TÜRK BASIN TARİHİ Dersi Tanzimat Dönemi’nde Basın (1828-1875) soru cevapları:

Toplam 20 Soru & Cevap
PAYLAŞ:

#1

SORU:

Gazeteciliğin gelişmesinde önemli etkenler nelerdir?


CEVAP:

Bunlardan biri, ticari şirketlerin oluşması ve bu şirketlerin çevre ülkelerde olup bitenden haberdar olmayı istemeleridir. Bir diğer etken de savaşlardır. 


#2

SORU:

"Gazete" kelimesi nasıl ortaya çıkmıştır?


CEVAP:

Merkezî bir yerde yüksek sesle okunan bültenleri zenginler satın alıp okurken, parası olmayanlar cüzi bir ödeme yaparak yalnızca dinlemekle yetinirler. Halk bunları dinlemek için “Gazetta” adı verilen, en küçük değere sahip Venedik parası öder. Bu ücret, zaman içinde haber değeri taşıyan, günlük, haftalık veya daha farklı periyotlarda basılan ürünlerin ortak adı olarak kullanılmaya başlanır.


#3

SORU:

Haftalık bültenlerin oluşma sebebi nedir?


CEVAP:

Haber mektupları zaman içinde yerlerini içerik açısından daha zenginleştirilmiş birkaç sayfadan oluşan haber bültenlerine bırakırlar. Örneğin o yıllarda posta arabalarının Avrupa şehirleri arasında haftada bir yolculuk yapmaları sebebiyle bu tür yayınlar haftalık olarak çıkarılıp farklı yerlere gönderilirler. Bu şekilde haftalık olarak çıkarılan ilk bültene 1597 yılında Floransa’da rastlanır


#4

SORU:

Osmanlı Türkçesi ile çıkartılan ilk gazete hangisidir?


CEVAP:

1828 yılında Mısır’da yayımlanan Vekâyi-i Mısriyye (Mısırdaki Olaylar) Osmanlı Türkçesi ile çıkarılan ilk gazetedir. Bu gazete Avrupa’daki ilk örnekten 219 yıl sonra yayınlanır. Matbaanın kabulündeki yaklaşık 280 yıllık gecikmenin bir benzerinin gazetecilikte de yaşandığını anlaşılmaktadır.


#5

SORU:

Osmanlı' da çıkan ilk gazete hangisidir?


CEVAP:

Osmanlı ülkesinde Türkçe gazete çıkarma istek ve teşebbüsleri Tanzimat Dönemi’nden çok önceye dayandığı bilinmektedir. Daha 1750 yılında bir yabancının “Avrupa’nın Siyasal ve Tarihi Olaylarının Haberleri” adlı bir gazete çıkarma isteği, sultanın otoritesini sarsabileceği düşüncesiyle reddedilir. Bunun yanı sıra sonraki yıllarda yabancı uyrukluların bu alanda söz sahibi olduğu görülür. Hatta ülkede ilk gazeteyi 1795 yılında Fransız büyükelçiliği çıkarır. Bulletin de Nouvelles adıyla on beş günde bir çıkarılan gazete, Fransız çıkarlarını koruyan anlayışla yayın yapar.


#6

SORU:

Napolyon, matbaadan nasıl faydalanmıştır?


CEVAP:

İtalya’yı istila eden Napolyon, Vatikan’daki matbaa makinelerini söküp Mısır’a götürmeye karar verir. Başkomutanlık gemisine yüklenen makineler çalışacak durumda kurulur ve Mısır’da dağıtılacak bildiriler Arapça çevirileriyle bu yolculuk sırasında basılır. İskenderiye’ye kurulan matbaada Napolyon’un İslam dinine ve Müslümanlara olan saygısı, Mısırlılar hakkındaki iyi niyetleri kitapçıklar halinde basılıp dağıtılır. Bilim ve kültüre çok önem veren Napolyon Fransız subayların Arapça öğrenebilmeleri için dilbilgisi kitapları getirtir. Kısa bir zaman sonra matbaayı Kahire’ye taşıtan Napolyon burada 1798-1801 yılları arasında Courier de L’Egypte (Mısır Habercisi) ve La Décade Egyptienne (Mısır’da On Yıl) adlı gazete ve dergiyi çıkarır. Fransızca çıkarılan her iki yayında; Avrupa’dan haberler, kitap ve konser eleştirileri, ilanlar, şiirler, tatil yörelerinin tanıtımı, Nil nehrindeki taşımacılık faaliyetleri vs. konusunda haberler yer alır. Matematik, Fizik, Ekonomi Politik, Edebiyat ve Sanat bölümlerini bulunduğu yayınlarda güncel konular da yer alır.


#7

SORU:

Napolyon' un Mısır Enstitüsü' nü kurma amacı nedir?


