SOSYOLOJİDE ARAŞTIRMA YÖNTEM VE TEKNİKLERİ Dersi SOSYOLOJİK YÖNTEMDE KLASİK VE YENİ DÖNEM TARTIŞMALARI soru cevapları:

Toplam 61 Soru & Cevap
PAYLAŞ:

#1

SORU: Eleştirel sosyal bilim yaklaşımının temek özellikleri nelerdir?


CEVAP: • Sosyal bilimin amacı insanı özgürleştirmek ve yetkinleştirmek için saklı olanı ortaya çıkarmaktır. • Toplumsal gerçekliğin birden fazla katmanı vardır. • Bilimsel bilgi mükemmel değildir, ama yanlış bilince karşı savaşabilir. • Tüm kanıtlar kurama bağlıdır ve bazı kuramlar daha derindeki kanıt türlerini açığa çıkarır. • Toplumsal gerçeklik ve onun incelenmesi zorunlu olarak ahlaki-politik bir boyut içerir ve ahlaki-politik konumlar insanın özgürlüğünü ve iktidarını geliştirmede eşitsizdir.

#2

SORU: Yorumlayıcı sosyal bilim yaklaşımda Max Weber’in katkıları nelerdir?


CEVAP: Yorumlayıcı sosyal bilim yaklaşımının gelişiminde Weberin bilim anlayışı ile bu anlayış çerçevesinde geliştirdiği sosyolojisinin önemli bir etkisi olmuştur. Weber, doğal (nesnel) gerçeklik ile kültürel gerçeklik ve bu gerçeklikleri ele alan doğa bilimleri ile kültür bilimleri arasında kesin bir ayrım yapan Alman felsefe geleneğinde yetişmiştir. Bu bakımdan Weberin bilim anlayışı, doğa bilimleri ile sosyal bilimler arasında önemli bir fark görmeyen pozitivist sosyal bilim yaklaşımına oldukça eleştirel bakar.

#3

SORU: Yorumlayıcı sosyal bilim yaklaşımının temel özelliklerini sıralayınız.


CEVAP: • Sosyal bilimlerin amacı toplumsal anlamı bağlamında anlamaktır. • Gerçekliğin toplumsal olarak yaratıldığına dair inşacı bir görüş vardır. • İnsanlar ortak bir bilgiyi oluşturan ve pekiştiren birbirleriyle etkileşim içerisindeki toplumsal varlıklardır. • İnsan eylemlerine dönük olarak iradeci bir tutum benimsenir. • Bilimsel bilgi diğer bilgi biçimlerinden farklıdır, ama daha iyi değildir. • Sosyal bilimsel kanıtlar olumsaldır, bağlama özgüdür ve çoğunlukla parantez açmayı gerektirir. • Sosyal bilimin değer konumlarına karşı göreceizafi olması gerekir.

#4

SORU: Durkheim’ın toplumsal olgu nedir tanımı nedir?


CEVAP: Durkheim, sosyolojide kullanılacak yöntemi tanımlamaya geçmeden önce sosyolojinin çalışma konusunu tanımlamaya çalışır. Durkheim için sosyolojinin kendine özgü çalışma konusunun tanımlanması, ona yakın olan diğer sosyal bilimlerden ayrılması ve doğa bilimleri gibi bağımsız bir bilimsel disiplin olarak kabul görmesi bakımından oldukça önem taşımaktadır.

#5

SORU: Dilthey’e göre bilim çeşitleri nelerdir?


CEVAP: Diltheye göre doğa bilimleri ve kültür (tin) bilimleri olmak üzere farklı temellere dayalı iki çeşit bilim mevcuttur. Doğa bilimleri açıklamaya, kültür bilimleri ise insanın yaratıp içinde yaşadığı tarihsel/toplumsal/kültürel gerçekliği anlamaya dayalıdır. Bu nedenle Diltheye göre anlama (vers-tehen) temelli yöntemlerle çalışmak durumunda olan kültür bilimleri; "anlamacı/yorumlamacı bilimler, hermeneutik bilimlerdir. Sonuç olarak Diltheyin kültür bilimlerinin yöntemini temellendirmede kullandığı hermeneutik, yorumlayıcı sosyal bilim yaklaşımının temel dayanağını oluşturur.

#6

SORU: Durkheim’in sosyolojiye katkılarını özetleyiniz?


CEVAP: Comtetan sonra Durkheim (1858-1917) toplumla ilgili araştırmalarda kullanılacak yöntemi tanımladığı en ünlü çalışmalarından biri olan Sosyolojik Yöntemin Kuralları (1895) adlı eserinde, pozitivist sosyal araştırmanın etkisi günümüze kadar gelen önemli bir örneğini geliştirmiştir.

#7

SORU: Karl Marx’ın kapitalist sistem için getirdiği eleştiriler nelerdir?


CEVAP: Marx, kapitalizmde işçilere emek güçlerinin tam karşılığının ödenmediğini ve bu bakımdan emek gücünün burjuvazi tarafından sömürüye dayalı olarak kullanıldığını savunur. Marx, kapitalist sınıfın kâr adı altında piyasadan topladığı paranın da asıl kaynağının işçinin tam olarak ödenmeyen bu emek gücünün karşılığı olduğunu düşünür.

#8

SORU: Auguste Comte’ye yöntemi hangi açılardan eleştirilmektedir?


