TEMEL ZOOTEKNİ Dersi Dünya ve Türkiye Hayvancılığına Genel Bakış soru cevapları:

Toplam 20 Soru & Cevap
PAYLAŞ:

#1

SORU:

Hayvancılığın ekonomideki yeri nasıldır?


CEVAP:

Hayvancılığın ekonomide yeri aşağıda belirtildiği gibi sıralanabilir;

  • Hayvancılık her şeyden önce yetiştiricinin geçimini ve ekonomik yönden güçlenmesini sağlar. Tarım işletmelerinde (bitkisel ve hayvansal üretimi birlikte yapan işletmeler) hayvanlar işletmenin güvenilir gelir kaynaklarındandır. Her hangi bir nedenden dolayı işletmede verim düşüklüğü meydana gelirse, hayvancılıktan elde edilecek gelirlerle varlığını sürdürme olanağı bulabilir.
  • Hayvan yetiştiriciliği ile elde edilen et, süt ve yumurta gibi değerli ürünler insanların dengeli ve yeterli beslenmesi bakımından önemli bir yere sahiptir. 
  • Hayvanlardan elde edilen yapağı, tiftik ve deri gibi bazı hayvansal ürünler ile hayvansal yan ürünler tekstil, deri, kozmetik ve ilaç sanayilerinin önemli ham maddelerini oluşturur.
  • Hayvancılıktan elde edilen et ve sütü işleyen ve işlenmiş ürün haline getiren süt ve et sanayi de ülkelerin ekonomilerinin asıl unsurlarındandır.
  • Hayvanlar insanlar tarafından yiyecek olarak değerlendirilemeyen bitkisel artıkları et, süt ve yapağı gibi hayvansal ürünlere dönüştürebilirler.
  • Hayvancılık çeşitli ülkelerin dış satım gelirlerinde önemli bir paya sahiptir. Bu pay Avustralya, Arjantin, Yeni Zelanda ve Hollanda gibi ülkelerde genel dış satım gelirlerinin önemli bir bölümünü oluşturur.
  • Hayvancılık tarım işletmelerinde yıl boyunca rasyonel bir iş gücü kullanımını sağlar. Dolayısı ile gizli işsizliği gidermede önemli bir rol oynar.
  • Hayvan gübresi işletmenin toprak verimliğini sağlayarak bitkisel üretimin verimliliğini artırır ve toprak erozyonunun önlenmesine katkı sağlar.
  • Tarım makinalarının kullanılmasının mümkün olmadığı birçok yerde hayvanların çekim gücünden yararlanılmaktadır.

#2

SORU:

Türkiye'de hayvancılık nasıldır?


CEVAP:

İnsan beslenmesi açısından uygun olmayan yem kaynaklarının kaliteli insan gıdasına dönüştürülmesinin yanında tarıma dayalı et, süt, yem, yünlü tekstil ve deri sanayilerine hammadde ve istihdam sağlaması bakımından hayvancılık tarımsal üretimin lokomotifi konumundadır. Türkiye’de özellikle 1960’lı yıllardan sonra tarım dışındaki sektörlerin daha hızlı büyümesi tarımın ülke ekonomisindeki payının azalmasına neden olmuştur. Türkiye gayri safi yurtiçi hasılanın 1960 yıllarda % 40 tarım sektöründen gelirken bu miktar 1978’ de % 25’e düşmüş, 2007’den sonra ise % 10’un altına gerilemiştir. Tüm bunlara karşın tarım ve hayvancılık ülke ekonomisinde önemli bir yere sahip olup Türkiye tarım ülkesi görünümünü sürdürmektedir. Tarım sektöründe çalışanlar toplam istihdam içinde % 26’lık önemli bir paya sahiptir. Türkiye’de hayvancılığın durumunu anlayabilmek için öncelikle hayvan varlığını ve hayvansal üretimi bilmek gerekir.


#3

SORU:

Laktasyon nedir?


CEVAP:

Laktasyon: Memeli hayvanlarda doğumla birlikte meme bezlerinden süt salgılanmaya başlanması ve bu süt salgılamasının belirli bir süre devam etmesi.


#4

SORU:

Karkas nedir?


CEVAP:

Karkas: Hayvan kesilip baş, ayaklar, deri ve iç organlar çıkarıldıktan sonra kalan kemikli et (gövde).


#5

SORU:

Hayvancılığın beslenmedi yeri nedir?


CEVAP:

İnsanın bedenen, aklen, ruhen ve sosyal bakımdan iyi gelişmiş bir vücut yapısına sahip olabilmesi ve bunu sürdürebilmesi kısaca sağlıklı üretken olarak yaşayabilmesi diğer faktörlerin yanında beslenme ile yakından ilgilidir. Yetişkin bir insanın dengeli olarak beslenebilmesi için aldığı besinler ile bir günde 2800-3000 kalori ve 75-80 g protein alması gerekir. Alınan bu proteinin 30-35 g’ının hayvansal kökenli olması gereklidir. Bitki kökenli besinler genel olarak karbonhidratlarca zengin ve proteince fakirdir. Bunun yanında insanlar tarafından sindirilmesi çok güç olan selülozu bol miktarda içerirler. Buna karşın hayvansal kökenli besinler proteince zengin olmasının yanında içerdiği proteinin biyolojik değerliliği de yüksektir. Karbonhidratlar ya hiç yoktur ya da çok az vardır, bu besinlerde selüloz hiç yoktur.

