YAŞLILARLA SOSYAL HİZMET Dersi Yaşlıların Kişisel Bakımı ve Beslenmesi soru cevapları:

Toplam 20 Soru & Cevap
PAYLAŞ:

#1

SORU:

Yaşın ilerlemesiyle bireyde hangi alanlarda değişiklikler olmaktadır?


CEVAP:

Yaşın ilerlemesiyle birlikte fizyolojik, psikolojik, emosyonel (duygusal), bilişsel, sosyal alanlarda değişiklikler oluşabilmekte, bireyin fonksiyonel kapasitesi azalırken kronik hastalıklar artmaktadır. Yaşlılık döneminde kronik hastalıkların bulunması bireylerin yaşamlarını olumsuz etkilemekte, günlük yaşam aktivitelerini yerine getirmede yetersizlik, fonksiyonel güçsüzlük, hastalık semptomları (belirti) ve fiziksel iyilik hâlinin bozulması tedaviye uyumu zorlaştırmakta ve öz bakım gücü yetersizliğine neden olmaktadır.


#2

SORU:

Ülkemizde ise 65 yaş ve üzeri nüfusun oranı yüzde kaçtır?


CEVAP:

Ülkemizde ise 65 yaş ve üzeri nüfusun oranı yüzde 7,3 iken; bu oranın 2050 yılında yüzde 17,6’ya ulaşacağı tahmin edilmektedir.


#3

SORU:

Başarılı yaşlanmanın en temel göstergeleri nelerdir?


CEVAP:

Yaşam süresinin uzunluğu, biyolojik ve zihinsel sağlık, bilişsel yeterlilik, sosyal yeterlilik ve üretkenlik, kişisel kontrol ve yaşamdan zevk alma, başarılı yaşlanmanın en temel göstergeleridir. Bireylerin başarılı bir biçimde yaşlanması yalnızca bireysel özellikleriyle değil, toplumsal açıdan kendilerine sağlanacak psikososyal, ekonomik ve sosyal hizmet destekleri ile de yakından ilişkilidir.


#4

SORU:

Yaşlılık döneminin sağlık açısından en önemli gereksinimi nedir?


CEVAP:

Yaşlılık döneminin sağlık açısından en önemli gereksinimlerinden birisi sağlığın bu denli geniş kapsamlı belirleyicilerinin önemli bir bileşeni olan sağlıklı beslenmedir. Temel bir sağlık hizmeti ve aynı zamanda da temel bir insan hakkı olarak kabul edilen sağlıklı beslenmenin sağlanması da yaşlılık döneminde iyilik hâlinin sürdürülebilmesi, süreğen hastalıklardan korunabilmek, nitelikli ve bağımsız bir yaşam anlamı da taşımaktadır.


#5

SORU:

Sosyal hizmet uzmanı neleri amaçlamaktadır?


CEVAP:

Sosyal hizmet uzmanı yaşlıyı değerlendirirken kişilerin sorun çözme kapasitelerini geliştirmelerine yardımcı olmayı, yaşlıların toplumda var olan kaynaklara ulaşmalarını sağlamayı, yaşlı ve çevresi arasındaki etkileşimi kolaylaştırmayı amaçlamaktadır.


#6

SORU:

Kişisel bakımla ilgili tanımlar nelerdir?


CEVAP:

Hijyen (Bakım): Sağlığın yükseltilmesi, korunması ve sürdürülmesi ile ilgili uygulamaları içerir. Hijyen, Yunanca’da sağlıkla ilgili “Hygicine” kelimesinden gelmekte ve bireyin sağlıklı olması, hayatını sağlıklı bir şekilde sürdürmesi için yaptığı “öz bakım” uygulamalarını içermektedir.

Kişisel bakım: Bireylerin sağlıklarını korudukları ve devam ettirdikleri bir bakım olarak tanımlanır. Kişisel öz bakım bireye sadece iyi olma duygusunu kazandırmak için değil, aynı zamanda sağlığın devamı için de gereklidir.

Sağlıklı yaşamak için, her alanda hijyen uygulamaları gereklidir. Örneğin; kişisel hijyen, çevre hijyeni, endüstri hijyeni, su hijyeni, gıda hijyeni vb.

Kişisel Hijyen: Bireyin sağlıklı olması ve yaşamını sağlıklı bir şekilde sürdürmesi bireysel temizliğine dikkat edilmesi ile gerçekleşir.


#7

SORU:

Kişisel bakımın amaçları nelerdir?


