TANZİMAT DÖNEMİ TÜRK EDEBİYATI I Dersi Tanzimat Dönemi’nde Eleştiri soru cevapları:

Toplam 22 Soru & Cevap
PAYLAŞ:

#1

SORU:

Tanzimat birinci kuşak sanatçıları edebiyatı hangi çerçevede değerlendirirler?


CEVAP:

Tanzimat birinci kuşak sanatçıları edebiyatı “sosyal fayda prensibi” çerçevesinde değerlendirirler.


#2

SORU:

Şinasi’nin dilde sadeleşme çabalarını hangi eserinde görebiliriz?


CEVAP:

Şinasi’nin dilde sadeleşme çabalarını eserlerinde görmek mümkündür. Örneğin “Arz-ı Muhabbet” şiiri hem tema hem de üslup yönüyle eski edebiyatta benzeri yan bir eserdir. Şinasi, burada divan şiiri üslubundan başka bir üsluba doğru gider ve samimi bir ifade tonu inşa etmeye çalışır.


#3

SORU:

Şinasi'nin divan şairlerinden farklı olarak kullandığı dili sadeleştirmek için kullandığı yöntemler nelerdir?


CEVAP:

Nitekim şiirlerinde ve yazılarında sade bir dil kullanan ve divan şiirinin hayal ve mazmun dünyasından uzak bir üslup benimseyen Şinasi, sade bir ifade tarzı inşa etmeye çalışır ve yeni imajlar bulma yolunu açar. Arapça ve Farsça tamlamalardan
ziyade halkın kullandığı kelime ve ifade tarzlarına önem verir ve konuşma cümlesine yakın bir mısra yapısı kurmayı dener.


#4

SORU:

Şinasi’nin Tercümân-ı Ahvâl Mukaddimesi, Tasvir-i Efkâr Mukaddimesi, Fatin Tezkiresi’nin yeniden yayımlanacak olması üzerine dile getirdiği görüşleri ve Ruzname-i Ceride-i Havadis yazarı Said Bey ile yaşadığı tartışmanın adı nedir?


CEVAP:

Şinasi’nin Tercümân-ı Ahvâl Mukaddimesi, Tasvir-i Efkâr Mukaddimesi, Fatin Tezkiresi’nin yeniden yayımlanacak olması üzerine dile getirdiği görüşleri ve Ruzname-i Ceride-i Havadis yazarı Said Bey ile yaşadığı “Mes’ele-iMebhûsetü’n Anha” tartışması yeni edebiyatın inşa sürecindeki önemli eleştirel unsurları içermektedir.


#5

SORU:

Şinasi'nin Tercüman-ı Ahval gazetisinde yayımlanacak yazılar hakkındaki görüşü nedir?


CEVAP:

Şinasi, Tercümân-ı Ahvâl Mukaddimesi’nde toplumsal yaşam içinde kanuni yükümlülüklerle sorumlu olan halkın kendi vatanının menfaatine ilişkin fikirleri açıklamasını bir hak olarak görür. Bunun için de medeni milletlerin politika gazetelerinin örnek gösterilebileceğini dile getirir. İç ve dış politikadan seçilmiş olayların ve diğer yararlı konuların halka duyurulması için de Tercümân-ı Ahvâl gazetesini aracı olarak nitelendirir. Bu noktada dil bahsine yer veren Şinasi, düşünceleri anlatma işlevi gören sözün bir “Tanrı hediyesi” olduğunu ve bu nedenle “umum halkın kolaylıkla anlayabileceği” bir dille bu gazeteyi çıkardıklarını vurgular. Osmanlı ülkesinde yaşayan gayrimüslim unsurların serbest bir biçimde gazete
çıkardıklarını “millet-i hâkime”nin ise gayriresmî bir gazete çıkarmak için herhangi bir çaba sarf etmediğini dile getirerek kendisinden önceki Osmanlı aydınlarını eleştirir.


#6

SORU:

Hem Tercüman-ı Ahval’in hem de Tasvir-i Efkâr’ın kısa ön sözlerinde Şinasi'nin ortaya attığı fikirler nelerdir?