Bir insanın hayatını sürdürebilmesi için bu besin maddelerini dengeli bir şekilde alması gerekmektedir. Besin maddeleri karbonhidratlar, proteinler, vitaminler ve minerallerden oluşurlar. Bütün besin maddeleri az veya çok bu bileşikleri içerir ancak bazı besinler bu maddelerin bir ya da birkaçını daha çok içerebilir. Bundan dolayı hayvansal orjinli besinler protein oranın fazlalığı ve biyolojik değerinin daha yüksek olması nedeniyle insan beslenmesine daha uygundurlar. Burada bir örnek vermek gerekirse; insan beslenmesi açısından önemli olan amino asitlerden lizin bitkisel proteinlerde çok olmasına karşın süt ve et proteinlerinde yüksek miktarda bulunur. Hayvansal kökenli besinlerde proteinin yanında enerji kaynağı olan yağ da mevcuttur. Bu da hayvansal besinlerin iyi bir protein kaynağı olmasının yanında iyi bir enerji kaynağı olarak da sayılmasına yol açar.

Besin maddelerinin içerdiği protein genelde ham protein olarak verilir bu da proteinin besin değeri hakkında yeterli bilgi vermez. Bundan dolayı proteinlerin biyolojik değerlilikleri içerdikleri amino asitlerin oranlarına göre saptanır. Proteinlerin biyolojik değerliliğinin en yaygın ölçüsü net protein kullanımıdır. Burada yumurtanın net protein kullanım ölçüsü 100 alındığında, buna göre diğer bazı besinlerin net kullanım seviyeleri; domuz eti 84, sığır eti 80, inek sütü 75, balık 83, pirinç 67, buğday unu 52, mısır 56 ve baklagiller 47’dir. Görüldüğü gibi hayvansal proteinler net kullanım bakımından bitkisel proteinlere göre önemli ölçüde üstündür.


#6

SORU:

Türkiye'de hayvancılıkla ilgili hayvan varlığı ve hayvansal üretim nasıldır?


CEVAP:

Türkiye sahip olduğu hayvan varlığı ile dünyada önde gelen ülkelerden birisidir. Türkiye’de kanatlı hayvan dışındaki çiftlik hayvanlarının toplam sayıları yıllar itibariyle belirgin bir şekilde azalmıştır. Söz konusu hayvan sayıları 1980’de 84 milyon baş iken bu sayı 1990’da 70 milyon, 2000’ de 50 milyon ve 2012 yılında ise 49.8 milyona gerilemiştir. Bu hayvanların aksine Türkiye’de kanatlı sektörü (özellikle tavukçuluk) hızlı bir şekilde gelişmiştir. Bunun göstergesi olarak da Türkiye’de 1980 yılında 58 milyon kanatlı var iken bu sayı 1990’da 70 milyona, 2000’de 246 milyona ve 2012’de ise 257 milyona yükselmiştir.


#7

SORU:

Türkiye'de hayvancılıkla ilgili büyükbaş ve küçükbaş hayvan varlığı nasıldır?


CEVAP:

Türkiye’de yetiştirilen çiftlik hayvanlarına ait sayısal değerler Tablo 1.7‘de verilmiştir. Adı geçen tablodan izlenebilineceği gibi Türkiye’de yetiştirilen büyükbaş ve küçükbaş hayvanlar arasında en çok sayıya koyunlar sahiptir. Bunu sırasıyla sığırlar, keçiler ve mandalar izlemektedir. 2012 yılı verilerine göre hayvan varlığının % 55 ‘ini koyun, % 28’ini sığır, % 17’sini keçi ve % 0.2’sini manda oluşturmaktadır.

Cumhuriyetin ilk yıllarından itibaren Türkiye’de sığır yetiştiriciliği önemli bir hayvancılık kolu olarak görülmüştür. Özellikle son yıllarda hayvancılık denince akla ilk gelen sığır yetiştiriciliğidir. Burada sığır yetiştiriciliğinin avantajları ile sığır ticaretinin gelişmiş ülkelerde de önemli bir yere sahip olmasının payı büyüktür. Dünya Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) verilerine göre dünya süt üretiminin tamamına yakını ve et üretiminin de % 21’ini tek başına sağlamaktadır. Bu durum sığırcılığın bazı önemli avantajlarından ileri gelmektedir. Bu avantajlar arasında; kaba ve konsantre yemi et ve süte çevirme yeteneğinin yüksek olması, süt veriminin yüksek olması, laktasyon süresinin uzun olması ve yılın her ayında süt üretiminin olması, farklı iklim koşullarına kolay adapte olmaları sayılabilir.