CEVAP:

Aydınlanmacı bir kişiliğe sahip olan Napolyon 21 Ağustos 1798’de Mısır Enstitüsü’nü kurdurarak ülke araştırmalarına ağırlık verir. Napolyon burada çalışan bilim adamlarından şu ilginç konularda araştırmalar yapmasını ister: Mısır fırınları nasıl geliştirilebilir? Şerbetçi otundan bira yapılabilir mi? Nil suları nasıl temizlenir? Mısır hukuk sistemi nasıl düzenlenebilir? Mısır halkının en fazla neye ihtiyacı vardır?


#8

SORU:

Osmanlı valisi Kavalalı Mehmet Ali Paşa' nın önemi nedir?


CEVAP:

Napolyon, 1801 yılında Mısır’dan ayrılırken matbaa makinelerini de söküp götürür. Onun bu davranışı Mısır’daki eğitim-öğretim hayatını olumsuz şekilde etkiler. Matbaa bulunmadığı için ders kitapları eski usule göre, yani elle yazılarak çoğaltılır. Bunun yaratacağı olumsuzluğu kısa zamanda fark eden Osmanlı valisi Kavalalı Mehmet Ali Paşa, 1820 yılında Kahire yakınlarındaki Bulak’ta yeni bir matbaa kurar. Kırk yaşından sonra okuma-yazma öğrenen valinin bu girişimi yalnızca Mısır’ın değil, belki de bütün Osmanlı ve şark dünyasının kaderini etkiler. Zira 1822 yılından sonra telif-tercüme çok sayıda Türkçe-Arapça-Fransızca eser bu matbaada basılır. Mehmet Ali Paşa tutucu mollaların itirazlarına rağmen 1833 yılında Kur’anı matbaasında basar. Ancak onun ölümünden sonra mollalar yeni valiyi ikna edip basılan Kur’anların kilit altında tutulmasını sağlarlar. Mısır’da Kur’anın yeniden yasal olarak basılması ancak 1925 yılında gerçekleşir.


#9

SORU:

"Courrier de Smyrne " gazetesi neden kapatıldı?


CEVAP:

Türk basın tarihinin önemli figürlerinden biri olan Alexandre Blacque, hukuk eğitimi görmüş aydın bir kişidir. Fransız İhtilâli’nde kralı destekleyen babasıyla birlikte kaçarak İzmir’e yerleşen ve Osmanlı tebaasına geçen bir aileye mensuptur. Gazetesinin kapatılması üzerine 1828 yılı Ocak ayında, Osmanlı hükümetinin desteğini alarak, İzmir’de Courrier de Smyrne adlı gazeteyi yayımlamayla başlar. Bu gazetesinde de Ege adalarının Osmanlı’dan ayrılmasını isteyen Yunanlılara ve onların destekçileri olan Fransız, İngiliz ve Ruslara kıyasıya muhalefet eder. Bu muhalif yayınlardan hoşlanmayan Ruslar, Osmanlı hükümetine baskı yaparak 1830 yılında gazetenin kapatılmasını sağlarlar.


#10

SORU:

Blak Bey’in dönemdeki önemi nedir?


CEVAP:

Tanzimat Dönemi’nin yenilikçi padişahı II. Mahmud ve onun gibi yenilik taraftarı devlet adamları Blak Bey’in yaptıklarını yakından takip etmekteydiler. Blak Bey çıkardığı gazetelerle adeta tek kişilik bir ordu gibi Osmanlı düşmanları ile mücadele etmekteydi. Bunun üzerine II. Mahmud, Blak Bey’i İstanbul’a çağırarak ondan resmî bir gazete çıkarmasını istedi. Le Moniteur Ottoman (Osmanlı Aynası) gazetesi 1831 yılında çıkarılmaya başlandı. Osmanlı çıkarlarını savunan bir anlayışla yayın yapan gazetede, daha sonraları Takvim-i Vekâyi’deki yazıların Fransızca çevirileri de yayımlandı. Bütün bu işlerde öncü olan Türk dostu Blak Bey, 1837 yılında tedavi için Fransa’ya giderken yolda şüpheli bir şekilde hayatını kaybetti.


#11

SORU:

İlk resmî gazete ne zaman yazılmıştır?


CEVAP:

Basının gücünü ve önemini iyi kavrayan II. Mahmud’un asıl amacı, basın yolu ile kamuoyuna yenilikleri tanıtmak ve taşra ile merkez yönetimi arasındaki iletişim kopukluğunu giderebilmektir. Görünenin ardında yatan bir başka niyet ise basın yolu ile toplumu kontrol altında tutabilmektir. Sultan II. Mahmud, Mısır valisi Mehmed Âli Paşa’nın Vekâyi-i Mısriyye’sinden esinlenerek devletin ilk resmî gazetesi olan Takvim-i Vekâyi’nin yayımlanması emrini verir. Hatta isim seçimini de kendisi yapar. Böylece 1 Kasım 1831 tarihinde, Türk gazeteciliğinin ilk örneği, resmî kanalla yayımlanmaya başlar.


