OSMANLI TARİHİ (1566-1789) Dersi UZUN BARIŞ DÖNEMİ VE ÇÖKÜŞÜN BAŞLANGICI (1739-1789) soru cevapları:
Toplam 51 Soru & Cevap#1
SORU: 1739 Belgrad Antlaşmasından sonra Babıali nasıl bir siyaset izlemiştir?
CEVAP: 1739 Belgrad Antlaşması’ndan sonra Bâbıâli, Batı’da barışa dayalı bir dış siyaset takip etti ve bu süreç 1768’e kadar sürdü. Bu uzun barış dönemi, birkaç teşebbüs dışında Osmanlı askeri tarihinde bir gerileme devrini ifade eder. Bu teşebbüslerin en önemlisi humbaracı ocağında yapılmaya çalışılan yeniliklerdir.
#2
SORU: 18. Yüzyıldan itibaren Avrupa askeri eğitim alanında ne gibi faaliyetlere girişmiştir?
CEVAP: Avrupa’da, 18. yüzyıldan itibaren askerlik eğitimi için askerî okullar kurulmaya başlandı. Avrupa’da askerî okul denemeleri ilk defa Bohemya’da Wallestain tarafından 1618-1648 Otuz Yıl Savaşları esnasında başlatıldı fakat bu süreklilik arz etmedi. İlk askerî mühendislik okulu 1718’de Viyana’da açıldı, 1752’de ise Maria Theresia devrinde biri Viyana diğeri de Macaristan’da olmak üzere iki askerî akademi açıldı. Rusya’da da 18. yüzyılda askerî modernleşme için önemli adımlar atıldı. Büyük Petro, 1701’de donanma subaylarını eğitmek için Moskova’da Matematik ve Denizcilik Okulu’nu, 1716’da da Deniz Akademisi’ni kurdu. Daha sonraki süreçte ise 1731’de Askerî Lise; 1762’de Mühendislik ve Topçuluk Okulu; 1764’te Deniz Harp Okulu; 1786’da da Kerson’da yine Deniz Harp Okulu kuruldu.
#3
SORU: Avrupa’da ki askeri eğitim alanında gelişmeler başlayınca Osmanlıda da ne gibi fikirler filizlenmeye başlamıştır?
CEVAP: Avrupa ve Rusya’daki askerî modernleşmeyle paralel olarak Osmanlı devlet adamları da Batılı usullerle asker yetiştirmenin ihtiyacını daha 18. yüzyılın ilk yarısından itibaren hissetmeye başladılar. Dönemin önde gelen entelektüelleri Osmanlı ordusunun modernleştirilmesi gerektiğine dair devlet adamlarına hitaben risaleler kaleme aldılar. Bunlardan biri de ilk İslamî matbaayı kuran İbrahim Müteferrika idi. “Usûlü’l-Hikem Fî Nizâmi’l-Ümem” adlı eserinde Avrupa ve Rus ordularının nasıl modernleştirildiklerini örnekleri ile anlattı ve Türk ordusunun da bunları esas alarak modernleştirilmesi gerektiğini savundu.
#4
SORU: 6 Haziran 1740’da İstanbul’da başlayan isyanın sebebi nedir?
CEVAP: 1736-1739 arasındaki Avusturya ve Rusya ile olan savaşlarda zafer kazanılıp, Belgrad yeniden fethedilmişti. Barış antlaşmaları imzalandıktan sonra terhis olan askerlerin büyük bir kısmı İstanbul’a akın etti. Ayrıca savaşta zarar görenler de şehre göçtüğünden İstanbul’daki nüfusta büyük bir artış yaşandı. Göç yüzünden 1739 kışında İstanbul’un gıda ihtiyacını karşılamakta sıkıntılar ortaya çıktı. Kışın şiddetinden dolayı yollar kapandı ve bu da zahire naklini daha da zorlaştırdı. Alınan tedbirlere rağmen her geçen gün sıkıntının artması, gıda ürünlerinin büyük bir kısmının karaborsaya düşmesi üzerine şehirde kundaklamalar hızla arttı. Sıkıntının 1740 Haziran’ına kadar giderilememesi üzerine 6 Haziran 1740’da İstanbul’da büyük bir isyan başladı.
#5
SORU: Haziran 1740’da başlayan isyanın bastırılması neticesi Sadrazam azledilmişti. Bu azil neticesinde önemli bir uygulama başlatılmıştır. Bu uygulama nedir?
CEVAP: İsyanı bastırmada gerekli tedbirleri almadığı gerekçesiyle 23 Haziran 1740’da Sadrazam Hacı İvaz Mehmed Paşa azledildi ve yerine Nişancı Ahmed Paşa tayin edildi. Bu isyandan sonra Osmanlı İmparatorluğu’nda önemli bir uygulama başlatıldı ve padişah yayınladığı bir emirname ile Hacı İvaz Mehmed Paşa’nın neden azledildiğini yeniçeri, silahtar, topçu, top arabacısı ve humbaracı ocakları ağalarına haber verdi. Yani bundan sonra bir sadrazamın görevden alınmasının gerekçeleri alt birimlere bir emir name ile bildirilecekti
#6
SORU: Medine isyanının sebep sonucunu anlatınız.