CEVAP: Comteun, temel olarak toplumsal olguların tabi olduğu yasaları, insan iradesinden ve özerkliğinden bağımsız, nedensel bir belirleyicilik ile açıklamaya çalışan pozitivist yöntemi, toplumsal gerçekliği açıklama açısından katı ve yetersiz olduğu gerekçesi ile eleştirilmiştir.

#9

SORU: Sosyoloji açısından Weber’in Comote ve Durkheim’den farklılığı nelerdir?


CEVAP: Weber, Comte ve Durkheimın aksine sosyolojiyi anlamacı bir bilim olarak kurmak ister. Sosyolojinin çalışma konusunu da toplumsal eylem olarak belirler. Toplumsal eylemi ise aktör tarafından öznel bir anlam yüklenmiş ve başka insanlara yöneltilmiş olan bir eylem tipi olarak tanımlar. Sosyolojinin amacını da anlamlı toplumsal eylemleri yorumlayarak anlamaya çalışan bir bilim olarak açıklar. Bu nedenle Weber sosyolojisi yorumlayıcı veya anlayıcı sosyoloji olarak adlandırılır. Bu açıdan da yorumlayıcı sosyal bilim yaklaşımına yakın bir bilim anlayışı sergiler.

#10

SORU: Yorumlayıcı yaklaşımda toplumsal gerçeklik nasıl kurulur?


CEVAP: Yorumlayıcı yaklaşıma göre toplumsal gerçeklik, içinde yaşadığımız dünyada bulunan her şeye (nesnelere, olaylara, eylemlere ve benzerine) atfettiğimiz anlamlar ve bu anlamları temsil eden semboller sonucu; yani sembolik olarak kurulur. Bundan dolayı da toplumsal gerçeklik, bireylerden bağımsız bir yapı olarak değil, bireylerin içinde yaşadıkları dünyaya atfettikleri anlamları temsil eden sembollerden meydana gelir. Bu açıdan, yorumlayıcı yaklaşım, doğal bir toplum modeline dayanan pozitivizmin aksine, sembolik bir toplum modeline dayanır.

#11

SORU: Durkheim’a göre sosyolojik kanıtlamaya ilişkin kurallar nelerdir?


CEVAP: Durkheim için, doğa bilimlerinde olduğu gibi, sosyolojide de toplumsal olguları açıklayan teorilerin sınanabilir olması çok önemlidir. Bu bakımdan Durkheim, doğa bilimlerinde kullanılan deneysel yöntemin yerine sosyolojide, bir toplumsal olgunun başka bir toplumsal olgunun nedeni olduğunu kanıtlamada kendi tabiri ile dolaylı deneyleme ya da karşılaştırmalı yöntemi kullanır.

#12

SORU: Yorumlayıcı sosyal bilim yaklaşımı nedir?


CEVAP: Yorumlayıcı sosyal bilim yaklaşımı, genel olarak sosyal bilimlerde egemen olan pozitivist sosyal bilim yaklaşımına pek çok noktada eleştirel bakar. Bu bakımdan yorumlayıcı sosyal bilim, bazı çevreler tarafından pozitivist sosyal bilimin karşıtı olarak nitelendirilir. Doğa bilimlerinin yaklaşım ve yöntemleri ile ilişkili olarak ortaya çıkan pozitivist sosyal bilimin aksine yorumlayıcı sosyal bilim, hermeneutik (hermeneutics) olarak adlandırılan bir teori ve yöntemle bağlantılı olarak gelişmiştir. En kaba tanımıyla hermeneutik, insan eylemlerini ve insan eliyle yapılmış şeyleri ve yazılmış metinleri yorumlamaya yönelik bir teori ve yöntemdir. Sözcük olarak anlaşılması güç olanı sade ve açık hâle getirme anlamına gelen Hermeneutik, sözlü, yazılı veya görsel bir metnin (text) içinde gömülü olan doğru ve gerçek anlamın ortaya çıkarılması amacıyla metnin ayrıntılı incelenmesinin önemi üzerinde durur.

#13

SORU: Durkheim’a göre toplumsal olguların temel özellikleri nelerdir?


CEVAP: Durkheima göre toplumsal olguların iki temel özelliği bulunmaktadır. Bunlar sırasıyla dışsallık ve baskıdır. Diğer bir ifadeyle toplumsal olgular bireyin dışında ve ona baskı yapma özelliğine sahiptirler.

#14

SORU: Comte ve Durkheim’in arasındaki ilişkiyi açıklayınız?


CEVAP: Comteun pozitivizminden birçok önemli noktada farklılaşmakla birlikte Durkheimın sosyolojik yöntemi de pozitivist bir bilim anlayışı çerçevesinde şekillenmiştir. Durkheim; Comteun en çok toplumu parçalar ile bütün arasındaki uyum açısından kendine özgü (sui generis) bir doğası olan, organik bir bütün olarak tanımlama biçiminden ve sosyolojiyi metafizik ve felsefeden bağımsız, saygın bir bilimsel disiplin olarak kurmaya çalışma çabalarından etkilenmiştir.

#15

SORU: Durkheim toplumsal olguları hangi açışlardan diğer olgulardan ayırır?


