TÜRK DÜŞÜNCE TARİHİ Dersi Çağdaş İslâm Düşüncesi Kişiler ve Görüşler soru cevapları:

Toplam 49 Soru & Cevap
PAYLAŞ:

#1

SORU: Cemâleddîn Afgânî’nin hayatı hakkında bilgi veriniz?


CEVAP: Cemâleddin Afgânî Hemedan yakınındaki Esedabadda doğmuştur. 10 yıllık eğitim-öğretim neticesinde, İslâmî ilimleri özümsemiş, bu esnada felsefe ve modern bilimlere ise özel ilgi duymuştur. Anadili Türkçe’nin yanında Arapça, Farsça, Fransızca, İngilizce ve Rusça öğrenmiştir. 18 yaşında Hindistan’a gitmiş. Buradan birçok Müslüman memleketlere uğradıktan sonra Mekke’ye yönelerek Hacc ibadetini yerine getirmiştir. Sonra memleketi Afganistan’a dönmüş. Afganistan’dan Hindistan’a gelişi İngilizler tarafından tehlike olarak görülmüş ve Hindistan’ı terk etmek mecburiyetinde bırakılmıştır. Oradan Kahire’ye gitmiş ve çok iyi karşılanmıştır. Ezher hocaları ve öğrencileri ile özel dostluklar kurmuş ve evinde birçok insana ders vermiştir. Mısır’dan sonra İstanbul’a gelmiş. Ayasofya ve Sultan Ahmet camilerinde vaazlar vermiş, kısa süre sonra kendisi Meclis-i Kebir-i Maarif azalığına getirilmiştir.

#2

SORU: El-Urvet el-Vuskâ gazetesi hakkında bilgi veriniz?


CEVAP: Cemâleddîn Afgânî, Muhammed Abduhla birlikte müslümanları Batının sömürgeciliğine karşı harekete geçirmeyi hedefleyen Arapça haftalık bir gazete olan ElUrvet el-Vuskâyı çıkardı. Çok geçmeden İngilizler gazeteyi Mısır ve Hindistanda yasakladılar; yine de kısa ömrü boyunca bu ülkelerde bir etki oluşturmaya muvaffak oldu.

#3

SORU: Cemâleddîn Afgânî’nin en önemli eseri hangisidir?


CEVAP: En önemli eseri materyalistlere karşı yazdığı erRedd ale’d-Dehriyyîn adlı kitabıdır.

#4

SORU: Muhammed Abduh’un ıslahat anlayışı hakkında bilgi veriniz?


CEVAP: Muhammed Abduhun gayretlerinin daha çok ahlaki reforma yönelik olduklarını görülür. Abduha göre dinî ya da felsefi problemlerin çoğu ahlâkla ilgilidir. Abduh, bütün gayretini bu yüzden ahlakî reforma yöneltmiştir. Abdııhın bazı yaygın dinî inanış, âdet ve davranışlarla savaşması, adaletsizlikleri, sosyal ve politik suistimallcri alenen suçlaması, Ezherin öğretim metotlarını değiştirmek için çabalaması sadece ve sadece İslâm toplumunun ahlâkında bir ıslahat gerçekleştirebilmek içindir.

#5

SORU: İsmail Hakkı İzmirli’nin hayatı hakkında bilgi veriniz?


CEVAP: İsmail Hakkı İzmirli, eğitimine amcasının yanında başladı ve kendisinden hafızlık eğitimi aldı. Medrese eğitimi gördüğü gibi, bugünkü ortaokullara denk düşen Rüştiyeye de giderek burayı bitirdi. Kısa bir süre sonra İzmir idadisinde (lise) fahri hoca olarak görev yaptı. İstanbul’a giderek eğitimini sürdürdü ve öğretmen yetiştirmek amacıyla kurulmuş olan Darü’l-Muallimin-i TAR406U-İSLÂM DÜŞÜNCE TARİHİ Ünite 6: Çağdaş İslâm Düşüncesi Kişiler ve Görüşler 2 Aliye’ye girdi. Bu okulun Edebiyat Şubesinden 1892 yılında mezun oldu. Bu arada medrese eğitimini de devam ettirerek Fatih dersiamlarından Hafız Ahmed Şakir Efendiden ders aldı. Buradaki eğitimini de tamamladıktan sonra hocasından icazet alıp, mezun oldu. İstanbul’un muhtelif okullarında çalıştı. Bu okullarda; muallim, müderris olarak görev yaptığı gibi bazılarında müdürlük de yaptı. Eğitim Bakanlığı, yani o zamanki adıyla Maarif Nazırlığının bünyesinde olan Encümen-i Teftiş ve Muayene Heyetinde bulundu. Bakanlığa bağlı bir büro olan bu kurum; telif, tercüme vs. bastırılmak istenen eserleri inceler, bastırılmasında sakınca bulunmayanların bastırılması için izin verirdi.

#6

SORU: İsmail Hakkı İzmirli’nin önemli eserleri hangileridir?


CEVAP: Yeni İlm-i Kelam; Miyarul-Ulum; Mantıki Tatbiki ve Fenn-i Esalib; Kitabul-İfta vel-Kaza; İlm-i Mantık; Hikmet-i Teşri;Usul-i Fıkıh Dersleri; Arab Felsefesi;Fenni Menahic; Muhtasar Felsefe-i Ula; Mizanul-İtidal; Felsefe Dersleri; Muhassalul-Kelam vel- Hikme; Ihvan-ı Safa Felsefesi; Mulahhas İlm-i Tevhid; Felsefe-i İslâmiyye Tarihi; Müslüman Türk Filozofları; Arab Filozofu el-Kindi; Ebu Bekir Razi ve Felsefesi’dir.

#7

SORU: İsmail Hakkı İzmirli’nin yayınladığı derginin adı nedir?


CEVAP: İsmail Hakkı İzmirli Meram adlı dergiyi yayınlamıştır.

#8

SORU: İsmail Hakkı İzmirli’nin görüşleri hakkında bilgi veriniz?


CEVAP: İsmail Hakkı İzmirli, ilim ile dini bir bütün kabul eder. Onlar arasında bir çelişki ve çatışma görmez. Doğru bilginin kesinlikle dini verilere ters olmadığını söyler. O, tüm çalışmalarında bu konuyu ön planda tutmuş, ilim ile dinin bütünlüğü görüşünü savunmuştur.

