok yerinde aşiretlerin toprağa yerleştirilmesine çalışıldı.

#15

SORU: Edirne Vakasını hazırlayan gelişmeleri açıklayınız.


CEVAP: Amcazâde Hüseyin Paşa’nın ölümünden sonra göreve Daltaban Mustafa Paşa getirildi. Şeyhülislam Feyzullah Efendi Daltaban Mustafa Paşa’nın yaptığı tayinlere müdahale ettiği için bu ikili arasında çatışma adeta kaçınılmaz oldu. Daltaban Mustafa Paşa, kendini sürgünden kurtaran ve sadaret mührüne sahip olmasını sağlayan Feyzullah Efendi’nin devlet içindeki otoritesinin önünü almak için harekete geçti ama bu hareket paşanın hayatına mâl oldu. Daltaban Mustafa Paşa 28 Ocak 1703’te idam edildi ve yerine de Karlofça Antlaşması’nın mimarı Ramî Mehmed Paşa getirildi. Feyzullah Efendi ve çocuklarının Ramî Mehmed Paşa’nın haysiyetini kırmaları, her işe burunlarını sokmaları ve bütün gelir getiren işlerde ortaklık kurmaları, yeni sadrazamı da şaşkına çevirdi. Sadrazam, görünüşte Feyzullah Efendi’nin her dileğini yerine getirip gözünü boyarken, padişahın hocasının yavaş yavaş kuyusunu kazmaya başladı ve böylece Edirne Vak‘ası’na giden yol açıldı.

#16

SORU: 1703’de meydana gelen Edirne Vakasının gerçek çıkış sebebi nedir?


CEVAP: 1703 Edirne Vak’ası’nın görünürdeki sebebi Gürcü seferine gönderilen yaklaşık 200 cebeciye birikmiş maaşlarının ödenmemesiydi. Ancak birbiriyle bağlantılı ve birbirini tetikleyen başka birçok farklı etkenler de vardı. Edirne Vak’ası için sebepler çok önceden oluşmaya başlamıştı. II. Mustafa’nın, Köprülü ailesiyle iktidar mücadelesine girmesi, Seyyid Feyzullah Efendi’nin üst düzey kadroları kendi adamlarıyla doldurması ve devlet işlerine gereğinden fazla müdahale etmesi, olumsuz sonuçlarına rağmen Karlofça Antlaşması’nın imzalanması, II. Mustafa’nın hükümet üyeleriyle İstanbul’u terk ederek Edirne’ye yerleşmesi, hem padişah hocası hem de şeyhülislâm olan Feyzullah Efendi’ye gereğinden fazla itimat etmesi ve seferlerde reayadan da binlerce kişinin asker yazıldıktan sonra barışın tesis edilmesinin ardından bunların askerî sınıftan çıkarılmak istenmesi asıl önemli sebeplerdi.

#17

SORU: Edirne Vakası akabinde Padişah II. Mustafa’nın yerine kimin padişah olacağı devletin üst kademelerinde önemli bir sorun olmuştur. Bu konuda yapılan hanedan tartışmaları nelerdir?


CEVAP: Hanedan Tartışmaları: Asiler Edirne yolunda tahta kimin çıkarılacağını tartışmışlardı. Kimi II. Ahmed’in oğlu Şehzâde İbrahim’in tahta çıkarılmasını, kimi de sultanın kardeşi III. Ahmed’in tahta çıkmasını istemişti. Meşverette Kırım hanlarının torunlarının veya Sultan II. Selim’in kızı İsmihan Sultan’dan olan İbrahim Han’ın torunları olan İbrahimhanzâdelerden birinin padişah olmasını önerenler de olmuştu. Sonunda Şehzâde Ahmed’in tahta çıkarılması kararlaştırıldı. Bu tartışmalarda Osmanlı hanedanına alternatif arayışı görülmüştü.

#18

SORU: Karlofça Antlaşmasının acısıyla Osmanlı başka bir savaşa girmekten çekiniyordu. Bu sebeple Avrupa’daki hangi savaşlara uzak durmayı tercih etmiştir?


CEVAP: Devlet adamları tekrar mağlubiyete uğramaktan da korkuyorlardı. Bu yüzden Kuzey Savaşları ile İspanya Veraset savaşlarına karışmadılar.

#19

SORU: Ruslara karşı başarılar gösteren Demirbaş Şarl’a karşı Padişah III. Ahmet’in ve Sadrazam Çorlulu Ali Paşa’nın tutumları nasıldı?


CEVAP: Demirbaş Şarl Ruslara karşı Türkler ’den yardım beklemekte idi. Ancak III. Ahmed, Ruslarla yapılan ve 1700’de imzalanan İstanbul Antlaşması’nı bozmak istemedi. III. Ahmed, İsveç’e fiilen yardım yapılamayacağını, ancak dostluk için çaba göstereceğini elçiye bildirdi. Sadrazam Çorlulu Ali Paşa, bu gelişmelere rağmen Rusya’ya karşı İsveç’in desteklenmesi görüşünden vazgeçmedi. El altından ve padişahtan habersiz Kırım hanına İsveç kralına yardım etmesi için haber gönderdi. Fakat III. Ahmed bu sırada gelişmeleri haber alarak sadrazamını, Yusuf Paşa’yı ve Kırım hanını durdurarak İsveç’e yapılacak yardımı önledi.