Türkiye’de yetiştirilen sığır varlığı 2012 yılında 1980 yılına göre % 12.5 azalmış olup 13.9 milyon başa gerilemiştir. Bu azalmaya karşın süt üretiminde herhangi bir azalma meydana gelmemiştir. Bu durumun en önemli nedenlerinden birisi birim hayvandan elde edilen süt miktarının yaklaşık iki kat artırılmış olmasındandır. Manda sayısındaki azalma ise daha çok olmuştur (% 89.6). Manda sayısındaki bu hızlı düşme ise üretiminin ekonomik olmaması gibi nedenlere bağlanabilir. Ancak manda yetiştiriciliği son yıllarda devlet tarafından teşvik kapsamına alınmıştır. Bu bağlamda manda sayısında bir miktar artış kaydedilmiştir.

Türkiye’de yetiştirilen küçükbaş hayvan sayılarında 1980 yılına göre 2012’de koyunlarda % 43.6’lık ve keçilerde ise % 56.1’lik bir azalma meydana gelmiştir. Dağlık ve ormanlık bölgelerde yetiştirilen keçiler burada yaşayan halkın en önemli geçim kaynağı olmasına rağmen ormandaki genç sürgünlere verdikleri zararlardan dolayı sayılarının azaltılması planlı dönemde öngörülmüştür. Bu nedenle keçilerdeki azalma normal kabul edilebilirse de koyunlardaki azalma nedenlerinin araştırılması ve sayılarının artırılması yönünde acilen çalışmalar yapmak gerekmektedir. Koyunların azalma nedenleri arasında mera alanlarının tahrip edilerek giderek azalması, Güney ve Doğu Anadolu’daki terör olayları ve koyun yetiştiriciliğin yeterince teşvik edilmemesi sayılabilir.


#8

SORU:

Türkiye'de hayvancılıkla ilgili süt üretimi nasıldır?


CEVAP:

Türkiye’de yıllara göre toplam süt üretimi, toplam süt üretiminde hayvan türlerinin payları ve birim hayvan başına düşen laktasyon süt verimleri Tablo 1.8’de verilmiştir. Tablo incelendiğinde görüleceği gibi yıllar itibariyle hayvan sayılarında azalmaya bağlı olarak sağılan hayvan sayılarında da azalma meydana gelmiştir. Buna rağmen toplam süt veriminde bir azalma meydana gelmemiş aksine 1990 yılına göre 2012’de % 69.5’lik bir artış olmuştur. Bu durum hayvan başına süt verim düzeyinin artması ile açıklanabilir. Özellikle inek başına bir laktasyon periyodunda elde edilen süt verimlerinde yıllar itibariyle iki kat artışlar olmuştur. Ancak bu gelinen nokta (2940 kg) gelişmiş ülkelerde yetiştirilen hayvanlardan elde edilen rakamlara (5000-7000 kg) göre halen düşük bir seviyededir.

Türkiye’de Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre 2012 yılı itibariyle toplam 17.354 milyon ton süt üretilmiştir. Bu üretimin içinde hayvan türlerinin payları; inekler için 15.978 milyon ton, koyunlar için 1.007 milyon ton, keçiler için 369 bin ton ve mandalar için 47 bin ton süt olarak bulunmuştur. Sığırlardan elde edilen sütün toplam süt üretimi içindeki payı yıllar itibariyle yükselmiştir. Bu pay 1990 yılında % 84 iken 2012’de % 92’ye yükselmiştir. Koyun sütü üretimi ve toplam süt içindeki payı yıllar itibarı ile azalmış, 1990’da % 11’lik bir paya sahipken bu oran 2012 yılında % 6’ya gerilemiştir. Buna rağmen Türkiye koyun sütü üretiminde dünyada ikinci ve Avrupa’da birinci sırada yer almaktadır. Son yıllarda keçi sütü ve ürünlerine olan talep ile süt keçi yetiştiriciliği de teşvik kapsamına alınmıştır. Bu bağlamda gerek keçi sayısında artış meydana gelmiş ve gerekse keçi sütü üretiminde artışlar meydana gelmiştir. Türkiye, Dünya Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) 2012 yılı verilerine göre, süt üretimi bakımından dünyada onuncu sırada ve Avrupa Birliği ülkeleri arasında ise üçüncü sırada yer almaktadır.


#9

SORU:

Türkiye'hayvancılıkla ilgili et üretimi nasıldır?


