TÜRK DÜŞÜNCE TARİHİ Dersi Osmanlı Düşüncesi soru cevapları:

Toplam 90 Soru & Cevap
PAYLAŞ:

#1

SORU: Osmanlı dönemindeki şartlarla günümüz şartlarının farklılaşmasının neden olabildiği düşünme hatasına ne ad verilmektedir?


CEVAP: Osmanlı dönemindeki şartlarla günümüz şartlarının oldukça farklılaşması anakronizm denilen bir düşünme hatasına yol açabilmektedir.

#2

SORU: Anakronizm nasıl ortaya çıkmaktadır?


CEVAP: Anakronizm, daha çok günümüz için geçerli olan bir takım kavram ya da anlayışları, bu kavram ya da anlayışların söz konusu olmadığı zaman dilimlerinde aramakla ortaya çıkar.

#3

SORU: Anakronizmden kurtulmak için Osmanlılardaki felsefi düşünceyi yalnızca kendi şartları içinde algılamaya çalışmak neye yol açmaktadır?


CEVAP: Anakronizmden kurtulmak için Osmanlılardaki felsefi düşünceyi yalnızca kendi şartları içinde algılamaya çalışmak tarihselcilik adı verilen bir yöntem sıkıntısına yol açmaktadır.

#4

SORU: Osmanlı toplumunun yükseliş ve duraklama dönemlerindeki genel karakterine bakıldığında felsefi düşünme tarzının ve felsefi eserlerin nasıl algılandığı söylenebilir?


CEVAP: Osmanlı toplumunun yükseliş ve duraklama şeklinde anılan dönemlerindeki genel karakterine bakıldığında felsefi düşünme tarzının ve felsefi eserlerin felsefi bir sorun olarak algılanmadığı fark edilebilir. Dini düşünce, Osmanlı pratik hayatının en genel çerçevesini oluşturduğu için, felsefe ancak bu genel çerçeve içinde konumlandırılarak anlamlandırılan bir husustur. Böylece o, Osmanlı toplumunun genel dünya görüşünü belirleyen, dünya görüşünün çerçevesini ya da sınırlarını oluşturan bir anlam dünyası değildir.

#5

SORU: Şerh ve haşiye geleneği nedir?


CEVAP: Şerh ve haşiye geleneği, basitçe bazı metinlerin kısmen yorumlanarak ve açıklayıcı notlar eklenerek yeniden bilimsel tedavüle (dolaşıma) sokulması değildir. O daha ziyade mevcut bir genel dünya görüşü içinde metinlerin ve metinlerde ele alınan konuların yeniden konumlandırılması olayıdır.

#6

SORU: Alfred N. Whitehead’ın bütün Batı düşünce tarihini ‘Platon (Eflatun)’a düşülen notlar’ şeklinde görmesi neden önem arz edebilir?


CEVAP: Whitehead bu sözüyle iki hususa aynı anda işaret ediyor görünmektedir. Birincisi, Platon, Batı düşünce tarihinde oluşturulan felsefe gelenekleri içinde sürekli yeniden konumlandırılan bir büyük düşünürdür. İkincisi, bu geleneklerin hepsi bir şekilde Platon tarafından oluşturulan genel felsefi düşüncenin sınırları içinde kalmaktadırlar. Bu açıdan bakıldığında farklı felsefe gelenekleri aslında Platoncu felsefenin sınırları içinde konumlandırılması gereken ve böylece Platoncu felsefeyi şerh eden, açıklayan, yorumlayan geleneklerdir.

#7

SORU: Osmanlı düşünürü sıfatını hak edenler fikirleri nasıl ortaya çıkarmaktadır?


CEVAP: Osmanlı düşünürü sıfatını hak eden felsefeci, mutasavvıf, kelamcı, fıkıhçı gibi bilginlerin genel tutumu mevcut bir genel dünya algısı ya da çerçevesi içinde sentezleme yoluyla fikir üretmektir.

#8

SORU: Hurufilikten selefi tutuma, kelamcı yaklaşımdan tasavvufi hayata kadar farklı yaklaşımlar neden genel çerçeve içinde konumlandırılmaktadır?


CEVAP: Osmanlının yükseliş ve duraklama dönemlerinde nihilistik, ateistik, materyalist yaklaşımlar gibi genel çerçeveyi yerinden edecek faaliyetler pek dikkat çekmemektedir. Bu nedenle, Hurufilikten selefi tutuma, kelamcı yaklaşımdan tasavvufi hayata değin farklı yaklaşımlar yalnızca genel çerçeve içinde konumlandırılan hususlardır.

#9

SORU: Osmanlı düşünürlerinin çoğunluğu için düşüncenin kendisine dayanacağı zemin ya da mekân sorunu yoktur. İfadesinde yer alan mekân kavramı ile ifade edilmek istenen nedir?


CEVAP: Burada kullanılan mekân kavramı; hem coğrafi anlamda imparatorluk sınırları içinde kalan fiziksel mekânları hem de siyasi, bilimsel, ekonomik, sosyal, sanatsal ve metafiziksel mekânları kapsamaktadır.