CEVAP: 1766’da Arabistan’da da büyük bir iç karışıklık meydana geldi. Medine’nin önde gelen iki kabilesinden Beni Ali ve Beni Sefer kabileleri arasındaki anlaşmazlık şehirde çatışmaların yaşanmasına kadar ileri gitti. İki kabile arasındaki kavga yüzünden hac organizasyonunda da sıkıntılar yaşandı, yol güvenliği sağlanmakta zorluk çekildi. Bunun üzerine iki kabile arasındaki husumeti sona erdirmek üzere Cidde Valisi Ahmed Paşa görevlendirildi, ancak paşa rahatsızlığından dolayı kendisinden beklenen başarıyı gösteremedi. Ahmed Paşa’dan sonra Cidde valisi olarak Karaman Valisi Ahmed Paşa tayin edildi ve yeni vali Beni Ali ile Beni Sefer kabilelerini barıştırmayı başardı. Ayrıca bundan sonra aralarında çıkması muhtemel sorunlarda nasıl hareket edeceklerine dair iki aileye de bir sözleşme imzalattı. Böylece yalnızca Medine’de değil Osmanlı hac organizasyonunda da büyük sıkıntılara sebep olan önemli bir sorun çözüme kavuşturuldu.
#7
SORU: Vehhabilik’in ortaya çıkışını anlatınız.
CEVAP: Vehhâbilik, 18. yüzyılda Necip’de ortaya çıktı. Necip, daha İslamiyet’in ilk dönemlerinden itibaren farklı görüş ve akımların sıkça ortaya çıktığı bir bölge idi. Vehhâbilik’in kurucusu Teym kabilesinden Muhammed bin Abdulvahhab, 1703’te Riyad yakınlarındaki Uyayna kasabasında doğdu. İlk dinî tahsilini Hanbelî âlimi olan babasından aldı. Hac için gittiği Mekke ve Medine’de İbn Teymiye’nin görüşleri ile tanıştı ve bunlardan etkilendi. Daha sonra Basra, Bağdat, Kum, Hemedan, Isfahan, Şam ve Kahire’ye gitti. Sonra baba memleketi Uyayna’ya ndöndü ve burada bir süre kadılık yaptı. Bölgenin nüfuzlu emirlerinin himayesine girdikten sonra görüşlerini yaymaya başladı, ancak bu durum emirler arasında anlaşmazlıklara neden oldu ve Abdulvahhab, Uyayna’dan ayrılmak zorunda kaldı. 1744’te Muhammed bin Suud ile akraba oldu ve bundan sonra görüşleri siyasî bir hami de buldu. Muhammed bin Suud’un 1766’da ölmesi üzerine yerine geçen oğlu Abdülaziz, Abdulvahhab’ın görüşlerini daha fazla benimsedi ve bunları silah zoruyla da çevre bölgelere yaymaya başladı. Abdulvahhab 1792’de öldü, ancak görüşleri bölgede günümüze kadar geldi.
#8
SORU: Osmanlının ilk kâğıt imalathanesinin faaliyete geçişini ve akıbetini açıklayınız.
CEVAP: Osmanlı İmparatorluğu’nda bilinen ilk kâğıt imalathanesi de I. Mahmud döneminde açıldı. 1729’da ilk Türk matbaası faaliyete geçince ciddi olarak kâğıda ihtiyaç duyuldu. Burada basılan eserler için kâğıt ithal edildi, ancak depolarda yeteri kadar kâğıt bulundurulmadığı için bazı dönemlerde sıkıntılar yaşandı. Bu yüzden İbrahim Müteferrika, 1741’de Yalova’da bir kâğıt imalâthanesi kurmak için teşebbüse geçti ve bu amaçla Lehistan’dan kâğıtçı ustaları getirtti. Bu imalâthanede her cins ve özellikte aslan filigranlı kâğıtlar yapılıyordu. Ancak bu tesis 10-15 yıl verimli bir şekilde çalıştıktan sonra su azlığı, teknik eleman yokluğu ve yabancı kâğıtlarla rekabet edememesi yüzünden kapanmıştır.
#9
SORU: İzmit Körfezi ile Sapanca Gölünün bir kanal ile birleştirilmesinin altında yatan sebep ne idi, sonuç ne olmuştur?
CEVAP: Daha önce Kanunî Sultan Süleyman, III. Murad ve IV. Mehmed dönemlerinde teşebbüs edilen ama birçok sebepten dolayı bir türlü gerçekleşmeyen İzmit Körfezi’nin bir kanalla Sapanca Gölü’ne bağlanması ve buradan da Sakarya Nehri vasıtasıyla Karadeniz’e ulaşılması meselesi III. Mustafa zamanında 1759’da yeniden gündeme geldi. Devrin sadrazamı Ragıb Paşa, İstanbul’un yakacak ihtiyacının daha kolay sağlanacağı, Sapanca’da inşa edilecek bir tersane sayesinde donanmanın takviye edileceği ve ticarî bir canlanmaya vesile olacağı gerekçeleriyle kanalın açılmasını III. Mustafa’ya tavsiye etti. Padişah da bu öneriyi kabul etti ve 1759’da ön çalışmalar başlatıldı. Çalışmalarda özellikle İngiltere ve Fransa elçileri de destek verdiler, ancak hafriyat sırasında su çıkması ve kışın gelmesi üzerine çalışmalara ara verildi. Sonraki aylarda beklenmeyen bir mesele daha ortaya çıktı. Kanalın geçeceği bölgelerdeki arazilerin devlet adına satın alınması konusunda farklı söylentiler çıkınca bu teşebbüsten Ağustos 1759’da vazgeçildi. Bu dönemde Süveyş Kanalı’nın açılması için de düşünceler olduysa da teşebbüse geçilemedi.
