Bir eylemin devletin olmasına karar verebilmek için, öncelikle eylemin devlet tarafından gerçekleştirilmesine karar vermek gerekmektedir. Devlet soyut bir örgütlenme olduğu için buna karar vermek oldukça güçtür.

Fon’un başlıca görevleri, dış açık veren devletlere kredi sağlamak mali krizdeki devletlere mali destek temin etmek; üyelerinin ödenmeyen borçları için aracılık etmek, yeni ödeme planları ve borç erteleme anlaşmalarının hazırlanmasında rol almak; devletlerin kur politikalarını kontrol etmektir. IMF’de her üye eşit oy hakkına sahip değildir, Fon’un o devlete üyeliğe girişte tanıdığı kotaya bağlıdır. Bu kota, Fon ile tüm ilişkilerde önem taşır.

Uluslararası Hukuk Komisyonu: Birleşmiş Milletler Genel Kurulu tarafından 1947 yılında, uluslararası hukukun geliştirilmesi için kurulmuştur. Komisyonun çalışmalarının büyük bölümünü uluslararası hukukun çeşitli konuları için taslakların hazırlanması oluşturur. Uluslararası hukukun yazılı olmayan kurallarını kodlaştırır, yani yazılı hâle getirir. Doğru cevap A'dır.

1995 yılında nihayet Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ) kurulur. 2012 itibariyle 155 üyesi vardır, BM’ye üye devletlerin toplam sayısı 193 olduğuna göre bu sayı azımsanamayacak bir rakamdır. Örgütün amacı, çok taraşı ticaret sistemini kalıcı ve tutarlı kılabilmek için (gümrük tarifelerinde indirim, tarife-dışı engellerin azaltılması, ayrımcı muamelenin kaldırılması gibi) ilkeleri ve hedefleri belirlemek, ticaret müzakereleri için forum oluşturmak ve andlaşmaların akdedilmesine zemin hazırlamak, üyelerinin ticaret politikalarını izlemek ve gelişmekteki ülkelere yol gösterici olmaktır. DTÖ’nün bu amaçlarını gerçekleştirmek için üye devletlerin uyması gereken temel ilkeler şunlardır: Gümrük tarifeleri ve tarife dışı engeller bakımından ayrımcılık yapma yasağı ve pazara giriş serbestisi; ticaretin adil şekilde yürütülmesi için dış ticarette rekabeti bozan tekelleşme, damping ve sübvansiyonların önlenmesi ve sınırlandırılmasıdır.

Çevresel koruma amaçlı en büyük ödenek kaynağı Küresel Çevre İmkanı’dır.

Mevcut uygulamalar doğrultusunda ülkeler hava sahalarının dikey sınırını sonsuz kabul ederek uydular üzerinde egemenlik iddia edememektedirler.

Doğru cevap E’dir.

Çoğunlukla merkezî otoritenin zayıfladığı dönemlerde, merkezî otoritenin iradesini yansıtır şekilde yerel güçler bazı idari yetkileri kullanabilmektedirler. Uluslararası hukuk, bu tip durumlarda da söz konusu devletin sorumlu tutulacağını kabul eder. Bu eylemler devlete atfedilen dolaylı eylemler arasında yer alır. Doğru cevap E'dir.

Doğrudam yabancı yatırım ev sahibi ülkeye istihdam, işgücü ve teknolojik kazanımlar sağlar. Döviz girişi hızlanırr. Bunlara mukabil, ülke ekonomisinde yabancı yatırımcının ağırlığımım artması, yerli üreticinin ezilmesi, teknolojik bağımlılığa yol açması, kur dalgalanmalarına ve vergi kaybına neden olması gibi olumsuz sonuçları da olabilir. Dolayısıyla kur dalgalaması fayda değil ev sahibi ülke için zarar doğurur.

Tek bir devletin kıyıdaşı olan veya kapalı bir denize bağlanan dar suyolları, ulusal boğazlar olarak nitelendirilmektedir.

Uzay hukuku, uzayın keşfiyle birlikte gelişmiş, bilimsel ve teknolojik gelişmelerin hız kazandırdığı en yeni hukuk dalı olarak ortaya çıkmıştır ve kısaca insanoğlunun uzaydaki faaliyetlerinden doğan sorunlara değinen hukuk olarak tanımlanabilmekle beraber, bu hukukun kaynakları hem ulusal ve hem de uluslararası hukukta bulunabilir.

Hava sahasının en önemli kullanım biçimlerinden biri haberleşmedir. Bu konu ile
ilgili uluslararası teşkilat olan Uluslararası Telekomünikasyon Birliği (ITU) 1865’te
Paris’te Uluslararası Telgraf Birliği olarak kurulmuştur. Şu andaki ismini 1934’te
almıştır ve 1947’de BM’nin uzman kuruluşu olmuştur. İlk uzmanlık alanı telgraf
olmasına rağmen, şu anda ITU’nun çalışma alanı, dijital yayıncılıktan İnternete ve
mobil teknolojilerden 3D televizyona kadar bütün bilişim ve iletişim teknolojileri
sektörünü kapsar. Hem devletlerin hem özel sektör kuruluşlarının üye olabildiği
bir teşkilattır. Doğru cevap E'dir.

1951 Mülteci Sözleşmesi’nin 17 (2) maddesine göre; “2. Her hâlde ulusal işgücü piyasasını korumak amacıyla, yabancılara veya yabancıların çalıştırılmalarına konan sınırlama tedbirleri, bu Sözleşme’nin, ilgili Taraf Devlette yürürlüğe girdiği tarihte söz konusu tedbirlerden muaf tutulan veya aşağıdaki koşullardan birine sahip mültecilere uygulanmayacaktır: (a) Ülkede üç yıl ikamet etmiş olmak; (b) İkamet ettiği ülkenin vatandaşı olan bir kimse ile evli bulunmak. Eşini terk etmiş olan bir mülteci bu hükümden istifadeyi iddia edemeyebilir; (c) İkamet ettiği ülkenin vatandaşlığını taşıyan bir veya daha fazla çocuğu olmak.”

Bir kişi sığınmacı olarak başka bir ülkenin sınırlarına geldiğinde hukuki olarak mültecilik statüsüne sahip olmadan önce salt fiziksel olarak mültecidir. Bu durumda sığındığı devlet öncelikle bu kişiyi geri göndermemelidir. Geri gönderdiği anda zaten mülteciyi güvenceden yoksun bırakır. Dolayısıyla diğer hakların mültecilik statüsüne elde edilene kadar sığınmacıya uygulanabilmesi için önce kişinin geri gönderilmeme hakkından yararlandırılması gerekir.

Uluslararası hukuk açısından devletin sorumluluğu doğrudan veya dolaylı olarak iki şekilde ortaya çıkmaktadır. Yasama, yürütme ve yargı organlarının eylemleri doğrudan devlete atfedilebilir olduğu için burada doğrudan sorumlu tutulması söz konusudur. Ancak bazı hallerde devletin idari yapılanması içinde yer almasa da bazı kişilerin eylem ve işlemlerinden de devlet sorumlu tutulur. Bu durumda dolaylı sorumluluk ortaya çıkar. Örneğin kamu hizmetlerinin özel kişilere devredilmesinde olduğu gibi. Veya merkezi otoritenin zayıfladığı hallerde merkezden emir almadan yerel güçler tarafından gerçekleştirilen eylemlerde.

İç suların tamamı ülke sınırları içerisinde yer almaktadır. Bu nedenle büyük ölçüde iç hukuk ile kontrol edilmektedir.