Genel Dilbilim 2 Ara 1. Deneme Sınavı
Toplam 20 Soru1.Soru
(1) Yunuslar denizde yaşar.
(2) Yunuslar denizde mi yaşar?
(1) ve (2) numaralı tümceleri inclediğimizde önvarsayımsal açıdan hangi test kullanılmıştır?
Olumsuzlama |
Gerektirim |
Çelişki |
Koşullu yapı |
Sorgulama |
Önvarsayımın varlığını göstermek üzere anlambilimciler farklı türde testlerden yararlanır. Mesela, olumsuzlama, sorgulama ve koşullu yapı testi. (2) numaralı tümce (1) numaralı tümcenin soruya dönüştürülmüş hali olduğundan sorgulama testi kullanılmıştır.
2.Soru
Aşağıdakilerden hangisinde benzetme yönü ve benzetme ilgeci vardır?
Su gibi ol |
Su gibi aziz ol. |
Suya benzer. |
Suyla yıkanmış gibi |
Sudan çıkmış balık gibi |
B seçeneğinde su gibi aziz ol derken gibi ilgeçtir ve suyun azizlik özelliği benzetme yönünü gösterir.
3.Soru
Aşağıdaki tümcelerden hangisinde bir özne-yüklem uyumsuzluğu vardır?
Ayşe kış olimpiyatlarına katıldı. |
Mehmet kayak yarışmasında birinci oldu. |
Zeynep temizlik yaparken vazoyu kırdı. |
Mustafa her zaman arkadaşlarına yardım ederdi. |
Ben ve halam akşam enişteyi ziyarete gittim. |
Tüm tümceler incelendiğinde E seçeneğindeki “ben ve halam” öznesi “gittik” eylemi ile uyum halinde olması gerektiği görülmektedir.
4.Soru
Yanulam çerçevesi Eylem Öbeği koş - __ Koştu ye - __ Pastayı yedi söyle - AÖ/T__ Adını söyledi. Bugün geleceğini söyledi “koş”, “ye”, ve “söyle” eylemlerinin yanulam çerçeveleri, sağda ise eylem öbeği örnekleri verilmiştir. Geleneksel olarak sözdizimde yanulam çerçevesi hangi işaret içinde temsil edilir?
koş- ( ), ye- ( ), söyle- ( ) |
koş- [ ], ye- [ ], söyle- [ ] |
koş- { }, ye- { }, söyle- { } |
koş- / /, ye- / /, söyle- / / |
koş- “ “, ye- “ “, söyle- “ “ |
Geleneksel olarak sözdizimde yanulam çerçevesi köşeli ayraç içinde koş- [ __ ] , koş- [ __ ] , söyle- [AÖ/T__] temsil edilir. İçindeki çizgi söz konusu sözcüğü, buradaki örneklerdeki eylemleri, AÖ ad öbeğini, T ise (yan) tümceyi göstermektedir.
5.Soru
Aşağıdakilerden hangisinde belirteç tümceciği kullanılmıştır?
Severek yapmıştım ben onu. |
Çok yaramazlık yaptığını sakladılar. |
Yavaşça çekilmeyi emrettiler. |
Akıllıca davranmak lazım. |
Yazmak çok emek ister. |
“Severek” bir tarz belirtmekte ve doğrudan eylemi nitelemektedir.
6.Soru
Bir dilsel ifadenin anlamının yalnızca dünyadaki gönderimi ile ilgili olmayabileceği ve çok yönlü bir olgu olarak ele alınması gerektiğine ilişkin ilk belirlemeler kim tarafından yapılmıştır?
Paul Grice |
Erving Goffman |
Gottlob Frege |
Robin Lakoff |
Penelope Brown |
Bir dilsel ifadenin anlamının yalnızca dünyadaki gönderimi ile ilgili olmayabileceği ve çok yönlü bir olgu olarak ele alınması gerektiğine ilişkin ilk belirlemeler Alman matematikçi ve mantıkçı Gottlob Frege (1848-925) tarafından yapılmıştır. Frege’nin yapmış olduğu önemli bir kavramsal ayrıma dair terminolojisi vardır. Frege’nin Almancada bedeutung sözcüğü (İng. reference) ile karşıladığı kavramı biz gönderimsel anlam (kısaca, gönderim) diye adlandırıyoruz. Frege’nin gönderimden farklı olarak anlamın diğer yönü için kullandığı sözcük sinn (İng. sense) sözcüğüne karşılık ise biz betimsel anlam (kısaca, betim) terimini kullanıyoruz.
7.Soru
Aşağıdaki ifadelerden hangisi "Umut dans ediyor" tümcesinin anlamını bileşimsel anlambilim yöntemleriyle doğru betimlemiştir?