#10
SORU: İstanbul’a felaket yaşatan doğal afetler nelerdir?
CEVAP: İstanbul tarihinde şehre zarar veren üç çeşit büyük felaket vardır. Bunlardan birincisi salgın hastalıklar, ikincisi yangınlar ve üçüncüsü de depremler. Birincisi binlerce insanın ölümüne neden olmuş, yangınlar ve depremler şehri her defasında harabeye çevirmiştir. Bu üçü kadar etkili olmasa da bazı dönemlerde şiddetli soğuklar da şehir hayatını felç etmiştir.
#11
SORU: Çıkan yangınların İstanbul’a etkisi neden korkunç oluyordu, açıklayınız.
CEVAP: İstanbul yangınlar yüzünden daha kurulduğu ilk dönemlerden itibaren büyük zararlar gördü. Binaların büyük çoğunluğunun ahşap olması, mahallelerin iç içe geçmesi ve itfaiye sisteminin yaygın olmaması yüzünden şehirde yangınların etkisi çok olmuştur.
#12
SORU: Nadir Şah’ ile sonu savaşa varacak anlaşmazlıkların sebepleri nelerdir?
CEVAP: Hindistan, Türkistan ve Kafkasya’da ardı ardına başarılar kazanan Nadir Şah, Osmanlı İmparatorluğu’nun Avusturya ve Rusya ile savaşa devam ettiği 1737 yılında İstanbul’a bir elçilik heyeti gönderdi. İran elçilik heyeti, Caferî Mezhebinin beşinci mezhep olarak kabulünü ve bu mezhep mensupları için Kâbe’de ayrı bir namaz yeri tahsis edilmesini istedi. Bunun üzerine Bâbıâli, Mustafa Paşa ile iki âlimi Nadir Şah ile görüşmeye gönderdi. Görüşmede Osmanlı uleması, Caferî mezhebi ile isteklerinin yerine getirilmesinin mümkün olmadığını savundu, ancak Nadir Şah taleplerinde ısrar etmeye devam etti. Bu yüzden 1737’deki diplomatik temaslardan bir sonuç çıkmadı. Nadir Şah, 1742’de İstanbul’a üç bin kişilik kalabalık bir elçilik heyeti gönderdi. Elçilik heyeti Caferî mezhebi hakkındaki taleplerini yineledi, ancak bu defa da Osmanlı idarecileri talepleri reddettiler. Sonuçta I. Mahmud devrin önde gelen ulemasından Nadir Şah üzerine bir savaş ilan etmek için fetva aldı.
#13
SORU: Nadir Şah Osmanlıya karşı askeri başarı elde etmesine rağmen neden mücadeleden çekilmiştir ve İran ile yapılan bu harbin sonucu ne olmuştur?
CEVAP: Zafer kazanmasına rağmen, İran’daki durumun karışması üzerine Nadir Şah, Osmanlı yönetimine bir heyet gönderip mezheplerinin tanınması talebinden vazgeçtiğini belirterek, barış istedi. Şah mektubunda, “Biz, Müslümanlar arasında dostluk ve düzenin devamını arzuladık ve Caferî mezhebinin beşinci mezhep olarak tanınmasını istedik fakat bu isteğimiz yüzünden bu kadar kan döküldü. Bu isteğimizde ısrar edersek daha fazla kan dökülecektir. Bu yüzden dindarlık yolundan yürüyerek bu teklifimden vazgeçtim” diyerek kendini meşru göstermeye çalıştı. Bâbıâli, Nadir Şah’ın istediğine göre değil, Kasrışirin Antlaşması’ndaki sınıra benzer bir antlaşmayı kabul etti ve iki taraf arasında Kazvin’de, 4 Eylül 1746’da bir antlaşmaya varıldı. Böylece aralıklarla 23 senedir devam eden İran harpleri sona erdi.
#14
SORU: İmeret Prensi Solomon ve diğer Gürcü Prensler Osmanlıya isyan ettiklerinde Rusya kendisi Osmanlıya karşı önemli bir fırsat olan bu olaya uzak kalmıştır, açıklayınız.
CEVAP: Osmanlı İmparatorluğu’nu 1766’da meşgul eden en önemli gelişmelerden biri de Gürcistan’daki olaylar oldu. Aslında Gürcistan olayları daha 1758’de İmeret Prensi Solomon, diğer Gürcü prensleri ile birlikte Rusya’dan yardım talep ederek Osmanlı İmparatorluğu’na isyan ettiğinde başlamıştı. Fakat St. Petersburg’a gönderilen temsilciye Rusya tarafından olumlu bir cevap verilmediği için bu plan tehir edilmişti. Rusya’nın ayağına gelen fırsatı geri çevirmesinin sebebi ise Avrupa’da devam eden Yedi Savaşları idi. Rusya da Fransa ve Avusturya’nın yanında bu savaşa müdahil olmuş ve Prusya’ya savaş ilan etmişti. Bu yüzden Solomon’un talebine olumsuz cevap verilmişti.
#15
SORU: Solomon isyanını Osmanlı önce fazla önemsememişti, fakat daha sonra neden önemi arttı?
