Tefsir Final 7. Deneme Sınavı
Toplam 20 Soru1.Soru
"Sevginin, ittifakla kabul edilmiş bir tanımı yapılamamıştır". diyen birisi aşağıdaki düşüncelerden hangisi ile kendi tezini temellendirmiş olmaz?
Yaşanmadıkça bilinemeyen bu duygunun tam mânâsıyla tanımını yapmak pek mümkün gözükmemektedir. |
İnsanlık düşünce tarihi boyunca sevgi gibi izâfî/göreli bazı kavramların tam ve mutlak mânâda tanımları yapılamamıştır. |
Psikoloji, felsefe, edebiyat, tıp gibibilimler, “sevgi” yi kendi bakış açılarına göre tanımlamaya çalışmışlardır |
Sevgi kavramı kendinden menkul bir kavramdır ve bu kavramın tanımlanmaya ihtiyacı yoktur. |
Düşünürlerin üzerinde fikir beyan ettikleri “sevgi” hakkında değişik tanım denemeleri yapmışlardır |
İnsanlık düşünce tarihi boyunca sevgi gibi izâfî/göreli bazı kavramların tam ve mutlak mânâda tanımları yapılamamıştır. Sevgi, başta psikoloji, felsefe, edebiyat, tıp gibi birçok bilimin ilgi alanına girmektedir. Söz konusu bilimler, “sevgi” yi kendi bakış açılarına göre tanımlamaya çalışmışlardır. Neticede gerek Batı’da ve gerekse İslâm Dünyası’ndaki düşünürlerin üzerinde fikir beyan ettikleri “sevgi” hakkında değişik tanım denemeleri yapılmış ise de, sevginin, ittifakla kabul edilmiş bir tanımı yapılamamıştır. hal böyle olmakla birlikte sevgi dilde varlığı olan bir kavram olması hasebiyle tanımlanma ihtiyacı olan bir şeydir.
2.Soru
Aşağıdakilerden hangisi, Kur’ân’da Allah’ın sevdiği fiiller ve bu fiilleri işleyenlerdir?
Adil olanlar |
Kendini beğenenler |
İsraf edenler |
Büyüklük taslayanlar |
Haddi aşanlar |
Kur’ân’da “hubb” kelimesi, Allâh’ın sevdiği fiillerin beyan edildiği âyetlerde sıkça geçmektedir. Bunlardan birisi de âdil olanlar/muksitûn Mâide, 5/42; Hucûrat, 49/9 ve Mümtahine, 60/8 âyetlerinde geçmektedir.
Kendini beğenenler, israf edenler, büyüklük taslayanlar, haddi aşanlar ise Kur’ân’da Allâh’ın sevmediği fiiller ve bu fiilleri yapanlardır.
3.Soru
Aşağıdakilerden hangisi bireyleri, aileleri, bir milleti ve nihayet bütün ulusları birbirine bağlayan unsurlardan değildir?
Sevecenlik |
Hoşgörü |
Saygı |
Zulüm |
Şefkat |
Çağımızda, bireysellik hâkim olmakta; buna bağlı olarak, ruh sağlığı giderek önem kazanmaktadır. Bireyleri, aileleri, bir milleti ve nihayet bütün ulusları birbirine bağlayan unsurların başında karşılıklı sevgi, şefkat, sevecenlik, saygı ve hoşgörü gelmektedir. Saygı ve hoşgörü, birbirini seven insanlarda görülen hasletlerdendir. Birbirini sevmeyen, sevemeyen, birbirine şefkat göstermeyen insanların birbirlerine saygı duymaları da beklenmemelidir.
4.Soru
Aşağıdakilerden hangisi Lokman Suresi'nin son ayetindeki bilinmeyenlerin sayısıdır?
Beş |
Bir |
Dört |
İki |
Üç |
Ayet dikkatlice okunduğunda ‘bilinmeyenlerin’ beş değil üç olduğu fark edilecektir. Şöyle
ki: Ayette kıyametin ne zaman kopacağı bilgisinin sadece Allah’a ait olduğu; hiç kimsenin yarın ne elde edeceğini ve nerede öleceğini bilemeyeceği vurgulanmıştır. ‘Yağmuru O yağdırır’ ve ‘rahimlerdekini O bilir’ ifadelerinde ise bu bilgiyi ‘sadece Allah’ın bileceğine dair’ bir kısıtlama yoktur. Bu iki hususta tahsis edatı da kullanılmamıştır. Burada sadece
yağmuru Allah’ın yağdırdığı, dolayısıyla zamanını da bildiği; yine O’nun rahimlerdekini de bildiği ifade edilmektedir. Bu ifadeden kesinlikle bu iki konuda Allah’tan başkasının önceden bilgi sahibi olamayacağı anlamı çıkmaz.