Umut dans ediyor tümcesi doğruluk koşullarını karşıladığı sürece doğrudur. |
Umut dans ediyor tümcesinin gönderimi Umut'un yaşadığı durumlardır. |
Umut dans ediyor tümcesi gerçek dünyada Umut'un dans etmesini gerektirmez. |
Umut dans ediyor tümcesinin gönderimi yoktur. |
Umut dans ediyor tümcesi ancak ve ancak Umut'un dans edenler kümesinin bir üyesi olması durumunda doğrudur. |
Doğru cevap E'dir.
8.Soru
İsviçreli dilbilimci Ferdinand de Saussure Genel Dilbilim Dersleri (Cours de Linguistique Generale) adlı kitabında dili tanımladığı kuram aşağıdakilerden hangisidir?
İçsellik Kuramı |
Gösterge Kuramı |
Anlamsal Ağlar Kuramı |
Gönderimsellik Kuramı |
Anlamsal Özellikler Kuramı |
İsviçreli dilbilimci Ferdinand de Saussure Genel Dilbilim Dersleri (Cours de Linguistique Generale) adlı kitabında dili bir göstergeler dizgesi/sistemi olarak belirledikten sonra göstergeyi zihindeki bir kavram (= gösterilen) ve onunla eşleşen bir ses imgesinden (= gösteren) oluşan bir birlik olarak tanımlamıştır.
9.Soru
Aşağıdakilerden hangisi ortaç oluşturma eklerinden değildir?
-en |
-dık |
-muş |
-acak |
-lar |
Ortaçlar da ad tümcecikleri gibi eyleme eklenen ek ile yan tümceciğe dönüştürülerek elde edilirler. En yaygın olarak bulunan ortaç ekleri -En ve -DIK’tır. Bunun yanı sıra -(y)AcAK ve -mIş ekleri de vardır. Bunlardan son ikisi olan ile birlikte kullanılabilir.
En yaygın ortaç ekleri şunlardır:
-En şiir okuyan çocuk
-Dık çocuğun okuduğu şiir
-AcAk (olan) şiir okuyacak (olan) çocuk
-mIş (olan) şiir okumuş olan çocuk
Yanıt E'dir
10.Soru
Çaya gittiler tümcesinde çay sözcüğü, aşağıdakilerden hangisiyle eşadlılık ilişkisi içindedir?
bir bitki olarak çay |
bu bitkinin kurutulmuş biçimi olarak çay |
bu bitkiyle yapılan bir içecek olarak çay |
çay içilerek yapılan bir eğlence olarak çay |
ırmaktan küçük akarsu olarak çay |
Eşadlılık, aynı ses dizisinin (/ses imgesinin) birden fazla anlam taşıması durumuna işaret eder. Bu nedenle, ilk bakışta eşadlılığın çokanlamlılıkla aynı türde bir durumu anlattığı düşünülebilir. Bu ikisinin birbirinden farklı durumları kodladığını düşünmemizi güdüleyen temel ölçüt farklı anlamlarla ilişki kurma biçimlerini ilgilendirir. Çokanlamlılık durumlarında aynı ses dizisinin aktardığı anlamların birbiriyle ilişkili olduğunu kabul ediyoruz. Eşadlılık örneklerinde ise farklı anlamların birbirinden türediği ya da birbiriyle ilişkili olduğu düşünülmez. Bu yüzden, A, B, C, D şıklarındaki çay sözcüğünün çay bitkisiyle bir şekilde ilişkili olması bu kullanımları çokanlamlılık örneği olarak kodlarken, E şıkkındaki çay sözcüğünün çay bitkisi ile herhangi bir anlamsal bağının bulunmaması eşadlılığa bir örnek oluşturur. Doğru cevap E’ dir.
11.Soru
‘Öfkelenmek’ anlamına gelen ‘kızmak’ sözcüğü
aşağıdakilerden hangisine örnek oluşturur?
Eğretileme |
Ad aktarması |
Benzetme |
Eşadlılık |
Eşanlamlılık |
Öfkelenmek anlamına gelen ‘kızmak’ sözcüğü
eğretilememin tipik bir örneğini sunar. Kızmak sözcüğü
‘ısıtılan veya ısınan bir nesnenin sıcaklığının çok artması’
durumunu anlatır ve fiziksel dünyaya, yani doğaya dair
bir gerçekliği yansıtır. Buna göre hedef soyut bir duygu
durumunu, öfkelenmeyi konu alırken, kaynak olarak
fiziksel dünyadan ‘kızmak’ eyleminden yararlanılmıştır;
diğer bir deyişle, öfkelenmek kızmak eylemine aktarılmış,
böylece ‘kızmak’ eyleminin fiziksel dünyada doğurduğu
sonuçlar, örneğin, ilgili nesnenin renk
değiştirmesi(kızarması), kolaylıkla tutulamaz
dokunulamaz duruma gelmesi gibi başka fiziksel
özellikleri de öfkelenme durumuyla ilişkilendirilir
olmuştur.