#9

SORU: Babanzâde Ahmet Naim’in hayatı hakkında bilgi veriniz?


CEVAP: Babanzâde Ahmet Naim Bağdat’ta doğdu. Babanzâdelerden Mustafa Zihni Paşanın oğludur. Bağdat Rüşdiyesi’ni bitirdi. Daha sonra İstanbul’a gelerek Galatasaray Sultanîsi ve Mülkiye Mektebinde okudu. Bir ara Hariciye Nezâreti Tercüme Kaleminde çalıştıktan sonra Maarif Nezâreti Yüksek Tedrisat Müdürlüğüne getirildi (1911–1912). Galatasaray Sultanîsinde Arapça okuttu (1912–1914) ve Maarif Nezâreti Telif ve Tercüme Odası üyeliğinde bulundu (1914–1915). Bunların yanında medresede dinî ilimleri tahsil etti. Hariciye Nezareti (Dışişleri Bakanlığı)’nde Tercüme Kalemi’nde çalıştı. Galatasaray’da öğretmenlik yaptı. 1908’de Maarif Nezareti’ne geçti. 1911–1912 yılları arasında Tedrisât Müdürlüğü yaptı.

#10

SORU: Babanzâde Ahmet Naim’in önemli eserleri hangileridir?


CEVAP: ? Ahlâk-ı İslâmiyye Esasları ? Mebâdi-i Felsefeden İlmu’n-Nefs (G. Fonsgrive’den tercüme) ? İslâm’da Daavâ-yı Kavmiyyet ? Sahih-i Buhari Muhtasarı Tecrid-i Sarih Terceme ve Şerhi. (TBMM kararı ile hadis tercüme ve şerhi yapılması için Ahmet Naim’e görev olarak verildi. 12 cild olarak Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından yayımlandı.) ? Felsefe Dersleri ? İlm-i Mantık ? Kırk Hadis ? Temrinât. Sarf-ı Arabî’ye Mahsus Temrinât ve Mekteb-i Sultanîye Mahsus Sarf-ı Arabî ve Temrinât;

#11

SORU: Babanzâde Ahmet Naim’in görüşleri hakkında bilgi veriniz?


CEVAP: Ahmet Naim, hem İslâm felsefesini, hem de Batı felsefesini bilen, her iki düşünce dünyasının temel dinamiklerini ve köklü problemlerini iyi kavramış olan nadir düşünürlerimizdendir. O çeşitli çalışmalarıyla döneminin felsefe ve sanatına katkıda bulunmuştur. Bu alanda Cumhuriyet nesline rehberlik yapmıştır.

#12

SORU: Babanzâde Ahmet Naim’in en dikkat çeken ve üzerinde tartışılan eseri hangisidir?


CEVAP: Ahmet Naim’in en dikkat çeken ve üzerinde tartışılan eseri İslâm’da Daava-yı Kavmiyyedir. O burada bir taraftan İslâm kardeşliğini zedeleyecek ırkçı bir çıkışı tenkit ederken bir taraftan da Türkçülüğün Esasları üzerine eleştiriler getirmiştir.

#13

SORU: Mehmet Âkif Ersoy’un hayatı hakkında bilgi veriniz?


CEVAP: Mehmet Âkif Ersoy Fatih Mekteb-i İdâdîsi’ni bitirdi. Mülkiye’nin (Siyasal Bilgiler) Âlî kısmına geçti. Ancak babasının vefatı nedeniyle hazır bir mesleğe sahip olmak için baytar mektebine gitti. 1908’de Dâru’lFünûn’un Edebiyât-ı Osmâniye müderrisliğine tayin oldu. 1913’te İttihât Terakkîciler, Âkif’în çıkardığı Sebîlü’rReşâd dergisinin yayın çizgisini beğenmemeleri sebebiyle Âkif, Dâru’l-Fünûn’daki hocalık görevinden istifa etmek zorunda kaldı. I. Dünya Savaşı’nda Mısır ve Hicaz’da görevler yaptı. Anadolu’nun birçok yerini gezerek insanların Millî Mücadele’ye destek vermeleri için büyük gayret sarfetti. I. Meclis’te (1920) Burdur milletvekilli oldu. 12 Mart 1921’de İstiklâl Marşı TBMM’de millî marş olarak kabul edildi. Şiirine karşılık verilen para ödülünü büyük imkânsızlıklar içinde olmasına rağmen kabul etmedi. İkinci meclis döneminde kurulan hükümetle uyuşmaması nedeniyle Ekim 1923’te Mısır’a gitti. Buna rağmen meclis ona Kur’an-ı Kerîm meâli hazırlaması görevini verdi ve kendisi de kabul etti. Ancak muhtelif bazı gerekçelerle ölümünden sonra hazırladığı meâlin yakılmasını istedi. 1926’dan 1936’ya kadar Mısır’dan Türkiye’ye hiç dönmedi. Câmiatu’l- Mısriyye’de Edebiyât- ı Türkiyye dersleri verdi.

#14

SORU: Mehmet Âkif Ersoy’un eserleri hakkında bilgi veriniz?


CEVAP: ? Manzum Eserleri. Mehmed Âkif’in sağlığında yedi ayrı kitap halinde bazıları birkaç defa basılan, ölümünden sonra tek cilt olarak yayımlanan ve tamamı aruzla yazılmış 11.240 mısralık 108 manzumeden ibaret külliyatının genel adı Safahaftır. ? Mensur Eserleri. Telifleri, Tefsirler. Mehmed Akifin on sekizi manzum olan ve Safahata alınmış bulunan elli yedi tefsir yazısının tamamı Sebîlürreşâdın 183. sayısından itibaren muhtelif nüshalarında Tefsîr-i Şerif başlığı altında yayımlanmıştır. Bunlar, dönemin güncel meseleleriyle ilgili âyetlerin ele alındığı yazılardan meydana gelmektedir. Dergide Hadîsi Şerif başlığı altında çıkan dört yazısı da günün meselelerine çözüm olabilecek hadislere dayalı makalelerdir. ? Tercümeleri. 1908den önce Resimli Gazete ile Servet-i Fünûnda yayımlanmış ve ayrıca basılmamış olanların dışında kalan çevirileri tamamen Sebîlürreşâd ve Sırât-ı Müstakimdeki yazılardır. Mehmed Akifin makaleleri ve tercüme yazıları gibi Safahaftaki şiirlerinin çoğu da Sırât-ı Müstakim ve Sebîlürreşâd dergilerinde yayımlanmıştır.

