Vergi Yargılaması Hukuku Ara 9. Deneme Sınavı
Toplam 20 Soru1.Soru
(A) ve (V) vergi idaresi, kesilen vergi cezası konusunda uzlaşamamışlardır. Tutanak (A)'ya, 01.01.2019 tarihinde tebliğ edilmiştir. Vergi cezasına karşı dava açma süresi sona ermiştir. Bu bilgiler ışığında aşağıdaki ifadelerden hangisi doğrudur?
(A)'nın dava açma hakkı yoktur. |
(A); 16.02.2019 tarihine kadar dava açabilir. |
(A); 08.01.2019 tarihine kadar dava açabilir. |
(A); 16.01.2019 tarihine kadar dava açabilir. |
(A); 01.02.2019 tarihine kadar dava açabilir. |
D şıkkı doğrudur. Uzlaşmanın temin edilemediğine ve/ya da uzlaşmanın sağlanamadığına ilişkin tutanağın tebliğ tarihinde,
• dava açma süresinin sona ermesine onbeş günden fazla bir süre varsa bu süre içinde;
• dava açma süresi sona ermişse tutanağın tebliğ tarihinden itibaren onbeş gün içinde;
• dava açma süresinin sona ermesine onbeş günden az bir süre kalmışsa kalan sürenin onbeş güne tamamlanması suretiyle davanın açılması mümkündür.
2.Soru
I- Yazılı bildirim halinde süre başlangıcı , yazılı bildirimin yapıldığı tarihi izleyen günden başlar.
II- İlan yolu ile bildirimlerde süre başlangıcı, adresleri belli olmayanlara bildirimin ilan yolu ile özel kanunlardaki hükümlere göre yapılacağı; İlan yolu ile yapılan bildirimlerde sürenin başlangıcı konusunda kanunlarda özel bir düzenlemeye gidilmemiş olan durumlarda, son ilan tarihini izleyen günden (itibaren) on beş gün sonra işlemeye başlar.
III- İlanı gereken düzenleyici işlemlere karşı açılacak davalarda süre, ilan tarihini izleyen günden işlemeye başlar.
Dava açma süresinin başlangıcı ile ilgili olarak yukarıdaki bilgilerden hangisi doğru olarak verilmiştir?
Yalnız I |
Yalnız II |
I ve III |
I, II ve III |
II ve III |
Yazılı bildirim halinde süre başlangıcı, yazılı bildirimin yapıldığı tarihi izleyen günden başlar. İlan yolu ile bildirimlerde süre başlangıcı, adresleri belli olmayanlara bildirimin ilan yolu ile özel kanunlardaki hükümlere göre yapılacağı; İlân yolu ile yapılan bildirimlerde sürenin başlangıcı konusunda kanunlarda özel bir düzenlemeye gidilmemiş olan durumlarda, son ilân tarihini izleyen günden (itibaren) onbeş gün sonra işlemeye başlar. İlanı gereken düzenleyici işlemlere karşı açılacak davalarda süre, ilan tarihini izleyen günden işlemeye başlar. Doğru cevap D şıkkıdır.
3.Soru
Vergi ile ilgili aşağıda verilen ifadelerden hangisi yanlıştır?
Gönüllülük esasına göre alınır. |
Karşılıksız olarak alınır. |
Gerçek ve tüzel kişilerden alınır. |
Kamu harcamalarını karşılamak üzere alınır. |
Kanuna dayanarak ve usulüne uygun olarak alınır. |
Devletin ve/ya da devletten vergilendirme yetkisi alan diğer kamu idarelerinin kamu harcamalarını karşılamak amacıyla kanuna dayanarak ve usulüne uygun olarak gerçek ve tüzel kişilerden hukukî cebir altında karşılıksız olarak ve geri vermemek üzere aldıkları paralardır.
4.Soru
Önceden tahsil edilmiş bir vergiyi, idarenin iade etmek istememesi hâlinde açılacak dava türü aşağıdakilerden hangisidir?
Tazminat davası |
Tam yargı davası |
Temyiz davası |
İptal davası |
Vergi davası |
Önceden tahsil edilmiş bir vergiyi, idarenin iade etmek istememesi hâlinde açılacak dava tam yargı davasıdır.
