TEFSİR TARİHİ VE USULÜ Dersi TEFSİR EKOLLERİ soru cevapları:

Toplam 34 Soru & Cevap
PAYLAŞ:

#1

SORU: Tefsîr ilminin genel yorumlama yöntemlerinin (dirâyet ve rivâyet) dışındaki ekoller nelerdir?


CEVAP: Bu ekoller, mezhebî (kelâmî) tefsîr ekolleri, işârî tefsîr ekolü ve fıkhî tefsîr ekolüdür.

#2

SORU: İslâm terminolojisinde mezhep nedir?


CEVAP: Dinin itikâdî ve amelî hükümlerini anlama ve yorumlama konusunda kendine özgü yaklaşımlara sahip olan düşünce sistemine verilen isimdir.

#3

SORU: Tefsîr alanında mezhebî ekol kavramı nedir?


CEVAP: Temelde itikat alanıyla ilgili olup bir anlamda Kelâm ilmi ile ilgilenen mezhepleri kapsamaktadır.

#4

SORU: Mezhebî tefsîr ekoller nelerdir?


CEVAP: Mutezile ekolü, şîa ekolü ve hâricîyye ekolü olarak üç kısma ayrılmaktadır.

#5

SORU: Mutezile ismi nerden gelmektedir?


CEVAP: Mutezile, Emevîler zamanında, hicri ikinci asırda Hişam b. Abdülmelik zamanında yaşayan Vâsıl b. Ata’nın kurmuş olduğu mezheptir. Hasan Basri’nin ders halkasında yer alan Vâsıl, büyük günah konusunda hocasından farklı bir görüşe sahip olmasından dolayı ondan ayrılmış (itizal), bu yüzden de mezhebe mutezile (ayrılanlar) ismi verilmiştir.

#6

SORU: Mutezile ekolünün tarihi seyri nasıldır?


CEVAP: Mutezile, Vâsıl b. Ata ve Amr b. Ubeyd’in görüşleriyle ortaya çıkmış, Abbâsîler döneminde gelişme göstermiştir. Özellikle Halife Me’mun döneminde mutezile âlimleri, halifeyi etkileyerek mezhebi resmi ideoloji haline getirdiler; hatta Ehl-i Sünnet âlimlerine karşı çeşitli baskı ve şiddet uygulanmasına sebebiyet verdiler. Halife Mutasım ve Vâsık dönemlerinde de etkin oldular. Bu dönemde Mutezile, Basra ve Bağdat şeklinde iki farklı gruba bölünerek fikirlerini ayrı ayrı devam ettirdiler. Ancak halife Mütevekkil, kendi döneminde mutezileyi saf dışı etti, Ehl-i Sünnete dönüşü sağladı. Bundan sonra mutezile, vezir Sahib b. Abbad’ın Mutezilî olması sebebiyle Büveyhilerde kısmen bir canlılık kazandı. Kısa süren bu canlılık, Abbâsî halifesi KadirBillah’ın cephe almasıyla çöküşe geçti. Gazneli Mahmud’un Büveyhileri yenmesi neticesinde Mutezilîler Horasan’a göçtüler. Selçuklular döneminde kısmen bir canlılık kazanmalarına rağmen, bu dönemde Eşariliğin canlanması sebebiyle Mutezilîler tekrar Horasan ve Harizm bölgelerine çekildiler. Bu bölgede etkinliklerini kısmen devam ettirmelerine ve Zemahşerî gibi bir âlim yetiştirmelerine rağmen başarılı olamadılar. Günümüzde de kısmen Şîî muhitlerde, yoğun olarak da Yemen’de varlıklarını sürdürmektedirler.

#7

SORU: Mutezile’nin Ehl-i Sünnet tarafından kabul edilmeyen temel görüşleri nelerdir?


