TÜRKİYE SELÇUKLU TARİHİ Dersi KURULUŞ DÖNEMİ (SÜLEYMANŞAH VE I. KILIÇ ARSLAN) soru cevapları:

Toplam 38 Soru & Cevap
PAYLAŞ:

#1

SORU:

Türk Tarihi’nin hemen her döneminde görülen taht kavgalarının sebepleri nelerdir?


CEVAP:

Taht kavgaların başlıca sebepleri, iyi işleyen bir veraset hukukunun bulunmaması yanında, kut inancı dolayısıyla hanedanın tüm erkek fertlerinin tahtta hak sahibi oldukları yolundaki anlayış olmuştur.


#2

SORU:

Süleymanşah ve kardeşlerinin Anadolu’ya gelişi nasıl gerçekleşmiştir?


CEVAP:

Anadolu’ya yapılan Türk akınlarına ve beylerine dair bilgi veren kaynaklar, Kutalmışoğulları’ndan ilk kez 1073 yılında Urfa ve Suriye bölgelerinde geçen bazı olaylara karışmışları dolayısı ile yer vermiştir. Suriye’de, Selçuklu Devleti’ne bağlı olan iki Türkmen beyi arasında çıkan bir anlaşmazlıkta Kutalmışoğulları Selçuklu-Abbasi Halifesi karşısında yer alarak esir düşmüş ve Melikşah’ın emriyle İsfahan’a gönderilmişlerdir. Mansur ve Süleymanşah’ın, sonraki yıllarda Anadolu’da fetihlerde bulundukları bilindiğine göre, onların Alp İlig veya Devlet’le birlikte adı bilinmeyen küçük kardeşleri olduğu tahmin edilebilir. Kaynaklar 1095 yılında Urfa hâkimi Ermeni Thoros tarafından zehirlenerek öldürülmesi dolayısıyla Alp İlig’den; 1122 yılında ise Artuklu İlgazi’nin Haçlılar üzerine düzenlediği bir akına katılması vesilesiyle de, Devlet’ten söz etmektedirler. Buna göre Melikşah’ın ölümünden sonra, onların da Süleymanşah’ın oğulları olan yeğenleri Kılıç ve Kulan Arslan’la birlikte hapisten kurtulup Anadolu’ya döndükleri ileri sürülebilir.


#3

SORU:

Türkiye Selçuklu Devleti’nin Büyük Selçuklulara bağlı olarak kurulduğunu savunan görüşlerin dayanakları nelerdir?


CEVAP:

Bu görüşlerden ilkini savunanlar, Sultan Alp Arslan veya Sultan Melikşah yaşarken, hükümranlığın (egemenlik) ortak kabul etmeyeceği ilkesine dayanarak, ikinci bir sultanın değil, ancak tâbi bir melikin var olabileceğini öne sürmüşlerdir. Bu nedenle, Süleyman Şah Anadolu’ya büyük sultan tarafından atanmış olmalıdır. Ayrıca, Süryani Mihail’in yazdığı eserde, Alp Arslan’ın Anadolu’yu, savaşının akışını değiştiren kahramanlığı dolayısıyla, Süleymanşah’a verdiğini yazmaktadır. Buna dayanarak Türkiye Selçuklu Devleti’nin, Sultan Alp Arslan döneminde ve ona tâbi olarak kurulduğunu kabul edenler bulunmaktadır. Kutalmış taht mücadelesini kaybettiğinde yanında bulunan Mansur ve Süleymanşah ile diğer oğulları Alp Arslan tarafından hapse atılmışlardı. Nitekim onlar hakkında 1073-1074 yıllarında Urfa civarında tarih sahnesine çıktıkları döneme kadar, çağdaş kaynaklarda her hangi bir kayda rastlanmamıştır. Bu nedenle Melikşah tahta geçtiğinde yaşanan mücadeleler sırasında, Kutalmışoğulları’nın hapisteyken bile İsfahan’da tehdit oluşturdukları düşünülerek, adeta sürgün şeklinde Anadolu’ya gönderildikleri iddia edilmektedir. Ancak, I. Kılıç Arslan sultan ünvanını Melikşah’ın ölümünden sonra almıştır ve Süleymanşah’ın daha önce sultan ünvanı aldığı gözden kaçırılmıştır. Ayrıca,
Kutalmışoğulları’nın Suriye ve Filistin’de, Selçuklu Devleti’ne bağlı olarak faaliyet gösteren iki Türkmen beyi arasında cereyan eden mücadelede, Selçuklu- Abbasi Halifesi karşıtı blokta yer almış ve iki kardeş yeniden esir düşmüşlerdir. O halde Melikşah tarafından görevlendirilmiş olsalardı böyle bir hadisenin içinde bulunmamaları gerekirdi. Nitekim Melikşah, daha sonra siyasî olayların seyri içerisinde anlatılacağı üzere, Kutalmışoğulları üzerine Anadolu’ya üç defa ordu göndermiş, onlara karşı Bizans’la anlaşma yaparak düşmanca bir politika izlemiştir. Buna karşılık Süleymanşah da onlarla rekabetten kaçınmamış; hatta Şiîlerle İşbirliği etmeyi bile denemiştir.