5.Soru
"Ey inananlar, ......... çok sakının. C¸ünkü ............ bir kısmı günahtır. Hucurat 12"
Ayette geçen bir kısmı günah olduğu için kendisinden çokça sakınılması emredilen şey aşağıdakilerden hangisidir?
"Ey inananlar, ......... çok sakının. C¸ünkü ............ bir kısmı günahtır. Hucurat 12"
Ayette geçen bir kısmı günah olduğu için kendisinden çokça sakınılması emredilen şey aşağıdakilerden hangisidir?
Tecessüs |
Tabasbus |
Zan |
Gıybet |
Ayıplama |
"Ey inananlar, zandan çok sakının. C¸ünkü zannın bir kısmı günahtır." ayette geçtiği üzere sakındırılan davranış zandır.
6.Soru
"Eziyet etmek, incitmek, acı çektirmek ve zarar vermek" olarak tanımlanan ifade aşağıdakilerden hangisidir?
Fesâd |
Zulüm |
Ezâ |
Musîbet |
İbtilâ |
Ezâ ise eziyet etmek, incitmek, acı çektirmek ve zarar vermek anlamındadır. Buna göre ezâ denilince, insanın hoşlanmadığı her şey anlaşılır. Bir başka ifade ile ister dünyevi, ister uhrevi olsun canlıların beden, can ya da organlarına isabet eden her türlü zarara eziyet denilmektedir. Doğru cevap C'dir.
7.Soru
Aşağıda verilen ifadelerden hangisi yanlıştır?
Kur’ân’ın önemli kavramlarından birisi olan “sevgi”, insanın doğasında bulunan, bireylerin sevdikleri objelere göre pozitif ya da negatif yönlerde değişebilen bir duygudur. |
Sevgi, yaşanarak hayata aktarılan ve kalbin dinamiklerinden olan bir ruh halidir. |
Sevginin, ittifakla kabul edilmiş bir tanımı mevcuttur. |
Sevgi, insanoğlunun mayasında bulunan fıtrî bir duygudur. |
Sevgi, yaşanarak hayata aktarılan ve kalbin dinamiklerinden olan bir ruh halidir. |
Kur’ân’ın önemli kavramlarından birisi olan “sevgi”, insanın doğasında bulunan, bireylerin sevdikleri objelere göre pozitif ya da negatif yönlerde değişebilen bir duygudur. Bu duygu, sadece dilsel olarak ifade etmekten ibaret değildir. Sevgi, yaşanarak hayata aktarılan ve kalbin dinamiklerinden olan bir ruh halidir. Yaşanmadıkça bilinemeyen bu duygunun tam mânâsıyla tanımını yapmak pek mümkün gözükmemektedir. Sevgi, insanoğlunun mayasında bulunan fıtrî bir duygudur. Gerek Batı’da ve gerekse İslâm Dünyası’ndaki düşünürlerin üzerinde fikir beyan ettikleri “sevgi” hakkında değişik tanım denemeleri yapılmış ise de, sevginin, ittifakla kabul edilmiş bir tanımı yapılamamıştır.
8.Soru
Aşağıdakilerden hangisi “Hubb” kelimesinin Kur’ân’da geçen anlamlarından birisidir?
Tohum |
Gönül |
Bozgun |
Gösteriş |
Nankör |
“Tohum” ya da “tane” kelimesi Arapça’da ve Kur’ân’da Ha-Be-Be” kökü ile ifade edilmektedir.“Ha-Be-Be” kökü, 12 âyette habbe (tane, tohum)” anlamında kullanılmıştır.Bu kökün esas anlamının “bağlanmak, bağlılık” mânâsına geldiği göz önüne alınırsa, tohum da çimlenme aşamasından sonra, toprağa kökleriyle bağlanmakta, topraktan aldığı mineralleri bu kökler vasıtasıyla bitkinin gövdesine, dallarına, yapraklarına, çiçeklerine ve neticede meyveye ulaştırmaktadır.Netice itibariyle, “hubb” kelimesi, bir şeye bağlılığı ve o bağlanılan şeyde sebatı, devamlılığı, kalıcılığı ifade eden bir kelimedir. Tıpkı, bitkilerin devamlılığını sağlayan tohum/habbe gibi, oluşun özü, varlığın ve hayatın varış noktasıdır. Doğru cevap A'dır.
