Hadis Ara 6. Deneme Sınavı
Toplam 18 Soru1.Soru
Hz. Peygamber'in örnek hayat modelinin sonraki nesillere aktarımı nasıl gerçekleşmiştir.
Sözlü bir gelenek içerisinde |
Adet ve geleneklerle |
Hadisler aracılığıyla ve yaşanarak |
Manzum eserler aracılığıyla |
Nesilden nesile aktarılarak |
Nebevi hayat modeli sonraki nesillere hadis ilmi ile aktarılmıştır.
2.Soru
Hz. Peygamber Medîne dışından gelen ve kendilerine dini öğretecek kişilerin gönderilmesini talep eden Müslümanlara birisini gönderirken, göndereceği kişide hangi özelliğin bulunmasına öncelik vermiştir?
İyi ahlaklı olmak |
Doğru sözlü olmak |
Dürüst olmak |
Sünneti iyi bilmek |
İyi hatip olmak |
Hz. Peygamber’in (s.a.v.) sünneti en iyi bilenleri takdiminin yanı sıra Medîne’nin dışından gelen ve kendilerine dini öğretecek kişilerin gönderilmesini talep eden Müslümanların da sünneti bilenlere öncelik verdiği anlaşılmaktadır. Nitekim Yemen’den gelen henüz İslâm’la yeni müşerref olmuş bir grup Hz. Peygamber’den kendilerine sünneti ve İslâm’ı öğretecek birisini göndermesini istemişler, Efendimiz de “ümmetiminin eminidir” diyerek Ebû ‘Ubeyde b. el-Cerrâh’ı işaret etmiştir.
3.Soru
Hangisi Şâh Veliyyullah ed-Dihlevî’nin fikhü’l-hadîs ilmi ile ilgili eseridir?
Şerhu ma‘âni’l-âsâr |
El-Muhallâ |
Et-Temhîd |
El-Muhaddisü’l-fâsıl
|
Huccetullâhi’l-bâliğa |
Ebû Ca’fer Tahâvî’nin (v. 321/933) Şerhu ma‘âni’l-âsâr, İbn Hazm’ın (v. 456/1063) el-Muhallâ, İbn Abdilberr’in (v. 463/1070) et-Temhîd, Şâh Veliyyullah ed-Dihlevî’nin (v.1176/1762) Huccetullâhi’l-bâliğa adlı eserleri, fikhü’l-hadîs ilmine yönelik çalışmalar arasındadır.
4.Soru
Sahâbe neslinin bir tek hadis almak için bile deve üstünde birkaç aylık mesafedeki diyarlara gitmeyi göze aldığına dair çok sayıda örneği görmek için Hatîb el-Bağdâdî’nin hangi kitabı okunmalıdır?
Muʿcemü’l-üdebâ |
Er-Rihle fî talebi’l-hadîs |
Nüzhetü’n-naẓar |
El-Kifâye fî ʿilmi’r-rivâye |
Aʿlâmü’n-nübelâʾ |
Özellikle sahâbe neslinin bir tek hadis almak için bile deve üstünde birkaç aylık mesafedeki diyarlara gitmeyi göze aldığına dair çok sayıda örneği görmek için Hatîb el-Bağdâdî’nin er-Rihle fî talebi’l-hadîs adlı kitabını tetkik ediniz.
5.Soru
Mutlak bilginin kaynağı aşağıdaki seçeneklerin hangisinde verilmiştir?
Allah
|
Hz. Muhammed
|
Hz. Adem
|
Hz. Süleyman
|
Tüm peygamberler |
Kur’ân-ı Kerîm’in beş âyetinde “Allah bilir, siz bilmezsiniz,” (Bakara 2/216, 232; Âl-i İmrân 3/66; Nahl 16/74; Nûr 24/19) buyurulması, yaratıcının bilgisinin sınırsızlığı karşısında yaratılanın bilgisindeki sınırlılığa yapılan bir göndermedir ( İsrâ 17/85). Bununla birlikte, bilgiye ulaşma yolunda cehd ü gayret sarfedenler ve Allah’ın bildirdiklerinden nasiplenenler, bilmeyenlerle bir değildir (Zümer 39/9). Şu halde İslâm’ın Bilgi nazariyesine göre bilginin peşinden gitmek, bilmek ve öğrenmek, Mutlak bilginin kaynağı olan Allah’a imanı artıran ve O’na yaklaşmaya vesile olan/olması gereken bir erdemdir.
6.Soru
Kur’ân âyetlerinin bir kısmı ihtiva ettikleri mânâyı açıkça ifade etse de bir kısmı kapalı (................) olup açıklanmaya muhtaçtır.