CEVAP: Kaderi inkâr ederler. İnsan’ın mutlak iradeye sahip olduğunu; kendi eylemlerini yarattığını benimserler. Allah’ın hayrı yarattığına; şerri yaratmadığına inanırlar. Allah’ın bazı kadim sıfatlarını ona nispet etmezler. Tövbe etmeden ölenlerin bağışlanmayacağını ve fasıkın ebedi olarak cehennemde kalacağını savunurlar.

#8

SORU: Mutezile’nin önde gelen tefsir alimi kimdir, eserinin adı nedir?


CEVAP: Zemahşerî’dir, eseri Keşşâf’tır.

#9

SORU: Şîa terim olarak nedir?


CEVAP: Hz. Peygamber’in vefatından sonra Hz. Ali ve Ehl-i beytini halifeliğe layık gören ve halifelerin Hz. Ali soyundan gelmesi gerektiğine inanan topluluğun genel adıdır.

#10

SORU: İsna aşeriyye ve Caferiyye gibi adlarla da anılan İmâmiyye mezhebi’nin inanç yapısı nasıldır?


CEVAP: Hz. Peygamberin hayatında iken, kendisinden sonra halifeliğe (imâmet) Hz. Ali’nin geçmesini açıkça beyan ettiğine; Ali’den sonra da hilafetin onun çocuklarına geçmesi gerektiğine inanan Şîa koludur. Daha açık bir ifade ile Hz. Ali’den sonra on iki imâmın halife, 12. imâm Muhammed Mehdî’nin de kayıb ve beklenen imâm olduğuna inanmaktadırlar. Bu mezhebin temel görüşleri şunlardır: Onlar, imâmların günahtan korunduklarına (masum), 12. imâmın ahir zamanda ortaya çıkacağına ve Şîîleri kurtaracağına (mehdî muntazar); mehdînin ortaya çıkışından sonra Hz. Peygamber, Hz. Ali, Hasan, Hüseyin ve hatta tüm imâmların tekrar dünyaya döneceğine (ricat); mehdînin dönüşüne kadar düşmanlarından korunmak için kendilerini gizleyip, olduklarından farklı görünmeleri gerektiğine (takiyye) inanırlar.

#11

SORU: Hâriciyye ekolünün ortaya çıkışı nasıl olmuştur?


CEVAP: Üçüncü halife Hz. Osman’ın şehid edilmesinden sonra yeni halifenin seçimi konusunda sahabe arasında ihtilaf baş göstermiş, bir kısmı Hz. Ali’nin; bir kısmı da Hz. Muaviye’nin halife olmasını istemiştir. Tartışmalar büyümüş, sonra iki grup Sıffin savaşını yapmıştır. Yenilmek üzere olan Hz. Muaviye’nin hilesiyle bilirkişinin hakemliğine başvurulması önerilmiş, bu nedenle Amr b. As ve Ebû Musa el-Eşari hakem tayin edilmiştir. Bu olaya tarihte tahkim olayı denmektedir. Tahkim olayını Hz. Ali’nin kabul etmesinden dolayı Hz. Ali taraftarları (Şîa) arasından hilafetin zaten Hz. Ali’ye ait olduğunu; onun bu tahkim olayını kabulüyle hata ettiğini ileri süren ve Şîa’dan ayrılan yeni bir fırka oluşmuştur. Hüküm, Allah’ındır sloganıyla ayrılan fırka, Hz. Ali’ye bu tahkim olayına razı olmaması gerektiğini söylemiş, kabul görmeyince de Kufe’den ayrılarak Harura denilen yere çekilmişlerdir. Bölgeye nispetle bu fırka, Haruriyye, Hz. Ali’den ayrılmasına nispetle de Hâriciyye olarak isimlendirilmiştir. Hz. Ali, onlarla savaşmış, onları hezimete uğratmış, fakat tamamıyla ortadan kaldıramamıştır. Sonra Hz. Ali’nin şehid olmasına bu grup sebeb olmuştur. Aynı grupla önce Emevîler, sonra da Abbâsîler mücadele ederek onlara büyük zararlar vermişlerdir. Bundan sonra Hâricîler de kendi içlerinde farklı konularda ihtilafa düşerek çeşitli kollara (Ezarika, Sufriyye, Sealibe, İbaziyye, Acaride vb.) ayrılmışlardır. Günümüze kadar sadece İbaziyye fırkası varlığını sürdürebilmiştir. Mağrib ve Yemen taraflarında azınlık olarak mevcutturlar

#12

SORU: Hâricîlik nasıl bir ekoldür?


