Osmanlı Merkez ve Taşra Teşkilatı Final 7. Deneme Sınavı
Toplam 20 Soru1.Soru
Kelime olarak onda bir anlamına gelen vergi türü hangisidir?
Cizye. |
Avarız. |
Mufassal. |
İcmal. |
Öşür. |
Öşür. Cevap E'dir.
2.Soru
Osmanlı imparatorluğunda koyun ve keçi sahiplerinden alınan vergiye ne ad verilir?
Âdet-i Ağnâm |
Yaylak ve Kışlak Resimleri |
Resm-i Çift |
Resm-i Dönüm |
Bennâk Resmi |
Osmanlı imparatorluğunda koyun ve keçi sahiplerinden alınan vergiye âdet-i ağnâm adı verilmektedir. Âdet-i ağnâm, ufak tefek bazı farklılıklar dışında genellikle 2 koyuna 1 akçe olarak alınırdı. Koyun kuzulu da olsa tek bir koyun sayılır, koyundan ayrı kuzusundan ayrı vergi alınmazdı. Genellikle padişah hasları altında merkez hazinesi tarafından toplanan âdet-i ağnam maliyenin önemli gelir kaynaklarından biri idi. Çünkü imparatorluk meralarında milyonlarca koyun ve keçi vardı.
3.Soru
Osmanlı İmparatorluğu'nda ziraat yapılan fakat sürekli olarak nüfus barınmayan yerlere ne ad verilmekteydi?
Çayır |
Zemin |
Çiftlik |
Mezraa |
Kılıç yeri |
Mezraa, ziraat yapılan fakat sürekli olarak nüfus barınmayan yerlere denmektedir. Türkçe’deki karşılığı “ekinlik”tir. Mezraalar, genellikle, evvelce meskûn iken
zamanla ahalisi “perâkende” olmuş (dağılmış), terk olunmuş köy yerleridir.
4.Soru
Aşağıdakilerden hangisi Osmanlı Devleti döneminde Vakıf kuranların amaçlarından biri değildir?
Bu dünya da mutluluğa, âhirette ebedî saadete nâil olmayı umdukları için |
Kıyâmet gününe hazırlanmayı düşündükleri için |
Cehennem azâbından kurtulmayı düşündükleri için |
Vakıflar vergi ödemediğinden ,devletten vergi kaçırmak için |
Cennetin nîmetlerine kavuşmayı arzuladıkları için |
Osmanlı dönemi vakfiyeleri üzerinde çalışan araştırmacıların ulaştıkları sonuçlara baktığımızda, insanların mallarını vakfederken, bir taraftan bu dünyâda mutluluğa, âhirette ebedî saadete nâil olmayı umduklarını; kıyâmet günü için hazırlanmayı düşündüklerini; cehennem azâbından kurtulmayı, cennetin nîmetlerine kavuşmayı arzuladıklarını; bu yolla mümkün olduğu kadar Allâh’a yaklaşmayı hem açıkça ortaya koymaktadır. Diğer taraftan bu dünyâdan göçtükten sonra da isimlerinin bir şekilde yaşamaya devâm etmesini, kendilerinden övgüyle söz edilmesini beklediklerini; mânevî açıdan olduğu kadar içinde yaşadıkları top- lumun hiyeyarşik düzeni içinde de en yüksek dereceyi elde etmeye çalıştıklarını; kendileri ve nesilleri için iyi bir gelecek hazırlamaya ve bu çerçevede mallarını artırarak, bunları vakıf yoluyla dokunulmaz hâle getirmeye gayret ettiklerini göster- mektedir.
5.Soru
Kişinin gerçekten kendi mülkü olan bir malı gelir kaynağı olarak bir hayır kuruluşuna vakfetmesine ne ad verilir?
Müessesât-ı hayriyye |
Temellük |
İrsad |
Vakf-ı sahîh |
Temlîk |
Tahsîs ve irsâd kabîlinden olmayan, yâni kişinin gerçekten kendi mülkü olan bir malı gelir kaynağı olarak bir hayır kuruluşuna vakfetmesine ise, vakf-ı sahîh (gerçek vakıf) denmiştir. Sahîh vakıflar, kurucusu ve hükümdar da dâhil, kimsenin müdâhale edemeyeceği nitelikte bulunmaları dolayısıyla bu isimle anılmışlardır. Doğru cevap D'dir.
6.Soru
Aşağıdakilerden hangisi medreselerde talebelere verilen isimler arasında yer almaz?