#4

SORU:

Türkiye Selçuklu Devleti’nin Bizans İmparatorluğu’na bağlı olarak kurulduğu görüşü neden kabul görmemiştir?


CEVAP:

Bu görüşlerden ilki; IX. Mihail Dukas’a karşı ayaklanan Botaniates’in İstanbul’a yürürken, bu sırada İznik’te bulunan Süleymanşah’tan sağladığı yardımla Bizans tahtını ele geçirdikten sonra, İznik’i anlaşma karşılığında Süleymanşah’a bıraktığı şeklindedir (1078). Yani devletin kuruluşu için İznik’in alındığı/verildiği tarih esas alınacaksa, 1078’de Botaniates’e bağlı olarak kurulmuştur denilmektedir. Oysa Süleymanşah’ın bu sırada zaten İznik’i elinde tuttuğu, dolayısıyla meselenin Bizans açısından vermekten ziyade, mevcut durumu kabullenmekten ibaret olduğu görülmektedir. Bizansla ilgli diğer görüş ise, Botaniates’in yerine tahta geçen Aleksios Komnenos’un, Süleymanflah’la yaptığı Drakon Çayı Anlaflmasıyla (1081) bu çayın doğusunda kalan yerleri ona bırakırken kendisine tâbi kıldığı şeklindedir. Bu da aynı şekilde batıdan Norman saldırısına maruz kalan Aleksios’un, iki ateş arasında kalmamak için Boğaziçi’nden çekilmesi kaydıyla, çayın doğusunda kalan toprakları, zaten fiili olarak elinde bulunduran Süleymanşah’a terk etmesinden başka anlam taşımamaktadır. Süleymanşah’ın Bizansla olan ilişkileri ve Drakon Çayı anlaşmasındaki statüsü Büyük Selçuklular’dan da Bizans’tan da yeterince bağımsız olduğunu göstermektedir.


#5

SORU:

Türkler Anadolu topraklarını hangi anlaşma ile almıştır?


CEVAP:

Türkler Anadolu topraklarını, Bizans İmparatoru Aleksios ve Süleymanşah arasında imzalanan Drakon Çayı Anlaşması (Nisan 1081) ile almıştır. Bu anlaşma ile Büyük Selçuklu sultanı ve halife tarafından saltanatı onaylanmayan Süleymanşah, uluslararası alanda kendisini kabul ettirmiştir.


#6

SORU:

Süleymanşah ve halefleri Drakon Çayı Anlaşması ile neyi hedeflemişlerdir?


CEVAP:
  • Çeşitli bölgelerde dağınık halde olan Türk topluluklarının tek idare altına birleştirilmesi ve Anadolu’da siyasi birliğin sağlanması
  • Bunun yanı sıra her devletin askeri ve siyasi kuruluşunu olgunlaştırdıktan sonra, bunu uzun ömürlü kılacak medenî bir hamlenin yapılması gerektiği bilinmektedir. Devletin yaşayabilirliği açısından zorunlu olan bu hamlenin, yıllardır Bizans-Sasanî, Bizans-Arap ve şimdi de Türkler’le savaşlar dolayısıyla tahrip olmuş, ticaret yollarının dışında kalarak ekonomisi çökmüş ve idarî sistemi de iflas etmiş Bizans Anadolusu’nda gerçekleşmesi mümkün değildi. Kaldı ki, tersi mümkün olsa bile kültürel kodların uyuşmadığı değerler üzerinde gerçekleştirilecek bir hamle ancak mutasyonla sonuçlanabilirdi. O halde Süleymanşah’ın bu medenî gelişim için ihtiyaç duyduğu kan naklini yapacağı soydaş ve dindaşlarının bulunduğu büyük Selçuklu coğrafyasıyla bağlantı kurması kaçınılmaz bir zorunluluktu.
  • Devletin kuruluş aşamasından beri hanedanın iki kolu arasında yaşanmakta olan rekabet ve mücadele isteğinin de bu yön değişikliğinde etkili olduğu anlaşılmaktadır. Nitekim ilk iki sultan Süleymanşah ve oğlu Kılıç Arslan bu uğurda Büyük Selçuklularla mücadelede hayatlarını kaybedeceklerdir. 