#15

SORU: Mehmet Âkif Ersoy’un görüşleri hakkında bilgi veriniz?


CEVAP: Mehmet Âkif Ersoy İslâm düşüncesine ait klasik metinleri iyi bildiği gibi çağındaki düşünürlere ve Batı edebiyatına da vakıf bir şahıstır. Öyle ki klasik metinler noktasında Osmanlı medreselerinde pek makbul karşılanmayan Şeyh Bedreddîn’in Vâridât’ını bile Şeyhülislâm Musâ Kâzım Efendi’den okumuştur. Sözüne sadık, söylediğini bilen, Müslümanların sorunlarıyla uğraşmayı ise kendisine görev bilmiş bir insandır. Âkif düşünsel manada başlangıçta selefî, ömrünün sonlarına doğru ise sufî bir düşünsel içeriğe yönelmiştir.

#16

SORU: Elmalılı Hamdi Yazır’ın hayatı hakkında bilgi veriniz?


CEVAP: Hamdi Yazır Antalya’nın Elmalı ilçesinde doğdu. Burada İslâmî ilimler hususunda icazet aldı. 1895’te İstanbul’a geldi. Mekteb-i Nüvvâb’ı bitirdi. Felsefe, edebiyat ve matematik ile uğraştı. 1905’ten 1908’e kadar Beyazıt Cami’nde ders okuttu. Aynı zamanda Şeyhülİslâmlık kaleminde de görev yaptı. Ahkâm-ı Evkaf, fıkıh ve mantık derslerini okuttu. Meclis-i Maarif azalığı yaptı, Huzur Dersleri’ne muhatap olarak katıldı. II. Meşrutiyet’in ilanından sonra Antalya mebusu seçildi. Görevi olmadığı halde II. Abdulhamid’in tahttan indirilmesi için hall fetvasını yazdı. Damat Ferit Paşa hükümetlerinde I. ve II. kabinelerde Evkaf Nazırlığı (Vakıflar Bakanlığı) yaptı. 1919’da Ayan (Senato) üyesi oldu. İttihad ve Terakki Cemiyeti’nin ilim şubesinde görev yaptı.

#17

SORU: Elmalılı Hamdi Yazır’ın eserleri hakkında bilgi veriniz?


CEVAP: ? Hak Dini Kuran Dili. ? İrşâdül-Ahlâf fî Ahkâmil-Evkaf. ? Hz.Muhammedin Dini İslâm. ? Metâlib ve Mezâhib. ? İstintâcî ve İstikrâî Mantık.

#18

SORU: Elmalılı Hamdi Yazır’ın görüşleri hakkında bilgi veriniz?


CEVAP: Elmalı’nın gerek Kur’an tefsirindeki yorumları ve gerekse de başka hususlarda (özellikle hilafetin kutsal olmadığı hakkındaki görüşleri nedeniyle) modern Türkiye’de birçok Müslüman aydını etkilemiştir. Üç dört yıl aralıksız felsefe ile meşgul olan Muhammed Hamdi, Batılı bazı yazarların mantık ve felsefe kitaplarını tercüme etmek, pozitivizm, materyalizm ve tekâmül nazariyesi başta olmak üzere çeşitli felsefî sistemleri eleştirmek suretiyle felsefede de söz sahibi bir âlim olduğunu göstermiştir. Bilgiler arasındaki ilişkileri düzenleyerek mutlak senteze varmayı önemli gören Elmalılı, diğer mütefekkir ve âlimlerden bağımsız olarak düşünebilmesi ve onları yer yer eleştirerek farklı görüşler ortaya koyması açısından müslümanların tefekkür hayatının canlanmasına katkıda bulunmuştur. Ehl-i sünnete bağlı olan Elmalılı. İslâm akaidine aykırı bütün akımları takip ederek bunlar karşısında yeni deliller geliştirmiş, Vehhâbîlik gibi yeni ortaya çıkan bazı mezhepleri de tenkit etmiştir.

#19

SORU: Muhammed İkbâl’in hayatı hakkında bilgi veriniz?


CEVAP: Pakistan’ın büyük şair ve filozofu Muhammed İkbâl, Pencap Eyaleti’nin Sialkot şehrinde dünyaya gelmiştir. Muhammed İkbal’in babası onun sadece dinî eğitim almasını ister ve onu beş yaşında iken cami hocası olan Mevlevî Gulam Hüseyin’in yanına verir. Bir yıllık Kur’ân Kursu eğitimini bitirdikten sonra İkbal hocası Mîr Hasan’ın teşvikleriyle ilkokula başlamış, 1893’te İngilizce öğretilen İskoçya Misyon Lisesinden mezun olmuştur. Yükseköğrenimine ise aynı okulun Yüksekokul kısmında başlamıştır. Bu sırada Mevlânâ Mir Hasan’dan Arapça ve Farsça dersleri almış, ahlak, kelam ve tasavvuf dersleri okumuştur. İkbal hocası Mir Hasan’ın teşvikleriyle şiirler yazmaya bu dönemde başlamıştır. İkbal, 1899’da Lahor’un ünlü Doğu Yüksek Okulunun (Oriental College) Arapça öğretim üyeliğine atanmıştır. Daha sonraları Mevlânâ’nın ölümsüz eseri Mesnevî’yi İngilizce’ye tercüme ederek ayrı bir ün kazanmıştır. Felsefe alanında doktora yapmak amacıyla 1907 de Münih Üniversitesine kayıt yaptırmış, ayrıca Heidelberg Üniversitesinde derslere devam etmiştir. İran’da Metafiziğin Gelişmesi adlı doktora tezini sunarak Doktor unvanını almıştır. 1908 tarihinde yurda döndükten sonra tekrar Lahor’da Goverment College’de Felsefe ve İngiliz Edebiyatı Öğretim üyeliğinde bulunmuştur.