Talib |
Fakih |
Danişmend |
Müsteid |
Mütevelli |
Medrese talebelerine tarih boyunca talib, fakih, mülazim, talebe, tüllab, danişmend, suhte, softa ve müsteid gibi isimler verilmiştir.
7.Soru
Aşağıdakilerden hangisi Sultan İbrahim’in ilk döneminde ıslahatçı bir vezir olan Kemankeş Kara Mustafa Paşa’nın etkisiyle yapılan ıslahatlardan değildir?
Sikke tashihi |
Ocak mevcudu azaltılması |
Yeni ordu düzeni kurulması |
Vergi düzenlemesi |
Mâli sistemde değişiklik |
IV. Murad’dan sonra başa geçen kardeşi İbrahim’in ilk döneminde ıslahatçı bir vezir olan Kemankeş Kara Mustafa Paşa’nın etkisiyle ıslahatlar yapıldı. Kendisi de bir layiha yazarı olan Paşa, ülke düzenini sağlamak için önemli adımlar attı. Bu çerçevede, sikke tashihi yapmış, ocak mevcudunu azaltmış ve, vergi düzeni ile mali^ sistemde çok önemli hale gelen ve özellikle Cela^li karışıklıkları ve kapıkullarının taşradaki egemenlikleri döneminde toprak tasarrufunda meydana gelen değişiklikler yüzünden rea^ya^nın üzerindeki yükü artan ava^rız vergisinin tarhına esas olmak üzere geniş çaplı bir sayım hareketine girişmişti. Doğru cevap C’dir.
8.Soru
Akkoyunlular’daki timar sistemini ifade etmek için kullanılan Moğolca kökenli sözcük aşağıdakilerden hangisidir?
Soyurgal |
İkta |
Dirlik |
Reaya |
Tahrir |
Osmanlılarla çağdaş olan Akkoyunlu Devleti’nde de timar sisteminin mevcut
olduğu Doğu ve Güneydoğu Anadolu’nun Osmanlılara geçmesinden sonra tertip
olunan kanunnâmelerden açıkça anlaşılmaktadır. Akkoyunlular’da soyurgal denilen, sahibinin sadece örfî vergileri tasarruf edebildiği bir timar tipi bulunmaktadır. Moğolca kökenli olan soyurgal kelimesi iktâ anlamına gelmektedir.
9.Soru
Klasik dönemde timar sisteminin uygulandığı sancaklarda yapılan vergi nüfusu ve vergi sayımının sonuçlarını içeren defterlere ne denir?
Klasik dönemde timar sisteminin uygulandığı sancaklarda yapılan vergi nüfusu ve vergi sayımının sonuçlarını içeren defterlere ne denir?
Cizye Defterleri |
Kazanç Defterleri |
Gelir defterleri |
Tahrir Defterleri |
Vergi Defterleri |
Tahrir Defterleri: Klasik dönemde timar sisteminin uygulandığı sancaklarda yapılan vergi nüfusu ve vergi sayımının sonuçlarını içeren defterler.
10.Soru
Osmanlı Devletinde yaygın olarak kullanılan,kişinin, sâhip olduğu bir malı, diğer insanların faydalanmaları maksadıyla ve Allâh’ın rızâsını gözeterek ebediyyen tahsîs etmesine ne ad verilirdi?
Vakıf |
Külliye |
Zaviye |
İmârethâne |
Bedestan |
Bütün Türk-İslâm devletlerinde yaygın bir şekilde görülen vakıflar, bilhassa Osmanlı devleti döneminde gelişmesinin en üst noktalarına ulaşmış ve İslâm hukûkunun en zengin ve en etkili kuruluşlarından biri hâline gelmiştir.
Aynı zamanda sosyal bir müessesenin adı olan vakıf, çeşitli şekillerde târif edilmiştir. Bu târifleri kısaca şu şekilde toparlamak mümkündür: Vakıf, kişinin, sâhip olduğu bir malı, diğer insanların faydalanmaları maksadıyla ve Allâh’ın rızâsını gözetterek ebediyyen tahsîs ettmesidir.
11.Soru
I. Payitahtı İstanbul’dan Anadolu’ya nakledip kozmopolit bir çevreden millî bir çevreye geçmek
II. İlmiyenin siyasî ve malî etki ve gücünü kırarak bu zümrenin devlet işlerinden elini çekip onları bir din ocağı haline getirmek
III. Kozmopolit saray geleneklerini değiştirerek Harem-i Hümayunu tasfiye etmek ve hanedanın Türk ailelerinden nikâhla kız almasına yol açmak
IV. Kıyafette değişiklik yapmak
Yukarıdakilerden hangisi ya da hangileri XX. yüzyılda İ. Hami Danişmend tarafından ortaya atılan ve II. Osman tarafından yapılmak istenen çok kapsamlı ve “millî” bir ıslahat programının içeriğinde yer almaktadır?