9.Soru
Aşağıdakilerden hangisi Kur’ân’da “Ha-Be-Be” kökünün türevlerinden değildir?
Tane, Tohum
|
Sevgi, Muhabbet
|
Sevmek/Bağlanmak, Bağlılık
|
Yeğlemek, Tercih etmek
|
Deneme, Sınama
|
10.Soru
I. Rahmet
II. Velayet
III. Rıza
IV. Merhamet
Yukarıdaki kelimelerden hangisi ya da hangileri Kur'an'da sevgi kelimesi ile dolaylı irtibatları vardır?
Yalnızca I |
Yalnızca II |
I, II, III ve IV |
III ve IV |
II, III ve IV |
Doğru cevap C'dir. Kur’a^n’da doğrudan “sevgi, sevmek, sevilmek” gibi anlamlar taşımasa da verdiği mesajlar açısından “rahmet”, “vela^yet”, “rıza” gibi kelimelerin “sevgi” kavramıyla dolaylı irtibatları vardır. Esasen Kur’a^n’daki “rahmet” kavramı; ahla^ki^ sevginin en ideal şeklidir. İla^hi^ muhabbet Rahmet’in aynısıdır. Rahmet ve merhamet, esasında sevginin fiili^ tezahürlerindendir. Zira bir yerde sevgi varsa, orada rahmet ve merhamet vardır. Kur’a^n’da, sevginin meydana gelebilmesi için başlangıç aşaması vela^yete/dostluğa da önemli bir yer verilmektedir. Dostluk ve sevgi birbirleriyle içli dışlı iki kavramdır. Sevginin bulunduğu yerde dostluklar da vardır. (Gezgin, 2010).
11.Soru
I. Fâsık; haktan sapan, Allah’a itaatten ayrılan, asi anlamına gelmektedir II. Nebe; haber demektir III. Tâife; Grup Hucurat suresi kapsamında Yukarıdakilerden hangisi/hangileri doğru tanımlanmıştır?
I |
I ve II |
I ve III |
II ve III |
I, II ve III |
Fâsık; haktan sapan, Allah’a itaatten ayrılan, asi anlamına gelmektedir.
Nebe’, haber demektir.
Tâife; Grup, demektir.
12.Soru
I. Tohum
II.Sevgi, Muhabbet
III. Yeğlemek
IV. Bağlanmak
Yukarıdakilerden hangisi ya da hangileri Kur'an'da "Ha-Be-Be" Kökünün türevlerindendir?
Yalnızca IV |
Yalnızca II |
II ve IV |
II, III ve IV |
I, II, III ve IV |
Doğru cevap E'dir. "Ha-Be-Be" kökünün türevleri Kur'an'da 95 ayette geçmektedir. Yukarıdakilerin hepsi bu türevlerin içinde yer alır.
13.Soru
Türkçede birçok anlama gelen fitne sözcüğüyle ilgili birtakım tabirler ve anlamlar bulunmaktadır. Aşağıda sunulan seçeneklerden hangisinde fitne sözcüğüyle oluşturulan tabir ve anlamı doğru olarak verilmiştir?
Fettan: gönül ayartan, aşka düşüren |
Fitne-i âlem: herkesi birbirine düşüren güzel, ara bozan |
Fitne-kâr: fitneci, fesat çıkarmak adetinde bulunan |
Fitne fücur: fitneyi defeden, fitneyi kovan |
Fitne-cihan: fitne sıçratan, fitne koparan |
Fitne fücur asıl manası: çok fitneci, çok karıştırıcı, fesat çıkarıcı, insanlar arasına fitne sokmayı iş edinen kimse; fitne sokmak: ara bozmak, insanları birbirine düşürmek, karışıklık çıkarmak
14.Soru
Aşağıdakilerden hangisi 9. ayetin nüzul sebeplerindendir?