12.Soru
Anlamsal Ağ kuramı aşağıdaki yaklaşımlarından hangisini eleştirir?
Sözcükler arasında bir ilişki kodlamasının yapılmıyor olmasını |
Sözcük anlamının sözcüğün çağrışımlarıyla ilişkilendirilmesini |
Sözcüklerin çağrışımlarının bir küme oluşturduğu görüşünü |
Bağlantı/çağrışım kodlamasının daha çok sözcüklerin birlikte gerçekleşme sıklıklarını öne çıkardığına ilişkin iddiayı |
Anlamsal ağların anlamın ağ içinde ilgili olma durumuyla kodlandığını gösteriyor savını |
Anlamsal ağ kuramı, genel anlamıyla sözcüklerin çağrışımlarının bir küme oluşturduğunu kabul etmekle birlikte, önceki yaklaşımlarda çağrışımsal ağların bir yapı barındırmamasını, yani sözcükler arasında bir ilişki kodlaması yapılmıyor olmasını eleştirir. Klasik çağrışımsal ağ yaklaşımları bir ilişki kodlaması yapsa da bu bağlantı/çağrışım kodlaması daha çok sözcüklerin birlikte gerçekleşme sıklıklarını öne çıkarır. Anlamsal ağ kuramlarının sonraki versiyonlarında ise bağlantılar birlikte gerçekleşme sıklıklarının ötesinde bir rol üstlenirler ve bağlantıların kendisi bir anlam değeri taşıyacak biçimde organize edilir. Dolayısıyla, sözcük anlamını sözcüğün çağrışımlarıyla ilişkilendiren ve anlamsal ağlar kuran bu kuram, B, C, D, E seçeneklerinde verilen düşünceleri eleştirmez, aksine savunur.
13.Soru
Aşağıdaki cümlelerin hangisinde anlam bulanıklığı vardır?
Ben seni senin beni sevdiğin kadar sevemem. |
Ben köpekleri senden çok severim. |
Senin sevdiklerini ben de sevmek zorunda değilim. |
Herkes, sevmek ve sevilmek ister. |
Çocuklarımı korkutarak büyütmektense severek büyütmeyi tercih ederim. |
Seçeneklerde verilen cümlelerde karşılaştırmalar yapılmıştır. Ancak ‘Ben köpekleri senden çok severim.’ cümlesinde köpek ve sen kelimelerinde karşılaştırma yapıldığı için birinci tekil şahısın, köpekleri ikinci tekil şahıstan daha çok sevdiği şeklinde bir anlam bulanıklığı oluşmuştur. Cümlenin anlam bulanıklığını gidermek için ‘Ben köpekleri senin köpekleri sevdiğinden daha çok severim.’ şeklinde bir düzeltme yapılabilir.
14.Soru
Aşağıdakilerden hangisinde olgu tümceciği vardır?
İstanbul’a gitmek istedi. |
İstanbul’a gitmeyi planladı. |
İstanbul’a gittiğine pişman oldu. |
İstanbul’a gitmeyi unuttu. |
İstanbul’u çok sevdi. |
Olgu tümceciği, olgusal ad tümceciğidir. Yani bu tümcecikteki önerme doğrulanıp yanlışlanabilir. Gerçekleştiği ya da gerçekleşecek olması önemlidir. –DIK, -(y)AcAK, -(y)Iş ekleri ile oluşturulur. E şıkkındaki tümce yalın bir tümcedir ve içinde bir ad tümceciği barındırmaz. Diğer şıklardaki ad tümceciklerinin görünümleri ise şöyledir:
[İstanbul’a git-mek] istedi.
[İstanbul’a git-me-yi] planladı.
[İstanbul’a git-tiğ-ine] pişman oldu.
[İstanbul’a git-me-yi] unuttu.
Görüldüğü üzere, A şıkkı –mAK, B ve D şıkları –mA, C şıkkı ise –DIK ekiyle oluşturulmuş bir ad tümceciği içermektedir. Öyleyse, doğru cevap C’ dir.
15.Soru
Aşağıdaki örneğe ilişkin olarak seçeneklerden hangisi doğrudur?
Çok iyisin.