Yalnız I |
Yalnız II |
I ve II |
II ve III |
I, II, III ve IV |
Bütün seçenekler II. Osman tarafından yapılmak istenen çok kapsamlı ve “millî” bir ıslahat programının içeriğinde yer almaktadır
12.Soru
- Kadı, kazâ idaresinin başıdır.
- Mutlaka yüksek dereceli bir medreseyi bitirmiş olmalıdır.
- Kadı, görevine ancak üç sene müddetle atanabilmektedir.
- Kadıların tayin işleri kadıaskerlere aittir.
- Kadılıklar, kadıların görev yaptıkları, kazâ bölgesinin durumuna göre kazâ kadıları ve sancak-eyalet kadıları olmak üzere ikiye ayrılmıştır.
Kadılıkla ilgili özellikler hangi seçenekte doğru olarak verilmiştir?
I ve II |
I, II, III,IV, V |
II, IV, V |
III, IV, V |
I, II, IV, V |
Kadı, kazâ idaresinin başı olup, mutlaka yüksek dereceli bir medreseyi bitirmiş ve belli müddet Edirne, Konya, Sivas, Bağdat gibi büyük şehirlerde "dânişmend" (stajiyer) olarak hizmet görmüş kişiler arasından tayin olunurdu. Kadı, görevine ancak iki sene müddetle atanabiliyor, iki yıl sonunda İstanbul’a giderek "mülâzemette" (maaşsız hizmette) beklemesi gerekiyordu. Bu durumda 30 yıl kadılık yapan birisinin 10 yılı mülâzemette geçiyor demektir. Kadıların tayin işleri kadıaskerlere aitti. Kadılıklar, kadıların görev yaptıkları, kazâ bölgesinin durumuna göre belli derecelere ayrılmıştı; kazâ kadıları ve sancak-eyalet kadıları.
13.Soru
Aşağıdakilerden hangisi vakfeden kişide bulunması gereken özelliklerden birisi değildir?
Akıl sâhibi, erginlik (bülûğ ve rüşd) çağına erişmiş ve hür olması gerekir |
her hangi bir borç veyâ müsriflik yüzünden, kendi malını kullanma yetkisi hâkim tarafından elinden alınmış olmaması gerekir |
yaptığı işi, her hangi bir zorlama ile değil, kendi rızâsıyla yapması gerekir |
Vakfettiği malı, mülkü, parayı kendi çıkarını göz ardı etmeksizin vakfetmesi gerekir |
Vakfettiği malı sâdece hayır ve sevap kazanma düşüncesiyle vakfetmesi gerekir |
Vakfeden Kişide Bulunması Gereken Şartlar
a. Öncelikle vakıf yapan kişinin (vâkıfın), temlik ve teberrua ehil olması gerekir. Başka bir deyişle akıl sâhibi, erginlik (bülûğ ve rüşd) çağına erişmiş ve hür olması lâzımdır. Henüz çocuk sayılan yaştakilerin, akıl yönünden problemli (deli) ve ne yaptıklarını bilemeyecek derecede yaşlı (bunamış) olanların yapacakları vakıflar, geçerli sayılmaz.
b. Vakıf yapanın kişinin, her hangi bir borç veyâ müsriflik yüzünden, kendi malını kullanma yetkisi hâkim tarafından elinden alınmış (mahcûr) olmaması gerekir.
c. Vakıf yapan kişi, yaptığı işi, her hangi bir zorlama ile değil, kendi rızâsıyla yapmalıdır.
d. Vakıf yapan kişi, vakfettiği malı, mülkü, parayı, bir çıkar gözeterek değil, sâdece hayır ve sevap kazanma düşüncesiyle yapmalıdır. Çünkü gerçek bir vakfın amacı, Allâh’ın rızâsı ve kişinin içinde yaşadığı toplumun faydalanmasıdır.
14.Soru
Aşağıdakilerden hangisi vergi sayımı anlamındadır?
Tahrir. |
Öşür. |
Cizye. |
Avarız. |
Resm-i çift. |
Tahrir. Cevap A'dır.
15.Soru
Her türlü tasaruf hakkına sahip olan araziler aşağıdakilerden hangisidir?