CEVAP:

Hem Tercüman-ı Ahval’in hem de Tasvir-i Efkâr’ın bu kısa ön sözlerinde Şinasi yeni fikirler ortaya atar. Tanzimat’la birlikte belirmeye başlayan gazete anlayışını ve kültürünü tanıtır ve Türk dilini buna göre düzenlemeye çalışır. Ayrıca söz konusu mukaddimelerde dilin halka hizmet için araç olarak geliştirilmesine ve kullanılmasına da vurgu yapar.Bu mukaddimelerin bir başka önemli özelliği de Şinasi’nin devlet
ve toplumla ilgili görüşlerinin özetini içermeleridir. Bununla birlikte bu mukaddimeler aracılığıyla Şinasi, basınla ilgili görüşlerini açıklar ve Tercümân-ı Ahvâl Mukaddimesi’ndeki ilk cümleyle gazetenin halkın emrine verilmesi gerektiğini ilan eder. 


#7

SORU:

Basın yoluyla yapılan ilk edebî tartışma nedir?


CEVAP:

Mes’ele-i Mebhûsetü’n Anha, basın yoluyla yapılan ilk edebî tartışmadır. 1864 yılında ortaya çıkan söz konusu tartışma, Tasvir-i Efkâr ile Ruzname-i Ceride-i Havadis gazeteleri arasında gerçekleşir. Tartışmanın temelini dil meselesi ve
Arapçanın özellikleri oluşturmaktadır. Ruzname-i Ceride-i Havadis gazetesinde yazılar yazan Said Bey’in yazılarında Tasvir-i Efkâr’ın dilini eleştirmesi bu tartışmayı başlatır. Tartışmanın ortaya çıkış sebebi, “mebhûsu anh” (bahsedilen şey), “dûr u
dırâz (uzun uzadıya), “tercüme-i sâlifü’z zikr” (zikredilen, bildirilen tercüme) terkiplerinin kullanılış biçimleriyle ilgilidir. Şinasi’ye göre bu terkiplerin
doğrusu; “mebhûsu anh”, “dûr u dırâz, “sâlifü’z zikr” şeklindedir. Ruzname-i Ceride-i Havadis gazetesi ise terkiplerin “mebhûsetü’n anha”, “tûl u dırâz”, “tercüme-i sâlifetü’z zikr” olarak yazılması konusunda ısrar eder.


#8

SORU:

Fatih Efendi (1814- 1866) kimdir?


CEVAP:

Fatin Efendi (1814- 1866) Osmanlı şairi ve devlet adamı. Ziya Paşa’da divan şiiri zevkinin oluşmasına etki eden Fatin Efendi’nin kaside, gazel ve şarkı türünde eserleri vardır.


#9

SORU:

Fatih efendi'nin tezkirenin yeniden hazırlanması konusundaki fikirleri nelerdir?


CEVAP:

Fatin Efendi’yi eserini yeniden yayımlamaya yönlendiren düşünce, bozuk bir taşbasması yerine, devrin en iyi baskı kurumu olan Matbaa-i Âmire’de matbaa
harfleri ile kaliteli bir baskı yapmaktır. Bu çerçevede Fatin Efendi, eserin yeni baskısını yaparken öz geçmişlerdeki bazı eksiklikler ile hataları gidermeye ve yeni öz geçmiş maddeleri eklemeye özellikle önem verir. Kitabını yeniden düzenlemek için verdiği ilanda en geç dört ay içinde kendisine ulaştırılmasını istediği hususları belirtir. Bu hususlar; a) Önceki baskıda tezkireye girmemiş şairlerin öz geçmişlerinin ve birkaç şiirinin gönderilmesi b) İlk baskıda tezkireye dâhil olanların o zamandan
bu yana öz geçmişlerinde meydana gelen değişiklikleri bildirmeleri. c) Öz geçmişlerinde hata yapılmış olan kişilerin bunları işaretleyip düzeltmeleri d) Şiirlerine örnek verilen şairlerin eğer şiirlerini değiştirmek isterlerse seçtikleri başka şiirlerini göndermeleri.


#10

SORU:

Şinasi'nin, yeniden yayımlanması beklenen tezkirede yapılması gereken değişiklikler konusundaki fikirleri nelerdir?