#20

SORU: III. Ahmet’in Ruslarla ilişkilere bozmama yönündeki tüm çabalarına rağmen hangi olay iki devlet arasında gerginliğe yol açmıştır?


CEVAP: İsveç Kralı Demirbaş Şarl’ın Ruslara yenilip Osmanlıya sığınması ve Rusların Şarl’ın iadesini talep etmesi.

#21

SORU: Prut seferinden önce Osmanlı ve Rusya’nın savaş hakkında beklentileri nasıldı?


CEVAP: İsveç Kralı Demirbaş Şarl ve Kazak lideri Mazepa’nın Osmanlı topraklarına sığınması, Osmanlı İmparatorluğu ile Rusya’nın arasını açmıştı. Osmanlı İmparatorluğu’nun şahinleri Karlofça’nın rövanşını almak için ilk fırsatın doğduğuna inanıyorlardı. Bu niyetlerini gerçekleştirmek için 1710’da sadrazamlığa Halep Valisi Baltacı Mehmed Paşa’yı getirttiler. Rus Çarı Petro da Osmanlılara saldırma zamanının geldiğine inanıyordu. Osmanlı İmparatorluğu’ndaki Hristiyanların ayaklanacağını umuyordu. Petro, İsveç kralının Osmanlı topraklarında bulunmasını savaş sebebi olarak gösterdi ve Osmanlı ülkesine karşı saldırıya geçti

#22

SORU: Aslında doğru olmayan uydurma olan kanaate göre Baltacı ve Katerina arasında geçen diyalog nasıldır?


CEVAP: Çariçe Katerina’nın bütün mücevherlerini alarak sadrazamın çadırına gittiği ve onu ağlayarak, yalvararak hatta cinselliğini kullanarak barışa ikna ettiği genel bir kanaattir.

#23

SORU: Sadrazam Baltacı Mehmet Paşa’nın Rus ordusunu serbest bırakması ve etkisi düşük bir antlaşma yapmasının altında yatan sebep nedir?


CEVAP: Katerina’nın hazır ettiği yedi araba dolusu para ve hediyeler, Başbakan Şafirov tarafından Sadrazam Baltacı Mehmed Paşa’ya ve yanındaki diğer devlet ileri gelenlerine gönderilmiştir. Sadrazamın yanı sıra, Sadaret Kethüdası Osman Ağa ve Sadaret Mektupçusu Ömer Efendi de bu paraları almışlardı. Yani Prut’ta Baltacı Mehmed Paşa’yı ikna eden Katerina değil, gönderilen para ve hediyeler ile üstün durumdayken işlerin tersine dönmesiyle alınacak bir mağlubiyet korkusuydu.

#24

SORU: III. Ahmet döneminde Osmanlının Fransız elçisi Kont de Ferriol aracılığı ile Fransa’ya ne gibi bir hayati yardımı olmuştur?


CEVAP: Fransız yönetimi elçisinden Osmanlı İmparatorluğu’ndan mümkün olduğu kadar çok hububat satın alması ve bunları Fransa’ya sevk etmesini istemişti. İngiltere gemilerinin tehdidi yüzünden Akdeniz kanalı Fransızlar için kapalı sayılırdı ve Avrupa’nın diğer ülkelerinden de yeterli miktarda tahıl satın alamıyordu. Tek çare Osmanlı İmparatorluğu’ndan temin etmekti, aksi takdirde büyük bir kıtlık kapıdaydı. Normal şartlarda Osmanlı İmparatorluğu sınırları içindeki bir bölgeden başka bir ülkeye tahıl satışı yasaktı ve bunun hilafına hareket edenler ağır cezalara çarptırılıyordu. Ancak bu dönemde Fransa, Avusturya karşısında Osmanlı için bir müttefikti. Bu yüzden Osmanlı yönetimi, Osmanlı limanlarından Fransa’ya tahıl nakledilmesini kabul ederek, Fransa’yı kıtlıktan kurtardı.

#25

SORU: III. Ahmet döneminde Osmanlı Venedik ilişikleri neden gerilmiş ve sonunda çıkan savaş ne yönde neticelenmiştir?