#20

SORU: Muhammed İkbâl’in eserleri hakkında bilgi veriniz?


CEVAP: Muhammed İkbal eserlerini İngilizce, Farsça ve Urduca ile kaleme almıştır. Yine o, Arapça, Pencabî ve Almanca dillerini rahatça kullanabilmektedir. İkbâl’in dördü Urduca, yedisi Farsça olmak üzere 11 şiir kitabı bulunmaktadır. Şiir kitaplarından en meşhuru Esra-ı Hodî (Benliğin Sırları) adlı eseridir. Nesir olarak yazdığı en önemli eseri ise verdiği 7 konferanstan oluşan İslâm’da Dinî Düşünce’nin Yeniden Teşekkülüdür. Bu eser klasik İslâm düşüncesi ve Müslüman filozofların görüşlerinden hareketle yeni yorumlar denemesidir. Bir eserinde 1922 yılında yazdığı Tulû-ı İslâm adlı şiirinde Türklerin kurtuluş mücadelesini İslâm’ın şahlanışı olarak ele almıştır.

#21

SORU: Muhammed İkbâl’in görüşleri hakkında bilgi veriniz?


CEVAP: İkbal’in Tanrı, insan ve kâinat anlayışı, onun tüm felsefesinin etrafında döndüğü ekseni oluşturur. Tamamıyla İslâmî gelenek içinde yetişmiş ve eğitilmiş İkbal, Müslüman filozofların, velilerin yanı sıra, özellikle idealist ve metafizikçi Batı filozoflarının yazılarından etkilenmiştir. Onun tüm düşüncesi, Kur’ân’ın öğretileri, Hz. Peygamber’in sözleri ve sahabenin uygulamalarıyla kayıtlanmıştır. Bu yüzden İkbal’in felsefesinde Doğu ve Batı’nın, mistik tecrübe ile rasyonel düşüncenin, ruhçu yönelim ile bilinçli realizmin uygun ve ahenkli bir karışımını bulmaktayız.

#22

SORU: Hilmi Ziya Ülken’in hayatı hakkında bilgi veriniz?


CEVAP: Hilmi Ziya Ülken ülkemizde sağlam bir felsefe geleneğinin, bir düşünce tabanının oluşmasında büyük hizmeti geçti. Bu çok yönlü aydın, bütün öğretim yaşamı boyunca binlerce öğrenciye ders verdi. Hilmi Ziya Ülken’in düşünce tarihi ve felsefeye ilişkin elliden çok eser vermiş, birçok çeviri yapmıştır. Türk dergiciliğinde de önemli bir yeri vardır. Özellikle Selahattin Eyüboğlu ve Cemalettin Ezine ile birlikte çıkardığı İnsan’’ dergisi, bir dönemin aydın dünyasında hümanist yaklaşımıyla büyük bir etki bırakmıştır. Felsefe yıllıkları yayımlamış, sosyoloji ve felsefe dergilerinin çıkmasına önayak olmuş, uluslararası birçok felsefe ve sosyoloji kongresine katılmıştır. Kimi yapıtları yabancı dillere de çevrilen Ülken’in çok yönlü kişiliği; resim, şiir, roman gibi çok değişik alanları kapsıyordu.

#23

SORU: Hilmi Ziya Ülken’in eserleri hakkında bilgi veriniz?


CEVAP: Hilmi Ziya Ülken’nin eserlerinden bazıları şunlardır: Aşk Ahlakı, Uyanış Devirlerinde Felsefenin Rolü; Yirminci Asır Filozofları; İlliyet Meselesi ve Diyalektik; İçtimai Doktrinler Tarihi; Sosyoloji; Sosyolojiye Giriş; Resim ve Cemiyet; İslâm Sanatı; Varlık ve Oluş; İnsani Vatanseverlik; İslâm Felsefesi; Türkiye’de Çağdaş Düşünce Tarihi, Bilgi ve Değer, Felsefeye Griş, Mantık Tarihi, vb.

#24

SORU: Hilmi Ziya Ülken’in görüşleri hakkında bilgi veriniz?


CEVAP: Hilmi Ziya Ülken’i bir düşünce-bilim tarihcisi olarak ele alabiliriz. Düşüncenin tarih içindeki yeri her zaman Hilmi Ziya Ülken’i ilgilendirmiştir. Kitap ve yazılarına baktığımızda, düşünce tarihine gösterdiği ilgiyi bütün boyutlarıyla görürüz. Daha 1927’de genç bir lise öğretmeniyken yazdığı Bizdeki Fikir Cereyanları başlıklı yazısında, tarihimizdeki düşüncenin önemini ve onun toplum sorunlarıyla ilişkisini saptamıştı. Orada düşünceyi toplumsal olayların gölgesine benzetiyor, son yıllara kadar bunun böyle sürüp gittiğine değiniyordu. Ona göre, düşünce, bizde toplumsal sorunlara çare ararken bulunmuş bir şeydi.

#25

SORU: Nurettin Topçu’nun hayatı hakkında bilgi veriniz?


CEVAP: Önemli fikir ve hareket adamlarından biri olan Nurettin Topçu İstanbul’da doğmuştur. Sırasıyla Bezmiâlem Valide Sultan Mektebi, Büyük Reşit Paşa Numune Mektebi, Vefa İdadisi ve İstanbul Erkek Lisesi’nde okumuştur. 1928–1934 yılları arasında Fransa’da kalmıştır. Bu zaman zarfında önce iki yıl Bordeaux Lisesi’nde lise tamamlama, daha sonra da Sorbonne da lisans eğitimi ve doktora çalışması yapmıştır. Sorbonne’da felsefe alanında doktora yapan ilk Türk öğrenci olan Topçu’nun doktora çalışması, İsyan Ahlakı ismiyle Türkçe’ye tercüme edilmiş olan eseridir. Nurettin Topçu, hareket felsefesinin etkisinde kalmış, bu felsefenin kavramlarını ve metodunu kullanarak meselelere kendi kültürümüz açısından yaklaşmıştır. Hatta kendisinin çıkardığı ve vefatına kadar da yayınladığı Fikir ve San’atta Hareket isimli dergi hareket felsefesinden esinlenmiştir.