CEVAP: Durkheim toplumsal olguları iki temel açıdan diğer olgulardan ayırır. Bunlardan birincisi, toplumsal olgular bireylerin bilinçleri dışında var olurlar. Ona göre toplumsal olgular; insan ilişkileri sonucu oluşan, bu bakımdan kolektif niteliğe sahip olan ve toplumun temel dokusunu oluşturan özgül gerçekliklerdir. Durkheim; toplumsal olguları kolektif bilinç temelinde ortak şekilde hareket etme, düşünme ve hissetme biçimleri olarak tanımlamakta ve bu açıdan onları bireysel bilinç düzeylerinden ayırmaktaydı. Ona göre toplumsal olgular, bireyler aracılığı ile oluşsalar da onlardan ayrı ve tekrar onlara indirgenemeyecek nitelikte onları aşan, dışsal yapısal bir gerçekliğe ulaşırlar. İkincisi, toplumsal olgular kendilerini bireylere zorla kabul ettirirler. Durkheima göre toplumsal olgular, yalnızca bireylerden ayrı ve bağımsız bir dışsal gerçekliğe değil aynı zamanda bireylerin üstünde ve üzerinde olan bir gerçekliğe sahiptirler. Toplumsal olguların dışsal ve de bireylerin üstünde ve üzerinde bir gerçekliğe sahip olduklarını, bireyler üzerinde dışarıdan baskı uygulama ve çok defa kendilerini bireylere kabul ettirmelerinden anlarız Örneğin aile, din, eğitim kurumları, hukuk, ahlak, inançlar, görenekler; hatta moda bile bireylerin dışında ve kendilerini onlara zorla kabul ettirme özelliğine sahip olan toplumsal olgulardır.

#16

SORU: Durkheim’a göre toplumsal olguların açıklanmasına ilişkin kurallar nelerdir?


CEVAP: Toplumsal olguların açıklanmasına ilişkin kurallarda da Durkheim, toplumsal olguların nedensel açıklamasının kendi gerçeklik düzeylerinde kalınarak yapılması gerektiğini savunur. Başka bir ifadeyle Durkheima göre kolektif niteliğe sahip olan toplumsal olgular ne fiziksel nesnelere ne de bireylerin özelliklerine veya herhangi bir başka şeye indirgenerek açıklanamazlar. Toplumsal olgular ancak kendi gerçeklik düzeylerindeki başka toplumsal olgularla açıklanabilir. Bu noktada Durkheimın bilim anlayışı hem (a) toplumsal olguların kökenini bireysel deneye bağlayan ampirizmin saf hâlini hem de (b) toplumsal olguların insan bilincinde önsel (a priori) olarak bulunduğunu iddia eden akılcılığı reddeder.

#17

SORU: Sosyolojinin gerçek bir bilim olarak kabulü ile ilgili ne söylenebilir?


CEVAP: 19. yüzyılda gelişmeye başladığından beri sosyolojinin bir bilim olup olmadığı, bilim ise nasıl bir bilim olduğu ve hangi yöntemleri kullanması gerektiği yönündeki tartışmalar sosyoloji literatüründe hep önemli bir yer işgal etmiştir. Konusu insan, tarih, toplum ve kültür olan sosyoloji ve diğer sosyal bilimlerin doğa bilimleri gibi gerçek bilim sayılıp sayılamayacakları ve onlarla aynı yöntemleri kullanıp kullanamayacakları soruları bu süreçte her zaman ağırlık kazanmıştır.

#18

SORU: Pozitivizmin genel özellikleri sıralayınız.


CEVAP: • Duyularımız bilimsel bilgiye ulaşmanın temel araçlarıdır. • Bilimsel bilgiler duyumlar ve deneyimler sonucu elde edilirler. • Doğa bilimleri ve sosyal bilimlerin elde ettiği bilgiler gözlemlenebilir, deneyimlenebilir. • Bilimsel bilgiler olgularla sınırlıdır. • Bilimsel yöntem tektir. • Olgular bireyin dışında bir gerçekliğe sahiptir. • Bilimsel araştırmalarda araştırmacı değer yargılarından arınmalıdır. • Bilimsel bilgi diğer tüm bilgi türlerine göre daha geçerli ve güvenilir bilgidir.

#19

SORU: Pozitivizmin ile sosyal bilimler arasındaki ilişkiyi nasıldır?


CEVAP: Sosyolojide ortaya çıkan ilk bilimsel yaklaşım olan pozitivizm, geçmişte olduğu gibi günümüzde de sosyolojik araştırmalarda yaygın olarak kullanılmaktadır. Bununla birlikte pozitivizm yalnızca sosyoloji ve benzeri sosyal bilimlere özgü¨ bir yaklaşım değildir. Aslına bakılırsa “pozitivizm, genel tanımıyla, doğa bilimlerinin yaklaşımıdır” ve bu nedenle çok defa “başka bilimsel yaklaşımları hiç duymamış olan insanların çoğu” “pozitivist yaklaşımın bilim olduğunu varsayarlar”.

#20

SORU: Pozitivizmin ile sosyal bilimler arasındaki ilişkiyi nasıldır?