CEVAP: Rusya’dan sonra sıra Venedik’e gelmişti. Osmanlı tahtında III. Ahmed vardı. Venedik’e savaş açılmasını isteyenlerin başını çeken, Silahdar Damad Ali Paşa, 26 Ağustos 1713’te sadrazamlığa tayin edildi. Venedik, Katolik olduğu için Mora’da baskı uygulamış ve bu yüzden de Ortodoks Rumlar rahatsız olmuşlardı. Osmanlı dönemindeki dini hürriyetlerine kavuşmak için Venedik işgalinden kurtulmak istiyorlardı. Osmanlı İmparatorluğu’nda tercümanlık işlerini yürüten, ayrıca Eflak ve Boğdan voyvodalıklarına getirilen Fenerli Rumlar, Osmanlı yönetimini Mora’yı geri almaya teşvik ediyorlardı. Osmanlılar, Mora’yı geri almak için fırsat kollarken, Venedik, imparatorluk topraklarından Karadağ’da isyan çıkarttı. Kendilerine sığınan asileri himaye etti. Osmanlı gemilerine de saldırılarda bulunulunca, Karlofça Antlaşması hükümlerini ihlal ettiği gerekçesiyle 8 Aralık 1714’te Venedik’e savaş açıldı. Damad Ali Paşa, 1715 yazında karadan ve denizden Mora üzerine yürüdü. İlk olarak, daha önce fethedilmemiş Ege’deki İstendil Adası yarım günde fethedildi. Osmanlı donanmasına Mora Seferi sırasında, bir zamanlar esir düşüp Venedik kalyonlarında yedi yıl forsa olarak kürek çeken, daha sonra 100 düka altını fidye-i necat, yani kurtuluş parası verilerek kurtarılan Canım Hoca Mehmed Paşa komuta ediyordu. Mehmed Paşa bir taraftan adaları tekrar Osmanlı hâkimiyetine sokarken, diğer taraftan da Venedik’in Mora’daki askerlerine deniz yoluyla yardım göndermesini önleyerek Ali Paşa’nın işini kolaylaştırıyordu. Sadrazam Ali Paşa, Gördüs’ü kuşattı. Bir süre direnen Venedikliler, 3 Temmuz’da kaleyi teslim ettiler. Ardından Anabolu, Modon, Koron ve Navarin fethedildi. Üç buçuk ay gibi kısa sürede Mora yeniden ele geçirilmişti. Mora’nın fethi oldukça kolay olmuş, Venedik Osmanlı ordularının karşısında duramamıştı.

#26

SORU: Avusturya Osmanlı ile savaşın kaçınılmaz olduğunu fark edince kendi arkasını kollama anlamında ne gibi hamleler yapmıştır?


CEVAP: Tüm savaşlarda olduğu gibi, bu seferde de en önemli mesele arkadan gelecek tehlikenin bertaraf edilmesiydi. Avusturya için en büyük tehlike İspanya’dan, V. Felibe’den geliyordu. Bu yüzden Prens Eugene ve Starhamberg’in teşvikiyle V. Felibe’nin donanmasını oyalayabilecek İngiltere ile ittifak yapmaya karar verildi. Avusturya, “Türk savaşı sırasında güvenlik” için İngiltere ile antlaşma imzaladı.

#27

SORU: Avusturya ile bir savaşın yaklaştığını bilen Osmanlının savaşa yaklaşımı nasıldı?


CEVAP: Osmanlı devlet adamları, Avusturya’nın savaşa müdahil olması üzerine, İstanbul’da yaptıkları toplantılarda durum değerlendirmesinde bulundular. Osmanlı devlet adamlarının bir kısmı, 1697’deki büyük mağlubiyeti, yani Zenta Muharebesi’ni unutmamışlardı. Bu yüzden Prens Eugene faktörünün dikkate alınması gerektiğini ileri sürdüler. Fakat Venedik’in kolayca mağlup edilmesi sadrazamın ve bazı devlet adamlarının kendilerine fazla güvenmelerine sebep olmuştu. Avusturya’yı mağlup edip, Macaristan’ı geri alacaklarına inanıyorlardı. Ayrıca Avusturya’ya karşı mücadele eden Macarların lideri II. Rakoczi Ferenc’den de faydalanılması düşünülüyordu. Böyle olunca Avusturya’nın savaşa girmesinde Osmanlı İmparatorluğu için bir tehlike görmediler.

#28

SORU: Avusturyalı komutan Prens Egene’nin savaşın başındaki hedefi ne idi?


CEVAP: Prens Eugene’in hedefi Belgrad’dı. Belgrad’a 1716 yılı sona ermeden saldırabilmeyi ummuştu. Ama önce kuraklık, daha sonra da aşırı yağmurlar birliklerinin toplanmasını engellemişti. Prens Eugene, bu yüzden 2 Temmuz’dan önce, para ve erzak teminini güvence altına almadan, Viyana’dan ayrılamamıştı.

#29

SORU: Avusturya’ya karşı yapılan Petervaradin Muharebesi nasıl gelişmiş ve sonuçlanmıştır?