#7

SORU:

Melikşah’ın Mervanoğulları’nın topraklarını fethe karar vermesinin nedeni nedir?


CEVAP:

Türkiye Selçuklu sultanı Süleymanşah, 1082 yılında Adana, Anazarba, Misis ve Tarsus’u, 1085 yılında da Antakya’yı fethederek, Melikşah’ın kendi hâkimiyet alanına doğru yayılmıştı. Bu nedenle Melikşah, kendi tâbisi olmakla birlikte zaman zaman Şiîlerle işbirliği eden ve Selçuklu karşıtı ittifaklarda yer alan Mervanoğulları’nın topraklarını fethe karar verdi. İbn Cüheyr komutasında birçok Türkmen emirinin de görev aldığı Büyük Selçuklu ordusu Diyar-ı Bekr bölgesine girdi. Bir buçuk yıl süren kuşatmadan sonra Âmid, Hısn-ı Keyfâ, Mardin ve Meyyâfârikîn başta olmak üzere, bölge Büyük Selçuklu egemenliğine geçti. Melikşah’ın zamanlamasının, Mervani emirlerinin tutumları kadar, Süleymanşah’ın ilerleyişiyle bağlantılı ve onun yolunu kesmeye yönelik olduğu açıkça görülmektedir.


#8

SORU:

Melikşah’ın Süleymanşah’ı Müslim. b. Kureyş’den daha tehlikeli gördüğü sonucunu hangi olaylardan çıkarabiliriz?


CEVAP:

Müslim’in Büyük Selçuklu ordusunun Diyar-ı Bekr seferi sırasında Mervani emirine yardıma gelmesi, ordusunun Âmid önlerinde Çubuk Bey tarafından baskına uğratılması; Melikşah’ın Musul’u zapt etmesine rağmen Arap emirinin yerinde bırakılması ve Türkiye sultanına karşı savaşırken yanında Çubuk Bey’in bulunması; Melikşah tarafından Süleymanşah’a karşı tercih edildiğinin işaretidir. Başka bir deyişle Süleymanşah daha tehlikeli görülmektedir.


#9

SORU:

Süleymanşah’ın ölümü Türkiye Selçuklular’ını nasıl etkilemiştir?


CEVAP:

1074 yılında Anadolu’ya giren ve 1075 yılında İznik’i fetheden Süleymanşah, Bizans’taki taht kavgalarına müdahale edecek askeri gücünün yanı sıra; öldüğü 1086 yılına kadar Bizans sınırından Halep kapılarına, Sinop’tan Antakya’ya kadar eni 15, boyu 30 günlük mesafeye ulaşan büyük bir ülkenin hükümdarı konumuna gelmişti. Oysa Süleymanşah’ın ölümünden sonra Melikşah’ın müdahalesi ile bir taraftan taht sahipsiz bırakılırken, diğer taraftan Diyar-ı Bekr, Antakya-Halep, Urfa-Musul hatlarının kesilmiş olması Türkiye Selçuklularını sarsıntıya uğrattı. Süleymanşah’ın ölümü ile naibi olan Ebulkasım hükümdar olarak Bizans ile yapılan mücadeleye devam etmiştir. Ancak, Melikşah Bizans ile onun aleyhine anlaşma yapmış, Ebulkasım üzerine Posuk komutasında yeni bir ordu göndermiş ve nihayetinde Ebulkasım’ın boğdurulmasını sağlamıştır. Yerine kardeşi olduğu tahmin edilen Ebulgazi geçmiş ve Kılıç Arslan dönünceye kadar elde kalan Selçuklu mirasını korumayı başarmıştır.


