Siyasal düşünce, 1951 Mülteci Sözleşmesi’nin saydığı son zulüm nedenidir.

Klasik iktisatçılardan Adam Smith, dünya ekonomisini bir otomobile benzeterek para sistemini de otomobili yürüten büyük bir tekerlek olarak addeder.

Mültecilerin korumasız bir konumda olmaları, onları iş yaşamı koşullarında sömürüye ve istismara açık hâle getirmektedir. 1951 Mülteci Sözleşmesi bu noktayı dikkate alarak devlete, mültecilerin uygun koşullarda çalışmalarının sağlanması için yükümler getirmektedir. Sözleşme’nin 24. maddesi şu şekildedir: “1. Taraf Devletler, ülkelerinde yasal olarak ikamet eden mültecilere, aşağıdaki konularda vatandaşlarına uyguladıkları muamelenin aynısını uygulayacaklardır: (a) Yasalarla düzenlendiği veya idari makamların yetkisine tabi oldukları ölçüde; ücretin bir parçası olduğu durumlarda aile yardımlarını da içerir şekilde ücretler, çalışma saatleri, fazla mesai düzenlemeleri, ücretli tatil, evde çalışmaya ilişkin sınırlamalar, asgari çalışma yaşı, çıraklık ve mesleki eğitim, kadınların ve küçüklerin çalışması, toplu iş sözleşmeleri ile sağlanan imkânlardan yararlanma. ...”. 

1951 Mülteci Sözleşmesi’nin 1F maddesi, anılan 1A(2)’de yapılan mülteci tanımının bazı kişiler hakkında uygulanmayacağını belirtir. Bunlar;
a. barışa karşı suç, savaş suçu veya insanlığa karşı suç gibi suçlar için hükümler koyan uluslararası belgelerde tanımlanan bir suç işlediğine,
b. mülteci sıfatıyla kabul edildiği ülkeye sığınmadan önce, sığındığı ülkenin dışında ağır bir siyasi olmayan suç işlediğine,
c. Birleşmiş Milletlerin amaç ve ilkelerine aykırı fiillerden suçlu olduğuna dair hakkında ciddi kanaat mevcut.

Uluslararası hukuka aykırı bir şekilde eylemde bulunan devletin öncelikli yükümlülüğü, eylemi durdurmak ve tekrarlamamaktır. Devletin ikinci ve en önemli yükümlülüğü ise, onarma yükümlülüğüdür. Onarma, uluslararası hukuka aykırı eylemin sonuçlarını ortadan kaldırmayı amaçlar ve mümkünse eski hâle getirmeyi, değilse tazmini ve eylemden etkilenen tarafı manevi olarak tatmin etmeyi kapsar.

Uluslararası Ekonomi Hukuku çerçevesinde, uyuşmazlıklar, konuları ve tarafları bakımından büyük farklılıklar göstermektedir. Konu bakımından, bu kapsamda ortaya çıkan sorunların büyük bir kısmı ya uluslararası ticarete ya da uluslararası yatırımlara ilişkindir. Tarafları bakımından ise üç ayrı tipte hukuki uyuşmazlıktan bahsedebiliriz: 1. iki veya daha fazla devlet arasında 2. Bir devlet ile özel hukuk kişisi (gerçek veya tüzel kişi) arasında 3. iki veya daha fazla özel hukuk kişisi arasında.

IMF üye devletlerin tümünü kapsayan uluslararası para ve mali sistemi yöneten bir kuruluştur. Fon’un başlıca görevleri, dış açık veren devletlere kredi sağlamak mali krizdeki devletlere mali destek temin etmek; üyelerinin ödenmeyen borçları için aracılık etmek, yeni ödeme planları ve borç erteleme anlaşmalarının hazırlanmasında rol almak; devletlerin kur politikalarını kontrol etmektir.

Devletlerin uluslararası alanda sorumlu tutulabilmesi eylemlerinin doğrudan veya dolaylı olmasına bağlıdır. Ancak bazen devletler başka bir devletin eylemlerinde de sorumlulukları söz konusu olur. Bu sorumluluk üç farklı şekilde tezahür eder. Bunlar; hukuka aykırı eylemde bulunan devlete yardım etmek, hukuka aykırı eylemde bulunan devleti yönetmek veya yönlendirmek ve hukuka aykırı eylemde bulunması için devleti zorlamak. Sömürgecilik döneminde sömrgeci devletler sömürgeleri altındaki devletleri yönetip yönlendirmişlerdir. Sömürge altındaki bu devletler uluslararası ilişkilerini bu devletin himayesi altında gerçekleştirdikleri için bunların hukuka aykırı eylemlerinden yöneten ve yönlendiren devlet sorumlu tutulmuştur.