CEVAP: Cevap: Petervaradin Kalesi’ni fethetmek isteyen Ali Pafla, saldırı için hazırlık yapmadan, Avusturya ordusunun yakınlarına karargâh kurdu. Prens Eugene, Osmanlı ordusunun muharebe için hazırlık yapmasına fırsat vermedi. Harp meclisini bile toplamadan, hemen saldırıya geçmeye karar verdi. 5 Ağustos’ta arkasına koruma olarak Petervaradin Kalesi’nin top ateşine alıp, emrindeki 70 bin kişilik ordusuyla Osmanlı ordusuna saldırdı. Osmanlı kuvvetleri, başlangıçta Avusturya piyadelerini geri püskürttüler. Yeniçeriler düşmanın sol kanadını çökertti. Fakat Prens Eugene’nin hemen pes etmeye niyeti yoktu. Derhal ordusunun sol kanadına takviyede bulunarak olası bir bozgunu önledi ve Osmanlı ordusunun sağ kanadına yüklendi. Osmanlı ordusunun sağ kanadının geri çekilmeye başlaması üzerine Prens Eugene genel taarruz emri verdi. Bu kanattaki komutanların şehit olması üzerine, sağ kolda başlayan bozgun yavaş yavaş ordunun diğer taraflarına da sirayet etti. Düşman süvarilerinin saldırısına dayanamayan Osmanlı ordusunun dağılmakta olduğunu gören Ali Paşa, bozgunu önlemek için yanındaki adamlarıyla düşmana saldırdı. Ancak düşman tarafından gelen bir kurşun sadrazamın tam alnına isabet etti ve Ali Paşa’yı yere yıktı. Ali Paşa’nın adamları, can çekişen sadrazamı alıp, Belgrad’a doğru kaçmaya başladılar. Yolda son nefesini veren Ali Paşa, Belgrad’da Sultan Süleyman Camii haziresine defnedildi. Damad Ali Paşa, artık “Şehid Ali Paşa” olarak anılacaktı. Sadrazamın şehadetinden sonra bozgun önlenememişti. Muharebede, sadrazamla birlikte 30 bine yakın asker şehit düşmüştü. Savaşta tarif edilemez derecede gaddarlıklar yaşanmıştı.

#30

SORU: Avusturya ordusu komutanı Prens Eugene Petervaradin Muharebesini kazanmış olmasına rağmen neden akabinde Belgrad’a saldırmadı?


CEVAP: Avusturya için dönem henüz sefer için uygun bir zaman olan Ağustos başları olmasına rağmen, Prens Eugene Belgrad’a saldırmaktan çekindi. Nehirlerle çevrili Belgrad’ı kuşatmak için yeterli sayıda gemisi yoktu ve Türk ordusu mağlup olmasına rağmen hâlâ Belgrad’ı savunacak kadar güçlüydü.

#31

SORU: Belgrad’ın Avusturya için önemi neydi ve Avusturya’nn Rusya’ya karşı yaklaşımı nasıldı?


CEVAP: Orta Avrupa’nın kilidi olan Belgrad işgal edilirse Avusturya, Türk saldırılarından kurtulabilecekti. Prens Eugene, Avusturya’nın Belgrad’ı kendi imkânlarıyla alabileceğinden emin olduğu için Rus Çarı Petro’nun Avusturya’nın tarafında savaşa girme önerisini reddetti. Zira Rus Çar’ının sadece Tuna ülkelerinde genişleme peşinde olduğunu düşünüyordu.

#32

SORU: Belgrad hangi tarihte Avusturya egemenliğine geçmiştir?


CEVAP: Cevap: Prens Eugene’in başarısı Belgrad’ı da umutsuzluğa sevk etmişti. Bu yüzden altı aylık erzakı olmasına rağmen, Belgrad bir hafta sonra teslim oldu. Avusturyalılar, 22 Ağustos 1717’de kaleyi işgal ettiklerinde, kaledeki asker ve sivil 60 bin kişinin eşyalarıyla birlikte ayrılmalarına izin verdiler.

#33

SORU: Belgrad’ın düşüşünden sonra Avusturya ile yapılan antlaşmanın adı nedir?


CEVAP: Pasarofça Antlaşması.

#34

SORU: Avusturya ile yapılan Pasarofça Antlaşması neticesinde tarafların kazanç ve kayıpları ve beklentileri nelerdi?


CEVAP: Avusturya, savaştaki ana hedeflerine ulaşmıştı: Karlofça Barışı kurtarılmış ve işgal edilen Tımışvar ile Belgrad, artık Avusturya’nın yeni savunma mevkileri olmuştu. Prens Eugene, Tuna ülkelerinin içlerine veya güneyde Niş’e doğru ilerlemeyi kesinlikle düşünmüyordu. Zira ordusu artık bu mesafelere gidecek durumda değildi. Avusturya, elde ettiği zaferlere rağmen İtalya meselesi yüzünden barış istiyordu. Venedik de Avusturya desteğine rağmen Mora’yı geri alamamıştı. Karlofça Antlaşması’nda olduğu gibi İngiliz ve Hollanda elçilerinin devreye girmesiyle barış antlaşması yapılmasına karar verildi. Antlaşma görüşmeleri için de tarafsız bir bölge olarak görülen Pasarofça seçildi. Dört hafta süren müzakerelerden sonra, 21 Temmuz 1718’de barış imzalandı. Tımışvar dâhil olmak üzere, Banat, Belgrad ve Sırbistan’ın büyük bir kısmı Avusturya’ya bırakıldı. Buna karşılık Venedik’ten Mora alındı. Ayrıca Pasarofça Antlaşması’yla Avusturyalı tüccarlar Osmanlı İmparatorluğu’nda ticaret yapmak için bazı imtiyazlar kazandılar. Fakat ticarette Avusturya’nın umduğunun tam tersi oldu. Antlaşma hükümlerinden faydalanan Osmanlı tüccarları Avusturya ticaretinde oldukça etkin bir hâle geldiler.

