Aylık bağlanması için gereken koşullar ise 20.06.2006 tarihinde 26204 sayılı resmî Gazete’de yayımlanmıştır. Buna göre, engelli bireylere aylık bağlanma şartları; engellilik oranının en az %40 ve üzerinde olması, bir işte çalışmaması, herhangi bir Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) gelir ve aylık hakkından faydalanmaması, her türlü gelirleri ile nafaka yükümlüsü yakınlarından sağladığı nafaka miktarının ortalamasının muhtaçlık sınırının altında olmasıdır. 

Engelli bireylerin toplumla bütünleştirilmesi sosyalleşmesi açısından önemlidir. Diğer seçeneklerde yer alan ifadeler tamamen yanlış ifadelerdir. "Engelli bireyler toplumun yararına vardır" çeldirici seçeneğinde ise bu bireylerin toplumun yararı için değil bireysel özelliklere göre kendi performanslarının seviyesine göre eğitilmelidir. Bireysel ihtiyaçları toplum tarafından karşılanmalıdır. Doğru seçenek D'dir.

Dünya Sağlık O¨rgütünün tanımına göre fiziksel istismar çocuk üzerinde sorumluluğu veya gücü olan ya da çocuk tarafından güvenilen her- hangi bir birey tarafından çocuğun zarar görmesine ya da zarar tehdidine maruz kalmasıdır.

Sosyal ortamların yanı sıra bireylerin kendilerine ait özellikleri, yetenekleri ve kapasiteleri de birbiri ile aynı değildir. Bireylerin cinsiyet, yaş, ırk, bedensel özellikler, toplumsal statü, gelir, din ve inanç, etnik ve aile kökenine bağlı farklılıkları söz konusudur. Bu farklılıklara rağmen insanların eşit olduğu kabul edilse de tüm bu farklılıklar beraberinde toplumsal eşitsizliği de getirebilmektedir. Toplumsal eşitsizliğin en önemli göstergelerinden birisinin ekonomik statü ve çalışma koşullarıyla ilişkili olduğu söylenebilir.

Travma sonrası sıkça görülen duygusal, bilişsel, fiziksel/somatik, davranışsal ve sosyal belirtiler görülmektedir.

Psikoseksüel gelişim kuramı insanın psikoseksüel gelişimini oral, anal, fallik, latans ve genital evre olmak üzere erotojenik bölgelerin yaşla bağlantısı üzerinden açıklamıştır.

Bakım masrafları eğitimle ilişkili bir hak değildir. Aile ve sosyal politikalar bakanlığı tarafından zorunlu hizmet kapsamındadır. Doğru seçenek C'dir.

Bireyin yaşamsal tehlike, yaralanma, cinsel saldırı gibi olaylara fiilen maruz kalması ya da bunların kıyısından dönmesi, bu tür olaylara tanıklık etmesi veya bir yakınının başına böyle bir olayın gelmesi travmatik yaşantı olarak kabul edilmektedir.

Türkiye nüfusunun yaklaşık olarak % 10-14’ü engelli bireylerden oluşmaktadır. Genel olarak ülke nüfusu düşünüldüğünde bu rakamın oldukça ciddi bir çoğunluğu ifade ettiği ve bu bireylerin aileleri de dikkate alındığında, nüfusun büyük bir kısmının bu durumdan etkilendiği söylenebilir.

C¸ocuk ihmali; 18 yaşından küçük çocukların fiziksel, psikolojik sağlıkları ve gelişim dönemlerindeki gereksinimlerinin; sevgi, beslenme, korunma, eğitim, sağlık gibi karşılanmamasıdır.

Engelli bireylerin bağımsızlığını desteklemek için okul dönemi sonrasında istihdam olanakları desteklenmelidir. Doğru seçenek D'dir.

Çocuklarda cinsel istismarda çocukta karakterinin dışında davranış değişiklikleri ve bozuklukları görülebilir. Bununla birlikte mutlu görünme bunlardan biri değildir.

Psikanalitik yaklaşıma göre insan gelişiminin en önemli evresi fallik evredir.

Engelliliğin nedenlerine ilişkin pek çok hatalı varsayım halen bulunmaktadır. Bunlar arasında engelli bireyin ailesinin işlemiş olduğu günahlar, bireyin bir kanunu veya sosyal normu çiğnemesi, zina, beddua/lanetleme bulunmaktadır. Annenin sigara ve alkol kullanımının engelliliğe neden olabileceği ise bilimsel kanıtlara dayalı bir bulgudur.

İstismar gerçekleştirilme biçimine göre fiziksel, cinsel ve duygusal istismar olarak üç farklı biçimde olmaktadır.

Cinsel istismara uğrayan engelli bireylerde genellikle görülen belirtiler şunlardır: kendini suçlama; istismar sonucunda cezalandırılmaktan, öldürülmekten ya da zarar görmekten korku duyma;benlik saygısına ilişkin olumsuz düşüncelere kapılma, anksiyete ve depresyon yaşama; kendini kirlenmiş olarak görme; insanlara güven duyma konusunda problem yaşama, çekinme ve utanma; insanlardan olabildiğince uzak durma. İnsanlardan ayrılmak istememe ve başkalarını suçlama en sık görülen belirtiler arasında değildir.

Travmatik olayın niteliği (Kazara veya kasıtlı olarak adlandırılması) ona verilen tepkilerin şiddetini belirleyen önemli bir faktördür. Yaşanan travmatik olayın şiddetinin fazlalığı veya travmanın türünün afet yerine insan kaynaklı olması TSSB gibi psikiyatrik bozuklukların gelişme riskini artırmaktadır. Herhangi bir travma sonrası birey, yaşadığı bu olayı bilişsel olarak anlamlandırır ve “Neden ben, neden benim başıma geldi?” sorularını sorar. İnsan kaynaklı travmatik olayların anlamlandırmasında ise mağdur insanoğlunun acımasızlığıyla yüzleşir ve bu da bireylerin güçsüzlük ve değersizlik gibi şemalarının güçlenmesine yol açar.

TCK’nın 279. ve 280. maddesine göre herhangi bir kamu görevlisi ile doktor, eczacı, hemşire ve diğer sağlık mesleği mensupları engelli bireylere yapılan ihmal ve istismar davranışlarını adli olarak bildirmekle yükümlüdürler. Aksi takdirde, bu kişilere hapis cezası uygulanmaktadır.

Akut Stres Bozukluğu: Bu bozukluğa yönelik tanı, travmatik olay sonrası yukarıda belirtilen istem dışı, olumsuz duygudurum, çözülme (dissosiyasyon), kaçınma ve uyarılma belirtilerinden en az dokuz belirtinin bireyde en az üç gün en fazla da bir ay görülmesi ile konulmaktadır. Eğer akut stres bozukluğu belirtileri bir aydan daha uzun sürüyor ise engelli bireyin mutlaka TSSB yönünden değerlendirilmesi şarttır.

İyi işleyen bir ebeveyn alt sistemi çocuklara otorite ile ilişkileri düzenleme, bağımsız karar verebilme ve kendi kendini yönetebilme gibi becerileri öğrenme fırsatı verir.