Yukarıda boş bırakılan yere aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?
Mücmel |
Mümeyyiz |
Mübeyyin |
İcmal |
Nüzul |
Allah Resûlü Kur’ân’ın sadece tebliğ edicisi/ulaştırıcısı değil aynı zamanda beyân edicisi (mübeyyin), açıklayıcısıdır. Kur’ân âyetlerinin bir kısmı ihtiva ettikleri mânâyı açıkça ifade etse de bir kısmı kapalı (mücmel) olup açıklanmaya muhtaçtır. Bu tür mücmel âyetler çoğu zaman hüküm ifade eden konularda olmakla birlikte, yaratılış, kader, ecel, ölüm ve sonrası, gelecekte yaşanacak olaylar, cennet, cehennem gibi gaybî konuları da içermektedir. Hadislerde görülen âyetleri açıklamaya yönelik beyânın amelî, takrirî, lügavî vb. çok çeşitli biçimleri vardır.
7.Soru
Hangi antlaşmada Hz. Ömer Hz. Peygamber’e karşı çıkmış fakat o günkü söylediklerini affettirir umuduyla sürekli nafile namaz kılıp oruç tutacak ve köleler azad etmiştir?
Akabe Biatı |
Hüdeybiye Antlaşması |
Medine Antlaşması |
Benû Gıfâr Antlaşması |
Cüheyne Kabilesi ile Yapılan Antlaşma |
Hüdeybiye antlaşmasında, ilk bakışta Müslümanlar aleyhine görünen maddelere dinî gayretinden dolayı karşı çıkan ve adeta Hz. Peygamber’i niçin böyle bir zillete katlanıyoruz diye itiraz eden Hz. Ömer olayında görüldüğü üzere, bazen Hz. Peygamber’in (s.a.v.) isteklerine itiraz edildiği vaki ise de, itirazların sonunda tövbe edilerek bu tür davranışlardan vazgeçilmiştir. Nitekim Hz. Ömer de Hüdeybiye gününde yaptıklarından dolayı pişmanlık duyacak ve o günkü söylediklerini affettirir umuduyla sürekli nafile namaz kılıp oruç tutacak ve köleler azad edecektir (Ahmed b. Hanbel, Müsned, ILI, 131, Hadis no: 19423).
8.Soru
Hadis tarihini konu edinen kitapların, sahâbenin hadis uğruna yaptığı ve sonraki nesilde sistemleşen, hadis ıstılahındaki adı ile “er-rıhle fî talebi’lhadîs/.......................................................''”e özel bir bölüm tahsîs ettiği görülür.
Yukarıda boş bırakılan yere aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?
hadis uğruna yapılan gazveler |
hadis uğruna yapılan sohbetler |
hadis uğruna yapılan seyahatler |
hadis uğruna yapılan ibadetler |
hadis uğruna yapılan davranışlar |
Hadis tarihini konu edinen kitapların, sahâbenin hadis uğruna yaptığı ve sonraki nesilde sistemleşen, hadis ıstılahındaki adı ile “er-rıhle fî talebi’lhadîs/hadis uğruna yapılan seyahatler”e özel bir bölüm tahsîs ettiği görülür.
9.Soru
Aşağıdakilerden hangisi Hz. Peygamber’in (s.a.v) Kur’ân ayetlerini tefsir şekillerinden biri değildir?
Ayeti kerimeyi okurken kendiliğinden açıklamak
|
Muhataplarından birinin veya Müslüman olmayan bir kimsenin sorusuna cevap vermek üzere gerekli açıklamaları yapmak
|
Ortamın gereği olarak ayeti izah etmek
|
Ders verir şekilde ayetleri açıklamak
|
Muhteva uyumu sebebiyle bir hadisin sonunda ilgili ayete işarette bulunmak
|
10.Soru
Hadislerin anlaşılmasını ve onlardan hüküm çıkarılmasını konu edinen illim aşağıdakilerden hangisidir?
Rivâyetü’l-hadis
|
İlmihal
|
Fıkhü’lhadis
|
Dirâyetü’l-hadîs
|
Kelam |
Fıkhü’l-hadîs, “hadislerin mana ve maksadını anlamak ve hadislerden hareketle Hz. Peygamber’in gayesini kavramak" manasına gelir. Hadislerin anlaşılmasını ve onlardan hüküm çıkarılmasını konu edinen bu ilim dalı, Hâkim Nîsâbûrî (v. 405/1014) tarafından “Fıkhü’l-hadîs, bu ilimlerin semeresidir. Dinin, varlığını devam ettirebilmesi de fıkhü’l-hadîse bağlıdır” diye nitelendirilir. Gerçekten de, fıkhü’l-hadîs disiplini sayesinde, hadis ve sünnetin yöresel bir tarih değil, sosyal-pratik bir hayat tarzı ve evrensel değerler taşıyan bir kaynak olduğu anlaşılır ve yaşanan çağın problemlerine ışık tutan alternatif çözüm yolları üretildiği görülür.