CEVAP:

• Bireyin hem fiziksel hem de psikososyal ihtiyaçlarına cevap vermek

• Vücuttan salgı, atık ve geçici mikroorganizmaları uzaklaştırarak temizliği sağlamak

• Bireyin rahatlamasını sağlamak

• Kas gerilimini azaltmak

• Kötü kokuları gidermek

• Bireyin genel görünümünü olumlu hâle getirmek ve benlik imgesini geliştirmek

                • Deri sağlığını geliştirmek ve sürdürmektir.


#8

SORU:

Kişisel bakımda önemli noktalar nelerdir?


CEVAP:

Bireyin anksiyetesi, kızgınlık, öfke gibi tepkilerinin farkında olunmalı ve bunlar anlayışla karşılanmalıdır. Bireyin mahremiyeti korunmalıdır. Bakım sırasında yaşlı veya hastanın yapabileceği her işlemi bireyin kendisine yaptırılarak bağımsızlığı en üst seviyede tutulmalıdır. Bakım, yaşlı veya hasta ile birlikte planlanmalı, bireyin bağımsızlık ve kontrol duygusu güçlendirilmelidir. İşleme başlamadan önce neyin ne amaçla yapılacağı açıklanmalıdır. Böylece yaşlının veya bakım alan kişinin anksiyetesi azalacaktır.


#9

SORU:

Gece bakımında neler yapılır?


CEVAP:

Gece yatmadan önce bakım ihtiyacı olan bireyin geceyi rahat geçirmesi amacıyla verilir. Bakım ihtiyacı olan bireyin;

• Boşaltım ihtiyacı giderilir,

• El-yüz-ağız bakımı yapılır,

• Masaj yapılır.

Elbette ki hijyenik bakım bu zaman dilimleriyle sınırlı değildir. Gün boyu bireyin ihtiyacı oldukça bakım hizmeti verilebilir.


#10

SORU:

Yaşlılarda deri rengi nasıl olmalıdır?


CEVAP:

Normal deri, fildişi renginden koyu kahverengi ya da kırmızımsı pembeden açık pembeye kadar değişik tonlarda olabilir. Derinin rengi güneş görmeyen alanlarda değerlendirilmelidir. Değerlendirmede; tırnak yatağı, dudaklar, ağız içi mukozası, kulak kepçesi, yüz, konjektiva, sklera ve boyun gibi bölgeler değerlendirilmelidir.

Deri rengi değişikliğine bazı örnekler;

• Mavimsi = siyanoz hâl; kalp-akciğer hastalıkları varlığında hipoksi (dokularda oksijen azlığı) durumunda,

• Solukluk hâli; anemi (kansızlık)ve şok durumunda,

• Sarımsı hâl; bilirübin, karaciğer hastalıkları, hemoliz (alyuvar yıkımı) varlığında,

                • Kırmızı/kızarma hâl; utanma, alkol alma, ateş, enfeksiyon varlığında düşünülmelidir.


#11

SORU:

Deri bütünlüğünü bozan faktörler nelerdir?


CEVAP:

Hareketsizlik, duyusal değişiklikler, beslenme ve sıvı alımında değişiklik, deride vücut salgıları ve atıklarının olması, kan dolaşımındaki değişiklik, mekanik araçlar, kimyasal ya da fiziksel madde ile temas deri bütünlüğünü bozan faktörler arasında sayılabilir.


#12

SORU:

Deri bakımındaki temel ilkeler nelerdir?


CEVAP:

Deri bütünlüğü korunmalıdır. Bütünlüğü bozulmamış sağlam deri, vücudun birinci savunma hattını oluşturur. Derinin koruyucu görev yapması; hücrelerin sağlıklı olmasına, subkutan (deri altı) dokunun miktarına ve derinin özelliğine bağlıdır.

• Deri ıslak kalmamalı, atık maddeler bulaşmış olmamalıdır.

• Bakterilerin üremesi engellenmelidir.

• Hijyene dikkat edilmelidir. Aksi takdirde vücut koku oluşturur.

• Deri duyarlılığı bireyden bireye farklılık gösterir.

                • Deri bakımında kullanılan maddeler dikkatle seçilmelidir.


#13

SORU:

Amaçlarına göre banyolar kaça ayrılır?


CEVAP:

Temizleyici Banyolar: Tam yatak banyosu, hasta bakıcı yardımı ile hastanın kendisinin gerçekleştirdiği yatak banyosu, kısmi yatak banyosu, küvet banyosu ve duş biçiminde banyo olabilir.

Tam Yatak Banyosu: Hasta bakıcının tüm vücudu silerek uyguladığı banyodur. Yatağa bağımlı hastalarda uygulanır.