CEVAP: İlk olarak doğa bilimlerinde ortaya çıkmış olsa da pozitivizmin dayandığı temel ilkeler, ilk olarak 19.yy. da doğa bilimleri ile sosyal bilimlerin ortak bir mantıksal temele ve ilkelere dayandıklarını, bu nedenle de aynı yöntemleri kullanmaları gerektiğini savunan Auguste Comte tarafından sistematik hâle getirilmiştir. Comte’un doğal yaşamla toplumsal yaşam arasında temel bir fark görmeyen, bu nedenle de her ikisinin tek bir evrensel yöntem aracılığı ile araştırılıp açıklanması gerektiğini öne süren görüşü, pozitivist sosyal bilim yaklaşımının dayandığı en önemli varsayımlarından birini oluşturur. Bu açıdan pozitivizm genel olarak doğa bilimlerindeki yaklaşım ve yöntemlerin sosyolojide de kullanılması gerektiğini savunan bir yaklaşım olarak bilinir.

#21

SORU: Pozitivist sosyal bilim yaklaşımına göre doğa bilimleri ile sosyal bilimler arasındaki farklılıklar nelerdir?


CEVAP: Pozitivist sosyal bilim yaklaşımına göre doğa bilimleri ile sosyal bilimler arasındaki farklılık ise temel olarak çalışma konuları ve araştırma nesnelerinin farklı olmasından kaynaklanır. Çalışma konularının ve araştırma nesnelerinin farklı olması ise farklı araştırma tekniklerinin kullanımını gerektirir. Başka bir ifadeyle doğa bilimleri ile sosyal bilimlerin yöntemleri aynı; ancak konuları ve araştırma teknikleri farklı olabilmektedir.

#22

SORU: Pozitivizme yöneltilen eleştiriler nelerdir?


CEVAP: Literatürde pozitivizme yöneltilen çok sayıda eleştiri de bulunmaktadır. Bu eleştirilerin en önemlileri arasında ise pozitivizmin "insanları sayılara indirgemesi" ve çok defa "insanların gerçek hayatları ile ilgili olmayan soyut yasalarla "uğraşması yer almaktadır.

#23

SORU: Auguste Comte’nin pozitivist yaklaşımını açıklayınız?


CEVAP: Auguste Comte, pozitivist yaklaşımında, kurucularından biri sayıldığı sosyoloji bilimini doğa bilimleri modeline göre şekillendirmeye çalışmıştır. Comteun sosyolojiyi doğa bilimlerine göre şekillendirmesinde şüphesiz o döneme kadar insan ve toplum konularında hep metafiziğin hüküm sürmüş olması etkili olmuştur. Comte ise insan ve toplum konularının, tıpkı doğa ile ilgili konularda olduğu gibi, bilimsel olarak incelenmesini gerekli görmüştür.

#24

SORU: Auguste Comte’nin pozitivizmin sosyal bilimler üzerindeki etkisi hakkındaki düşüncelerini anlatınız


CEVAP: Comte, tarihsel ve toplumsal gelişme yasalarının araştırılmasının yeni kurulacak sosyoloji biliminin işi olacağını düşünüyordu. Comtea göre toplumsal gerçekliğin doğal gerçeklik gibi nesnel olması ise sosyoloji ve diğer sosyal bilimlerde doğa bilimlerinde kullanılan ve temel olarak gözleme, deneye ve nesnel yasaların saptanmasına dayanan pozitif yöntemlerin kullanılmasını gerekli kılmaktadır. Başka bir ifadeyle Comte, pozitif yöntemin tüm bilimler için zorunlu olduğunu savunuyor ve bu bakımdan doğal ve sosyal bilimlerin birliğine inanıyordu.

#25

SORU: Auguste Comte’ye göre bilimlerin temel çalışma alanları nelerdir?


CEVAP: Comte, her bilimin kendi içinde "statik ve "dinamik" olmak üzere iki temel çalışma alanına bölünebileceğini savunur. Statik, herhangi bir (fiziksel, biyolojik veya toplumsal) sistemin parçaları arasındaki ilişkileri yöneten "bir arada var olma yasaları”nı saptamaya çalışır. Dinamik ise yine herhangi bir sistemdeki değişimin art arda sıralanışını yöneten "ardışıklık yasaları"nı saptamaya çalışır. Böylece Comte, diğer tüm bilimlerde olduğu gibi sosyolojide de toplumsal olguları açıklayan yasaları "statik" ve "dinamik" şeklinde iki temel çalışma alanına bölerek inceler.

#26

SORU: Auguste Comte’ye göre sosyolojik yöntem ile ampirizm arasındaki farklar nelerdir?


CEVAP: Comteun sosyolojik yöntem anlayışı, ampirizmin veri toplama, ölçme ve sınıflama şeklindeki basit ve saf anlamını reddediyordu. Çünkü Comte için "Sosyoloji, dağınık hâldeki olguları biriktiren bir bilim değil onları yorumlamaya ve teori aracılığı ile birbirine bağlamaya çalışan bir bilimdir". Bu bakımdan Comteun pozitivizmi toplumsal olguları tekil ve saf hâlleri ile gözlemlemeye değil bir bütün olarak onları birbirine bağlayan nedensel yasaları teori aracılığı ile keşfetmeye çalışan bir yöntem anlayışına dayanmaktadır.

#27

SORU: Karl Marx’ın eleştirel sosyal bilimin gelişmesine katkısı nasıl olmuştur?


CEVAP: Sosyolojinin en önemli düşünürlerinden biri olarak kabul edilen Karl Marx, toplum analizinde görüneni değil, görünenin ardında yatan toplumsal dinamikleri açığa çıkarmaya çalışır. Marxın bu yaklaşımı ise eleştirel sosyal bilimin gelişmesine ışık tutmuştur.