CEVAP: Solomon’un isyanı 1765’e kadar Osmanlı yönetimi tarafından büyük bir olay olarak görülmedi fakat bu tarihten itibaren özellikle Rusya cephesindeki gelişmeler Bâbıâli’nin isyana müdahale etmesini zorunlu kıldı. Zira Yedi Yıl Savaşları sona ermiş ve bu savaşlardan Rusya gücünü arttırarak çıkmıştı. Artık bir Avrupa gücü kabul edilen Rusya, Çariçe II. Katerina’nın da teşvikleriyle Kafkaslar ’da daha etkili olmaya ve nüfuzunu arttıracak politikalar geliştirmeye başladı. Bu ise Osmanlı idarecilerini tedirgin etti. Şayet Solomon isyanı şimdi bastırılmaz ise Rusya’nın da müdahil olmasıyla olayların daha zararlı hâle geleceği görüldü.
#16
SORU: Solomon isyanı nasıl bastırılmış ve neticelendirilmiştir?
CEVAP: Hasan Paşa komutasındaki Osmanlı ordusu 1765’te önemli başarılara imza attı. Gürcü prenslerinden Dadyan Osmanlı askerine gerekli zahireyi temin etmediği gerekçesiyle rehin alındı. Sayançu Kalesi ele geçirildi ve buranın muhafız kumandanı olarak Prens Solomon’un yeğeni Taymuraz tayin edildi fakat Solomon, Tiflis’e kaçtığı için ele geçirilemedi. 1766 baharında Gürcistan seferi bir önceki seneye nazaran daha büyük hazırlıklar yapılarak yeniden başlatıldı, ancak bu seferden de istenen netice alınamadı. Bunun en önemli sebeplerinden biri Osmanlı ordusundaki disiplinsizlikti. Problemler, doğal engeller ve Gürcü ileri gelenlerinin Hasan Paşa’ya sulh teklif etmeleri 1766 harekâtının kesin bir başarı ile sonuçlanmasını engelledi. Gürcü ileri gelenlerinin barış teklifleri kabul edilmesine rağmen Hasan Paşa’ya Solomon’u en kısa sürede bulup katletmesi yönünde fermanlar gönderildi, ancak Gürcistan prensi ele geçirilemedi. Solomon’u yakalamak üzere seferler 1768’e kadar devam etti. 1768’de Ahıska Valisi Ahmed Paşa’nın kethüdası Solomon’u yakalamak üzere Gürcistan topraklarına girdi. Kurtuluş yolu kalmayan Solomon ise bazı şartlar karşılığında kethüdaya teslim oldu. Buna göre prens, Rusların talimatı ile Gürcü halkını kışkırtan Kalinikos adlı Rum papazı Bâbıâli’ye teslim edeceğine, Suvir Kalesi’ni yıkacağına ve köle ticaretine izin vereceğine dair söz verdi. Ancak 1768 Harbi ilan edildikten kısa bir süre sonra yine ihanet etti ve Rusya’ya iltica etti.
#17
SORU: 1776-1779 Osmanlı-İran savaşları nasıl gelişmiştir ve bu savaşta Rusya’nın çıkarları ne yönde idi açıklayınız.
CEVAP: 1751’de Kerim Han Zend’in İran tahtına oturmasıyla, İran’da Zend Hanedanı dönemi başladı Kerim Han Zend, siyasî muhaliflerini bertaraf ettikten sonra yayılmacı bir dış politika takip etti. 1775’te Basra’yı kuşattı ve kuşatma on üç ay sürdü. On üç ay sonra Basra düştü ve bunun üzerine İstanbul’da 2 Mayıs 1776’da İran’a savaş ilan edildi. Bâbıâli, İran’ı doğudan da sıkıştırmak amacıyla Azerbaycan ve Gürcistan hanlarıyla irtibata geçti ve onlardan İran’a yardım etmeyeceklerine dair söz aldı. 1779’a kadar devam eden Osmanlı-İran savaşında Osmanlı tarafı bazı önemli başarılar elde etmesine rağmen Basra’nın geri alınması mümkün olmadı. Bunda Osmanlı komuta kademesi arasındaki anlaşmazlıklar kadar, Kerim Han Zend’in Rusya Çariçesi II. Katerina ile antlaşma yapması da etkili olmuştu. Kerim Han Zend ile II. Katerina arasında yapılan antlaşmaya göre Rusya Rumeli, İran da doğudan Osmanlı İmparatorluğu’na savaş ilan edecek ve Osmanlı aynı anda birkaç cepheden sıkıştırılacaktı. Fakat bu antlaşma tam manasıyla hayata geçirilemedi. Kerim Han Zend, 1779’da Şiraz’da ölmesi üzerine İran’da taht kavgaları başladı ve bunu fırsat bilen dönemin Bağdat Valisi Hasan Paşa, Basra’nın yeniden Osmanlı hâkimiyetine girmesini sağladı.
#18
SORU: Hangi Antlaşma ile Osmanlı batıda 1768 yılına kadar süren bir barış politikası takip etmiştir?
CEVAP: Avusturya ve Rusya ile imzalanan 1739 Belgrad Antlaşması’ndan sonra Osmanlı batıda 1768’e kadar süren barışa dayalı bir dış politika takip etmiştir.
#19
SORU: 1740’dan itibaren Fransa’ya hangi sebeplerle ne gibi imtiyazlar sağlanmıştır?