CEVAP: İtikâdî ve siyasi bir mezheptir.

#13

SORU: Hâricî düşünce tarsi nasıldır?


CEVAP: Onlara göre Kur’ân, lafzıyla kesin bir kanun olup te’vîl veya tefsîre ihtiyaç göstermeksizin lafzi hüviyetiyle değişmez bir şekilde hem itikâdî hem de amelî hayat için yegane bir nizamdır. Hüküm, Allah’a aittir. Adil, âlim ve zâhid şartlarını taşıyan bir kişinin ümmet içerisinden halife olarak seçilmesi gerekir. Halife, bu şartlara uymazsa azledilir. Her mümin itikâdî ve amelî konularda yükümlülüklerini yerine getirmeli, yasaklardan da kaçınmalıdır; böyle yapmayan bir şahıs, dinden çıkmış kabul edilir. Amelsiz imanın olmayacağını kabul eden Hâricîler, ibadetlerini yapmayan veya büyük günah işleyen şahısları din dışı ilan etmişlerdir. Hz. Ali ve hakem olayına razı olan kişileri kâfir saymışlardır. Allah’ın hükmüyle hükmetmeyen zâlim sultana başkaldırmanın vacip olduğunu benimsemişlerdir. Hâricî yaklaşımda, tekfir (din dışı ilan etme) olgusu son derece keskindir; kendileri gibi düşünenleri mümin, düşünmeyenleri de kâfir saymışlardır.

#14

SORU: İşârî tefsîr nedir?


CEVAP: Keşf, ilham ve sezgi yoluyla elde edilen bâtıni/ledünni bilgiyle Kur’ân âyetlerinin bir kısmını veya tamamını yorumlama yöntemidir.

#15

SORU: İşârî tefsîr yöntemi kimin tarzıdır?


CEVAP: Kur’ân’ı mutasavvıfların (sufilerin) yorumlama tarzıdır

#16

SORU: İşârî tefsîr yöneti hangi konulara değinir?


CEVAP: Genel olarak Kur’ân kıssaları, meselleri, teşbihleri, mecâzî ifadeleri yanında ibadet ve ahlak üzerine yoğunlaştığı gibi, amele yönelik tasavvufî doktrinin maneviyat konularıyla ilişkilidir.

#17

SORU: İşârî tefsîr kaça ayrılır?


CEVAP: İkiye ayrılır: İşârî sufi tefsîr ve nazarî sufi tefsîr.

#18

SORU: İşârî sufi tefsîr nedir?


CEVAP: Ayetlerin, mutasavvıfların ilham ve keşf yoluyla elde ettikleri ve zâhirî manaya ters düşmeyen bâtınî bilgiyle tefsîr edilmesidir

#19

SORU: Nazarî sufi tefsîr nedir?


CEVAP: Felsefîleşmiş nazarî tasavvuf ehlinin nazariyelerini desteklemek için âyetlere getirdikleri bâtınî şahsî yorumlardır.

#20

SORU: İşârî tefsîrin kabul görmesi için müfessirler, hangi şartları ileri sürmüşlerdir?


CEVAP: • Bâtınî anlamın, zâhirî anlama ters düşmemesi. • Bâtınî anlamın doğruluğunu teyid eden aklî veya naklî bir delilin bulunması. • Bâtınî manaya aykırı dini veya akli bir delilin bulunmaması. • Zâhirî mana olmaksızın sadece bâtınî mananın kastedildiğinin iddia edilmemesi gerekmektedir

#21

SORU: Fıkhî tefsîr nedir?