#10

SORU: Mantığın, Osmanlı düşünce tarzında en fazla önem arz eden disiplinlerden biri olmasının nedeni nedir?


CEVAP: Son dönemler dışında Osmanlı düşünürleri için mekân sorunu olmadığından mekânı sabit olarak algıladıklarından geriye kalan sorun bu mekânlar içinde farklı unsurların bir araya getirilerek yeni biçimlere kavuşturulması yani sentezlenmesidir. Bu sentezleme işlemi kural ya da ilkelerini mantıktan alır. Bu nedenle Osmanlı düşünce tarzında en fazla önem arz eden disiplinlerden biri mantıktır.

#11

SORU: Osmanlı düşüncesinde mantığın yerini anlayabilmek için hangi unsurları göz önünde bulundurmak gerekmektedir?


CEVAP: Osmanlı düşüncesinde mantığın yerini görebilmek için sadece medreselerde okutulan mantık eserlerine bakmak yeterli değildir. Belki mantığın daha fazla önem arz ettiği yerler -siyasi ve ekonomik alanların yanı sıra- felsefe, kelam, edebiyat (özellikle şiir, aruz vezni), hat sanatı, tezhip ve mimaridir. Bu alanlarda mantığın kullanım tarzlarına dikkat edildiğinde onun basitçe bir alet ilmi olarak görülmediği fark edilebilir.

#12

SORU: Mantık nedir?


CEVAP: Mantık, her şeyden önce Allah’ın varlıkları yaratma tarzının yani âlemdeki düzenliliğin açığa çıkma tarzıdır.

#13

SORU: İslâm’daki tek Tanrı inancı ile mantık arasındaki ilişki nasıl açıklanabilir?


CEVAP: İslâm’daki tek Tanrı inancı en büyük desteğini âlemin düzenliliği fikrinden aldığı için, bu düzenliliğin tecellisini en fazla yakalama imkânını veren disiplin mantıktır.

#14

SORU: Osmanlı düşünürleri için mantık nasıl bir disiplindir?


CEVAP: Osmanlı düşünürleri için mantık, genel çerçeve ya da mekân içinde oluşturulacak sentez faaliyetinin kurallarını veren bir disiplindir.

#15

SORU: Neden mantık, estetik imar çabasının zorunlu bir unsurudur?


CEVAP: Çünkü mantık, kurulacak sistemin iç ahengini oluşturma tarzıdır. Bu nedenle mantık, estetik imar çabasının zorunlu bir unsurunu oluşturmaktadır.

#16

SORU: Osmanlı düşünürlerinin mimar anlayışının en önemli kaygısı nedir?


CEVAP: Bu anlayışın en önemli kaygısı ‘estetik’tir.

#17

SORU: Osmanlı düşünürleri zihnin, ruhun, inancın, sözün, kulağın, eylemlerin, toplumun ve maddi yapıların estetik ahengine nasıl yaklaşmaktadırlar?


CEVAP: Osmanlı düşünürlerinin zihnin estetik ahengi için felsefeye, ruhun estetik ahengi için tasavvufa, inancın estetik ahengi için kelama, sözün estetik ahengi için şiire, kulağın estetik ahengi için musikiye, eylemlerin estetik ahengi için ahlaka, toplumun estetik ahengi için siyaset, ekonomi ve hukuka, maddi yapıların estetik ahengi için mimariye aynı mantık kuralları ile yaklaşmaktadırlar.

#18

SORU: Osmanlı’nın yükseliş ve gelişim dönemlerinde kelamcı, mutasavvıf, fıkıhçı, felsefeci, hat ve musiki sanatkârları, siyasetçi ve mimar arasında ‘estetik imar bilinci’ noktasında neden çok fark yoktur?


CEVAP: Bir celi sülüs yazının istifinde (kompozisyonunda) gözetilen iç ahenk ya da mantık ile aruz vezninde yazılan bir şiirin iç ahengi, bir Selatin (Sultanların yaptırdıkları) camiinde gözetilen ayrıntıların arasındaki iç ahenk ile bir Kâr-ı Neva (uzun usullerle bestelenen musiki eserleri)’daki iç ahenk sabit bir mekân algısını (genel çerçeveyi) baştan kabullenir. Bunların hepsi sabit mekân ya da genel çerçeve içinde oluşturulmaya çalışılan sentez faaliyetinin aynı mantığı izlediklerini gösterir. Bu nedenle Osmanlı’nın yükseliş ve gelişim dönemlerinde kelamcı, mutasavvıf, fıkıhçı, felsefeci, hat ve musiki sanatkârları, siyasetçi ve mimar arasında ‘estetik imar bilinci’ noktasında pek farklılık yoktur.

#19

SORU: Estetik imar bilincinin temel hedefi nedir?


CEVAP: Estetik imar bilincini yönlendiren temel unsur dini bir dünya görüşü olduğundan, Allah’ın kâinatta kurmakta olduğu düzenin bir tür yansıması, izdüşümü ya da benzerini üretmek temel hedeftir.