CEVAP:

1. Tezkireye çeşitli edebî konularla ilgili açıklamalar eklenmelidir.
2. Tezkirede öz geçmişlere yer verilirken makam sahibi kişilerle ilgili dile getirilen mübalağalı hüküm ve sözler çıkarılmalıdır (Zira bu ifadeler objektifliğe zarar verdiği gibi aynı zamanda rüşvet hükmüne de geçmektedir.).
3. Tezkirede özellikle her şairin ilim, fen ve sanat gibi çeşitli alanlardaki başarıları ve kaleme aldıkları eserlerle topluma hizmetleri belirtilmelidir.
4. Tezkirelere örnek alınan manzumelerde intihal (başka şairlerin eserlerinden alıntılar) varsa gösterilmelidir. Kim olursa olsun makam ve mevkiine, şöhretine ve unvanına bakılmadan tespit edilen intihalin açıklanması esere objektif bir yaklaşım getirecektir.
5. Tezkire, ifade ve anlam yanlışları bakımından düzeltilmelidir.


#11

SORU:

Namık Kemal’in eleştirel düşüncelerini içeren eserleri nelerdir?


CEVAP:

Namık Kemal’in eleştirel düşüncelerini içeren eserleri şunlardır: “Lisân-i Osmânî’nin Edebiyatı Hakkında Bazı Mülâhazâtı Şâmildir”, “Bahâr-ı Dâniş Mukaddimesi”, İrfan Paşa’ya Mektup, Mes Prison Tercümesi Üzerine Muâheze, Tahrib-i Harâbât, Ta’kib, “Son Pişmanlık Mukaddimesi”, “Celal Mukaddimesi”, “Tercüme-i Hâl-i Emir Nevruz Mukaddimesi”, Mikro Mega Tercümesi Muâhezesi.


#12

SORU:

Namık Kemal'in yayınladığı "Lisân-i Osmânî’nin Edebiyatı Hakkında Bazı Mülâhazâtı Şamildir" makalesinin özellikleri nedir? 


CEVAP:

Namık Kemal’in Tasvir-i Efkâr’da yayımladığı ve yeni Türk edebiyatının beyannamesi sayılabilecek bu makalede Türkçede ilk defa dil ve edebiyat meseleleri oldukça kapsamlı bir şekilde değerlendirilmiştir. Sosyal fayda prensibinden ve edebiyatın hakikate uygun olması gerektiği tezlerinden hareket eden Namık Kemal, makalesinde Farsçanın etkisi ile oluşturulan yazı dilinin lisanımızı bozduğuna
ısrarla vurgu yapar. Bu makalenin önemli özelliklerinden birisi, Namık Kemal’in yeni edebiyatın prensiplerini sistematize etmesi ve hayatı boyunca tekrarlayacağı ve takip edeceği görüşlerin özünü anlatmasıdır.


#13

SORU:

Nergisi kimdir?


CEVAP:

Nergisi 17. yüzyıl divan edebiyatı sanatçısı. Nesirlerinde; süslü/sanatlı bir üslup kullanmış, zincirleme tamlamalara, karmaşık terkiplere oldukça fazla yer vermiştir. Bu nedenle divan edebiyatını eleştirenler genellikle Nergisi’nin üslubunu örnek gösterirler.


#14

SORU:

Namık Kemal'e göre dilin ıslahı için neler gereklidir?


CEVAP:

1. Türkçe kurallar mükemmel bir şekilde düzenlenmeli
2. Türkçeye özgü, mümkün mertebe muntazam ve mükemmel bir lügat hazırlanmalı
3. Galat-ı meşhur denilen genel kullanımlar (yani kelimelerin Türkçede kullanılan şekilleri) tercih edilmeli
4. Tabii ifadelerin güzelliğini yansıtan eserlerden oluşan bir antoloji hazırlanmalı ve
okullarda okutulmalı
5. Lisanımıza özgü bir belagat kitabı hazırlanmalı


#15

SORU:

Hamse-i Nergisi nedir?


CEVAP:

Nergisi’nin beş mensur eserden oluşan hamsesidir. Eser, Türk edebiyatındaki tek mensur hamse örneğidir.


#16

SORU:

Namık Kemal'in  "Mes Prison" eserinin tercümesine yaptığı eleştiriler nelerdir?