#35

SORU:

Osmanlı kuvvetlerinin Viyana önlerinde mağlup olmalarının yanısıra daha sonraki savaşların çoğunu kaybetmesinin asıl sebebi nedir?


CEVAP:

Osmanlı kuvvetlerinin Viyana önlerinde mağlup olmalarının yanısıra daha sonraki savaşların çoğunu kaybetmesinin üzerinde durmak, hadiseleri anlamak açısından önemlidir. Avrupa’nın dört büyük devletine karşı birçok cephede savaş vermek zorunda kalınması mağlubiyetlerin asıl sebebidir. 


#36

SORU:

Osmanlı ordusu Avusturya ile kaç kez savaşa girmiş ve kaçını kazanmıştır?


CEVAP:

 Osmanlı ordusu, 1618-1648 yılları arasındaki Otuz Yıl Savaşları döneminde askerî sahada büyük gelişme sağlayan Avusturya karşısında 1683-1699 yılları arasında yaptığı 15 meydan muharebesinin 12’sinde mağlup oldu. 


#37

SORU:

Osmanlı ordusunun yenilgiye uğramasında en önemli sebeplerden biri olan Avusturya ordusu tarihinin en önemli komutanları kimdi?


CEVAP:

Charles de Lorraine, Ludwig von Baden ve Savoylu Prens Eugene gibi Avusturya askerlik tarihinin en önemli komutanlarının Viyana bozgun yıllarında Osmanlı’nın karşısında olması alınan mağlubiyetlerin başlıca sebeplerindendi. 


#38

SORU:

Osmanlı imparatorluğu hangi savaş sonucu kaybettiği yerleri geri alma hayalini yitirmiştir?


CEVAP:

 Osmanlı İmparatorluğu, 1697 Zenta Muharebesi’nde aldığı büyük mağlubiyetle, Viyana bozgun yıllarında kaybettiği yerleri geri alma hayallerini tamamıyla yitirip, barışa sıcak bakmaya başladı. 


#39

SORU:

Barış görüşmelerinin durdurulup savaşların devam etmesini isteyen ülkeler hangileriydi?


CEVAP:

Sadrazam Amcazâde Hüseyin Paşa, barış için zemin aramaya başlamıştı. Avusturya ve Venedik de barış istiyorlardı. Ancak Lehistan ile Rusya istedikleri yerleri alamadıkları için savaşın devamından yanaydılar. Fransa, İspanya veraset meselelerinden dolayı Avusturya ile aralarının açılması ihtimali nedeniyle Osmanlılar’ın sulh imzalamamasını istiyordu. İngiltere ve Hollanda ise ticarî menfaatleri için barış taraftarıydılar ve bunun için aracılık yapıyorlardı.


#40

SORU:

Karlofça barış görüşmelerinde Osmanlı’yı kimler temsil etti?


CEVAP:

 Uzun yazışmalardan sonra Tuna kıyılarında, dağ eteklerindeki Karlofça kasabası iki tarafça da kabul edildi. Karlofça’daki görüşmelerde Osmanlı İmparatorluğu’nu Reisülküttap Ramî Mehmed Efendi ile Tercüman Aleksandre Mavrakordoto, Avusturya’yı C. d’Ottingen, C. de Marsigli, C. de Schlick, Lehistan’ı P. de Posnanie Kojakie Malacowsky, Venedik’i Ch. Carlo Ruzzini, Rusya’yı Boganowitsch temsil ediyordu. Ayrıca İngiltere adına William Paget, Hollanda adına da M. de Colliers görüşmelere katılmıştı. 


#41

SORU:

Karlofça Antlaşması nerede ve hangi yılda imzalanmıştır?


CEVAP:

16 Ekim 1698 Perşembe günü Karlofça’ya gelen heyetlerin müzakereleri görüşmelerin başlamasından 103 gün sonra, 26 Ocak Pazartesi günü bitti. 26 Ocak saat 10’da antlaşmanın imzası için görüşme çadırında toplanıldı, merasimin bitmesinden sonra da tüfekler atılarak, antlaşma kutlandı. 


#42

SORU:

Karlofça antlaşması sonucunda sınırlar nasıl belirlemiştir?


CEVAP:

Bu antlaşmayla Avusturya, Tımışvar hariç bütün Macaristan ve Erdel’i aldı. Lehistan, Podolya ve Ukrayna’nın Osmanlı hakimiyetinde olan bölgelerini alırken, bunun karşılığında işgali altında olan Boğdan’ı boşalttı. Ayrıca Osmanlılar, Kırım Tatarları’nın Lehistan’a saldırmayacaklarına dair garanti verdiler. Venedik ise Mora’yı, Adriyatik Denizi’ndeki birkaç ada ile sahil şeridinden bazı yerleri aldı. Taraflar arasında sınırlar ana hatları ile çizildiğinden, antlaşmadan sonra kesin sınır tespiti için heyetler kurularak, ülkeler arasındaki sınırların tam olarak nereden geçeceği ve sınır taşlarının dikilecekleri yerler tespit edildi. 