#10

SORU:

I. Kılıç Arslan, Çaka Bey ve Bizans İmparatoru ile ilişkilerinde nasıl bir strateji izlemiştir?


CEVAP:

I. Kılıç Arslan hükümdar olduğunda İznik Bizans tarafından kuşatılmış durumdaydı. Yaptığı yeni idari düzenlemeler ile İlhan Muhammed’i, diğer valiler üzerine beylerbeyi tayin ederek Bizans’a karşı taarruza geçti. Kılıç Arslan bu amaçla, Bizans’a karşı ittifak ettiği Çaka Bey’in kızıyla da evlenmek suretiyle işbirliğini güçlendirdi. Çaka Bey’in Marmara bölgesinde genişlemesi Kılıç Arslan’ın çıkarlarına ters düşmüş ve bu durum Bizans ile barış yapmasına neden olmuştur. Çünkü Süleymanşah’ın ölümü ile devletin yalnızca güneydoğuya çıkış kapıları kapanmakla kalmamış; Anadolu’da siyasi birlik de parçalanmıştı. Doğuya güvenle dönebilmesinin yolu Bizans’la barıştan geçtiği için Aleksios’la anlaşma yapmakta tereddüt etmedi. Ancak arkasında Çaka Bey gibi muktedir birisini bırakması da uygun olmayacağından onu bertaraf etti.


#11

SORU:

Feodalite neden büyük kitlelerin ezildiği bir siyasi yapı olmuştur?


CEVAP:

Feodalite yegâne üretim alanının toprak ve buna bağlı olarak tek üretim biçiminin tarım olduğu dönemde senyörün (efendinin), çiftçi veya kölelerin topraktan elde ettikleri artık ürünün bir kısmına ya da tamamına zor yoluyla el koyduğu ekonomik ve siyasal düzenin addır. Feodalite toplumun kraldan başlayarak soylular, din adamları, hür köylüler ve köleler olarak piramidal biçimde dizildiği; ancak piramidin tabanında kalabalık kitlelerin ezildiği bir siyasi yapıdır. Feodalitenin en mühim özelliği, kraldan en aşağıdaki soyluya kadar, her vassalın başka bir vassalın süzereni (metbu) olduğu hiyerarşik örgütlenme biçiminden kaynaklanan, merkeziyetçi krallıkların oluşmasını engelleyen âdemi merkeziyetçi yapısıdır.


#12

SORU:

I. Haçlı seferlerinin sebepleri nelerdir?


CEVAP:
  • Roma İmparatorluğu’nun çökmesi ile yaygınlaşan feodalizm, kuraklık-sel gibi doğal afetler nedeni ile ekonomik sorunların artması ve bu nedenle çatışan şövalyelerin İslam dünyasında kendilerine hâkimiyet alanları kurmak istemeleri.
  • Malazgirt Savaş’ından sonra askeri gücü büyük ölçüde kırılmış olan Bizans’ın, Türk ilerleyişini durdurmak için papalıktan defalarca yardım istemesi.
  • Papalığın artık Balkanlar’a geçmesi an meselesi olan Türkleri, kendisi için de tehdit olarak algılaması.
  • Arapların Kuzey Afrika ve Endülüs (İspanya) üzerinden Pireneler’e kadar dayanması ile bu topraklarda İslam’ın yayılmasından Hristiyan dünyasının duyduğu rahatsızlık.
  • Evrensel bir din haline gelen İslamiyet’in Hristiyanlık karşısında insiyatifi elinde bulundurması; özellikle Endülüs’te temsil edilen İslam medeniyetinin giderek genişleyen etki alanına Hıristiyan din adamlarının da girmesi; bu suretle yaşanacak bir İslamlaşma sürecinin kiliseyi çökerteceği korkuları gerçek bir dini sebep olarak Haçlı seferlerinin düzenlenmesine zemin hazırlamıştır. Bunun yanında sefere katılacak dindar Hristiyanları heyecanlandırmak üzere ortaya atlan, Hz. İsa’nın mezarının bulunduğu Kudüs’ün kurtarılması da dini nedenler arasında sayılmaktadır. 

#13

SORU:

Türk ordularının Haçlılar karşısında başarısız olmalarının nedenleri nelerdir?


CEVAP:

Birinci neden Haçlı ordularının Türk ordusuna karşı sayıca çok fazla olmasıdır. Hem İslam hem de Latin kaynaklarında abartılmış olduğu düşünülmekle birlikte bu sayının yüz binlerce olduğu kaydedilmiştir. Diğer bir neden ise, Haçlı ordularının Türkler’in alışık oldukları tarzda bir meydan savaşı yapmaya izin vermeyen ve onların en önemli silahı olan oku etkisizleştiren ağır zırhlı donanımlara sahip olmalarıdır.


#14

SORU:

Haçlı ordularının amaçlarının doğulu Hıristiyanlara yardım etmek yerine kendilerine hâkimiyet alanları açmak olduğunu gösteren olaylar nelerdir? 