#20

SORU: Osmanlıların fizik ve metafizik araştırmalarına neden hikmet adını vermişlerdir?


CEVAP: Beşeri alanda oluşturulması gereken düzen (sentez)’in temel ideası, fikri, orijinali zaten Allah tarafından kâinatta (asıl) yaratılmıştır. Bu durum Osmanlıların fizik ve metafizik araştırmalarına neden hikmet adını verdiklerini de gösterir. Hikmet, Allah’ın düzenine uyum sağlayarak beşeri alanı düzenleyebilmektir.

#21

SORU: Hikmetin soyutlayıcı olma nedeni nedir?


CEVAP: Hikmetin açığa çıkarılma tarzı temelde mantığa dayandığı için soyutlayıcıdır.

#22

SORU: Osmanlı düşünürleri için felsefe, kelam, fıkıh, hat, musiki, şiir ve mimari gibi alanlarda önemli olan nedir?


CEVAP: Osmanlı düşünürleri için felsefe, kelam, fıkıh, hat, musiki, şiir ve mimari gibi alanlarda önemli olan tek tek nesnelerin (sentezde yer alan unsurların) kendileri değil, aralarındaki soyut ilişkidir.

#23

SORU: Tek tek unsurlar arasında kurulan soyut ilişkilerin kavranması neyi gerektirmektedir?


CEVAP: Tek tek unsurlar arasında kurulan soyut ilişkilerin kavranması kaçınılmaz olarak ayrıntılı bir kavram dünyasına sahip olmayı gerektirmektedir.

#24

SORU: Osmanlı düşüncesi nasıl bir yapıya sahiptir?


CEVAP: Osmanlı düşüncesi ‘teşhir’ ya da ‘kendini gösterme’ anlayışından farklı olarak, muhatabın ayrıntılı bir kavram dünyasına sahip olmasını, soyutlama faaliyeti içine girerek tek tek unsurlar arasındaki soyut ilişkileri fark etmesini gerektiren bir yapıya sahiptir.

#25

SORU: Tüm estetik yapıların genel sorunu nedir?


CEVAP: Tüm estetik yapıların genel sorunu kendi içine kapalılıktır.

#26

SORU: Estetik yapılar nasıl yapılardır?


CEVAP: Estetik yapılar, iç ahenge önem veren, kendi içinde tutarlı olan, kısacası kendi içine kapalı anlam dünyalarına sahip yapılardır.

#27

SORU: Estetik yapılar kendi dışını neden kaos olarak görmektedir?


CEVAP: Estetik yapılar kendi içlerinde mükemmellik idealine göre kurgulanan (sentez işlemine dayalı) yapılar olduğundan kendi dışını bir anlamda kaos (karışıklık) olarak görür.

#28

SORU: Osmanlı düşünürleri dünyayı estetik olarak kaça ayırmışlardır?


CEVAP: Osmanlı düşünürleri dünyayı estetik olarak iç ve dış şeklinde ikiye ayırmışlardır.

#29

SORU: Osmanlı düşünürlerinin iç ve dış estetik ayrımı neyi ifade etmektedir?


CEVAP: Burada iç, estetik imar faaliyetinin gerçekleştiği mekânları ve dış ise bu imar alanının dışında kalan dünyayı göstermektedir.

#30

SORU: Osmanlı düşünürlerinin dış dünyadan ve özellikle Avrupa’daki gelişmelerden zamanında yeterince haberdar olamama nedenleri nedir?


CEVAP: Dünyanın iç-dış mantığıyla estetik açıdan ikiye ayrılması kendi içine kapanmayı da beraberinde getirdiği için Osmanlı düşünürlerinin, duraklama döneminin sıkıntılarını fark edinceye değin, dış dünyadan ve özellikle Avrupa’daki gelişmelerden zamanında yeterince haberdar olamadıkları anlaşılmaktadır.

#31

SORU: Duraklama dönemi felsefi açıdan nasıl açıklanabilir?


CEVAP: Bu dönem felsefi açıdan; ‘Ben’in ‘Sen’ veya ‘Başkası’ aracılığıyla kendisini yeniden fark etmeye başlaması dönemidir.

#32

SORU: Yükseliş döneminin genel karakteristiği olan estetik imar kaygısı duraklama döneminde yerini neye bırakmıştır?


CEVAP: Yükseliş döneminin genel karakteristiği olan estetik imar kaygısı duraklama döneminde yerini iç ve dış arasındaki genel kabullerin sarsıntısına yani kendi kendine yetmezlik kaygısına bırakmaya başlamıştır.

#33

SORU: Bilincin kendi içinde bölünmesi sorunu nedir?


CEVAP: Osmanlı düşünürlerinin kısmen eğitim, bilim, askerlik, hukuk gibi alanlarda yenilik arayışları içine girdikleri ve kendi dünyalarını eski ve yeni şeklinde iki farklı açıdan algılamaya başladıkları görülmüştür. Bu duruma bilincin kendi içinde bölünmesi sorunu adı verilmektedir.