Sınıraşan hava kirlenmesi açısından endişe duyan Avrupa ve Kuzey Amerika Devletleri, 1979’da Uzun Menzilli Sınır Aşan Hava Kirlenmesine Dair Sözleşme’yi akdederek, sülfür dioksit ve diğer uzun menzilli kirleticilerin salıverilmesini protokoller vasıtasıyla düzen altına almıştır.

Günümüz hukuku, hava sahası üzerinde devletin egemenlik hakkını haiz olduğu ilkesine dayanır. Devletin egemenliğine getirilen sınırlamaların kaynağı, bu konuda akdedilen, iki veya çok taraflı andlaşmalardır. Ulusal hava sahası, karasularının dış sınırına kadar uzanır. Ancak yabancı uçaklar için karasularının üzerindeki hava sahasında zararsız geçiş hakkı yoktur.

Uluslararası hukuka aykırı eylem gerçekleştirilmeden önceki durumun mümkün olduğunca aynı şekilde kurulmasını ifade eden terim eski hale getirme yükümlülüğüdür. Bu nedenle doğru şık “a”dır.

Çatışma tehlikelerini teşhis etme ve kaynaklarını diplomasi yoluyla ortadan kaldırma, çatışma ortaya çıktığında buna
yol açan meseleleri çözmek amacıyla barışı kurma, barışı korumak için yapılan anlaşmaların icrasına yardımcı olma, barışın tesisine yardımcı olmak için hazır bulunma, iç savaş ve çatışma nedeniyle bozulan altyapı ve kurumları yeniden inşa etme ve uluslararası barışçıl menfaat bağlarını inşa etme, çatışmanın altında yatan temel sebepleri ortaya koyma Bİrleşmiş Milletler Barış Gücü'nün amaçlarıdır.

‘Zulüm’ kavramı, mültecilik statüsünün belirlenmesinde anahtar kavram olarak ortaya çıkmakla birlikte, kavramın açık ve kesin bir tanımını yapmak mümkün olmadığı gibi iltica talebinde bulunanların birkaç başlık altında sınıflandırılması çok zor olan çeşitli öznel durumları ile bu kişilerin maruz kaldıkları muameleye verdikleri psikolojik tepkilerin farklılığı karşısında, böyle bir tanımın yararsız olduğu kabul edilmektedir. En genel hatlarıyla özgürlüğün ve yaşamın tehdit altında olması ve ağır insan hakları ihlallerinin zulüm oluşturduğunu söylemek mümkündür. Zulme uğrama korkusunun nedeni asıl olarak devlet uygulamalarıdır. Ancak bazen devlet destekli veya bağımsız gruplar da zulüm korkusu yaratabilir.

Birliğe hem devletler hem de özel kuruluşlar katılabilmektedir.

Hava ulaştırması ile ilgili mevcut rejim, 1944 Şikago Konferansı’nda geliştirilmiştir. Burada kabul edilen 1944 tarihli Uluslararası Sivil Havacılığa Dair Şikago Sözleşmesi, uluslararası sivil havacılığın hukuki çerçevesini çizmiştir. Bu Sözleşme, daha önce imzalanmış Paris ve Havana Sözleşmeleri’nin yerini almış ve kurumsal bir üst yapı oluşturmuştur. Hava taşımacılığının kuralları, Sözleşme’ye yapılan toplam 18 adet ek ile detaylı olarak düzenlenmiştir. Bu sözleşme sivil havacılıkta güvenlikten ziyade genel hukuki rejimi belirlemek için akdedilmiştir.

Bir devlet uluslararası hukuka aykırı davranarak başka bir devlete zarar verdiğinde bu zararı gidermekle yükümlüdür. Eğer maddi olarak zarar eski hale getirme veya tazminle giderilemiyorsa bu durumda devlet manevi olarak karşı tarafı tatmin etmelidir. Böylece zararını gidermiş olur. Buna örnek olarak zararın karşılığında zararı tam karşılamasa bile diplomatic ilişkeleri açısında cüzi miktar para vermesi bu duruma örnektir.

Benzer uygulamalarda verilen kararlarda devlet sorumlu tutulmuştur.