CEVAP:

Haçlı kontlarından Bauoudin, Ermeniler’in işbirliği tekliflerini değerlendirip Toros adlı valinin elinde bulunan Urfa’ya girdi. Ancak onu bertaraf edip, Mart 1098’de kendi kontluğunu kurdu. Asıl haçlı ordusu Antakya’yı kurtarıp aldıktan sonra burada Bohemond idaresinde bir prinkepslik kuruldu (Haziran 1098). Bir hayli zayiata uğramakla beraber, bu beklenmedik başarılarla kendilerine güveni artan Haçlılar, kısa bir süre önce Fatımîler’in Türklerden aldığı Kudüs’ü de kuşattılar. Büyük zorluklar ve kayıplara uğramakla birlikte, dindar Hristiyanların bu seferin nihai hedefi saydıkları Kudüs’ü de ele geçirmeyi başardılar (Temmuz 1099). Burada
kurulan krallık diğer haçlı hâkimiyetlerinin de metbûu idi. Haçlılar, imparator Komnenos’a ettikleri bağlılık yeminine uymayarak, bu seferlerden amaçlarının doğulu Hristiyanlara yardım etmek değil, kendilerine hâkimiyet alanları açmak olduğunu gösterdiler. Böylece Bizans bundan sonraki haçlı seferleri boyunca kerhen haçlılarla işbirliği etmek zorunda kalsa bile, Hristiyan dünyasının Doğu ve Batı yüzü arasında zaten mevcut olan anlaşmazlık telafisi mümkün olmayan bir düşmanlığa dönüştü. 1204 yılında haçlıların İstanbul’u zapt ve tahrip etmesiyle neticelendi.


#15

SORU:

Papa II. Paskalis’in 1101 yılı haçlı seferi çağrısını yapmasının nedenleri nelerdir?


CEVAP:

I. Haçlı seferi galibiyet ile sonuçlansa da Haçlılar, sefer yolculuğu ve savaşlar sırasında hastalık ve kıtlık gibi nedenler ile büyük kayıplar vermişlerdi. Kudüs’e kadar varabilenlerin bir bölümü ise kutsal görevlerini yerine getirdiklerini düşünerek ülkelerine dönüyorlardı. Bu durum, Yakındoğu’da kurdukları siyasi yapılarının sürdürülmesi açısından olumsuz bir durumdu. Dolaysıyla bu seferin kazanımlarının korunabilmesi yeni orduların sevk edilebilmesine bağlıydı. Nitekim bundan sonraki haçlı seferlerinin (Dördüncü sefer dışında) hedefi, Outreme adı verilen Latin Doğu’nun yaşatılmasını sağlamak olmuştur. Kudüs düştüğü sırada ölen Urbanus’un yerine geçen Papa II. Paskalis, bu ihtiyaçla yeni bir sefer çağrısı yaptı. Sefere katılanlara önceki Papa tarafından verilen, günahlarının bağlanması gibi imtiyazların aynen devam edeceği vadediliyordu. Ancak ettikleri haçlı yemininin gereğini yapmayanlara da yoğun baskılar uygulanıyordu. Bunun neticesi olarak birinci seferden daha fazla savaşçının katıldığı muazzam ordular toplandı. Avrupa’nın çeşitli ülkelerinden her biri iki yüzer bin kişiyi bulan üç ordu yola çıktı.


#16

SORU:

1101 yılı Haçlı seferi Türkiye Selçukluları açısından nasıl sonuçlanmıştır?


CEVAP:

Birinci haçlı seferlerinde alınan mağlubiyet ile Türkiye Selçuklularının, yeni yurt edindiği topraklarda kurmaya çalıştığı siyasi birlik parçalamıştı. 1101 yılında yeniden düzenlenen haçlı seferlerinde galip olmaları ile haçlıların Latin Doğu’ya yapmayı düşündükleri destek yapılamadı. Türkler, bu zafer ile Anadolu’dan atılamayacaklarını göstermiş oldular. Haçlılar, bu seferde aldıkları mağlubiyet nedeni ile 45 yıl yeni bir sefer düzenleyemedi.


#17

SORU:

Büyük Selçuklu sultanlarının denetimi altında bulunan Halifenin, on dört yıldır Kılıç Arslan’ın saltanatını onaylamadığı; Kılıç Arslan’ın da Halife’yi tanımadığı hangi olay ile anlaşılmıştır?