#34

SORU: Duraklama dönemi Osmanlı düşünürlerinin ayrıcalıklı özelliği nedir?


CEVAP: Duraklama dönemi Osmanlı düşünürlerinin ayrıcalıklı özelliği bölünmüş bilinç sorunuyla yüzleşmeleridir.

#35

SORU: Bilinç durumu ile estetik imar bilinci arasındaki fark nedir?


CEVAP: Estetik imar bilinci, biraz da klasik hiyerarşik varlık ve kâinat anlayışının etkisinde farklı unsurları kendi aralarında dikey (hiyerarşik) olarak organize ederken, bölünmüş bilinç farklı unsurları eski ve yeni şeklinde tarihsel (yatay) olarak organize etmeye başlamıştır.

#36

SORU: İç ve dış kavramlarının anlam sınırlarının iyice dönüştürülmesinde etkili olan unsurlar nelerdir?


CEVAP: Özellikle Viyana bozgunu sonrasında Osmanlı Devletinde askeri ve siyasi anlamda ortaya çıkan başarısızlıklar ve toprak kayıpları iç ve dış kavramlarının anlam sınırlarını iyice dönüştürmüştür.

#37

SORU: ‘Sabit mekân’ algısı neden büyük oranda ortadan kaldırılmıştır?


CEVAP: İmparatorluğun eğitimden ekonomiye, siyasetten bilime, askeri güçten toprak bütünlüğüne değin çok farklı alanlarda sürekli kayıplara ve güçsüzlüğe maruz kalması, yükseliş dönemine hâkim olan ‘sabit mekân’ algısını büyük oranda ortadan kaldırmıştır.

#38

SORU: Sabit mekân algısının ortadan kalkmasıyla Osmanlı düşünürleri hangi sorunla karşılaşmışlardır?


CEVAP: Sabit mekan algısının ortadan kalkmasıyla Osmanlı düşünürleri kaçınılmaz olarak belki ilk kez mekan(sızlık), zemin(sizlik) yani kaos sorunuyla yüzleşmişlerdir.

#39

SORU: Yükseliş ve çöküş dönemindeki sorular nelerdir?


CEVAP: Yükseliş döneminde sorular daha ziyade ‘hangi unsurların estetik imar faaliyetinin bir parçası olacağına dair iken, çöküş döneminde sorular ‘hangi zeminde’ siyaset, ekonomi, sanat, felsefe, bilim gibi faaliyetlerin gerçekleştirileceği şeklindedir.

#40

SORU: Osmanlı düşünce tarihinde felsefenin çerçeve veya dünya görüşü haline gelmesinin nedeni nedir?


CEVAP: Özellikle Batı’da üretilen felsefi eserlerin son dönem Osmanlı düşünürleri için çok önem arz etmesi, hızlı bir çeviri faaliyetinin gerçekleştirilmesi, hararetli felsefi tartışmaların yapılması, ateizmden materyalizme, pozitivizmden ruhçuluğa birbirine çok zıt felsefi akımların aynı anda Osmanlı sınırları içinde taraftar bulması genel kaos-kozmos sorunuyla yakından ilgilidir. Felsefe, artık kaybolmakta olan zeminin yerine yeni ve sağlam bir zemin arayışı için hayati önem arz etmeye başlamıştır. Böylece Osmanlı düşünce tarihinde felsefe belki ilk kez konumlandırılan bir husus olmaktan çıkıp, farklı unsurları konumlandırma faaliyetine dönüşmüş, yani çerçeve veya dünya görüşü haline gelmiştir.

#41

SORU: Kayserili Davud’un başarısı nedir?


CEVAP: Onun bir düşünür olarak başarısı bu farklı alanları özellikle İbn Arabi’nin vahdet-i vücud’çu (Varlığın Birliği) öğretisi doğrultusunda felsefi kavramlarla yorumlayarak sentezlemesi yani kelam, tasavvuf ve felsefeyi ortak bir dil içinde buluşturmasıdır.

#42

SORU: Kayserili Davud neden iki farklı dönem arasında bir entelektüel köprü şeklinde görülmektedir?


CEVAP: Kayserili Davud, genel olarak Selçuklu medreselerinde ortaya çıkmış birikimi Osmanlı medreselerine aktardığı için iki farklı dönem arasında bir entelektüel köprü şeklinde görülür.

#43

SORU: Kayserili Davud, zaman anlayışını hangi eserinde belirtmiştir?


CEVAP: Kayserili Davud, zaman anlayışını Nihayetü’lBeyan fi Dirayeti’z-Zaman adlı eserinde dile getirmiştir.

#44

SORU: Bedreddin Simavi’nin eserlerindeki yaklaşım nasıldır?


CEVAP: Bedreddin Simavi düşünür olmanın temel şartını bilgi aktarımından ziyade şahsi görüş ve içtihatlar geliştirmeye bağladığı için eserlerinde kendi şahsi yaklaşımı ön plandadır.

#45

SORU: Bedreddin Simavi hangi yaklaşımları eleştirmiştir?