#12

SORU:

Süreli yayınların yoğunluğunu esas alınırsa basının gelişimini hangi dönemlere ayrılır?


CEVAP:

Süreli yayınların yoğunluğunu esas alarak basının gelişimini şu dönemlere ayırmak mümkündür. 

I. Tanzimat Dönemi (1828-1875) 

II. Sultan II. Abdülhamid Dönemi (1876-1907) 

III. Meşrutiyet ve Mütareke Dönemleri (1908-1918) 

IV. Millî Mücadele Dönemi (1919-1922) 

V. Cumhuriyet Dönemi (1922’den günümüze).


#13

SORU:

1858 tarihli Ceza Kanunu’nda Nizamnâme’ye aykırı faaliyet gösterenlere verilecek cezalar nelerdir?


CEVAP:

1858 tarihli Ceza Kanunu’nun basın-yayını ilgilendiren 137 ve 138. Maddeleri özetle şöyledir: 

• Ruhsatsız matbaa açmak yasaktır. • Ruhsatsız matbaa açıp kitap veya evrak basanların matbaaları kapatılır ve 50 Mecidiye altın ceza olarak alınır.• Ruhsatlı matbaalarda devlet aleyhine yapılan yayınlar toplatılır. • Bu tür yayınları yapan matbaalar geçici veya sürekli olarak kapatılır. 10-50 Mecidiye altın arasında ceza alınır. • Ahlakı veya güvenliği bozacak yayınlar yapan gazetecilere hapis cezası verilecektir. Bu Nizamnâmenin uygulanmaya başlamasıyla bazı matbaaların kapatıldığı, bazı yayınlara el konulduğu ve yayıncıların sürgüne gönderildiği görülür. 1860’lı yıllarda hızlı bir gelişim sürecine giren basın için bu Nizamnâmenin yetersiz kalacağı aşikârdır. Bu nedenle 1852 tarihinde, III. Napolyon döneminde yürürlüğe giren Fransız Basın Kanunu örnek alınarak yeni bir Nizamnâme hazırlanır. 1864 yılında uygulamaya giren Matbuat Nizamnâmesi kısaca şu hükümleri içeri: • Gazete çıkaracaklardan Osmanlı tebaasından olanlar Maarif Nezareti’ne, yabancı tebaadan olanlar Hariciye Nezareti’ne başvurmalıdırlar. • Yapılan inceleme sonucu uygun görülenlere ruhsat Matbuat Müdürlüğü’nce verilir. • Gazete sahibi veya müdürleri çıkacak her sayının bir nüshasını imzalı olarak Matbuat Müdürlüğü’ne, taşrada olanlar ise vilayete vermelidirler. • Gazetelerde devletin güvenliğini ve emniyetini bozan, padişaha ve ailesine, nazırlara, hükümete, dost devletlerin yöneticilerine ve hükümetleri aleyhine yayın yapılması yasaktır. Bu türde yayın yapan gazeteler bir ay süre ile kapatılacaktır. 


#14

SORU:

Şinasi' nin dönmedeki önemi nedir?


CEVAP:

Türk gazeteciliği veya Tanzimat Dönemi basını denilince akla ilk gelmesi gereken kişi şüphesiz İbrahim Şinasi’dir (1826-1871). Çağdaşlaşma Dönemi Türk Edebiyatı’nın kurucusu olan Şinasi, 1800’lü yılların ikinci nesli içinde doğar. Yaklaşık 46 yıl yaşayan İbrahim Şinasi, kısa süren ömrüne rağmen önemli yeniliklerde öncü rolü oynar. Bu öncülük onu hem teorik hem de pratik anlamda kültürel çağdaşlaşmanın gerçek lideri konumuna çıkarır. İlk gazeteci, ilk tiyatro yazarı, ilk bilimsel derleyici olması yanında ilk ideolojik şiirlerin şairi olarak da bilinir


#15

SORU:

Şinasi’den günümüze kalan eserlerin önemi nedir?


CEVAP:

Ekonomi tahsil etmek için Avrupa’ya giden Şinasi’den günümüze kalan eserler, yalnızca ondaki bireysel değişimi değil, yenileşme neslinin düşünsel değişimini de göstermektedir. Özellikle çıkardığı Tercüman-ı Ahval (1860) ve Tasvir-i Efkâr (1862) isimli özel gazeteler sayesinde, Türk düşünce hayatında özgür bir kamuoyu yaratmaya çalıştığı görülür. Bu gazetelerin önsözlerinde onun serbest düşünme, düşüncelerini söz ve yazıyla ifade etme, basın özgürlüğü gibi konulara vurgu yapması, dönemi açısından oldukça ilerici hareketlerden sayılır. Onun şiirlerinden ve düşüncelerinden elde edilecek veriler, bize aynı zamanda, değişim sürecini yaşayan Tanzimat aydınlarındaki yeni epistemoloji ve paradigma oluşumu konusunda da önemli bilgiler sağlayacaktır.