CEVAP:

22 Mart 1107 tarihinde Musul’a giren Kılıç Arslan, Sultan Tapar adına okunan hutbeyi kendi adına çevirmişti. Kılıç Arslan’ın Musul’da adına hutbe okutmasından sonra Abbasi Halifesi Müstazhir Billah elçi gönderip, hutbede kendi adının zikredilmesi karşılığında Bağdat minberlerinde Sultan’ın adını okutma teklifinde bulundu. Bu bilgi Büyük Selçuklu sultanlarının denetimi altında bulunan Halifenin, on dört yıldır Kılıç Arslan’ın saltanatını onaylamadığı; Kılıç Arslan’ın da Halife’yi tanımadığı gerçeğini ortaya koymaktadır. 


#18

SORU:

Kılıç Arslan’ın ölümü Türkiye Selçukluları için nasıl sonuçlanmıştır?


CEVAP:

Kılıç Arslan’ın öldüğü zaman diliminde Türkiye Selçukluları, Bizans, Ermeni, Danişmendli, Haçlı ve Büyük Selçuklu tehdidi ile yüz yüzeydi. Tuğrul Arslan, Arap, Mesud ve Şahinşah isimli oğullarının en büyüğü 11 yaşında olduğundan, onun ölümünden sonra devlet hükümdarsız kalmıştır. Kılıç Arslan’ın eşi Tuğrul Arslan’ı Malatya’da sultan ilan etmek istemiş ancak, başaramamıştı. 1110 yılında Şahinşah Anadolu’ya dönerek kardeşleri Arap ve Mesud’u hapsederek Konya’ya gitmiş ve tahtı ele geçirmiştir. Bu sırada, Türkiye Selçukluları, Bizans, Ermeni, Danişmendli, Haçlı ve Büyük Selçuklu tehdidi ile yüz yüzeydi. Şahinşah 1110 yılında Konya’da tahtı ele geçirdiği zaman, anlaşmayı bozmuş olan Bizans, Türkleri Anadolu’dan atmak için taarruza geçmiş bulunuyordu. Bu yüzden yeni sultanın ilk işi Bizans’a savaş açmak oldu. Şahinşah, Alaşehir’deki Bizans karargâhına sevk ettiği ordu yenilince, imparatora elçi göndererek onunla barış yaptı. Türkmen beylerinin Bizans’a saldırmaya devam ederek Aleksios’u ciddi bir sonuç alamadan İstanbul’a dönmesini sağladılar (1113). Bir süre Balkanlar’daki sorunlarla ilgilenmek zorunda kalan Aleksios, Kafkaslardaki Kıpçak baskısı ve Gürcü istilâsı dolaysıyla Anadolu’ya gelen on binlerce Türkmen’in Şahinşah’a sağladığı gücü görerek yeniden sefere çıkmak zorunda kaldı. Galibiyet elde eden Şahinşah, İmparator’a elçi gönderip barış talebinde bulundu (1116). Karahisar yakınında İmparatorla buluşarak onunla anlaşmaya vardı.


#19

SORU:

Türkiye Selçuklu Devleti nerede, ne zaman ve nasıl kurulmuştur? 


CEVAP:

Büyük Selçuklu Tarihi dersinde görüldü¤ü gibi, Dandânakân savaşından (23 Mayıs 1040) sonra Büyük Selçuklu Devleti kurulmuş Tuğrul Bey Horasan sultanı ilan edilmişti. Ayrıca Çağrı Bey ve Musa Yabgu’ya da, hükümdarlık yetkileriyle birlikte hüküm sürecekleri topraklar verilmişti. Bazı hanedan üyelerine ise Sultan Tuğrul Bey, Çağrı Bey veya Musa Yabgu’ya tâbi olmak kaydıyla bir kısım toprakların idaresi verilirken, birkaç hanedan üyesi bu paylaşımın dışında kalmıştır. 


#20

SORU:

Süleymanşah’ın Drakon Çayı Anlaşmasını kabul etmesinin nedenleri nelerdir? 


CEVAP:

1. Süleymanşah beş yıl gibi kısa bir zaman zarfında Anadolu’yu çaprazlaması-
na geçip Bizans kapılarına dayanırken; arkasında kalan topraklarda, Malazgirt Savaşından sonra oluşan otorite boşlukları tamamiyle doldurulamamıştı. Bu yüzden de meselâ Philaretos adlı bir Ermeni, Fırat havzasında Malatya’dan Antakya’ya kadar uzanan bir derebeylik kurmak imkânı bulmuştu.
Bu durumda çeşitli bölgelere dağılmış bulunan bütün Türk topluluklarının
tek idare altında birleştirilmesi ve bundan da öte Anadolu’da siyasi birliğin
kurulması gerekiyordu.