#43

SORU:

İstanbul Antlaşması kaç yılında ve hangi ülkeler arasında imzalamıştır ve hangi kararlar alınmıştır?


CEVAP:

Cevap: Ruslar’a bırakılırken, buna mukabil olarak Özi civarındaki bazı kaleler Osmanlılar’a verildi. Ayrıca Ruslar İstanbul’da daimi elçi bulundurmak hakkını da kazandılar. 


#44

SORU:

Karlofça antlaşmasının Osmanlı üzerindeki etkileri ve sonuçları ne olmuştur?


CEVAP:

16 yıl süren savaşların sonunda imzalanan Karlofça ve İstanbul Antlaşmaları ile 300 bin kilometrekareden fazla toprak kaybedilmişti. Bu toprakların kaybedilmesi imparatorluğu prestij kaybına uğratıp, devlet gururunu incitmiş, buralardan elde edilen gelirlerin de kaybedilmesine sebep olmuştu. Ayrıca Osmanlı İmparatorluğu’na vergi ve asker veren devletler de (Erdel, Lehistan) bu yükümlülüklerinden kurtulmuşlardı. Osmanlılar Karlofça’dan sonra bütün politikalarını bu mağlubiyetin rövanşını alıp, eski topraklarına tekrar sahip olmaya göre ayarladılar. 


#45

SORU:

Cizvitler kimdir ve Ermeniler ile olan ilişkileri nedir?


CEVAP:

Cizvitler, 17. yüzyılın başlarında imparatorluktaki, misyoner faaliyetleriyle dikkat çekmiş ve Osmanlı yönetimi tarafından takibe alınmışlardı. 17. yüzyılda aynı mesele yine gündeme geldi. 1695’te Sakız Adası’nda Cizvitler ile Rum ruhbanlar arasında patlak veren kavga yüzünden dönemin padişahı II. Mustafa, Osmanlı İmparatorluğu’nun Hristiyan tebaasının Katolik mezhebine geçmesini yasakladı. Bir kadim kehanete göre, savaşçı bir Frenk halkı Ermenistan’ı işgalcilerden temizleyip, Ermeni milletinin bağımsızlığını ve özgürlüğünü yeniden tesis edecekti. İşte Frenk diyarından kopup gelen Cizvitler bu mesut geleceğin mimarlarıydı. Bağımsızlık vaadi, gerçekten de Ermeniler’in ruhlarına işledi ve Ermeni toplumu arasında mezhep değiştirme furyasını çığ gibi büyüttü. 18. yüzyılın ilk üç yılında Katolikliğe geçen Ermeniler’in sayısı, yalnızca İstanbul ve çevresinde değil, imparatorluğun doğusunda, özellikle de Erzurum’da bir hayli arttı. 


#46

SORU:

1700’lü yıllarda Osmanlıda yangınlar da oldukça zarar vermiştir. Bu yangınların en bariz örnekleri hangileridir?


CEVAP:

 Alınan tedbirlere rağmen II. Mustafa döneminde de alevlerin İstanbul’u pençesine alması önlenemedi. 18. yüzyılın ilk yangını 23 Haziran 1700’de gece vakti çıktı ve 100’den fazla evi harap etti. 4 Aralık 1701’deki yangın yine gece saatlerinde İstanbul ve imparatorluğun zanaat ve ticaret kalbi Bedesten’de çıktı. Eski ve Yeni Bedesten’i, Sipah Çarşısı’nı, Cebeciler Hanı’nı, Bitpazarı’nı ve Mercan Çarşısı’nı etraftaki diğer dükkânlarla birlikte ağır hasara uğrattı. 


#47

SORU:

Amcazâde Hüseyin Paşa kimdir?


CEVAP:

Köprülü Mehmed Paşa’nın küçük kardeşi Hasan Ağa’nın oğlu olan Hüseyin Paşa, Fazıl Ahmed Paşa’nın sadrazamlığı sırasında “Amcazâde” diye şöhret bulmuştu. Amcazâde Hüseyin Paşa, Viyana bozgunundan sonra Köprülü ailesinden olduğu için bir ara hapsedildiyse de, daha sonra çeşitli valiliklerde bulunup, 1697’de sadrazamlığa getirildi. 1702’de padişahın hocası ve devrin şeyhülislâmı Feyzullah Efendi ile olan anlaşmazlığı yüzünden, istifayla son bulan beş yıllık sadrazamlık döneminde önemli icraatları oldu. 


#48

SORU:

Şeyhülislâm Feyzullah Efendi’nin devlet işlerine müdahalesi, Amcazâde Hüseyin Paşa’nın işlerindeki etkisi ne olmuştur?


CEVAP:

 Hüseyin Paşa’yı iş yapamaz hâle getirmişti. Feyzullah Efendi’yi etkisizleştirmek için çabalayan Hüseyin Paşa bunda başarılı olamayınca II. Mustafa’nın yerine kardeşi Şehzâde Ahmed’i geçirmek için harekete geçti. Bu iş için de yeğeni Kıblelizâde Ali Bey’i ve kâhyası Şehrizorlu Hasan Paşa’yı görevlendirdi. Ancak bu tertibi öğrenen Sultan, Amcazâde’nin yeğenini idam ettirdiği gibi, kâhyası Şehrizorlu Hasan Paşa’yı da Şehrizor’a sürgün ettirdi. Hasan Paşa’nın arkasından idam fermanı gönderdiyse de, paşa kaçarak kurtuldu. 