11.Soru
Yemen’den gelen henüz İslâm’la yeni müşerref olmuş bir grup Hz. Peygamber’den kendilerine sünneti ve İslâm’ı öğretecek birisini göndermesini istemişler, Efendimiz de “ümmetiminin eminidir” diyerek, hangi sahabiyi işaret etmiştir?
Cafer b. Ebî Talib
|
Muğîre b. Şu’be
|
Üsame b. Zeyd
|
Ebû Ubeyde b. el-Cerrâh |
Muaz b. Cebel |
Hz. Peygamber’in (s.a.v.) sünneti en iyi bilenleri takdiminin yanı sıra Medîne’nin dışından gelen ve kendilerine dini öğretecek kişilerin gönderilmesini talep eden Müslümanların da sünneti bilenlere öncelik verdiği anlaşılmaktadır. Nitekim Yemen’den gelen henüz İslâm’la yeni müşerref olmuş bir grup Hz. Peygamber’den kendilerine sünneti ve İslâm’ı öğretecek birisini göndermesini istemişler, Efendimiz de “ümmetiminin eminidir” diyerek Ebû ‘Ubeyde b. el-Cerrâh’ı işaret etmiştir
12.Soru
Sıradan/tecrübî bilginin ötesindekini bilenler ve gerçeğin bilgisini elde edenler?
İlim adamları
|
Büyük fakihler
|
Hz. Peygamberin sahabeleri
|
Vahye muhatap olan peygamberler
|
İlmi ile amel edenler |
Sıradan/tecrübî bilginin ötesindekini bilenler ve gerçeğin bilgisini elde edenler, vahye muhatap olan peygamberlerdir ( A’râf 7/62; Yûsuf 12/86, 96). Bu yüzden, akletmeye, düşünmeye ve bilmeye yönelik ilâhî teşviklerle başlayan öğrenme arayışının yanlış yöne sürüklenmemesi ve hedefinden sapmaması için müslümanların önüne bir öğreten/muallim olarak Hz. Peygamber (s.a.v.)konulmuş, yeni dünyagörüşünün bilgi yapısı Peygamber aracılığı ile oluşturulmuştur.
13.Soru
Hangisi “Bazı hadis metinlerinde ortaya çıkan anlama zorluğunun ve probleminin aşılmasında, acele davranarak onu reddetmeyip sükûtu tercih etmek, haddini bilmek, çözüm yolu için imkân/zaman kollamak, önemsenmesi gereken bir araştırma yöntemi” olarak tarif edilen kavramdır?
Muhâkeme
|
Mevkuf
|
Terğib
|
Tevakkuf
|
Tercih |
Tevakkuf adı verilen bu yöntem, müşkil bir meselede tercihi zorunlu kılan sebepler; naklî ve aklî deliller olmadıkça hemen sonuca ulaşma yerine, başka delil ve karine aramak, bulunmaması hâlinde de durmak, çekimser kalmak, beklemek, görüş beyan etmemek ve kesin hükme varmamak, onun anlaşılmasını ve yorumlanmasını erteleyip zamana bırakmak demektir. Bazan, bir âyet veya hadisin mana ve maksadının anlaşılması için büyük çaba sarfedilmesine rağmen, ortaya çıkan problemin çözülmediği görülebilir. Böyle bir durum karşısında, ihtiyat gereği pek çok âlimin bir yöntem olarak tevakkufu benimsediği görülür.
14.Soru
Hz. Mu‘âviye’nin ordu komutanı olduğu bir savaşta daha önce duymadığı için şüphe ile yaklaştığı bir rivâyeti “Mu‘âviye hoşlanmasa da biz Resûlullâh’tan -sallallâhü aleyhi vesellem- işittiklerimizi mutlaka söyleyeceğiz” diyerek nakletmekte ısrar etmiş, eğer bu tavır ordudan uzaklaştırılmasına ve ganimetten mahrum bırakılmasına mal olsa bile buna da razı olduğunu ifade etmiş olan sahâbi kimdir?