CEVAP: Fransa, 1736-1739 Osmanlı-Avusturya-Rusya savaşında Bâbıâli’nin tarafını tutmuş ve 1739 Belgrad Antlaşması’nın imzalanmasında arabuluculuk yapmıştı. Bu yüzden antlaşmadan sonra Bâbıâli ile ilişkileri daha da iyileşti ve İstanbul’daki Rus diplomatı Vişniyakof’un bütün ayak oyunlarına rağmen, 28 Mayıs 1740’da Fransa ile yeni imtiyazlar tanıdığı bir antlaşma imzalandı. Antlaşmaya göre Fransa elçileri, diğer Hristiyan devletlerin elçilerine nazaran her hususta daha üstün ve imtiyazlı haklara sahip olacaklardı. Osmanlı topraklarında daha geniş konsolosluk teşkilatı kurabileceklerdi. Konsoloslukta çalışanlar cizyeden muaf tutulacaklar, Osmanlı İmparatorluğu’ndaki Katolik papazlar hangi mezhebe bağlı olurlarsa olsunlar Fransa kralının himayesi altında olacaklar ve Kudüs’teki mukaddes yerler Fransa tarafından idare edilecekti.
#20
SORU: Babıali’nin Prusya ile bir barış antlaşması imzalamamasının ardındaki sebep nedir?
CEVAP: Bâbıâli’nin Prusya ile bir ittifak antlaşması imzalamamasının arkasında devrin sadrazamı Ragıb Paşa’nın temkinli dış politika anlayışı bulunmaktadır. Ragıb Paşa, III. Mustafa’nın baskılarına rağmen gelişmeleri lehine çevirerek bu antlaşmanın imzalanmasını engellemiştir.
#21
SORU: 1755-1762 yılları arasında Avrupa’da güç dengeleri ne yönde değişmiştir, açıklayınız.
CEVAP: 1755-1762 tarihleri arası Avrupa’da güç dengelerinin değiştiği, daha önce kurulan ittifakların yeni bir şekil aldığı dönemdi. Bu yüzden tarih yazımında bu döneme “diplomatik devrim ve karşı devrim” adı verilmiştir. Bu dönemin en önemli olaylarından biri 16 Ocak 1756’da İngiltere ile Prusya’nın Westminster Antlaşması’nı imzalamasıdır. Bu antlaşma ile klasik Avrupa devletleri kamplaşması köklü bir değişikliğe uğradı ve buna bir tepki olarak Fransa ile Avusturya da 1 Mayıs 1756’da Birinci Versay Antlaşması’nı imzaladılar. Böylece 1756-1763 tarihleri arasında devam edecek olan Yedi Yıl Savaşları’na giden süreç de başladı. Savaş, Prusya Kralı II. Friedrich’in Ağustos 1756’da Saksonya’yı kuşatması ile fiilen başladı ve 1762’ye kadar şiddetini arttırarak devam etti.
#22
SORU: Babıali’nin Yedi Yıl Savaşları’nı yakından takip etmesinin nedenleri nedir?
CEVAP: Bâbıâli’nin Yedi Yıl Savaşları’nı yakından takip etmesinin en önemli nedenlerinden biri savaşın önemli bir ayağının da Lehistan topraklarında devam etmesiydi. Lehistan, Karlofça Antlaşması ile Osmanlı İmparatorluğu’nun garantörlüğüne alındığından buradaki gelişmeler Bâbıâli’yi de yakından ilgilendiriyordu. Osmanlı devlet adamlarının Avrupa savaşını takip etmelerinin bir diğer nedeni de kendi sınırına yakın bölgelerde Avusturya ve Rusya’nın askerî yığınaklar yapmasıydı. Yedi Yıl Savaşları’ndan Avusturya’nın hem maddî hem de nüfuz olarak yıpranarak çıkması, buna mukabil Rusya’nın gücünü ve nüfuzunu arttırması sonraki süreçte Osmanlı İmparatorluğu’nun aleyhine bir durum oldu. Zira 1763’te Lehistan Kralı III. August öldü ve yeni bir mesele ortaya çıktı: Lehistan’ın yeni kralı kim olacaktı?
#23
SORU: Lehistan hangi sebeple tamamen Rusya güdümüne girmiştir?
CEVAP: Rusya Çariçesi, Prusya Kralı II. Friedrich’in de desteğiyle Lehistan tahtına eski sevgililerinden Poniatowski’nin çıkmasını sağladı. Bu durum, Lehistan’ın tamamen Rusya nüfuzu altına girmesi demekti ve Bâbıâli için asla kabul edilebilir bir durum değildi.
#24
SORU: Rus donanması Osmanlı denizlerine ne amaçla gelmiştir ve gelişmeler yaşanmıştır?
CEVAP: 1770 başlarında Mora’daki Rumları ayaklandırmak için Rus donanması Cebelitarık’ı geçerek, Akdeniz’e girdi. Mora’ya yardıma giden Osmanlı donanması başarısızlığa uğrayınca geri çekildi. 5 Temmuz 1770’te Çeşme’nin kuzeyinde Koyun adaları önünde tekrar Rus donanması ile karşılaşan Osmanlı gemileri savaşa tutuştular. İki taraftan da bazı gemilerin yanmaya başlaması üzerine diğer Türk ve Rus gemileri savaş alanından uzaklaştılar. Rus donanması çevrede dolaşırken Osmanlı donanması dönemin önemli denizcilerinden Cezayirli Gazi Hasan Bey’in muhalefetine rağmen Kaptanıderya Hüsameddin Paşa tarafından manevra imkânı olmayan Çeşme Limanı’na sokuldu. Bu hatayı anında değerlendiren Ruslar 6 Temmuz günü Çeşme Limanı’nın ağzını kapatıp, içeriye ateş kayıkları göndererek birbirine çok yakın olarak demirlemiş Osmanlı gemilerini yaktılar. Bütün Osmanlı donanması yanmış, sadece Kaptanıderya Hüsameddin Paşa’nın gemisi Sakız’a kaçabilmişti. Osmanlı donanmasının imhası üzerine Ruslar savaşın sonuna kadar Akdeniz’de serbestçe dolaştılar. Bazı adalara asker çıkararak, Çanakkale Boğazı’nı ablukaya aldılar. Ancak Boğaz’ı geçemediler.