Hasta Bakıcı Yardımı ile Hastanın Kendisinin Gerçekleştirdiği Yatak Banyosu: Hasta yatağa bağımlıdır. Ancak kendi vücudunu silerek temizleyebilir. Hasta bakıcı sırt temizliğinde araç gereç sağlamada ve hastanın yetemediği yerde yardım etme ile sınırlıdır.

Kısmi Yatak Banyosu: Vücudun yalnızca belli bölgelerinin silinmesidir (Yüz, eller, perine, koltuk altları, sırt... gibi). Vücut kokusu olduğunda uygulanır. Yatağa bağımlı olanlarda hasta bakıcı tarafından uygulanır. Yatağa bağımlı olmayanlarda lavaboda yapılabilir.

Küvet Banyosu: Küvetin, 1/3’ü ya da 1/4’ü doldurularak yapılan ve/veya yaptırılan banyodur. Suyun ısısı 38-41 oC, bireyin 20 dakikadan fazla kalmaması söylenir. Kayıp düşmesi önlenmelidir. Yaşlı hastalarda dikkat edilmelidir.

Duş Biçiminde Banyo: Düşmelere önlem alınmalıdır. Ayakta duramayanlar sandalyede oturabilir. Çağrı zili olmalıdır. Banyonun kapısı içerden kilitlenmemelidir. Banyo duş sonrasında dezenfekte edilmelidir.

Tedavi Edici Banyolar: Hekim istemi ile gerçekleştirilir. Banyo suyuna çeşitli ilaçlar eklenir. Bunlar ısı banyoları veya ilaçlı banyolardır.

Sıcak Küvet Banyosu: (45-46 oC) Kas spazmını (istemsiz kasılma) çözer, dolaşımı uyarır.

Ilık Küvet Banyosu: (43 oC) Kas gerginliğini alır.

Soğuk Banyo: (37 oC) Gerginliği azaltır ve beden ısısını düşürür.

Lokal Yaş Uygulama: Ölü deriyi kaldırır veya kurumuş sekresyonu (salgı) yumuşatır, ağrıyı ve ödemi azaltır.

Oturma Banyoları: (40-46 oC) Rektal ve perine bölgesinin temizliği ve inflamasyonun azaltılmasında kullanılır.


#14

SORU:

Ağızda kötü koku oluşma nedenleri nelerdir?


CEVAP:

• Diş fırçası kullanılmayan ağızda, diş aralarının besin artıkları ile dolması,

• Dişlerin çürümesi ile oluşan kovuklara besin artıklarının girmesi ve mikropların üremesi,

• Diş köklerinin ve diş etlerinin iltihaplanması,

                • Mide bağırsak hastalıkları da ağızda koku oluşturur.


#15

SORU:

Diş sağlığını korumak için neler yapılmalıdır?


CEVAP:

Ağız ve diş bakımının bir alışkanlık durumuna getirilmesi şarttır. Dişler, günde sabah ve akşam olmak üzere iki kez ve üç dakika fırçalanmalıdır. Eğer öğünler arası şekerli yiyecekler yenilecekse, dişlerin fırçalanması gerekir. Çünkü şekerli yiyecekler, ağızda asit oluşmasına neden olur. Fırça yoksa ağız çalkalanmalıdır. Şekersiz sakız çiğnenebilir.

Yumuşak besinler diş mineleri üzerinde plak oluşturduklarından, bu besinler yenildikten sonra fırçalama imkânı yoksa elma gibi meyvelerin ısırılarak yenmesi bu besinlerin dişler üzerindeki yapışıklıklarını kısmen de olsa giderecektir.

Fındık, ceviz, fıstık gibi sert kabuklu yemişlerin kırılmasında dişler, çekiç yerine kullanılmamalıdır. Dişler kırılabilir, yük bindiğinde kök uçlarına baskı yapar, dişi çene kemiğine bağlayan lifler kopabilir.

Aşırı soğuk ve sıcak, diş mine ve dokularına zarar verir. Altı ayda bir diş hekimine gidilerek yapılan kontroller, alınan öneriler diş sağlığı için daha yararlıdır.


#16

SORU:

Yüz, boyun ve koltuk altı bakımı nasıl yapılmalıdır?


CEVAP:

Koltuk altlarındaki kıllar, terler ve doğal deri artıkları ile kirlenerek rahatsız edici kokulara neden olur. Koltuk altındaki kıllar periyodik olarak temizlenmelidir. Kulak kepçesi, kıvrımlı yapısı nedeniyle çabuk toz tutarak kirlenir. Ayrıca kulak yolundaki salgılar, kulak yolu girişinde birikerek kirli bir görünüm oluşturur. Yüz ve boynu yıkarken bu bölge de temizlenmelidir. Her sabah yüz yıkanırken kulaklar da yıkanmalıdır. Genel banyo yapılırken, kulak temizliğine ayrıntılı olarak özen gösterilmelidir. Kulak içine, kulak temizleme çöpleri fazla sokulmamalıdır. Kulak zarına zarar verilebilir. Buruna su çekilerek salgılar yumuşatılabilir ve böylece burun yolları da temizlenmiş olur. Burun karıştırılmamalı ve kılları koparılmamalıdır. Burundaki kıllar mikrop ve tozların vücuda girişini önler. Uzamış burun kılları makas ile kesilmelidir.