Hz. Ubâde |
Hz. Ali |
Hz. Osman |
Talha bin Ubeydullah |
Amr Bin As |
Hadis kaynaklarında, ilk neslin Hz. Peygamber’in sünneti söz konusu olduğunda yöneticilere karşı çıkmaktan dahi çekinmediklerine dair örneklerin sayısı göz ardı edilemeyecek kadar çoktur. Bu örnekler, bilhassa Batılı araştırmacıların hadis kaynaklarını, rivâyet ve siyaset ilişkisi ekseninde okumaktan neşet eden şüphelerinin ve iddialarının isabetli olmadığını göstermektedir. Meselâ, ‘Ubâde b. es-Sâmit (r.a.), Hz. Mu‘âviye’nin ordu komutanı olduğu bir savaşta daha önce duymadığı için şüphe ile yaklaştığı bir rivâyeti “Mu‘âviye hoşlanmasa da biz Resûlullâh’tan -sallallâhü aleyhi vesellem- işittiklerimizi mutlaka söyleyeceğiz” diyerek nakletmekte ısrar etmiş, eğer bu tavır ordudan uzaklaştırılmasına ve ganimetten mahrum bırakılmasına mal olsa bile buna da razı olduğunu ifade etmiştir (Müslim, Müsakat ve müzâra‘a 15, hadis no: 4145).
15.Soru
"Sana da insanlara indirileni açıklayasın diye Kur'ân'ı indirdik" ayetinde Allah Resûlü'ne "açıklama" görevi verilmesi aşağıdaki ifadelerden hangisini doğrular?
Ayetteki açıklama onu sürekli okuma anlamına gelir.
|
Allah Resûlü, Kur'ân'ı açıklama görevini sünnetiyle icra etmiştir.
|
Allah Resûlü, Kur'an-ı sadece kendi ashabı için açıklamıştır.
|
Kur'ân, kendisini diğer ayetleriyle açıklamıştır. Allah Resûlü de bu ayetleri okumakla görevlendirilmiştir.
|
Kur'ân'ın her ayeti Arapçayı bilen herkes tarafından anlaşılacak kadar açıktır.
|
16.Soru
Abdullâh b. Ömer sünnet konusunda, Hz. Peygamber’e ittibâen hac dönüşü nerede mola vermeye gayret göstermiştir?
Taif
|
Kuba
|
Zü’l-Huleyfe
|
Mekke
|
Medine |
Abdullâh b. Ömer sünnet konusunda, Hz. Peygamber’e ittibâen, hac dönüşü Resûlullâh’ın mola verdiği Zü’l-Huleyfe’de konaklamaya gayret göstermesine neden olacak derecede bir hassasiyete sahiptir. Nitekim oğlu Sâlim de babası gibi Zü’l-Huleyfe’de Hz. Peygamber’in konakladığı yeri aramış, etrafındaki insanların da burada mola vermelerini istemiştir.
17.Soru
Aşağıdakilerden hangisi, “hadislerin mana ve maksadını anlamak ve hadislerden
hareketle Hz. Peygamber’in gayesini kavramak" manasına gelir?
Nebiyyü'l-hadis |
Tenziletü'l-hadis |
Sahihü'l-hadis |
Rivâyetü’l-hadîs |
Fıkhü’l-hadîs |
Fıkhü’l-hadîs, “hadislerin mana ve maksadını anlamak ve hadislerden
hareketle Hz. Peygamber’in gayesini kavramak" manasına gelir.
18.Soru
İslâm vahyi, Varlık tasavvurunun ve âlem yapısının merkezine sırasıyla aşağıdakilerden hangilerini yerleştirmiştir?
Tevhîd, Nübüvvet, Âhiret |
Tevhîd, Nübüvvet, İcma |
Tevhîd, Âhiret, Nübüvvet |
Tevhîd, Sünnet, İcma |
Tevhîd, Nübüvvet, Kıyas |
Varlık tasavvurunun ve âlem yapısının merkezine önce “tevhîdi” ve Allah inancını (Bakara 2/29, 165; Âl-i İmrân 3/32, 76), sonra zorunlu olarak “nübüvvet” (peygamberlik) kurumunu (Hâkka 69/38-52; Kıyâme 75/16-19) yerleştiren İslâm vahyi, var olmanın kaçınılmaz sonu olan “âhiret” kavramını da nihâi hedef olarak belirler (Bakara 2/28).
-
- 1.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 2.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 3.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 4.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 5.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 6.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 7.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 8.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 9.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 10.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 11.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 12.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 13.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 14.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 15.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 16.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 17.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 18.SORU ÇÖZÜLMEDİ