5.Soru
I. Danıştay
II. Bölge idare mahkemeleri
III. Vergi mahkemesi başkanlıkları
Vergi uyuşmazlıklarına ilişkin açılacak davalar için imzalı dilekçeler yukarıda verilen hangi merci veya mercilere hitaben yazılabilir?
Yalnız I |
I ve II |
I ve III |
II ve III |
I, II ve III |
Vergi uyuşmazlıklarına ilişkin davalar Danıştay ya da vergi mahkemesi başkanlıklarına hitaben yazılmış imzalı dilekçelerle açılır. Bölge idare mahkemeleri, vergi uyuşmazlıkları bakımından doğrudan başvurulan ilk derece mahkemesi olmadıklarından, bu mahkemelere hitaben yazılmış dilekçelerle dava açılması mümkün değildir. Doğru cevap C'dir.
6.Soru
- Borçların doğumu, yürütülmesi ve ortadan kalkması ile ilgili ilkeler, kural olarak, vergi borçları için de geçerlidir.
- Vergi uyuşmazlıklarının çözümü, birçok teknik ve muhasebe bilgisine sahip olmayı gerektirmektedir.
- Vergi uyuşmazlıklarının çözümü üzerine daha fazla eğilme ve kararların daha sağlıklı ve hızlı verilmesini sağlayacaktır.
- Vergi uyuşmazlığının konusunu, devlet ve/ya da diğer kamu idarelerinin yaptıkları vergilendirme işlemleri oluşturmaktadır.
- Vergi uyuşmazlıklarında bir tarafın kamu, karşı tarafın ise özel hukuk kişisi olduğu bir durum söz konusudur ve bu durum mahiyeti itibariyle kamusal/idari niteliktedir.
Yukarıda verilmiş olan önermelerden hangileri münhasıran vergi uyuşmazlıklarının bağımsız vergi yargısında çözülmesinin gerekçeleri arasındadır?
I ve II |
I ve V |
II ve III |
III ve IV |
IV ve V |
Vergi uyuşmazlıklarının bağımsız bir yargı kolu içinde çözümlenmesi gerektiği görüşü şu gerekçelere dayanmaktadır:
• Başlangıçta idare hukukundan doğan uyuşmazlıklar da adlî yargıda çözülüyordu. Daha sonraları ise, idarî uyuşmazlıkların kendine özgü teknik özelliklerinin var olduğu kabul edilmiş ve bunun için de bu uyuşmazlıkları çözüme kavuşturabilmek amacıyla, idare mahkemelerinin kurulması ve idarî yargının bağımsızlığa kavuşturulması yoluna gidilmiştir. Bu uygulama şekli birçok ülke tarafından da benimsenmiştir. Bugün ise, aynı durum vergi uyuşmazlıklarında da söz konusudur. Başka bir deyişle, vergi uyuşmazlıklarının çözümü, birçok teknik ve muhasebe bilgisine sahip olmayı gerektirmektedir. Adlî yargıda veya idare mahkemelerinde görev yapan bir hâkimin bu bilgilere sahip olması çok kolay değildir. Özellikle vergi kanunlarının iktisadî olaylara bağlı olarak sık aralıklarla değiştirilmesi, bu güçlüğü bir kat daha artırmaktadır.
• Bu düşünceye karşılık olarak, böyle bir sebeple vergi uyuşmazlıklarının çözümü için bağımsız bir yargı kolu kurulmasına gerek olmadığı; teknik bilgi eksikliklerinin bilirkişiden yararlanma yoluyla giderilebileceği ileri sürülebilir. Fakat, uyuşmazlıkların bilirkişilere bırakılması, davaların uzamasına, yargılama giderlerinin artmasına, bazen gerçeklerden sapmaya ve hâkimlerin tembelliğe alışmasına ne ,den olabilir. Bu nedenle, yargılama sürecinde bilirkişiye olabildiğince az başvurulmasına ve her davanın bilirkişisinin hâkimin kendisinin olmasına dikkat edilmelidir. Bu da ancak bağımsız bir vergi yargısının kabul edilmesiyle sağlanabilir.