CEVAP: Kur’ân’daki ibâdât, muamelat ve ukubat ile ilgili âyetleri yorumlayan akıma verilen isimdir.

#22

SORU: Fıkhî tefsîrler, yapısı itibariyle kaç kısma ayrılmaktadır?


CEVAP: Bir kısmı, Kur’ân’ın bütününü tefsîr etmekle beraber ahkâm âyetlerine ağırlık vermişlerdir. Diğer bir kısmı ise sadece ahkâm âyetleriyle kendini sınırlayıp bu âyetlerin tefsîrini yapanlardır.

#23

SORU: Meşhur olan bazı ahkâm tefsîrleri ve yazarları kimlerdir?


CEVAP: İmâm Şâfiî, Ahkâmü’l-Kur’ân; Tahavî, Ahkâmü’l-Kur’ân; Cessâs, Ahkâmü’l-Kur’ân; İlKiyâ elHerrâsî, Ahkâmü’l-Kur’ân; Ebubekir İbnü’l-Arabî, Ahkâmü’lKur’ân; Kurtubî, el-Câmi’ li Ahkâmi’l-Kur’ân; Sâbûnî, Muhammed Ali, Revaiü’l-Beyan fi Tefsîri Ahkâmi’l-Kur’ân.

#24

SORU: 19. yüzyıl sonrası gelişen tefsir ekolleri nelerdir?


CEVAP: Konulu tefsîr ekolü, ictimâî tefsîr ekolü ve bilimsel tefsîr ekolüdür.

#25

SORU: Konulu tefsîr ekolü nedir?


CEVAP: Kur’ândaki bir konuyu, Kur’ân’ın temel hedef ve ilkelerine uygun bir şekilde belli usûller çerçevesinde bütüncül olarak araştırıp ortaya koyma yöntemine verilen isimdir.

#26

SORU: Konulu tefsîr yönteminin gelişmesinde etkenler nelerdir?


CEVAP: • Kur’ân’ın temel amacıyla uygunluk. • Müfessire bütüncül bir yaklaşımı kazandırması, hataya düşmesine engel olması. • Çağdaş problemlere çözüm arayışı. • İslâm davetçisine yardımcı olması. • Oryantalistlerin Kur’ân hakkındaki iddialarına cevap verme.

#27

SORU: Konulu tefsîr yöntemi, temelde kaç kısma ayrılmaktadır?


CEVAP: • Kur’ân merkezli konulu tefsîr: Bu da kendi içinde şu kısımlara ayrılmaktadır: a. Konu tefsîri: Bu, kavram tefsîrinden daha kapsamlı ve geniş çerçevelidir. b. Kavram tefsîri: Bu ise konu tefsîrinden daha dar çerçevelidir. • Sûre merkezli konulu tefsîr: Sûre merkezli konulu tefsîr, iki kısma ayrılır: a. Sûredeki tek konunun tefsîri. b. Sûrenin tüm konularının tefsîri. • Âyet merkezli konulu tefsîr: Kur’ân’daki bir âyet merkeze alınarak onunla ilgili diğer âyetlerden; ayrıca sünnet, sahabe ve tabiun sözleri, başka müfessirlerin görüşleri ve sair referanslardan hareketle âyeti bütün yönleriyle inceleme şeklinde gerçekleştirilir.

#28

SORU: Sûre merkezli konulu tefsîr yönteminin aşamaları nelerdir?