#26

SORU: Nurettin Topçu’nun eserleri hakkında bilgi veriniz?


CEVAP: Nurettin Topçu’nun bütün eserleri Dergah Yayınları tarafından basılmıştır. Bunlar: İsyan ahlakı; Yarınki Türkiye; İslâm ve İnsan; Ahlak Nizamı; İradenin Davası; Mehmed Akif; Felsefe; Büyük Fetih; Bergson; Amerikan Mektupları Düşünen Adam Aranızda; Ahlak; Devlet ve Demokrasi; Sosyoloji; Millet Mistikleri; Psikoloji; Mantık; Mevlana ve Tasavvuf; Reha; Kültür ve Medeniyet; Taşralı; Varoluş Felsefesi Hareket Felsefesi; Var Olmak; Türkiyenin Maarif Davası’dır.

#27

SORU: Nurettin Topçu’nun görüşleri hakkında bilgi veriniz?


CEVAP: Nurettin Topçu’nun fikir ve düşünce dünyası deyince zengin bir dünya ile karşılaşıyoruz: Fertten topluma, devletten millete ve tarihe, ekonomik nizamdan sanata ve dine, hepsinin üstünde de ahlaka kadar uzanan bir fikir ve felsefe dünyası. Ahlak bütün bu fikirlerinin hem üstünde, hepsinin bir tacı gibidir, hem de hepsinin temelinde olan bir vakıadır. Çünkü fert ve toplum ahlaki varlıklardır. Böylece insani hareket ve değer dünyasının her basamağında bulunan ahlakın kendisi ise, Nurettin Topçu’ya göre bir isyan iradesidir.

#28

SORU: Roger Garaudy’nin hayatı hakkında bilgi veriniz?


CEVAP: Roger Garaudy 1913’te Marsilya’da doğdu. Sorbon’da felsefe öğrenimi gördü. Hareketli bir gençlik çağı yaşadı. Dini duyguları zayıf bir aileye mensup olmasına rağmen kendisini koyu bir Protestan olarak yetiştirdi. Bir süre Protestan Gençlik Teşkilatının başkanlığını yaptı.1933’te Fransız Komünist Partisine üye oldu. Bu tarihten 1962lere kadar çeşitli dönemlerde milletvekilliği ve senatörlük yaptı. Zaman zaman da çeşitli fakültelerde öğretim görevlisi olarak bulundu. 1956 da Komünist Partisi siyasi büro şefi oldu. Marksist Araştırma ve İncelemeler Enstitüsü Müdürlüğü yaptı ve Marksizm hakkında araştırmalarda bulundu. Marksit felsefeyi çeşitli cepheleriyle ortaya koyan pek çok eser kaleme aldı. Türkçe’ye Jean Paul Sartre ve Marksizm, Sosyalizm ve Ahlak, İslâmiyet ve Sosyalizm adlı eserleri çevrildi. Garaudy 1981 yılında Müslüman oldu. İslâm ile ilk karşılaşması Cezayir de oldu. 1940 larda üç yıl hapse mahkum edilen Garaudy, Cezayir sahrasında askeri bir kışlada tutuklu kalmıştı. Hapishanede çıkan bir isyana liderlik ettiğinden bölgedeki Fransız komutanı onu idama mahkum etmiş ve cezayı infaz etmesi için de Cezayirli bir Müslüman askere emir vermişti. Müslüman asker ateş etmeyi reddetmiş ve Müslüman bir askerin şerefinin, silahsız bir adama ateş etmeye mani olduğunu söylemişti. 80’li yılların başında İslâm İstikbalimize Yerleşecek ve İslâm’ın Vaat Ettikleri isimli eserlerini neşretti. Nihayet Katolik Kilisesinin Filistin meselesi hakkındaki menfi tutumunun içyüzüne vakıf olduktan sonra İslâm a girme kararı kesinleşti. Roger Garaudy Müslüman olduktan sonra Reca Carudi ismini almıştır.

#29

SORU: Roger Garaudy’nin görüşleri hakkında bilgi veriniz?


CEVAP: 70’li yıllar onun için politikadan uzak ve ilmi araştırmalarla dolu bir dönem oldu. Araştırmacı ve dinamik karakteri onu yeni sahalara yöneltti. Batı Medeniyeti’nin, üçüncü dünyanın ve daha genelde insanlığın temel problemleri ve geleceği hakkında yoğun araştırmalar yaptı. Bu çalışmaların önemli ürünlerinden biri olarak Yaşayanlara Çağrı isimli eserini yayınladı. Bu kitabında özet olarak şunları söylüyordu: Bugün bizler öyle bir mecraya girdik ki, sistemimizin bütün gidişatı intihara doğru… Faustçu olarak adlandırabileceğimiz bir kültür modeline bağlı olarak büyüyor, gelişiyoruz. Faustçu kültür ise, ferdiyetçiliği ve kuru akıl anlayışını insanlar ve tabiat üzerine hâkim kılmak esasına dayanıyor. İşte bu perspektif içinde her geçen gün felakete doğru ilerliyoruz. Çünkü bu büyüme modeli insan ile tabiat arasındaki ilişkileri asıl mecrasından uzaklaştırmaktadır. Cemiyetlerimiz, orman insanı ferdiyetçiliği ile totalitarizm arasında gidip gelmektedir. Fakat asla bir cemaat düşüncesine sahip olamadık. İnsandaki ulvi duygu varlığını, ilahi yönü hep ihmal ettik, bu hislerin gücüne inanmadık. Ona göre, büyüme sadece iktisadi ve siyasi bir fenomen değil her şeyden önce bir iman fenomenidir. Günümüzde insan, yalnızca üretmek ve yalnızca tüketmek için vardır… Bilimsel sosyalizm dedikleri de bu bozuk iktisat anlayışının bir uzantısıdır.

#30

SORU:

Başta Kahire, Hindistan ve İstanbul olmak üzere birçok İslam ülkesinde bulunan, Ayasofya ve Sultan Ahmet camilerinde vaazlar veren ve Meclis-i Kebir-i Maarif üyeliğine seçilen çağdaş İslam düşünürü kimdir?