• Sosyal hayatın ilerlemesiyle birlikte kamu hizmetlerinin artması, çok sayıda idarî uyuşmazlığın çıkmasına yol açmaktadır. Bir zamanlar aynı gerekçe ile idarî yargı adlî yargıdan ayrılarak bağımsız bir yargı kolu meydana getirilmiştir. Bugün aynı durum, vergi uyuşmazlıklarında da görülmektedir. Günümüzde, idarî yargıya götürülen davaların önemli bir kısmını vergi davaları oluşturmaktadır. Böyle bir durum karşısında vergi uyuşmazlıklarının çözümünün, gereğinden çok yükü olan adlî ve/ya da idarî yargıya bırakılmasının, davaların çözümünde istenilen sonucu sağlaması mümkün değildir. Bu itibarla, istenilen sonucu elde etmek için en uygun yol, bağımsız bir vergi yargısı sistemi kurmaktır.
• Bağımsız bir vergi yargısı sisteminin kurulması, vergi uyuşmazlıklarının çözümü üzerine daha fazla eğilme ve kararların daha sağlıklı ve hızlı verilmesini sağlayacaktır. Bu modelde, vergi yargısı gerek alt derece mahkemeleri gerek kendine özgü üst derece
mahkemeleri ile ayrı bir yargı kolunu oluşturmaktadır. Almanya’da bağımsız vergi yargısı modeli benimsenmektedir. Vergi uyuşmazlıkları bağımsız olarak örgütlenmiş vergi yargısı organları tarafından çözümlenmektedir.
7.Soru
Vergi yargısı kapsamındaki bir davanın, dava açma ehliyeti olan kişinin avukat olmayan vekili tarafından açılması hâlinde, bizzat veya avukat aracılığıyla dava açılmak üzere dilekçenin reddine karar verildiğinde, bizzat veya avukat ile dava açmak için tanınan süre aşağıdaki seçeneklerden hangisinde doğru verilmiştir?
7 gün |
15 gün |
30 gün |
45 gün |
60 gün |
Vergi yargılaması hukukunda, avukat olmayan vekil tarafından dava açılması, ilk incelemede dikkate alınması gereken bir husustur. Şirketler ve/ya da ferdî işletmeler ya şirketi/işletmeyi temsile yetkili olmayan bir çalışanları ve/ya da meslek mensupları aracılığıyla dava açma yoluna gidebilmektedir. Oysa, davanın ya işlemin muhatabı olan gerçek kişinin ve/ya da tüzel kişinin temsilcisi tarafından bizzat ya da avukat olan vekili tarafından açılması gerekmektedir. Davanın, dava açma ehliyeti olan kişinin avukat olmayan vekili tarafından açılması hâlinde, otuz gün içinde bizzat veya avukat aracılığıyla dava açılmak üzere dilekçenin reddine karar verilmesi gerekir (İYUK.m.15-1-d).
8.Soru
Aşağıdakilerden hangisi Türk Vergi hukukunda vergi anlaşmazlıklarının çözüm yollarının özelliklerinden biri değildir?
Hem vergi borcunun aslını hem de vergi cezalarını kapsar. |
Sadece Vergi Usul Kanunu kapsamındaki vergi, resim ve harçları kapsar. |
Vergilendirme işlemlerinin tüm aşamalarını kapsar. |
Sonuçları itibariyle borcu ortadan kaldırıcı etki yapar. |
Yargı yoluna gitmeden önce idarî yollara başvurma zorunluluğu yoktur. |
Kural olarak, vergi anlaşmazlıkların çözüm yolları vergilendirme işlemlerinin tarh/tahakkuk ile tahsil olarak ifade edilen iki değişik aşamasını kapsamaktadır.
9.Soru
Aşağıdakilerden hangisi vergi davası açabilecek olanlar arasında yer almaz?
Vergi mükellefleri |
Kanuni temsilciler |
Vekiller |
Vergi dairesi başkanlıkları |
Vergi inceleme elemanları |
Mükelleflerle adına ceza kesilen kişiler, küçükler ve kısıtlılar ile tüzel kişiler adına kanunî temsilcileri, yetki verilen avukatlar, vergi sorumluları, vergi dairesi başkanlıkları ile vergi daireleri, il özel idareleri ve belediyeler de vergi davası açabilmektedir.
10.Soru
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası ile görevlendirilmiş yüksek idare mahkemesi, danışma ve inceleme mercii aşağıdakilerden hangisidir?
Danıştay |
Sayıştay |
Yargıtay |
Bölge İdare Mahkemesi |
İstinaf Mahkemesi |
Danıştay, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası ile görevlendirilmiş yüksek idare mahkemesi, danışma ve inceleme merciidir.
11.Soru
İdarî eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan davaya verilen isim aşağıdakilerden hangisidir?