Tümce değildir çünkü eylemi yoktur. |
Tümce değildir çünkü öznesi yoktur. |
Koşaç tümcesidir. |
Sıfat öbeğidir. |
Yüklemcil ad öbeğidir. |
Özne ve Yüklem: Evrensel olarak her tümcede özne ve yüklem bulunur. Özneyi çıkardıktan sonra geri kalan bölümü yüklem olarak adlandıracağız. Buradaki yüklem kavramı, geleneksel dilbilgisindeki yüklem kavramından farklıdır. Geleneksel dilbilgisinde yüklem tümcedeki eylem ile eşdeğer olarak görülür. Oysa burada yüklem, tümcede özne dışında kalan tüm bölümdür. Bu tanımıyla da yüklem, her zaman evrensel olarak bir eylem içerir. Yüklemcil Ad Öbeği, Sıfat Öbeği gibi ögeler taşıyan tümceler de gizil bir eylem (koşaç) içerir. Verilen örnekte de sen sözcüğü özne ve geriye kalan çok iyisin de yüklemcil sıfat öbeğidir. Yani, bu örnek, gizil eylem içeren bir koşaç tümcesidir. Doğru cevap C’ dir.
16.Soru
Aşağıdakilerden hangisinde belirteç tümceciğinin diğerlerinden farklı bir işlevi vardır?
Odadan çıkıp kapıyı kapattı. |
Ahmet ıslık çalarak yürüyordu. |
Etrafına baka baka yürüyordu. |
Çocuk ağlayarak odadan çıktı. |
Soru sorarcasına yüzüme baktı. |
B, C, D ve E şıklarındaki belirteç tümcecikleri tarz bildirirken (sırasıyla ıslık çalarak, etrafına baka baka, ağlayarak, soru soracasına), A şıkkındaki (odadan çıkıp) ardıllık bildirmektedir. Doğru cevap A’ dır.
17.Soru
Aşağıdaki tümcelerden hangisinin anlamı bulanık olup, iki farklı şekilde öge ayrıştırması yapılabilir ve bir ayrıştırmanın öznesi gizli özne adıl olabilir?
Hepimiz büyük bir iştahla yemekleri yedik. |
Yabancı öğretmenin anlattıklarını anlamadı. |
Dünkü filmden oldukça çok etkilendin. |
Emre yine sonunda kendi bildiğini yaptı. |
Hiç kimse doğru yanıtı bilemedi. |
B seçeneğindeki tümce konuşma dilinde vurgu ve ezgi gibi ses özellikleri sayesinde, yazılı dilde ise virgül gibi noktalama işaretleri sayesinde anlamlandırılabilirse de soyut düzeyde bulanık anlamlıdır ve iki farklı ayrıştırma söz konusu olabilir:
- [Yabancı] [öğretmenin anlattıklarını anlamadı]
- [adıl] [yabancı öğretmenin anlattıklarını anlamadı]
İlk ayrıştırmada öğretmenin anlattıklarını anlamayan ‘yabancı’ öznesi iken, ikinci ayrıştırmada gizli özne adıl, yabancı olan öğretmenin anlattıklarını anlamamış olarak yorumlanabilir.
Doğru yanıt B’dir.
18.Soru
Günümüz Türkçesinde yaygınlıkla kullanılan beyaz yakalılar, mavi yakalılar, bordo bereliler kullanımları ad aktarmasının hangi yönünü belirtmektedir.
Parça yerine bütünün kullanıldığını. |
İç-dış ilişkisini |
Olgulardan yararlanmayı |
Bütün yerine parçanın kullanıldığını. |
Kavramlardan yararlanma. |
Günümüz Türkçesinde yaygınlıkla kullanılan beyaz yakalılar, mavi yakalılar, bordo bereliler kullanımları bütün yerine parçanın kullanıldığı durumlara örnek olarak verilebilir.
19.Soru
Yeni sözcük yaratma süreçlerinden biri olan ödünçleme, başka dillerden sözcüklerin/sözcük öbeklerinin alınıp bir (sesbilimsel) yerlileştirme sürecinden geçerek kullanılması ya da tam çevirisinin yapılmasıdır.
Aşağıdaki sözcüklerden hangisi ödünçlemeye örnek olarak gösterilebilir?
Araba |
Bilgisayar |
Ekmek |
Korner |
Yemek |
Araba, bilgisayar, ekmek ve yemek sözcükleri
Türkçe kökenli kelimelerdir. Korner sözcüğü ise İngilizce
“corner” sözcüğünün yerlileştirilmesi yoluyla Türkçeye
kazandırılmıştır.
20.Soru
Aşağıdakilerden hangisinde bir ad aktarması kullanılmıştır?
Burada çok insan can verdi. |
Çok yaramazlık yaptığını sakladılar. |
Yavaşça çekilmeyi emrettiler. |
Akıllıca davranmak lazım. |
Yazmak çok emek ister. |
Ad aktarmaları genel olarak herhangi bir kavramın, olgu ya da olayın anlatımını doğrudan araçlarla gerçekleştirmek yerine ilişkili oldukları başka kavram, olgu ya da olaylardan yararlanma yoluna başvurur.
-
- 1.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 2.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 3.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 4.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 5.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 6.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 7.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 8.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 9.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 10.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 11.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 12.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 13.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 14.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 15.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 16.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 17.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 18.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 19.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 20.SORU ÇÖZÜLMEDİ