2. Bunun yanı sıra her devletin askeri ve siyasi kuruluşunu olgunlaştırdıktan
sonra, bunu uzun ömürlü kılacak medenî bir hamlenin yapılması gerektiği
bilinmektedir. Devletin yaşayabilirliği açısından zorunlu olan bu hamlenin,
yıllardır Bizans-Sasanî, Bizans-Arap ve şimdi de Türkler’le savaşlar dolayısıyla tahrip olmuş, ticaret yollarının dışında kalarak ekonomisi çökmüş ve idarî sistemi de iflas etmiş Bizans Anadolusu’nda gerçekleşmesi mümkün değildi. Kaldı ki, tersi mümkün olsa bile kültürel kodların uyuşmadığı değerler üzerinde gerçekleştirilecek bir hamle ancak mutasyonla sonuçlanabilirdi. O halde Süleymanşah’ın bu medenî gelişim için ihtiyaç duyduğu kan naklini
yapacağı soydaş ve dindaşlarının bulunduğu büyük Selçuklu coğrafyasıyla bağlantı kurması kaçınılmaz bir zorunluluktu.


3. Devletin kuruluş aşamasından beri hanedanın iki kolu arasında yaşanmakta olan rekabet ve mücadele isteğinin de bu yön değişilikliğinde etkili olduğu anlaşılmaktadır. Nitekim ilk iki sultan Süleymanşah ve oğlu Kılıç Arslan bu uğurda Büyük Selçuklularla mücadelede hayatlarını kaybedeceklerdir.
Süleymanşah’ın Bizans’a arkasını döndükten sonra takip ettiği fetih stratejisi bu tespitleri desteklemektedir.


#21

SORU:

Süleyman Şah'ın Kilikya Bölgesinde fethettiği yerler neresidir? 


CEVAP:

1082 yılında Kilikya (Çukurova) bölgesine inen Süleymanşah Adana, Anazarba, Misis ve Tarsus’u fethetti.


#22

SORU:

Süleyman Şah ne zaman ölmüştür? 


CEVAP:

Temmuz 1086'da ölmüştür. 


#23

SORU:

Haçlı seferlerinin sebepleri kısaca nelerdir? 


CEVAP:

1. Roma İmparatorluğu’nun çöküşü üzerine Avrupa’da giderek yaygınlaşan feodalizmin yol açtığı sosyal çöküntünün yanı sıra, kuraklık-sel gibi doğal afetlerin de derinleştirdiği ekonomik sorunlar had safhadaydı. Bu yüzden birbiriyle çatışmakta olan şovalyeleri, yeni hâkimiyet alanları bulabilecekleri İslâm dünyasına sevk etmek.

2. Malazgirt Savaşından sonra askeri gücü büyük ölçüde kırılmış olan Bizans’ın, Türk ilerleyişini durdurmak için papalıktan defalarca yardım istemesi.

3. Papalığın artık Balkanlar’a geçmesi an meselesi olan Türkleri, kendisi için de tehdit olarak algılaması.

4. Arapların yüzyıllar içerisinde Suriye’den başlayarak, Mısır ve tüm Kuzey Afrikayı ele geçirip islâmlaştırdıktan sonra, Endülüs (İspanya) üzerinden Pireneler’e dayanmış olmaları. Böylece bir hilal içerisinde kuşatılmış bulunan Hıristiyan dünyasının, Selçukluların Anadolu’yu fethiyle adetâ göğsünden vurulmuş olması.

5. Evrensel bir din haline gelen İslâmiyetin Hıristiyanlık karşısında insiyatifi elinde bulundurması; özellikle Endülüs’te temsil edilen İslam medeniyetinin giderek genişleyen etki alanına Hıristiyan din adamlarının da girmesi; bu suretle yaşanacak bir İslamlaşma sürecinin kiliseyi çökerteceği korkuları gerçek bir dini sebep olarak Haçlı seferlerinin düzenlenmesine zemin hazırlamıştı. Bunun yanında sefere katılacak dindar Hıristiyanları heyecanlandırmak üzere ortaya atılan, Hz. İsa’nın mezarının bulunduğu Kudüs’ün kurtarılması da dini nedenler arasında sayılmaktadır.


#24

SORU:

Haçlı yemini nedir? 


CEVAP:

Haçlı Yemini günahlarının bağışlanması karşılığında kutsal topraklara sefere katılmayı taahhüt eden kimselerin ettikleri yemin olup, haçlılar bunun sembolü olarak elbiselerinin yakalarına kırmızı çuhadan bir haç takarlardı. Yemini yerine getirmemenin cezası ise aforoz, yani dinden çıkarılmaydı.


#25

SORU:

Gevher Hatun kimdir?