CEVAP:

Türkiye’de yıllara göre toplam kırmızı et üretimi, toplam kırmızı et üretiminde hayvan türlerinin payları ve birim karkas başına düşen ortalamalar Tablo 1.8’de verilmiştir. Türkiye’de et üretimi ile bilgiler sadece mezbaha kesimlerine dayanmaktadır. Bunun yanında sayıları tespit edilemeyen köylerde ya da kasabalarda hatta kurban amacı ile şehirlerde bile mezbaha dışında kesilmektedir. Bu da hayvan türleri üzerindeki tahminlerin sağlıklı olmamasını doğurmaktadır. Bu bağlamda tabloda görüleceği gibi Türkiye toplam kırmızı et üretiminde 2010 yılından itibaren mezbaha ve mezbaha dışı kesimler birlikte verilmeye başlanmıştır. Bundan dolayı 2010 yılından sonra et üretiminde ani bir yükseliş bulunmaktadır. Türkiye’de 1990 yıllarından 2010 yılına kadar 400-500 bin ton bandında bulunan et üretimi, 2010 yılında 781 bin ton ve 2012 yılında ise 916 bin tona yükselmiştir. Türkiye toplam kırmızı et üretiminde sığırların payı 1990 yılında % 66 iken 2012 bu oran % 87.2 ye yükselmiştir. Buna karşın koyun eti 1990 yılında % 28’lik bir paya sahipken 2012’de % 10.6’ya kadar düşmüştür. Koyun etinde görülen bu düşüş keçi etinde de gözlenmektedir. Bu rakamlardan anlaşıldığına göre Türkiye’de kırmızı et üretiminde sığır etinin oranı  ldukça fazladır. Ülkemizde özellikle koyun yetiştiriciliğin teşvik edilerek kuzu eti üretimin artırılması gerektiği açık olarak görülmektedir. Ortalama sığır karkas ağırlığı 1990 yılında 143 kg iken yıllar itibarı ile artarak 2012 yılında 286 kg’a yükselmiştir. Sığır karkas ağırlığı geçen 22 yılda % 100 oranında artmıştır. Koyunda aynı yıllarda 16.0 kg olan karkas ağırlığı 21.4’a yükselmiş olup artış oranı % 33.7 olmuştur. Keçilerde ise 16 kg olan karkas ağırlığı 19 kg çıkmış  lup artış oranı % 18.7 hesaplanmıştır.


#10

SORU:

Türkiye'de hayvancılıkla ilgili yapağı, tiftik, kıl ve deri üretimi nasıldır?


CEVAP:

Türkiye’de yıllar itibariyle üretilen yapağı, tiftik, kıl ve deri değerleri Tablo 1.10’da gösterilmiştir. Ülkemizde 1990 yılında 60 bin ton yapağı, 1379 ton tiftik, 3955 ton kıl ve 12393 bin adet deri elde edilirken bu rakamlar 2012 yılında 51 bin ton yapağı, 200 ton tiftik, 3570 ton kıl ve 8266 bin adet deri olarak bulunmuştur. Görüleceği gibi 1990 yılı üretimine göre 2012 yılı üretiminde; yapağı üretiminde % 15.5, tiftik üretiminde % 85.5, kıl üretiminde % 9.7 ve deri üretiminde ise % 33.3’lük bir azalma meydana gelmiştir. Türkiye’de yapağı, tiftik ve kıl üretimi çeşitli yönlerden önem taşır. Üretilen yapağının % 95’i yerli koyun ırklarından elde edilir ve bu yapağılar genellikle kaba ve karışık yapağı olup halı ve kilim dokumasına elverişlidir. Bunun yanında daha az kısmını kumaş dokumaya uygun bir örnek ve ince yapağı (Merinos Yapağısı) oluşturur. Tiftik elyafı yapağı ile karıştırılarak kumaş dokumasında kullanıldığı gibi trikotaj ve kaliteli döşemelik kumaş yapımı için de çok elverişlidir. Kıl keçilerinden elde edilen kıl ise orman içi köylerde yaşayan halkın ev ve giyim eşyaları ile kilim dokumada kullanılır. Türkiye hayvansal üretiminde deri de önemli bir yere sahiptir. Deri giyim sanayi (elbise ve ayakkabı) ve ihracatımız için değerli bir üründür.


#11

SORU:

Türkiye'de kümes hayvanlarının durumu nasıldır?


CEVAP:

Türkiye’de yıllar itibariyle kanatlı hayvan sayıları Tablo 1.11’de gösterilmiştir. Görüleceği gibi yumurta tavuğu ve hindi sayılarında küçük dalgalanmalar olmasına karşın et tavuğu sayısında önemli artışlar olmuştur. Et tavuğunda yılda altı parti üretim yapıldığından bu sayının altı katı hayvan üretimde kullanılmaktadır. Bunun dışındaki kaz ve ördek sayılarında önemli azalma meydana gelmiştir. Türkiye’de 1995 yılında toplam 129 milyon baş olan tavuk sayısı, % 96.6 artarak 2012 yılında 254 milyon başa çıkmıştır.