CEVAP: Bedreddin Simavi, vahdet-i vücud nazariyesi doğrultusunda Varlık, âlem, ruh-beden ilişkisi, ölüm sonrası hayat gibi konulardaki klasik yaklaşımları eleştirmiş ve hemen her hususu Allah’ın varlığının zuhuru açısından açıklamaya çalışmıştır.

#46

SORU: Bedreddin Simavi’nin felsefe, tasavvuf ve kelam alanlarını kapsayan eserinin adı nedir?


CEVAP: Bedreddin Simavi’nin felsefe, tasavvuf ve kelam alanlarını kapsayan eserinin adı Vâridat’tır.

#47

SORU: Bedreddin Simavi’nin neden lehinde ve aleyhinde görüşler ortaya atılmıştır?


CEVAP: Bedreddin Simavi’nin Genelde klasik Ehli Sünnet çizgisinin dışına çıkan yaklaşımları nedeniyle tarihi süreç içinde lehinde ve aleyhinde görüşler ileri sürülmüştür.

#48

SORU: Osmanlı Devletinin ilk şeyhülislâmı kimdir?


CEVAP: Molla Fenari, Osmanlı Devletinin ilk şeyhülislâmıdır.

#49

SORU: Tehafüt geleneği nasıl başlamış ve gelişmiştir?


CEVAP: Tehafüt geleneği ilk önce Gazali’nin Farabi ve İbn Sina’nın felsefi fikirlerini eleştirmek için yazdığı Tehafütü’l-Felasife adlı eseri ile başlamış ve İbn Rüşd’ün hem Gazali’yi hem de yer yer Farabi ve İbn Sina’yı eleştirdiği Tehafütü’t-Tehafüt adlı eseriyle gelişme göstermiştir.

#50

SORU: Osmanlı döneminde Tehafüt geleneği Fatih Sultan Mehmet’in yönetimi esnasında devam etmiş midir?


CEVAP: Evet. Fatih Sultan Mehmet, kendi yönetimi esnasında akli ilimlere olan düşkünlüğü nedeniyle Gazali ve Meşşai filozofların fikirlerinin tartışılmasını dönemin entelektüellerinden talep etmiş ve böylece Osmanlı döneminde Tehafüt geleneğinin devam etmesinde rol oynamıştır.

#51

SORU: Tehafüt geleneğini sürdüren düşünürlerin ortak yönlerinden biri nedir?


CEVAP: Tehafüt geleneğini sürdüren düşünürlerin ortak yönlerinden biri, görebildiği kadarıyla, diğer düşünürlerden farklı olarak tasavvuf geleneği ile ilgilenmemiş olmalarıdır.

#52

SORU: Felsefenin felsefi anlamını çok büyük oranda kaybetmesinin nedeni nedir?


CEVAP: Kuramsal düşüncenin gittikçe gözden düşmesi yani ilimlerin anlamını kendi muhtevalarından kazanma özelliğini gittikçe yitirmesi, felsefe, kelam ve mantık gibi derslerin medreselerde okutulmaya devam etmesine rağmen, felsefenin felsefi anlamını çok büyük oranda kaybetmesinin nedeni olarak görünmektedir.

#53

SORU: İlmi gelişmeler anlaşıldığında, en fazla dikkat çeken husus ne olmuştur?


CEVAP: İlmi gelişmeler anlaşıldıkça, en fazla dikkat çeken husus, Batıda bilginin kendi muhtevasından ötürü anlam kazanması olmuştur.

#54

SORU: Osmanlı düşünürlerinde bilinç bölünmesine ne yol açmıştır?


CEVAP: Osmanlı düşünürleri, yitirdikleri bir klasik değeri (bilginin anlamını kendi muhtevasından kazanmasını) ilerleyen dönemlerde Batı’da bulacaklardır. Bu durum onlarda hem kendi geçmişleri ve yaşadıkları dönem arasında eski-yeni şeklinde hem de yaşadıkları dönem ile Batı dünyası arasında geri-ileri şeklinde bir bilinç bölünmesine yol açacaktır.

#55

SORU: Kâtip Çelebi için nakli ilimlerin kavranmasının temeli neye dayanmaktadır?


CEVAP: Kâtip Çelebi için nakli ilimlerin kavranmasının temelinde akli ilimler vardır.

#56

SORU: Kâtip Çelebi Batı’da ortaya çıkmış olan bir takım ilmi gelişmelerden nasıl haberdar olmuştur?


CEVAP: Kâtip Çelebi, yabancı dil bilenler aracılığıyla Batı’da ortaya çıkmış olan bir takım ilmi gelişmelerden de kısmen haberdardır ve bu açıdan coğrafya ve haritacılık gibi alanlarda klasik yaklaşımla modern yaklaşım arasındaki farkı görebilmektedir.

#57

SORU: Osmanlı yönetimi, askeri, ilmi, teknik anlamda Avrupa’daki gelişmeleri ve kendi sıkıntısını ciddi biçimde fark etmeye başladığında ne yapmıştır?