#16

SORU:

Tercüman-ı Ahval' in önemi nedir?


CEVAP:

İlk özel gazete olan Ceride-i Havadis’e (1840) en ciddi rakip Şinasi ve Agâh Efendi tarafından çıkarılan Tercüman-ı Ahval olur. Osmanlı Türkleri arasında ilk özel gazeteyi çıkarmak için iki arkadaş 3 Nisan 1860 tarihinde imtiyaz hakkını elde ederler. Bu resmî izin alındıktan yedi ay sonra (22 Ekim 1860) ilk sayısı çıkarılan gazete, önceleri haftada iki, daha sonra da haftada beş gün yayımlanır.


#17

SORU:

Şinasi "Tasvir" de hangi konulara değinmiştir?


CEVAP:

Şinasi, gazetede yayımladığı makalelerde bu düşüncesini daha somut hale dönüştürür. Sokakların temizliği, din ve dünya işlerinin birbirinden ayrılması, üniversitede halka açık konferanslar verilmesi, sanayi ürünlerinin tanıtılması, bilimsel ve kültürel eserlerin sayılarının artırılması gibi çok farklı konularda yazılar kaleme alır. Bu yazılarda, o güne kadar pek denenmeyen “kritik söylem”i kullanarak, okurları düşünsel anlamda etkilemeye ve bakış açılarını değiştirmeye çalışır


#18

SORU:

Şinasi' nin yazılarındaki kaynak nereden alınmıştır?


CEVAP:

O zamana kadar sosyal konuların tartışılmadığı, alışılmış şekil, düzen ve modellerin yaygın olarak yaşandığı topluma Şinasi farklı bir model sunmaya çalışır. Bu modelin kaynağı ise ömrünün bir kısmını geçirdiği Batı, yani Fransa’dır.


#19

SORU:

Şinasi' nin siyasal konulardaki yazılarının içerikleri nelerdir?


CEVAP:

Bunlarda özellikle din ve dünya işlerinin birbirine karıştırılmaması gerektiğine değindiği “Roma Meselesi” siyasi anlamda laikliğin konu edildiği ilk yazılardan biridir. Bir diğer yazıda ise Karadağ’daki isyan hareketlerinin bastırılmasına konusunda Osmanlı yöneticilerini uyarır. Avrupa’nın ve Rusların bölge ile ilgili düşüncelerini engellemek için bu isyanların bir an önce engellenmesi gerektiğini savunur. Bunun yanında Yunanistan’daki taht kavgalarına da dikkat çeker. Batılı devletlerin bu konudaki faaliyetlerinin Osmanlı çıkarları ile çatıştığını belirtir. Şinasi’nin siyasi makalelerinden biri de Çerkezlerin bağımsızlıkları ile ilgilidir. Rusya’nın yönetimi altında bulunan Çerkezlerin aslında kahraman bir millet olduklarından, Avrupa’da yayımlanan Rus taraftarı gazetelerde ise bunun tam tersinin vurgulandığından bahseder. Asıl ortadan kaldırılması gereken milletin Ruslar olduğu görüşünü savunur. 


#20

SORU:

Şinasi' nin sosyal konulardaki yazılarının temaları nelerdir?


CEVAP:

Gazetesini halkı eğitmek için bir araç olarak kullanan Şinasi, zaman zaman sosyal konulara temas ederek, gelişmiş Batılı ülkelerle, Osmanlı’yı karşılaştırır. 1 Mart 1863 tarihinde Sultan Abdülaziz’in tahta çıkış yıl dönümünü kutlamak amacıyla açılan sanayi sergisinden övgüyle bahseder. Osmanlı ülkesindeki ham maddelerin işlenmesi ve yeni ürünler ortaya çıkarılmasının önemine değinir. Osmanlı Devleti’nin özellikle İstanbul’da uğraştığı meselelerden biri de yangındır. Bitişik düzende, ahşap olarak yapılan binalar nedeniyle bir evde çıkan yangın, kısa sürede diğerlerine de sıçramakta ve büyük hasar meydana getirmektedir. Çalıştığı Tophane Müşir Dairesi’nin böyle bir yangınla yok olmasına üzülen Şinasi, binanın tarihçesine değindikten sonra, yeni yapılacak binalar için öneride bulunur. Ona göre yeni binalar kâgir olarak yapılmalı ve çevre düzenlemesine dikkat edilmelidir.