CEVAP:

Alp Arslan’ın kızkardeşidir.


#26

SORU:

 1097 İlkbaharında Anadolu yakasına geçirilen Haçlı ordularının ilk hedefi neydi? 


CEVAP:

Klasik sefer yolunun da önemli noktalarından birisi olan İznik’ti. Şehrin 5 km. uzunluĞunda, 11 m. yüksekliğindeki surları 144 kule ile çok iyi tahkim edilmiş olup, batı tarafındaki surlar İznik Gölünün içerisinden yükseliyordu. Bu durum gölden iaşe temini bakımından büyük kolaylık sağlıyordu.


#27

SORU:

Türkiye Selçuklu döneminde Çukurova bölgesini hangi millet yönetmekteydi?


CEVAP:

Ermeniler


#28

SORU:

Haçlı Ordularının sayısı ne kadardır? 


CEVAP:

Haçlı ordularının sayılarıyla ilgili olarak devrin kaynaklarında birbirinden farklı ve çok abartılı rakamlar da verilmiştir. Buna rağmen 100.000 kadar savaşçının yanı sıra, aileleri de hesaba katıldığında sayılarının birkaç yüzbini bulduğu tahmin edilebilir. İslâm kaynakları, baş edilemeyen bu orduların ne kadar çok olduğunu anlatmak; Latin kaynakları ise yüzbinlerce Hıristiyanın dinleri uğrunda ne kadar fedakârane mücadele ettiklerini göstermek için abartılı rakamlar vermiş olmalıdırlar.


#29

SORU:

I. Kılıç Arslan yönetime geçince Bizans'a karşı nasıl tutum sergilemiştir?


CEVAP:

Kılıç Arslan hemen giriştiği idari düzenlemeler çerçevesinde ilhan Muhammed’i, diğer valiler üzerine beylerbeyi tayin ederek Bizans’a karşı taarruza geçti. Kılıç Arslan bu amaçla, Bizans’a karşı ittifak etti¤i Çaka Bey’in kızıyla da evlenmek suretiyle şlbirliğini güçlendirdi.


#30

SORU:

I. Haçlı Seferinden sonra Türkiye Selçuklularının başkenti nereye taşınmıştır? 


CEVAP:

Konya'ya taşınmıştır. 


#31

SORU:

Merzifon Savaşı kaç yılında olmuştur?


CEVAP:

1101


#32

SORU:

1101 yılı haçlılarının imha edilmesinden sonra Danişmend Gazi, hangi bölgeyi kuşatarak aldı?


CEVAP:

Malatya'yı almıştır.


#33

SORU:

I. Kılıç Arslan gömüldüğü yerin adı nedir?


CEVAP:

Kubbetü’s-Sultan


#34

SORU:

Haçlı Seferlerinin Türkiye Selçukları açısından sonuçları ne olmuştur? 


CEVAP:

Bu durum bütün İslâm dünyası adına büyük bir darbe olmakla birlikte, Türkiye Selçukluları bakımından daha ağır sonuçlar doğurdu. Ege-Marmara-Akdeniz kıyılarındaki topraklarını kaybeden, güneydoğuya çıkış yolları tamamen kapandığı için Konya ve havalisine sıkışmış bir kara beyliğine dönüştü. Bununla birlikte 1101 yılında Latin Doğu’ya destek için gelen orduların, Anadolu’da imha edilmesi Türkler’e yeniden özgüven kazandırdı.


#35

SORU:

Eskişehir ve Ereğli Savaşları hangi yılda meydana gelmiştir?


CEVAP:

1097


#36

SORU:

I. Kılıç Arslan'dan sonra tahta kim geçmiştir?


CEVAP:

Şahinşah


#37

SORU:

Süleymanşah dönemi olayları nelerdir? 


CEVAP:

Aleksios Komnenos’a askeri yardımda bulunulması, Melikşah’ın Anadolu’ya Porsuk idaresinde ordu gönderilmesi Antakya’nın fethi, Kilikya’(Çukurova) nın fethi


#38

SORU:

Kubbetü’s-Sultan nedir? 


CEVAP:

Kubbetü’s-Sultan Kılıç Arslan’dan sonra, kızı Saide Hatun dâhil olmak üzere hac vs. vesilelerle yapılan yolculuklar sırasında vefat eden hanedan mensuplarının ve ileri gelen Türk beylerinin gömülmesiyle büyüyerek Sultan Mahallesi adını almıştır. XIV. yüzyıla kadar türbenin varlığı bilinmekle birlikte, bugün hiçbir izi bulunmamaktadır.