#25
SORU: Küçük Kaynarca Antlaşması ne şartlar altında imzalanmıştır ve Osmanlıya ne gibi külfetler getirmiştir?
CEVAP: 1768-1774 Savaşı aralıksız devam eden bir mücadele değildi. Birkaç defa savaşı sona erdirmek üzere barış görüşmeleri başlatıldı, ancak bu Rus istekleri ve Türk tarafının kararsızlığı yüzünden mümkün olmadı. Yergöğü, Bahr-i Sefid mütarekeleri yapıldı, ayrıca Fokşan ile Bükreş’te müzakereler oldu. Barış, Kozluca’da 1774’de kesin bir mağlubiyet yaşanması ve Şumnu’daki Türk ordugâhının Ruslar tarafından kuşatılmasından sonra yeniden gündeme geldi. 21 Temmuz 1774’te I. Abdülhamid’in onayından sonra Küçük Kaynarca’da imzalanan antlaşma Osmanlı tarihinin en ağır maddelerini ihtiva eden bir antlaşmadır. Yirmi sekiz maddeden oluşan antlaşmanın en ağır şartları Kırım’ın bağımsız bir bölge olduğu ve Türk tarafının ödeyeceği tazminat ile ilgili maddelerdir. Antlaşma ile Ruslara, İstanbul’da bir kilise inşası, Boğazlardan ticaret gemilerini serbestçe geçirme, İstanbul’da daimi bir orta elçi bulundurma gibi haklar da verilmiştir. Bunun yanında kapitülasyonlardan istifadeye başlayacak olan Rusya’ya üç sene içerisinde 4.5 milyon ruble savaş tazminatı da ödenecekti.
#26
SORU: Aynalıkavak Tenkihnamesi hangi konuları kapsamaktadır?
CEVAP: Bu antlaşmayla Kırım bağımsız bir devlet olacak,Ruslar Kırım’daki askerlerini çekecekler, Osmanlı yönetimi de Şahin Giray’ın hanlığını tanıyacaktı. Ayrıca Eflak ve Boğdan voyvodalıkları ile ilgili dini düzenlemeler de yapılacaktı.
#27
SORU: Kırım Ruslar tarafından resmen ne zaman işgal edilmiştir?
CEVAP: 1783 yılında işgal edilmiştir.
#28
SORU: Osmanlı-Rus ilişkilerinin bir savaşa doğru sürüklenmesindeki en önemli gelişme nedir?
CEVAP: Osmanlı-Rus ilişkilerinin bir savaşa doğru sürüklenmesindeki en önemli gelişme 30 Mayıs 1780’de II. Katerina ile Avusturya İmparatoru II. Josef’in Lehistan sınırları içindeki Mohilev’de bir araya gelmeleri ve bir ittifak antlaşması imzalamaları olmuştur. Bu ittifak antlaşmasına göre Rusya, Osmanlı hâkimiyetindeki birçok bölgede bağımsız devletler kuracak ve bazı bölgeleri de doğrudan hâkimiyeti altına alacaktı. Bu antlaşma ile Rusya tarihi “Grek Projesi’ni hayata geçirmek için büyük bir fırsat elde etmişti.
#29
SORU: II. Katerina ile II. Josef’in görüşmelerinde hangi amaç ortaya konmuş ve bu yönde kararlar alınmıştır?
CEVAP: II. Katerina ile II. Josef, 1787’de Kerson’da yeniden bir araya geldiler. Kerson’daki görüşmede Osmanlı İmparatorluğu’nu paylaşma projesini kesin bir sonuca bağladılar. Bu görüşmeden sonra II. Katerina kendini artık bir “Bizans İmparatoriçesi” olarak görmeye başladı. Kerson görüşmesi Osmanlı-Rus ilişkilerinde önemli bir dönüm noktası oldu. Bâbıâli, Rusya’ya verdiği altı maddelik ültimatom ile iki devlet arasındaki ilişkileri tamamen kopardı.
#30
SORU: Osmanlı Rusya ve Avusturya karşısındaki siyasi yalnızlığını gidermek için hangi ülkelerle antlaşmalar yapmıştır?
CEVAP: Osmanlı Devleti siyasî yalnızlığını gidermek amacıyla 11 Temmuz 1789’da İsveç, 1 Şubat 1790’da da Prusya ile bir ittifak antlaşması imzalandı.
#31
SORU: 1787-1789 Osmanlı, Avusturya-Rusya savaşı nasıl sonuçlanmış ve Osmanlıya ne gibi sonuçlar getirmiştir?