İptal davası |
Tam yargı davası |
Tespit davası |
Yenilik doğuran dava |
Edim davası |
Tam yargı davası: İdarî eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan davadır.
12.Soru
01.01.2019 tarihinde; (A), (V) vergi idaresine karşı açtığı davada, hâkim (H)'nin reddi talebinde bulunmuş ve talep mahkemece kabul edilmiştir. Ancak, söz konusu davaya bakacak başka hâkim bulunmamaktadır. Bu bilgiler ışığında aşağıdaki ifadelerden hangisi doğrudur?
(A)'nın hâkimin reddi talebinde bulunma hakkı yoktur. |
(A); davanın birleştirilmesi talebinde bulunmalıdır. |
Yetkili mahkemeyi Bölge Adliye Mahkemesi belirler. |
Mahkemenin kararı ara karar olduğundan, nihai kararla temyiz edilmelidir. |
Merci tayinine gidilmelidir.
|
E şıkkı doğrudur. Merci tayinine gidilebilmesi için bazı şartların gerçekleşmesi gerekmektedir. Bu şartlar şunlardır: • Deprem, sel veya yangın gibi bir hâlin mevcut olması ve bu gibi fiilî engellerin mahkemenin davaya bakmasını imkânsız hâle getirmesi; • Başka bir hâkimle davayı sürdürmenin mümkün olmadığı hâllerde, hâkimin reddi veya davadan çekilmesi gibi hukukî engellerin mevcut olması ile davaya bakılamaması; • İki mahkemenin yargı çevresi sınırlarında tereddüt edilmesi veya iki mahkemenin de aynı davaya bakmaya karar vermiş olmasıdır.
13.Soru
- İstinaf başvurularını inceleyip karara bağlamak.
- genel bütçeye ait vergi, resim ve harçlar ile benzeri malî yükümler ve bunların zam ve cezaları ile tarifelere ilişkin davaları ilk derece mahkemesi olarak karara bağlamak.
- Yargı çevresindeki idare ve vergi mahkemeleri arasında çıkan görev ve yetki uyuşmazlıklarını kesin karara bağlamak;
- Temyiz başvurularını karara bağlamak.
- Kanunun cevaz verdiği durumlarda önüne gelen uyuşmazlıkları ilk derece mahkemesi olarak karara bağlamak.
Yukarıda sayılanlardan hangileri Bölge İdare Mahkemelerinin görevleri arasındadır?
I ve II |
I ve III |
II ve III |
III ve V |
IV ve V |
Bölge idare mahkemelerinin görevleri şunlardır:
• İstinaf başvurularını inceleyip karara bağlamak;
• Yargı çevresindeki idare ve vergi mahkemeleri arasında çıkan görev ve yetki uyuşmazlıklarını kesin karara bağlamak;
• Diğer kanunlarla verilen görevleri yapmakla görevlidir. (BİMK.m.3/A, a-c).
14.Soru
Aşağıda vergi hukukunda vekille temsile ilişkin olasılıklar sıralanmıştır. Sıralanan olası durumların hangisinde avukat ile temsil zorunludur?
Tebligat kabul edilmesi |
Uzlaşmaya başvurulması |
Dava açılması |
Hataların düzeltilmesi |
Beyanname verilmesi |
Vergi hukukunda vekil aracılığıyla temsil anlamında vekâlet ile vergi yargılaması hukukunda vekâlet birbirinden farklıdır. Vergi hukukunda vergi ödevlisini temsil etmek için hukukçu ve/ya da avukat olmak gerekli değildir. Başka bir deyişle, vergi hukukuna ilişkin işlemlerde birine vekil olabilmek için avukat olma şartı bulunmamaktadır. Vekil olacak kişinin avukat olma şartı sadece ve yalnızca ilgilinin vergi yargısı organları önünde temsil edilmesi hâlinde aranmaktadır. Bu bağlamda, vergi ödevlisi adına tebligat kabul edilmesi, uzlaşmaya başvurulması, hataların düzeltilmesi, iade, mahsup ve takas başvurusunda bulunma, beyanname verme gibi yargı yoluna başvurma anlamına gelmeyen tüm idarî/vergilendirme işlemlerin(in) yapılmasında vekil olmak için avukat olmak gerekmemektedir.