#28

SORU: Karl Marx ile Helgel’in düşünceleri arasında nasıl bir ilişki vardır?


CEVAP: Genel olarak Marxın tarihsel materyalist yaklaşımının Hegel tarafından geliştirilen diyalektik düşünceye dayandığı öne sürülür. Hegel, diyalektik kavramını ilk kullanan kişi olmamakla birlikte bu kavramı düşünce ile ilgili bir tarih felsefesi geliştirmede kullanmıştır. Buna göre tarih, rasyonel doğruya yönelik bir diyalektik gelişme sürecidir. Bu süreç; yetersiz olan bir ilk tez (düşünce) ile başlar, daha sonra bu tez yetersizliğini aşmak için farklılaşmaya, dolayısıyla da kendi içinde karşıt tezini (anti-tez) oluşturmaya başlar. Kendini tekrar bulmak için karşıt tezi ile girdiği çelişme ve çatışma sürecinde de kendisi (tez) ile anti-tezinin rasyonel birleşimi sonucu yepyeni bir sentez ortaya çıkar. Bu yeni sentez de artık tez ile anti-tezin basit bir toplamı değil onları aşan yeni bir gerçekliktir.

#29

SORU: Karl Marx için üretim süreçlerinin önemi nedir?


CEVAP: Marx, özellikle her üretim biçiminde, toplumsal yaşamlarını üretmek amacıyla üretim sürecine katılan insanlar arasında ortaya çıkan üretim ilişkilerine son derece büyük bir önem atfeder. Nitekim üretim ilişkileri, bir toplumda çelişme ve çatışma hâlindeki toplumsal sınıfları oluşturur. Bir başka deyişle üretim ilişkileri, üretim araçlarına sahip olanlar ve olmayanlar şeklinde iki temel ve karşıt çıkarlara sahip toplumsal sınıfların oluşumuna yol açar. Marx, tarihsel sürecin belirli dönemlerinde üretim araçlarındaki gelişmelere mevcut üretim ilişkilerinin ayak uyduramayıp onlarla çelişmeye başlamasını ve bu çelişkinin sınıf mücadelesine yansımasını diyalektik değişmenin kaynağı olarak görür.

#30

SORU: Feminist sosyal bilim yaklaşımının temel özellikleri nelerdir ?


CEVAP: • Araştırmacılar feminist bir değer konumuna sahip olmalı ve feminist bir perspektifin savunuculuğunu yapmalıdır. • Varsayımlar, kavramlar ve araştırma sorularında cinsiyetçilik reddedilmelidir. • Araştırmacıyla inceledikleri arasında empati bağların oluşturulması gerekmektedir. • Cinsiyet ve iktidar ilişkilerinin toplumsal yaşamın tüm alanlarına nasıl nüfuz ettiğine duyarlılığın geliştirilmesi gerekmektedir. • Araştırmacı kişisel duygu ve düşünceleri araştırma sürecine dahil etmelidir. • Araştırma tekniklerinin seçiminde ve akademik alanlar arasındaki sınırların aşılmasında esnek davranılması gerekmektedir. • İnsan deneyiminin duygusallık ve karşılıklı bağımlılık boyutlarının tanınması gereklidir. • Kişisel ve toplumsal değişimi kolaylaştırmayı hedefleyen eyleme dönük araştırmalar yapılmalıdır.

#31

SORU: Feminist sosyal bilim yaklaşımı, mevcut erkek egemen bilimsel anlayışı ile ilgili ne tür eleştiriler getirir?


CEVAP: Feminist sosyal bilim yaklaşımı, mevcut erkek egemen bilimsel anlayışın taraf- sız-nötr olmadığını, kullanılan temel kavramların bile önyargılı ve erkek egemen bir zihniyete sahip olduğunu öne sürer. Nesnellik- öznellik, doğru-yanlış, özel alan-kamusal alan, bireytoplum, değer-olgu gibi kavramlar toplumda hep bir ikiliğin var olduğu izlenimini verir.

#32

SORU: Modernizme ve modernleşme kavramlarını açıklayınız?


CEVAP: Modernizm, modernitenin kültürüdür. Diğer bir ifade ile modernizm, modern toplumun düşünsel, kültürel, sanatsal ve ideolojik üst yapısıdır. Modernleşme ise sanayileşmeye dayalı sosyal, ekonomik ve kültürel gelişme aşamalarının (az gelişmiş toplum, gelişmekte olan toplum ve gelişmiş toplum biçimlerinin) tümüne verilen addır. Modernleşme kavramı, bir toplumun geleneksel yapıdan modern yapıya doğru geliştiği ve dönüştüğü aşamaları tanımlamak amacıyla kullanılmaktadır.

#33

SORU: İzafiyet kuramını açıklayınız?


CEVAP: İzafiyet kuramı: Bir olayın, bir durumun ya da bir nesnenin hareketinin zaman ve mekan bağlamına göre incelenmesidir. Diğer bir ifadeyle bir nesnenin bilgisi içinde bulunduğu zamana, mekâna ve bağlama göre belirlenmelidir.

#34

SORU:

W. L. Neuman, sosyal bilim anlayışlarını hangi genel yaklaşımlar halinde sınıflandırır?


CEVAP:

Pozitivist, yorumlayıcı ve eleştirel sosyal bilim şeklinde üç genel yaklaşım halinde sınıflandırmaktadır.