CEVAP: Avusturya’nın Belgrad’ı alması, Rusya’nın da Yaş, Özü ve Hotin gibi stratejik öneme haiz kaleleri ele geçirmesi Bâbıâli’yi barışa zorlamıştı III. Selim’in tahta çıkmasından sonra bir ara yeni padişahın durumu düzeltebileceği sanılmıştı. Ancak Kili, İsmail, Akkirman, Bender ve Anapa gibi kalelerin Ruslar tarafından işgali ve bozgunun bir felakete dönüşmesi Osmanlı devlet adamlarının biran önce barışı sağlama hususunda acele etmelerine neden oldu. Fransız İhtilali’nden dolayı yaşanan karışıklık da Osmanlı yönetimine yardımcı oldu. İlk olarak Avusturya ile barış görüşmelerine başlanıldı ve 3 Ağustos 1791’de 14 maddelik Ziştovi Antlaşması imzalandı. 14 Nisan 1792’de ise Rusya ile 13 maddeden oluşan Yaş Antlaşması imzalandı. 1787-1792 Savaşı, maddî kayıplar yanında stratejik öneme haiz birçok kale ve bölgenin Osmanlı hâkimiyetinden çıkmasına neden oldu. Buna mukabil Osmanlı askerî düzenindeki bozukluklar düzeltilmeden herhangi bir şey yapılamayacağı fark edildiğinden Nizâm-ı Cedid dönemi başladı.
#32
SORU:
Osmanlı Devleti'nde ilk İslamî matbaa kim tarafından kurulmuştur?
CEVAP:
Osmanlı Devleti'nde ilk İslamî matbaa İbrahim Müteferrika tarafından kurulmuştur.
#33
SORU:
1769’da İstanbul’a gelerek, Boğaz’ın tahkiminde görev alan, Sürat Topçuları Ocağı’nı kuran, Boğaz’da kaleler inşa ettiren fransız ordu subayı kimdir?
CEVAP:
1769’da İstanbul’a gelerek, Boğaz’ın tahkiminde görev alan, Sürat Topçuları Ocağı’nı kuran, Boğaz’da kaleler inşa ettiren fransız ordu subayı Baron de Tott'dur.
#34
SORU:
Osmanlı İmparatorluğu’nu uzun süre meşgul eden bir diğer önemli isyan Karaosmanoğulları-Arapoğulları mücadelesidir. Peki, Karaosmanoğulları ile Arapoğulları’nın arasının bozulmasının nedeni nedir?
CEVAP:
Karaosmanoğulları ile Arapoğulları’nın arasının bozulmasının nedeni; Karaosmanoğlu ailesine mensup Ataullah’ın 1758’de tayin edildiği Saruhan mültezimi ve mütesellimliğinden, hakkındaki şikâyetler sebebiyle 1761’de azledilmesinden sonra Saruhan mukataalarının Arapoğulları tarafından iltizam edilmesidir.
#35
SORU:
Lale Devri’nde artan Batı kültürünü tanıma ve bunu kendi geleneği içinde özümseme eğilimlerinin mimarî alanda da yansımaları görülmüştür. Bunlardan biri olarak görülen Nuruosmaniye Külliyesi’nin inşası hangi padişah döneminde başlayıp hangi padişah döneminde bitmiştir?
CEVAP:
Nuruosmaniye Külliyesi’nin inşası I. Mahmud devrinde, Ocak 1749’da başlamış, I. Mahmud'un ölümünden sonra III. Osman döneminde Aralık 1755’te bitirilebilmiştir.
#36
SORU:
1741 yılında Yalova’da İbrahim Müteferrika tarafından kurulan ilk kâğıt imalathanesi hangi sebepler yüzünden kapanmıştır?
CEVAP:
İbrahim Müteferrika tarafından kurulan ilk kâğıt imalathanesi 10-15 yıl verimli bir şekilde çalıştıktan sonra su azlığı, teknik eleman yokluğu ve yabancı kâğıtlarla rekabet edememesi yüzünden kapanmıştır.
#37
SORU:
İzmit Körfezi’nin bir kanalla Sapanca Gölü’ne bağlanması ve buradan da Sakarya Nehri vasıtasıyla Karadeniz’e ulaşılması meselesi hangi padişahlar zamanında gündeme getirilmiş ancak gerçekleştirilememiştir?
CEVAP:
İzmit Körfezi’nin bir kanalla Sapanca Gölü’ne bağlanması ve buradan da Sakarya Nehri vasıtasıyla Karadeniz’e ulaşılması meselesi; Kanunî Sultan Süleyman, III. Murad ve IV. Mehmed dönemlerinde gündeme getirilmiş ancak gerçekleştirilememiştir
#38
SORU:
Haliç’in tamamının, İstanbul Boğazı’nın ise önemli bir bölümünün donduğu, şehir halkının Haliç’te Defterdar ile Sütlüce iskeleleri arasında denizi yürüyerek geçtiği o şiddetli kış hangi yıl yaşanmıştır?
CEVAP:
Haliç’in tamamının, İstanbul Boğazı’nın ise önemli bir bölümünün donduğu, şehir halkının Haliç’te Defterdar ile Sütlüce iskeleleri arasında denizi yürüyerek geçtiği o şiddetli kış 1755 yılında yaşanmıştır. Hatta bu doğal afet tarihte, Boğaz’ı Donduran 1755 kışı olarak anılmaktadır.
#39
SORU:
Osmanlı İmparatorluğu’nu 1766’da meşgul eden en önemli gelişmelerden biri de Gürcistan’daki olaylar olmuştur. Gürcistan olaylarının başlama sebebi nedir?
CEVAP:
Gürcistan olayları 1758’de İmeret Prensi Solomon, diğer Gürcü prensleri ile birlikte Rusya’dan yardım talep ederek Osmanlı İmparatorluğu’na isyan ettiğinde başlamıştır.