#49

SORU:

Amcazâde Hüseyin Paşa’nın ölümünden sonra göreve kim getirilmiş ve Şeyhülislâm Feyzullah Efendi ile arasındaki anlaşmazlıkların sonucu ne oluştur?


CEVAP:

Amcazâde Hüseyin Paşa’nın ölümünden sonra göreve Daltaban Mustafa Paşa getirildi. Şeyhülislam Feyzullah Efendi Daltaban Mustafa Paşa’nın yaptığı tayinlere müdahale ettiği için bu ikili arasında çatışma adeta kaçınılmaz oldu. Daltaban Mustafa Paşa, kendini sürgünden kurtaran ve sadaret mührüne sahip olmasını sağlayan Feyzullah Efendi’nin devlet içindeki otoritesinin önünü almak için harekete geçti ama bu hareket paşanın hayatına mâl oldu. Daltaban Mustafa Paşa 28 Ocak 1703’te idam edildi ve yerine de Karlofça Antlaşması’nın mimarı Ramî Mehmed Paşa getirildi. 


#50

SORU:

1703 Edirne Vakası’nın sebepleri nedir?


CEVAP:

1703 Edirne Vak’ası’nın görünürdeki sebebi Gürcü seferine gönderilen yaklaşık 200 cebeciye birikmiş maaşlarının ödenmemesiydi. Ancak birbiriyle bağlantılı ve birbirini tetikleyen başka birçok farklı etkenler de vardı. Edirne Vak’ası için sebepler çok önceden oluşmaya başlamıştı. II. Mustafa’nın, Köprülü ailesiyle iktidar mücadelesine girmesi, Seyyid Feyzullah Efendi’nin üst düzey kadroları kendi adamlarıyla doldurması ve devlet işlerine gereğinden fazla müdahale etmesi, olumsuz sonuçlarına rağmen Karlofça Antlaşması’nın imzalanması, II. Mustafa’nın hükümet üyeleriyle İstanbul’u terkederek Edirne’ye yerleşmesi, hem padişah hocası hem de şeyhülislâm olan Feyzullah Efendi’ye gereğinden fazla itimat etmesi ve seferlerde reayadan da binlerce kişinin asker yazıldıktan sonra barışın tesis edilmesinin ardından bunların askerî sınıftan çıkarılmak istenmesi asıl önemli sebeplerdi. 


#51

SORU:

Edirne Vakası’nda asiler II. Mustafa’nın yerine tahta kimin çıkmasına karar verdiler?


CEVAP:

 Asiler Edirne yolunda tahta kimin çıkarılacağını tartışmışlardı. Kimi II. Ahmed’in oğlu Şehzâde İbrahim’in tahta çıkarılmasını, kimi de sultanın kardeşi III. Ahmed’in tahta çıkmasını istemişti. Meşverette Kırım hanlarının torunlarının veya Sultan II. Selim’in kızı İsmihan Sultan’dan olan İbrahim Han’ın torunları olan İbrahimhanzâdelerden birinin padişah olmasını önerenler de olmuştu. Sonunda Şehzâde Ahmed’in tahta çıkarılması kararlaştırıldı. Bu tartışmalarda Osmanlı hanedanına alternatif arayışı görülmüştü. 


#52

SORU:

Osmanlı Ordusu’nun başında sefere çıkan son padişah kimdir?


CEVAP:

II. Mustafa tahta çıktıktan sonra ordunun başında sefere giderek, yıllardır devam eden bozgunu durdurmak için büyük gayret gösterdiyse de başarılı olamamıştır. Ordunun başında sefere çıkan son padişahtır. 


#53

SORU:

Kılıç Alayı nedir?


CEVAP:

Osmanlı İmparatorluğu’nda yeni bir hükümdar tahta çıktığında Avrupa’da olduğu gibi taç giyme töreni değil, kılıç kuşanma töreni yapılırdı. Saraydaki biat merasiminden sonra, padişahın halk içine ilk çıkışı kılıç kuşanma münasebetiyle tertiplenen alayla olurdu. Padişahlar, kılıç alayı adı verilen bu törenle Eyüp Sultan’a giderek kılıç kuşanırlardı. 


#54

SORU:

Prut seferinin nedenleri nelerdir?


CEVAP:

İsveç Kralı Demirbaş Şarl ve Kazak lideri Mazepa’nın Osmanlı topraklarına sığınması, Osmanlı İmparatorluğu ile Rusya’nın arasını açmıştı. Osmanlı İmparatorluğu’nun şahinleri Karlofça’nın rövanşını almak için ilk fırsatın doğduğuna inanıyorlardı. Bu niyetlerini gerçekleştirmek için 1710’da sadrazamlığa Halep Valisi Baltacı Mehmed Paşa’yı getirttiler. Rus Çarı Petro İsveç kralının Osmanlı topraklarında bulunmasını savaş sebebi olarak gösterdi ve Osmanlı ülkesine karşı saldırıya geçti. 