#35

SORU:

Kendi içinde farklılıkları olsa da pozitivizmin genel özelliklerini ne şekilde sırlamak mümkündür, belirtiniz?


CEVAP:

Kendi içinde farklılıkları olsa da pozitivizmin genel özellikleri şu şekilde sırlamak mümkündür:

  • Duyularımız bilimsel bilgiye ulaşmanın temel araçlarıdır.
  • Bilimsel bilgiler duyumlar ve deneyimler sonucu elde edilirler.
  • Doğa bilimleri ve sosyal bilimlerin elde etti¤i bilgiler gözlemlenebilir, deneyimlenebilir.
  • Bilimsel bilgiler olgularla sınırlıdır
  • Bilimsel yöntem tektir.
  • Olgular bireyin dışında bir gerçekliğe sahiptir.
  • Bilimsel araştırmalarda araştırmacı değer yargılarından arınmalıdır.
  • Bilimsel bilgi diğer tüm bilgi türlerine göre daha geçerli ve güvenilir bilgidir.

#36

SORU:

Pozitivizm kavram olarak ilk defa kim tarafından kullanılmıştır?


CEVAP:

Pozitivizm kavram olarak ilk defa Fransız Sosyolog Saint Simon (1760-1825) tarafından kullanılmıştır.


#37

SORU:

İlk olarak doğa bilimlerinde ortaya çıkmış olsa da pozitivizmin dayandığı temel ilkeler, ilk olarak 19.yy. da doğa bilimleri ile sosyal bilimlerin ortak bir mantıksal temele ve ilkelere dayandıklarını, bu nedenle de aynı yöntemleri kullanmaları gerektiğini savunan hangi düşünür tarafından sistematik hale getirilmiştir?


CEVAP:

İlk olarak doğa bilimlerinde ortaya çıkmış olsa da pozitivizmin dayandığı temel ilkeler, ilk olarak 19.yy. da doğa bilimleri ile sosyal bilimlerin ortak bir mantıksal temele ve ilkelere dayandıklarını, bu nedenle de aynı yöntemleri kullanmaları gerektiğini savunan Auguste Comte tarafından sistematik hale getirilmiştir.


#38

SORU:

Comte, her bilimin kendi içinde hangi temel çalışma alanlarına bölünebileceğini savunmaktadır, açıklayınız?


CEVAP:

Comte, her bilimin kendi içinde “statik ve “dinamik” olmak üzere iki temel çalışma alanına bölünebileceğini savunur. Statik, herhangi bir (fiziksel, biyolojik veya toplumsal) sistemin parçaları arasındaki ilişkileri yöneten “bir arada var olma yasaları”nı saptamaya çalışır. Dinamik ise yine herhangi bir sistemdeki değişimin art arda sıralanışını yöneten “ardışıklık yasaları”nı saptamaya çalışır.


#39

SORU:

Durkheim’ın toplumla ilgili araştırmalarda kullanılacak yöntemi tanımladığı hangi başlıklı çalışması, sosyolojik yönteme dair bugüne kadar yapılmış en önemli ve etkili çalışmalardan biri olarak kabul edilir?


CEVAP:

Durkheim’ın toplumla ilgili araştırmalarda kullanılacak yöntemi tanımladığı Sosyolojik Yöntemin Kuralları adlı çalışması, sosyolojik yönteme dair bugüne kadar yapılmış en önemli ve etkili çalışmalardan biri olarak kabul edilir.


#40

SORU:

Durkheim’a göre toplumsal olguların gözlemine ilişkin kurallar söz konusu olduğunda ilk ve en temel kural nedir, belirtiniz?


CEVAP:

Durkheim’a göre toplumsal olguların gözlemine ilişkin kurallar söz konusu olduğunda “ilk ve en temel kural, toplumsal olguları nesneler gibi düşünmektir”.


#41

SORU:

Durkheim’a göre toplumsal olgular ahlaki uzlaşı anlamına gelen kolektif bilinç (veya kolektif vicdan) temelinde ortaya çıkan ve bireylere uyguladıkları baskı ile belirgin hale gelen nasıl gerçekliklerdir?


CEVAP:

Durkheim’a göre toplumsal olgular ahlaki uzlaşı anlamına gelen kolektif bilinç (veya kolektif vicdan) temelinde ortaya çıkan ve bireylere uyguladıkları baskı ile belirgin hale gelen kolektif nitelikte gerçekliklerdir.


#42

SORU:

Durkheim toplumsal olguları, toplumun genelinde yaygın olup olmamaları durumuna göre de kaça ayırır, belirtiniz?


CEVAP:

Durkheim toplumsal olguları, toplumun genelinde yaygın olup olmamaları durumuna göre de ikiye ayırır. Buna göre toplumda yaygın veya genel olan olguları normal, istisnai olan olguları ise patolojik olarak değerlendirir ve bu farklılığın bütün sosyolojik araştırmalarda dikkate alınması gerektiğini vurgular.


#43

SORU:

Durkheim, sosyolojik araştırmalarda oldukça verimli olduğunu düşündüğü eş anlı değişiklikler yöntemi olarak bilinen bir yöntem kullanarak bu yöntemi nasıl nitelemektedir, belirtiniz?