Türkiye ekonomisinde önemli bir yere sahip olan ve diğer tür hayvanlara göre dünyadaki gelişmeleri daha yakından takip eden kanatlı hayvan sektörü özellikle son yıllarda halkın dengeli beslenmesinde önemli bir yere sahip olmuştur. Tablo 1.12’de görüldüğü gibi, Türkiye’de piliç eti üretimi 1995 yılında 282 bin ton iken 2012 yılında 1.724 milyon tona çıkmıştır. Söz konusu yıllar arasında piliç eti üretimindeki artış % 511 ( beş kat) olmuştur. Türkiye toplam et üretimi olan 2.640 milyon ton için piliç eti üretimini payı % 65.3’tür. Piliç eti üretimi yanında hindi eti üretiminde de azımsanmayacak bir düzeye sahip olup 2012 yılı itibarı ile 42 bin tona yükselmiştir. Ayrıca bu sektörde yılda yaklaşık 14.9 milyar yumurta üretilmektedir. Türkiye kanatlı sektörü tarafından üretilen bu ürünlerin büyük bir bölümü yurt içinde tüketilirken bir kısmı da yurt dışına ihraç edilmektedir. Gelecek yıllarda kanatlı sektörüne gerekli destekler verilirse Türkiye ekonomisine önemli katkılar sağlayabileceği açıkça görülmektedir.


#12

SORU:

Türkiye'de hayvansal ürünlerin tüketimi nasıldır?


CEVAP:

İnsanların beslenmesinde önemli bir yere sahip olan hayvansal ürünler hem büyüme ve gelişmede ve hem de zeka gelişiminde önemli bir yer tutar. Dünya genelinde enerji bakımından yetersiz beslenmenin yanında yeterli hayvansal protein tüketilmemesi dengesiz beslenmeye yol açmaktadır. Bununda ötesinde dünyanın önemli bir bölümü açlıkla karşı karşıyadır.
Dünya genelinde kişi başına düşen hayvansal protein tüketimi 31.2 g olduğu halde, Bu rakam az gelişmiş ülkelerde 10 g, Afrika ülkelerinde 15.1 g, Asya’da 25.2 g, Amerika’da 52 g, Avrupa ülkelerinde 57.8 g ve Türkiye’de ise 28.2 g’dır. Bu rakamlardan anlaşılacağı gibi Türkiye dünya ortalamasının altında hayvansal protein tüketmektedir. Bunun en kısa sürede günlük 35 gramın üzerine çıkarılması için üretim olanaklarının artırılması gerekmektedir. Türkiye kişi başına düşen hayvansal ürün tüketimi bakımından süt, kanatlı eti ve yumurtada dünya ortalamalarının üzerinde, domuz dışındaki kırmızı et tüketiminde dünya ortalamasının gerisinde bulunmaktadır. Özellikle ülkemizde domuz eti üretimi ve tüketiminin olmadığı dikkate alındığında halkın beslenmesi bakımından kırmızı et üretiminin artırılması gerekliliği ortaya çıkmaktadır. Bu konuda özellikle domuz etine alternatif olarak ülkemizde koyun ve keçi eti üretiminin artırılması gerekliliği açıkça görülmektedir.


#13

SORU:

Türkiye'de hayvancılıkla ilgili işletme yapısı ve yapısal durumu nasıldır?


CEVAP:

Türkiye’de 2001 genel tarım sayımı sonuçlarına göre yaklaşık 3.1 milyon tarım işletmesi bulunmaktadır. Bu işletmelerin % 67’sinde hem bitkisel hem de hayvansal üretim yapılmakta, % 30’unda sadece bitkisel üretim yapılmakta ve % 2.36’sında sadece hayvansal üretim yapılmaktadır. Yalnız hayvansal üretim yapılan işletme sayısı 73 bin civarındadır.


#14

SORU:

Türkiye ekonomisinde hayvancılığın yeri nedir?


CEVAP:

Türkiye konumu ve değişik ekolojik yöreleri hayvan yetiştiriciliğine elverişli olup ülke kaynakları harekete geçirilmemiş büyük potansiyellere sahiptir. Hayvan sayısı bakımından önemli bir yapıya sahip olmasına karşın verimleri genellikle düşük olan yerli hayvanların çoğunlukta olması bir dezavantaj olarak karşımıza çıkmaktadır. Bunun yanında
bulaşıcı ve salgın hastalıkların tehdidi, çayır ve mera alanlarının tarıma açılmış olması,
yem bitkileri üretiminin yetersizliği ve yem açığının bulunması bu sektörde öncelikle çözümlenmesi gereken sorunların bazılarıdır.
Sanayileşerek gelişen ülkelerin ekonomilerinde bilindiği gibi tarım sektörünün payı
diğer sektörlerin gelişmesine paralel olarak giderek düşmektedir. Türkiye ulusal gelirlerinde
tarım gelirlerinin payı % 40’lardan son yıllarda % 10’un altına gerilemiştir. Tarım
gelirleri içinde hayvancılığın payı ise % 25-30 dolayındadır. Bunun yanında tüm istihdamın
% 26’sı tarım sektöründe çalışmakta böylece ülke işsizliğinin giderilmesinde önemli
bir yere sahiptir. Hayvansal üretim düzeyi çeşitli önlemler alındığı zaman ulusal gelirlerin
de artmasına büyük katkı sağlayacaktır.
Hayvancılık ulusal geliri artırıcı bir kaynak olmasının yanında dış ticaret dengemiz ile
de yakından ilgilidir. Hayvan ve hayvansal ürün dış satımından önemli bir miktarda döviz
elde edebilir. Türkiye 2013 yılında hayvansal ürün ihracatından 1.4 milyar dolar gelir elde
etmiştir (TÜİK 2013). Hayvancılık çeşitli sanayi kollarının ham madde gereksinimini sağlayan bir sektördür.
Bu sanayiler arasında et, süt, tekstil, deri, ilaç ve kozmetik sanayi sayılabilir. Adı geçen bu
sanayi kolları ülkede özel sektörün de bu alanlara yatırım yapmasıyla gelişmiş ülkelerle
rekabet edebilecek duruma gelmiştir. Bu sanayi kollarının gelişmiş olması diğer taraftan
bu ürünlerin daha kaliteli ve yeterli miktarda üretilmesini özendirmekte, yeni iş alanları
yaratarak işsizlik sorununun önlenmesine yardımcı olur. Ayrıca hayvansal ürünlerin işlenerek değerinin yükseltilmesini ve dolayısıyla ulusal gelirin artması sağlar. Bütün bunların yanında hayvancılığın gelişmesi ile bu sektörle ilgili yem sanayi, veteriner ilaçları
sanayi ve hayvan yetiştirme ekipmanları sanayinin gelişmesi sağlar.
Hayvancılıktan elde edilen değerli ürünlerin yanında yan ürün olarak ortaya çıkan
gübre ile de tarım arazilerinin fiziksel özelliklerini iyileştirmesi ve bitkilerin ana besin
maddelerini sağlaması ile önemlidir.


#15

SORU:

Dünyada hayvancılık genel anlamda nasıldır?


CEVAP:

Tarihin derinliklerine inildiğinde, her canlının yaşama savaşı verdiği ortamlarda çok eski çağlardan beri insanın hayvanla yan yana ve karşı karşıya olduğu görülür. İnsanoğlu ilk zamanlar yabani hayvanları avlamış, etleri ile karnını doyurmuş, derilerinden giysiler yapmış, kemik ve boynuzlarından alet ve süs eşyaları yapmışlardır. Daha sonraki çağlarda bu hayvanları elinin altında ve çevresinde bulundurarak yararlanmayı düşünmüşlerdir. İnsanlar asırlar boyu ya da binlerce yıl gibi çok uzun dönemlerde yabani hayvanları evcilleştirmek için sabırla ve inatla çalışmış ve sonunda bunu başarmışlardır. Yaban hayvanlarını evcilleştirme ve evcil hayvan üretme insanoğlunun tarih buyunca elde ettiği başarıların belki de en parlak ve insanlık yararına olanıdır.


#16

SORU:

Dünyada hayvan varlığı nasıldır?


CEVAP:

Dünyada, Dünya Gıda ve Tarım Örgütü (FAO 2012) istatistiklerine göre 2000 yılında toplam 20.3 milyar olan çiftlik hayvan mevcudu, 2012 yılında 28.6 milyara yükselmiştir. Bu istatistiklere göre 2000 yılına göre 2012 yılında çiftlik hayvan sayısı % 40.6 artmıştır. Dünya hayvan varlığının hayvan türlerine göre dağılımı Tablo 1.1 de ve Dünyadaki bazı seçilmiş ülkelerdeki çiftlik hayvan sayıları Tablo 1.2 de verilmiştir. Tabloda görüldüğü gibi kanatlılar hariç tutulduğundan hayvan sayısı 4.96 milyara düşmektedir. Bu kanatlı dışındaki hayvan varlığı arasında sayı bakımından sığırlar ilk sırada yer almakta olup, bunu koyunlar, keçiler ve domuzlar izlemektedir. Ancak farklı türden hayvanların dünya ekonomisine katkılarını sayı ile ölçmek çok doğru bir yaklaşım değildir. Bunun en önemli
nedeni hayvan türleri arasında var olan verim seviyelerinin farklı olmasındandır. Örneğin dünyadaki koyun sayısı sığır sayısına yakın olmasına karşın sığırlardan elde edilen et ve süt miktarı koyunlardan elde edilenlerden sırasıyla 7.6 ve 64 kat daha fazladır. Aynı şekilde domuz sayısı sığırdan daha az olmasına karşın yaklaşık yılda 1.7 kat daha fazla et üretmektedirler. Dünyada yetiştirilen çiftlik hayvan sayılarında son 12 yılda (2000-2012 yıllarında) sığırlarda; % 14’lük, domuzlarda; % 13.2’lik, koyunlarda; % 10.3’lük, keçilerde; % 32.5’lik ve kanatlı hayvanlarda ise % 49.7’lik bir artış vardır. Rakamlar incelendiğinde tüm hayvan türlerinde sayı bakımından artışlar olduğu görülmektedir. Ancak en fazla artış keçi ve kanatlı hayvanlarda bulunmaktadır. Dünya genelinde yetiştirilen 1,169 milyar koyun varlığından kıtalar arasındaki dağılımı; %45.0’i (526 milyonu) Asya kıtasında, % 27.5’i (322 milyonu) Afrika kıtasında, %11.0’i (128 milyonu) Avrupa kıtasında, % 9.1’i (106 milyonu) Okyanusya kıtasında ve % 7.4’ü (87 milyonu) Amerika kıtasında yetiştirilmektedir. Dünyada koyunun en yoğun yetiştirildiği ilk dört ülke arasında sırası ile Çin (187 milyon), Hindistan ( 75 milyon), Avustralya (74 milyon) ve Sudan (52 milyon) yer almaktadır. Dünya’da yetiştirilen 996 milyon keçi varlığının kıtalara dağılımı; %59.7’si (595 milyonu) Asya kıtasında, %34.6’sı (344 milyonu) Afrika kıtasında, %3.6’sı (36 milyonu) Amerika kıtasında, % 1.7’si (16 milyonu) Avrupa kıtasında ve %0.4’ü (4 milyonu) Okyanusya kıtasında bulunmaktadır. Bu rakamlardan anlaşılacağı üzere dünya keçi varlığının % 94.3’ü (939 milyonu) Asya ve Afrika kıtalarında yetiştirilmektedir. En çok keçi yetiştiriciliği yapılan ilk dört ülke arasında sırası ile Çin (185 milyon), Hindistan (160 milyon), Pakistan (63 milyon), ve Nijerya (58 milyon) gelmektedir.