Sâbit b. Kays, kulağı zor duyan biriydi. Bir gün geldi, Peygamberin (a.s.) yanına yaklaşmak istiyordu. Önündeki adama, “Çekil!” dedi. Adam ona aldırmayınca, “Kimsin sen!” dedi. O da, “Ben filanın oğluyum!” cevabını verdi. Sâbit, buna karşılık cahiliye döneminde ayıplanan bir kadının adını söyleyerek, “Sen filanca kadının oğlusun!” dedi. Adam sesini çıkarmadı, başını önüne eğdi. |
Mekke fethedildiği gün, Allah Rasülü (s.a.v.) Hz. Bilal’e emretti, o da Kâbe’nin üzerine çıkıp ezan okudu. O, bununla müşrikleri hor ve hakir kılmak istedi. Bilal ezan okuyunca, Attâb b. Üseyd, “Bugünden önce Üseyd’in canını alan Allah’a hamdolsun!” dedi. Hâris b. Hişâm da, “Muhammed, müezzin olarak bu karakargadan başkasını bulamadı mı?” diye söylendi. Süheyl b. Amr, “Allah bir şeyi beğenmezse, onu değiştirir" dedi. Ebû Süfyân ise, “Ben bir şey demiyorum, eğer bir şey söylersem, gökyüzü aleyhime şahitlik eder, yeryüzü de benden haber verir.” dedi. Bunun üzerine ayet indi. |
Allah’ın Fetih suresinde kendilerinden bahsettiği ve kendilerini emniyete almak için müslüman olduklarını söyleyen Müzeyne, Cüheyne, Eslem, Eşca‘ ve Ğifâr kabilelerinin bedevileri hakkında nâzil oldu. Onlardan Hudeybiye savaşına gelmeleri istendiğinde, katılmadılar. Bunların yerleri, Mekke ile Medine arasında idi. Rasülüllah’ın (a.s.) seriyyelerinden biri onların yanından geçtiğinde, mallarını ve kanlarını korumak için, “İman ettik!” derlerdi. Peygamber (a.s.) Hudeybiye savaşına çıktığında, onların da sefere katılmalarını istedi, ancak onlar onunla birlikte savaşa gitmediler. |
Ensardan İmrân adında bir zat vardı. Bunun Ümmü Zeyd isimli bir hanımı vardı. Kadın ailesini ziyaret etmek istedi, ama eşi onu hapsetti. Onu evinin üst katında tutuyordu. Ailesinden hiç kimse yanına giremiyordu. Kadın ailesine haber göndermiş, bunun üzerine bazı kimseler gelmişler, onu bulunduğu yerden indirmişler, götürmek istemişlerdi. Kocası da dışarı çıkmış, kendi çevresinden yardım istemişti. Amcasının çocukları gelip kadınla ailesinin arasına girmeye çalışmışlardı. Bu esnada ayakkabılarla birbirlerine vurdular ve bu ayet nâzil oldu. Peygamber (a.s.) bir adam göndermiş ve onları barıştırmış, iki taraf Allah’ın emrine boyun eğmişlerdi. |
Ebû Cehil’in oğlu İkrime, müslüman olduğunda bazıları kendisi hakkında, “Bu, bu ümmetin Firavun’un oğludur!”demiş, bu da onun gücüne gitmişti. O da, bu durumu Hz. Peygamber’e şikâyet edince ayet inmişti. |
9. ayet'in nüzul sebepleri:
a) Peygamber (s.a.v.), hasta olan Sa‘d b. Ubâde’yi ziyaret etmek için yola çıkmıştı. Bu esnada Abdullah b. Übeyy b. Selûl’e de uğraması rica edilmişti. Eşeğinin üzerinde olduğu halde onun yanına gitti. Abdullah b. Übeyy, “Eşeğinin kokusu bizi rahatsız etti” deyince, o mecliste bulunanlardan Abdullah b. Revâha, “Allah Rasülü’nün (a.s.) eşeğinin kokusu, senin kokundan daha güzeldir” karşılığını verdi. Böylece iki taraf arasında bir tartışma ve kavga meydana geldi. Sonunda birbirlerine ellerindeki sopalarla, ayakkabılarla vurmaya, dövüşmeye başladılar.
b) Diğer bir rivayete göre, bu ayet, aralarında münakaşa bulunan ensardan iki kişi hakkında inmiştir. Bunlardan biri diğerine, “Zorla da olsa hakkımı alacağım.” dedi. Kabilesinin çokluğuna güveniyordu. Diğeri onu, Allah’ın Rasülü’nün (s.a.v.) yanında muhakeme olunmaya davet etti. İş uzadı, sonunda birbirlerine elleriyle ve ayakkabılarla vurmaya başladılar. Ayet bunun üzerine indi.