CEVAP:

Cemâleddîn Afgânî, 18 yaşında Hindistan’a gitmiş. Buradan birçok Müslüman memleketlere uğradıktan sonra Mekke’ye yönelerek Hacc ibadetini yerine getirmiştir. Sonra memleketi Afganistan’a dönmüş. Afganistan’dan Hindistan’a gelişi İngilizler tarafından tehlike olarak görülmüş ve Hindistan’ı terk etmek mecburiyetinde bırakılmıştır. Oradan Kahire’ye gitmiş ve çok iyi karşılanmıştır. Ezher hocaları ve öğrencileri ile özel dostluklar kurmuş ve evinde birçok insana ders vermiştir. Mısır’dan sonra İstanbul’a gelmiş. Ayasofya ve Sultan Ahmet camilerinde vaazlar vermiş, kısa süre sonra kendisi Meclis-i Kebir-i Maarif azalığına getirilmiştir.


#31

SORU:

Cemâleddîn Afgânî’nin Muhammed Abduh ile birlikte çıkardıkları Arapça haftalık gazetenin adı nedir?


CEVAP:

Muhammed Abduh'la birlikte müslümanları Batı'nın sömürgeciliğine karşı harekete geçirmeyi hedefleyen Arapça haftalık bir gazete olan El-Urvet el-Vuskâ'yı çıkardı. Çok geçmeden İngilizler gazeteyi Mısır ve Hindistan'da yasakladılar; yine de kısa ömrü boyunca bu ülkelerde bir etki oluşturmaya muvaffak oldu. Afgânî’nin çıkardığı Urvetu’l-Vuskâ dergisinin, İngilizler’in egemenliği altındaki Müslüman topraklarına girişi yasaktı. Ancak görüşleri başta Muhammed Abduh, Reşîd Rızâ ve mazlum milletlerin haklarını savunan her aydın üzerinde etki bıraktı.


#32

SORU:

Cemâleddîn Afgânî’nin materyalizme karşı yazdığı eserin adı nedir?


CEVAP:

En önemli eseri materyalistlere karşı yazdığı “er-Redd ale’d-Dehriyyîn” adlı kitabıdır. Bu eser sağlığında Türkçeye çevrilip bizzat kendisinin yazdığı bir mektup ile II. Abdülhamit’e takdim edilmişti. Cemâleddin materyalist tarih yorumunu savunan partizanların ancak kafa kurcalayıp yanıltmaya yönelik mantık hatalarıyla dolu kelime yığınlarından oluşan iddialarını ve onların icraatını daha Avrupa'da iyice tanımamışken sert bir dille kınamıştır.


#33

SORU:

Çağdaş İslam düşüncesinin en önemli şahsiyetlerinden biri olan Cemâleddîn Afgânî’den çok etkilenen Mısırlı düşünür, sosyolog ve ıslahatçı kimdir?


CEVAP:

Mısırlı büyük bir düşünür, sosyolog ve ıslahatçı olan Muhammed Abduh, çağdaş İslâm düşüncesinin en önemli simalarından biri kabul edilir.


#34

SORU:

“Müslüman Hayırseverler Cemiyeti” ve Arapça Eserleri Canlandırma Cemiyeti gibi yapıların kurucuları arasında olan çağdaş İslami düşünürü kimdir?


CEVAP:

Muhammed Abduh, fakirlere maddî-manevî yardım yapmak ve eğitim seviyelerini yükseltmek amacıyla kurulmuş olan "Müslüman Hayırseverler Cemiyeti"nin kurucularından biriydi. Abduh, klasik yazarların şaheserlerini yayınlayacak olan "Arapça Eserleri Canlandırma Cemiyeti" isimli bir dernek daha kurdu. Diğer yandan Şeriat Mahkemelerinin ıslahı için de çalıştı.


#35

SORU:

Çağdaş İslam düşüncesinin önemli simalarından biri olan Muhammed Abduh’un savunduğu belli başlı düşünceler nelerdir?


CEVAP:

Muhammed Abduh düşüncesinin temellerini şöyle sıralamak mümkün:

Felsefî tefekkür bizi, varlığımızı tam bir tecrübe ve şuurla kavramamız için aktif olarak dünyada yerimizi almaya, sorumluluklarımızı yerine getirmeye yöneltmeli, inzivaya çekilip murakabeye dalmaya sevk etmemeliydi.

Mantık ilmi hakkındaki düşünceleri de, Abduh'un doğru düşünce ile amel-i saliha arasında dinamik bir ilişkinin var olduğuna dair kesin inancını niteler görünmektedir.

Abduh, aklî delillerin imanı zayıflatmayıp aksine güçlendireceğine ve düşünme sanatı ve bilimi olan mantığın değerini tam olarak kavramanın İslâm kelâmı için zorunlu olduğuna dikkat çekmiştir.

Bazılarının iddia ettiği gibi içtihad kapılarının kapalı olmadığını, aksine, değişen hayat şartlarının ortaya çıkardığı sorunlara tatmin edici cevaplar vermek için ardına kadar açık olduğunu söylemiştir.

Abduh, İslâm'ın aslında akılcı bir din olduğunu ileri sürmüştü. "İslâm", demişti, "insanı din adamlarının otoritesinden kurtarıp Allah'la yüz yüze getirmiş ve ona hiçbir aracıya bel bağlamamayı öğretmiştir."


#36

SORU:

Muhammed Abduh’un hür irade konusuyla ilgili görüşü nasıldır?


CEVAP:

Hür irade konusuna da son derece pragmatik yaklaşmıştır. Abduh, Allah'ın her şeyi ezelden bilmesi ile ilgili olarak şöyle der: "Allah'ın her şeyi bilmesi, kulun kendi iradesi ile ne yapacağını, yerine getirdiği için mükâfatlandıracağı ameli falan zamanda işleyeceğini bilmesi gerçeğini içerir." Abduh'a göre, bu önceden bilme, insanın belli bir ölçüde ihtiyar sahibi olmasını önleyemez: "Allah'ın her şeyi biliyor olması, insanı dilediğini seçmek ve seçimi doğrultusunda amel işlemekten alıkoyamaz." Allah'ın olmuş ve olacak her şeyi bilmesinin ne insanı amel işlemeye zorladığı, ne de amelden alıkoyduğu söylenemez. Abduh, insanın hür olduğunu açıklamak ve ispat etmek için, hemen her seferinde, Descartes gibi vicdanın tanıklığına başvurur. Aynı şekilde, günlük hayatta kişinin amellerini etkilemekte olan sağduyuyu da buna delil olarak ileri sürer. Dahası ona göre, irade-i cüz'iyeyi yok kabul ettiğimizde ilâhi emirlerin hiç bir anlamı kalmayacaktır.