15.Soru
Vergi hatalarının düzeltilmesi usulüyle ilgili olarak aşağıdaki ifadelerden hangisi doğrudur?
Vergi hatası yalnızca, vergi ödevlisinin başvurması sonucunda ortaya çıkar. |
Vergi hatalarının düzeltilmesine karar verme yetkisi, Hazine ve Maliye Bakanlığı'na aittir. |
Vergi hatalarını düzeltmede, hatanın re’sen düzeltilmesi, talep üzerine düzeltilme ve Bakanlığın müdahalesi olmak üzere üç yol bulunmaktadır. |
Vergi hatalarının vergi idaresi tarafından re’sen düzeltilmesi, talep üzerine düzeltmedir. |
Danıştay’dan geçmiş olan vergilendirme işlemlerinde vergi hataları bulunduğu takdirde, bunların yargı kararları kesinleşmiş olsa bile, düzeltme yoluyla düzeltilebilmesi mümkündür. |
A şıkkı yanlıştır. Vergi hatasının, • İlgili memurun hatayı bulması veya görmesi, • Üst memurların yaptıkları incelemeler sırasında farkedilmesi, • Teftiş ve/ya da vergi incelemesi sırasında belirlenmesi, • Vergi ödevlisinin başvurması sonucunda ortaya çık(arıl)ması mümkündür. B şıkkı yanlıştır. Vergi hatalarının düzeltilmesine karar verme yetkisi ilgili vergi dairesi müdürüne aittir. C şıkkı yanlıştır. Vergi hatalarını düzeltmede, Vergi Usul Kanunu iki usûl benimsemektedir. Bunlar hatanın re’sen düzeltilmesi ve talep üzerine düzeltilmesidir. D şıkkı yanlıştır. Tereddüde yer vermeyecek derecede açık ve mutlak olarak tesbit edilebilen vergi hatalarının vergi idaresi tarafından re’sen düzeltilmesi mümkündür. E şıkkı doğrudur. Vergi mahkemesi, Bölge İdare Mahkemesi ve Danıştay’dan geçmiş olan vergilendirme işlemlerinde vergi hataları bulunduğu takdirde, bu hataların, yargı kararları kesinleşmiş olsa bile, düzeltme yoluyla düzeltilebilmesi mümkündür. Ancak düzeltmenin yapılabilmesi için, hatalar hakkında anılan yargı organları tarafından bir karar verilmemiş olması şarttır.
16.Soru
Yürütmenin durdurulması taleplerine ilişkin itiraz mercileri ve karar eşleşmelerinden hangisi yanlıştır?
Danıştay dava daireleri tarafından verilen bir kararda Vergi Dava Daireleri Kurulu |
Bölge idare mahkemesi tarafından verilen bir kararda en yakın bölge idare mahkemesi |
Vergi mahkemesinin kurul halinde verdiği kararlarda, yargı çevresine dahil olduğu bölge idare mahkemesi |
Vergi mahkemesinin tek hâkimle verdiği kararlarda, yargı çevresine dahil olduğu nöbetçi mahkeme |
Çalışmaya ara verme süresi içinde vergi mahkemesi tarafından verilen kararlarda, en yakın nöbetçi mahkeme |
Yürütmenin durdurulması taleplerine ilişkin itiraz mercileri şunlardır;
• Danıştay dava daireleri tarafından verilen bir kararda Vergi Dava Daireleri Kurulu;
• Bölge idare mahkemesi tarafından verilen bir kararda en yakın bölge idare mahkemesi;
• Vergi mahkemesinin kurul hâlinde veya tek hâkimle verdiği kararlarda, yargı çevresine dahil olduğu bölge idare mahkemesi;
• Çalışmaya ara verme süresi içinde vergi mahkemesi tarafından verilen kararlarda,
en yakın nöbetçi mahkeme veya kararı veren hâkimin katılmadığı nöbetçi mahkemedir.
Doğru cevap D'dir.
17.Soru
- Hukuk mahkemelerinin, maddi tazminata hükmetmeleri
- İdare mahkemelerinde görevli personelin idaresi
- İdare mahkemelerinin tam yargı davalarını karara bağlamaları
- İcra mahkemesi kaleminden karar örneği talep edilmesi
- Ceza mahkemelerinde verilen beraat kararları
Yukarıdakilerden hangileri maddi anlamda yargı kapsamına girmektedir?