CEVAP: Osmanlı yönetimi bunları fark ettiğinde Avrupa’ya elçiler göndermiş ve oradaki gelişmelerden kendilerinin haberdar edilmesini istemiştir.

#58

SORU: Osmanlı topraklarında matbaayı ilk kez kim kurmuştur?


CEVAP: Osmanlı topraklarında ilk kez İbrahim Müteferrika’nın matbaa kurmasına izin verildiği bilinmektedir.

#59

SORU: İbrahim Müteferrika kimdir?


CEVAP: İbrahim Müteferrika aslen Avrupalıdır ve çok sayıda Batı ve Doğu dilini bilen bir mühtedidir. Kendisi bir papazın oğlu iken daha sonra mühtedi olduğundan, Hıristiyanlık ve İslâm’ı karşılaştırabilecek biridir ve bu bağlamda özellikle dinler tarihi alanında değer taşıyan ve İslâm’ın üstünlüğünü savunan Risale-i İslâmiye bir eseri vardır.

#60

SORU: İbrahim Müteferrika’nın Osmanlı Devleti’nin toparlanmasına ilişkin görüşünün adı nedir?


CEVAP: İbrahim Müteferrika Osmanlı Devletinin toparlanmasının ancak yeni bir düşünme tarzı ile mümkün olacağına inanır. Bu düşünme tarzının adına da, Kanun-i Kadim’e nispetle, Nizam-ı Cedit (Yeni Düzen) adını verir.

#61

SORU: Bölünmüş bilinç nasıl ortaya çıkmıştır?


CEVAP: Bölünmüş (yatay) bilinç, Osmanlı’nın yenileşme çabalarında açıkça görüleceği üzere öncelikle mekân algısının değişmeye başlamasıyla ortaya çıkmıştır.

#62

SORU: Zeminin ne olacağı sorusu karşısında benimsenen felsefi akımlar hangileridir?


CEVAP: Bu felsefi akımlar pozitivizm, materyalizm, evrimcilik, ruhçuluk, sezgicilik, sosyolojizm, feminizm gibi birbirine kısmen ya da büyük ölçüde zıt yaklaşımları kapsar.

#63

SORU: Materyalizm ile ruhçuluk gibi karşıt felsefeleri savunanların sergiledikleri benzer felsefi tavır nedir?


CEVAP: Bu felsefi tavır metafiziktir.

#64

SORU: Metafizik nedir?


CEVAP: Metafizik, zeminin kendisini salt zihni, maddi veya ilmi düzeyde ‘belirlenebilir’ bir şey olarak kabul eden düşünme tarzıdır.

#65

SORU: Osmanlı düşüncesinin son tarihsel dönüşümü neyi temsil etmektedir?


CEVAP: Osmanlı düşüncesinin son tarihsel dönüşümü klasik metafizikten modern metafiziklere geçişi temsil etmektedir.

#66

SORU: Metafizik hangi açıdan bir kurtuluş öğretisi ya da teolojisidir?


CEVAP: Metafizik kaçınılmaz şekilde gerçekliğin nasıl bir şey olduğunu açıkça resmetmesi, belirlemesi, yani gerçekliğin başı ile sonunu aynı anda kuşatması açısından bir kurtuluş öğretisi ya da teolojisidir.

#67

SORU: Neden son dönem düşünürleri arasında dini inanç yerine tabiatçılığı ya da materyalizmi savunanlar bu felsefeleri bir din gibi algılamışlardır?


CEVAP: Materyalizm, evrimcilik, feminizm, ruhçuluk gibi felsefi akımlar bir felsefi araştırma veya anlamlandırma çabasının ötesinde kurtuluş teolojisi olarak değer üstlenirler. Bu yüzden son dönem düşünürleri arasında dini inanç yerine tabiatçılığı ya da materyalizmi savunanlar yani zemini madde ya da tabiat olarak kabul edenler bir bakıma bu felsefelerin kendilerini bir din gibi algılamış görünmektedirler.

#68

SORU: Metafizik olarak felsefe yapma çabası siyasi alanda Osmanlı Devletinin geleceğini kurtarma adına hangi yaklaşımlarda kendini göstermiştir?


CEVAP: Metafizik olarak felsefe yapma çabası siyasi alanda Osmanlı Devletinin geleceğini kurtarma adına İslâmcılık, Batıcılık ve Türkçülük gibi üç farklı yaklaşımda kendisini açığa vurmuştur.

#69

SORU: Son Osmanlı Devletinde ve Türkiye Cumhuriyeti’nde İslâm düşüncesini radikal biçimde etkileyen olay hangisidir?


CEVAP: Son Osmanlı düşünürlerinin zemin (mekân) kaygısı eşliğinde bir kurtuluş teolojisi yani metafizik olarak felsefeye yönelmeleri, son Osmanlı Devletinde ve Türkiye Cumhuriyeti’nde İslâm düşüncesini radikal biçimde etkilemiştir. Zira bu dönem sonrasında İslâm dini, inanç ilkeleri, kurumları, pratik hayattaki yansımalarıyla artık ‘konumlandırılan’ bir husus haline gelmiştir.