#37

SORU:

İsmail Hakkı İzmirli, telif ve tercüme işi için hangi kurum bünyesinde görev almıştır?


CEVAP:

İsmail Hakkı İzmirli, Eğitim Bakanlığı, yani o zamanki adıyla Maarif Nazırlığının bünyesinde olan Encümen-i Teftiş ve Muayene Heyetinde bulundu. Bakanlığa bağlı bir büro olan bu kurum; telif, tercüme vs. bastırılmak istenen eserleri inceler, bastırılmasında sakınca bulunmayanların bastırılması için izin verirdi.


#38

SORU:

Yeni İlm-i Kelam; Miyaru'l-Ulum; Mantıki Tatbiki ve Fenn-i Esalib; Kitabu'l-İfta ve'l-Kaza; İlm-i Mantık; Hikmet-i Teşri;Usul-i Fıkıh Dersleri ve Arab Felsefesi gibi eserleri kaleme alan çağdaş İslam düşünürü kimdir?


CEVAP:

İsmail Hakkı İzmirli, Kur’an İlimleri, hadis, kelam, fıkıh, felsefe ve mantık alanlarında birçok eser kaleme aldı. Bunlardan bazıları; Yeni İlm-i Kelam; Miyaru'l-Ulum; Mantıki Tatbiki ve Fenn-i Esalib; Kitabu'l-İfta ve'l-Kaza; İlm-i Mantık; Hikmet-i Teşri;Usul-i Fıkıh Dersleri; Arab Felsefesi;Fenni Menahic; Muhtasar Felsefe-i Ula; Mizanu'l-İtidal; Felsefe Dersleri; Muhassalu'l-Kelam ve'l- Hikme; Ihvan-ı Safa Felsefesi; Mulahhas İlm-i Tevhid; Felsefe-i İslâmiyye Tarihi; Müslüman Türk Filozofları; Arab Filozofu el-Kindi; Ebu Bekir Razi ve Felsefesi’dir.


#39

SORU:

İsmail Hakkı İzmirli’nin ilim-din-akıl ilişkisine dair görüşü nedir?


CEVAP:

İsmail Hakkı İzmirli, ilim ile dini bir bütün kabul eder. Onlar arasında bir çelişki ve çatışma görmez. Doğru bilginin kesinlikle dini verilere ters olmadığını söyler. O, tüm çalışmalarında bu konuyu ön planda tutmuş, ilim ile dinin bütünlüğü görüşünü savunmuştur. Ona göre, İslâm akla büyük değer verir. Kur’an akıl sahiplerine hitap eder ve insanları akletmeye çağırır. Dinin çağrı yolu da akıldır. Yüce Allah’ın varlığının ve birliğini anlamak, insanlığa gönderdiği ilahî çağrıyı açıklamak için de akıl gerekir. Zira, İslâm dini aklı kesin ve kaçınılmaz bir delil olarak kabul etmektedir. İzmirli’ye göre dinimiz birçok ayetle insanları tefekküre, tezekküre, itibara, tedebbüre, teakkule ve tefehhüme davet eder. Nazar ve tefekküre ait ayetlerin sayısı 500 den fazladır. İslâm akıl nurunu söndürmez, basiret meşalesini köreltmez. Aksine düşünceyi kuvvetlendirir, fikri düzeltir, akla rehber olur, ulaşamadığı hakikate aklı aydınlatır, göremediği zarar ve tehlikelerden onu kurtarır, akıl için ilahi bir kandil olur, onu nurundan faydalandırır.


#40

SORU:

Sırât-ı Müstakim ve Sebîlürreşâd’da çok sayıda makalesi yayımlanan ve Ahlâk-ı İslâmiyye Esasları, Mebâdi-i Felsefeden İlmu’n-Nefs (G. Fonsgrive’den tercüme), İslâm’da Daavâ-yı Kavmiyyet, Sahih-i Buhari Muhtasarı Tecrid-i Sarih Terceme ve Şerhi gibi eserleri kaleme alan çağdaş İslam düşünürü kimdir?


CEVAP:

Bananzâde Ahmet Naim’in eserleri şunlardır: Ahlâk-ı İslâmiyye Esasları, Mebâdi-i Felsefeden İlmu’n-Nefs (G. Fonsgrive’den tercüme), İslâm’da Daavâ-yı Kavmiyyet, Sahih-i Buhari Muhtasarı Tecrid-i Sarih Terceme ve Şerhi, Felsefe Dersleri, İlm-i Mantık,  Kırk Hadis, Temrinât. Sarf-ı Arabî’ye Mahsus Temrinât ve Mekteb-i Sultanîye Mahsus Sarf-ı Arabî ve Temrinât.  Ayrıca Sırât-ı Müstakim ve Sebîlürreşâd''da birçok makalesi yayımlanmıştır.


#41

SORU:

Banbanzâde Ahmet Naim’e göre İslam dünyasının karşı karşıya bulunduğu problemlerinin sebebi nedir?


CEVAP:

Ahmet Naim İslâm Milletinin içine düştüğü problemleri şöyle sıralar; Kuvvet hazırlamada kusur yapma yani teknik yetersizlik. İlerlemeye ayak uyduramama. Ruh ve beden olarak gevşeklik ve tembellik gösterme. Bilgisizlik ve ilme gereken önemin verilmemesi. İslâm kardeşlik ve dayanışmasının bozulması. İdarecilerin yetersizliği ve sırf iktidar ihtirası, aşırı batı taklitçiliği. Bütün bu sorunlara çözüm ise yeniden yenilenerek İslâm’ın ilkelerine sarılmaktır.


#42

SORU:

İstiklal Marşı’nın ve Safahat adlı eserleri kaleme alan çağdaş İslam düşünürü kimdir?