CEVAP:

Durkheim, sosyolojik araştırmalarda oldukça verimli olduğunu düşündüğü eş anlı değişiklikler yöntemi olarak bilinen bir yöntem kullanır ve bu yöntemi “toplumbilimsel araştırmaların en üstün aracı” olarak niteler.


#44

SORU:

Doğa bilimlerinin yaklaşım ve yöntemleri ile ilişkili olarak ortaya çıkan pozitivist sosyal bilimin aksine yorumlayıcı sosyal bilim, hangi teori ve yöntemle bağlantılı olarak gelişmiştir?


CEVAP:

Doğa bilimlerinin yaklaşım ve yöntemleri ile ilişkili olarak ortaya çıkan pozitivist sosyal bilimin aksine yorumlayıcı sosyal bilim, hermeneutik (hermeneutics) olarak adlandırılan bir teori ve yöntemle bağlantılı olarak gelişmiştir.


#45

SORU:

Yorumlayıcı sosyal bilim yaklaşımın temel özellikleri ne şekilde sıralanabilir, belirtiniz?


CEVAP:

Yorumlayıcı sosyal bilim yaklaşımın temel özelliklerinin bir bölümünü şu şekilde sıralamak mümkündür:

  • Sosyal bilimlerin amacı toplumsal anlamı bağlamında anlamaktır.
  • Gerçekliğin toplumsal olarak yaratıldığına dair inşacı bir görüş vardır.
  • İnsanlar ortak bir bilgiyi oluşturan ve pekiştiren birbirleriyle etkileşim içerisindeki toplumsal varlıklardır.
  • İnsan eylemlerine dönük olarak iradeci bir tutum benimsenir.
  • Bilimsel bilgi diğer bilgi biçimlerinden farklıdır, ama daha iyi değildir.
  • Sosyal bilimsel kanıtlar olumsaldır, bağlama özgüdür ve çoğunlukla parantez açmayı gerektirir.
  • Sosyal bilimin de¤er konumlarına karşı göreci-izafi olması gerekir.

#46

SORU:

Yorumlayıcı yaklaşıma göre toplumsal gerçeklik, içinde yaşadığımız dünyada bulunan her şeye (nesnelere, olaylara, eylemlere ve benzerine) atfettiğimiz anlamlar ve bu anlamları temsil eden neyin sonucu olarak kurulur, açıklayınız?


CEVAP:

Yorumlayıcı yaklaşıma göre toplumsal gerçeklik, içinde yaşadığımız dünyada bulunan her şeye (nesnelere, olaylara, eylemlere ve benzerine) atfettiğimiz anlamlar ve bu anlamları temsil eden semboller sonucu; yani sembolik olarak kurulur. Bundan dolayı da toplumsal gerçeklik, bireylerden bağımsız bir yapı olarak değil, bireylerin içinde yaşadıkları dünyaya atfettikleri anlamları temsil eden sembollerden meydana gelir. 


#47

SORU:

Weber'in sözünü ettiği yapılabilir iki çeşit nedensel araştırmayı açıklayınız?


CEVAP:

Weber iki çeşit nedensel araştırmanın yapılabilirliğinden söz eder. “Birincisi, belirli bir olayı yaratan benzersiz koşulları belirler”; bu nedenle de tarihsel nedensellik olarak adlandırılır. İkincisi de olgular arasında mutlak olmayan ama olasılıklı olan düzenli ilişkiler kurar. Buna da sosyolojik nedensellik adı verilir.


#48

SORU:

Weber, sosyolojiyi hangi amacı olan bir bilim olarak tanımlar, belirtiniz?


CEVAP:

Weber, sosyolojiyi “toplumsal eylemleri yorumlayarak anlamak” ve bu eylemleri etkileri açısından “nedensel olarak açıklamak” amacında olan bir bilim olarak tanımlar.


#49

SORU:

Weber, aktörlerin toplumsal eylemlerine yükledikleri anlamları anlamanın kaç tipi olduğundan söz eder ve bunları açıklayınız?


CEVAP:

Weber aktörlerin toplumsal eylemlerine yükledikleri anlamları anlamanın iki tipinden söz eder. Birincisi, (a) anında veya doğrudan gözlem yoluyla anlamadır (aktuelles Verstehen). Örneğin bir insanın sevinçli ya da öfkeli olduğunu yüzüne bakarak anlayabiliriz. Ancak Weber için anında anlama, toplumsal eylemin anlaşılması için yeterli bir anlama tipi değildir. İkincisi de (b) açıklayıcı anlamadır (erklarendes Verstehen). Burada ise sosyologların toplumsal eylemlerin anlamlarını nedenleri açısından anlamaya çalışmaları söz konusudur. Az önce verdiğimiz örneğe dönecek olursak bir insanın neden sevinçli veya neşeli olduğunu rasyonel olarak anlamaya çalışırız. Başka bir ifadeyle “açıklayıcı anlama, nedensel anlamadır.”


#50

SORU:

Weber, ideal tipi nasıl bir araç olarak tanımlamaktadır?


CEVAP:

Weber ideal tipi, belirli bir tarihsel dönemde ortaya çıkan olayları analiz etmek amacıyla araştırmacının gerçeklik hakkında sahip olduğu kanıtlara ve gözlemlere dayanarak geliştirdiği yöntemsel bir araç olarak tanımlar.