c) Ensardan İmrân adında bir zat vardı. Bunun Ümmü Zeyd isimli bir hanımı vardı. Kadın ailesini ziyaret etmek istedi, ama eşi onu hapsetti. Onu evinin üst katında tutuyordu. Ailesinden hiç kimse yanına giremiyordu. Kadın ailesine haber göndermiş, bunun üzerine bazı kimseler gelmişler, onu bulunduğu yerden indirmişler, götürmek istemişlerdi. Kocası da dışarı çıkmış, kendi çevresinden yardım istemişti. Amcasının çocukları gelip kadınla ailesinin arasına girmeye çalışmışlardı. Bu esnada ayakkabılarla birbirlerine vurdular ve bu ayet nâzil oldu. Peygamber (a.s.) bir adam göndermiş ve onları barıştırmış, iki taraf Allah’ın emrine boyun eğmişlerdi.
Doğru cevap D'dir.
15.Soru
Kur’ân'da fitne ve türevlerinin geçtiği âyet sayısı aşağıdakilerden hangisidir?
Altmış yedi
|
Elli sekiz
|
Doksan üç
|
Yüz on dört
|
Yüz otuz altı
|
16.Soru
Aşağıdakilerden hangi takva tanımı meşhur İslam bilgini Fazlurrahman'a aittir?
Takvâ, bir kimsenin kendisini, kendi davranışlarının zararlı veya kötü sonuçlarından korumasıdır |
Takva, duygusal alan üzerinde iradeyi harekete geçiren “en derin bir saygı”nın diğer adıdır. |
takva, İsyanlardan uzak durmak(Allâh’a karşı gelmemek ve O’na) itaati seçmektir |
Takva, insana hoş gelmeyen şeyin beklenmesinden dolayı kalbin duyduğu elemdir |
Takva, insanın kendisini Allâh’ın korumasına bırakması, günahlardan sakınıp sevaplara koşmasıdır |
A şıkkı Fazlurrahma'ın takva tanımlaması olmakla birlikte diğer tüm şıklar da farklı açılardan doğru takva açıklamalarıdır.
17.Soru
Aşağıdakilerden hangisi f-t-n kökünün Arapça'da fiil olarak kullanıldığı kelimedir?
Fetn |
Yeftinü |
Fütun |
Fitne |
Meftun |
Fitne kelimesi Arapça f-t-n kökünden türemiş bir isimdir. Bu kök, fiil olarak fe-te-ne yeftinü, mastar olarak da fetn, fütun, fitne ve meftun kalıplarıyla kullanılmaktadır.
18.Soru
Kur’an’da geçen salih ve muslih kavramları arasındaki fark aşağıdakilerden hangisinde doğru olarak verilmiştir?
Salih yardımcı muslih ise işi yapandır. |
Muslih yardımcı Salih ise işi yapandır. |
Salih doğruyu yapan ve muslih ise buna yardımcı olandır. |
Salih, salih amel işleyendir, muslih ise hem salih ameli yapan hem de yaptırandır. |
Salih hayrı yapandır, Muslih ise kendisine hayır yapılandır |
Kur'an'a göre salih, salih amel işleyendir, muslih ise hem salih ameli yapan hem de yaptırandır.
19.Soru
Aşağıdakilerden hangisi tabaka anlamını verir?
Kadir |
Tıbak |
Tefavüt |
Kerrateyn |
Hazene |
Tıbak kelimesi, tabak veya tabaka isminin çoğuludur.
20.Soru
Haşr Suresi 23. ayette geçen 'Melik' sıfatının anlamı hangisidir?
Sınırsız egemenlik sahibi |
Her türlü eksikliklerden münezzeh |
Esenlik ve güven kaynağı |
Her şeyi görüp gözeten |
Üstün kudret sahibi |
Ayetin meali şöyledir:
Allah: O’ndan başka gerçek ilah yoktur! O, sınırsız egemenlik sahibidir. Her türlü eksiklikten münezzehtir. Esenlik ve güven kaynağıdır. Her şeyi görüp gözetendir. U¨stün kudret sahibidir. Sınırsız ve karşı konulamaz bir irade sahibidir. Yüceler yücesidir. S¸anı yüce Allah, müşriklerin tanrılık yakıştırdıkları şeylerden yüce ve münezzehtir.
Bu meale göre 'Melik' sıfatının anlamı sınırsız egemenlik sahibidir.
-
- 1.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 2.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 3.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 4.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 5.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 6.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 7.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 8.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 9.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 10.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 11.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 12.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 13.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 14.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 15.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 16.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 17.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 18.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 19.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 20.SORU ÇÖZÜLMEDİ