#17

SORU:

Dünyada hayvansal üretim nasıldır?


CEVAP:

Dünya hayvansal üretimi, yıllık toplam üretim ve kişi başına üretim olarak incelenebilir. Tablo 1.3’ de dünyada yılda üretilen hayvansal ürün miktarları ve her bir üründen kişi başına düşen miktarlar verilmiştir. Tablo incelendiğinde dünyada yılda 302.39 milyon ton et üretilmektedir. Hayvan türleri arasında domuz, 109.12 milyon ton et üretimi ile ilk sırada yer alırken bunu 105.64 milyon ton ile kanatlı hayvanlar izlemektedir. Bu türleri 63.29 milyon ton ile sığır, 8.47 milyon ton ile koyun, 5.30 milyon ton ile keçi ve 3.60 milyon ton ile manda takip etmektedir. Dünya et üretiminde 2012 yılında 2000 yılına göre % 31.5’luk bir artış meydana gelmiştir. Dünya toplam et üretimindeki bu artış içinde en yüksek paya % 58.1’le tavuk eti üretimi sahiptir. Bunu % 41.3’le keçi eti, %27.0’le domuz eti, % 12.9’la sığır eti ve % 8.7’le koyun eti izlemektedir. Dünya’daki toplam et üretimi içinde hayvan türlerinin payları incelendiğinde; domuzlar % 36 ile ilk sırada yer almaktadır. Bu sırayı % 34 ile kanatlı hayvanlar, % 21 ile sığırlar, % 2.8 ile koyunlar, % 1.8 ile keçiler ve % 1.2 ile mandalar takip etmektedir. Dünya geneli için verilen bu sıralama ülkelerin coğrafi koşullarına, beslenme alışkanlıklarına, dini ve kültürel yapısına göre farklılıklar göstermektedir. Örneğin; Avrupa ülkelerinin birçoğunda dünya geneli için verilen sıralama geçerli iken Türkiye’de kanatlı hayvanların et üretime
katkısı ilk sırada yer almaktadır. Bunu sığır ve koyun izlemekte olup domuzun et üretimine katkısı ise yok denecek kadar azdır. Dünya et üretimi sadece kırmızı et olarak ele alındığında; kırmızı et üretiminin % 55.5 ‘ini tek başına domuzlar sağlamaktadır. Bunu % 32.2 ile sığırlar, % 4.3 ile koyunlar, % 2.7 ile keçiler ve % 1.8 ile mandalar izlemektedir. Dünya Gıda ve Tarım Örgütü (FAO 2012) verilerine göre dünyada toplam 753.92 milyon ton süt üretilmektedir. Bu üretimin 625.75 milyon ton gibi büyük bir bölümü (% 83) sığır (inek) yetiştiriciliğinden elde edilmektedir. Bunu 97.42 milyon ton (% 12.9) ile manda sütü, 17.85 milyon ton (% 2.4) ile keçi sütü, 10.12 milyon ton (% 1.3) ile koyun sütü ve 2.79 milyon ton (% 0.4) ile deve sütü takip etmektedir.


#18

SORU:

Dünya ülkelerinde hayvansal besinler bakımından beslenme düzeyleri nasıldır?