#40
SORU:
1739 Belgrad Antlaşması hangi devletler arasında imzalanmıştır?
CEVAP:
Belgrad Antlaşması, Osmanlı Devleti'nin 18 Eylül 1739 tarihinde Avusturya, 3 Ekim 1739 tarihinde de Rusya'yla imzalamış olduğu barış antlaşmalarıdır. Yani Osmanlı Devleti, Rusya ve Avusturya arasında imzalanmıştır.
#41
SORU:
1736-1739 Osmanlı-Avusturya-Rusya savaşında Bâbıâli’nin tarafını tutan ve 1739 Belgrad Antlaşması’nın imzalanmasında arabuluculuk yapan Avrupa devleti hangisidir?
CEVAP:
1736-1739 Osmanlı-Avusturya-Rusya savaşında Bâbıâli’nin tarafını tutan ve 1739 Belgrad Antlaşması’nın imzalanmasında arabuluculuk yapan Avrupa devleti Fransa'dır.
#42
SORU:
Westminster Antlaşmasına bir tepki olarak Fransa ile Avusturya arasında imzalanan antlaşma hangisidir?
CEVAP:
Westminster Antlaşmasına bir tepki olarak Fransa ile Avusturya arasında imzalanan antlaşma, 1756 yılında imzalanan Birinci Versay Antlaşmasıdır.
#43
SORU:
Lehistan, hangi antlaşma ile Osmanlı İmparatorluğu’nun garantörlüğüne alınmıştır?
CEVAP:
Lehistan, Karlofça Antlaşması ile Osmanlı İmparatorluğu’nun garantörlüğüne alınmıştır. Bu sebeple buradaki gelişmeler Bâbıâli’yi de yakından ilgilendirmiş, ilgiyle takip etmiştir.
#44
SORU:
Ruslara, İstanbul’da bir kilise inşası, Boğazlar’dan ticaret gemilerini serbestçe geçirme, İstanbul’da daimi bir orta elçi bulundurma gibi haklar hangi antlaşma ile verilmiştir?
CEVAP:
Ruslara, İstanbul’da bir kilise inşası, Boğazlar’dan ticaret gemilerini serbestçe geçirme, İstanbul’da daimi bir orta elçi bulundurma gibi haklar Küçük Kaynarca Antlaşması ile verilmiştir.
#45
SORU:
Osmanlı’ya tâbi olan Kırım, hangi antlaşma ile bağımsız hale gelmiştir?
CEVAP:
Küçük Kaynarca Antlaşması ile Osmanlı’ya tâbi olan Kırım bağımsız hâle gelmiştir.
#46
SORU:
Mühendishane-i Berri-i Hümayun hangi padişah döneminde kurulmuştur?
CEVAP:
Mühendishane-i Berr-i Hümâyûn, 1795 yılında III. Selim döneminde açılmıştır. Mühendishane-i Berr-i Hümâyûn'da haritacılık, gemi inşaatı, inşaat mühendisliği ve balistik öğretimi yapılmış, 1847'de de mimarlık eğitimi verilmeye başlanmıştır.
#47
SORU:
Mühendishane-i Bahr-i Hümayun hangi padişah döneminde kurulmuştur?
CEVAP:
Mühendishane-i Bahr-i Hümayun, 1773 yılında III. Mustafa döneminde kurulmuştur. Kuruluş amacı tersane ve donanmanın geliştirilmesi ve de tersane halkının eğitilmesidir.
#48
SORU:
1787-1792 Savaşı, maddî kayıplar yanında stratejik öneme haiz birçok kale ve bölgenin Osmanlı hakimiyetinden çıkmasına neden olmuştur. Osmanlı askerî düzenindeki bozukluklar düzeltilmeden herhangi bir şey yapılamayacağı fark edildiğinden askeri açıdan hangi dönem başlamıştır?
CEVAP:
1787-1792 Savaşı, maddî kayıplar yanında stratejik öneme haiz birçok kale ve bölgenin Osmanlı hakimiyetinden çıkmasına neden olmuştur. Buna mukabil Osmanlı askerî düzenindeki bozukluklar düzeltilmeden herhangi bir şey yapılamayacağı fark edildiğinden Nizâm-ı Cedid dönemi başlamıştır.
#49
SORU:
Nizam-ı Cedid Ordusu hangi padişahn döneminde kurulmuştur?
CEVAP:
Nizam-ı Cedid Ordusu Osmanlı Devleti'nde III.Selim tarafından Nizam-ı Cedid faaliyetleri ile kurulan ordudur.
#50
SORU:
Rusların Kırım hanedanlığında desteklediği, iki kere hanedanlığının başına geçen han hangisidir?
CEVAP:
Rusların Kırım hanedanlığında desteklediği, iki kere hanedanlığının başına geçen han Şahin Giray'dır. Şahin Giray, 47. ve en son Kırım hanıdır. Birinci saltanatı 1777-1782 ve ikinci saltanatı 1782-1783 yılları gerçekleşmiştir.
#51
SORU:
1766’da Arabistan’da da büyük bir iç karışıklık meydana gelmiştir. Medine’nin önde gelen iki kabilesinden Beni Ali ve Beni Sefer kabileleri arasındaki anlaşmazlık şehirde çatışmaların yaşanmasına kadar ileri gitmiştir. Tayin edilen hangi Osmanlı valisi kabilelerini barıştırmayı başarmıştır?
CEVAP:
Cidde valisi olarak tayin edilen Karaman Valisi Ahmed Paşa, Beni Ali ile Beni Sefer kabilelerini barıştırmayı başarmış, Medine isyanına son vermiştir.