#70

SORU: Materyalist, Ruhçu, Pozitivist, Sosyolojik pozitivist ve Sezgici yaklaşımın önde gelen temsilcileri kimlerdir?


CEVAP: Materyalist yaklaşım en belirgin şekliyle Baha Tevfik, Ruhçu (spritualist) yaklaşım Şehbenderzade Filibeli Ahmet Hilmi, Pozitivist yaklaşım Rıza Tevfik, Sosyolojik pozitivist yaklaşım Ziya Gökalp, Sezgici yaklaşım Mustafa Şekip tarafından temsil edilmişlerdir.

#71

SORU:

Anakronizm nasıl ortaya çıkar?


CEVAP:

Anakronizm, daha çok günümüz için geçerli olan bir takım kavram ya da anlayışları, bu kavram ya da anlayışların söz konusu olmadığı zaman dilimlerinde aramakla ortaya çıkar.


#72

SORU:

Tarihselcilik nasıl bir yöntem sıkıntısına yol açmaktadır?


CEVAP:

Anakronizmden kurtulmak için Osmanlılardaki felsefi düşünceyi yalnızca kendi şartları içinde algılamaya çalışmak ise tarihselcilik adı verilen bir başka yöntem sıkıntısına yol açmaktadır.


#73

SORU:

Dini düşünce nedir?


CEVAP:

Daha açık deyişle dini düşünce, Osmanlı pratik hayatının en genel çerçevesini oluşturduğu için, felsefe ancak bu genel çerçeve içinde konumlandırılarak anlamlandırılan bir husustur.


#74

SORU:

Şerh ve haşiye geleneği nedir?


CEVAP:

Şerh ve haşiye geleneği, basitçe bazı metinlerin kısmen yorumlanarak ve açıklayıcı notlar eklenerek yeniden bilimsel tedavüle (dolaşıma) sokulması değildir. O daha ziyade mevcut bir genel dünya görüşü içinde metinlerin ve metinlerde ele alınan konuların yeniden konumlandırılması olayıdır.


#75

SORU:

‘Osmanlı düşünürü’ ne denir?


CEVAP:

‘Osmanlı düşünürü’ sıfatını hak eden felsefeci, mutasavvıf, kelamcı, fıkıhçı vs. bilginlerin genel tutumu mevcut bir genel dünya algısı ya da çerçevesi içinde sentezleme yoluyla fikir üretmektir.


#76

SORU:

Osmanlı düşünürleri kimlerdir?


CEVAP:

Bu açıdan bakıldığında Osmanlı düşünürleri—son dönemler hariç— ‘genel çerçeve’ ya da ‘dünya görüşü’ diye adlandırdığımız genel sabit mekan (zemin) anlayışı içinde tasarım geliştiren insanlardır.


#77

SORU:

Osmanlı düşünce tarzında en fazla önem arz eden disiplinlerden biri nedir?


CEVAP:

Osmanlı düşünürleri için mekan sorunu olmadığından mekanı sabit olarak algıladıklarından geriye kalan sorun bu mekanlar içinde farklı unsurların bir araya getirilerek yeni biçimlere kavuşturulması yani sentezlenmesidir. Bu sentezleme işlemi kural ya da ilkelerini mantıktan alır. Bu nedenle Osmanlı düşünce tarzında en fazla önem arz eden disiplinlerden biri mantıktır


#78

SORU:

Osmanlı düşünürleri için mantık nedir?


CEVAP:

Osmanlı düşünürleri için mantık, bu bağlamda genel çerçeve ya da mekan içinde oluşturulacak sentez faaliyetinin kurallarını veren bir disiplindir. Bir başka deyişle mantık Allah’ın alemde kurduğu düzenin (kozmos) bir benzerini, bu düzene uyum sağlayacak düzenleri beşeri faaliyet alanları içinde kurma tarzıdır.


#79

SORU:

Osmanlı düşünürlerinin en önemli kaygısı nedir?


CEVAP:

Geldiğimiz noktada Osmanlı düşünürlerinin temelde bir mimar anlayışıyla hareket ettiklerini görebiliriz. Bu anlayışın en önemli kaygısı ‘estetik’tir.


#80

SORU:

Osmanlı’nın yükseliş ve gelişim dönemlerinde kelamcı, mutasavvıf, fıkıhçı, felsefeci, hat ve musiki sanatkârları, siyasetçi ve mimar arasında hangi noktada pek farklılık yoktur?


CEVAP:

Osmanlı’nın yükseliş ve gelişim dönemlerinde kelamcı, mutasavvıf, fıkıhçı, felsefeci, hat ve musiki sanatkârları, siyasetçi ve mimar arasında ‘estetik imar bilinci’ noktasında pek farklılık yoktur.


#81

SORU:

Estetik imar bilincini yönlendiren temel unsur nedir?


CEVAP:

Estetik imar bilincini yönlendiren temel unsur dini bir dünya görüşü olduğundan, Allah’ın kainatta kurmakta olduğu düzenin bir tür yansıması, izdüşümü ya da benzerini üretmek temel hedeftir.