CEVAP: Önce Kur’ân’dan bir sûre seçilir. Seçilen sûre hakkında genel bilgiler sunulur. Meselâ sûrenin adı, faziletleri, nerede indiği; nüzul sürecinde hangi sırayı aldığı, kaç âyetten meydana geldiği; sûrenin geneli veya âyet pasajlarıyla ilgili sebeb-i nüzul rivâyetlerinin neler olduğu ortaya konur. Bunlardan sonraki en önemli aşama, sûrenin amacını tespit etmektir ki bu da, ya sûre isminin anlamını veya sûrenin içerdiği konuları ya da sûrenin iniş zaman ve mekanını incelemekle ortaya konabilir. Son olarak sûre, içerdiği konular açısından tasnif edilerek her bir konu detaylı bir şekilde incelenir.

#29

SORU: İctimâî tefsîr ekolü nedir?


CEVAP: Kur’ân’ın bir hidâyet kitabı olduğu düşüncesinden hareketle mesajını doğrudan bütüncül olarak insanlara ulaştırmayı ve toplumdaki sosyal, siyasal ve kültürel sorunlara Kur’ân’dan çözüm üretmeyi amaçlayan akıma verilen isimdir.

#30

SORU: İctimâî tefsîr ekolünün özelliği nedir?


CEVAP: Pozitivizmin büyük oranda etkili olduğu 19. asrın son çeyreğinde ortaya çıkan reaksiyonik bir tefsîr akımıdır. Reaksiyonu iki boyut arzetmektedir: Birincisi, tefsîr geleneğine karşıdır. Bu akım sahiplerine göre, önceki bütüncül tefsîrler, içerdiği malzemeler, gramatik polemikler ve gereksiz bilgiler yüzünden Kur’ân mesajını iletmekten uzaklaşmışlardır. İkincisi ise pozitivizme karşıdır. Pozitivist akılcılığa karşı, Kur’ân’ın akla önem verdiğini ve İslâm’ın akla olan uygunluğunu ispat etmeye çalışmışlardır. Amaçları ise taklit ve geri kalmışlık bataklığına düşen ümmeti islah edip onun yeniden yükselişini sağlamaktır.

#31

SORU: İctimâî tefsîr ekolünün çıkış yeri neresidir ve ilk temsilcisi kimdir?


CEVAP: Akımın ilk çıktığı yer Mısır’dır. Akımın ilk temsilcisi ise Mısırlı bilgin Muhammed Abduh’tur.

#32

SORU: İçimâî tefsîr ekolünün olumlu bulunan yönleri nelerdir?


CEVAP: • Körükörüne taklidi reddedip araştırma ve doğruyu bulma konusunda çaba gösterme. • Kur’ân mesajına engel olan ilgisiz ve faydasız bilgilerden, isrâiliyattan uzak durma. • Mezheplerin tesirinde kalmadan doğrudan ahkâma ve mesaja yönelme. • Kevnî âyetleri, pozitif bilimlerin ispat edilmiş verileriyle yorumlama. • Sarf, nahiv ve benzeri ilimleri bir araç konumunda görüp yeterince kullanma. • Belağatın anlamdaki fonksiyonuna binaen edebi dile ağırlık verme. • Vahiy-vâkıa ilişkisini büyük ölçüde gerçekleştirme; bir taraftan Kur’ânın mesajını insanlara iletirken, diğer taraftan da top

#33

SORU: İctimâî tefsîr ekolünün eleştirildiği noktalar nelerdir?


CEVAP: • Pozitivizmin etkisinde kalarak akla gereğinden fazla önem verme; hatta bazen onu naklin önüne geçirme. • Buhari ve Müslim gibi muhaddislerin rivâyet ettiği bazı sahih hadisleri zayıf ve uydurma olarak niteleyip reddetme. • Âlimlerin sahihliğini tescil ettiği bir kısım âhâd haberlere itibar etmeme. • Lafızların zâhirine ters düşecek tarzda yorumlara gitme.

#34

SORU: Bilimsel tefsîr nedir?


CEVAP: Kur’ân’daki evren, insan ve canlılarla ilgili kevnî âyetlerin, pozitif bilimlerin verileriyle tefsîr edilmesini amaçlayan akım ve ekole verilen isimdir.