#17

SORU:

Yaşlı veya hastanın giysi seçiminde nelere dikkat edilmelidir?


CEVAP:

• Kolay giydirip çıkarılabilmesi için giysilerin kollarının bol olması gerekir.

• Yakalar yuvarlak ya da ‘V’ şeklinde olmalıdır.

• Düğme sayısı azaltılıp yerine yapışkan şeritler tercih edilmelidir.

• Çorapların kolayca giyilen esnek yapıda olması gerekir.

• Ayakkabılar yumuşak deriden, tabanları kaymaz, kolaylıkla açılıp kapanabilen biçimde olmalıdır.

• Terlik sürekli kullanılmamalıdır.

• Giysiler yıkanmaya dayanıklı olmalıdır. Ütülenebilen kumaştan olmasına dikkat edilmelidir.

                • Giysilerin üzerine yaşlının ismi işlenmelidir.


#18

SORU:

Bireylerin gereksinimi olan besin öğeleri nasıl gruplandırılmıştır?


CEVAP:

Ülkemizde kullanılan ve günlük alınması gereken temel besinler “Dört Yapraklı Yonca” ile şematize edilmiştir.

Özellikle toplumun risk grupları (çocuk, gebe, emzikli, yaşlı) süt ve ürünlerini az tükettiklerinden dolayı, süt ve ürünlerinin önemini vurgulamak için, bu grup üst yaprakta gösterilmiştir. Sağ yaprakta et-yumurta-kurubaklagil grubu, alt yaprakta sebze ve meyve grubu, sol yaprakta ise ekmek ve tahıl grubu yer almaktadır.


#19

SORU:

Yaşlı bir insanın besin gereksinimleri nelerdir?


CEVAP:

Enerji, protein, yağ, karbonhidrat, vitaminler, mineraller, posa ve sudur.


#20

SORU:

Yaşlılar için beslenme önerileri nasıl olmalıdır?


CEVAP:

Az az, sık sık yemek yenmeli.

Sıvı (çorba, ayran, hoşaf, komposto vb.) alımı artırılmalı ve tuz tüketimi azaltılmalı.

Her öğünde 4 besin grubu (süt grubu, et-yumurta-kurubaklagil grubu, sebze-meyve grubu, ekmek-tahıl grubu) yeterli ve dengeli miktarlarda tüketilmelidir

Fazladan kalori içeren besinlerin (kızartma gibi) tüketiminden kaçınılmalıdır. Ayrıca süt ve süt ürünlerinin az yağlı olanı tercih edilmelidir.

Posa içeren besinler (örneğin; kuru baklagiller, tam buğday ekmeği, bulgur, sebze, meyve…) yeterli ve dengeli miktarlarda tüketilmelidir.

Kalp damar hastalıklarından korunmak için omega 3 yağ asitlerinin en iyi kaynaklarından olan balık, haftada 2 kez tüketilmelidir. Doymamış yağlardan olan zeytinyağına günlük beslenmede yer verilmelidir. Doymuş yağlardan zengin hayvansal yağlar sınırlanmalıdır.

Ağır tatlılar (baklava, hanımgöbeği, tulumba, kadayıf vb.) azaltılarak, yerine sütlü tatlılar (muhallebi, sütlaç, güllaç vb.) tercih edilmelidir. Ancak şeker hastalığı olan bireyler tatlandırıcıyla yapılmış ürünleri tercih etmelidir.

Günde 2-3 kez çay ve kahve tüketilebilir. Ancak kontrollü olarak tüketilmesinde fayda vardır. Çünkü çay ve kahve kafein içerir. Bu nedenle kalp çarpıntısına ve vücuttan su atımının artmasına neden olabilir. Bitkisel çaylar, taze sıkılmış meyve suları, süt ve ayran yaşlılar için daha uygun içeceklerdir.

Yaşlıların haftada en az 150 dakika orta şiddette (hızlı yürüme, ev temizliği, çim biçme, dans etme, yüzme, bisiklete binme, bahçe işleri, tenis, futbol, basketbol vb.) fiziksel aktivite yapmaları önerilmektedir.