CEVAP:

Namık Kemal’in eleştirilerini genel olarak lüzumsuz teşbihler, gereksiz ve anlamsız cinas ve kafiyeler, Acem üslubunun devam etmesi, birçok tamlamanın art arda gelmesi, köhneleşmiş söyleyişler ve fazla uzatılmış sözler oluşturmaktadır. Ona göre bunlar ifadenin sadeliğini engellemektedir (Yetiş, 1989, s. XXXII). Namık Kemal, bu tercümeyi özellikle dilin kullanımı üzerinden eleştirir. Örneğin; aile kelimesi dururken
“familya” kelimesinin kullanılmasını anlamsız bulur.


#17

SORU:

Namık Kemal’in İntibah adlı romanının asıl adı nedir?


CEVAP:

Namık Kemal’in İntibah adlı romanının asıl adı Son Pişmanlık’tır. Ancak sansür
nedeniyle romanın adını İntibah olarak değiştirir.


#18

SORU:

Namık Kemal trajedinin manzum yazılması ile ilgili eleştirisinin nedeni nedir?


CEVAP:

Namık Kemal trajedinin manzum yazılması ile ilgili eleştirisini bir facia yazılırken yeni görüşen iki kişinin birbirinin hatırını şiir ile sormasının ne kadar gülünç olacağı ile temellendirir. Zira ona göre manzum bir konuşma tarzı tabii ve gerçekçi değildir. Bununla birlikte ona göre konuyu üç ya da beş bölümle sınırlandırmak da uygun değildir. Namık Kemal’in trajedi ile ilgili eleştirilerinden birisini de dil oluşturur. Trajedinin gereği olarak konuların eski çağ tarihlerinden alındığını, sıradan sözcüklerin kullanılmasına izin verilmediğini söyler.


#19

SORU:

Ziya Paşa’nın edebiyat ve şiir hakkındaki düşünceleri ve tenkitleri hangi eserlerinde görülmektedir?


CEVAP:

Ziya Paşa, geleneksel şiir anlayışı ile yeni şiir anlayışı arasında ikilemlere düşen, zaman zaman tereddütler yaşayan ve bu ikilemleri yazılarına da yansıtan bir sanatçıdır. Ziya Paşa’nın edebiyat ve şiir hakkındaki düşünceleri ve tenkitleri “Şiir ve İnşa” makalesi ile “Harâbât Mukaddimesi”nde açıkça görülmektedir.


#20

SORU:

Veysi kimdir?


CEVAP:

VEYSİ (1561-62/1628): Özellikle nesir alanındaki eserleriyle tanınan divan edebiyatı sanatçısı. Nesirlerinde zincirleme tamlamalar, uzun cümleler, sanatlı ifadeler kullanan Veysi’nin nesir dili oldukça külfetlidir.


#21

SORU:

Hâfız-ı Şirazi kimdir?


CEVAP:

Hâfız-ı Şirazi: İran şairi. Kaside, rubaî, kıta ve gazel türünde şiirleri vardır. Özellikle gazelleriyle ünlü olan Hâfız, gazellerinde farklı vezinler kullanmış, edebî sanatlarla ve külfetli ifadelerle anlamı boğmamıştır. Onun gazelleri Fars edebiyatının en başarılı örnekleri arasındadır. Şiirlerindeki ahenk ve akıcılıkla birlikte dilinin sade olması, şöhret kazanmasında etkilidir.


#22

SORU:

Ahmet Midhat Efendi'nin dil kullanımı konusundaki düşünceleri nelerdir?


CEVAP:

Dil konusunda tamamen sadelikten yana bir tavır sergileyen Ahmet Midhat Efendi’nin eserlerinde hem realist hem de romantik akıma ilişkin özellikler görülmektedir. Tanzimat birinci kuşak sanatçılarının “sosyal fayda” prensiplerini Ahmet Midhat Efendi’nin de eserlerinde açıkça görmek mümkündür. Ancak o, fikirleriyle/eserleriyle ihtilalci bir tavır sergilemekten ziyade halkı aydınlatmayı ve halka yol göstermeyi amaç edinir. Halkın anlayabileceği bir dil anlayışını benimseyen Ahmet Midhat Efendi’ye göre, Arapça ve Farsça kelimeleri tamamen dilden atmak mümkün değilse bile, bu durum dilde sadeleşmeye engel teşkil etmez. Ona
göre, Arapça dil bilgisi kuralları terk edilmeli ve bir kelimenin Türkçesi varsa Arapçası ve Farsçası kullanılmamalıdır. Gramer düzenlenmelidir.