#51

SORU:

Weber, kaç tür ideal tip geliştirir, belirtiniz?


CEVAP:

Weber; tarihsel ideal tipler, toplumsal ideal tipler ve eylem tipleri olarak adlandırılan üç tür ideal tip geliştirir.


#52

SORU:

Hangi düşünürün sosyolojik yönteminin nedensel/anlamacı, yorumlamacı ve karşılaştırmacı bir yöntem olduğu söylenebilir?


CEVAP:

Weber’in sosyolojik yönteminin “a) nedensel/anlamacı, b) yorumlamacı, c) karşılaştırmacı bir yöntem olduğu söylenebilir.”


#53

SORU:

Aynı sürecin iki zıt kutbu arasındaki çatışmaya dayalı değişmeye ne adı verilir, belirtiniz?


CEVAP:

Aynı sürecin iki zıt kutbu arasındaki çatışmaya dayalı değişmeye diyalektik adı verilir.


#54

SORU:

Eleştirel sosyal bilim yaklaşımına göre bilim, nasıl bir sorgulama sürecidir, belirtiniz?


CEVAP:

Eleştirel sosyal bilim yaklaşımına göre bilim, görüneni değil görünenin ardında yatan asıl gerçekliği ortaya çıkarmaya çalışan eleştirel bir sorgulama sürecidir.


#55

SORU:

Eleştirel sosyal bilim yaklaşımın temel özelliklerini ne şekilde sırlamak mümkündür, belirtiniz?


CEVAP:

Eleştirel sosyal bilim yaklaşımın temel özelliklerin bir bölümünü şu şekilde sırlamak mümkündür:

  • Sosyal bilimin amacı insanı özgürleştirmek ve yetkinleştirmek için saklı olanı ortaya çıkarmaktır.
  • Toplumsal gerçekliğin birden fazla katmanı vardır.
  • Bilimsel bilgi mükemmel değildir, ama yanlış bilince karşı savaşabilir.
  • Tüm kanıtlar kurama bağlıdır ve bazı kuramlar daha derindeki kanıt türlerini açığa çıkarır.
  • Toplumsal gerçeklik ve onun incelenmesi zorunlu olarak ahlaki-politik bir boyut içerir ve ahlaki-politik konumlar insanın özgürlüğünü ve iktidarını geliştirmede eşitsizdir.

#56

SORU:

Eleştirel sosyal bilime göre yorumlayıcı sosyal bilim nasıl bir yaklaşımdır, açıklayınız?


CEVAP:

Eleştirel sosyal bilime göre yorumlayıcı sosyal bilim, bütün bakış açılarını eşit görecek kadar aşırı öznelci, göreceli ve insanlara sahte yanılsamaların ardındaki asıl gerçekliği gösterme konusunda güçlü bir değer konumu alamayan pasif bir yaklaşımdır.


#57

SORU:

Diyalektik nedir, belirtiniz?


CEVAP:

Diyalektik, Hegel’de düşünce ya da düşünsel (soyut) nitelikte olduğu kabul edilen gerçekliğin çelişki ve yeniden çözüm (tez-antitez-sentez) şeklinde işleyen değişme sürecine verilen bir addır.


#58

SORU:

Feminist yaklaşımın temel özellikleri ne şekilde sıralanabilir, belirtiniz?


CEVAP:

Feminist yaklaşımın temel özelliklerini şu şekilde sıralamak mümkündür:

  • Araştırmacılar feminist bir değer konumuna sahip olmalı ve feminist bir perspektifin savunuculuğunu yapmalıdır.
  • Varsayımlar, kavramlar ve araştırma sorularında cinsiyetçilik reddedilmelidir.
  • Araştırmacıyla inceledikleri arasında empati bağların oluşturulması gerekmektedir.
  • Cinsiyet ve iktidar ilişkilerinin toplumsal yaşamın tüm alanlarına nasıl nüfuz ettiğine duyarlılığın geliştirilmesi gerekmektedir.
  • Araştırmacı kişisel duygu ve düşünceleri araştırma sürecine dahil etmelidir.
  • Araştırma tekniklerinin seçiminde ve akademik alanlar arasındaki sınırların aşılmasında esnek davranılması gerekmektedir.
  • İnsan deneyiminin duygusallık ve karşılıklı bağımlılık boyutlarının tanınması gereklidir.
  • Kişisel ve toplumsal değişimi kolaylaştırmayı hedefleyen eyleme dönük araştırmalar yapılmalıdır.

#59

SORU:

Modernite nedir, açıklayınız?


CEVAP:

Modernite: 17. ve 18. yüzyılda Batı Avrupa’da ortaya çıkan ve tüm dünyaya yayılan sanayi toplumunun bilimsel, teknolojik, ekonomik ve kurumsal açıdan örgütlenmesidir.


#60

SORU:

Modernizm nedir, açıklayınız?


CEVAP:

Modernizm: Modernitenin kültürüdür. Diğer bir ifade ile modernizm, modern toplumun düşünsel, kültürel, sanatsal ve ideolojik üst yapısıdır.


#61

SORU:

Popper’a göre bilimsel araştırmalar neye dayalı olmalıdır, belirtiniz?


CEVAP:

Popper’a göre bilimsel araştırmalar mevcut teorilerin gerçekliği açıklama biçimlerinin doğrulanmasına değil, tam tersine yanlışlanmasına dayalı olmalıdır.