#55

SORU:

Prut Antlaşması ne zaman imzalanmış ve hangi kararlar alınmıştı?


CEVAP:

23 Temmuz 1711’de imzalanan Prut Antlaşması, aslında Osmanlılar açısından çok da kötü değildi. Antlaşmaya göre Azak Kalesi Ruslar’dan geri alınacak, Osmanlı sınırındaki Rus kaleleri yıkılacak, Rusya Lehistan’a müdahale etmeyecek, İsveç kralının ülkesine dönmesine müsaade edilecek ve Rusya eskiden olduğu gibi Kırım Hanlığı’na vergi verecekti. 


#56

SORU:

Demirbaş Şarl’ın Türkiye’de kalması ve Doğru Kültürü ile tanışması ülkesi açısından ne gibi etkileri olmuştur?


CEVAP:

Demirbaş Şarl’ın Türkiye’de kalması ve Doğu kültürü ile tanışması İsveç üzerinde günümüze kadar gelen derin izler bıraktı. İsveç kralının ülkesine dönmesinden sonra dolma, buzlu şerbet ve kahve İsveç’e geldi. “Kalabalık, sofa, yıldırım, yaramaz, köşk, divan” gibi kelimeler, İsveç diline girdi. İsveç kralı, Osmanlı İmparatorluğu’ndaki şehir planlamasından etkilenmişti. Stockholm’da aynı tarz planlamaya gitmeye çalışarak parklar yaptırttı. Demirbaş Şarl, yaptırttığı iki yeni gemiye jilderim yani yıldırım ve jaramas, yani yaramaz isimlerini koymuştu. İsveç gemilerinde hâlâ aynı isimler kullanılır. 


#57

SORU:

Moran kaç yılında yeniden fethedilmiştir?


CEVAP:

Osmanlılar, Mora’yı geri almak için fırsat kollarken, Venedik, imparatorluk topraklarından Karadağ’da isyan çıkarttı. Kendilerine sığınan asileri himaye etti. Osmanlı gemilerine de saldırılarda bulunulunca, Karlofça Antlaşması hükümlerini ihlal ettiği gerekçesiyle 8 Aralık 1714’te Venedik’e savaş açıldı. Sadrazam Ali Paşa, Gördüs’ü kuşattı. Bir süre direnen Venedikliler, 3 Temmuz’da kaleyi teslim ettiler. Ardından Anabolu, Modon, Koron ve Navarin fethedildi. Üç buçuk ay gibi kısa sürede Mora yeniden elegeçirilmişti. Mora’nın fethi oldukça kolay olmuş, Venedik Osmanlı ordularının karşısında duramamıştı. 


#58

SORU:

Petervaradin Muharebesi kaç yılında yapılmış ve nasıl sonuçlanmıştır?


CEVAP:

 Petervaradin Muharebesi 5 Ağustos 1716 da Prens Eugene, Osmanlı ordusunun muharebe için hazırlık yapmasına fırsat vermeden, harp meclisini bile toplamadan, hemen saldırıya geçmeye karar verdi. Arkasına koruma olarak Petervaradin Kalesi’nin top ateşine alıp, emrindeki 70 bin kişilik ordusuyla Osmanlı ordusuna saldırdı. Muharebede Sadrazam Ali Paşa şehit olmuş ve Osmanlı ordusu büyük bir bozguna uğramıştır. Muharebede, sadrazamla birlikte 30 bine yakın asker şehid düşmüştü. Savaşta tarif edilemez derecede gaddarlıklar yaşanmıştı. 


#59

SORU:

Belgrad kim tarafından ve ne zaman fethedildi?


CEVAP:

 II. Murad ve Fatih Sultan Mehmed dönemlerinde iki defa kuşatılmasına rağmen alınamayan Belgrad, Kanunî tarafından 1521’de fethedildi. Belgrad halkının bir kısmı İstanbul’a götürülerek İstanbul’da bugün kendi isimleriyle anılan Belgrad Kapı ve Belgrad Ormanları civarındaki köylere yerleştirildi. 


#60

SORU:

Pasarofça Antlaşması ne zaman imzalandı?


CEVAP:

Avusturya, elde ettiği zaferlere rağmen İtalya meselesi yüzünden barış istiyordu. Antlaşma görüşmeleri için de tarafsız bir bölge olarak görülen Pasarofça seçildi. Dört hafta süren müzakerelerden sonra, 21 Temmuz 1718’de barış imzalandı. Tımışvar dahil olmak üzere, Banat, Belgrad ve Sırbistan’ın büyük bir kısmı Avusturya’ya bırakıldı. Buna karşılık Venedik’ten Mora alındı. Ayrıca Pasarofça Antlaşması’yla Avusturyalı tüccarlar Osmanlı İmparatorluğu’nda ticaret yapmak için bazı imtiyazlar kazandılar. Fakat ticarette Avusturya’nın umduğunun tam tersi oldu. Antlaşma hükümlerinden faydalanan Osmanlı tüccarları Avusturya ticaretinde oldukça etkin bir hâle geldiler.