CEVAP:

Günümüzde yedi milyarı aşan nüfusu ile dünyanın karşı karşıya kaldığı en önemli sorunlardan birisi insanların beslenmedir. Gelişmiş ülkelerde (bu ülkelerde hayvancılık da ileri düzeydedir) alınan günlük diyetin büyük bir bölümü hayvansal proteinlerden oluşur. Bireyler önemli miktarda et, süt ve yumurta tüketirler. Buna karşın geri kalmış ve az gelişmiş ülkelerde yaşayan insanlar bitkisel besinlerle beslenmektedir. Hatta bunlardan yoksun ve açlık çeken azımsanmayacak kadar çok insan dünyada yaşam mücadelesi vermektedir. Dünya beslenme durumu Dünya Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) 2009 yılı istatistiklerine göre kişi başına günlük kalori, günlük toplam protein ve günlük hayvansal protein tüketimi dünya genelinde; 2831 kalori, 79.3 g ve 31.2 g’dır. Bu değerler kıtalara göre değişim göstermektedir. Yukarıda belirtilen parametreler, Amerika kıtasında 3205 kalori, 93.0 g ve 52.0 g, Avrupa kıtasında 3362 kalori, 102.1 g ve 57.8 g, Okyanusya kıtasında 3182 kalori, 98.3 g ve 61.8 g, Asya kıtasında 2706 kalori, 74.8 g ve 25.2 g ve Afrika kıtasında ise 2500 kalori, 66.6 g ve 15.1 g’dır. Dünya beslenme durumunu ülkeler bazında Tablo 1.5’deki değerler dikkate alındığında daha iyi bir fikir sahibi olmak olasıdır. Söz konusu tabloda farklı ülkelerde birey başına düşen günlük kalori, toplam ve hayvansal protein değerleri verilmiştir. Tabloda sunulan ülkeler arasında günlük kalori bakımından Amerika Birleşik Devletleri 3688 kalori ile ilk sırada yer alırken Etiyopya 2097 kalori ve Çad 2074 kalori ile son sıralarda yer almıştır. Toplam protein bakımından yine Amerika Birleşik Devletleri 112.9 g la ilk sırada yer alırken, Bangladeş 57.8 g ve Hindistan 56.6 g la son sıralarda yer almıştır. Hayvansal protein tüketimi sıralamasında da ülkeler arasın da büyük farklılıklar bulunmakta olup Amerika Birleşik Devletleri ve Fransa’da 70.0 gramın üzerinde iken Çad, Etiyopya, Bangladeş ve Nijerya gibi ülkelerde 10.0 gramın altındadır. Türkiye’de yediğimiz gıdalardan günlük 3666 kalori ve 105.5 gram protein almamıza karşın günlük hayvansal protein tüketimi yıllar itibariyle artarak 15.0 g’lardan 28.2 g’a kadar yükselmiştir. Buna rağmen bu miktar halen dünya ortalamasının altında olup yeterli bir düzeyde değildir.


#19

SORU:

Hayvan yetiştiriciliğin önemi nedir?


CEVAP:

Hayvan yetiştiriciliği, hemen hemen bütün dünya ülkelerinin ekonomilerinde önemli bir yere sahiptir. Toplumların sosyal ve ekonomik gelişmesinde hayvancılığın önemli katkıları vardır. Hayvanlar, tarihin her döneminde insanların en önemli varlığı ve serveti olmuştur. Hayvan yetiştiriciliği toplumların kültür ve eğitim seviyesinin yükselmesi ve sanayileşme ile birlikte günümüzde bir endüstri haline gelmiştir. Bu sayede hayvanlardan elde edilen verimlerde önemli ölçüde artışlar sağlanmıştır. Hayvan yetiştiriciliğinin ekonomiye katkıları çok değişik yollardan olabilir.


#20

SORU:

Hayvan  yetiştiriciliğin Türkiye'deki önemi nedir?


CEVAP:

İnsan beslenmesi açısından uygun olmayan yem kaynaklarının kaliteli insan gıdasına dönüştürülmesinin yanında tarıma dayalı et, süt, yem, yünlü tekstil ve deri sanayilerine
hammadde ve istihdam sağlaması bakımından hayvancılık tarımsal üretimin lokomotifi konumundadır. Türkiye’de özellikle 1960’lı yıllardan sonra tarım dışındaki sektörlerin daha hızlı büyümesi tarımın ülke ekonomisindeki payının azalmasına neden olmuştur. Türkiye gayri safi yurtiçi hasılanın 1960 yıllarda % 40 tarım sektöründen gelirken bu miktar 1978’ de % 25’e düşmüş, 2007’den sonra ise % 10’un altına gerilemiştir. Tüm bunlara karşın tarım ve hayvancılık ülke ekonomisinde önemli bir yere sahip olup Türkiye tarım ülkesi görünümünü sürdürmektedir. Tarım sektöründe çalışanlar toplam istihdam içinde % 26’lık önemli bir paya sahiptir. Türkiye’de hayvancılığın durumunu anlayabilmek için öncelikle hayvan varlığını ve hayvansal üretimi bilmek gerekir.