Miri topraklar. |
Vakıf araziler. |
Mülk topraklar. |
Terk edilmiş araziler. |
Hiçbir işe yaramayan araziler. |
Mülk topraklar. Cevap C'dir.
16.Soru
Aşağıdakilerden hangisi doğrudan hizmet üreten vakıflardan biridir?
Dükkan |
Han |
Mescid |
Hamam |
Arazi |
Cami, mescid, medrese, mektep, daru’fl-flifâ (hastahâne), sebil gibi yapılardan oluşan kuruluşlar doğrudan hizmet üreten vakıflar arasında yer alırlar. Arazî, han, hamam, dükkân, binâ, para ve benzeri mal ve mülklerin vakfedilmeler vakıfları ayakta tutmak ve hizmet üretmelerini sağlamak üzere kurulan vakıflardır.
17.Soru
Vakıflar toplum içinde hangi duygunun en belirgin tezâhürüdür?
Kişinin malını korumak istemesi
|
Kişinin kendisine “hayır sâhibi” denmesi beklentisi
|
Sosyal yardımlaşma ve dayanışma
|
Dînî bir emrin yerine getirilmesi
|
Kişinin fazla malından kurtulmak isteği
|
18.Soru
- İngiliz gümüşü
- Nüfus artışı
- Ücretli askerler sayısının azalması
- Savaş masrafları
Yukarıdakilerden hangisi/hangileri Osmanlı ülkesinde meydana gelen büyük çaptaki enflasyon ve devalüasyonun nedenlerindendir?
I, III ve IV |
Yalnız I |
II ve III |
I, II ve III |
II ve IV |
Osmanlı ülkesinde meydana gelen bu büyük çaptaki enflasyon ve devalüasyonun asıl sebebinin Amerikan gümüşü olduğu görüşü büyük bir gerçek payı taşır; ancak bu dönemin diğer gelişmelerini, yani nüfus artışı, ücretli askerlerin sayısının artışı, savaş masraflarının çoğalması ve benzerlerini de bu süreçte etkili faktörler olarak anmak gerekir. Bu nedenle doğru seçenek E’ dir.
19.Soru
- Miri arazi
- Mülk arazi
- Vakıf arazisi
- Mezralar
Osmanlı İmparatorluğu genelinde toprağın hukukî vaziyeti ana hatlarıyla tasnif edilmektedir?
Yalnız I |
Yalnız III |
I ve II |
II, II ve IV |
I, II, III, IV |
İslâm hukukunu temel hukuk kodu olarak benimsemiş olan Osmanlı ulemasının İslâm arazi hukukunu ufak tefek bazı değişikliklerle kendi dönemlerindeki şartlara adapte ettiklerinde şüphe yoktur. Osmanlı devletinde toprağın hukukî statüsü ve tasarruf şekli bakımından imparatorluğun her tarafına şamil tek bir sistem uygulanmamıştır. Osmanlı idarecileri, genellikle fetih yoluyla imparatorluğa katılan geniş ülkelerde eskiden beri uygulana gelen örf ve âdetleri, hukukî ve fiilî durumları göz önüne alarak her bölgenin kendi özelliğine göre şekillenen istikrarlı bir yapı oluşturmaya çalışmışlardır. Bu yüzden temelde, timar sisteminin uygulandığı eyaletlerle bu sisteme dâhil edilmeyen eyaletler arasında askerî, idarî ve malî alanda bazı farklılıklar ortaya çıkmıştır. Ancak timar sisteminin uygulanmadığı bölgelerde toprağın hukukî durumu ve tasarruf biçimleri açısından birçok noktada benzerlik, hatta ayniyet görülür. Bu sebeple imparatorluk genelinde toprağın hukukî vaziyetini ana hatlarıyla şu şekilde tasnif etmek mümkündür. Mîrî, mülk ve vakıf.
20.Soru
Aşağıdakilerden hangisi Osmanlı Devlet'inde miri arazinin mülkiyetinin sahibidir?
Reaya |
Kadı |
Devlet |
Sipahi |
Kazasker |
Mîrî Araziler Hıristiyanlardan feth olunmuş ve rakabesi yani çıplak mülkiyeti devlete ait olan topraklardır.
Buna göre doğru cevap C (Devlet) şıkkıdır.
-
- 1.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 2.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 3.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 4.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 5.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 6.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 7.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 8.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 9.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 10.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 11.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 12.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 13.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 14.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 15.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 16.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 17.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 18.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 19.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 20.SORU ÇÖZÜLMEDİ