#82

SORU:

Estetik imar bilincini yönlendiren temel hedef nedir?


CEVAP:

Estetik imar bilincini yönlendiren temel unsur dini bir dünya görüşü olduğundan, Allah’ın kainatta kurmakta olduğu düzenin bir tür yansıması, izdüşümü ya da benzerini üretmek temel hedeftir.


#83

SORU:

Osmanlı düşüncesinde tüm estetik yapıların genel sorunu nedir?


CEVAP:

Osmanlı düşüncesinin genel olarak bir estetik imar kaygısıyla hareket etmesi, tüm estetik yapıların genel sorununa maruz kalmasına da yol açmıştır: Kendi içine kapalılık.


#84

SORU:

Estetik yapılar nasıldır?


CEVAP:

Estetik yapılar, iç ahenge önem veren, kendi içinde tutarlı olan, kısacası kendi içine kapalı anlam dünyalarına sahip yapılardır. Estetik yapılar kendi içlerinde mükemmellik idealine göre kurgulanan (sentez işlemine dayalı) yapılar olduğundan kendi dışını bir anlamda kaos (karışıklık) olarak görür.


#85

SORU:

Osmanlı düşünürleri  dünyayı estetik olarak kaça ayırmışlardır?


CEVAP:

Osmanlı düşünürleri zihin (felsefe), ruh (tasavvuf), söz (şiir), inanç (kelam), kulak (musiki), göz (görsel sanatlar), eylem (ahlak), toplum (siyaset, hukuk, ekonomi) ve maddi unsurlar (mimari) gibi alanları kapsayan genel bir estetik imar faaliyetini (medeniyet) gerçekleştirirlerken, miras aldıkları farklı birikimleri sentezleme yoluna gitmişler, ancak tam da bu sentez işlemini yaparken dünyayı estetik olarak iç ve dış şeklinde ikiye ayırmışlardır. Burada iç, estetik imar faaliyetinin gerçekleştiği mekanları ve dış ise bu imar alanının dışında kalan dünyayı göstermektedir.


#86

SORU:

Bilincin kendi içinde bölünme sorunu nedir?


CEVAP:

Avrupa’daki bilimsel, felsefi, siyasi, hukuki, ekonomik ve mimari alandaki köklü değişimler ister istemez Osmanlı düşünürlerinin yavaş da olsa kendileri hakkında bir eleştirel düşünce geliştirmelerine yol açmıştır. Bu yüzden yükseliş döneminin genel karakteristiği olan estetik imar kaygısı duraklama döneminde yerini iç ve dış arasındaki genel kabullerin sarsıntısına yani kendi kendine yetmezlik kaygısına bırakmaya başlamıştır. Osmanlı düşünürlerinin kısmen eğitim, bilim, askerlik, hukuk gibi alanlarda yenilik arayışları içine girdikleri ve kendi dünyalarını eski ve yeni şeklinde iki farklı açıdan algılamaya başladıkları görülüyor. Bu duruma bilincin kendi içinde bölünmesi sorunu adını vermekteyiz.


#87

SORU:

Sabit mekan algısının ortadan kalkmasıyla hangi sorun ortaya çıktı?


CEVAP:

Sabit mekan algısının ortadan kalkmasıyla Osmanlı düşünürleri kaçınılmaz olarak belki ilk kez mekan(sızlık), zemin(sizlik) yani kaos sorunuyla yüzleştiler.


#88

SORU:

Osmanlı Devletinin ilk medresesi kim tarafından kurulmuştur?


CEVAP:

Orhan Gazi tarafından İznik’te kurulan Osmanlı Devletinin ilk medresesinde uzun yıllar müderrislik yapmış olan Kayserili Davud (Davud el-Kayseri), eğitimini Kayseri, Mısır, Tokat Niksar ve İran gibi yerlerde mantık, usul, dini ilimler, kelam, tasavvuf, felsefe, matematik, astronomi gibi çok farklı alanlarda tamamladı.


#89

SORU:

Selçuklu medreselerinde ortaya çıkmış birikimi Osmanlı medreselerine aktardığı için iki farklı dönem arasında bir entelektüel köprü kimdir?


CEVAP:

Kayserili Davud, genel olarak Selçuklu medreselerinde ortaya çıkmış birikimi Osmanlı medreselerine aktardığı için iki farklı dönem arasında bir entelektüel köprü şeklinde görülür.


#90

SORU:

Temel İslâmi ilimlerin yanı sıra mantık, felsefe ve astronomi gibi alanlarda eğitim gören hem fıkıh hem de tasavvuf felsefesi alanında yazdığı eserlerle ilmi önem kazanmış düşünür kimdir?


CEVAP:

Temel İslâmi ilimlerin yanı sıra mantık, felsefe ve astronomi gibi alanlarda eğitim gören Bedreddin Simavi (Şeyh) hem fıkıh hem de tasavvuf felsefesi alanında yazdığı eserlerle ilmi önem kazanmış bir düşünürdür.