I, II ve III |
I, III ve V |
II, III ve IV |
II, III ve V |
III, IV ve V |
Yargı (yargılama faaliyeti), biri organik ve şeklî, diğeri maddî anlamda olmak üzere, iki açıdan tanımlanmaktadır. Organik ve şeklî anlamda yargı, mahkemelerin yaptıkları tüm iş ve işlemleri kapsamaktadır. Organik ve şeklî anlamdaki yargı tanımının ölçüsü, faaliyette bulunan makamdır. Böyle bir tanımın, yargı kavramını aydınlatmak için yeterli olmadığı açıktır. Çünkü, mahkemelerin her türlü faaliyeti yargılama faaliyeti değildir; mahkemelerin kalem (yazı) işlerinin yürütülmesi ve personelin yönetimi gibi idarî faaliyetleri de vardır. Ancak, organik ve şeklî tanımın başlıca faydası, çoğunlukla yargılama faaliyetinin başlangıcını haber verebilmesidir.
Bir mahkemenin faaliyetinin gerçekten yargılama olup olmadığını anlayabilmek için, yargının maddî anlamdaki tanımına bakmak gerekir. Maddî anlamda yargı, objektif hukukun, bağımsız hâkimler (mahkemeler) tarafından belli bir olaya uygulanmasıdır. Başka bir deyişle, maddî anlamda yargı, tarafsız bir mahkeme-hâkim tarafından, yargılama faaliyeti sonunda haklı olan taraf lehine verilen karardır (hükümdür). Bu karar kesinleşince, kesin hüküm niteliği kazanmaktadır. Bu bağlamda, bir davanın görülmesi ve karara bağlanması maddî anlamda bir yargılama faaliyettir. Maddî anlamda yargı, geniş anlamda yargılama fonksiyonu ve faaliyeti yanında, bu faaliyet sonunda ulaşılan kararı da kapsamaktadır. Bu kararın, taraflara eşit davranılması için önceden düzenlenmiş birtakım usûl kurallarına uyularak verilmesi hâlinde, bu faaliyet bir yargılama işlemi oluşturmaktadır.
Bu bağlamda I, III ve V numaralı seçeneklerde maddi anlamda yargıdan bahsedilmektedir.
18.Soru
İdari Yargılama Usûlü Kanunu’na göre görevli olmayan yerlere başvuru sonucu davacının davasını görevli yargı organında yeniden açabilmesi ve hakkının kaybolmaması için kendisine kaç günlük ek süre tanınmaktadır?
7 gün |
10 gün |
15 gün |
20 gün |
30 gün |
İdari Yargılama Usûlü Kanunu’nun 9’uncu maddesine göre, bu gibi durumlarda davacının davasını görevli yargı organında yeniden açabilmesi ve hakkının kaybolmaması için kendisine otuz günlük bir ek süre tanınmaktadır. Doğru cevap E'dir.
19.Soru
Temel haklar arasında yer alan 'hak arama hürriyeti' Anayasa’nın kaçıncı maddesinde düzenlenmektedir?
139 |
141 |
8 |
36 |
37 |
Temel haklar arasında yer alan hak arama hürriyeti de Anayasa’nın 36’ncı maddesinde düzenlenmektedir.
20.Soru
I- Dava konusu olacak işlemler arasında maddî veya hukukî yönden bağlılık ya da sebep-sonuç ilişkisi bulunması,
II-İşlemler hakkında açılacak davada aynı mahkemenin görevli olması,
III-İşlemlere karşı açılacak davada süre yönünden uygunluk bulunması,
Aynı kişiyi ilgilendiren birden çok işleme karşı tek dilekçe ile dava açılabilmesi ile ilgili olarak yukarıdaki bilgilerden hangisi doğru olarak verilmiştir?
Yalnız I |
I ve II |
I ve III |
I, II ve III |
II ve III |
Dava konusu olacak işlemler arasında maddî veya hukukî yönden bağlılık ya da sebep-sonuç ilişkisi bulunması, İşlemler hakkında açılacak davada aynı mahkemenin görevli olması, İşlemlere karşı açılacak davada süre yönünden uygunluk bulunması. Doğru cevap D şıkkıdır.
-
- 1.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 2.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 3.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 4.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 5.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 6.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 7.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 8.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 9.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 10.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 11.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 12.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 13.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 14.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 15.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 16.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 17.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 18.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 19.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 20.SORU ÇÖZÜLMEDİ