CEVAP:

Mehmet Âkif Ersoy’un kaleme aldığı İstiklâl Marşı, 12 Mart 1921’de TBMM’de millî marş olarak kabul edildi. Şiirine karşılık verilen para ödülünü büyük imkânsızlıklar içinde olmasına rağmen kabul etmedi. Mehmed Âkif’in sağlığında yedi ayrı kitap halinde bazıları birkaç defa basılan, ölümünden sonra tek cilt olarak yayımlanan ve tamamı aruzla yazılmış 11.240 mısralık 108 manzumeden ibaret külliyatının genel adı Safahaf'tır.


#43

SORU:

Mehmet Âkif makale ve çevirilerini daha çok hangi dergilerde yayınlamıştır?


CEVAP:

Mehmed Akif'in on sekizi manzum olan ve Safahat'a alınmış bulunan elli yedi tefsir yazısının tamamı Sebîlürreşâd'ın 183. sayısından itibaren muhtelif nüshalarında "Tefsîr-i Şerif” başlığı altında yayımlanmıştır. 1908'den önce Resimli Gazete ile Servet-i Fünûn'da yayımlanmış ve ayrıca basılmamış olanların dışında kalan çevirileri tamamen Sebîlürreşâd ve Sırât-ı Müstakim''deki yazılardır. Mehmed Akif'in makaleleri ve tercüme yazıları gibi Safahaftaki şiirlerinin çoğu da Sırât-ı Müstakim ve Sebîlürreşâd dergilerinde yayımlanmıştır.


#44

SORU:

Mehmet Âkif’i düşünsel açıdan en çok etkileyen İslam düşünürleri kimlerdir?


CEVAP:

Mehmet Âkif’in düşünsel manada etkilendiği şahıslar, Cemâleddîn Afgânî, Muhammed Abduh ve Abdürreşîd İbrahim’dir.


#45

SORU:

Meşhur Kur’an tefsiri “Hak Dini Kur’an Dili” adlı eserin müellifi kimdir?


CEVAP:

Elmalılı Hamdi Yazır’ın eserleri şunlardır: Hak Dini Kur'an Dili, İrşâdü'l-Ahlâf fî Ahkâmi'l-Evkaf, Hz. Muhammed'in Dini İslâm, Metâlib ve Mezâhib, İstintâcî ve İstikrâî Mantık.


#46

SORU:

Muhammed İkbâl’in kişiliğini oluşturan üç boyut hangileridir?


CEVAP:

İkbal’in kişiliğinde birbirlerini tamamlayan üç boyut müşahede etmekteyiz: Gönlü İslâm inancıyla yanıp tutuşan mümin İkbal; estetik duygusunun en üst çizgisini yakalayan şâir ve sanatkâr İkbal ve sanatını, evrensel düşüncenin formları ve muhtevasıyla zenginleştirerek yepyeni bir düşünce sistemi kurmaya çalışan mütefekkir İkbal.


#47

SORU:

Düşünce tarihi ve felsefeye ilişkin elliden çok eser veren, Türk dergiciliğinde de önemli bir yeri olan ve “İnsan” dergisini çıkaran Türkiyeli çağdaş İslam düşünürü kimdir?


CEVAP:

Hilmi Ziya Ülken’in düşünce tarihi ve felsefeye ilişkin elliden çok eser vermiş, birçok çeviri yapmıştır. Türk dergiciliğinde de önemli bir yeri vardır. Özellikle Selahattin Eyüboğlu ve Cemalettin Ezine ile birlikte çıkardığı “İnsan’’ dergisi, bir dönemin aydın dünyasında hümanist yaklaşımıyla büyük bir etki bırakmıştır. Felsefe yıllıkları yayımlamış, sosyoloji ve felsefe dergilerinin çıkmasına önayak olmuş, uluslararası birçok felsefe ve sosyoloji kongresine katılmıştır. Kimi yapıtları yabancı dillere de çevrilen Ülken’in çok yönlü kişiliği; resim, şiir, roman gibi çok değişik alanları kapsıyordu.


#48

SORU:

Sorbonne Üniversitesinde felsefe alanında doktora yapan ilk Türkiyeli olan, doktora tezi “İsyan Ahlakı” adlıyla Türkçeye çevrilen ve “Türkiye’de Maarif Davası” adlı eseri kaleme alan düşünür kimdir?


CEVAP:

Nurettin Topçu, Sorbonne Üniversitesinde lisans eğitimi ve doktora çalışması yapmıştır. Sorbonne’da felsefe alanında doktora yapan ilk Türk öğrenci olan Topçu’nun doktora çalışması, İsyan Ahlakı ismiyle Türkçe’ye tercüme edilmiş olan eseridir.


#49

SORU:

Önceleri Marksizm düşüncesini benimseyen, daha sonra 1981 yılında Müslüman ve “Jean Paul Sartre ve Marksizm, Sosyalizm ve Ahlak, İslâmiyet ve Sosyalizm, İslâm İstikbalimize Yerleşecek ve İslâm’ın Vaat Ettikleri” adlı eserleri telif eden çağdaş İslam düşünürü kimdir?


CEVAP:

Roger Garaudy, 1956’da Komünist Partisi siyasi büro şefi oldu. Marksist Araştırma ve İncelemeler Enstitüsü Müdürlüğü yaptı ve Marksizm hakkında araştırmalarda bulundu. Marksit felsefeyi çeşitli cepheleriyle ortaya koyan pek çok eser kaleme aldı. Türkçe’ye Jean Paul Sartre ve Marksizm, Sosyalizm ve Ahlak, İslâmiyet ve Sosyalizm adlı eserleri çevrildi. Garaudy 1981 yılında Müslüman oldu. İslâm ile ilk karşılaşması Cezayir de oldu. 70’li yıllardaki uzun ve yoğun araştırmalar onu İslâm’ı tanımasına vesile oldu. Bu dönemde çalışmalarının ürünü olarak 80’li yılların başında İslâm İstikbalimize Yerleşecek ve İslâm’ın Vaat Ettikleri isimli eserlerini neşretti. Nihayet Katolik Kilisesinin Filistin meselesi hakkındaki menfi tutumunun içyüzüne vakıf olduktan sonra İslâm a girme kararı kesinleşti. Roger Garaudy Müslüman olduktan sonra Reca Carudi ismini almıştır.